Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/589 E. 2021/749 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :… -TC NO: … …
VEKİLİ :Av. … –

DAVALI :…
DAVA :İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 16/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2021
Mahkememize açılan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sahibi olduğu ***-… isimli şahıs şirketinin ***. nezdinde bulunan hesabından davalıya 21/11/2019 tarihinde 27.500,00TL borç para gönderdiğini, söz konusu paranın davalı firmanın yetkilisi ***’in bu parayı şirketinin işlerinde kullanmak üzere davacıdan borç olarak talep etmesi üzerine gönderildiğini, davacının söz konusu havaleyi yaparken havale dekontunun açıklama kısmına, bu parayı borç olarak gönderdiğini göstermesi bakımından emanet ibaresini yazdığını, davalı firma yetkilisinin borcunu ödemediği için Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlunun hukuka aykırı itirazı neticesinde, itirazın iptal edilerek, takibin devamını sağlamak için arabulucuya başvurulduğunu, itirazın iptali davası aşamasında davalı tarafın başkaca bir itiraz sebebi de ileri süremeyecek olduğunu, borçlunun borca itirazının kötü niyetli olduğunu, alacağın sürüncemede kalması ve tamamen zaman kazanma amacına yönelik olduğunu, davalı borçlunun haksız itirazının kaldırılması gerektiğini belirterek, davalının haksız ve hukuka aykırı olarak yapmış olduğu itirazının iptaline, alacak likit ve borçlu itirazında kötü niyetli olduğundan %20 oranında aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalıya 14/09/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davalının cevap dilekçesi sunma süresi henüz dolmamıştır.
YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, İİK’ nın 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalıya ödünç para verdiğini iddia etmektedir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar (nispi ticari davalar)dır.
Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Taraflar arasındaki var olduğu iddia edilen ilişkinin ödünç (karz) sözleşmesinden kaynaklanması ve ödünç (karz) sözleşmesinin TTK’ nın 4/1 maddesinde düzenlenmemesi, Borçlar Kanunu’nun 379. ve devamı maddelerinde düzenlenmesi nedeni ile davanın mutlak ticari dava olmadığına kanaat edinilmiştir.
Nisbi ticari dava ise; her iki tarafı tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nisbi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
TTK’nın gerekçesinde; ticari davalar ile ticari olmayan hukuk davalarını ayırmada kullanılan kıstasın “bir yandan her iki tarafın tacir sıfatı ve uyuşmazlığın konusunu teşkil eden işin bu sebepten dolayı ticari sayılması keyfiyeti, diğer yandan tarafların sıfatına bakılmaksızın sadece işin ticari mahiyeti” olduğu açıklanmıştır.
Bu anlamda bir davanın nisbi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur. Davanın taraflarının incelenmesinde, davalının tacir olduğu, Gevher Nesibe Vergi Dairesi’nden gelen 09/09/2021 tarihli yazı cevabına göre ise davacının birinci sınıf tüccar (tacir) olmadığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu görülmektedir. Somut olayda davanın her iki tarafının tacir olmadığı, yalnızca davalının tacir sıfatını taşıdığı, dolayısı ile eldeki davanın nısbi ticari dava da olmadığı görülmüştür.
TTK’nın 5. maddesine göre aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, Asliye Ticaret Mahkemesi, ticari davalara bakmakla görevlidir. Dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nısbi ticari dava niteliğinde olmadığından, mahkememizin görevi içine girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmaması ve Borçlar Kanunu’nda düzenlenen ödünç (karz) sözleşmesinden doğması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevlidir.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair 6335 Sayılı Kanunun 2. Maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 3. fıkrası ile Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü itirazından çıkarılmış, görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
HMK’nın 114. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre, görev dava şartıdır. Aynı Kanunun 115/1. maddesi gereği mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. HMK’nın 138. maddesine göre, mahkeme dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebilir.
Dosya kapsamında değerlendirilmesi gereken bir konu da ön inceleme duruşması yapılmaksızın görevsizlik kararı verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Dava şartları ve ilk itirazların karara bağlanması için, tarafların açıklamaları yeterli ise hâkim, dosya üzerinden karar verebilir. Verilen karar (görevsizlik veya yetkisizlik kararı gibi) davayı (o mahkemede) sona erdirici nitelikte ise, hâkim tarafları ön inceleme duruşmasına davet etmeden (dosya üzerinden) gerekli kararı verebilir. Bu hâlde ön inceleme duruşması yapılmasına, tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesine ve tahkikat aşamasına geçilmesine gerek kalmaz (Kuru B., s 286). Bu husus aynı zamanda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/15-2141 Esas; 2019/442 Karar 11.04.2019 Tarihli Kararında da: “6100 sayılı HMK’nın 30. maddesi uyarınca hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olup, dava şartlarına ilişkin bir sorunun yargılamanın başında çözülmeyip sonrasında dava şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ekonomisi ilkesi ile de bağdaşmayacaktır. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, mahkemece dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi, 6100 sayılı HMK’nın 115/1. ve 138. maddeleri ve usul ekonomisi uyarınca mümkündür.” denilmek sureti ile tensiben dosya üzerinden görevsizlik kararı verilebileceği belirtilmiştir. Somut olayda ön inceleme duruşması yapılmaksızın görevsizlik kararı verilmeksizin tarafların lehinedir. Zira 7251 Sayılı Yasanın 58. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 402. maddesi uyarınca Ticaret Mahkemelerinde dava değeri 500.000,00 TL’nin altında olan davalarda dava basit yargılama usulüne göre yürütülmekte ve tarafların karşılıklı tek dilekçe hakkı olmaktadır. Oysa Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava yazılı yargılama usulüne tabi olacak ve davacının cevaba cevap, davalının ise ikinci cevap dilekçesi sunma hakkı olacaktır. İzah edilen nedenle Mahkememizce ön inceleme duruşması açılmaksızın görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosya kapsamına göre, dava konusu edilen uyuşmazlığın TTK’nın 4. maddesine göre, ticari dava olmadığı, bu nedenle de mahkememizin görevi alanına girmediği, Asliye Hukuk Mahkemelerinin bu uyuşmazlığı çözmekte görevli olduğu, 6335 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra mahkememiz ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi haline getirildiği, görev ilişkin usul hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, görevin kamu düzeniyle ilgili olduğu, HMK’nın 115. ve 138. maddeleri gereği mahkemenin görev hususunu kendiliğinden araştırmakla yükümlü olduğu ve davanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebileceği dikkate alındığında, mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-H.M.K.’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-Hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde dava dosyasının görevli KAYSERİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 20. maddesi gereği kararın kesinleştiği tarihten veya kanun yoluna başvurulursa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, HMK’nın 331/2. maddesi gereğince dava dosyanın re’sen mahkememizce ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.