Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/5 E. 2021/928 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM :***
KATİP :***

DAVACI :***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı tarafından Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borcun nedeni olarak davalı şirketin sigortalısı olan şirket ürülerinin, müvekkilinin maliki olduğu fakat sevk ve idaresi …’de olan aracın kaza yapması sonucu zayi olması ve davalı şirketin sigortalısı olan şirkete ödedikleri tazminatı gösterdiklerini yani ödedikleri tazminatın müvekkile rücu ettirmek istediklerini, 26/02/2015 tarihinde müvekkilinin maliki olduğu fakat … sevk ve idaresindeki 38 … plakalı kamyon ve buna takılı 38 … plakalı dorse ile İzmir’den yüklemiş olduğu yükleri Gaziantep’e doğru götürürken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu araçta ve taşıdığı yükte maddi hasarla sonuçlanan tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kazada sürücünün %100 kusurlu olarak kaza tespit tutanakları tutulduğunu, söz konusu kazanın sonucunda araçta taşınan ve zarar gören ürünlerin bedeli için kendi sigortalısına tazminat ödeyen davalı sorumluluğu yoktur dolayısıyla borcunun bulunmadığını, müvekkilinin 19/09/2014 tarihinde 1 yıllığına …’ye kiraladığını, kiralama sözleşmesinin Kayseri 4. Noterliği 19/09/2014 tarih … yevmiye numaralı …’nün çalıştığı … adlı şahıs şirketine kiraladığına, böyle uzun süreli araç kiralamalarında araç malikinin sorumluluğunun olmadığını, artık işleyen vasfının olmadığını belirterek Kayseri Genel İcra Dairesinin … Esas sayılı icra takibinin iptaline, lehine %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı aleyhine Kayseri 4.İcra Müdürlüğü’nün … (Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas) sayılı dosyasından başlatılan icra takibi neticesinde , ödeme emrinin davacıya tebliğ edildiğini, yasal süre içerisinde borca itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, davacı tarafın bu dava dosyası ile aleyhine başlatılan icra takip dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini ancak Mustafa Kandemir’in maliki olduğu ve müteveffa … sevk ve idaresindeki 38 … plakalı kamyon ile buna takılı 38 … plakalı dorsenin 26/02/2015 tarihinde sürücünün kontrolünü kaybetmesi sonucunda tek taraflı maddi hasarlı ve ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrasında sigorta şirketi tarafından hasar dosyası açıldığını, sigortalının uğramış olduğu maddi zararın müvekkili sigorta şirketi tarafından karşılandığını, davacının kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, araç sürücüsünün mirasçıları, araç maliki ve nakliyat işinde aracılık yapan kişi aleyhine TTK. 1472. 1481. Maddeleri kapsamında halefiyet ilkesi gereğince müvekkili sigorta şirketini yapmış olduğu zararın karşılanması için icra takibinde bulunulduğunu, davacı tarafın kiralama sözleşmesinin Kayseri 4.Noterliğinin … yevmiye numaralı işlemi ile yapılmış olduğu beyan edilmiş ise de müvekkil şirketin iddia edilen bu kiralama sözleşmesini bilmesinin mümkün olmadığını, gerçekten kiralama ödenmediğinin tespiti amacıyla , kiralama sözleşmesinin taraflarına ait ticari defterlerin incelenmesi gerektiğini belirterek davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun iddia ve beyanlarını kabul etmediklerini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, kendileri hakkında davalı tarafça Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya ile takip yaptıklarını, borcun sebebinin ise kendilerine ait aracın kaza yaptığından bahisle davalının sigortalısına ödenen bedelin rücusuna ait olduğunu, kazaya karışan kendilerine ait 38 … plakalı araç ve 38 … plakalı dorsenin dava dışı …’ye kiralandığından bahisle menfi tespit dilemiştir.
Davalı ise cevabında ait 38 … plakalı araç ve 38 … plakalı dorsenin 26.05.2015 günü tek taraflı kaza yaptığını, sigortalıya ait ürünlerin zarar gördüğünden ve zarar sebebiyle bahisle takip yaptıklarını belirterek kira ilişkisinin araştırılmasını ve davanın reddini dilemiştir. talep etmiştir.
Trafik kayıtlarına göre ait 38 … plakalı aracın davacı adına kayıtlı olduğu 25.06.2015 tarihinde perte ayrıldığı ve 38 … plakalı dorsenin davacı adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
Kaza tutanağı ve hasar dosyası incelendiğinden dava dışı … sevk ve idaresinde iken ait 38 … plakalı araç ve 38 … plakalı dorsenin … günü tek taraflı kaza yapması sonucu dorse içinde emtianın hasar gördüğü görülmüştür.
Kayseri 4. Noterliği’nin 19.09.2014 tarihli ve … yevmiye numaralı kira sözleşmesi ile ait 38 … plakalı araç ve 38 … plakalı dorsenin dava dışı …’ye 1 yıllığına kiralandığı ve kazanın … tarihinde ve sözleşme içinde gerçekleştiği ve sözleşmenin 18.05.2015 tarihinde kazadan sonra karşılıklı feshedildiği anlaşılmıştır.
İcra Dosyasının incelenmesinde ise Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davacı ve dava dışı kişiler hakkında 38 … plakalı araç ve 38 … dorsenin … günü tek taraflı kaza yapması sonucu dorse içinde emtia zararı ile ilgili olarak rücuan takip yapıldığı görülmüştür.
2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı maddenin 5. fıkrasında da “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” amir hükmüne yer verilmiştir. Kanun bu madde ile zarardan öncelikle araç işletenini sorumlu tuttuğundan ilk olarak zarara sebep olan araç işleteninin belirlenmesi gerekmektedir.
İşleten; KTK’nın 3. maddesinde; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi” olarak tanımlanmış; ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edildiği takdirde bu kişinin de işleten sayılacağı belirtilmiştir.
Araç sahibi, aracı için adına yetkili idare tarafından tescil belgesi verilmiş ya da sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir. Gerçek işleten, kural olarak aracın sahibi olup, genel hayat tecrübelerine göre aynı zamanda onun zilyetliğine de sahiptir. Ancak her zilyet araç işleteni olmadığı gibi her araç sahibi de zilyet ya da işleten olmayabilir. Trafik kaydı ve araç tescil belgesi mülkiyet ilişkisinin belirlenmesinde sadece bir karine fonksiyonuna sahiptir. İşletme ilişkisiyle, mülkiyet ilişkisi ve vazülyetlik ilişkisi tamamen birbirinden farklıdır ( Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2018, s.704 vd). Bu karine işletenin kim olduğunu gösteren mutlak bir karine olmayıp, işletenin kim olduğunu belirleyen güçlü bir delil niteliğindedir. Bu nedenle KTK’da işleten ve araç sahibi ayrı ayrı tanımlanmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde işletenin tanımı yapılırken şekli ölçüt değil maddi ölçüt esas alındığından işletenin belirlenmesinde; araç üzerinde kurulan fiili hâkimiyet, araçtan ekonomik yararlanma, aracı kendi hesabına işletme, aracın masraf ve rizikolarına katlanma ilişkisi esas alınır. Özellikle aracın trafiğe sokulmasına veya trafikten çekilmesine, bakılmasına, muhafazasına, kim tarafından, nasıl ve hangi amaçla kullanılması gerektiğine karar verme yetkisi, fiili hâkimiyeti oluştururken; bir aracın masraf ve tehlikelerini üstlenme ise, onun donatım, bakım ve işletme giderlerini, vergi ve sigorta primlerini ödemeyi ifade etmektedir. Özellikle aracın yakıt, onarım, yağ, garaj ve diğer parça ve ihtiyaçlarını karşılamak için harcanan paralar, giderler arasında sayılabilir (Eren, s. 705). Yargıtayın sapma göstermeyen yerleşik uygulaması da bu yöndedir.
İşleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hâkimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Uzun süre kavramı, belirli bir gün sayısı ile sınırlı olmayıp, her somut olayın özelliğine göre ayrıca değerlendirilir. Ayrıca bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarına halel getirecek bir sonuç oluşturmaması şarttır. O hâlde; kısa süreli olmamak kaydıyla, araç herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredildiğinde artık üzerindeki fiili hâkimiyetin ortadan kalkması, bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının da bulunmadığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hâkimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimse işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulacak, araç maliki sorumlu tutulamayacaktır. Örneğin, aracı uzun süreli kiralayan kiracı işleten sıfatını kazanacak, araç malikine husumet yöneltilemeyecek, ona yöneltildiğinde ise davanın husumet nedeniyle reddine karar verilecektir. Burada verilen ret kararının borcun olmadığına dair bir ret kararı olmayıp, davalının borçlu sıfatına (taraf sıfatına) sahip olmadığına ilişkin verilen ret kararı olduğu unutulmamalıdır.
Husumet (taraf sıfatı), bir usul hukuku sorunu olmayıp, davaya konu edilen subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı bir dava şartı değildir. Taraf sıfatı, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu olan bir olgudur (Kuru, B.: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, C.I, s. 331 vd).
Eş söyleyiş ile taraf sıfatının araştırılması, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile dava dışı … tarafından 1 yıllık kira sözleşmesi imzalandığı ve davacının fiili hakimiyetini 1 yıl boyunca kaybettiği anlaşıldığından bu süre içerisinde oluşacak kazalardan dolayı davacıya husumet yönetilmeyeceğinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Sözleşmenin noterde düzenlenmesi dikkate alındığından başkaca bir araştırmaya gerek görülmemiştir.
İK’nın 72/5. maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla, borçlu davacı yararına kötüniyet tazminatına hükmedebilmek için, alacaklı davalının takibinde haksız olması yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da ispatı gereklidir. Davalı alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. Bu hususun ispat yükü de, davacı borçludadır. (Bkz. Prof. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, sayfa 173 vd. ayrıca Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19.01.2012 tarih ve 2011/2342 E, 2012/239 K sayılı ilamı da aynı yöndedir.)
Somut olay kapsamında değerlendirildiğinden davalının kira sözleşmesinin varlığından haberdar olmadığı ve dosyaya yansıyan bir kötü niyet görülmediğinden ilgili kötü niyet tazminatı uygun görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanana Nedenlerle:
1)Davacının davasının kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasında 5.851,32 TL asıl alacak, 346,27 TL işlemiş faiz olmak üzere 6.197,59 TL’lik alacak ve ferilerinden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2)Kötü niyet tazminatının reddine,
3)İİK’nın 72/5 uyarınca takibin davacı yönünden derhal durdurulmasına,
4)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 423,35 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 105,84 TL harçtan mahsubu ile bakiye 317,51 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
6)Davacı tarafından peşin yatırılan 105,84 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 165,14 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7)Davacı tarafından yapılan Kep reddiyat gideri 1,10 TL, 8 elektronik tebligat gideri 44,00 TL, 3 müzekkere gideri 27,00 TL, 1 tebligat gideri 19,00 TL ve Noter evrak masrafı 254,52 TL olmak üzere toplam 345,62 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8)HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9)AAÜT’ye göre hesap edilen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/10/2021

Katip ***
¸e-imzalı

Hakim ***
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*