Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/530 E. 2022/506 K. 20.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No:*** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.

DAVA : İtirazın İptali (Kayıt Kabule Dönüşen)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (kayıt kabule dönüşen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında süreklilik arz eden bir ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki kapsamında davaıl şirkete 326 adet fatura düzenlediğini ve bu faturalara karşılık davalının bir miktar ödeme yaptığını, yapılan an ödeme sonrası davacının davalıdan 244.267,50-TL alacağı kaldığını, bu alacak için Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının öncelikle icra takibindeki yetkiye ve sonrasında kısmi itirazda bulunduğunu, davalının itiraz etmediği ve davacıya ödediği tutar için icra masraf ve harçlar ile vekalet ücreti yönünden devamı için yetki itirazının kaldırılması için Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nde dava ikame edildiğini, 2016/207 Esas ve 2016/425 Karar sayılı ilamın davacı lehine sonuçlandığını ve davalının yetki itirazının kaldırılmasına karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, davalının takibe konu borcun 176.091,16-TL’lık kısmını kabul ettiğini, kalan 68.176,34- TL’lık kısmına itiraz ettiğini, daha sonra davacıya 176.463,52-TL havale gönderdiğini, davalı şirket tarafından davacıya bir kısım iade faturaları düzenlediğini, bunun sonucunda davacının davalıdan 64.558,46 TL alacağı kaldığını, takipten sonra ödene 176.463,52-TL’nın icra vekalet ücreti, icra harçları ve masrafların davalı tarafça ödemediğini, davacı alacağının taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan faturaya dayalı alacak olduğunu, davalının itirazlarının yersiz olduğunu ileri sürerek takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından iflas erteleme talepli dava açıldığını ve tedbir kararı verildiğini, bu tedbir kararı çerçevesinde davalı aleyhine yeni icra takibi yapılması ve mevcut icra takiplerinin de durdurulmasına karar verildiğini, davacının hukuki yararının bulunmadığını, bu bakımdan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının davalıdan sadece 950,07-TL alacağı bulunduğunu, bunun da henüz vadesi gelmemiş cüzi bir alacak olduğunu, davacı tarafça takip dayanağı gösterilen faturaların vadesinde davacıya ödendiğini, davacının kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına, Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/207 Esas ve 2016/425 Karar sayılı dava dosyasına, fatura ve cari hesap ekstrelerine, tarafların ticari defter ve kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası celbedilmiştir. Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; 01/03/2016 tarihinde; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine 244.267,50-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından takibe ve borca süresinde itiraz edildiği, bu itiraz nedeniyle icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri 1. İcra Hukuk Mahkemesi’ne yazı yazılarak 2016/207 Esas ve 2016/425 Karar sayılı dosyasının kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneğinin gönderilmesi istenilmiştir.
Taraflar delil olarak dayandığı bir kısım belgeleri dilekçeleri ekinde dosyamıza sunmuştur.
Deliller toplandıktan sonra bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi Prof. Dr. …. 11/09/2017 tarihli raporda özetle; “Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerle davacıya ait ticari defterlerin incelenmesinden iki ayrı hesaplama yapılmıştır. Bunlardan birincisi takip talebiyle bağlı kalınarak davacının takip konusu yaptığı faturalar çerçevesinde sonuca gidilmiştir. İkincisi ise taraflar arasındaki tüm ticari ilişki incelenerek neticeye varılmıştır. Bunlara ilişkin ulaştığımız bulgular şöyledir. A. Takip Talebiyle Bağlı Kalınması Durumunda:1-Davacının takip konusu yaptığı faturalardan takip tarihi itibariyle oluşmuş alacak tutarı 455,91-TL’dir. 2- Davalının takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce davacıya düzenlediği faturalar ve ödemeler toplamı 182.708,98-TL’dir. Bu durumda dava tarihi itibariyle davacının takip konusu faturalardan davalıdan alacağı kalmamaktadır. B- Taraflar arasında tüm ticari ilişkinin esas alınması durumunda:3-Taraflar arasındaki tüm ticari ilişkinin dikkate alınması durumunda davacının davalıdan olan takip tarihindeki alacağı (cari hesap bakiyesi olarak) 244.267,51-TL’dir. 4-Davacının takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce yaptığı ödeme tutarı ve davacıya düzenlediği faturalar 182.708,98 TL’dir. Yapılan kısmi ödemeler öncelikle faize sayılması durumunda takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için ödemenin 2.275,97-TL’sı faize, 180.432,95-TL’sı anaparaya sayılacaktır. Bu durumda dava tarihi itibariyle davacının anapara alacağı 63.834,55-TL, işlemiş faiz alacağının ise 188,88-TL olmaktadır. 5- Dava tarihinden sonra davalının davacıya düzenlediği faturalar toplamı ise raporumuz ekindeki tablo-6 da sunulmuş olup 1.981,08-TL’dır. Mahkemenin taraflar arasındaki tüm ticari ilişki kapsamında alacağa hükmetmesi durumunda bu tutar infaz aşamasında dikkate alınmalıdır. Takdiri mahkemenize ait olmak üzere arz ederim.” şeklinde tespitlerde bulunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:Dava, mal teslimine yönelik düzenlenen faturalara ve açık hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce evvelce yapılan yargılama sonunda 11/06/2018 tarihli, 2016/1130 Esas ve 2018/529 Karar sayılı gerekçeli karar ile davacının dava dilekçesinin açıklamalar kısmının (1) nolu bendinde açıkça takibin ve işbu itirazın iptali davasının 226 adet faturalara ilişkin olduğunun beyan edilmiş olması ve ödeme emrinde de aynı şekilde 226 adet faturadan dolayı bakiye alacağın istenmiş olması nedeniyle işbu itirazın iptali davasında tarafların alacak-borç durumunun tespitinde tarafların bütün ticari ilişkileri, alış verişleri dikkate alınamayacağı, münhasıran takip ve davaya konu edilmiş faturalar çerçevesinde ve takip tarihi itibariyle tarafların alacak-borç durumunun incelenmesi, tespiti ve hesaplanması gerekeceği, yani davacının münhasıran takip konusu ettiği faturaların miktarı ile varsa bu faturalardan sonra ve faturalara ilişkin borcuna mahsuben davalının davacıya yaptığı ödemelerinin tespiti ve miktarının dikkate alınmasının zorunlu bulunduğu, ödemelerin hangi alacağa ilişkin olduğu açıkça belirtilmemiş ise 6098 sayılı T.B.K.’nun 101. ve devamı maddelerine göre hesaplama yapılması ve dolayısıyla takibe /davaya konu edilen faturaların tarihlerinden sonra yapılan ödemeler varsa bu ödemelerin takip ve davaya konu edilen faturalara/borca mahsuben yapıldığının kabulü gerektiği, davacının işbu itirazın iptali davasını açmasında hukuki yararı bulunmadığı, HMK’nun 114/1-h bendi ve 115. maddeleri gereğince davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeni ile hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, her ne kadar davalı taraf davacıdan kötüniyet tazminatı talep etmişse de, davaya konu icra takibinin ilamsız icra takibi olup itirazla durmuş olması,taraflar arasında cari hesap ilişkisinin de bulunması, davacının kötüniyetli olarak davalı hakkında işbu davaya konu icra takibini başlattığının yasal ve yeterli kanıtlarla davalı tarafça kanıtlanamamış olması ve davacının davasının dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş olması nedeniyle koşulları oluşmadığı için davalının kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir. Bu hükme karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nce icra kılınan istinaf incelemesi sonunda 01/07/2021 tarihli, 2018/2590 Esas ve 2021/1220 Karar sayılı karar ilamı ile “İstinaf incelemesi aşamasında davalı şirket vekilinin dilekçesine göre İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve 2016/414 Esas- sayılı ilâmı ile davalının iflasına karar verildiği, anlaşılmıştır. … Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davanın geleceği hakkında karar verir. Burada müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir: Müflisin davacı olduğu davalarda, iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde, o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir (md. 245). Hiçbir alacaklı, davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. Bu durumda, mahkemece ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar davanın durdurulması, bundan sonra iflas idaresi davaya dahil ettirilip, deliller toplandıktan sonra sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceğinden davacı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmek üzere kararı veren mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” nedenleri ile mahkememizin 11/06/2018 tarihli, 2016/1130 Esas ve 2018/529 Karar sayılı gerekçeli kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İade edilen dava dosyası mahkememizin 2021/530 Esas sırasına kaydedilmiş ve mahkememizce yargılamaya devam edilmiştir.
İstanbul Anadolu 3. İcra İflas Müdürlüğü’nün 2020/25 İflas sayılı dosyasına müzekkere yazılarak müflis Alvi Marketler Zinciri Anonim Şirketi (eski ünvanı Real Hipermarketler Zinciri A.Ş.) ile ilgili ikinci alacaklılar toplantısı tarihinin ne olduğu, ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, müflis şirket hakkında iflas idaresinin oluşturulup oluşturulmadığı, oluşturulmuşsa iflas idaresi memurlarının adı soyadı açık kimlik ve adres bilgilerinin bildirilmesi, ayrıca iflas idare memurlarının birlikte mi yoksa her birinin münferiden mi iflas masasını temsile yetkili olduğunun sorulmasına, yine müflis kooperatifin tüm defter ve kayıtlarının bulunduğu açık adresinin bildirilmesi istenilmiştir. İstanbul Anadolu 3. İcra Müdürlüğü tarafından 02/08/2021 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
İstanbul Anadolu 3. İcra İflas Müdürlüğü’nün 2020/25 İflas sayılı dosyasına müzekkere yazılarak müflis Alvi Marketler Zinciri Anonim Şirketi (eski ünvanı Real Hipermarketler Zinciri A.Ş.) ile ilgili ikinci alacaklılar toplantısı tarihinin ne olduğu, ikinci alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, müflis şirket hakkında iflas idaresinin oluşturulup oluşturulmadığı, oluşturulmuşsa iflas idaresi memurlarının adı soyadı açık kimlik ve adres bilgilerinin bildirilmesi, ayrıca iflas idare memurlarının birlikte mi yoksa her birinin münferiden mi iflas masasını temsile yetkili olduğunun sorulmuş, yine müflis kooperatifin tüm defter ve kayıtlarının bulunduğu açık adresinin bildirilmesinin istenilmiştir. Bu müzekkeremize 02/08/2021 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
İstanbul Anadolu 3. İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak 2020/25 İflas sayılı dosyada davacının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … (Kayseri Kapatılan 8. İcra Dairesi’nin 2016/2373 Esas) Esas sayılı takip dosyasına konu edilen faturalar ve cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacakları hakkında müflis … Marketler Zinciri A.Ş. (Eski ünvanı: Real Marketler Zinciri A.Ş.) iflas masasına kabul ve kayıt edilen alacak olup olmadığı, varsa bunun miktarının ne kadar olduğu sorularak, alacağın dayanaklarını gösterir kayıt, belge, talep dilekçesi, karar sıra cetveli ve diğer yazıların gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 13/04/2022 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davalı şirketin iflas etmeden önceki vekili Av. ….. iflas nedeni ile vekillik görevinin sona ermiş olması ve uyaptan gönderdiği 24/10/2020 tarihli dilekçesi göz önünde bulundurularak Av. Murat Demircioğlu’nun Uyap sistemindeki vekillik kaydının silinmesine karar verilmiştir. Ancak Av. … tarafından daha sonra iflas nedeni ile Tasfiye Halinde … Marketler Zinciri A.Ş.’nin iflas masası adına vekalet sunması üzerine iflas masası vekili olarak dava ve duruşmalara katılmıştır.
Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyasında davalı borçlu tarafından alacağın 176.091,16-TL’lık kısmının kabul edilip davalı alacaklıya ödenmesi, bakiye 68.176,34-TL’lık kısmına itirazı nedeni ile bu kısım yönünden takibin durdurulduğu dikkate alınarak davalı borçlu şirketin iflasın açılması tarihi olan 27/07/2017 tarih itibari ile alacağın itiraza uğrayan kısmı yönünden kapak hesabı yapılarak günsüz ivedi olarak mahkememize gönderilmesi istenmiştir. Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nce 12/10/2021 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince davalı müflis şirketin ticari defterlerinin bulunduğu yargı çevresine dahil bilirkişilik listesinden re’sen seçilecek bir muhasebeci-mali müşavir bilirkişinin görevlendirilmesine, bilirkişiye HMK’nun 268. maddesi gereğince müflis şirketin Anadolu İstanbul 3. İcra İflas Dairesi’nin 2020/25 İflas sayılı dosyası kapsamında İcra İflas dairesinin mahzeninde muhafaza edilen müflis davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince müflis davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığının, açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmadığı, iddia savunma ve önceki bilirkişi raporları ile dosyamız arasında bulunan icra takip dosyası, Kayseri 8. İcra Müdürlüğünden alınacak olan kapak hesabı, Ankara BAM 22. HD’nin karar ilamı ve diğer tüm deliller incelenmek sureti ile taraflar arasındaki tüm ticari ilişki ve takibe dayanak yapılan cari hesap esktresi kapsamında davacının müflis davalıdan bakiye alacağı olup olmadığı, varsa davacı defterleri ile müflis şirketin defterlerinin karşılaştırılarak miktarının kaç TL olduğu, müflis şirketin *** tarihinde iflasına karar verildiğinden mevcut itirazın iptali davasının iflas masasına kayıt kabul davasına dönüşeceğinden iflasın açılması tarihi itibari ile davacının iflas masasına kaydını isteyebileceği (asıl alacak, takip masrafları, işlemiş faiz gibi) alacağı olup olmadığı varsa Kayseri 8. İcra Dairesinin yapacağı kapak hesabından da yararlanarak gerekli hesaplamaların yapılması varsa davacının iflas masasına kaydını gerektirecek alacak miktarının kaç TL olduğunun hesaplanması hususunda bilirkişiye yetki ve görev verilmesine, bu konuda İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına karar verilmiştir.
Mali Müşavir *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davacı ve davalı firma arasında ticari ilişkinin kurulduğu, cari hesapları gösteren Davalıya ait 2016-2017 dönemleri ticari defterlerine ulaşılamadığı, davalının İstanbul Anadolu 3. İcra İflas Dairesi’nde *** İflas sayılı dosyası kapsamında ulaşılan 2018-2019-2020 dönemlerine ait yapılan ticari defter incelemesinde, davacı firma unvanına ait hesap bakiyesine ve herhangi bir kayda rastlanmadığı, 320-Satıcılar hesabı ana hesap olarak takip edildiğinden asıl alacak tutarının defter kayıt tespitinin yapılamadığı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nden gelen … esas sayılı dosya kapak hesabının toplam borç bakiyesinin 106.966,41-TL olarak hesaplandığı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında yer alan asıl alacak üzerinden kapak hesabı toplam borç bakiyesinin 101.922,95-TL’nın tarafınca hesaplandığı” belirtilmiştir.
HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir nitelikli hesap bilirkişisine tevdine, HMK’nun 273. Maddesi gereğince iddia, savunma, tarafların ticari defter kayıtları üzerinde yaptırılan yaptırılan incelemeler sonucu alınan bilirkişi raporları, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … (Kapatılan Kayseri 8. İcra Müdürlüğü’nün …) Esas sayılı takip dosyasının uyap sistemine ekli kayıtları, takip dosyasının eski hali ile fiziken dosyamız arasında bulunan durumu, mahkememizin önceki gerekçeli kararı, bu karara karşı davacı tarafın istinaf sebepleri, istinaf karar ilamı ve tüm dosya kapsamına göre icra takibine yapılan kısmi itiraz, kısmi ödeme, davacı borçlu müflis şirket hakkında İstanbul Anadolu 3. ATM’nin *** tarihinde iflas kararı vermesi, itirazın iptali davasının bu sebeple kayıt kabul davasına dönüşmesi dikkate alınarak iflas tarihi itibari ile söz konusu icra takibi kapsamında iflas masasına kayıt ve kabulü gereken davacı alacağı varsa takibe yapılan kısmi itiraz, yapılan kısmi ödeme, tarafların ticari defter ve kayıtları ve tüm delillere göre asıl alacak, icra vekalet ücreti, icra harç ve masrafları, iflas tarihine kadar işlemiş faiz vs. fer’ileri dikkate alınarak gerekli hesaplamaların yapılması ve iflas masasına kayıt ve kabulü gereken miktarın tespiti hususunda hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Hesap bilirkişisi *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Dosya içeriğine dahil icra dosyası, tarafların talep ve cevaplarının incelenmesi ve yapılan hesaplama neticesinde, davacının davalı taraftan *** iflas tarihi itibariyle 74.558,46 TL asıl alacak, 9.192,60-TL vekalet ücreti, 29,20-TL başvurma harcı, 13,30-TL masraf, 26.902,31-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 100.695,87-TL alacağının olduğunun hesaplandığı” bildirilmiştir.
Dosyanın rapor veren bilirkişi ***’ya tevdine, dosya içindeki muhasebeci bilirkişi *** tarafından düzenlenen raporda ana para alacağının 63.834,55-TL olarak hesaplandığı dikkate alınarak ***icra takip tarihi ile … iflasın açıldığı tarihe kadar işlemiş faiz alacağı, vekalet ücreti, başvuru harcı ve masraf yönünden kapak hesabı mahiyetinde ek rapor düzenlenmesi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Hesap bilirkişisi … tarafından düzenlenen *** tarihli ek raporda özetle; ” muhasebeci bilirkişi *** tarafından düzenlenen raporda ana para alacağının 63.834,55-TL olarak hesaplandığı dikkate alınarak *** icra takip tarihi ile … iflasın açıldığı tarihe kadar işlemiş faiz alacağı, vekalet ücreti, başvuru harcı ve masraf yönünden kapak hesabı mahiyetinde ek rapor düzenlenmesi kararı uyarınca yapılan hesaplama neticesinde … iflas tarihi itibariyle 63.834,55-TL asıl alacak, 9.098,49-TL vekalet ücreti, 29,20-TL başvurma harcı, 13,30-TL masraf, 26.600,64-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 99.576,18-TL alacağının olduğunun hesaplandığı” belirtilmiştir.
Dosya kapsamına göre mal teslimine yönelik düzenlenen faturalara dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemiyle eldeki davanın açıldığı, icra takip dosyasında bulunan takip talebinde takip dosyasına ekli listedeki 226 adet faturadan kalan bakiye alacak ve bu faturaların bulunduğu cari hesap ekstresinden doğan bakiye alacak olan 244.267,50-TL’nın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı görülmektedir.
Yargılama aşamasında davalı *** Zinciri A.Ş.’nin şirketinin iflasına karar verildiği, ve 2. alacaklılar toplantısının yapıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davanın açıldığı tarih itibariyle, davalı şirket iflas etmemiştir. Davacının açtığı dava yasa gereği masaya kayıt kabule dönüşen bir dava haline gelmiştir. Bu davada masayı iflas idaresi temsil eder. Bu durumda mahkememizce İİK’nun 194. maddesi gözetilerek davacının alacağının masaya kayıt ve kabul edilip edilmediği araştırılmış, davacının masaya kayıt talebinin olmadığı ve alacağının iflas masasına kaydedilmediği görülmüştür. Bu nedenle eldeki davaya iflas masasına kayıt ve kabul davası olarak devam edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve “ispat yükü”ne ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır.
İspat, bir olayın veya hukuksal durumun varlığı veya yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen, ispat yükü üzerinde olan tarafın deliller vasıtasıyla yürüttüğü inandırma faaliyetidir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususu ispat yükü kavramıyla ilgilidir. İspat yükünün ne şekilde dağılacağına ilişkin genel kural 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür”.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190/1. maddesinde, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmış; ikinci fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Buna göre “(1)İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir”.
İspat yükü üzerine düşen taraf ancak ispata “elverişli” deliller ile iddiasının haklılığını kanıtlayabilir. Kanun koyucu HMK’nın 200. maddesinde belli miktarın üzerindeki uyuşmazlıklar yönünden bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukukî işlemlerin senetle ispatını zorunlu kılmış ve bu miktar dâhilinde kalan bir alacağın takdiri delillerle ispatına imkân vermemiştir. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/09/2021 tarihli ve 2017/(19)11-936 E., 2021/1090 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte ve yargılama sırasında yürürlükte bulunan HMK’nın “Tarafın belgeyi ibraz etmemesi” başlıklı 220. maddesi;
(1) İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.

(2) Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
(3) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir.”
hükmünü içermektedir.
“Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi ise;
“(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır” şeklindedir.
7251 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile HMK’nın 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir;
“Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticarî defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticarî defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz”.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64/1. maddesinde ise: her tacirin, ticarî defterleri tutmak ve defterlerinde, ticarî işlemleriyle ticarî işletmesinin iktisadi ve malî durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanun’a göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu düzenlenmiş, aynı Kanun’un 64/3. maddesinde de, tacirlerin tuttuğu yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defterinin açılış onaylarının, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce yapılacağı, yevmiye defterinin kapanış onayının ise, izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yaptırılması gerektiği belirtilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; dava konusu icra takibinin sadece faturalara dayalı değil, bununla birlikte bu faturalara konu cari hesap defteri de dayanak yapılmıştır. Yani açık hesap ilişkisine de dayanılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukukî sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’ndaki cari hesaba ilişkin hükümler uygulanamaz.
Tüm dosya kapsamından taraflar arasında mal satımına dair ticari ilişkinin mevcut olduğu, davalı şirketin iflas etmesi nedeniyle kayıt kabule dönüşen eldeki davada HMK’nun 222. madde kapsamı gereğince delil niteliğine haiz davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davacı şirketin vermiş olduğu mallara karşılık düzenlediği faturalar nedeniyle benimsenen ve hükme esas alınan bilirkişisi … tarafından düzenlenen 19/04/2022 tarihli ek rapora16/10/2020 iflas tarihi itibariyle 63.834,55-TL asıl alacak, 9.098,49-TL vekalet ücreti, 29,20-TL başvurma harcı, 13,30-TL masraf, 26.600,64-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 99.576,18-TL alacağının olduğu, ancak dava dilekçesinde dava değerinin ve talebin 64.558,46-TL ile sınırlı olduğu, taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 16/01/2019 tarihli 2016/2864 Esas ve 2019/64 Karar sayılı içtihatı da dikkate alınarak sıra cetveline itiraz davaları maktu harç ve vekalete ücrete tabi olduğundan maktu harç ile vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile İflas nedeni ile Tasfiye Halinde …. Marketler Zinciri A.Ş.’nin İstanbul Anadolu 3. İcra Dairesi’nin 2020/25 İflas sayılı dosyası üzerinden oluşturulan iflas masasına davacının 64.558,46-TL alacağının KAYIT VE KABULÜNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 1.102,50-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye artan 1.121,80-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 29,20-TL başvurma harcı ve 80,70-TL peşin harç olmak üzere toplam 109,90-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan bilirkişi ücretleri 1.900,00-TL, 250,00-TL posta gideri ve 197,00-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 2.372,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan miktarların istekleri halinde ve karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kararın mahiyeti gereği davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı müflis şirket vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2022

Katip ***
E-imzalıdır

Hakim ***
E-imzalıdır