Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/6 E. 2022/798 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
HAKİM : ***
KATİP : ***
DAVACILAR : 1- ***
2- ***
3- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. ***
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;… tarihinde *** Mah.*** Bulvarı üzeri *** Mahallesi istikametine 38 … plakalı motosiklet ile yolculuk yapan ve sürücü veya yolcu olduğu tespit edilemeyen müvekkilinin eşi *** ile yolun sol şeridinden hızlı bir şekilde ilerlerken sürücünün hakimiyetini kaybetmesi sonucu orta refüjde bulunan aydınlatma direğine çarptığını, bu olay üzerine müvekkilinin eşi *** ve motosikletteki diğer şahıs …’un olay yerinde hayatını kaybettiğini, bu kaza ile ilgili olarak Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nca … sayılı soruşturma numarası ile soruşturmanın devam ettiğini, kazada ölen kişilerden kimin yolcu kimin sürücü olduğu tespit edilemediğinden kusur durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılamadığını, ***tarihli dilekçe ile sigorta şirketine başvurulduğunu ancak 15 gün içinde başvurunun cevaplanmadığını ve ödemede yapılmadığını, davadan önce arabuluculuğa da başvurulduğunu ancak uzlaşılamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla destekten yoksun kalma tazminatı olarak müvekkili *** adına 2.000,00 TL, çocukları *** adına 2.000,00 TL ve *** adına 2.000,00 TL olmak üzere toplamda 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından başvuru şartının tam olarak yerine getirilmediğini, davacı tarafın taleplerinin somutlaştırılması gerektiğini, kazanın oluşumunda kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kaza nedeniyle davacılara maddi tazminata mahsuben ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması gerektiğini, … tarihinde meydana gelen kazada yolcu ve sürücünün kim olduğunun belli olmadığını, müvekkili kurumun sorumluluğunun teminat limitleri dahilinde olduğunu, sorumluluğu aşar nitelikte karar verilmemesi gerektiğini, müvekkili kurumun temerrütünün dava tarihi itibariyle oluştuğunu, müvekkili kurum ticari şirket olmadığından yasal faize hükmedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
*** tarihli celsede dava dosyasının Ankara ATK Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek … tarihli trafik kazasında tarafların ihlal ettikleri kurallarda belirtilmek suretiyle kusur durumunun tespiti ile …’nın trafik kazasında yer alan motorsikleti kullanıp kullanmadığı konularında rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş, Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından mahkememize sunulan *** tarihli raporda sürücüsü tespit edilemeyen 38 … plakalı motosiklet sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu mahkememize bildirilmiştir.
*** tarihli celsede HMK’nın 266-268 maddeleri uyarınca dosyanın re’sen seçilecek iki adli bilişim uzmanı, bir bilgisayar mühendisi bilirkişiye tevdii ile; Davaya konu kaza ile ilgili olarak dosya kapsamındaki tüm tanık beyanları,dosyadaki tüm veriler, savcılık belgeleri göz önünde bulundurularak dava konusu kazanın kimin kusuru ile meydana geldiği, ve soruşturma dosyasındaki kamera kaydı, …’nın üzerinden çıkanlar, otopsi fotografları, görüntü netleştirilebilirse bu faaliyetlerin yapılarak her iki yolcunun boy kilo, ayırt edici unsurlar dikkate alınarak sürücünün kim olduğu noktasında rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler ***’ın mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli raporda özetle Olay yeri görüntüleri, olay yeri inceleme ekiplerinin almış olduğu görüntüler ve otopsi
tutanaklarının incelenmesi sonucu, hareket halindeki motorsikletin sürücüsünün ***’un kıyafeti ile aynı kıyafete sahip olduğu, olay sırasında motorsiklet sürücününü
düştüğü alan ile, olay sonrası çekilen görüntülerden ***’un bulunduğu alanın aynı
olduğu (ayağı aydınlatma direğine doğru ve orta refüj ile yol arasında hareketsiz vaziyette
bulunan), şahısların kaza sonrası hareketsiz kaldıkları bu nedende motorsiklet sürücüsünün
*** olduğu, …’nın aynı motorsiklette yolcu olduğu mahkememize bildirilmiştir.
*** tarihli ara karar ile HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına,
HMK’nun 267/1. maddesi gereği bilirkişinin HMK’nun 268/1. maddesi uyarınca resen seçilecek aktüerya konusunda nitelikli hesaplama uzmanı olarak belirlenmesine, HMK’nun 273/1. maddesi gereği mahkememizce toplanan tüm deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle; talep edilen tazminatlar yönünden hesaplama yapılmasının istenilmesine karar verilmiş bilirkişi ***’ün mahkememize sunmuş olduğu ***tarihli raporda özetle; zararın meydana gelmesinde müterafik kusur bulunmadığı kanaatinde olunur ise davalı *** Hesabı’nın sorumlu olduğu destek zararının davacı ***yönünden 47.695,68 TL, davacı ***yönünden 51.640,85TL davacı *** yönünden 310.663,47 TL olduğunu zararın meydana gelmesinde %20 müterafik kusur bulunduğu kanaatinde olunur ise davalı *** Hesabı’nın sorumlu olduğu destek zararının davacı *** yönünden 47.695,68 TL, davacı *** yönünden 51.640,85TL davacı *** yönünden 310.663,47 TL olduğunu mahkememize bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacılar dava dilekçesiyle,… tarihinde davacıların murisi …’nin 38 … plakalı motosiklette yolcu konumunda iken tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, bu nedenle davacılar için destekten yoksun kalma tazminatı talep etmişlerdir.
