Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/580 E. 2022/709 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (kambiyo senetlerinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine davalı şahıs tarafından Kayseri … Daresi’nin … Esas numarasına kayıtlı takip başlatıldığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiç bir hukuki dayanağı olmadığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını, söz konusu icra takibine konu yapılan çekteki imzanın müvekkili şirketin yetkilisi … …’e ait olmadığını, şirket yetkilisi olan … …’in daha önce atmış olduğu imzaların ve yine mahkeme huzurunda oturarak ve ayakta atacağı imzaların bilirkişi marifetiyle tetkikinden de takip konusu yapılan çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşılacağını, müvekkilinin piyasada alın teriyle işini yaptığını, aleyhine bu kadar yüksek meblağlı bir icra takibine başlandığının müşteriler arasında duyulmasının büyük güvensizlik duygusuna sebep olacağını, müvekkili ile söz konusu davalı arasında herhangi bir ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, bu nedenle aralarında bundan kaynaklanan bir borcun da söz konusu olmadığını, müvekkiline karşı başlatılan icra takibinin kötü niyetli olarak açıldığını belirterek öncelikle kötüniyetle açılan takibin durudulması akabinde iptaline, Kayseri … Daresi’nin … Esas sayılı dosyasından dolayı takip tarihi itibarı ile muaccel bir borçlarının da bulunmaması dikkate alınarak müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine, kötüniyetle hareket ederek müvekkilinin ticari hayatına onarılmaz zararlar verdiği iddiası ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekte müvekkilinin lehtar olmayıp ciranta konumunda olduğunu, dolayısıyla imzanın salahiyetini kontrol etme imkanının fiziken mümkün olmadığını, çeki … Mobilya – …’den aldığını, çekin arka yüzünde ise herhangi bir mahkemeden verilmiş tedbir kararı bulunmadığını, dolayısıyla müvekkili yönünden kötü niyetten bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin icra takibi yapmasına engel hiçbir durum olmadığını, takip yapmak için gerekli olan bankaya ibraz şartının gerçekleştiğini, ayrıca bahse konu icra dosyasında davacıya yapılan bir tebligat olmadığını, icra takibinin kesinleştiğini, bu nedenle müvekkilinin kötü niyetli olduğuna dair beyanlara itibar edilmemesi gerektiğini belirterek davanın ve davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine, Kayseri … Daresi’nin … Esas sayılı takibin devamına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, müvekkiline ait imza sirkülerine, imza örneklerine, imzası inkar edilen çeke ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça Kayseri … Daresi’nin … Esas sayılı dosyasına, Kayseri … İcra Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dava dosyasına, Kayseri … İcra Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarına, belgelere, yemine, banka kayıtlarına, tapu kayıtlarına, SGK çalışan kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri … Daresi’nin … Esas sayılı takip dosyasının akıbeti sorularak takip dosyası celbedilmiştir. İncelemesinde; alacaklı …tarafından borçlular … Halı Mobilya İnş San ve Tic Ltd Şti ve … aleyhine 22.775,00-TL çek, 909,44-TL işlemiş faiz, 45,55-TL çek komisyonu, 2.277,50-TL çek tazminatı, 30.000,00-TL çek bedeli, 158,22-TL işlemiş faiz, 60,00-TL çek komisyonu, 3.000,00-TL çek tazminatı olmak üzere toplam 59.225,71-TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya … tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı … Halı Mobilya İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi (… vergi numaralı)’nin … ve … tarihleri itibarı ile imzaya ehil temsilci ve yetkilisinin kim olduğunun, açık kimlik ve adres bilgilerinin sorulması ve buna ilişkin kayıt, karar ve belge örneğinin istenmesi için Mardin Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmıştır. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacı vekiline inceleme konusu … ve … tarihli çeklerin düzenlenme tarihlerine yakın ve tercihen bu tarihten önce davacı şirket yetkilisinin başka amaçlarla atmış olduğu samimi imzalarını içerir belgelerin bulunduğu; muhtarlıklar, noterler, bankalar, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme dairesi, dernekler ve vakıflar, vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşları bildirmesi için 2 haftalık süre verilmiştir.
Davacı … Halı Mobilya İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi (… vergi numaralı)’nin imzaya ehil temsilci ve yetkilisi olduğu bildirilen …’in (T.C. no: …) T.C. kimlik numarasının belirtilmesi suretiyle Yeşilli İlçe Seçim Müdürlüğü’ne, Yeşilli Evlendirme Dairesi’ne, Mardin Ticaret Sanayi Odası’na, Yeşilli Belediye Başkanlığı’na, Artuklu Belediye Başkanlığı’na ve Artuklu Vergi Dairesi’ne ayrı ayrı müzekkereler yazılarak bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere …’in ıslak yazı ve imzalarını içerir belge asıllarının gönderilmesinin istenilmesi için ilgili yerlere ayrı ayrı yazılar yazılmıştır.
Mardin Ticaret Sanayi Odası’na, yazılan müzekkereye …tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Artuklu Belediye Başkanlığı’na yazılan müzekkereye … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Artuklu Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Malatya … İcra Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak davacı … Halı Mobilya İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin imzaya ehil temsilci ve yetkilisi olduğu bildirilen …’in ıslak imzalı belge asıllarının karşı ödemeli olarak gönderilmesi istenilmiştir.
Kayseri … İcra Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas ve … Karar sayılı dosyasının Uyap kayıt örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir.
11-Kayseri … İcra Cez Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas ve … Karar sayılı dosyasının Uyap kayıt örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir.
İstanbul … İcra Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak davacı … Halı Mobilya İnşaat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin imzaya ehil temsilci ve yetkilisi olduğu bildirilen …’in ıslak imzalı belge asıllarının gönderilmesi istenilmiştir.
Dava konusu çeklerin ait olduğu bankalara müzekkere yazılarak müzekkere ekinde gönderilen çeklerdeki davacı şirket adına atfen atılı bulunan imzalar nedeni ile başka çeklerin bedellerinin ödenip ödenmediğini, yine davacı şirket tarafından şirket adına çek keşide etmesi hususunda herhangi kişi veya kişilere yetki veren vekaletname verilip bu vekaletnamenin suretinin bankaya sunulup sunulmadığı sorulmuş, varsa buna ilişkin vekalet örneği, talep ve beyan dilekçesi örneğinin gönderilmesi istenilmiştir.
Kayseri … Daresi’nin … Esas sayılı dosyasına müzekkere yazılarak bu dosyanın dayanağı olan … tarihli … seri nolu ve 30.000,00-TL bedelli çekin, yine … tarihli … seri nolu 25.000,00-TL bedelli çekin aslının mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere mahkememize gönderilmesinin istenilmiştir.
Mardin Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Ticaret mahkemesi sıfatı ile) uyuşmazlık konusu çeklerin okunaklı birer fotokopisinin eklenmesi suretiyle talimat yazılmış; davacı şirkete HMK’nun 159-170. maddesi gereğince talimatımız ekinde gönderilen çeklerdeki davacı şirkete atfen atılı imzaların inkar ediliyor olması nedeni ile bu imzaların davacı şirket yetkilisi … …’in el ürünü olup olmadığı konusunda beyanının alınması (isticvap edilmesi), HMK’nun 271. maddesi gereği isticvap davetiyesi tebliğ edildikten sonra davetiyede belirlenen gün ve saatte talimat duruşmasına şirket yetkilisinin geçerli bir mazereti olmaksızın gelmezse veya gelip de yukarıdaki sorulara cevap vermez ve/veya imza ve yazı örneği vermezse davaya konu çeklerde davacı şirket adına atfen atılı bulunan ve inkar edilen imzaların davacı şirket yetkilisine ait olduğunu kabul etmiş sayılacağına dair isticvap davetiyesine (kimlik belgesi ve imza sirküsünü beraberinde getirmek üzere) ihtarat yazılması, davacı şirket yetkilisinin talimat duruşmasına gelmesi halinde inkar edilen imzalarla karşılaştırılmak ve bilirkişi incelemesi yaptırmak üzere davacı şirket yetkilisi … …’in oturarak ve ayakta, sağ el ve sol el ile bol sayıda tatbiki imzalarının alınması, bol sayıda ekte gönderilen çeklerin suretlerinin kendisine gösterilmeksizin çeklerin ön sayfasında el yazısı ile yazılmış olan yazıların dikte ettirilerek normal bir yazım hızı ile bol sayıda kendi elinden alınması, yine bol sayıda kendi isim ve soy isminin yazdırılması, isticvap edilmesi istenilmiştir.
Mardin … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında talimat yazımız doğrultusunda işlem yapılarak davacı şirket yetkilisi … … ‘e ait imza ve yazı örnekleri alınmıştır.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının Kayseri Kriminal Polis Laboratuvarı’ndan re’sen seçilecek bir yazı ve imza alanında grafoloji ve sahtecilik uzman bilirkişiye tevdine, … tarihinden icra müdürlüğünden celbedilen ve mahkememiz yazı işleri müdürlüğü kasasında saklanan dava konusu çek asıllarının dava dosyası ile birlikte inceleme yapmak üzere bilirkişiye tevdine, HMK’nun 273. maddesi gereğince iddia ve savunma doğrultusunda tatbike esas imza ve yazı örnekleri ile dava konusu edilen ve … Bankası … Mardin Şubesi’nden verilme … seri nolu … tarihli 30.000,00-TL bedelli ve … seri nolu … tarihli 25.000,00-TL bedelli çeklerden davalı … Mobilya İnşaat San Tic Ltd Şti’ne atfen atılı imzaların şirket yetkilisi olan … …’e ait olup olmadığı hususlarında dosya kapsamı teknik donanıma sahip laboratuvar ortamı kullanılarak grafolojik ve grafometrik yöntemlerle, incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya konu belgelerdeki imza ve yazıların tersim, seyir baskı derecesi, eğim doğrultusu gibi yönlerde taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta dava konusu iki adet çekteki davacı şirket adına atfedilen imzaların bu şirketin yasal yetkilisi olan … …’e ait olup olmadığı, hangi nedenlerle aynı veya farklı kişilerin el ürünü olup olmadığının dayanakları gösterilmiş, karşılaştırılan imza ve yazının hangi nedenle aynı veya farklı kişilerin el ürünü olduğunu, fotoğraf ve diğer görüntü yöntemleri ile desteklenerek tarafların mahkememizin ve üst derece mahkemelerinin denetimine elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Görevlendirilen uzman bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “İncelemeye konu, T.C. … Bankası … Mardin Şubesine ait, keşidecisi … Halı Mobilya İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. olan, … … emrine düzenlenmiş; Kayseri-… keşide yer ve tarihli “25.000,00 (yirmibeşbin)”TL değerindeki, “…” seri numaralı ve Kayseri … keşide yer ve tarihli “30.000,00 (otuzbin)”TL değerindeki, “…” seri numaralı çeklerin ön yüzünde keşideci adına atılı bulunan imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasen, … …’in elinden çıkmadığı” belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, kambiyo yolu ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını İİK’nun 72. maddesi oluşturmaktadır.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile tek hakim tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında “..Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı ilamsız icra takibinin iptali ile müvekkilin takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitine…” dair talepte bulunulduğu, dava esas değerinin ise 5.000,00-TL gösterilerek bu bedel üzerinden 85,39-TL peşin/nispi harcın yatırıldığı, uyap sistemi üzerinden yapılan kontrolde iptali talep edilen icra takip dosyasında ise 59.225,71-TL talep edildiği anlaşılmakla, bakiye 926.04-TL eksik nispi harcı ikmal etmek üzere davacı vekiline Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca iş bu tensip tutanağının tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmiş, öngörülen kesin süre içerisinde eksik nispi harç yatırılmadığı taktirde dosyanın Harçlar Kanunu’nun 30.-32. ve HMK’nun 150. maddesi uyarınca geçici olarak işlemden kaldırılmasına, HMK’nun 150. maddesinde belirtilen 3 aylık süre içerisinde harcın ikmal edilmemesi durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun davacı vekiline ihtar edilmiştir. Davacı tarafça eksik harç … tarih ve … sayılı makbuz ile ödenmiştir.
Davacının sahtelik iddiasına dayanarak icra takibinden sonra açtığı davada HMK’nun 209. maddesi uyarınca icra takibinin ve satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasını talep ettiği, sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davasının icra takibini kendiliğinden durdurmayacağı, HMK’nun 209. maddesinin İİK’nun 72/3. maddesine göre özel hüküm taşımadığı, İİK’nun 72/3. maddesi uyarınca takipten sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği değerlendirilmekle, davacının icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine … tarihli ara kararı ile karar verilmiştir.
Menfi tespit davasında zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartının olup olmadığı, Kayseri … Dairesi’nin …Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan senetlerdeki davacı şirkete atfen atılı imzaların davacı şirket temsilcisinin el ürünü olup olmadığı, bu senetler nedeni ile davacının davalıya borçlu olup olmadığı, davalının zaman aşımı (hak düşürücü süre) itirazlarının haklı olup olmadığı, tarafların tazminat istemlerinin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı konuları taraflar arasında çekişmelidir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartını yerine getirmediği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmesini dilemiştir.
