Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/36 E. 2022/53 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : …
DAVALI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Vade Farkından Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 13/01/2021
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketin koli bandı alımı talebi üzerine … tarihinde 3,20 TL birim fiyat + KDV olmak üzere toplam 3600 adet koli bandı gönderildiğini, … irsaliye tarihli 13,593,60 TL fatura kesildiğini, faturanın davalı şirkete tebliğ edildiğini, faturaya aylık %5 vade farkı işletileceğinin faturada belirtildiğini, davalı tarafından 8 günlük süre içerisinde faturaya herhangi bir itiraz sunulmadığını, davalı şirketin isteği üzerine … tarihinde 18.478,80 TL tutarlı … tarihli 2.090,02 TL tutarlı koli bandı siparişi üzerine malların davalıya teslim edildiğini ve bu iki faturanın da düzenlenerek davalı şirkete tebliğ edildiğini, faturalara itiraz edilmediğini, %5 vade farkı uygulanacağının fatura münderecatında yer aldığını, zamanında ödenmeyen işbu faturalardan dolayı … tarihinde 5.643,63 TL tutarlı vade farkı faturasının düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, BA – BS formlarının ilgili vergi dairesinden celp edilmesi ile davalının borcu ödemediğinin ortaya çıkacağını, davadan önce arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşılamadığını ileri sürerek; davanın kabulü ile, davalının Kayseri … Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını ve yetki itirazı olduğu halde yetki sorunu çözülmeden açılanan davanın HMK 114-115 vd. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin adresinin Küçükçekmece/İstanbul olduğunu ve yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin İstanbul Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında yapılmış bir vade farkı sözleşmesinin olmadığını, ayıplı olan ürünlerin iadesinin sağlandığını doğmayan bir alacağın varde farkının da doğmasının hukuken mümkün olmadığını, ayıplı ürünler nedeniyle müvekkilinin reklamasyona maruz kaldığını, reklamasyonun sebebinin davacı şirket olduğundan reklamasyondan kaynaklı talepte bulunma haklarını saklı tuttuklarını beyan ederek; davanın reddine, kötü niyetli davcının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair … tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi … ‘nin mahkememize sunmuş olduğu … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının 2020 yılı yevmiye, kebir, envanter defterlerinin açılış tasdiki ve kapanış tasdikine tabi yevmiye defterinin kapanış tasdiki süresinde yapıldığını, Davacının 2020 yılı defterlerinin HMK 222/2 ye uygun olduğunu, Davacının takibe konu ettiği … tarihli … nolu 5.643,63-TL bedelli vade farkı faturasının taraf defter kayıtlarında yer aldığını, takibe konu edilen faturadan sonra ödeme olduğuna ilişkin taraf defterlerinde kayıt olmadığını, davalı kayıtlarında yer alan iade faturasının (takibe konu fatura için düzenlenen) davacı kayıtlarında yer almadığını, anılan faturanın davacıya tebliğine ilişkin yazılı belgeye rastlanmadığını, Takip talebinde, takip öncesi faiz talebinin olmadığını mahkememize bildirmiştir.
… tarihli celsede; Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak, davalının HMK’nın 222 ve TTK’nun 80. maddesi gereği 2020 yıllına ait 6102 sayılı T.T.K.’nun 64. maddesinde sayılan ve tacir tarafından tutulmak zorunda olan tüm ticari defterlerinin, ticari defterlerdeki karşı taraf ile ilgili kayıtların yevmiye madde numaralarını da içerir muavin defter dökümü ve muavin defterdeki dayanak belge fotokopileri ile birlikte bizzat mahkeme kaleminde incelenmek üzere hazır etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesi amacıyla meşruhatlı davetiye tebliğine, davalının ticari defterler ve kayıtları mahkemede hazır edildiğinde HMK’nın 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş bilirkişi … ‘ün Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtası ile mahkememize sunmuş olduğu … tarihli raporda özetle; 1. Davacı şirketin ticari defterleri: Davalı şirkete ait aşağıda tabloda gösterilen noter tasdiklerinin ve e-defter beratlarını ihtiva eden 2020 yılına ait ticari defterleri incelemeye tabi tutulduğunu, İncelenen davalı şirkete ait 2010 yılı yevmiye ve defteri kebir e-defterlerinin açılış e-defter beratları ile envanter defterlerinin noter tasdikleri ile yevmiye e-defterinin kapanış (görülmüştür) e-defter beratının yasal süresinde olduğunu, davalı şirkete ait ticari defterlerinin TTK. 64/3. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğunu ve kendi lehine delil olma niteliğine haiz olduğunu, Davalı şirketin incelenen 2020 yılı ticari defterlerinde, 2020 yılında davacı şirketten 39.806,05 TL tutarında 4 adet fatura alındığı, karşılığında 32.881,81 TL tutarında 2 adet iade faturası düzenlendiğini ve 6.924,24 TL ödeme yapıldığı, yılsonu itibariyle davacı şirketin alacağı kalmadığının tespit edildiğini, Davalı şirketin defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunduğu, usulüne uygun tutulduğunu, davalının lehine delil olma vasfının bulunduğu, davacının icra takip dosyasına ve dava dilekçesinin ekinde sunduğu … tarihli 5.643,63 TL bedelli faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerinde ödeme kaydı bulunmadığını ancak davalının bu faturaya karşılık … tarih ve 5.643,63 TL tutarında iade faturası düzenlendiği, davalı defterleri itibariyle davacının takip dayanağı faturadan dolayı davalıdan alacaklı olmadığını, davalı defterlerindeki kayıtlar itibariyle tarafalar arasında vade farkı ödenmesine yönelik bir teamül olmadığını, bu şekilde düzenlenen vade farkına ilişkin başkaca bir fatura bulunmadığının tespit edildiğini, Davalı şirketin ticari defter ve belgelerine göre davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olmadığını mahkememize bildirmiştir.

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Davacı dava dilekçesiyle, vade farkı faturasında dolayı alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını belirterek yapılan takibe itirazın iptali dilemiştir.
Davalı ise icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine itiraz etmiş, vade farkı ödeneceğine dair bir sözleşmeleri olmadığını, satıma konu koli bantlarının bir kısmının ayıplı olduğundan iade edildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Davaya konu, Kayseri … Müdürlüğü’ne ait … esas sayılı icra takibi üzerinde yapılan incelemede; alacaklısının mahkememize ait işbu dava davacısı … Sanayi ve Ticaret A.Ş., borçlusunun yine mahkememize ait işbu dava davalısı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplam 5.643,63 TL üzerinde ilamsız icra takibi yapıldığı görülmüştür.
İcra dairesinin ve mahkememizin yetkisine dair değerlendirmede;
Her iki taraf da farklı olsalar bile bir sözleşme ilişkisini kabul ettiklerinden davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan TBK’nın 89. maddesinde ise “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir.
Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.” şeklindedir.
Davacının alacağı, para alacağı olması nedeniyle TBK 89 madde gereğince Kayseri mahkemeleri ve icra daireleri yetkilidir.
Esasa ilişkin değerledirmede;
Takibin dayanağı vade farkı faturası olduğu ve fatura üzerinde vade farkı ödeneceğine dair hüküm bulunduğu görülmüştür.
Davalı ticari defter incelemesinde davacı şirketten dört fatura alındığı, iki adet iade faturası düzenlendiği, 6.924,24 TL ödeme yaptığı, dava konusu vade farkı faturasının davalı defterinde kayıtlı olduğu davalının iade faturası düzenlediği görülmüştür. Davalının davacıya borçlu olmadığı görülmüştür. Davalının ticari defterini usule uygun tutulduğu tespit edilmiştir.
Davacı defterlerinin incelenmesinde ise vade farkı faturasının iade faturasının davacı kayıtlarında olmadığı, davacının davalıdan vade farkı faturasından kaynaklı 5.643,63 TL alacaklı olduğu görülmüştür.
HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.
Vade farkı istenebilmesi için, taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün bulunması şarttır (Y.İ.B.K.’nun 27.6.2003 gün ve E:2001/1, K:2003/1 Sayılı ilamı). Teamülün mevcut olduğunun kabulü için ise en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir.(HGK’nın 2004/19-470 E. 2004/462 K. sayılı kararı)
Somut olayda taraf ticari defterler ve sunulan deliller uyarınca taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün olmadığı görülmüştür.
Fatura üzerindeki vade farkına ilişkin ibareler sözleşme hükmü olarak değerlendirilemez. Davacının, satım sözleşmesinden kaynaklanan faturaya bağlı alacağını geç tahsil etmesi her halükarda vade farkı ödenmesini gerektirmez. Faturada vade farkı talep edileceğine dair kayıtlara dayanılarak talepte bulunulması da mümkün değildir. (Yargıtay İBHGK’nun 27.06.2003 tarihli, 2001/1 E- 2003/1 K sayılı kararı)
Anılan yasal değerlendirmeler uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 68,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 12,55 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
7-AAÜT’ye göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*