Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/57 E. 2021/1054 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:*** Esas – *** Karar
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -TC NO: … …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : ***
Mahkememize açılan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yaklaşık 14 yıl önce ev sahibi olmak amacıyla S.S. … Konut Yapı Kooperatifi’ne üye olduğunu, davacının aidat ödemelerini kooperatif tarafından bildirilen hesaplara düzenli ve tam bir şekilde yatırdığını, noter huzurunda yapılan kura çekimiyle *** Mah. *** Cad. No:81/4 Kocasinan/Kayseri adresindeki bağımsız bölümün, davacı adına tescil edilmesine karar verildiğini, akabinde davacının evi fiilen teslim almış ve kooperatif üyeliğinden doğan sorumlulukları gereğince ilgili aidatları ödemeye devam ettiğini, ancak davacının o dönem gelişen şartlar sebebiyle ödeme güçlüğüne düşeceğini öngörerek kooperatif üyeliğinden ayrılmaya karar verdiğini, bu durumu ilgili kooperatif yöneticilerine ilettiğini ve karşılıklı iradelerin uyumu ile kooperatif üyeliğini yasal olarak sonlandırdığını, anlaşma gereğince de davalı kooperatifin, davacıya teslim edilen evin iadesini talep ettiğini, davacının evi davalı kooperatife iade ettiğini, sonrasında da kooperatifin ilgili evi üçüncü bir kişiye devrettiğini, davacının çıkma payı için davacıya kambiyo senedi verildiğini, davalının kambiyo senetlerini ödemediğini, bunun üzerine davacının davalı aleyhinde Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün *** Esas sayılı icra takibini başlattığını, davalının borca itiraz ettiğini belirterek borca vaki itirazın şimdilik 500,00 TL’si için itirazın iptaline karar verilmesini, davalının takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 2012 yılında kooperatiften istifa ettiğini, çıkma payı alacağının 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini, davalı kooperatifçe ödemelerin ertelendiği ve 36 ay sonunda yapılmasının kararlaştırıldığını, davacının alacağı ancak 36 ayında geçesiyle muaccel hale geleceğini, henüz muaccel bir alacak olmadığını, alacak muaccel olsaydı bile davacının talep ettiği tutar kadar alacağının bulunmadığını, çıkma payının, ortak tarafından yapılan ödemelerden genel gider payı düştükten sonra belirlenmesi gerektiğini, davacının faiz talebi ile icra inkâr tazminatı talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine ve davacının kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının celp edilmiştir.
Davacının kooperatif üyelik dosyası celp edilmiştir.
Kayseri Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden davalı kooperatifin tadilatlarıyla birlikte ana sözleşmesi, tüm genel kurul kararları, hazirun cetvelleri celp edilmiştir.
Akbank Türk A.Ş. *** Şubesi’ne Müzekkere Yazılarak … tarafından S.S. … Konut Yapı Kooperatifi’nin *** ve *** nolu hesap numaralı hesaplarına 2006 – 2011 tarihleri arasında yapılan ödemelerin listesinin ve dekontları celp edilmiştir.
Türkiye İş Bankası A.Ş. *** Şubesi’ne müzekkere yazılarak *** hesap numaralı … tarafından S.S. … Konut Yapı Kooperatifi hesabına 2006 – 2011 tarihleri arasında yapılan ödemelerin listesinin ve dekontlarının gönderilmesi istenilmiş, gelen yazı cevabı ile: 01/01/2006-31/12/2011 tarihleri arasında … isminden gelen/giden EFT/Havale işlemine rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, kooperatifler hukukunda muhasebeci Prof. Dr. ***, *** tarihli raporunda özetle;
1.Davacının davalı kooperatiften ayrılmasına yönelik olarak davalı kooperatifçe 28.12.2011 tarihli 1547 numaralı yönetim kurulu kararı alındığını,
2. Davacının çıkma payı alacağının 2011 yılı bilançosunun onaylandığı genel kurul tarihinden bir ay sonra muaccel olacağını, ancak davalı tarafın davacıya ödediği tutar kadar takip dosyasına sunulan bonoları verdiğini, hal böyle olunca davacıya verilen bono ve tarihleri konusunda tarafların mutabık olduğunun anlaşıldığını,
3. Davacının davalı kooperatife yapmış olduğu ödeme tutarının 48.620 TL olduğunu, davalı tarafın da davacıya toplam bedeli 48.620 TL olan 5 adet bonoyu verdiğini, söz konusu bonoların ödeme vadesinden takip tarihine kadar geçen süre için davacı talebinde belirtilen yıllık 949 faiz oranı üzerinden işlemiş faiz tutarı 30.787,54 TL olarak hesaplandığını, ancak davacının işlemiş faiz talebinin 30.767,25 TL olduğunu,
4. Mahkeme aksi kanaatte ise ve davacı alacağının bonolarla muaccel olmadığını ana sözleşme hükümlerine göre üyenin ayrıldığı yıl bilançosunun onaylandığı tarihten bir ay sonra muaccel olduğunu ve yapmış olduğu ödeme tutarından genel gider payının da kesilmesi gerektiği kanaatine varılması durumunda davacı alacağının 48.620,00 TL – davacı ödemesinin 677,24 TL Genel Gider =47.942,76 TL olduğunu, söz konusu tutaran üyenin ayrıldığı yıl bilançosunun onaylandığı tarihten bir ay sonra (16.02.2012) başlamak üzere takip tarihine kadar işleyen faizin 37.722,41TL olarak hesaplandığını,
5. Davalı tarafın her ne kadar alacağın zamanaşımına uğradığını belirtmiş ise de davalının iflas erteleme dönemi içinde kalan süre dikkate alındığında takip tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin dolmadığı anlaşıldığı yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekilinin itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.

