Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/481 E. 2022/370 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3- …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili … tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili …bank … Kayseri … Şubesi’nce kredili müşterilerinden, … Petrol Ürünleri Tic. Ve San. Ltd. Şti.’ne … tarihli 2.500.000,00-TL miktarlı genel kredi sözleşmesine istinaden ticari krediler kullandırıldığını, söz konusu sözleşmeyi dava dışı … , davalı borçlular … , … ve … ‘ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarından kefalet limitleri gereğince borcun tamamından sorumlu olduklarını, borçluların kredi ödemelerini aksatarak temerrüde düşmesi nedeniyle, banka tarafından Kayseri … Noterliği’nin … tarihli ve … yevmiye yevmiye ile ihtarnamesinin keşide edilerek, hesapların kat edildiğini, muaccel hale gelen kredi borcunun ödenmemesi üzerine Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasından verilen ihtiyati haciz kararı gereği borçlularla ilgili olarak Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığını, bu takibe borçlulardan … , … , … tarafından borcun tamamına ana para faiz ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 6.ı. delil başlıklı maddesi de; “Müşteri ve kefiller; banka ile aralarında çıkacak her türlü anlaşmazlıkta tarafların defter ve kayıtları ve mikro filmlerden, mikrofişlerden alınan kopyalar, elektronik ya da manyetik ortamlardan çıkarılan bilgileri içeren belgeler ile CD ROM, kamera kayıtları, telefon ses kayıtları, bilgisayar ve benzeri kayıtlar ile ATM kayıtlarının müstenitli olsun ya da olmasın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 193. maddesi uyarınca yegane geçerli, bağlayıcı ve kesin delil olacağını kabul ederler.” hükmünün bulunduğunu, icra takibinde talep edilen faiz oranının genel kredi sözleşmesinin 2.7.1. maddesi gereğince talep edildiğini, davalıların borca itirazlarının takibi geciktirmeye yönelik, haksız ve kötü niyetli olduğunu beyan ederek davalıların Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla; 1.096.946,52-TL üzerinden devamına, davalıların alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili tarafından mahkemeye cevap dilekçesinde özetle; müvekkili … ‘ın daha önce ortağı bulunduğu ve asıl borçlu konumunda bulunan … Petrol Ürünleri Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin davacı … bank … ‘nden almış olduğu krediye şahsi kefalet vermek amacıyla 2014 yılında davacı banka ile sözleşme imzaladığını, müvekkilinin sözleşmenin imzalanmasından sonra, … tarihinde hissesini devrederek bu şirketten ayrıldığını, müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmasının ardından davacı bankanın, müvekkilinin imzalamış olduğu kredi sözleşmesini kullanarak şirkete kredi verdiğini, bu verilen krediye de ayrıca yeni bir genel kredi sözleşmesi yapıldığını, şirketin o anki mevcut tek ortağı … ‘tan bu krediye ilişkin şahsi kefalet alındığını, müvekkilinin şahsi kefil olarak imzalamış olduğu kredi sözleşmesinde yer alan ve müvekkilinin müteselsil kefil olduğunu belirten hüküm, müvekkilinin el yazısı ile değil, “bilgisayar yazısı” ile yazıldığını, kefaletin eşin rızasının alınmamış olması sebebiyle de geçersiz olduğunu, beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline usulüne uygun tebligat yapılmadığını, gönderilen adreslerden müvekkilinin sürekli olarak ayrıldığını, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu şirketten müvekkilinin 2014 yılında ayrıldığını ve bu hususun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, faiz oranlarının hatalı olduğundan haksız ve fahiş taleplerin reddini, müvekkilinin eş rızasının alınmadığını beyan ederek davanın reddine ve %20 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir..
Davalı … , yasal süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş, yargılama sırasında Av. … tarafından bu davalı adına vekaletname ibraz edilmiştir. Bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarına ilişkin olarak verilen… tarihli dilekçede özetle genel kredi sözleşmesinin 3.5.2.8 maddesinin genel işlem koşulu niteliği taşıdığını, hesap kat ihtarının müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, İİK’nun 68/B maddesinin asıl borçlu yönünden uygulanabilir olduğunu, müvekkili yönünden uygulanamayacağını beyanla davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Yasal süresinde delil bildiren taraflarca Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, genel kredi sözleşmesine, kefalet sözleşmesine, hesap kat ihtarnamesine, hesap ekstrelerine, faiz genelgesine, davacı bankanın defter ve kayıtlarına, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı ihtiyati haciz dosyasına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının Uyap kayıtları incelenmek üzere yazı ile istenilmiştir. Bu takip dosyasının incelemesinde; davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. ve … ile davalılar … , … , … aleyhine Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile … tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı takip ile; 947.175,03-TL ana para (talep edilen temerrüt faizi yıllık %61,00),
112.958,03-TL işlemiş akdi faiz (… – … , yıllık %16,80 oranında),
29.007,73-TL işlemiş 16.80 oranında faiz (… – … ), 706,56
TL ihtarname masrafı ve 7.098,28-
TL BSMV’den oluşan toplam 1.096.946,52-TL’nin … Petrol Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.’den ve kefillerin kredi sözleşmesindeki kefalet limitleri dahilinde kendi temerrütlerinin sonuçlarından sorumlu olmak kaydıyla toplam alacağın tahsili tarihine kadar faiz, masraf ve vekalet ücreti ile tahsilinin talep edildiği, davalıların borca itirazı üzerine icra dairesi tarafından İİK’nun 62 ve 66. maddeleri gereğince takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.
Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı ihtiyati haciz dosyası celbedilmiştir. İncelemesinde; ihtiyati haciz isteyen … bank A.Ş. tarafından borçlular … , … , … , …. ve … Petrol Ürünleri Tic. Ve San. Ltd. Şti. hakkında … seri numaralı genel kredi sözleşmesi nedeniyle 1.039.902,76-TL miktarlı alacağın tahsili istemiyle ihtiyati haciz talep edildiği, mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Davalılar … , … ve … ‘ın T.C. kimlik numaraları ve açık kimlik bilgileri belirtilmek suretiyle Yahyalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihi ve sonrası itibarı ile davalıların … Petrol Ürünleri Tic. ve San. Ltd. Şti (VKN: … )’nin yetkilisi veya ortağı olup olmadığının sorulmuş ve ilgili kayıt ve belge örneği istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacı vekiline davaya ve takibe konu kredi türü ve alacağının ait olduğu dönemlere ilişkin olarak davacı bankanın kendi müşterilerine uyguladığı ve T.C. Merkez Bankası’na bildirdiği faiz miktar ve oranlarını gösterir faiz genelgesini (genel mektup) örneğini sunması için ara kararı ile süre verilmiştir. Davacı tarafça genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamelerinin muhatapla tebliğ şerhli örneğini, hesap ekstreleri ile T.C. Merkez Bankası’na bildirilen ve kredi işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarını gösterir tablosu (faiz genelgesi) dosyaya ibraz edilmiştir.
Delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267 ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir bankacı ve bir nitelikli hesap bilirkişisinden oluşturulan bilirkişi kuruluna tevdine, bilirkişilere HMK’nun 268. maddesi gereği banka defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince kredi sözleşmesinin tarafları, kredi miktarı, kefalet miktarı, hesap kat tarihi, kat tarihindeki ihtar, ihtarın tebliğ tarihi, ihtar ile muhataplara verilen süre, bu sürenin son gününün resmi tatil veya hafta sonuna denk gelip gelmediğinin tespiti ile buna göre temerrüt tarihinin belirlenmesi (ihtarda verilen sürenin son günü hafta sonuna veya resmi tatile denk geliyorsa takip eden ilk iş gününden sonraki gün temerrüt oluşacağı hususunun dikkate alınması), bankanın temerrüt tarihi itibari ile uyguladığı en yüksek akdi faiz oranının belirlenerek sözleşme hükümleri ile kararlaştırılan şekilde davalı tarafın sorumlu olduğu temerrüt faiz oranının tespiti, bu yapılırken davacının icra takibinde talep ettiği oranın göz önünde bulundurulması ve talebe bağlılık kuralı doğrultusunda hareket edilmesi, işlemiş temerrüt faizi miktarı, asıl alacak miktarı, BSMV miktarı, işlemiş faiz miktarı, masraf, olmak üzere takip talebinde ve icra ödeme emrinde yazılı olduğu şekilde talebe konu her bir alacak kalemi yönünden davacının varsa alacak miktarlarının kaçar TL olduğunun tespiti, takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde yapılan ödeme varsa ödeme tarihi ve miktarı, dava tarihinden bilirkişinin inceleme yaptığı tarihe kadar olan dönemde yapılan ödeme varsa ödeme tarihi ve miktarı, müteselsil kefillerin sorumluluk miktarına ilişkin olarak yine icra takibinin dayanağının hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, kefaletlerin geçerliliği ve zaman aşımı def’i hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Bankacı bilirkişi … ve nitelikli hesap bilirkişisi … ‘dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Davacı bankanın davalı asıl borçludan taleple bağlılık kuralı gereğince icra takip tarihi itibariyle 45-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 774.527,59-TL asıl alacak, 34.006,92-TL faiz ve 1.700,35-TL BSMV’den oluşan toplam 810.234,86-TL miktarında, 44-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 172.557,82-TL asıl alacak, 7.166,90-TL faiz ve 358,35-TL BSMV’den oluşan toplam 180.083,07-TL miktarında, 24-25 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 37,60-TL asıl alacak, 2,84-TL işlemiş faiz ve 0,14-TL BSMV’den oluşan toplam 40,58-TL miktarında, 24-24 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 52,91-TL asıl alacak, 2,55-TL işlemiş faiz ve 0,13-TL BSMV’den oluşan toplam 55,59-TL olmak üzere genel toplamda 990.414,09-TL nakit alacağının bulunduğu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Tic. Ve Ltd. Şti. arasında imzalanan 2.500.000,00-TL limitli genel kredi taahhütnamesinin davalılar … , … ve … tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı görüldüğünden davacı bankanın davalı asıl borçludan taleple bağlılık kuralı gereğince icra takip tarihi itibariyle 45-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 774.527,59-TL asıl alacak, 34.006,92-TL faiz ve 1.700,35-TL BSMV’den oluşan toplam 810.234,86- TL, 44-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 172.557,82-TL asıl alacak, 7.166,90-TL faiz ve 358,35-TL BSMV’den oluşan toplam 180.083,07-TL, 24-25 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 37,60-TL asıl alacak, 2,84 TL işlemiş faiz ve 0,14-TL BSMV’den oluşan toplam 40,58-TL, 24-24 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 52,91-TL asıl alacak, 2,55-TL işlemiş faiz ve 0,13-TL BSMV’den oluşan toplam 55,59-TL olmak üzere genel toplamda 990.414,09-TL nakit alacağına davalılar … , … ve … ‘ın müteselsil kefaletinin bulunduğu, icra takip tarihinden itibaren 45-1 nolu taksitli ticari krediye yıllık %35,52 oranında, 44-1 nolu taksitli ticari krediye yıllık %33,60 oranında, 24-25 nolu diğer ticari krediye yıllık %61,00 oranında, 24-24 nolu diğer ticari krediye yıllık %39,00 oranında temerrüt faizinin uygulanabileceği sonucuna varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti yazılı yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların uyuşmazlık noktalarının ana başlıklarıyla; davalılar … ve … ‘ın kefaletlerinin geçerli olup olmadığı, kefilliklerinin sona erip ermediği, davalı … ‘ın zamanaşımı def’inin haklı olup olmadığı, takibe konu edilen nedenlerle davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı, davalıların icra takibine vaki itirazlarının haklı olup olmadığı, bu itirazların iptalinin gerekip gerekmediği, icra inkar ve kötü niyet koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219, 223). İcra dosyasında itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığından, eldeki davanın bir yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi İrdelendiğinde; davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında … tarihinde 25 sayfa 5 sayfalık ek olmak üzere toplam 35 sayfadan oluşan 2.500.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesinin düzenlenerek imzalandığı, işbu sözleşmenin davalılar … , … ve … ile dava dışı … tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı görülmektedir.
İmzalanan genel kredi sözleşmesinin 1. maddesinde taraflar ve kredi limiti belirtildiği, 2. maddesinde genel hükümler başlığı altında 2.6 bendinde kredi faiz oranları ile ilgili açıklamaların bulunduğu, 2.7 bendinde ise gecikme ve temerrüt faizi başlığı altında temerrüt faizi ile ilgili hükümler yer verildiği, buna göre; “Müşteri, temerrüdün doğduğu tarihten itibaren borcun tamamen tasfiye edildiği tarihe kadar, bankanın müşteriye kullandırdığı nakdi kredi türlerine kredinin kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre içinde bankaca uygulanan (TL krediler için TL kredilere uygulanan, yabancı para krediler için ise o döviz cinsinden kredilere uygulanan) en yüksek kredi faiz oranının 2 katı tutarında, temerrüt tarihi itibarıyla temerrüt faizi hesaplamasına; esas alınacak nakdi kredi riskinin bulunmaması halinde ise bankanın kredinin kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre içinde nakdi ticari kredilere uyguladığı (TL krediler için TL kredilere uygulanan, yabancı para krediler için ise o döviz cinsinden kredilere uygulanan) en yüksek kredi faiz oranının 2 katı tutarında temerrüt faizi oranı uygulamasını kabul eder.” denildiği, sözleşmenin 3. maddesinde teminatlarla ilgili hususlar açıklandığı, 3.5. fıkrasında kredinin kefalet karşılığı kullandırılması ve kefillerin sorumluluğu başlığı altında düzenlemelerin yer aldığı, 3.5.1. fıkrasında “Sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefiller müteselsil kefil sıfatı ile kefalet vermeyi kabul ederler. Kefiller, müşterinin bankaya sözleşmeden doğan borçları için sözleşmede belirtilen kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Kefiller, kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere müteselsil kefaletin, anapara ve akdi faizini, bilcümle işlemiş/işleyecek temerrüt faizlerini, fonları, komisyonları, her türlü masrafı, vergi ve resimleri, dış işlemlerde kur artışı nedeniyle ortaya çıkacak ilave miktarları, kanuni takip giderlerini ve avukatlık ücretlerini de kapsadığını kabul ve taahhüt ederler.” yazıldığı, 3.5.2. fıkrasında banka ile müteselsil kefiller; 3.5.2.1. fıkrasında Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 582’nci maddesi gereği, müteselsil kefaletin sözleşme sebebiyle doğmuş borçları kapsadığı gibi, ileride doğması muhtemel borçları da kapsayacağı, 3.5.2.2.’de TBK’nun 584’üncü maddesi gereği, eşin rızasının en geç kefalet sözleşmesinin kurulması anına kadar kefiller tarafından temin edilerek bankaya ibraz edilmesi gerektiği, 3.5.2.3.’de borçlunun borcunu vadesinde ödememesi gibi açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olduğunun ortaya çıkması halinde, TBK’nun 586’ncı maddesi kapsamında borçlu takip edilmeden veya taşınmaz rehni paraya çevrilmeden, kefillere başvurulabileceği, 3.5.2.5.’de TBK’nun 598’inci maddesi gereği, işbu kefaletin süresiz olarak verildiği; bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan kefaletin, işbu kefalet sözleşmesinin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı; kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefillerin kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıklamasıyla, azami on yıllık yeni bir dönem için uzatılabileceği; kefaletin tüzel kişi tarafından verilmesi durumunda on yıllık sürenin söz konusu olmadığı, 3.5.2.6. Banka tarafından müşteriye açılan kredilerden dolayı kredinin açılma şekli ve nevine göre, keza sözleşmede yer alan tüm hususlardan da kefillerin bankaya karşı sorumlu ve yükümlü oldukları, 3.5.2.8.’de kefillerin sözleşmede yazılı adresini ikametgâh olarak seçtiği, adres değişikliklerini noter kanalı ile derhal ihbar etmesi gerektiği, aksi takdirde sözleşmede yazılı adrese yapılan tebliğlerin geçerli olacağının belirtildiği, 5. maddesinde kredi türlerinin açıklandığı bu maddenin 1. fıkrasında cari hesap usulünün uygulanması başlığında “sözleşmenin uygulanmasında banka tarafından yapılan ödemeler, tahakkuk ettirilen komisyon faiz her türlü vergi ve resim fonlar ve bankaca yapılan her nevi hizmet karşılığı alınacak ücretler ile müşteri tarafından hesaba yatırılacak paraların hesap ve tespitinde bakiyelerin tanınmasında kural olarak cari hesap usulü uygulanacaktır.” denildiği 10. fıkrasında ticari artı para kredisi (kredili ticari mevduat hesabı) ile ilgili bilgiler bulunduğu, 5.20.2.’de “Banka tarafından çek sorumluluk bedelinin ödenmesi halinde, gayri nakdi olarak takip edilen risk, nakde dönüşerek, sözleşmede geçerli nakdi kredi hükümleri geçerli olacaktır.” denilerek imzalandığı görülmektedir.

Davalıların Kefaletinin İrdelenmesinde; 6098 sayılı TBK’nun “eş rızası” başlıklı 584/1. maddesinde; “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadıkça yasal olmayan ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olan olabilir, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı maddeye … tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren … tarihli … sayılı yasanın … maddesi ile eklenen 3. fıkrasında ise “Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak yada yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, … tarihli ve … sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı vekili tarafından … tarihli dilekçesi ekinde davalı … ‘ın eşi … tarafından imzalanan … tarihli muvafakatname örneğini, davalı … ‘ın eşi … tarafından imzalanan … tarihli muvafakatname örneğini ve davalı … ‘ın eşi … tarafından imzalanan … tarihli muvafakatname örneğini dosya ibraz etmiştir. Buna göre davacıların eşlerinin kefalet sözleşmeleri kurulmadan önce yazılı rızalarının alındığı görülmektedir. Davalıların asıl borçlu şirketin borçlarına müteselsil kefil olduğu, kefil olunan tutar, kefalet tarihi ve müteselsil kefalet türünün davalılar tarafından el yazısı ile yazılıp imzalandığı, davalıların 6098 sayılı TBK’nun 584/1. maddesi uyarınca eş rızaların da alınmış olduğu, anılan davalıların sözleşmelerin altındaki adlarına atfen atılı olan imzasına itiraz etmediği, dolayısı ile kefaletlerinin geçerli bir şekilde alındığı görülmüştür.
Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde müvekkilinin asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.’deki ortaklığından 2014 yılında ayrıldığını ve bu hususun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını savunmuştur. Şirket ortaklığından ayrılmış olmak müteselsil kefaleti sona erdirir bir neden olarak kabul edilemez. Davalı… ‘ın genel kredi sözleşmesinin 3.5.2. maddesine göre müteselsil kefil olup, kefalet sözleşmesi kanuna uygun olarak kurulduğundan ve kefalet sorumluluğunun sona erdiğini gösteren bir hal söz konusu olmadığına göre davalı müteselsil kefilin kefalet limitine göre takip konusu borçtan sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 19. H.D.’nin 2011/12765 Esas ve 2012/3919 Karar sayılı emsal nitelikteki ilamı aynı yöndedir).
Faiz Hususu İrdelendiğinde; … tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 88. ve 120. maddelerinde temerrüt faizine sınırlamalar getirilmiştir. Yürürlük Kanunun 7. maddesine göre söz konusu hüküm … tarihinden önce başlatılmış takiplerde de uygulanacaktır. Ancak 6102 sayılı TTK’nun 8. maddesine göre ticari işlerde faiz serbestisi ilkesi geçerlidir. Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu’na göre daha özel bir kanundur. Aynı tarihte yürürlüğe giren bu özel kanunlar arasındaki farklı nitelikteki hükümler söz konusu olduğundan daha özel nitelikteki 6102 sayılı TTK hükümlerinin dikkate alınarak faiz oranının belirlenmesi gerekir. Mahkememizce Türk Borçlar Kanunu’nun 88. ve 120. maddesindeki sınırlamaların uyuşmazlıkta uygulanamayacağı taraflar arasındaki kredi sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerekeceği düşünülmüştür.
Taraflar arasında düzenlenen davaya konu genel kredi sözleşmesinin temerrüt faizi ve oranını düzenleyen 2.7 maddesinde gecikme ve temerrüt faizi başlığı altında temerrüt faizi ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Buna göre; “Müşteri, temerrüdün doğduğu tarihten itibaren borcun tamamen tasfiye edildiği tarihe kadar, bankanın müşteriye kullandırdığı nakdi kredi türlerine kredinin kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre içinde bankaca uygulanan (TL krediler için TL kredilere uygulanan, yabancı para krediler için ise o döviz cinsinden kredilere uygulanan) en yüksek kredi faiz oranının 2 katı tutarında, temerrüt tarihi itibarıyla temerrüt faizi hesaplamasına; esas alınacak nakdi kredi riskinin bulunmaması halinde ise bankanın kredinin kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre içinde nakdi ticari kredilere uyguladığı (TL krediler için TL kredilere uygulanan, yabancı para krediler için ise o döviz cinsinden kredilere uygulanan) en yüksek kredi faiz oranının 2 katı tutarında temerrüt faizi oranı uygulamasını kabul eder.” denilmektedir. Benimsenen bilirkişi kurulu raporunda davacı bankanın temerrüt tarihi itibari ile uyguladığı en yüksek akdi faiz oranının belirlenerek sözleşme hükümleri ile kararlaştırılan şekilde davalı tarafın sorumlu olduğu temerrüt faiz oranları 45-1 sayılı taksitli kredi için yıllık %35,52, 44-1 sayılı taksitli kredi için yıllık %33,60, 24-25 sayılı ticari kredi için yıllık %61,00 ve 24-24 sayılı ticari kredi için yıllık %39,00 olarak tespit edilmiştir. Buna göre davacı bankanın icra tabininde talep ettiği temerrüt faizi oranlarının yasaya, sözleşmeye ve yerleşik yargı uygulamalarına uygun olduğu görülmektedir.

Hesap Kat İhtarnamesinin İncelenmesinde; davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile davalılar … , … , … ve dava dışı … ‘a hitaben gönderilen Kayseri … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle taksitli ticari kredlerden kaynaklanan toplam 1.037.677,76-TL borcun 1 gün içinde ödenmesini, aksi takdirde yasal işlemlere başlanacağını bildirildiği görülmektedir.
Bilirkişi kurulu tarafından asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne sözleşmede yazılı adresine gönderilen ihtarnamelerin … tarihinde iade edildiği, … ‘a … tarihinde tebliğ edildiği görüldüğünden ödeme için verilen 1 günlük sürenin tatil gününe denk gelmesi nedeniyle tatilden sonraki … pazartesi günü ödeme günü kabul edilerek asıl borçlu firma ve … için temerrüt tarihi … olarak tespit edilmiştir. Yine bilirkişi kurulu tarafından … ve … ‘a sözleşmede yazılı olan adreslerine gönderilen ihtarnamelerin … tarihinde iade edildiği görüldüğünden ödeme için verilen bir günlük sürenin ilave edilmesi ile … ve … için temerrüt tarihi … olarak belirlenmiştir.
Genel kredi sözleşmesinin 3.5.2.8. maddesinde kefillerin sözleşmede yazılı adresini ikametgâh olarak seçtiği, adres değişikliklerini noter kanalı ile derhal ihbar etmesi gerektiği, aksi takdirde sözleşmede yazılı adrese yapılan tebliğlerin geçerli olacağının belirtilmiştir. Genel kredi sözleşmesinin 6.3. maddesinde ise “Müşteri ve kefiller, sözleşmede yer alan hususların yerine getirilmesi ve bankaca gerekli tebligatın yapılabilmesi için aşağıdaki yazılı yerin kanuni ikametgah kabul edildiğini, belirtilen yerde adres yazmaması halinde ticaret sicil dosyalarındaki son adreslerinin kanuni ikametgah kabul edilerek bu adrese yapılacak tebligatların şahıslarına yapılmış sayılacağını, ikametgahlarını değiştirseler bile yeni ikametgahlarını ticaret siciline tescil ettirip ayrıca bankaya noter aracılığı ile yazılı olarak bildirmedikleri taktirde, yukarıda kanuni ikametgah olduğu kabul edilen adrese yapılacak veya bu adresteki muhtarlığa tebligat evrakı bırakılmak suretiyle yapılacak her türlü tebligatın geçerli olacağını ve bu nedenle doğacak zararlardan bankanın sorumlu olmayacağını kabul ederler. Müşteri, yurtdışında yerleşik dahi olsa Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bir adresi tebligat adresi olarak göstermeyi, bu durumda bu adrese yapılacak tebligatın geçerli olacağını ve hukuki sonuç doğuracağını kabul eder.” yazmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı banka ile asıl borçlu arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiğinin, davalıların da sözleşmenin müteselsil kefili olduklarının, anılan sözleşmenin 3.5.2.8. ve 6.3. maddesinde, müşteri ve kefillerin sözleşmede yazılı adreslerini kanuni ikametgah kabul ettiklerinin ve bu adrese yapılacak her türlü tebligatın geçerli olacağının belirtildiğinin, davacı banka tarafından kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmediği gerekçesiyle hesabın kat edilerek, kat ihtarının asıl borçlu ile kefillere tebliğe çıkartıldığının ve asıl borçlunun ve davalı kefillerin sözleşmedeki adresine çıkartılan işbu ihtarın tebliğ de edildiğinin noter evraklarından anlaşılması karşısında davalı kefiller yönünden TBK’nun 586. maddesindeki koşulların oluştuğunun kabulü gerekmektedir. Kaldı ki, bir an için kat ihtarının davalı kefillere tebliğ edilmediğinin düşünülmesi halinde bile kat ihtarının asıl borçluya tebliğ edilmesinin yeterli olduğu, ayrıca kefillere tebliği şartı aranmayacağından, asıl borçluya tebliğe rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle davalı kefiller yönünden TBK’nun 586. maddesindeki koşulların oluştuğu sonucuna varılacaktır (Yargıtay 11. H.D.’nin 2016/8607 Esas ve 2016/8224 Karar sayılı emsal kararı). Bu nedenle davalıların aksi yöndeki savunmalarına itibar edilmemiştir.
Zamanaşımı Hususu İrdelendiğinde; bu konudaki uyuşmazlığın çözümlenmesi için “zamanaşımı” kavramı üzerinde durulmalıdır. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 125-140. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 146-161.) maddelerinde düzenlenmiş bulunan zamanaşımı, alacak hakkının, belli bir süre kullanıl¬maması yüzünden “dava edilebilme” niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Borcun zamanaşımına uğramasıyla, borç (alacak) sona ermez, sadece alacaklının dava yoluyla alacağını elde etme olanağı, “alacağın dava edilebilme niteliği” ortadan kalkar. Zamanaşımına uğramış bir borç, ifa edilebilen, fakat dava edilemeyen eksik bir borçtur. Zamanaşımına uğramış borç ifa edilirse, ifa geçerlidir, bir bağışlama veya alacaklı yönünden bir “sebepsiz zenginleşme” söz konusu değildir. Borçlu, borcun zamanaşımına uğradığını bilmediğini, bu nedenle hataen (yanılarak) ödemede bulunduğunu ileri sürerek verdiğini geri isteyemez(BK m. 62; TBK m. 78/2).
Zamanaşımı hukuki açıdan “def’i” (kişisel savunma nedeni) niteliğindedir. Borçlu borcunu ifadan kaçınmak istiyorsa, zamanaşımı def’inde bulunup, alacağın zamanaşımına uğradığını, dava edilebilme niteliğini kaybettiğini ileri sürebilir(BK m. 140; TBK m. 161). BK m. 140’da açıkça belirtildiği üzere, “zamanaşımı ileri sürülmezse, hakim bunu kendiliğinden gözönüne alamaz”. Bir alacağın zamanaşımına uğraması yani alacağın “dava edilebilme” niteliğini kaybetmesi için, “zamanaşımı süresi”nin geçmesi gerekir.
TBK’nun 146. maddesi: “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her dava on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmünü içermektedir. TBK’nun146. maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi genel bir süre olup, maddede de ifade edildiği üzere aksine bir hüküm bulunmadığı hallerde bütün alacaklar için geçerlidir. Aksine hükmün bulunduğu hallerden birisi bu maddeyi takip eden 147. maddede düzenlenmiştir. Anılan maddede beş yıllık zamanaşımına tabi olan alacaklar altı bent halinde hükme bağlanmıştır. TBK’nun 149. maddesine göre, sözleşmeden doğan alacaklarda “Zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.” Borcun yerine getirilmesi bir süreye bağlanmamışsa, borcun doğumu ile birlikte alacak “muaccel” olur ve borcun doğumu ile birlikte zamanaşımı işlemeye başlar. Sözleşmeden doğan borçlarda zamanaşımının işlenmeye başlaması için alacağın muaccel (istenebilir) olması yeterlidir. Alacaklı, alacağının varlığından haberdar olmasa dahi, alacağın muaccel olmasıyla birlikte, zamanaşımı süresi işler. Borcun ifası bir süreye bağlanmışsa, alacak, sürenin dolması ile, ifa gününün gelmesiyle muaccel olur ve o günden itibaren zamanaşımı işler. Bir borç ilişkisinden (örneğin kira sözleşmesinden) muacceliyet tarihleri farklı, aynı nitelikte birden çok borç doğmuşsa, zamanaşımı her alacak için o alacağın istenebileceği tarihten itibaren işlemeye başlar. Alacağın muacceliyeti, alacaklının bir bildirimine (ihbarına) bağlı ise, zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği günden itibaren işler (TBK m. 149/2).Taliki (erteleyici) şarta bağlı borçlarda zamanaşımı, şartın gerçekleştiği, bu suretle alacaklının borcun ifasını isteyebileceği tarihten itibaren işlemeye başlar. Buna karşılık, infisahi (bozucu) şarta bağlı borçlarda, şarta rağmen zamanaşımı işler.
Zamanaşımı süresi işlemeye başladıktan sonra borçlunun bazı eylemleri, borçla ilişkisinin devam ettiğini ve bu ilişkiyi devam ettirdiğini, alacaklının bazı eylemleri ise alacakla ilişkisinin devam ettiği ve hakkının peşinde olduğunu ortaya koyabilir. Bu eylemlere rağmen, zamanaşımı süresinin işlemeye devam ettiğini ve borcu sona erdirdiğini kabul etmek güçtür. Bunun dışında bazı alacakların nitelikleri ya da alacaklı ile borçlu arasındaki ilişkinin özel niteliği zamanaşımı süresinin işlemesini haklı göstermeyebilir. Bu mantıktan hareket eden Türk Borçlar Kanunu’nda, zamanaşımını durduran ve kesen sebeplere yer vermiştir
Zamanaşımının durması demek, o ana kadar işlemiş olan zamanaşımı süresinin işlediği noktada durması, buna yol açan sebebin ortadan kalktığı andan itibaren kaldığı yerden işlemeye devam etmesi demektir. Daha önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı durmuşsa, sebep ortadan kalkınca, zamanaşımı kaldığı yerden işlemesini sürdürür. Diğer bir deyişle, işlemiş bulunan süreler dikkate alınır, geri kalan süre için zamanaşımı yeniden işlemeye devam eder (TBK m. 153).
Zamanaşımının kesilmesi (kat’ı) ise, borçlunun veya alacaklının veya hakimin belli fiillerinin sonucu olarak, işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlamasıdır. Zamanaşımının kesilmesi için, zamanaşımının işlemekte olması gerekir. Zamanaşımı süresi dolmuşsa, zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmaz. Zamanaşımını kesen sebepler TBK m.154 ve 157’de gösterilmiştir. Bu maddelere göre zamanaşımı: borçlunun bir fiili ile; alacaklının bir fiili ile; yargılama ve takibe ilişkin bir işlemle; yargıcın emir ve hükmüyle kesilebilir. TBK 154/1’e göre borçlunun borcunu kabul ettiğini gösteren, borcun kısmen ödenmesi, güvence verilmesi gibi fiiller bizzat borçlu tarafından veya onun onayı ile üçüncü şahıs tarafından yapıldığı takdirde zamanaşımı kesilir. Üçüncü şahsın, borçlunun bilgisi dışında alacaklıya ödemede bulunması zamanaşımını kesmez. TBK m. 154/2’ye göre, “alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa veya icra takibinde bulunmuşsa veya iflas masasına başvurmuşsa” zamanaşımı kesilir. Dava, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış olur (HMK m. 118). Alacaklı alacağının bir kısmı için (diğer kısma ilişkin isteğini saklı tutarak) dava açmışsa, veya alacağının bir kısmı için icra takibinde bulunmuş ise, zamanaşımı sadece dava veya takip edilen kısım için kesilir.
TBK m. 157/1’e göre, bir dava veya def’i ile kesilmiş bulunan zamanaşımı, dava süresince iki tarafın yargılama ile ilgili her işleminden veya yargıcın her kararından sonra (kesilir ve) yeniden işlemeye başlar. Dava veya def’i reddedilirse zamanaşımı kesilmiş olmaz. Ancak dava esastan reddedilmemişse, davanın yeniden açılması mümkünse, fakat davanın açıldığı (def’in ileri sürüldüğü) gün ile reddedildiği tarih arasında geçen zaman içinde zamanaşımı süresi dolmuşsa, TBK m. 158’de (BK m. 137’de), belli haller için alacaklı yararına (reddin kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek) bir ek süre öngörülmüştür. TBK m. 158’e göre, dava veya def’i, mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek bir süre içinde haklarını kullanabilir. TBK m. 157/2’ye göre, zamanaşımı, icra takibi ile (kovuşturulması ile) kesilmişse alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımı kesilince, kesilmeden itibaren yeni bir süre işlemeye başlar (BK m. 135/1). Zamanaşımının kesilmesinden sonra işleyecek yeni zamanaşımı süresi, eski (kesilen) zamanaşımının aynıdır. Örneğin, beş yıllık bir zamanaşımı süresi kesilmişse, yeniden işlemeye başlayacak zamanaşımı süresi de beş yıldır. Bu genel kurala, TBK m. 156/2’de iki istisna getirilmiştir: “Borç bir senetle tanınmış” veya “kesinleşmiş, mahkeme veya hakem kararı ile sabit olmuşsa” kesilen süre daha kısa olsa bile, yeni zamanaşımı süresi daima on yıldır (Yargıtay HGK, 18/09/2013 tarihli, E:15-169, K:1365 sayılı emsal kararı).
Eldeki uyuşmazlıkta genel kredi sözleşmesinin 3.5.2.8. ve 6.3. maddesinde, müşteri ve kefillerin sözleşmede yazılı adreslerini kanuni ikametgah kabul ettiklerinin ve bu adrese yapılacak her türlü tebligatın geçerli olacağının belirtildiği, Kayseri … Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin davalı … ’ın sözleşmede el yazısı ile yazılı belirtilen adresine … tarihine gönderildiği, her ne kadar ihtarname bila tebliğ iade olmuş olsada, mevcut veya değişen adresinin ilgili bankaya bildirilmediği, böylece borcun muaccel hale geldiği, yine TBK’nun 154/2. maddesi gereğince, icra takibinde bulunulması, zamanaşımını kesen sebepler arasında yer almakta olup, davacı tarafından dava dışı asıl borçlu … Petrol Ürünleri Tic. Ve San. Ltd. Şti. Ve davalı kefiller hakkında Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiği TBK’nun 155. maddesinin 1 ve 2. fıkraları uyarınca da zamanaşımının kesildiğinin kabulü gerekeceği, böylece davaya konu alacağın zamanaşımına uğramadığı, aksine davalı savunmalarına itibar edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Alacak miktarı değerlendirildiğinde; kredi sözleşmesine dayanılarak yapılan eldeki davaya konu icra takibinde alacak hesabı yapılırken; takibe dayanak kredi sözleşmelerindeki hüküm nedeniyle davacı bankanın kayıt ve belgelerinin esas alınması hesabın kat edildiği tarih itibariyle davacı banka alacağının belirlenmesi bu miktara kat tarihinden ihtarda verilen ödeme süresinin sonuna kadar geçen sürede borçlunun henüz mütemerrit duruma düşmediğinin kabulü ile akdi (cari=sözleşme dönemi) faiz uygulanmalı; ödeme süresinin dolmasından sonra (temerrüdün gerçekleşmesi üzerine) alacağa temerrüt faizi uygulanmalıdır. Buna göre, temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin gider vergisi hesaplanıp kapitalize edilerek temerrüt tarihindeki asıl alacağın bulunması, bu alacağa takip tarihine kadar temerrüt faizi ve BSMV işletilerek takip tarihindeki toplam alacak miktarının bulunması, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler var ise bunların öncelikle masraf ve faizlere mahsubunun yapılması ve dava tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi gerekir. Mahkememizce aldırılan bankacı bilirkişi ve nitelikli hesap bilirkişisinden oluşturulan bilirkişi kurulunun raporunda buna uygun hesaplama yapıldığı görülmekle mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Bilirkişi raporunda taleple bağlılık ilkesi gereği icra takip tarihi ve dava tarihi itibarı ile davacı bankanın dava dışı asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Tic. Ve Ltd. Şti.’nden 45-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 774.527,59-TL asıl alacak, 34.006,92-TL faiz ve 1.700,35-TL BSMV’den oluşan toplam 810.234,86-TL miktarında, 44-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 172.557,82-TL asıl alacak, 7.166,90-TL faiz ve 358,35-TL BSMV’den oluşan toplam 180.083,07-TL miktarında, 24-25 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 37,60-TL asıl alacak, 2,84-TL işlemiş faiz ve 0,14-TL BSMV’den oluşan toplam 40,58-TL miktarında, 24-24 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 52,91-TL asıl alacak, 2,55-TL işlemiş faiz ve 0,13-TL BSMV’den oluşan toplam 55,59-TL olmak üzere genel toplamda 990.414,09-TL nakit alacağının bulunduğu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Petrol Ürünleri San. Tic. Ve Ltd. Şti. arasında imzalanan 2.500.000,00-TL limitli genel kredi taahhütnamesinin davalılar … , … ve … tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı görüldüğünden davacı bankanın davalı asıl borçludan taleple bağlılık kuralı gereğince icra takip tarihi itibariyle 45-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 774.527,59-TL asıl alacak, 34.006,92-TL faiz ve 1.700,35-TL BSMV’den oluşan toplam 810.234,86- TL, 44-1 nolu taksitli ticari krediden kaynaklanan 172.557,82-TL asıl alacak, 7.166,90-TL faiz ve 358,35-TL BSMV’den oluşan toplam 180.083,07-TL, 24-25 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 37,60-TL asıl alacak, 2,84 TL işlemiş faiz ve 0,14-TL BSMV’den oluşan toplam 40,58-TL, 24-24 nolu diğer ticari krediden kaynaklanan 52,91-TL asıl alacak, 2,55-TL işlemiş faiz ve 0,13-TL BSMV’den oluşan toplam 55,59-TL olmak üzere genel toplamda 990.414,09-TL nakit alacağına davalılar … , … ve … ‘ın müteselsil kefaletinin olduğu hesaplanmış ve bu konudaki görüş ve kanaatini bildirilmiştir. Bilirkişi kurulunun raporu dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli ve Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın konu ile ilgili içtihatları ile uyumlu bulunduğundan hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulü ile, Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının kısmen iptali ile 947.175,92-TL asıl alacak, 41.179,21-TL işlemiş akdi faiz ve 2.058,97-TL BSMV olmak üzere toplam 990.414,09-TL üzerinden icra takibinin devamına, takip tarihinden tahsil tarihine kadar itirazın iptaline karar verilen 45-1 sayılı taksitli krediden kaynaklanan 774.527,59-TL asıl alacağa yıllık %35,52 oranında, 44-1 sayılı taksitli krediden kaynaklanan 172.557,82-TL asıl alacağa yıllık %33,60 oranında, 24-25 sayılı ticari krediden kaynaklanan 37,60-TL asıl alacağa yıllık %61,00 oranında ve 24-24 sayılı ticari krediden kaynaklanan 52,91-TL asıl alacağa yıllık %39,00 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine, sübut bulmadığından dolayı davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra İnkar Tazminatı Ve Kötüniyet Tazminatı İstemleri İrdelendiğinde; davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde, davalılar … ve … ise kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir.
Davalılar hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilen alacak miktarının genel kredi sözleşmesinden kaynaklı banka kayıtlarına dayalı likit, yani belirlenebilir bir alacak olduğu kanaati ile, İİK’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptaline karar verilen toplam 990.414,09-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesi gerekmiştir.
Davalılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedebilmek için davanın reddine karar verilen kısmı hakkında davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun ispatlanması veya kötü niyetin dosya kapsamından anlaşılması gerekmektedir. Davacının kötü niyetli olduğuna ve kötü niyetle icra takibi başlatıldığına dair herhangi bir delil bulunmaması ve bu hususun ispatlanmamış olması nedeniyle koşulları oluşmadığından davalılar … ve … ‘ın kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
1-Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazlarının KISMEN İPTALİ ile 947.175,92-TL asıl alacak, 41.179,21-TL işlemiş akdi faiz ve 2.058,97-TL BSMV olmak üzere toplam 990.414,09-TL üzerinden İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA,
2-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar itirazın iptaline karar verilen 45-1 sayılı taksitli krediden kaynaklanan 774.527,59-TL asıl alacağa yıllık %35,52 oranında, 44-1 sayılı taksitli krediden kaynaklanan 172.557,82-TL asıl alacağa yıllık %33,60 oranında, 24-25 sayılı ticari krediden kaynaklanan 37,60-TL asıl alacağa yıllık %61,00 oranında ve 24-24 sayılı ticari krediden kaynaklanan 52,91-TL asıl alacağa yıllık %39,00 oranında temerrüt faizi işletilmesine ve takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin REDDİNE,
4-İtirazın iptaline karar verilen 990.414,09-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Koşulları bulunmadığından davalılar … ve … ‘ın kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 67.655,18-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 13.248,38-TL ile icra dosyasına yatırılan peşin harç miktarı olan 5.484,73-TL’nın mahsubu ile bakiye 48.922,07-TL karar ilam harcının davalılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) kabul ve ret oranına göre hesap edilen 1.227,92-TL’nın davalılardan ve bakiye 132,08-TL’nın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30-TL başvurma harcı, 13.248,38-TL peşin harç ve 5.484,73-TL icra dairesine yatan peşin dava harcı olmak üzere toplam 18.792,41-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yapılan 73,50-TL e-tebligat gideri, 102,00-TL tebligat gideri, 0,60-TL KEP gideri, 81,60-TL posta ücreti, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.257,70-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 2.038,43-TL’nın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
12-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 66.570,70-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın reddine karar verilen kısım üzerinden hesap ve taktir olunan 14.070,58-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, davacı vekili Av. … ve davalı … vekili Av. … , davalı … vekili Av. … ve davalı … vekili Av. … ‘ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy biriliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır