Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/524 E. 2023/128 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: ***

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

*** ESAS SAYILI ASIL DAVA DOSYASINDA :
DAVACI : 1- ***
VEKİLİ : Av. ***

DAVALI : 1- ***
VEKİLİ : Av. ***
DAVALI : 2- ***

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***

BİRLEŞEN *** ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA :
DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. ***

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***

KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Asıl ve birleşen dava dosyaları üzerinden mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (kambiyo senetlerinden kaynaklanan) davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
*** ESAS SAYILI ASIL DAVA DOSYASINDA:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Transport Tic. Ve San. A.Ş. tarafından müvekkil şirket aleyhine Kayseri İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve … Esas sayılı dosyaları ile müvekkili şirkete ait; *** tarihli 700,000,00-TL tutarlı Türkiye İş Bankası Sivas Caddesi Şubesi’nden verilen *** seri numaralı çek ve *** tarihli 700,000,00-TL tutarlı Türkiye İş Bankası Sivas Caddesi Şubesi’nden verilen ***seri numaralı çeke dayalı icra takipleri başlattığını, davaya konu çekler ve bir kısım sair çeklerin, davalı lehtar …’a “hatır çeki” olarak verilmiş olduğunu, müvekkiline bu çeklerin karşılığında bir mal verilmediğini, kısaca takiplere konu çeklerden dolayı müvekkilinin bir borcu bulunmadığını (bedelsizlik), TTK’nun 68771. maddesi hükmüne güre; “….Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünün yer aldığını, davalı şirket (ve yetkilisi …), davalı … ile … arasında imzalanan … tarihli protokolde (KKH); müvekkili şirket ve diğer grup şirket olan … tarafından 7.700.000,00-TL’lık “hatır çeki” davalı …’a verilmiş olup bu çekler davalı … şirketi elinde olduğunu, müvekkilinden intikal eden bu çeklerden dolayı, protokolün (5) numaralı bendine göre, davalı şirket elinde olan 7.700.000,00-TL’lık müvekkili (ve …) çeklerinden, müvekkilinin borçlu olmadığının davalı tarafça ikrar ve kabul edildiğini, 7.700.000,00-TL kapsamında kalan çeklerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını açıkça kabul eden davalı şirketin, bu çekler dışındaki diğer çeklerden ise alacaklı olduğunu, davalının alacaklı olduğu çeklerin ise davalı şirket, müvekkil ve davalının alacaklısı arasında imzalanan “Alacağın Temliki Sözleşmesine” konu tarih, miktar ve seri numarası belirtilmiş toplam 2.851,371,88-TL bedelli olan 11 adet çek olduğunu, söz konusu bu 11 adet çeke dayalı gerçek borcun müvekkili … Ltd. Şti.’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı nezdindeki alacaklarından 1.700.000,00-TL’nın davalı şirket alacaklısı olan …’e temlik edilmek suretiyle ödendiğini, söz konusu temlik sözleşmesinde; davalı şirketin elinde bulunan (gerçek alacak olarak kabul edilen) toplam 2.851.371,88-TL miktarlı 11 adet çek karşılığında, müvekkili … Ltd. Şti.’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı nezdindeki 1.700.000,00-TL’lık alacağının davalı şirketin alacaklısı olan …’e temlikine karar verildiği gibi, takibe konu çeki elinde bulunduran davalı şirket yetkilisi …’in, açıkça sözleşmede listesi belirtilen çeklere konu alacaklardan ve ferilerinden ve bakiye alacaktan dolayı temlik eden müvekkili ve *** ibra ettiğini kabul ve beyan ettiğini, yine davalı şirket, *** arasında imzalanan *** tarihli protokolde de açıkça, müvekkil tarafından 1.700.000,00-TL’lık temlikin yapılması halinde davalı şirketin alacağının kalmayacağının bizatihi davalı şirket yetkilisi tarafından kabul ve ikrar edildiğni, alacağın temliki sözleşmesine ve ibraya rağmen bu sözleşmedeki 2 adet çeki dahi iade etmeyen ve bu çekler hakkında haksız takipler başlatan davalının yukarıdaki protokol ve temlik sözleşmeleri kapsamında bedelsiz olduğunu (hatır çeki olduğunu) kabul ve ikrar ettiği 7.700.000,00-TL’lık çekleri de takibe intikal ettirmeye başladığını, kısaca takiplere konu çeklerden dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını bilen davalı şirketin TTK’nun 687/1. maddesi hükmünde yer alan; poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olan hamil konumunda olmakla takip ve tahsil hakkı bulunmadığnı, davalı tarafın kötüniyetli olarak bedelsiz olduklarını bildikleri çekleri takibe intikal ettirmekle, takiplerin iptaline karar verilmesinin gerektiğini, dilekçelerine ekli belgeler kapsamında takiplere konu çeklerden dolayı borçlu olmadıkları ve davalı yanca ibra edildikleri açık olmakla birlikte müvekkili şirketin Türkiye genelinde madencilik faaliyeti üzerine büyük bir şirket olduğu, kamu ihalelerine girmekte, kamu ihalelerine giren şirketlere hammadde tedariki yapmakla, ayrıca ihracaat yapmak suretiyle hem istihdam hem katma değer yaratmak suretiyle şehir ve ülke ekonomisine önemli bir katkı yapmakta olduğunu, dosyaya sundukları belgelerin ve açıklamaların yakın ispat koşulunu sağladığını, icra takip dosyasında uygulanacak haciz ve sair işlemlerin müvekkilinin açısından telafisi imkansız zararlar doğuracağı nedeniyle teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında Kayseri İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı dosyalarının davanın esası hakkında karar verilinceye kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini beyanla, dilekçelerinde açıklanan nedenlerle davalı şirket tarafından müvekkili hakkında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas ve … Esas sayılı dosyaları ile başlatılan takiplere konu çekler nedeniyle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı takip alacaklısının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, dava sonucu verilecek karar kesinleşinceye kadar her iki takibin tedbiren durdurulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … Transport Tic. Ve San. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından menfi tespit isteminde bulunulduğunu, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** Esas ve … Esas sayılı takip dosyası kapsamında açılan işbu davanın kendilerince kabulünün mümkün olmayıp davacının hukuki dayanaktan ve ispattan yoksun beyanlarına itibar edilmemesini talep ettiklerini, şöyle ki; hatır çeki iddiasının kendilerine yöneltilebilir nitelikte olmadığını, davacı … Mad. Pet. Tur. Ve San. A.