Davacı vekilinin 25/10/2021 ıslah dilekçesi sunduğu, dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin ıslah dilekçesine karşı 15/11/2021 tarihli itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif üyeliğinden istifa nedeni ile oluşan çıkma payının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İİK 67/1.maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının celp edilmiş, takip alacaklısının … ve takip borçlusunun … olduğu, kooperatif üyeliğinin sona ermesinden kaynaklı alacak gerekçesi ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya *** tarihinde tebliğ edildiği, davalının *** tarihinde borca itiraz ettiği görülmüştür.
Davacı, 79.387,25 TL üzerinden icra takibi başlatmış iken, takibe giren 500 TL asıl alacak için dava açmış, davalı vekili davacının kısmi itirazın iptali davası açamayacağını ileri sürmüştür. İtirazın iptali davasının kısmi açılması mümkündür (Yargıtay 19 Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/13890 Esas 2017/1959 Karar sayılı içtihadı). Yargıtay kararlarına göre itiraz iptali davasının kısmi açılması halinde dikkat edilmesi gereken, ıslahın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde yapılıp yapılmadığıdır ki; işbu davanın dayanağı olan icra dosyasında borçlunun itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ edildiğine dair bir bilgi-belge olmayıp, davacının 1 yıllık hak düşürücü süresi öğrenme tarihi olarak kabul edilen dava tarihinden başlamaktadır. Dava tarihi *** olup, davacı 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davayı ıslah etmiştir.
Davacının kooperatif üyeliğinden istifa ettiği taraflar arasında çekişmesizdir. Davacı, istifa etmekle çıkma payı alacağına hak kazanacaktır. İşbu davada taraflar arasındaki ilk ihtilaf, davacının çıkma payının miktarının ne olduğudur. Davacı vekili, davalı tarafından çıkma payı için toplam 48.620,00 TL tutarında beş adet bono verildiğini, çıkma payı asıl alacağının miktarının 48.620,00 TL olduğunu ileri sürmüştür. Davalı ise çıkma payının, davacının kooperatiften istifasını takip eden yıl sonu bilançosuna göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dava ve takip konusu kambiyo senetlerinin çıkma payı için davacıya verildiği taraflar arasında çekişmesiz olup, Borçlar Kanunu’nun 133/2. maddesinde açıkça belirtildiği üzere mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak tecdit sayılmaz (HGK’nun 2012/11-666 Esas 2013/238 Karar sayılı içtihadı).
