Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 10 yılı aşkın tecrübesi ve kullandığı öncü teknolojilerle faaliyet gösterdiği alanda Türkiye ‘nin lider kuruluşlarından biri olduğunu bir referans noktası olma yolunda olduğunu, taraflar arasında uzun yıllardır süregelen ticari ilişkinin mevcut olduğunu,bu ticari ilişki sebebiyle … tarihinde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 69.033,98 TL tutarında bir fatura düzenlendiğini, bu faturanın müvekkili şirkete ait olan ticari defterlere usulüne uygun olarak işlendiğini söz konusu faturanın işlenmemiş olmaması durumu muhasebe kayıtlarının 1 ay ileriden gitmesi gerekçesiyle müvekkil şirketi tarafından … tarihinde öğrendiğini, davalı taraf ile yapılan faturanın ticari deftere işlenmesine ilişkin görüşmelerden bir sonuç alınamaması sebebiyle meydana gelen uyuşmazlıktan sonra taraflar arasında bir süre devam eden ticari ilişkinin durmuş olduğunu,müvekkili şirket aleyhine Kayseri … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, müvekkili şirketin davalı şirkete borcunun bulunmadığını bilakis davalı şirketten alacaklı olduğundan borca itiraz ettiklerini takibin durduğunu belirterek davanın kabulüne , Kayseri … Dairesinin … esas nolu dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, söz konusu itirazın kötü niyetli olması sebebi ile takip tutaranın %20’si oranında davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekili tarafından müvekkili şirket aleyhine Kayseri … Müdürlüğünün … numaralı dosyası ile 52.651,61 TL diğer 7.919,38 TL (… -… işlemiş faiz) olmak üzere toplam 60.570,99 TL tutarlı takip başlatıldığını, müvekkile gönderilen ödeme emrinde yer alan “senet ve tarihi ve senet yoksa borcun sebebi” kısmında diğer 52.651,61 TL ibaresinde yer verildiğini, ödeme emri ekinde herhangi belgeye yer verilmediğini, davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmaması sebebiyle taraflarına süresinde takibe itiraz edildiğini, bunun üzerine, davacı tarafça mahkemeye gönderilen iş bu itirazın iptali davasının ikame olduğunu, ödeme emrinde zikredilmeyen 69.033,98 TL bedelli fatura, 40.000,00 TL’lik havale ve 65.640,00 TL bedelli çekten bahsedildiğini, deliler kısmında ticari defter kayıtlarının taraflar arasında tanzim olunduğunu, resmi evrak, tanık vesair delillere hukuki deliller olarak yer verildiğini, dava dilekçesi ekinde ise 56.640,00 TL bedelli çek fotokopisi içerikli çek giriş belgesine yer verildiğini, takibe sıkı sıkıya bağlı nitelik taşına itirazın iptali davasında takip talebinde yer verilmeyen belgelere dayanılması hukuka aykırılık taşıdığı gibi, iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğunu, iddianın genişletilmesine muvafakatının bulunmadığını, davacı tarafın kabulünde olduğu üzere müvekkil şirketin bahsi geçen dönemdeki mali işlerini yürüten personeli tarafından … tarihinde 6.000,00, … tarihinde 6.000,00 TL ,… tarihinde 4.640,05 TL olmak üzere toplam 16.640,05 TL’lik kayıt düzeltme amaçlı , gerçekte olmayan nakit tahsilat giriş kaydı yapıldığını, ekli muavin defter kayıtlarında müvekkilinin 48.836,48 TL alacaklı göründüğünü, … , … ve … tarihli 16.640,05 TL’lik kayıt düzeltme amaçlı , gerçekte olmayan nakit giriş toplamının, … tarihli 27.000,00 TL’lik ve … tarihli 13.000,00 TL’lik ödemeler toplamı 40.000,00 TL’nin eklenmesi gerektiğini belirterek davanın usulden reddine, usulden redde ilişkin itirazlarının saklı kalmak üzere , davanın esastan reddine, takibinde haksız ve kötüniyetli olan davacının %20 ‘den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır. … tarihli celsesinde davalı şirketin bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılarak, 2019 yılı Nisan ayına ait davalı şirket tarafından bildirilen Form Bilanço alım (B.A) belgesinin gönderilmesine karar verildiği, Mimarsinan Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden yazı cevabı geldiği görüldü.
Mahkememizin … tarihli celsesinde taraflar tarafından ticari defterler sunulur veya incelemeye esas yerleri bildirilirse ya da verilen kesin sürenin dolmasından sonra HMK nun 266. Maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına,HMK nun 267 ve 268 maddesi gereğince resen seçilecek bir mali müşavir – muhasebeci bir bilirkişiye dava dosyasının tevdine,HMK’nın 273/1. maddesi gereği mahkememizce toplanan tüm deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle; tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle, davacının defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerini olup olmadığı usulüne uygun tutulup tutulmadığı, davacının lehine veya aleyhine delil olma durumu bulunup bulunmadığı, davacı ile davalı arasında ticari ilişkiye dair kayıt olup olmadığı, davacının davalıdan dava konusu istemlerden dolayı alacaklı olup olmadığı, davacı ile davalı arasında dava dilekçesi dışında başka bir ticari ilişki olup olmadığı, BA-BS formları incelenmek suretiyle açıklamalı rapor tanziminin istenilmesine karar verildiği, bilirkişi …’un … tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafından ibraz edilen 2019-2020 yılına ait defterlerinin açılış ve kapanış kayıtlarının mevcut olduğu, davacı defterlerinin sahibi lehine delil teşkil ettiği, davalı tarafından ibraz edilen 2019-2020-2021 yılına ait e-defterlerin açılış ve kapanış beratlarının mevcut olduğu, defterlerin sahibi lehine teşkil ettiği, davacının temel iddiasının davalıya düzenlenmiş olduğu … tarih … nolu 69 033,98 TL tutarındaki iade mal faturasının davalı defterlerine işlenmediğ ve davalının 52.651,61 TL tutarında bakiye borcunu ödemediğine ilişkin olduğu, söz konusu iade mal faturasının davalı defterlerinde kaydının bulunmaması ve davalı tarafından bağlı bulunan vergi dairesine verilen BA mal alış beyannamesinde de herhangi bir bildiriminin bulunmaması nedeniyle davacı alacağının dayanağını oluşturan 69.033,98 TL tutarındaki iade faturasına konu teslimatın davalıya yapıldığına ilişkin dava dosyasında herhangi bir dayanak belgenin bulunmaması nedeniyle , söz konusu iade faturası tutarının davacı defterlerinde ki davalı hesabından düşülmesi(52.651,61 TL -69.033,98 TL) halinde , davalının 16.382,37 TL davacıdan alacaklı olması nedeniyle davalının takip tutarı kadar davacıya borcunun bulunmadığını mahkememize bildirmiştir.
… tarihli celsede … tarih, … numaralı 5.180,20 TL’lik faturaya ilişkin olarak … numaralı sevk irsaliyesiki imzanın, … tarih, … numaralı 210,61 TL’lik faturaya ilişkin olarak … numaralı sevk irsaliyesiki imzanın, … tarih, … numaralı 4.499,43 TL’lik faturaya ilişkin olarak … numaralı sevk irsaliyesiki imzanın ve … tarihli … numaralı sevk irsaliyesindeki imzayı atan …’in davacının çalışanı veya şirket yetkilisinin oğlu olup olmadığı ve imzanın şirket personeline ait olup olmadığı noktasında beyanda bulunmak üzere 2 haftalık süre verildiği, dava dışı …’in davacı şirket yetkilisi …’in oğlu olduğu hususu mahkememize bilgi verildiği görüldü.
… tarihli celsede belirtilen faturaların ve sevk irsaliyelerinin bir örneğinin Elazığ Nöb. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilerek tanık …’in tanık olarak beyanının alınması için karar verildiği, ancak Elazığ … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tanığın beyanının alındığı anlaşıldı.
Mahkememizin … tarihli celsede Davacı vekili dava dilekçesinde yemin deliline dayandığından davacı tarafa iade faturasındaki mallar ile ilgili yemin deliline dayanıyor ise yemin metnini sunması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, yemin metni sunulmadığı takdirde yemin deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği, Mahkememizin … tarihli celsesinde davalı şirket yetkilisi …’ın duruşmaya geldiği ancak davalı vekilinin uyuşmazlık konusuna göre yemin metninin uyarlanarak yemin ettirilmesine ilişkin talebi kabul edilerek beyanının alınmadığı, Mahkememizin … tarihli celsesinde; Davalının itirazlarının kabulü ile, yemin metninin 69.033,98 TL’lik iade faturasına konu mal veya hizmetin davalı tarafça teslim alınıp alınmadığı noktasında olduğundan yemin metninin 69.033,98 TL’lik iade faturasına konu malın veya hizmetin davalı tarafça alınıp alınmadığı şeklinde düzeltilmesine, davacı vekiline ilgili faturayı sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde ilgili faturaya dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına, Davacı taraf faturayı sunduktan sonra fatura örneği ile birlikte tekrar (1 nolu ara kararda belirtildiği şekliyle) yemin metninin davalı şirket yetkilisine ihtaratlı olarak tebliğine, Davalı tarafa bilirkişi raporunun 9 nolu sayfasında belirtilen davacı defterinde yer almayan faturalarla ilgili yemin deliline dayanıyor ise yemin metnini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde yemin deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağının ihtarına karar verildiği, Mahkememizin … tarihli celsesinde davacı şirket ve davalı şirket yetkilisinin duruşmada hazır oldukları, Davacı şirket yetkilisi … beyanında” bana göstermiş olduğunuz 69.033,98 TL’lik faturadaki malları teslim almadık dedi. Davacı şirket yetkilisi … beyanında”Bana göstermiş olduğunuz 672,36 TL tutarlı … tarihli, 17.023,27 TL tutarlı … tarihli, 401,20 TL tutarlı … tarihli, 1.268,50 TL … tarihli, 910,49 TL tutarlı … tarihli, 1.883,28 TL tutarlı, … tarihli, faturalardaki malları benim şirketimce teslim alınmamıştır dedi.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesi ile davalıya … tarihli 69.033,98 TL lik fatura düzenlediklerini, davalının ise kendileri hakkında Kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasında takip yaptığını, kendilerinin alacaklı olduğunu ve kendilerine ödeme yapılmadığını ve davalı hakkında takip yaptığını belirterek Kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasında itirazın iptali dilemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde kendilerinin alacaklır olduğundan bahisle davanın reddini dilemiştir.
Kayseri genel icra dairesinin … esas sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklısının iş bu dosyanını davacısı borçlusunun ise iş bu dosyanın davalısı olduğu, davacı tarafça diğer adı altında 52.561,61 TL miktarlı takip yaptığı görülmüştür. Takibe süresinde itiraz sonrası takibin durduğu görülmüştür.
Taraflar arasında var olduğu iddia edilen ilişki fatura ve açık hesap ilişkisine dayandırılmış olmakla, fatura ve faturanın delil olma kuvveti bakımından bir değerlendirme yapmak gerekmiştir.
Faturanın TTK’da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura,”Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika” olarak tanımlanmıştır. Buna göre fatura, tek taraflı düzenlenmesi her zaman mümkün olan bir belgedir.
TTK 21/1.maddesine göre, “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir”. TTK 21/2 maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.
27.06.2003 tarihli 2001/1 E.2003/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir..” denilmiştir.
Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle akdî ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir.
Akdî ilişkinin ticari defterler üzerinden kanıtlanması halinde alacaklı olduğunu iddia eden kişinin delil olarak ya her iki tarafın defter ve kayıtlarına dayanması ya da münhasıran davalı defter ve kayıtlarına dayanması gerekir.
Somut olayda ispat, davaya konu malların teslim edilip edilmediği ve teslim edildi ise bedelin ödenip ödenmediği noktasındadır. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. (TMK m. 6) İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190) Somut olayda taraflarlar alacağa malların teslim edildiğini ispat etmek zorundadır.
Mahkememizce tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmıştır. Tarafların ticari defterleinin incelenmesi sonucu sunulan raporun düzenlenmesinde davalı defterlerine 69.033,98 TL lik faturanın kayıtlı olmadığı davacıda yer aldığı ilgili faturadaki mal ve hizmetin davalıya teslim edildiğinin ispat yükünün davacıya düştüğü, yine bilirkişi raporunda 672,36 TL, 17.023,27 TL, 401,20 TL, 1.268,50 tl , 5.180,20 TL ve 910,49 TL, 210,61 TL 1.883,28 TL, 4.499,43 TL, 404,98 TL olarak belirlenen davalı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterlerinde yer aldığı, ancak davacı defterlerinde yer almadığı bu faturalardaki mal ve hizmetin davacıya teslim edildiğinin ispat külfetinin davalıya düştüğü anlaşılmışıtr.
Mahkememizce taraflara ilgili sevk irsaliyesi ve teslim tesellüm tutanaklarının sunulması talep edilmiştir. Sunulan kayıtlar uyarınca dinlenen tanık, … 5.180,20 TL miktarlı, 210,61 TL, 4.499,43 TL, 404,98 TL miktarlı faturadaki malların davacı adına teslim aldığını beyan ettiği ve ilgili kişinin davacı personeli olduğu anlaşılmakla ilgili mal-hizmetin davacıya teslim edildiği anlaşılmıştır. Nihai olarak bilirkişi raporunda belirtilen ve davalının ispat yükü altında bulunduğu faturaların 10.106,09 Tl lik kısmı ispatlanmıştır. Bakiye kısmı ise ispatlanamamıştır.
Davacının ispat külfeti altında olduğu 69.033,98 TL miktarlı faturaya ilişkin herhangi bir sevk irsaliyesi ve teslim tesellüm tutanağı sunulmamıştır.
Mahkememiz nihai olarak tarafların kendi üzerinde ispat külfetinde olduğu faturaları konusunda yemin teklifi her iki tarafa hatırlatılmış her iki taraf duruşmaya katılmış ve usulen yemin yapılarak söz konusu malların şirketlerine teslim almadığı konusunda yemin etmişlerdir.
Somut olarak davacı tarafın kendi defterleri uyarınca 69.033,98 TL lik fatura ispatlanamadığından faturadaki mal-hizmetin davalıya teslim edildiği, ispatlanamadığından kendi defterleri nedeni ile davanın 16.382,37 TL kendi defterlerine göre borçlu bulunduğundan davacının dava konusu takip nedeni ile herhangi bir alacağı bulunmadığından davasının reddine karar verilmiştir.
-Kötüniyet tazminatına ait değerlendirmede;
İcra İflas Kanunun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/6546 E., 2019/7768 K. Sayılı ilamı)
Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir.
Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.
Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1980 tarihli ve 1979/9-82 E., 1980/2073 K.; 10.04.2002 tarihli ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 tarihli ve 2005/19-286 E., 2005/268 K., 21.10.2015 tarihli ve 2013/19-2415 E., 2015/2335 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı(borçlu)’nun üzerindedir.
Açıklanan gerekçeler ışığında, dava yönünden davacı kötü niyetli görülmediğinden ve bu hususun davalı tarafından ispatlanamaması sebebi ile davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminatının reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 269,85 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 731,56 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 461,71 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan talimat masrafı olan 72,00 TL ve posta masrafı olan 5,60 TL olmak üzere toplam 77,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-AAÜT’ye göre hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
8-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin davalı ve davacı şirket yetkilisinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı….
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*