Ş. tarafından … emrine düzenlenen dava konuaddesinde açıkça “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına harekel etmiş olsun.” denildiğini, yani ilgili bedelsizlik def’isinin müvekkiline yönelilebilmesi için davacı tarafın kötüniyet iddialarının ispatının şart olduğunu, her ne kadar davacı tarafın … – … – … arasında imzalanan … tarihli protokolü öne sürerek çeklerin hatır çeki olduğunun müvekkili şirket tarafından bilindiğini ve müvekkiline karşı da bedelsizlik iddiasında bulunabileceklerini beyan etmiş olsa da bu durumun da hukuka ve hakkaniyete ters düştüğünü, sunmuş oldukları protokolde müvekkili şirkete ilişkin bir kaşe ya da şerh bulunmadığını, … tarafından imzalan ve nispi sonuç doğuran bu protokolün müvekkili şirketi bağlayıcılığı olmadığını, bu protokolün davacı tarafın iddialarına delil olarak değerlendirilmesinin kabul edilebilir nitelikte de olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatları kapsamında da şirket yetkililerin şirket adına hareket ederken şirket kaşesi ya da şerhi ile açıkça şirket adına imzada bulunmasının gerektiği, aksi halde şahsi sorumluluklarının ve bağlayıcılıklarının olacağının izah olunduğunu, bu doğrultuda davacı tarafın “hatır çeki” iddiasının müvekkiline yöneltilebilmesi için yazılı ve net bir delille ispatının şart olduğunu, alacağın temliki sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davacı tarafın dava dilekçelerinde davacı … ile … arasında alacağın temliğinin yapıldığını ve …’in …’den olan alacağını Dede Göç’e intikal ettirdiği ve ibra verdiği iddia ettiğini, yine protokol hususunda yukarıda değindikleri noktayı tekrarlamak istediklerini, söz konusu sözleşmede müvekkili şirketin herhangi bir adı, kaşesi, şerhi bulunmadığını, bu doğrultuda ilgili temliğin ve ibranın müvekkili şirketi bağlayıcılığının bulunmadığını, bir an için …’in müvekkili şirketin adına bu sözleşmeyi imzaladığı kabul edilseydi dahi yine bu durumun da ilgili temliği geçerli hale getirmeye yetmediğini, zira alacağın temliği için kanunlarımızda ve yerleşik Yargıtay kararlarında açıkça geçerli yazılı bir temlik sözleşmesi şartı arandığını, öncelikle bu şart nezdinde değerlendirme yapılacak olursa; geçerli bir sözleşme sağlanamadığını, zira sözleşmenin ilk sayfasına dikkat edilecek olursa ilk sayfada imza dahi olmadığını, temliğe ilişkin çatı unsurların düzenlendiği ilk sayfada imza olmamasının sözleşmeyi başlı başına geçersiz hale soktuğunu, ayrıca yine sözleşmenin ikinci sayfasında düzenlenen seri numarası ve banka adı şubesi yazılan çek listesi incelenecek olursa işbu davaya konu çekin protokolde yer dahi almadığının görüleceğini, dolayısıyla alacağın temliği hususuna bu çekin dahil edilmesinin en başta davacıların kendi içinde çeliştiğini gösterdiğini, yine temliğe konu çeklerin devri için zilyetliğin devri noktasında da eksiklik mevcut olduğunu, zilyetliğin devrinin temlik şartı olduğunu, şartın yerine getirilmemesinin temliği geçersiz kılacağını, TTK’nun 788. maddesine göre açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir olduğunu, zira müvekkili şirket adına yapıldığı iddia olunan bu sözleşmeyi bir an için kabul etseler dahi çekin ciro ve zilyetliğin devri ile devredildiği düşünüldüğünde; sözleşme ve diğer protokoller nezdinde ilgili çeklerin müvekkili şirketin elinde hiç olmaması ve ilgililere teslim edilmiş olmasının gerektiğini, bu durumun da davacı tarafın soyut beyanlarla hareket ettiklerini ve hatta keyfiyete dayalı olarak protokol düzenleyerek sahtecilik suçuna vücut verildiğini açıkça gösterdiğini, işbu menfi tespit davası noktasında ispat yükünün borçlu olmadığını iddia eden davacıda olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinin ekinde sunmuş oldukları protokol ve sözleşmelerle müvekkili şirketin hiçbir bağlantısı olmadığını, …’in şirket yetkilisi olmasının sadece şirket adına işlem yapabildiğini göstermemekte olduğunu, şahsi olarak dahil olduğu protokol ya da sözleşme varsa bunun müvekkili şirketi bağlamadığını, soyut beyanlarla ve müvekkilinin hiçbir şekilde kaşesinin şerhinin olmadığı evraklarla kötüniyet iddiasında bulunulmasının mümkün olmadığı gibi davacının iddialarının ispata erdiğinin de kabul edilmemesi gerektiğini, müvekkili şirketin ne noktada sorumlu tutuluyor ise bu hususu davacının yazılı delille ispatlamasının mecburi olduğunu, bu noktada ilgili davanın mesnetsiz olduğunun açık olup reddine karar verilmesinin gerektiğini, işbu davaya konu edilen çekin, müvekkili şirketin doğrudan alacaklısı olduğu çek olduğunu, ilgili çekin hatır çeki niteliğini haiz olmamakla birlikte ne davacı tarafından hatır çeki olduğunun ispatlanabildiğini ne de müvekkiline yönlendirilebilecek bir def’i haklarının vücut bulduğunu, müvekkili şirketin kaşesinin, şerhinin dahi yer almadığı protokol ve sözleşmelerin doğrudan müvekkili şirketi bağlayıcı nitelikte kabul edilmemesi gerektiğini, davacı tarafın sunmuş oldukları ve delil olarak yansıttıkları bu evrakların hem şekil şartı yönünden hem de taraf sıfatı yönünden sakat olduğunu ve ispat noktasında dikkate alınmaması gerektiğini, yapılan protokollerde çeklerin ayrıntısının dahi yer almaksızın adet bilgisinin verildiğini, hem usulen sakat hem de içerik olarak açıklayıcı almayan bu protokollerin davacının iddialarını açıklığa kavuşturmadığıın ortada olduğunu, bir an için şirket yetkilisinin şirket adına hareket ettiği kabul edilseydi dahi yapılan alacağın temliki sözleşmesi imza yönünden dahi eksik olup söz konusu temlik sözleşmesinin ilk sayfasında herhangi bir imza bulunmadığını, çeklerin devri sağlanmadığından ve ilgili sözleşmede işbu davaya konu çekin esamesinin dahi geçmemesinin böyle bir sözleşmenin kesinlikle dikkate alınmaması gerektiğini gösterdiğini belirterek kötüniyetli olarak müvekkili şirketin alacağına el koymaya çalışan davacı tarafın işbu davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’a dava dilekçesi ile eklerinin açıklamalı davetiye ile tebliğine rağmen yasal süresinde cevap dilekçesi sunulmadığı gibi mahkememizde yapılan duruşmalara katılmamıştır. Bu durumda, HMK’nun 128. maddesi gereği bütün vakaları inkar etmiş sayılmıştır.
BİRLEŞEN *** ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından 4 adet çekten dolayı ayrı ayrı Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …, …, … ve … Esas sayılı 4 adet takip dosyasından müvekkil şirket hakkında “kambiyo senetlerine özgü” icra takibi başlatıldığını, takibin dayanaklarının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dayanağının … keşide tarihli, 319,000,00-TL bedelli, … numaralı çek, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dayanağının … keşide tarihli, 300.000,00-TL bedelli, *** numaralı çek, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dayanağının *** keşide tarihli, 300.000,00-TL bedelli, *** numaralı çek, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı takip dayanağının ***keşide tarihli, 268.683,00-TL bedelli, *** numaralı çeklerden oluştuğunu, davalı şirketin (ve yetkilisi ***) ile … arasında imzalanan … tarihli protokole göre, davalı şirketin, …’e 6.150.000,00-TL borçlu olduğunu, yine bu protokole göre, davalı şirketin elinde olan 7.700.000,00-TL’lık müvekkil (ve … Şti.) çeklerinden, müvekkilin borçlu olmadığının davalı tarafça “ikrar” edildiğini, daha sonra davalı şirket ile alacaklısı … ile ilk yapılan “… tarihli protokolün tasfiyesi ve tarafların ibrasına ilişkin olarak” *** tarihli protokolü akdettiklerini, *** imzasına ve şirket adına imza edilen başlangıç protokolü olan … tarihli protokole (ve bu kapsamda düzenlenen, bu protokolün tasfiyesine ve farafların ibrasına yönelik olduğu açıkça belirtilen diğer protokol ve temliknameye) itiraz edilmediği açık olmakla, söz konusu belgeler “imzası ikrar edilmiş belge” kapsamında olduğunu, temliknameye giden yoldaki davalı şirket beyan ve kabullerini bir kenara bırakarak, sonuç belgesi olan temliknamede, şirket kaşesinin bulunmadığına yönelik bir savunmaya itibar edilmesinin hukuken kabulü mümkün olmadığını, dava konusu çeklerin karşılığı, takipten önce, davalının talimatı ile davalırın alacaklısı olan …’e, müvekkil şirket … Ltd. Şti.’nin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı nezdindeki alacakları temlik edilmek suretiyle ödendiğini belirterek Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas, Kayseri Genel İcraDairesi’nin … Esas, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas ve Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyalarından ve dosyalara konu çeklerden dolayrı borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline, asıl alacak miktarlarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi ile davacıya ödenmesine, davalının HMK’nun 329/1. maddesi hükmü gereğince davacı ile aralarında akdedilen vekalet sözleşmesi kapsamında davalının ayrıca asgari ücret tarifesince hesaplanacak nispi vekalet ücretine mahkum edilmesine, davalının HMK’nun 329/2. madde hükmü gereğince para cezasına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hukuki dayanaktan yoksun ve ispata muhtaç iddialarının kabulünün mümkün olmadığı, mahkeme nezdinde de itibar edilmemesini talep ettiklerini, davacı şirketin kötüniyetli olarak müvekkili şirketin alacağına kavuşmasına engel olma amacı gütmekte olduğunu, davacının dilekçe ekinde sunmuş olduğu … tarihli protokol, … tarihli protokol ve … tarihinde akdedildiği iddia olunan alacağın temliği sözleşmesinin kendilerini bağlayıcı nitelikte olmadığını, zira ilgili evraklar incelendiğinde görüleceği üzere evrakların … tarafından şahsını bağlayıcı şekilde imza altına alındığını, söz konusu evraklarda müvekkili şirketin adı ya da kaşesinin yer almadığı için ilgili evrakların sonuç ve yükümlülükleri müvekkiline izafe edilebilecek formda olmadığını, sunulan tüm evraklarda müvekkili şirketin adının ve kaşesinin yer almamasının, alacağın temliği sözleşmesinin geçerli olarak kurulmadığını, sözleşmenin en önemli ve ibra içeren sayfasında tarih ya da imza olmaması, ne müvekkili şirketi ne de …’i bu yönü ile bağlamayacağını, bir an için geçerli kabul edilse dahi müvekkili şirkete yükümlülük izafe edilemeyeceğini zira ipoteğe yönelik karşı edimin yerine getirilmediği düşünüldüğünde işbu davanın mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunun aşikar olduğunu ayrıntılı açıklamalar doğrultusunda davacının çelişkili ve ispattan yoksun iddialarına itibar edilmemesini, hukuki dayanaktan yoksun ve ispata muhtaç davasının reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine, davacı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Mahkememizce asıl ve birleşen dava dosyasında taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Asıl ve birleşen dava dosyasında davacı tarafça Kayseri İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası, … tarihli protokole, … tarihli protokole, alacağın temliki sözleşmesine, bilirkişi incelemesine, tarafların ticari defter ve kayıtlarına, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın kayıtlarındaki …’e, davacı şirket istihkaklarından yapılan ödemelere ilişkin belgelere ve tanık anlatımlarına delil olarak dayanılmıştır.
Asıl ve birleşen dava dosyasında davalı … Transport Tic. Ve San. A.Ş. tarafından tanık anlatımlarına, yemine, Yargıtay kararlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Asıl dava dosyasında davalı olan … tarafından yasal süresi içinde delil bildirilmemiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …, …, …, …, … ve … Esas sayılı takip dosyalarının incelenmek üzere Uyap kayıt örnekleri müzekkere yazılarak celp edilmiştir.
Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyasının akıbeti sorulmuş ve bu dosyadan verilen karar kesinleşmişse kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneği ile birlikte tüm Uyap kayıt örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir.
Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Karar sayılı dava dosyasının akıbetinin sorularak, bu dosyadan verilen karar kesinleşmişse kesinleşme şerhli gerekçeli karar örneğinin gönderilmesi istenilmiştir.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihi itibari ile … Transport Tic. Ve San. A.Ş.’nin yetkili temsilcisinin kim olduğu sorulmuştur.
Türkiye İş Bankası A.Ş. Sivas Caddesi Şubesi’ne müzekkere yazılarak; a) Keşidecisi … Mad. Pet. Tur. İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti. olan … seri numaralı 700.000,00-TL bedelli, b) Keşidecisi … Mad. Pet. Tur. İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti. olan … tarihli *** seri numaralı 700.000,00-TL bedelli olmak üzere iki adet çekin ibraz edilip edilmediği, ibraz edilmiş ise kim tarafından hangi tarihte ibraz edildiği, ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme yapılmış ise kime hangi tarihte ne kadar ödeme yapıldığının sorulmasına, varsa ibraz anına ilişkin ekran görüntüsü ile dayanak tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. 04/08/2021 tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
HMK’nun 222 ve TTK’nun 83. maddesi gereğince uyuşmazlık konusu olan 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarına ait tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri, ibrazı mümkün değilse bunun nedenlerinin açıklanarak ticari defter ve kayıtlarının bilirkişiye ibraz edileceği açık adresini ve bu adreste ticari defter ve kayıtları incelemeye sunacak kişinin adı, soyadı ve telefon numarasını bildirmesi için kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmadığı takdirde HMK’nun 222 ve TTK’nun 83. maddeleri uyarınca ticari defter ve kayıtlarını ibrazdan kaçınmış sayılacaklarının, HMK’nun 94/2. maddesi gereğince ticari defter ve kayıt deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının, 7251 sayılı kanun ile değişik HMK’nun 222/3. maddesi uyarınca taraflardan birinin ticari defterlerini ibraz etmemesi veya bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresini bildirmemesi halinde karşı tarafın kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi ve onun halefi lehine delil olarak kabul edileceği taraflara ihtar edilmiştir.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na müzekkere yazılarak, davacı … Mad. Pet. Tur. İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin istihkaklarından davalı … Transport Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi’nin alacaklısı …’e öde yapılmış olması halinde ödeme tarihinin ve miktarını gösteren bilgi ve belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. *** tarihli yazı ile istenilen belgeler sunulmuştur.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihi itibari ile … Nakliyat A.Ş.’nin yetkili temsilcisinin kim olduğu sorulmuş ilgili kayıt ve belge örneği istenmiş, *** tarihli yazı ile istenilen belgeler ibraz edilmiştir.
Davacı tarafından bildirilen tanıkları *** yargılama sırasında usulünce dinlenmiştir.
Davacı tanığı … duruşmada; “Taraf şirketler ile benim aramda devam eden davalar vardır. Dava konusu çekler hakkında bilgi sahibiyim. …,*** Lojistik ve şahit olarak benim bulunduğum protokolde toplamda 10.500.000,00-TL’lık çek vardı. Bu çeklerin 2.800.000,00-TL fiili olarak …’in ödemesi gereken çeklerdi ve bunları temlik yoluyla yani 2.800.000,00-TL’nı …, *** Lojistik’e ödedi. 700.000,00-TL miktarlı yani mahkemenizdeki davaya konu çekler, 7.700.000,00-TL dedim miktarı düzeltiyorum, bu çekler protokole bağlandı. Hatır çekleri olduğu için iadesi sağlanacaktı, fakat sağlanmadı, 2.800.000,00-TL’lık ödemiş olduğu çekler de …’e iade edilmedi. Benim de bu protokolde kendi firmamın çekleri vardı onlar da iade edilmedi. Protokolde yazılı taşınmazlar kendi taşınmazlarımdı. ***Nakliyat firmasına borçları karşılığı bu taşınmazlar devrolmuştu. 10.500.000,00-TL olarak yukarıda söylediğim protokole konu çeklerden 2.800.000,00-TL ödendi. Benim gayrimenkullerim***Şirketi’ne verildi. Kalan çeklerin iade edileceği konusunda protokolde anlaşma yapıldı. Ben protokolde yazılı şikayet dosyasından şikayetimi çekmedim, çünkü protokol dosyasındaki sorumluluklar yerine getirilmedi. …, *** Firması’nın sahibidir. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı *** duruşmada; “Davacı şirket ve davalı şirketin sahipleri yakın arkadaşlarımdır. *** Nakliyat … Bey ve …’ü yaklaşık 30 yıldır tanırım. *** *** ile Delikan arasında bir ticari ihtilaf olmuş. Ben Kayseri’de uzun yıllar Hunat Cami Baş İmamlığı yaptım. Protokolde ve ihtilafta bulunan kişileri tanıyorum. Bu ihtilafların çözümü noktasında güvenilir kimliğim nedeni ile hakem olmam, bütün tarafları tanımamdan dolayı istenildi. Aslında ilk gün masada bulunan taraflar arasında bu sorun giderildi, bir protokol imzalandı. …, …, …, …, Tokgöz adına İbrahim Bey orada yoktu ama herhalde onun adına da orada birileri vardı. Çünkü o gün sıkıntıya konu edilen ve ilk iade edilen çekler İbrahim Bey’in çekleriydi. O gün masada MHP Kayseri Milletvekili *** da vardı, Ergün Bey, İbrahim Bey’in teminat olarak Delikan’a verdiği çeklerin bir kısmını … Bey’e masada getirip verdi, o da İbrahim Bey’e teslim etti. Hatırladığım kadarıyla İbrahim Bey, Delikan’a bir kısım çekler vermiş. Bu çeklerin bazıları mazot almış onun karşılığında verilmiş, bazıları da hatır çeki diye duydum. Ben o işleri çok anlamıyorum. O gün protokolde ne kadarlık kısmın hatır çeki olduğu, ne kadarlık kısmın iade edileceği yazılmıştı. Bildiğim kadarıyla 2.800.000,00-TL mazot borcuna karşılık … Bey’in ödemesi gereken çek vardı. Tam miktarını hatırlamıyorum. İbrahim Bey’e iade edilmesi gereken 8.000.000,00-TL civarında çek vardı. O gün bunlardan tam rakamını bilemiyorum ama 5.5 milyon TL civarında çek … tarafından … Milletvekilimize teslim edildi. Baki Bey ile bu çekleri daha sonra beraberce götürüp …’e teslim ettik. Ben tarafları tanıyan birisi olarak o gün arabuluculuk yaptığımızı ve başardığımızı sanıyorum. Sonraki gelişmelerden bilgi sahibi değilim. 2.800.000,00-TL’lık çeklerin ne şekilde ödendiği konusunda bilgim var. İbrahim Bey 1.700.000,00-TL’lık kısmı için Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nden olan alacağını temlik verdi. Kalan kısmı için de bir kaç parça çeki ödeyerek bu borcu kapatmayı o gün protokolde kararlaştırdılar ve protokole de yazıldı diye hatırlıyorum. Ben rakamları tam kuruşu kuruşuna hatırlamıyorum. 2.800.000,00-TL’nın 1.700.000,00-TL’lık kısmı için temlik verdi kalan kısmı için o gün masada anlaştılar, protokole yazdılar. … Firması’nın sahibi …’dir, protokolde … veya … yazmasına ben dikkat etmem. İlk imzaladığımız protokolde de … imzaladı, çünkü firmanın tek sahibi odur. Ben 1.700.000,00-TL miktarlı temliki kimin aldığını bilmiyorum o süreçte ben yoktum. Ergün Bey’e İbrahim Bey 1.700.000,00-TL’lık temlik verecekti. Benim bildiklerim bunlardır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada; “Ben taraf şirketleri ve davalı …’ı tanırım. Benim de ayrıca İvme Müteahhitlik Ltd. Şti. isminde bir şirketim vardır. Taraflar arasında bu davaya konu ve dava dilekçesinde belirtilen sözleşme imzalanırken ben de oradaydım. Sözleşmenin altında benim de imzam vardır. Dosya içerisindeki protokol başlıklı … tarihinde düzenlendiği yazılı belge ve yine dosya içindeki … tarihli protokol gösterilmesi üzerine, benim az önce söylediğim sözleşme budur. … isminin altındaki imza da bana aittir. Ayrıca … tarihli sözleşme altındaki ismimin yazılı bulunduğu yerdeki imza da bana aittir. … Şirketi’nin yetkilisi …, …’a 10 Milyon TL civarında çek vermiş. Bu çeklerden 2.800.000,00-TL hatır çeki değilmiş, normal çekmiş. Bunun dışındakiler ise hatır çekiymiş. Bu söylediğim sözleşmeyle aralarında anlaşma yaptılar. … 2.800.000,00-TL’nı … Firması …’e ödeyecekti. Diğer kalan tüm çekler ise …’e iade olunacaktı. O gün veya bir gün sonra bu çeklerden 5.500.000,00-TL iade edildi diye biliyorum. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekilinin *** tarihli dilekçesine … tarihli protokol aslının ve bu protokolün ekli listesinin sunulduğu bildirilmiş ise de dilekçe ekinde … tarihli protokol aslının ve ekli listesinin sunulmadığı, yine yukarıda anılan davacı vekilinin dilekçesinde … tarihli protokol aslı tarafımızda mevcut olmadığından sunulamamıştır denilmesine rağmen bu protokolün aslının sunulduğu görülmekle davacı vekiline bu konuda açıklama yapması ve … tarihli protokol ellerinde ise ekleri ile birlikte sunulması için süre verilmiştir.
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan … Esas ve … Esas sayılı dosya akıbetinin sorularak, bu dosyaların Uyap kayıt örnekleri istenmiştir.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir mali müşavir-muhasebeci ve nitelikli hesap bilirkişisinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdine, bilirkişilere tarafların dosya içine sunulmuş ticari defterlerin USB ve CD halinde sunulan ticari defter kayıtlarının incelenmesi, dava dosyası ibraz edilen tüm ticari defter ve kayıtlar tarafların tüm savunmaları ile deliller incelenerek HMK’nun 273. maddesi gereğince tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığının, açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmadığı, dava konusu edilen çeklerin tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, kayıtlı ise bu çekler nedeni ile borç alacak ilişkilerinin tarafların defterlerinde ne şekilde kayıtlı olduğunun, bu çekler nedeni ile alacak borç durumunun tarafların defterinde ne şekilde kayıtlı olduğu, bu çeklerin hatır çeki olduğuna ilişkin ve hatır çeki olduğunu gösterir herhangi bir kayıt ve belge bulunup bulunmadığı konularında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi *** ile mali müşavir bilirkişi ***’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; ” Davacı … Mad. Pet. İnş. Tur. İç/Dış Tic. San. Ltd. Şti.’nin ticari deflerlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, davacı … Mad. Pet. İnş. Tur. İç/Dış Tic. San. Ltd. Şti.’nin 2018 yılı yevmiye defteri kapanış kaydında satıcı …’ın 3.492.103,38-TL alacaklı olduğu, 2019 yılı yevmiye defteri kapanış kaydında da Satıcı …’ın 3.492.103,38-TL alacaklı olduğu, dava konusu çeklerin davacı … Mad. Pet. İnş. Tur. İç/Dış Tic. San. Ltd. Şti. yevmiye defterinde yer almadığı tespit edilmiştir. Davalı … Transport Tic. Ve San. A.Ş.’nin ticari defterlerinin üsulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, davalı … Transport Tic. Ve San. A.Ş.’nin; 2018 yılı yevmiye defteri açılış kaydında davalı …’ın 1.332.840,00-TL borçlu olduğu, 2018 yılı yevmiye detteri kapanış kaydında davalı …’ın 15.536.406,10-TL borçlu olduğu, davalı … Transporl Tic. Ve San. A,Ş.’nin, 2019 yılı yevmiye defteri açılış kaydında davalı …’ın 15.536.406.10-TL borçlu olduğu, 2019 yılı yevmiye defteri kapanış kaydında davalı …’ın 24.227.030,38-TL borçlu olduğu, dava konusu edilen çeklerin … Transport Tic. Ve San. A.Ş.’nin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu çekler nedeni ile borç alacak ilişkilerinin akaryakıt ticari ile ilişkilendirikliği, bu çeklerin hatır çeki olduğuna ilişkin ve hatır çeki olduğunu gösterir herhangi bir kayıt ve belge bulunmadığı, taraflar arasında akdedilen … tarihli protokolde ve yine … tarihli protokolde hatır çeklerine ilişkin detaylı bir ibareye rastlanmadığı, tanık beyanlarına ilişkin değerlendirmenin ise mahkemenin takdirinde olduğu, davacının protokol şartlarını yerine getirmiş olduğu kabul edilecek olursa, alacağın temliki sözleşmesinin ilk sayfasına davalı tarafından imza atılmamış olmasının devam eden sayfalar yönünden anlam bütünlüğü olduğu taktirde sözleşmenin geçerliliğine etki etmeyeceği ancak Ergun Bilen tarafından, davacının ibra edildiğine dair … larihli sözleşme ve alacağın temliki sözleşmesi imza altına alınmış olsa bile bu sözleşmelerde davalının şirket kaşesi yahut unvanına rastlanılmadığı, tarafımızca tespit edilmiştir.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dosyada dava, kambiyo yolu ile başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit istemlerine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihe göre dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti yazılı yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Asıl dava dosyasında davacı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas ve … Esas sayılı takip dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespiti, icra takiplerinin tedbiren durdurulması ve kötüniyet tazminatı istemektedir. Birleşen *** Esas sayılı dava dosyada davacı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …, …, … ve … Esas sayılı takip dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespiti, icra takiplerinin tedbiren durdurulması ve kötüniyet tazminatı istemektedir.
Asıl ve birleşen dava dosyasında taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları; davaya ve icra takiplerine konu edilen çekler nedeni ile davacının davalılara borçlu olup olmadığı ve davacının bu çeklerin tahsil edilmesi nedeni ile istirdat talebinde bulunup bulunamayacağı, kötüniyet ve icra inkar tazminatının yasal koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Birleşen dava dava dosyasında taraflar arasında uyuşmazlık konuları birleşen davaya konu edilen icra takipleri nedeni ile davacının davalıya borcu olup olmadığı, alacağın temliki sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, bu sözleşme gereği üstlenilen edimlerin yerine getirilip getirilmediği, istirdatı gereken paranın olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Asıl dava dosyasında davacının takip sonrası menfi tespit davası açarak tedbiren icra takiplerinin durdurulmasını talep ettiği, İİK’nun 72/3. maddesi hükmüne göre takipten sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığı nedeniyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Esas sayılı davasının *** Esas sayılı dava dosyasından daha önce açıldığı ve her iki dava dosyasında ileri sürülen iddiaların aynı nitelikte olması nedeniyle delilerin birlikte toplanıp davaların birlikte görülüp sonuçlandırılmasında yargılamanın çabukluğu ve ucuzluğu ilkeleri uyarınca pek çok yarar bulunduğu, bu şekilde olası çelişkili kararların da önüne geçileceği, davaların birleştirilerek görülmesinin gerekli olduğu nedenleri ile *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı gerekçeli karar ile mahkememizin *** Esas sayılı dava dosyasının mahkememizin *** Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, işbu ***Esas sayılı dava dosyasının esasının birleştirme nedeni ile kapatılmasına, yargılamaya Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dava dosyası üzerinden devamına karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nun 72/6. maddesi gereğince bedele dönüşen istemin temeli menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise, hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nun 6. maddesi gereğince davacı tarafa aittir. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
Aynı ilkeler, HGK’nun 17/12/2003 gün ve 2003/19-781 Esas, 2003/768 Karar sayılı ilamında da benimsenmiştir.

Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.
Bedelsizlik iddiası, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir.
Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nun 77. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’îni dermeyan etme hakkını vermektedir.
Kambiyo senedinin düzenlenmesinde en önemli unsur temel alacağın varlığıdır. Ancak temel alacağın senedin tanzimi anında mutlak surette varlığı gerekli değildir. Başka bir deyişle kambiyo senedinin metninde muayyen bir meblağın yazılması gerekli ise de bu husus temel alacağın da muayyen olmasını gerektirmez; temel alacak doğduğu anda, senette yazılı olan miktardan az ise, senet kısmi bedelsizliğe uğrar (İnan, s. 45). Bu itibarla taraflar arasında temel ilişkinin varlığına rağmen, temel alacağı doğmamış ancak doğması mümkün ya da şarta bağlanmış bir alacak için veyahut da cezai şarta ilişkin olarak kambiyo senedi düzenlenebilir. Bu şekildeki bir alacağa bağlı olarak düzenlenen senet, vadesi gelmesine rağmen alacak doğmamışsa, o an için bedelsizdir. Fakat bu bedelsizlik geçici bir süre için olup, alacak doğunca senedin bedelsizliği alacak miktarı kadar ortadan kalkacaktır (Ertekin, Erol/Karataş, İzzet: Uygulamada Ticari Senetler, Ankara, 1998, s. 693). Bu kapsamda kambiyo senedinin teminat amacıyla verildiği iddiası da temelinde bedelsizliğe dayalı bir iddiadır. Ancak kural olarak kambiyo senedinin teminat olarak verilmesi senedin doğrudan bedelsizliğine yol açmaz; teminat altına alınan borcun yerine getirilmesi ve teminat ihtiyacının ortadan kalkması ile senet bedelsiz hâle gelir.
Temel borç ilişkisindeki bir edimin teminatı olarak düzenlenen kambiyo senetlerinde, teminat ettikleri husus gerçekleşinceye kadar geçici bedelsizlik, gerçekleşince kesin bedelsizlik söz konusudur. Eğer teminat ettikleri husus gerçekleşmez ise senette bedelsizlik ortadan kalkacaktır. Bu itibarla kambiyo senedinin teminat amacıyla düzenlenmesi hâlinde borçlu, senet lehtarın elindeyse (ciro görmemişse), teminatı talep etme şartlarının oluşmadığını (riskin gerçekleşmediğini) ya da alacaklının senedin teminatını oluşturduğu borç miktarını aşan bir talepte bulunduğunu kişisel def’î olarak öne sürebilir. Senet ciro edilmişse hamil senedin teminat senedi olduğunu biliyor ve borçlunun zararına hareket ediyorsa, anılan def’înin hamile karşı da öne sürülmesi mümkündür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.
Çek, 6102 sayılı TTK’nun üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. 6102 sayılı TTK’nun 670. ve devamı düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. 6102 sayılı TTK’nun üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, Ali /Göle, Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s.221).
Çek, 6102 sayılı TTK’nda tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, Kanunun öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna, Ergun/ Göç Gürbüz, Diğdem: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s.268).
Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, belli şekil şartlarını içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir. Çek düzenleyen, muhataba belirli bir bedeli lehtara ödeme, lehtara da tahsil yetkisi veren bir kambiyo senedidir. Çek bir ödeme aracıdır. Ancak poliçe ve bonodaki gibi kredi işlevine haiz değildir. Ticarî hayatta yaygın olarak ileri tarihli çek düzenlenerek çekin kredi veya teminat aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu kullanım şeklinin dahi çekin ödeme aracı olma özelliğini ortadan kaldıramayacağı unutulmamalıdır. Çek muhatap banka tarafından görüldüğünde meşru hamil olan kişiye nakden ödenir.
Çeklerin devrinin nasıl yapılacağı 6102 sayılı TTK’nun 788. maddesinde poliçeden ayrı ve özel olarak düzenlenmiştir. Bu maddeye göre açıkça “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir. Keza 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinin göndermesi ile aynı Kanun’un 684. maddesine göre, ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile çekten doğan bütün haklar devrolunur.
Ciro ise 6102 sayılı TTK’nun 683. maddesine göre cironun, çek arka yüzüne veya çeke bağlı olan ve “alonj” denilen bir kâğıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından imzalanması ile mümkündür. Bu nedenle cirantanın imzasını taşımayan ciro geçerli ciro sayılmaz. Böyle bir ciro çek üzerinde bulunan hakkın devrini sağlamaz.
Eldeki davalar, maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır. Menfi tespit davasının konusunu oluşturan senedin bedelsizliğine dair iddiayı ispat yükü üzerinde olan senet borçlusu bu iddiasını, HMK’nun 201. maddesi gereğince ancak yazılı delille/kesin delille ispatlayabilir. Zira bir kambiyo senedine bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, değeri ne olursa olsun tanıkla ispat olunamayacaktır. Senede karşı senetle ispat kuralı olarak adlandırılan bu kuralın karşı tarafın muvafakati ve HMK’nun 202. maddesinde düzenlenen “delil başlangıcı” olarak adlandırılan iki istisnası mevcut olup anılan iki durumun gerçekleşmesi halinde senede karşı tanıkla ispat mümkündür. Öte yandan senedin teminaten verildiğinden bedelsizliğine dair kişisel def’înin sonraki hamillere ileri sürülmesi, ancak TTK’nın 687. maddesi gereğince hamillerin, senedi iktisabında bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun ispatıyla mümkündür (Bono bakımından TTK’nın 778 maddesi atfıyla m. 687).
HMK’nun 202/2. maddesi; “Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendime karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklindedir. Buna göre bir belgenin, delil başlangıcı olabilmesi için üç şartın birlikte bulunması gerekir: Delil başlangıcından bahsedebilmek için ilk olarak bir “belge” bulunmalıdır. Belgenin tanımı HMK’nun 199. maddesinde yapılmıştır. Anılan madde: “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan. kroki, fotoğraf film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” şeklindedir. Buna göre, delil başlangıcı olarak başvurulabilecek belgeler arasında yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları sayılabilir. Kanun’da belge tanımına giren unsurlar sınırlayıcı biçimde sayılmadığı için belge olduğu iddia ve ispat edilen her türlü unsura delil başlangıcı olarak dayanmak mümkündür. Belge kavramının Kanunun’daki tanımına bakınca ayrıca HMK’nun 200. maddesi anlamındaki her senedin bir belge olduğu, ancak her belgenin senet olmadığı da anlaşılmaktadır. Senet bir hakkın doğumu için gerekli olmasa da, ispatı için gerekli olabilir. Bir belge senet olabilir, ancak belge senedin şartlarını gerçekleştirmiyorsa, o zaman belgenin delil başlangıcı olma ihtimali ortaya çıkmaktadır. Buna göre senet ve belge kavramlarım mutlak surette birbirinden ayırmak gerekir. Belge kavramı kesinlikle üst bir kavramdır, zira senet niteliğini haiz her belge aynı zamanda bir senet teşkil etmektedir (Erdönmez. s. 1771). Eğer bir belge, senet vasfını haiz değilse, o zaman HMK’nun 202. maddesindeki şartları yerine getirmesi hâlinde delil başlangıcı olma ihtimali bulunmaktadır.
Senetle ispatı gereken bir hukuki işlem hakkında delil başlangıcı varsa o hukuki işlem tanık dinlenerek de ispatlanabilir ( HMK’nun 202/1. maddesi). Delil başlangıcının varlığı hâlinde hâkim, hem delil başlangıcı hem de dinlenen tanık ve diğer takdiri delilleri serbestçe değerlendirerek bir karar verecektir ( Erdönmez, Güray: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, İstanbul, 2017. s. 1841 ). İkinci olarak, belge, kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş ya da gönderilmiş olmalıdır. Bununla birlikte yazılı delil başlangıcı olan belgenin mutlaka karşı tarafa yöneltilmiş bir irade açıklamasını taşıyan bir belge olması gerekli değildir (Kuru. s. 2291)” (YİBGK E. 2019/1, K. 2019/8T. 25/12/2019).
“Bilindiği üzere uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre belgedir (HMK m.199). Maddedeki belge tanımında, iki unsur önemlidir. Belge bir “bilgi taşıyıcısı”dır. Ancak, her bilgi taşıyıcısı değil, uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli olanlar, yargılama hukuku anlamında belge sayılmıştır (hükümet gerekçesi). Tanımda belge sayılacak bilgi taşıyıcılarının bir kısmı örnek olarak sayılmış olmakla beraber, belge kavramına giren veriler bu sayılanlardan ibaret değildir. Ancak kanun belge kavramını senet kavramı yerinde kullanmamıştır. Belgenin ispat gücü onun senet olup olmamasına göre değişir. Buna göre belge kesin delil olabileceği gibi hakim takdirinde rol oynayan bir bilgi gücünde de olabilir. Senet ise yazılı bir belgede açıklanan irade beyanıdır. Senet genel olarak kağıt üzerine yazılır. Ancak kağıttan başka malzeme örneğin (kumaş, tahta, metal, taş ve benzeri) üzerine yazılan yazılar da senet olabilir. Senet onu düzenleyenin yani aleyhine delil teşkil edecek kişinin imzasını, mührünü ya da el ile yapılmış bir işaretini taşıması gerekir. Senetler ispat güçlerine göre adi senet ile resmi senetler olmak üzere ikiye ayrılır. Resmi bir makam veya memurun katılımı olmaksızın düzenlenen senetlere adi senetler denir. Genel olarak taraflarca düzenlenir. Fakat taraflar senedi bir başkasına yazdırarak altını imza etmekle de yetinebilirler. HMK’nun 205. maddesi hükmüne göre mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkar edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar. Aksi miktarı ne olursa olsun tanıkla ispat edilemez ( m.201 )” (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2016/28448, K. 2019/8367 T. 16/09/2019)
“Genel anlamıyla senet, iradenin (iradeye dair beyanın) dış aleme bir yazılı belge olarak yansımasıdır. Hukuki anlamda ise bir kimsenin hazırladığı ve kendi aleyhine sonuç doğuran bir belgedir. Medeni usul hukukunda senet bir kesin delil, yani ispat vasıtasıdır. Senet düzenleme biçimi ve ispat gücüne göre adi ve resmi olmak üzere ikiye ayrılır. Resmi bir makam veya memurun katılımı ile düzenlenmiş olan senetler resmi senetlerdir. Resmi bir makam ya da memurun katkısı olmaksızın hazırlanmış olan senetler ise adi senetlerdir….” (YHGK, E. 2014/19-366, K. 2016/198 T. 26/02/2016). Yukarıda sözü edilen içtihatlara göre HMK’nun199 ve 200. maddesi hükmünde tanımlanan belge ve senet arasındaki ayırım şu şekildedir: Belge, vakıların ispatına yarayan her türlü bilgi taşıyıcısı ve bazı durumlarda kesin delil iken, bir belge olan senet ise; Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası (ödeme veya borçtan kurtarma) amacıyla yapılan, düzenleyenin ikrar edilmiş imzasını içeren belgedir. Senet, iradenin (iradeye dair beyanın) dış aleme bir yazılı belge olarak yansımasıdır. Hukuki anlamda ise bir kimsenin hazırladığı ve kendi aleyhine sonuç doğuran bir belgedir. Aksi yine bir senetle ispat edilmediği sürece kesin delildir. Kısaca genel anlamda “belge” vakıaların ispatına yarayan bilgi verisi iken, senet ise “düzenleyenin iradesinin” dışa yansımasıdır. Yani senetin varlığı halinde ayrıca irade açıklamasına dahil hukuki ilişkiye ait vakıaların da ispat edildiği kabul edilir. Bu kapsamda, tarafı “borçtan kurtulan” olsun ya da olmasın, alacaklının ikrar edilmiş imzasını içeren ve borcu sona erdiren ya da bir borcun düşürülmesine dair irade açıklamasını içeren her türlü sözleşme, ibraname, protokol veya sair tek taraflı beyanlar, senet ve kesin delil niteliğindedir. Özetle, bir irade açıklamasının altındaki imza sahibi, imza inkar edilmediği sürece o irade açıklaması, açıklamada bulunan aleyhine “kesin delil” teşkil eder.
Eldeki davalarda, davacının bedelsizlik iddiasına kanıt olarak 3 adet belgeye dayandığı görülmektedir. Bu belgeler davalı aleyhine senet niteliğindedir.
Bu belgelerden biri … tarihli “protokol” başlıklı belgedir. İmzası inkar edilmeyen protokol metni incelendiğinde; … … Uls. Nak. A.Ş., … ve … arasında düzenlendiği, Ali Çamlı, … ve …’un şahit olarak imzasının bulunduğu görülmektedir. Protokolde “1. … ile Delikan arasında akdedilen mazot alım sözleşmelerine istinaden …’e verilen çeklerden hatır çeki olarak verilen aşağıda dökümü yapılan çekler ekli listede belirtilen hali ile vadesinde … tarafından ilgili yerlere ödenecektir. … 5. Tokgöz’den intikal eden bu çeklerden 7.700.000,00-TL’lık çekler haricinde kalan çekler …’in gerçek alacakları olup bu çeklerin tahsili için Delikan tarafından gerekli koordinasyon sağlanacaktır. ….” yazmaktadır. Yine bu protokolde davalı şirket ve/veya yetkili …’in …’e 6.150.000,00-TL borçlu olduğu da … tarafından ödenecek olan çekler başlığı altında 2. bentte yazılıdır. Celp olunan ticaret sicil kayıtlarından …’in davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin yetkilisi olduğu, …’ün ise davacı … Mad. Pet. Ürn. İnş. Tur. İç Ve Dış Tic. San. Ltd. Şti.’nin yasal temsilcisi olduğu görülmüştür. Bu protokolün (5) numaralı bendine göre, davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin elinde olan Tokgöz’den intikal eden çeklerden dolayı 7.700.000,00-TL’lık çekler haricinde kalan çeklerin …’in gerçek alacakları olduğu açıkça ikrar edilmiştir. Bu mahkeme dışı ikrardır ve belgeye dayalı kesin delil niteliğindedir. Nitekim “adi senetlerin ispat gücü” başlıklı HMK’nun 205. maddesinin hükmünde “Mahkeme huzurunda ikrar olunan veya mahkemece inkâr edenden sadır olduğu kabul edilen adi senetler, aksi ispat edilmedikçe kesin delil sayılırlar.” denilmektedir. Davalı taraf, cevap dilekçelerinde … tarihli protokol için “… Sunmuş oldukları protokolde müvekkil şirkete ilişkin bir kaşe ya da şerh bulunmamaktadır. … tarafından imzalanan ve nispi sonuç doğuran bu protokolün müvekkil şirketi bağlayıcılığı yoktur.” şeklinde savunma yapmıştır. Oysa anılan protokolün ilk satırında ve protokolün imza bölümünde taraflar gösterilirken “… ve-veya … Uls. Nak. A.Ş.” denilmek suretiyle; …’in adının davalı şirketi tanımladığı ve her ikisinin “özdeş” olduğu kabul edilmiş, yine imza bölümünde de …’in adının altında davalı şirket unvanına yer verildikten sonra, davalı şirketin yetkilisi olan … tarafından imza edilmiştir. Davalı taraf dilekçelerinde bu protokolde bulunan imzayı inkar etmemiştir. imzanın … tarafından atıldığı cevap dilekçesinde davalı tarafından kabul edilmiştir. … davalı şirketin yetkilisidir. Protokolde davalı şirketin unvanı ve altında şirket yetkilisinin imzası bulunmakla, kesin delil niteliğindeki bu senetteki irade açıklamalarının davalı şirketi bağladığı değerlendirilmiştir. Davalının aksi yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Davacının delil olarak dayandığı ikinci belge … tarihli protokoldür. … tarihinde 2 adet belge düzenlenmiştir. Bunlar … tarihli protokol, diğer ise protokolün 2. maddesinde yazdığı üzere aynı tarihli temlik sözleşmesidir. Bura sözü geçen protokolün incelenmesinde … (alıcı) ve … (borçlu) arasında … tarihinde yapılan protokolün tasfiyesi ve tarafların ibrasına ilişkin olarak 6/11/2018 tarihinde imza edildiğinin, …’in, … tarihli protokol kapsamında ve yeni yapılan mutabakat çerçevesinde alacaklıya (…) olan borç miktarının toplamda 5.539.000,00-TL olarak belirlendiği, borcun 1.700.000,00-TL’nın … tarihli tarafları … ve … olan temlikname kapsamında yapılan temlik ile ödeneceğinin, borcun tasfiyesi sonucunda daha önceki protokol kapsamında … Lojistik tarafından … lehine verilen ipoteğin fek edileceğinin yazılı olduğu görülmektedir. … tarihinde 2 adet belge düzenlenmiştir. İlki … tarihli protokol, diğer ise protokolün 2. maddesinde yazdığı üzere aynı tarihli temlik sözleşmesidir. Bu protokol ile … tarihli protokole atıf yapılmakta, her iki protokolün birbirinin devamı olduğu yönünde atıflar yapılmakla ve yine ilk protokolde … ile davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin isimlerinin birbirinin yerine kullanıldığı görülmektedir. Bahsi geçen 2 protokolün devamı olan ve birinci protokole atıf yapan ikinci protokolde bahsi geçen temlikname ile davacı … Mad. Pet. Ürn. İnş. Tur. İç Ve Dış Tic. San. Ltd. Şti. ve dava dışı … Sanayi Ve Ticaret A.Ş. tarafından keşide edilerek …’a (şirket veya şahıs) teslim edilen ve halen … elinde olan çeklere (toplam bedeli 2.851.371,88-TL olan ve aşağıda liste halinde belirtilen çeklere) konu asıl alacak, işlemiş faizi, çek komisyonu, vekalet ücreti ve masraflarına karşılık gelmek üzere temli eden … Mad. Pet. Ürn. İnş. Tur. İç Ve Dış Tic. San. Ltd. Şti.’nin Kayseri Büyükşehir Belediyesi nezdindeki hak ve alacaklarından 1.700.000,00-TL’nın temlik alan …’e TBK’nun 183 ve devam eden hükümlerine göre devir ve temlik edildiğinin yazıldığı, sözleşmenin 3 bendinin birinci kısmında … Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’ne ait olan 3 adet çek bilgisinin ve ikinci kısmında … Mad. Pet. Ürn. İnş. Tur. İç Ve Dış Tic. San. Ltd. Şti.’ne ait olan 8 adet çek bilgisinin yazılı olduğu, sözleşmenin altında ibra eden sıfatıyla …, ibra eden sıfatıyla …, temlik alan ve ibra eden sıfatıyla … ve temlik veren sıfatıyla … Mad. Pet. Ürn. İnş. Tur. İç Ve Dış Tic. San. Ltd. Şti.’nin isim ve imzalarının bulunduğu görülmektedir. Bu sözleşmede yazılı temlikin yapıldığı dosyaya gelen Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin cevabi yazısından anlaşılmaktadır.
Tüm bu belgelerin incelenmesinden görüldüğü üzere; asıl ve birleşen dosyada davalı şirketin 7.700.000,00-TL bedelli çeklerden dolayı alacağının olmadığı, … tarihli protokolde davalı şirket yetkilisi …’in “… Uls. Nak. A.Ş.” unvanı altına attığı imzası ile ikrar edilmiştir. Davalı şirketin alacaklısı bulunduğu 11 adet çek ise, yine protokolde bahsi geçen temlikin yapılması ile ödendiği analaşılmaktadır. Davalı tarafından imzası ve içeriği inkar edilmeyen bu 3 protokol birlikte değerlendirildiğinde; şirketin unvanı altında şirket yetkilisi tarafından imza edilen … tarihli protokolün, … tarihli protokole atıfta bulunarak, söz konusu protokolün tasfiyesi amacı ile kaleme alındığı kabul edilen … tarihli protokolün ve ilk protokolde …’in “… Uls. Nak. A.Ş.” unvanı altına attığı, açıkça şirket yetkilisi …’in davalı … Uls. Nak. A.Ş.ni temsil ettiği, bunların isimlerinin birbirinin yerine kullanıldığı dikkate alındığında, her iki protokoldeki irade açıklamasının davalı şirketi bağlayacağı açıktır. Bu bakımdan davaya konu çeklerin bedelsiz olduğu kesin delil ile ispat edilmiş olduğu değerlendirilmiştir. Yukarıda anılan 2 protokolde davacının alacaklarını temlik etmesi yükümlülüğü getirildiği, nitekim üçüncü belge ve ibra sözleşmesi olan temlikname ile davacının bu yükümlülüğü yerine getirdiği ve böylece davacının hatır çeki olmayıp da gerçek borcunu içeren çek borçlarından dolayı ibra edildiği kanaatine varılmıştır. Zira … imzasına ve şirket unvanı altında imza edilen başlangıç protokolü olan … tarihli protokoldeki imzaya ve diğer belgelerdeki imzalara açıkça itiraz edilmediği dikkate alındığında, söz konusu belgelerin imzası ikrar edilmiş belge olduğu ve HMK’nun 205/1. maddesine göre kesin delil nitelinde olduğu bellidir.
Dosya kapsamına göre , asıl ve birleşen dosyada davalı … Transport Ticaret Ve Sanayi A.Ş. tarafından yemin deliline dayanılmış olması nedeni ile asıl ve birleşen dosya davalısı … Transport Ticaret Ve Sanayi A.Ş.’ne asıl ve birleşen dosya davacısına yemin teklif edip etmeyeceğini bildirmesi, yemin teklif edecekse yemin metnini sunması için kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmadığı takdirde asıl ve birleşen dosyada yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı asıl ve birleşen dosya davalısı … Transport Ticaret Ve Sanayi A.Ş. vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davalı … Transport Ticaret Ve Sanayi A.Ş. tarafından kesin süre içinde bu konuda beyanda bulunmamış ve yemin metni sunulmamıştır. Bu durumda asıl ve birleşen dosya davalısı … Transport Ticaret Ve Sanayi A.Ş.’nin yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmıştır.
Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına ve yukarıda yapılan açıklamalara göre asıl ve birleşen dava dosyasına konu edilen icra takiplerine dayanak yapılan çekler ve icra takipleri nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı görüş ve kanaatine varılmış, ancak yargılama sırasında icra takiplerine konu alacağın davalı davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi tarafından davacıdan tahsil edilmiş, davacının da İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davalarda davacıdan tahsil edilen paranın faiziyle birlikte istirdatını talep etmiş olması göz önünde bulundurulmak suretiyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde kötüniyet tazminatı talep etmiştir.
İİK’nun 72/5. maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı alacaklıABC Uluslararası Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin takibe dayanak çeklere ciro yoluyla hamil olduğu, yapılan protokol , sözleşme ve temlik işlemleri dikkate alındığında davacı aleyhine yaptığı icra takiplerinin haksız ve kötüniyetli sayılması gerektiği kanaati ile İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca asıl ve birleşen dosyalardaki davalara konu icra takipleri nedeni ile bu takiplere ilişkin meblağların üzerinden takdiren %20’si oranında tazminatın davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-*** ESAS SAYILI ASIL DAVA DOSYASINDA;
1-Davanın KABULÜ ile,
a-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takip dosyasına dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 1.135.262,66-TL’nın 02/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … TRANSPORT TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE,
b-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 1.150.500,00-TL’nın *** tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … TRANSPORT TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE,
2-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca 1 numaralı bentte yazılı icra takipleri nedeni ile bu takiplerin konusu olan toplam 2.072.846,60-TL’nın takdiren %20’si oranında tazminatın davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 141.609,43-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınmış 35.402,36-TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 106.207,07-TL karar ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 59,30-TL başvurma harcı, 35.402,36-TL peşin dava harcı olmak üzere toplam 35.461,66-TL’nın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 128,00-TL e-tebligat, 300,00-TL tebligat gideri, 3,00-TL KEP masrafı, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.031,00-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 202.652,05-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Hükmün mahiyeti gereği davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
B-BİRLEŞEN*** ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
1-Davanın KABULÜ ile,
a-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takip dosyasına dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 47.545,50-TL’nın 04/08/2021 tarihinden itibaren ve 605.432,29-TL’nın *** tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … TRANSPORT TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE,
b-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 44.760,00-TL’nın *** tarihinden itibaren ve 598.933,16-TL’nın 23/09/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … TRANSPORT TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE,
c- Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 44.760,00-TL’nın *** tarihinden itibaren ve 586.781,37-TL’nın *** tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … TRANSPORT TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE,
d-Dava konusu Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve bu takibe dayanak yapılan çek nedeni ile davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Yargılama sırasında Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacıdan yapılan tahsilat nedeni ile İİK’nun 72/6. maddesi gereği istirdata dönüşen işbu davada davacıdan tahsil edilen 40.002,00-TL’nın*** tarihinden itibaren, 1.238,15-TL’nın *** tarihinden ve 542.309,01-TL’nin *** tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte DAVALI … TRANSPORT TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ’NDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE,
2-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca 1 numaralı bentte yazılı icra takipleri nedeni ile bu takiplerin konusu olan toplam 1.825.559,16-TL’nın takdiren %20’si oranında tazminatın davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 124,703,94-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınmış 31.175,99-TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 93.527,95-TL karar ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 59,30-TL başvurma harcı, 31.175,99-TL peşin dava harcı olmak üzere toplam 31.235,29-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 49,50-TL e-tebligat, 1,20-TL KEP gideri ve 35,30-TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 86,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 190.277,96-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Hükmün mahiyeti gereği davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
10-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşive kaldırılmasına,
Dair, asıl ve birleşen dosyada davacı vekili Av. *** ve asıl ve birleşen dosyada davalı … Transport Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi vekili Av. ***’ın yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
06/03/2023

Başkan *** Üye *** Üye *** Katip ***
E-imzalıdır E-imzalıdır E-imzalıdır E-imzalıdır