Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/592 E. 2022/48 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/09/2021
KARAR TARİHİ : …
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/02/2022

Mahkememize açılan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, ağız ve diş sağlığında öncü ve tanınan bir firma olduğunu, müşteri memnuniyeti politikasının meyvesi olarak geniş bir hasta portföyü yarattığını, müvekkili şirketin “… ” markası altında 2006 yılından bu yana ağız ve diş sağlığı alanında özel sağlık hizmeti sunduğunu, uluslararası standartlarda personel ve teknik donanıma sahip yapısıyla gerek halkımızın gerekse yurt dışından gelen hastaların memnuniyetinden dolayı her geçen gün hizmet noktalarına bir yenisini eklediğini, Almanya’da 1, Hollanda’da 1, İstanbul’da 7, Kayseri’de 1, Alanya’da 1 ve Bodrum’da 1 olmak üzere toplam 12 şubesi ile kesintisiz hizmet verdiğini, müvekkilinin, bu saygınlığını ve güvenilirliğini korumak, yaptığı yatırımların olumlu sonuçlarını görmek adına ağız ve diş sağlığı merkezlerinde hastalarının ilgili tüm şikayetlerini ve taleplerini titizlikle değerlendirdiğini ve derhal müdahalelerle en doğru şekilde gerekeni yaptıklarını, müvekkilinin marka değerinin gayretli çabaları ile bugünkü halini aldığını, hasta portföyünü genişletmek ve kendisine sadık hastalar edinmek için hasta memnuniyeti politikası ile hizmet verdiğini, şu ana kadar on binlerce diş tedavisi uygulaması gerçekleştirildiğini ve %100’e yakın oranda hasta memnuniyeti sağlandığını, davalı hekimin … – … tarihleri arasında müvekkilinin Kayseri şubesinde diş hekimi olarak çalıştığını, davalının müvekkili şirketten kendi iradesi ile ayrılmasını müteakip müvekkili iş yerinde birlikte çalıştığı ve kendisi ile aynı gün istifa eden … ile birlikte ağız ve diş sağlığı alanında hizmet vermek üzere şirket kurduğunu, davalı yanın “… Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği” adıyla açtığı iş yerinin müvekkili şirketin Kayseri şubesine 160 metre mesafede olduğunu, TBK 444 ila 447. maddeleri arasında “Rekabet Yasağı” hususunun düzenlendiğini, davalı tarafın sözleşmesel taahhütlerine aykırı hareket ettiğini, davalı yan ile müvekkili şirket arasında akdedilen iş sözleşmesi uyarınca rekabet yasağı hususunun düzenlendiğini, işçi yan rekabet yasağı uyarınca borçlandığı yapmama edimini layıkı veçhile ifa etmediğini, TBK’nun 446. maddesinde aykırı davranışların sonuçlarının düzenlendiğini, bu hükme göre rekabet yasağına aykırı davranan işçinin bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğunu, sözleşme hükmü ile sabit olduğu üzere hekimler ile akdedilen iş sözleşmeleri feshedilmiş dahi olsa hekimlerin işten ayrıldıktan sonraki 2 yıl süre ile iş yeri açmalarının yasak olduğunu, bu hususun ihlal edilmesi halinde sözleşmede yer alan tazminat yaptırımı uyarınca hekimlerin iş yerine tazminat ödemekle yükümlü olduğunu, davalının, müvekkili şirket’e müşteri kaybettirme saikiyle hareket ettiğini, müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı süre boyunca müvekkilinin marka değeri ve kalitesi nedeniyle sahip olduğu hasta portföyü ile Kayseri’de tanınırlık kazandığını, davalı yanın müvekkili şirketi kötüleyerek haksız rekabet yarattığını, TBK 58. maddesi kapsamında kötüleme nedeniyle manevi zarara uğradıklarını, haksız rekabetin men-i hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, haksız rekabetin meni hususunda karar verilinceye kadar müvekkilinin hem kişilik haklarına tecavüz hem de haksız rekabete yol açan davalı tarafın girişimlerinin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve akabinde yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulü ile davalının haksız rekabet sonucu elde ettiği muhtemel kazancın dikkate alınması ve bilirkişi incelemesiyle zararın tamamının belirlenebilir olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla cezai şart, maddi zarar ve sair için şimdilik 50.000,00-TL maddi tazminat ve 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesini, hükmedilecek tazminata ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizinin işletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davanın işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığını ve davaya bakmakla görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın kendi müşterilerinin müvekkili … tarafından aranmak ve mesaj atılmak suretiyle kendi açmış olduğu işyerine yönlendirildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, işçi ile işveren arasındaki rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olabilmesi için işçinin, işverenin üretim sırları ve işleri hakkında bilgi edinme olanağının olması gerektiğini, rekabet yasağı sözleşmesine konu olacak üretim sırları ve işle ilgili bilgilerin mahrem bilgi ve sır niteliği taşıması gerektiğini, müvekkilinin doktor olduğu göz önüne alınarak işverenin muhtemel zararının müvekkilimin kişisel yeteneği sonucu ortaya çıktığının kabul edilmesi gerektiğini, kişisel nitelik ve tecrübeyi gerektiren serbest mesleklerde rekabet yasağı sözleşmesinin yapılması halinde, bu sözleşmenin hükümsüz olacağının kabul edildiğini, müvekkilinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih ettiğini, davacı tarafın somut zararını veya ciddi bir zarara uğrama tehlikesi içerisinde olduğunu ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkilinin sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddiasını ispatlamakla mükellef olduğunu, açılan haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava davalının, davacının işyerinden ayrıldıktan sonra daha önce çalıştığı yere yakın bir mahalde çalışmaya başlaması nedeniyle haksız rekabetten kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.
Eldeki dava her ne kadar mahkememiz nezdinde açılmış olsa da, söz konusu uyuşmazlık iş sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, iş sözleşmesinin son bulmuş olması davanın işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığı gerçeğini değişmemektedir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin … esas ve … karar sayılı … tarihli “…uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır. Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan davalı tarafın bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde değildir.” şeklindeki görevli mahkemenin tespitine ilişkin kararı ve Yargıtay … Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı “…davacı, davalının kendi işyerinden ayrıldıktan sonra, verdiği taahhüde aykırı davranarak rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiğini ileri sürerek cezai şart tazminatı ödetilmesi için eldeki davayı açmıştır. Borçlar Kanununun 348. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı, asli yükümlülük doğuran bir sözleşme değildir. İş akdine bağlı olarak fer’i nitelikte bir yükümlülük doğurmaktadır. Bu bağlamda, dava konusu rekabet yasağının dayanağını, İş Kanunu kapsamında işçi sayılan davalının hizmet akdinden kaynaklanan sadakat borcu oluşturmaktadır. 4857 ve 5521 sayılı Kanunların 1.maddeleri hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … tarih, … Esas ve … Karar sayılı içtihadı gereğince, hizmet sözleşmelerinden doğan bu gibi uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya iş mahkemeleri görevlidir. Bu nedenle mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” kararı ile de görüleceği üzere dava konusu uyuşmazlıkta görevli mahkemeler İş Mahkemeleridir.
Bu hususlar göz önüne alınarak uyuşmazlığa Asliye Ticaret Mahkemesinde yani mahkememizde bakılamayacağından davanın görev yönünden reddi ile dosyanın görevli ve yetkili İş Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle; işbu davaya bakmak görevi İş Mahkemesine ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-H.M.K.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 20. maddesi gereği kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, HMK’ nın 331/2. maddesi gereğince, talep halinde dava dosyanın mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal iki haftalık süresi içerisinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. …

Katip …

Hakim …