Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/54 E. 2021/1135 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. … –
MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. … –
MÜDAHİL : …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Kooperatif Genel Kurul Kararının Yoklukla Malul Olduğunun Tespiti, Olmadığı Taktirde İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan kooperatif genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespiti, olmadığı taktirde iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 2019 yılında yapılan genel kurulda hazirun listesine alınmadığını, çağrılmadığını, bu genel kurulda önceki genel kuruldaki kesin maliyetlerin iptal edilip yeniden kesin maliyet belirlenmesi kararı alındığını, bunun eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, bu genel kurulda kendisinin Kooperatifler Kanunu’nun 48. maddesi ve ana sözleşmenin 24. maddesine göre oy kullanma hakkının olduğunu, ancak çağrı yapılmayarak bunun engellendiğini, davalı kooperatifin, ortaklıktan çıkarıldığını kabul etmeyip kendisine dava açtığını, bunun dışında dava dilekçesinde adını saymış olduğu 36 kişiyi de genel kurula çağırmadığını, daha önce yapılan kesin maliyetin %10’nun da peşin alındığını, buna göre ilişiğinin kesilmiş olduğunu, alınan yeniden kesin maliyet çıkarma kararının ise hukuki olmadığını, 2019 yılındaki genel kurula eşitlik ilkesini bozmamak için tüm ihraç edilenlerin genel kurula çağrılması gerektiğini, 2011 yılında kooperatifin 912 üyesi olduğunu, o halde 600 kişinin tapu alıp ayrıldığının mı yoksa ihraç edildiğinin mi bilinmediğini, bunların da genel kurula davet edilmesi gerektiğini, kesin maliyet kararının reddedilmesi düşünülerek bu yola başvurulduğunu beyanla bu nedenlerle genel kurul kararlarının yokluklukla malul olduğunun tespitine ve bu olmadığı takdirde genel kurulun 10. maddesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının genel kurul iptal talebinin hak düşürücü süreye tabi olduğunu, yürütmenin durdurulması talebinin yerinde olmadığını, daha önce açılan davalara ilişkin raporlarda genel kurul kararının yeterli nisapla alındığının belirlendiğini, genel kurulun 10. maddesi gereği yapılan kesin maliyet hesaplarının yerinde olduğunu, eşitlik ilkesine uygun olarak alındığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca kooperatif kayıtlarına, genel kurul kararlarına davacının üyelik kayıtlarına, kooperatif ana sözleşmesine, daha önce çıkarılan ve tebliğ edilen kesin maliyetlere, kooperatif ortaklığından istifa bildirimlerine, kooperatifin yönetim kurulu kararlarına, tanık anlatımlarına, Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dosyalarındaki gerekçeli kararlara, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/1443 Esas ve 20151665 Karar sayılı kararına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin ana sözleşmesinin, tüm genel kurul kararlarının, dava konusu edilen *** tarihli genel kurul toplantısının hazirun cetveli örneği istenilmiş, kooperatifin kayıtlı adresi, … tarihi itibarı ile ve halen ortak sayısının kaç olduğu sorulmuştur.
Davalı kooperatife müzekkere yazılarak;*** tarihi itibarı ile ve halen ortak sayısının kaç olduğu, davacının kooperatifin ortağı olup olmadığı, … tarihli genel kurul toplantısına davet için üyelere tebligat çıkarılıp çıkarılmadığı, gündemin ilan edilip edilmediği sorularak tebligat evraklarının ve ilan örneklerinin, ayrıca … tarihli genel kurul toplantı tutanağının ve eklerinin, … tarihli genel kurul toplantısının hazirun cetveli örneğinin, bu toplantıda okunan yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetim kurulu raporunun, 2011-2019 yıllarına ilişkin bilançoların, 2011-2019 yılları arası yılsonu itibari ile hazırlanan ayrıntılı mizanların, daha önce çıkarılan ve üyelere tebliğ edilen kesin maliyetlerin örnekleri istenilmiş, kooperatifin tüm defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresinin, bu adreste kooperatifin tüm defterlerini bilirkişi incelemesine sunacak ilgili kişinin adı soyadı ve telefon numarasının bildirilmesi istenilmiştir.
