Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/46 E. 2021/781 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/46
KARAR NO : 2021/781

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 18/01/2021
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili banka tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, mevcut takip davalının borca itirazı üzerine durduğunu, yapılan itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu, itirazıp iptalinin gerektiğini, müvekkili banka ile dava dışı …. Şti arasında kredi sözleşmesi imzaladığını davalı borçlunun da söz konusu sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığını, sözleşme kapsamında davalı ve diğer borçluya nakit ve gayri nakit krediler kullandırıldığı gibi, ayrıca bir de … nolu kredi kartı tahsis edildiğini, söz konusu kredilerin ve kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine davalıya ve diğer borçluya takip borçlarına Kayseri …. Noterliğinin … yevmiye numaralı 07/06/2016 tarihli ihtarı keşide edildiğini, borçların söz konusu ihtarlarına rağmen ödeme yapmamaları nedeniyle haklarında Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, başlayan icra takibi davalının itirazı ile durduğunu belirterek davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptıkları haksız ve yersiz itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’nden az olmamak üzere davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi ile yargılama gideri ve avukatlık ücretinin de davalıya yüklenmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada uyuşmazlığa karşı davada uyuşmazlığa karşı tarafın iddiaları üzerine bankacılık kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğunu, müvekkilinin tüketici sıfatını taşıdığını, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu ve bu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı bankaya herhangi bir borcunun olmadığını, müvekkilinin borçlu olduğunu kabul etmemekle beraber, davacı banka tarafından alacağa uygulanan faiz miktarı da TBK ve TTK’ye aykırı olduğunu, davacı bankanın müvekkillerden yüksek oranında temerrüt faizi talep ettiğini, müvekkilleri açısından iş bu faiz oranına itiraz ettiğini, mahkememizce seçilecek olan hesap bilirkişisinden bu hususla ilgili rapor alınmasını talep ettiğini, kefil olan müvekkili için kefillik sınırının da konulmadığını, sözleşme tarihinde evli olan müvekkilin(2015-2016) kefil olarak borçtan sorumlu olabilmesi için eşinin de yazılı şekilde rıza göstermesi gerektiğini, ancak müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığı tarihte eşinin muvafakatı olmadığını, buna istinaden müvekkilinin borç nedeniyle davacı bankaya sorumlu bulunmadığını, haksız ve kötü niyetli iş bu davanın reddine, davacı banka alyehine müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi arz ve talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalının davalı dışı … firması ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını dava dışı firmanın kredi kartı kullandığını, davalının müteselsil kefil olduğunu ve borcun ödenmediğinden bahisle itirazın iptali dilemiştir.
Davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile davalı dışı … firması ile 1.200.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin 19/12/2013 olduğu, davalının ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 1.200.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Davaya esas kredi kartının ise 2013 yılında söz konusu genel kredi sözleşmesinin 45. maddesi kapsamında verildiği görülmüştür.
TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı bankaca kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davacı taraf kefile yönelmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacı alacaklı banka tarafından davalı borçlulara çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md. gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Somut olayda, kefile ve asıl borçluya çıkarılan 07/06/2016 tarihli noter kat ihtarında borçlulara 1 günlük süre verilmiştir, davalıya 09.06.2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Anılan gerekçeler uyarınca davalı 11/06/2016 tarihinde temerrüde düşürülmüştür. Açıklamalar uyarınca davalının borcunun tespiti amacıyla asıl alacağın temerrüd tarihine kadar akdi faiz ve BSMV; temerrüd tarihinden sonra temerrüd faizi ve BSMV tespiti gerekmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın dayanağı 2013 tarihli genel kredi sözleşmesidir.

Kullanılan kredi kartı nedeniyle davalının borcunu hesap edilmesi amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporun sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu, Merkez bankası Kredi Kartlarına uygulanacak azami faiz hükmü uyarınca %30,24 oranında olması karşısında bilirkişi raporu ve taleple bağlılık kuralı gereğince uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce kabul kararı verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.
Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1)Davacının davasının kısmen kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile, 19.915,01 TL asıl alacak, 39,37 TL kat öncesi işlemiş faiz, 15.124,26 TL işlemiş temerrüt faizi, 756,21 TL BSMV olmak üzere toplam 35.834,85 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa tahsil edilene kadar %30,24 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2)Haksız itiraz nedeniyle 35.834,85 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 2.447,87 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 496,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.951,12 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.149,98 TL’sinin davalıdan bakiye 170,02 TL’sinin davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5)Davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 496,75 TL peşin harç olmak üzere toplam 556,05 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6)Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 550,00 TL, 1 tebligat gideri 19,00 TL, 1 müzekkere gideri 9,00 TL, 5 elektronik tebligat gideri 27,50 TL ve 1 KEP reddiyat gideri 0,50 TL olmak üzere toplam 606,00 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 527,94 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7)Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
8)HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9)AAÜT’ye göre hesap edilen 5.375,22 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
10)AAÜT’ye göre hesap edilen 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/09/2021

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*