Olayla ilgili ceza dosyası savcılık dosyasının incelenmesinde kazanın … tarihinde meydana geldiği, Kayseri CBS tarafından kazaya konu motosiklette iki kişinin bulunduğu, biri davacıların murisi olan *** olduğu, diğerinin ise *** olduğu, ikisinin de vefat etmesi sebebiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. Kazaya karışan motosikletin ise çalıntı olduğu görülmüştür. Kayseri CBS tarafından sürücünün kim olduğu noktasında herhangi bir tespit yapılmamıştır.
Kazaya karışan 38 … plakalı motosikletin kaza tarihi itibariyle herhangi bir ZMSS’sinin olmadığı görülmüştür.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/b maddesinde rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların, bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla güvence hesabı oluşturulacağı;
Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9/b maddesi uyarınca, rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar *** Hesabından talep edilebilir.
-Teminata ilişkin değerlendirmede
Davacıların Suriye Arap Cumhuriyeti uykulu olduğu görülmüştür. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/571 E., 2022/703 K. Sayılı ilamı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/522 E., 2022/499K. Sayılı ilamında belirtildiği üzere 5718 sayılı MÖHUK madde 48/1’e göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün farklı dosyalarda konuya ilişkin cevaplarında “Suriye Arap Cumhuriyeti’nin 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’nin tarafı olmadığı, Suriye Arap Cumhuriyet ile Ülkemiz arasında 09/04/2009 tarihinde “Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” imzalandığı, bu Anlaşmanın 13. maddesinde; “Bir Akit Tarafın vatandaşları, diğer Akit Tarafın adlî makamları önündeki işlemlerinde, salt yabancı olmaları veya diğer Akit taraf ülkesinde ikametgâhları bulunmamasından ötürü teminat akçesi (jutlıcatuııı solvi) vermekle yükümlü tutulmayacaklardır.” hükmünün yer aldığı, söz konusu Anlaşmanın yürürlüğüne ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan bilâ tarihli ve 870161 13-019.00-*** sayılı yazıda, Anlaşmanın onaylanma işlemlerinin karşı tarafa bildirilmesinin ardından ilgili maddeleri uyarınca 20/10/2011 tarihinde yürürlüğe girdiği, Bakanlıklarınca anlaşmaların yürürlüğe giriş tarihlerinin tespitine yönelik olarak 244 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkarılması için gerekli sürecin başlatıldığı bildirilmiştir. Söz konusu yazıda ayrıca, 244 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin 2’inci fıkrasında yer alan “Bir milletlerarası andlaşma yukardaki fıkrada sözkonusu yürürlük tarihinin tesbitine dair kararnamede belirtilen yürürlüğe giriş tarihinde kanun kuvvetini kazanır.” hükmüne dikkat çekilerek, uygulamada onay süreci tamamlanmış bulunan uluslararası andlaşmaların, iç hukukumuz bakımından yürürlüğe giriş tarihinin tespiti için Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması gerektiği bildirilmiş ve bu çerçevede, söz konusu Anlaşmanın yürürlüğe giriş tarihinin tespitine yönelik Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması için başlatılan sürecin henüz sonuçlandırılmadığı ifade edilmiştir.”
Bu durumda Suriye Arap Cumhuriyeti ile yapılan anlaşmanın henüz yürürlüğe girmediği, iç hukuk açısından anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Bakanlar Kurulu Kararname sürecinin tamamlanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle davacıların Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olması sebebiyle teminat yatırması zorunlu olduğundan takdiren 6.000,00 TL teminat yatırılmasına karar verilmiş ve davacıların yatırdığı görülmüştür.
-Mahkememizce kusur ön sorun değerlendirmesinde,
Mahkememizce sürücünün tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan rapor alınmıştır. Alınan rapora göre sürücü tespit edilemediği görülmüştür. Dosya kapsamında kazanın … tarihinde meydana geldiği, araçta ***’nin bulunduğu 38 … plakalı motosikletin Hulusi Akar Bulvarı’nı takiben *** istikametinden *** Bulvarı’na seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek elektrik direğine çarptıkları ve motosiklette bulunan her iki sürücünün de olay yerinde öldüğü anlaşılmıştır. Mahkememizce daha sonradan bir bilgisayar mühendisi, iki adli trafik uzmanından kamera görüntüleri dikkate alınarak sürücünün tespitini talep etmiştir. Alınan raporda hareket halindeki motosikletin sürücüsünün olay öncesi ve sonrası çekilen fotoğrafları da dikkate alınarak *** olduğu tespit edilmiş, bilirkişilerce kamera görüntüsü ile kaza sonrası olay yerinde ölü vaziyette bulunan ***’un fotoğrafları ile karşılaştırması sonucunda araç sürücüsünün … olduğunun davacıların murisi *** ‘nin ise yolcu konumunda olduğu kati olarak tespit edilmiştir. 38 … plakalı araç sürücüsü …’un direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu direğe çarpmasından dolayı tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Kazada araç sürücüsü …’un kanında uyuşturucu madde bulunduğu, 38 … plakalı aracın çalıntı olduğu, motorsikletin ehliyetinin bulunmadığı, kaskının bulunmadığı ve davacıların murisi ***’nin kask takmadığı görülmüştür. Davacıların murisinin ise kazanın meydana gelmesinde yolcu konumunda olması sebebiyle herhangi bir kusur atfı mümkün değildir.
-Destekten yoksun kalma tazminatına dair değerlendirmede;
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
– Aktüerya hesabına dair değerlendirmede;
Davacı dosyamız arasındaki mirasçılık belgesi uyarınca davacı ***nin muris H***’nin eşi olduğu, davacı H***nin ve***’nin ise murisin kızı olduğu dosya kapsamında ayrıca murisin dava dışı *** adlı babasının ve dava dışı annesi olan Abdulkerim kızı …’nin bulunduğu görülmüştür. Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında davacıların ve desteğin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılması gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporunda bu yöntem uyarınca *** tarihli bilirkişi ek raporunda murisin anne babası dahil edilerek destekten yoksun kalma tazminatları garameten hesaplaması sonucu davacı evlat ***için 31.235,34 TL, davacı evlat … için 33.858,92 TL ve davacı eş … için 225.187,13 TL olduğu görülmüştür. Davalı ***Hesabı’nın bu zarar ile sorumlu olduğundan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
-Müterafik kusura ilişkin değerlendirmede;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
Muris …’nin uyuşturucu madde kullanan ve ehliyetsiz kişinin aracına binmesi, ehliyetsiz kişinin aracına binmesi, kendisinin kask takmaması karşısında müterafik kusurlu olduğu ancak davacılara düşen tazminat miktarının fazla oluşu ve garameten hesaplama öncesi esas zarardan müterafik kusur indirimleri ayrı ayrı yapılması halinde sonuca etkili olmadığından indirim yapılamamıştır.
-Faize ait değerlendirmede;
2918 Sayılı Kanun’un 99. maddesinde, sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel sartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluslarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı 2918 Sayılı KTK’nun 98/1, 99/1, ZMMS Genel Şartlarının B.2-c maddesi uyarınca hak sahibine kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağının ve bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya başvurmasından itibaren 8 iş günü sonunda tazminat miktarını ödememesi halinde, bu tarihte, böyle bir başvurunun yapılmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşeceğinden, temerrüt faizine bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekir. Sigortacının kısmi ödeme yapması halinde ise, söz konusu ödeme tarihi temerrüt tarihi olarak esas alınacaktır.
Davacının dava tarihi itibariyle faiz talebi bulunduğundan taleple bağlı kalınarak dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacıların davasının kısmen kabulü ile, Davacı … için 31.235,34 TL, Davacı … için 33.858,92 TL, Davacı … için 225.187,13 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağın dava tarihi itibariyle yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalı Güvence Hesabının poliçe limiti ile 410.000,00 TL ile sınırlı tutulmasına,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 19.829,12 TL harçtan davacılar tarafından peşin yatırılan 59,30 TL peşin harç ve 1.379,86 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.439,16 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.389,96 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 962,88 TL’sinin davalıdan bakiye 397,12 TL’sinin ise davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4-Davacılar tarafından peşin yatırılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı ve 1.379,86 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.498,46 TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan bilirkişi ücreti 2.390,50 TL, 2 tebligat gideri 38,00 TL, 18 elektronik 111,00 TL, ATK posta gideri 45,50 TL, 3 müzekkere gideri 30,00 TL, kep reddiyat gideri 0,50 TL, ve ATK fatura gideri 723,00 TL olmak üzere toplam 3.338,50 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 2.363,65 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine artan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
7-…’nın maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 34.526,19 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ya verilmesine,
8-…’nin maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine,
9-…’nin maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine,
10-***’nın maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 13.676,21 TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
11-…’nin maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı tarafa verilmesine,
12-…’nin maddi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı tarafa verilmesine,
13-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
14-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/10/2022

Katip ***
¸e-imzalı

Hakim ***
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*