Davacı … vekili *** tarihli dilekçesinde “Mahkemenizin *** tarihli celsesi 8 no’lu ara karar ile “Davacı vekilinin *** tarihli tedbir talepli dilekçesinde bahsi geçen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/757 Esas sayılı dosyasının uyap kayıtlarının tetkikinde bu dosyada alınan 09/12/2020 havale tarihli bilirkişi kurulunun raporunda davacının 31 nolu üyeliği için 190.865,00-TL ve 33 nolu üyeliği için 183.321,00-TL olmak üzere kooperatife toplam 374.186,00-TL borcunun olduğu yönünde tespit yapılmış olduğu görüldüğünden davalı kooperatifin talebinin bulunması nedeniyle 1163 sayılı Koop. Kanununun 53. maddesi uyarınca yukarıda yazılı tutarın taktiren %10’u olan 37.418,60-TL nakdi teminat veya aynı miktarda süresiz banka teminat mektubunu mahkememiz veznesine yatırması için davacı tarafa gelecek celse duruşma tarihinden bir hafta öncesine kadar kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı taktirde 1163 sayılı Koop. Kan. 53, HMK 88/1, 114/1-ğ, ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddedileceğinin huzurdaki davacı vekiline ihtarına şeklinde ara karar verilmiştir. Fakat müvekkil davalı kooperatife karşı olan edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı kooperatif eşitlik ilkesine de aykırı olacak şekilde yeniden kesin maliyet çıkarmıştır. Müvekkilin daha fazla mağdur olmaması için tedbirin teminatsız olarak konulmasını talep ediyor ve HMK 394. maddesi gereği tedbirin şartlarına itiraz ediyoruz. Ayrıca uygulanacak tedbir kararının bütün üyeler lehine uygulanmasını talep ediyoruz. Zira davalı kooperatif tarafından üyelere karşı açılmış olan kesin maliyet talepli alacak davalarında karar verilmek üzeredir. Üyeler aleyhine kesin maliyet borcu çıkması halinde kooperatif tarafından icra takibine geçileceğinden üyeler haciz tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalacaktır. İstinaf yahut Yargıtay incelemesinde müvekkil lehine karar verilmesi halinde ise üyelerin ödediği bedelin icranın geri bırakılması yoluyla talebi kooperatifin içinde bulunduğu ekonomik şartlar çerçevesinde mümkün olmayacaktır. Bu sebeple tedbir kararının sadece davacı yönünden verilmemesi icrasının dava açılan bütün üyeler açısından durdurulmasını ve tedbirin bu kapsamda verilmesini talep etmekteyiz.” şeklinde beyan itiraz ve talepte bulunmakla talep duruşmalı olarak incelenmiştir. 26/04/2021 tarihli duruşmada HMK’nun 390/2. maddesi ve davaların şahsiliği ilkesine nazaran dava içerisinde talep edilen taraf yönünden ihtiyati tedbir koşullarının değerlendirilmesi gerektiği dikkate alınarak davacı vekilinin tüm kooperatif üyeleri yönünden genel kurul kararlarının icrasının durdurulması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargılama sırasında …, *** ve … tarafından davaya müdahale talebinde bulunulmuştur.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir kooperatif uygulamaları konusunda muhasebeci-mali müşavir bilirkişiye ve bir kooperatif mevzuatı alanında nitelikli hesap bilirkişisinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna dava dosyasının tevdine,
Bilirkişilere HMK’nun 268. maddesi gereği davalı kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince … tarihli genel kurul toplantısının yapıldığı tarih itibari ile davacının davalı kooperatifin ortağı olup olmadığı, istifasının veya ihracının olup olmadığı, bu tarih itibari ile kooperatifin üye sayısının kaç olduğu, dava dilekçesinin 1. sayfasının son paragrafında yazılı kişilerin bu tarih itibari ile davalı kooperatif üyesi olup olmadığı, 2011 ve 2012 yıllarındaki hazirun cetvellerinde yazılı üye sayılarının dava konusu edilen … tarihli genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde azalmış olması dikkate alınarak bu azalmanın sebeplerinin neler olduğunun araştırılması, genel kurulda alınan her bir kararın ana sözleşmeye ve kooperatifler kanununa göre karar yeter sayısının olup olmadığı, yine toplantı yeter sayısının bulunup bulunmadığı, gündemin 10. maddesinin eşitlik ilkesi ve kazanılmış haklara aykırı olup olmadığı, butlan ve iptal sebeplerinin bulunup bulunmadığı hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişiler Prof. Dr. *** ile Doç. Dr. ***’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davacının 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra genel kurul iptali davası açamayacağı için iptalin mümkün olmadığı, davacının genel kurulun yokluğu bakımından nisabın oluşmadığı iddiasına ilişkin olarak beyan ettiği kişilerin bir kısmının istifa ettiği, bir kısmının genel kurul hazirun listesinde bulunduğu, bir kısmının ise kooperatif ortağı olmadığının kooperatif üye kayıt defterinin incelenmesi sonucu tespit edildiği, sayılan isimlerden sadece Kamil Agiş’in noter kanalıyla istifa değil kooperatife borcu bulunmadığı yönünde bir beyanda bulunduğu ancak … tarihli genel kurul hazirun listesine alınmadığı, bununla birlikte Hurisel İbakahraman’ın (Bayrak) hazirunun 198 ve 294, sıralarında çift yazıldığı, bunun sonucu ortak sayısının 304 olduğu ve toplantı yeter sayısı ile karar yeter sayılarının genel kurul için sağlandığı, yokluğun söz konusu olmadığı” bildirilmiştir.
Davacının bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları çerçevesinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 2021 yılında yapılamayan ve yapılan davalı kooperatifin genel kurul hazirun cetvelinin okunaklı örneği istenilmiş bu müzekkeremize 07/12/2021 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davalı kooperatifin … tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, olmadığı taktirde … tarihli genel kurul toplantısında alınan 10 numaralı kararın iptali istemine ilişkindir.
Tarafların uyuşmazlık konuları özetle … tarihli genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararların yoklukla malul olup olmadığı, genel kurulun 10. maddesinin iptalinin gerekip gerekmediği, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılıp açılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Davacının terditli ilk istemi … tarihli genel kurul toplantısı ve toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine ilişkindir. “Yokluk”, hukuki işlemin kurucu unsurlarında eksiklik bulunması halinde söz konusu olabilecek bir haldir. Kurucu unsurları ihtiva etmeyen bir sözleşme kurulmamış, meydana gelmemiş sayılır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 1998, İstanbul, sf 307). Kanuni nisapla toplanmayan ya da karar alınmayan bir genel kurul toplantısı için bu husus değerlendirilebilir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi veya toplantıya ve karar yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Emredici nitelikte olan bu yasal düzenlemenin, davalı kooperatif anasözleşmesinin 36. maddesinde de de aynen tekrarlandığı görülmektedir.
Dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiriyi getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gereklidir. Ret oyu kullanılmasına rağmen, üyenin muhalefet şerhini oylama sonrasında yazdırmaması halinde, HMK.’nun 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve anasözleşmenin 36. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği de tartışmasızdır (Yargıtay 23. H.D. 2014/2404 Esas, 2014/5673 Karar).
Yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 29/09/2014 T., E:2014/1847, K:2014/6026 sayılı kararında da da belirtildiği üzere; oylama öncesi yapılan görüşme sırasında sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin, görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerekmektedir. Diğer anlatımla, dava açma koşulu olarak aranan muhalefetin, oylama öncesinde gündem ve görüşmelere yönelik düşünce açıklamak ve eleştiri getirmek suretiyle değil, oylama sonrasında ve oylama sonucuna yönelik olarak yapılması gerekmektedir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Yargıtay 11. ve 23. Hukuk Daireleri’nin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve anasözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde, çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
Davalı kooperatifin anasözleşmesinin 28. maddesi, “Olağan ve olağanüstü toplantılara çağrı; taahhütlü mektupla, ayrıca gerektiğinde gazete ile gazete olmayan yerlerde mahalli örf ve adete göre ilan yolu ile yapılır. Çağrının sadece yazılı olarak imza karşılığında yapılması da mümkündür.” hükmünü içermektedir.
Davacı tarafça kendisinin ve dava dilekçesinde ismini saydığı kişilerin kooperatifn ortağı olmasına rağmen genel kurula çağrılmadığı, hazirun listesinde isimlerinin yer almadığını, bu nedenle genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunu ileri sürmektedir.
Dosya kapsamına göre davacının, davalı kooperatif nezdinde 2 adet ortaklığının bulunduğu, davacının ***tarihlerinde her iki ortaklığından da noter kanalı ile istifa ettiği görülmektedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 6/10/2019 tarihli, 2016/6318 Esas ve 2019/4277 Karar sayılı karar ile “Genel kurul kararının iptali davalarında, üyenin yargılamanın sonuna kadar kooperatif üyeliğinin devam etmesi dava şartıdır. Mahkemenin bu konudaki tespiti doğrudur ancak iptali istenen genel kurul kararı davacıları bizzat ilgilendirdiğinden ve istifadan sonra dahi genel kurulda tespit edilen bu bedel kendisinden isteneceğinden davacıların genel kurul kararının iptalini istemede hukuki yararları vardır.” şeklindeki emsal içtihadı dikkate alındığında dava konusu olan … tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların davacıyı da bizzat ilgilendirdiğinden ve istifadan sonra dahi genel kurulda karalaştırılan bedel kendisinden isteneceğinden davacının genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitini veya 10. maddesinin iptalini istemede hukuki yararı olduğu değerlendirilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde genel kurula katılmadığını ileri sürdüğü kişilerden ***’in kooperatif ortaklığından istifa ettiklerine ilişkin kooperatife noter ihtarı gönderdikleri, *** tarihli genel kurul toplantısından önce ortaklıktan ayrıldıkları, ***’in ortaklıktan ayrılmadığı ancak hazirun listesinde isminin bulunmadığı, aynı hazirun cetvelinin ***’ın isminin 198. ve 294. sırada çift olarak yazıldığı, …’ın 272. sırada, …’ın 213. sırada, ***’ın 220. sırada, ***’in 275. sırada ve ***’in 295. sırada bulunduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafından bildirilen *** adlı kişilerin kooperatif üye kayıt defterinde ve diğer kooperatif belgelerinde kayıtlarına rastlanmadığı bilirkişilerce düzenlenen raporda bildirilmiştir.
Davacı vekili bilirkişi rapora karşı itiraz dilekçesinde bilirkişi raporunda noter kanalıyla ortaklıktan istifa ettiği yazılı kişiler hakkında davalı kooperatifin 2019 yılı genel kurul kararı uyarınca kesin maliyet alacağı sebebiyle davalar açtığı, davalarda istifa yolu ile kooperatif ortaklığından ayrılarak ilişik kesilmesinin mümkün olmadığı, bu kişilerin genel kurula çağrılmasının sehven yahut yönetim kurulunun hatası sonucu davet edilmemiş olabileceği, bu kişilerin sehven hazirun cetvellerinde isimlerinin yer almadığı tespiti ile bu kişiler hakkında alacağa hükmedildiğini ileri sürmüştür. Kural olarak, kooperatif ortaklığından istifa edenlerin, kooperatifçe ortakları için yaptırılan daireler üzerinde hakkı kalmayıp, dairenin kooperatife iadesi ile ancak ayrıldıkları yıl bilançosuna göre payına düşeni talep edebilmesi mümkündür. Başka bir deyişle, ortaklıktan çıkma iradesi ile birlikte ortaklık payı dahil ortaklıktan kaynaklanan tüm hakların kooperatife iadesi gerekir (Yargıtay 23. H.D.’nin 13/12/2012 tarih ve 5200 E., 7357 K., 22/05/2012 tarih ve 769 E., 3526 K. Yargıtay 11. H.D.’nin 13/03/2008 tarih ve 2006/11210 E., 2008/3143 K., 13/03/2008 tarih ve 2006/11193 E., 2008/3190 K. sayılı ilamları). İstifa eden ortağın ise, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 15. ve anasözleşmenin 17. maddesi uyarınca, kooperatiften ayrıldığı yılın bilançosunun görüşüldüğü genel kuruldan bir ay geçtikten sonra, kooperatife ödediği miktarları talep edebileceği tabîdir. Bu kuralın istisnası 1163 sayılı Kanun’un 81/2. maddesinde düzenlenmiş olup, anılan maddede, “Konut yapı kooperatifleri, anasözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır. Ancak tescil tarihinden itibaren 6 ay içerisinde usulüne uygun şekilde anasözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi halinde dağılmaya ilişkin hüküm uygulanmaz. (Ek cümle: 3/6/2010-5983/2 md.) Amacına ulaşılarak dağılma sürecine girmiş olan kooperatiflerden çıkan veya çıkarılan ortağın konutu veya işyeri çıkma veya çıkarılma sebebiyle geri alınamaz; ancak, bu eski ortaklar daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarına katılırlar.” hükmü kabul edilmiştir. Davacı vekilinin bahsettiği ve ortaklıktan istifa eden kişiler, ortaklık nedeniyle adlarına tescil edilen taşınmazları istifa ile kooperatife iade etmedikleri için söz konusu davalarda hüküm tesis edilmiş olup, o davalarda verilen kararların gerekçelerinin eldeki genel kurul kararının yokluğunun tespiti ve iptali istemli dava yönelik etkisi de bulunmamaktadır.
Davalı kooperatifin 2011 ve 2012 yıllarına ait hazirun cetvellerinde yazılı üye sayılarının dava konusu edilen genel kurul toplantısı hazirun cetvelinde azalmış olduğu dikkate alınarak bilirkişiler tarafından bu azalmanın sebepleri araştırılmış; genel kurulda sunulan ve çevre ve şehircilik il müdürlüğüne de verilen yönetim kurulu faaliyet raporları incelenmiş, bu raporlardan 2011 yılında 227 ortağın istifa etmesiyle kooperatif ortak sayısının 606 olduğu, 2012 yılında 155 ortağın istifa ettiği, … tarihli genel kurulda ise ortak sayısının 353 olduğu, kooperatife girme ve çıkmanın serbest olduğu, yapı kooperatiflerinde kişilerin ekonomik durumları, kooperatifin mali durumu ve sair sebeplerle ortaklıktan istifaların gerçekleşmesinin mümkün ve kooperatifin doğal mecrası içinde gerçekleştiği belirlenmiştir.
Kanunda öngörülen asgari toplantı ve karar sayısına uyulmadan genel kurulda karar alınması yokluk halidir. … tarihli genel kurul toplantısı için 304 ortağa çağrı yapıldığı, 42 ortağın asaleten, 38 ortağın vekaleten olmak üzere toplantıya toplam 80 ortağın katıldığı, genel kurul toplantı yeter sayısının ortakların 1/4 oranında toplantıya katılmasıyla ve karar yeter sayısının ise toplantıya katılan ortakların yarısından bir fazlasının oyu ile sağlanabilir olduğu, buna göre dava konusu genel kurul tarihi itibarı ile kooperatifin 304 ortağı olduğu tespit edildiğinden toplantı yeter sayısının 76 olduğu, dava konusu genel kurul toplantısına ise asaleten ve vekaleten toplam 80 ortağın katıldığı, bahsi geçen genel kurulda yönetim kurulu faaliyet raporu, yönetim kurulunun ibrası, 36 aylık ertelemeye ilişkin karar, ortaklıktan ayrılanlardan genel gider payı kesilmesi hariç diğer kararlar ve davacının iptalini talep ettiği 10. maddedeki kararın oy birliği ile kabul edildiği dikkate alındığından … tarihli genel kurul toplantısında toplantı ve karar yeter sayısının mevcut olduğu, genel kurul kararlarının yokluk sebeplerinin bulunmadığı, davacının ikinci terditli talebi olan … tarihli genel kurul toplantısının 10 numaralı kararının iptali için ise 1 aylık hak düşürücü süreyi geçirdikten sonra davacının eldeki davayı açtığı anlaşıldığından her iki terditli talebine ilişkin olarak davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harç peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı ve müdahiller tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince taraflarca yatırılan delil avansından artan olması halinde hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davacı ve müdahiller lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili Av. …, fer’i müdahil … vekili Av. …, müdahil … vekili Av. …, müdahil Mehmet Tayip Türkmen vekili Av. … ve davalı vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır