Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/517 E. 2022/38 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ :Av. …
Av. …
DAVALILAR : 1- …
2-…

DAVA :Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ :28/07/2021
KARAR TARİHİ :…
KARAR YAZIM TARİHİ :07/02/2022
Mahkememize açılan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile müşteri … Gıda Turizm San.ve Tic.Ltd.Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, … ’in bu Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davacı banka ile davalı … ile yapılan kefalet sözleşmesinin taahhütler bölümünde kefiller ile birlikte müştereken ve müteselsilen kefil olunması ibaresine yer verilerek tüm kefiller ile birlikte müştereken ve müteselsilen kefil olarak kefalet sözleşmesi yapıldığını, davalı … ’in ile davacı banka arasında yapılan kefalet sözleşmesi sonucunda borçlu olduğunu, ihtarname keşide edildiğini, yine de ödeme yapılmadığını, davacı bankanın alacağını tahsil etmek için borçlular aleyhinde Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, usulüne uygun tebliğ edilen ödeme emrine davalılar tarafından borca itiraz edildiğini, davalıların itiraz dilekçesinde faize ve faiz oranlarına da itiraz ettiklerini, uygulanan faiz oranlarının usul ve yasaya uygun olduğunu, takipte uygulanan temerrüt faiz oranının da sözleşme de belirtilen oran ile aynı olduğundan davalı tarafın takip başlatıldıktan sonra bu orana itiraz etmesinin artık hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, davalıların itirazlarında ileri sürdüğü sebeplerin usule yasaya aykırı olduğunu ve iptali ile davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … kendi adına asaleten ve davalı şirketi temsilen cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin dava dilekçesinde öne sürdüğü iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin dava dilekçesinde … ’in kefalet sözleşmesinde müteselsil borçlu kefil sıfatına sahip olduğunu belirttiğini, kefalet sözleşmesinin kişisel bir teminat sözleşmesi olduğunu, kefalet sözleşmesinin geçerli olması için bir takım şartları taşıması gerektiğini, bu şartlardan birinin kefalet sözleşmesinin kurulma anında eşin rızasının şart olduğunu, dava dilekçesinde belirtildiği üzere kefalet sözleşmesinde … ’in tek başına imzasının olmasının yeterli olmadığını, en geç sözleşmenin kurulma anında eşinin de rızasının var olması gerektiğini, davalı şirketin eşin rızasına ilişkin bir delil sunmadığını, faiz ve faiz oranlarının yasaya uygun olduğu iddiasına katılmadığını, genel kredi sözleşmelerinde temerrüt faizi oranlarının tek yanlı olarak bankaya bırakılmasının söz konusu olmadığını, tek yanlı işlemlerin ve yükümlülüklerin tesis etme yetkisine sadece kamu gücünü kullanan tarafın sahip olduğunu, borçlunun sorumlu olacağı faiz oranlarının belirlenmesinin bankaya bırakılmasının kamu düzenini ihlal ettiğini, davacı tarafın, alacak miktarının likit olduğunu ve itirazın haksız olduğu yönündeki iddiasının doğru olmadığını, borcun likit kabul edilebilmesi için borçlunun alacaklının icra takibinde talep ettiği alacağın bütün unsurlarını bilmekte veya bilmek durumunda ise ve alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca anlaşmaya yahut mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç yok ise alacağın likit olacağını, davacı tarafın hem bilirkişi talep etmesi hem de alacağın likit olduğu iddiasının çelişkili olduğunu, bu minvalde icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddedilmesi gerektiğini beyan etmiş, davacı tarafın haksız ve yersiz davasının reddine, davacı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, takip alacaklısının … bank A.Ş. ve takip borçlularının … ve … Turizm San ve Tic. Ltd.Şti olduğu, banka alacağı sebebi ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalılara … tarihinde tebliğ edildiği, davalıların … tarihinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Tüm deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bankacı bilirkişi … … tarihli raporunda özetle;
-Davacı bankanın davalı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle kredili mevduat hesabından 30.122,53 TL asıl alacak + 31,13 TL işlemiş faiz + 1,56 TL BSMV ve kredi kartından kaynaklanan 19.981,17 TL asıl alacak + 25,18 TL işlemiş faiz + 1,26 TL BSMV olmak üzere Toplam 50.162,82 TL nakit alacağının bulunduğunu,
-Davacı Banka ile Davalı asıl borçlu … TURİZM SAN.TİC.LTD.ŞTİ. arasında … tarihinde imzalanan … numaralı GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ’nin ve … numaralı TİCARİ KART SÖZLEŞMESİ ‘nin davalı … tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı görüldüğünden davacı bankanın davalı asıl borçludan icra takip tarihi itibariyle kredili mevduat hesabından 30.122,53 TL asıl alacak + 31,13 TL işlemiş faiz + 1,56 TL BSMV ve kredi kartından kaynaklanan 19.981,17 TL asıl alacak + 25,18 TL işlemiş faiz + 1,26 TL BSMV olmak üzere Toplam 50.162,82 TL nakit alacağına davalı … ‘in müteselsil kefaletinin bulunduğunu,
-İcra Takip tarihinden itibaren kredili mevduat hesabının 30.122,53 TL TL asıl alacak tutarına % 18,60 ve kredi kartının 19.981,17 TL asıl alacak tutarına % 27,36 temerrüt faiz oranı uygulanabileceği yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, davacı vekili ile davalıların rapora karşı beyan dilekçesi sundukları görülmüştür.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalı … firması ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, davalı … ‘in müteselsil kefil olduğunu, kredili mevduat hesabı ve kredi kartı kullanıldığını ve borcun ödenmediğinden bahisle itirazın iptali dilemiştir.
Davalılar ise kefaletin geçersiz olduğunu ve genel işlem koşullarına aykırı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davaya konu Kayseri … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelmede; alacaklısının mahkememize ait işbu dava davacısı banka borçlularının yine mahkememize ait işbu dava davalıları olduğu, alacaklı tarafından borçlular aleyhine toplam 54.969,69 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalılara tebliğ edildiği, davalılar süresinde ile itiraz ettiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği ve 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.

Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile davalı … firması ile 100.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin … olduğu, diğer davalının ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 100.000,00 TL olduğu yine davacı ile davalı … firması ile ticari kredi kartı sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin … olduğu, diğer davalının ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 50.000,00 TL anlaşılmıştır.
TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı bankaca kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davacı taraf kefile yönelmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacı alacaklı banka tarafından davalıya ve diğer borçluya çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md. gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Somut olayda ticari şirket kayıtlarına göre davalı … ‘in şirket ortağı olduğunda olduğun eş oluruna gerek olmadığından itiraz yerinde olmadığından ve kefalet şekli şartlara uygun olduğundan itiraz yerinde görülmemiştir.
Somut olayda, davalılara çıkarılan 2 noter kat ihtarında borçlulara 1 günlük süre verilmiştir, davacı tarafça kat ihtarı ile belirlenen süre dolmaksızın icra takibine başlandığından takip tarihi itibariyle davalılar temerrüde düşmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın dayanağı 2020 tarihli genel kredi sözleşmesi ve ticari kredi kartı kullanıma dair sözleşmesidir.
Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için Kanunda belirtilen ölçütlere uygun olmadığından itiraz yerinde görülmemiştir.
Kullanılan kredili mevduat ve kredi kartı nedeniyle davalının borcunu hesap edilmesi amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmış, alınan rapordaki hesaplama sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu, sözleşmeye göre kredili mevduat için %18,60 ve kredi kartı için ise 27,60 oranındaki temerrüd faizinin kanuna ve mevzuata uygun olması karşısımda karşısında bilirkişi raporundan belirlenen rapor uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce kabul kararı verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.
Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.

İzah edilen nedenlerle mahkememizce aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
2-Davalılar tarafından Kayseri … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan davalılar tarafından itirazın kısmen iptali ile icra takip tarihi itibariyle;
a-Kredili mevduat hesabından kaynaklı alacak için; 30.122,53 TL asıl alacak, 31,13 TL işlemiş faiz, 1.56 TL BSMV olmak üzere toplam 30.155,21 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa tahsil edilene kadar yıllık %18,60 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine,
b- Kredi kartından kaynaklı alacak için; 19.981,17 TL asıl alacak, 25,18 TL işlemiş faiz, 1,26 TL BSMV olmak üzere toplam 20.007,61 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa tahsil edilene kadar yıllık %27,36 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine,
3-Haksız itiraz nedeniyle 50.162,82 TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4- Fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Alınması gerekli 3.426,62 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 663,90 TL’nin mahsubu ile eksik 2.762,72 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yapılan başvurma harcı 59,30 TL, peşin harç 663,90 TL, tebligat ve müzekkere gideri 210,50 TL, bilirkişi ücreti 650,00 TL olmak üzere toplam 1.583,70 TL yargılama harç ve giderinin kabul ve red oranına göre 1.445,21TL’sinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yatırılan herhangi bir harç ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden 7.321,17 TL nısbi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip… Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.