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. ve ana sözleşmenin 15/1. maddesi gereğince, çıkan ortak, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi (genel gider payı) düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkına haiz olur. Söz konusu madde emredici nitelikte olup, kooperatif, çıkan ortağa hak ettiği çıkma payından daha yüksek miktarda ödeme yapamaz veya borçlanamaz zira aksi taktirde kooperatifin diğer ortakları aleyhinde, onların zararına uygulama yapılmış olur. Somut olayda davalı kooperatif davacıya toplam 48.620,00 TL tutarında senet vermiş ise de mahkememizce alınan bilirkişi raporunda genel giderler düştükten sonra davacının 47.942,76 TL çıkma payı asıl alacağının olduğu, söz konusu tutara, muaccel olduğu tarihten icra takip tarihine kadar 37.722,41 TL faiz işlediği hesaplanmış, mevcut bir borç için kambiyo senedi vermenin tecdit anlamına gelmediği ve Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesi ile ana sözleşmenin 15.maddesinin emredici hükümleri göz önünde bulundurularak davacının takip tarihi itibari ile davalıdan talep edebileceği çıkma payı asıl alacak tutarının 47.942,76 TL olduğu kabul edilmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde hem alacağın muaccel olmadığını hem de zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür. Söz konusu iki iddia birbiri ile çelişmekle beraber bu iddiaları ayrı ayrı irdelemek gerekirse;
Alacağın muaccel olmadığı iddiası yönünden:
Davacının üyelikten istifasının kabul edildiği 2011 yılı genel kurulunun yapıldığı *** tarihli genel kurulun 11. gündem maddesinde; “2009 yılı olağanüstü genel kurulda üyelikten ayrılanlara geri ödemelerinin 36 ayı aşmamak sureti ile yapılması kararı alınmıştı. Bu kararın güncellenmesine ve 2010 yılında da geçerli olduğunun kabulüne, geldiğinde bakanlık temsilcileri bu uygulamanın Kooperatifler Kanunu 17. maddesi ve ana sözleşmenin 15. maddesi hükümlerince uygulanması şartı için genel kurula izah ederek şerh koyduklarını belirttiler. Bu maddenin kabulü için oylamaya sunuldu yapılan oylamada 7 red oyuna karşılık oy çokluğuyla kabul edilmiştir” açıklaması bulunmaktadır.
Genel kurulda alınan bu karar 2011 yılında üyelikten ayrılan üyelerle ilgili değildir. Zira bahse konu kararda 2010 yılında üyelikten ayrılanlar ifadesi yer almaktadır. Halbuki bahse konu kararın 2011 yılında üyelikten ayrılanlara yönelik olması gerekirdi. Ayrıca genel kurulda atıf yapılan 2009 olağanüstü genel kurul kararı incelendiğinde, bu kararın da ödeme yapılmamasına ya da ödemenin ertelenmesine yönelik olmadığı, aksine ödeme yapılmasına yönelik olduğu ve çıkma payı ödenmesinin benimsenmiş olduğu anlaşılmaktadır. İzah edilen nedenle erteleme kararının davacıyı etkilemediği, 36 ay erteleme kararının davacı aleyhinde uygulanamayacağı, davalının çıkma payı alacağının muaccel olmadığı yönündeki itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Alacağın zamanaşımına uğradığı iddiası yönünden:
Takibe konu bonoların keşide tarihi *** olup, keşide tarihinde 6762 Sayılı Ticaret Kanunu yürürlüktedir ve 6762 Sayılı Ticaret Kanunu’nun 661.maddesine göre bononun zamanaşımı süresi 3 yıldır. Diğer taraftan bonolarınn ödeme tarihleri *** olup, kural olarak sırası ilse senetlerin zamanaşımı tarihleri *** ve *** olup, 2016 yılında 6102 Sayılı TTK yürürlüktedir ve 749.maddeye göre bononun zamanaşımı süresi üç yıldır. Kural olarak 2016 yılından itibaren 3 yıl zamanaşımı süresi eklendiğinde davacının zamanaşımı süresi içinde takip başlatmadığı, alacağın zamanaşımına uğradığı düşünülebilir. Ne var ki; İİK’nun 179/b maddesi uyarınca; iflasın ertelenmesine karar verilmesi üzerine, borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren süreler işlemez (Bu yönde Yargıtay 12.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2015/24952 Esas 2015/25451 Karar sayılı içtihadı).
Somut olayda davalı kooperatif hakkında Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde … Esas numarası ile açılan iflas erteleme davasında verilen *** tarihli ara karar tarihinde henüz senetlerin zamanaşımı süreleri başlamamıştır. Mahkemece ihtiyati tedbir kararı ise *** tarihinde kaldırılmıştır. Buna göre *** tarihine 3 yıllık zamanaşımı süresi eklendiğinde, dava ve takip konusu senetler 04/06/2021 tarihinde zamanaşımına uğrayacaktır. Davacı ise 11/11/2020 tarihinde yani zamanaşımı dolmadan önce takip başlatmış, zamanaşımı kesilmiştir. İzah edilen nedenle davalı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Yapılan tüm bu açıklamalardan sonra davacının davalıdan 47.942,76 TL asıl alacak ve 37.722,41 TL işlemiş faiz alacağının olduğu ancak davacının icra takibinde 48.620,00 TL asıl alacak ve 30.767,25 TL işlemiş faiz talep ettiği, taleple bağlılık kuralı ilkesi uyarınca davacının sonuç olarak davalıdan 47.942,76 TL asıl alacak ve 30.767,25 TL işlemiş faiz alacağının olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili ise 25/10/2021 tarihli ıslah dilekçesinde dava değerini 48.620,00 TL asıl alacak olarak belirlemiş, 48.620,00 TL asıl alacak üzerinden harç yatırmış, 48.620,00 TL’nin 9.500,00 TL’sine *** tarihinden, 9.500,00 TL’sine *** tarihinden, 9.500,00 TL’sine*** tarihinden, 10.620,00 TL’sine *** tarihinden ve 9.500,00 TL’sine *** tarihinden tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Öncelikle ıslah kurumunun irdelenmesinde ve yasal mevzuatın açıklanmasında yarar bulunmaktadır. “Islah kavram olarak; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HMK m. 176). Islah müessesesi, davayı değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir. Islahın konusu tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu için ıslahla düzeltilecek usul işlemlerinin neler olduğundan da söz etmek gerekir. Gerek öğreti, gerekse Yargıtay uygulaması davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Yine müddeabihin artırılıp artırılmayacağı hususu da bir usul işlemi olup, ıslahın konusudur. 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesine göre ıslah tamamen veya kısmen olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir. Tamamen ıslahta davacı, davasını baştan (dava dilekçesinden) itibaren ıslah eder ve bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi verir (HMK m. 180). Davanın kısmen ıslahında ise davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir (düzeltilir) (HMK m. 181) ve bundan sonraki usul işlemlerinin (ıslah edilen usul işlemi ile ilgili oldukları ölçüde) yapılmamış sayılması sağlanır. Davacının talep sonucunu (müddeabihi) arttırması, talep sonucunu terditli dava hâline dönüştürmesi ve talep sonucunun daraltılması gibi işlemler kısmen ıslaha örnek olarak sayılabilecek usule müteallik işlemlerdir”(HGK’nun 2017/14-2815 Esas 2021/888 Karar sayılı içtihadı). Her hâlükârda ıslah işlemi yalnız bir kez yapılabilir. Davacı vekili *** tarihli ıslah dilekçesi ile toplam alacağı 48.620,00 TL asıl alacak olarak belirtmiş olup, asıl alacağa her bir bononun vade tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini talep etmiş, ıslaha esas değeri 48.620,00 TL göstermiş ve bu tutar üzerinden harç yatırmıştır. Davacı, her bir bononun takip tarihine kadar işlemiş faizini takip konusu yapmış iken ve bilirkişi raporunda da işlemiş faizi hesabı yapılmış iken, davacı vekili ıslah dilekçesinde işlemiş faiz tutarı kadar dava değerini arttırmamış, dava değerini 48.620,00 TL asıl alacak ile sınırlamıştır. Zira kısmi ıslah ile sonuç dava değeri belirlenmektedir. Bilirkişi raporunda işlemiş faiz çıkma payının 47.942,76 TL kabul edilmesi halinde 37.722,41 TL olduğu, çıkma payının 48.620,00 TL olarak kabul edilmesi halinde ise 30.787,53 TL olduğu hesaplanmıştır. Davacı vekili bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde işlemiş faizin tutarına, faiz oranına, hesaplama yöntemine itiraz etmemiş, yalnız genel bir ifade ile bilirkişi raporunda aleyhe olan hususları kabul etmediğini beyan etmiştir. Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında, davacının dava değerini 48.620,00 TL ile sınırladığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davacının çıkma payı asıl alacağının 47.942,76 TL olduğu, (48.620,00 TL- 47.942,76 TL =) 677,24 TL işlemiş faiz alacağının olduğu sonuç ve kanaatine varılmış, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan 47.942,76 TL asıl alacak ve 677,24 TL işlemiş faize yönelik itirazın iptali ile takibin toplam 48.620,00 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İİK 67/1.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir”. Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Yargıtay’ın yerleşik kararları uyarınca çıkma payı alacağı likit (hesaplanabilir) olduğundan, kabul edilen miktar yönünden davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmiş ve mahkememizce aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KABULÜ ile Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan 47.942,76 TL asıl alacak ve 677,24 TL işlemiş faize yönelik itirazın iptali ile takibin toplam 48.620,00 TL üzerinden devamına,
2-Asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda yasal faiz yürütülmesine,
3-İtirazın iptaline karar verilen 48.620,00 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Alınması gerekli 3.321,23 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL ile ıslah harcı olan 821,77 TL’nin mahsubu ile eksik 2.440,16 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Davacı tarafça yapılan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 59,30 TL, ıslah harcı 821,77 TL, tebligat ve müzekkere gideri 64,70 TL, bilirkişi ücreti 650,00 TL olmak üzere toplam 1.655,07 TL yargılama harç ve giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yatırılan herhangi bir harç ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden 7.120,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/11/2021

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.