Bilindiği üzere … tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve … tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır….” denilmiştir.
Maddede belirtildiği üzere ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki uyuşmazlıklarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasını yasa dava şartı haline getirmiştir.
Öncelikle yasayla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak bir özel dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir.
Dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu şartlardır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Dava şartı tamamlanmıyor ya da tamamlanamıyor ise mahkemece davanın usulden reddine karar verilir (HMK m.115).
Bu bakımdan dava şartlarının yanlış uygulanması bir dava engeli ve mahkemeye erişim hakkı ile bu kapsamda adil yargılanma hakkına saldırı sayılır (AİHS m.6).
Özel dava şartlarının bu niteliği gereği dar biçimde yorumlanmaları gerektiği değerlendirilerek ve menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olup olmadığı hususunda Yargıtay ilgili daireleri arasındaki içtihat farklılığı giderilerek sonuçta Yargıtay … HD.ce verilen … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesinde madde metni herhangi bir tereddüde ve yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde açık yazıldığı, TTK’na bu maddenin eklenmesini sağlayan 7155 sayılı Kanun’un genel gerekçesinin bu konuyla ilgili kısmı ve madde için özel olarak yazılan gerekçe de bu açık anlamı desteklediği, bu nedenle menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK’nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün menfi tespit davalarını arabulucuk dava şartına tabi tutmadığı da anlaşılmaktadır.
Mahkememizce de Yargıtay daireleri arasındaki içtihat farklılığının giderilmiş olması dikkate alınarak ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olmadığı gözetilerek davalının bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiş ve davanın esasının incelenmesi amacıyla tahkikat yapılmıştır.
Taraflar arasında asıl uyuşmazlık konusu; takip ve davaya konu 25.000,00-TL ve 30.000,00-TL bedelli çeklerde davacıya atfen atılı imzaların davacı şirket yetkilisinin el ürünü olup olmadığı, bu çekler dayanak yapılarak başlatılan icra takibi nedeni ile davacının davalıya borçlu olup olmadığıdır
Uyuşmazlıkların çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramlar ile yasal mevzuatın irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Eldeki dava, sahtecilik iddiasına dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2006, s. 302).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK’nun 72. maddesinde düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır (Tanrıver, S.: Medenî Usul Hukuku, C.1, Ankara 2016, s. 844-845).
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.322-323).
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz konusuna değinmek gerekirse, bu husus 2004 sayılı İİK’nun 170. maddesinde düzenlenmiş, bu maddenin üçüncü fıkrasında aynen; “İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.” düzenlemesine yer verilmiş olup, bu hükümle icra mahkemesince incelemenin aynı Kanun’un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılacağı açıklanmıştır.
İİK’nun 68/a maddesinin 4. fıkrasında ise, “…imza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 447. maddesinin 2. fıkrası gereğince Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar 6100 sayılı HMK’ya yapılmış sayılır. Bu hüküm uyarınca HMK’nın yürürlük tarihinden sonra icra mahkemesinde 6100 sayılı HMK’nın 208, 211 ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun;
“Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi;
“(1) Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.
(2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır.
(3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir.
(4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir”;
“Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi;
“(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir”
“Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;
“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir”. şeklinde düzenlemeler içermektedir.
Buna göre, 6100 sayılı HMK’nun 211/a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 sayılı HMK’nun 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanun’un 211/b maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senetlerin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … tarihli ve … Esas ve … Karar sayılı kararında da benimsenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 211. maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur ( Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H.T.:Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1795).
Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir.
Tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; … Bankası … Mardin Şubesi’nden verilme … seri nolu … tarihli 30.000,00-TL bedelli ve … seri nolu … tarihli 25.000,00-TL bedelli iki adet çeke dayalı olarak davalı alacaklının davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla Kayseri … Daresi’nin … Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra takibi başlattığı görülmüştür.
Mahkememizce yazı ve imza incelemeleri, grafoloji ve sahtecilik konularında uzman bilirkişiden takibe dayanak yapılan çeklerdeki davacıya atfen atılı imzaların davacı şirket yetkilisi Aziz Zayıf’ın el ürünü olup olmadığı konusunda açıklamalı rapor aldırılmıştır. Bilirkişi Dr. … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “İncelemeye konu, T.C. … Bankası … Mardin Şubesine ait, keşidecisi … Halı Mobilya İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. olan, … … emrine düzenlenmiş; Kayseri-… keşide yer ve tarihli “25.000,00 (yirmibeşbin)”TL değerindeki, “…” seri numaralı ve Kayseri … keşide yer ve tarihli “30.000,00 (otuzbin)”TL değerindeki, “…” seri numaralı çeklerin ön yüzünde keşideci adına atılı bulunan imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasen, … …’in elinden çıkmadığı”” bildirilmiştir. Bu raporun yüksek mahkeme içtihatlarına uygun, teknik yönden yeterli, dosya kapsamıyla uyumlu, tarafların ve mahkemenin denetimine elverişli olduğu değerlendirilerek mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Davalı vekili tarafından müvekkilinin takibe dayanak yapılan dava konusu kambiyo senetlerini iyiniyetli hamil sıfatı ile iktisap ettiği savunmaları bulunmaktadır.
Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” ve benzeri defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet (çek) metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. Dava konusu çeklerdeki imzaların sahte olması mutlak def’i olduğundan, davalının dava konusu çeklerin iyi niyetli hamili olduğuna ilişkin savunmalarına itibar edilmesi olanaklı değildir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu edilen Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan T.C. … Bankası A.Ş. … Mardin Şubesi’nden verilme, keşidecisi … Halı Mobilya İnş. San. Tic. Ltd. Şti., lehdarı … Mobilya-… yazan … keşide tarihli … seri numaralı 25.000,00-TL bedelli çek ile T.C. … Bankası A.Ş. … Mardin Şubesi’nden verilme, keşidecisi … Halı Mobilya İnş. San. Tic. Ltd. Şti., lehdarı … Mobilya-… yazan … keşide tarihli … seri numaralı 30.000,00-TL bedelli çekte davacı şirket adına atfen atılı imzaların davacı şirket yetkilisi … …’in el ürünü olmadığı, davacının dava açmakta haklı olduğu görüş ve kanaatine varılmış ve menfi tespit davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde davalı aleyhine kötüniyet tazminatı hükmedilmesi istemiştir.
İİK’nun 72/5. maddesinde ” Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine, borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir.” denilmektedir. Takip hukuku açısından İİK’nun 72/5. maddesine göre, kötüniyet tazminatı sadece takibi yapan alacaklı yan aleyhine verilebilecek bir tazminattır.
Takibe konu çeklerde davacı keşideci konumunda olup, davalı ise ciro sonrası çekleri elinde bulunduran hamil konumundadır. Bu nedenle davalının dava konusu çeklerdeki imzanın davacı şirketin yasal temsilcisine ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmaması nedeniyle takipte kötüniyetli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle mahkememizce İİK’nun 72/5. maddesinin koşulları bulunmadığından dolayı davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile dava konusu edilen Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan T.C. … Bankası A.Ş. … Mardin Şubesi’nden verilme, keşidecisi … Halı Mobilya İnş. San. Tic. Ltd. Şti., lehdarı … Mobilya-… yazan … keşide tarihli … seri numaralı 25.000,00-TL bedelli çek ile T.C. … Bankası A.Ş. … Mardin Şubesi’nden verilme, keşidecisi … Halı Mobilya İnş. San. Tic. Ltd. Şti., lehdarı … Mobilya-… yazan … keşide tarihli … seri numaralı 30.000,00-TL bedelli çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-İİK’nun 72/5 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden davacı aleyhine başlatılan takibin iptaline,
3-Koşulları bulunmadığından davacının İİK’nun 72/5 maddesi uyarınca kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 4.045,70-TL nisbi karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 85,39-TL peşin harç ve 926,04-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 3.034,27-TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 59,30-TL başvurma harcı ve 85,39-TL peşin harç ve 926,04-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 1.070,73-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 19,00-TL tebligat gideri, 76,50-TL e-tebligat gideri, 4,80-TL KEP gideri, 299,25-TL posta talimat masrafı ve 750,00-TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.149,55-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan gider ve delil avansında artan avansın olması halinde karar kesinleştiğinde ilgili taraflarına iadesine,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 9.476,11-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Kararın mahiyeti gereği davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
11-Kararın kesinleşmesini müteakip imza incelemesi için celp edilen belge asıllarının ilgili kurum ve kuruluşlara iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. …

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır