Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/195 E. 2022/493 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında yaklaşık 10 yıllık bir ticari ilişki bulunduğunu, davalının inşaat faaliyetiyle iştigal ettiğini ve davacıdan emtia satın aldığını, davacının taraflar arasındaki açık hesap ilişkisinden 136.508,44 TL alacaklı olduğunu, davalı aleyhine Kayseri …Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ileri icra takibi yapıldığını, davalının haksız yere itiraz ederek takibin durdurulmasına karar verildiğini, tarafların ticari defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini, davalının davacıya verilmeyen ve bazı çekleri kendi ticari defterlerine işleyerek alacaklı olduğunu ileri sürdüğünü, tarafların 2011 yılından bu tarafa tüm ticari ilişkilerini kapsayan ticari defterlerin incelenmesi halinde dava konusu alacağın ortaya çıkacağını ileri sürerek; davanın kabulü ile, davalının Kayseri …Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatın hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili … tarihli dilekçesi ile davasını ıslah etmiş, 136.508,44 TL’nin dilekçe tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan alınarak tarafına verilmesini ıslah ile talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasını önce itirazın iptali davası olarak açıp daha sonra alacak davasına ıslah etmelerine muvafakatlerinin olmadığını, davacının dava dilekçesindeki iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının mal sattığına dair BS formunu vergi dairesine bildirmediğini, konuya ilişkin herhangi bir sevk irsaliyesi olmadığını, müvekkilinin davacıya borcu olmadığı gibi 91.606,28 TL malzeme alacağı olduğunu savunarak; davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.

HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair … tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi Prof. Dr. … ‘ın mahkememize sunmuş olduğu … tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafın davalı ile olan ticari ilişkilerinin 2011 yılından itibaren olduğunu belirttiğini ancak yapılan incelemeye 2016 yılından sonraki ilişkilerin sunulduğunu, önceki dönemlere ilişkin ticari defterlerin iş yerinde çıkan yangın sebebiyle zayi olduğunun taraflarına bildirildiğini, davacının 2016 yılından sonraki davalı ile olan ticari ilişkilerini gösteren muavin defter kaydının rapor ekinde sunulduğunu, davacının kayıtlarına göre 2015 yılından devreden bakiye 372.280,79 TL alacak gözükmekte olduğunu, bu alacağın önce davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, davacının ticari defterlerinde 2016 – 2017 ve 2018 yıllarında davalıya düzenlenen 705.040,82 TL tutarında fatura kaydı bulunduğunu, davacı tarafça bu faturalara dayalı satışın ispatlanması gerektiğini, davacının ticari defterlerinde … tarihinde … numaralı yevmiye maddesinde … Cari hesap senet çıkış açıklaması ile 47.475,35 TL davalıdan alacak olarak kaydedildiğini, davalıdan alacak olarak yazılan diğer işlemlerin faturaya dayanmakta birlikte bu işlemin hangi sebeple yapıldığının anlaşılmadığını, davacının söz konusu tutara ilişkin belge sunması gerektiğini, davacının ticari defterlerinde davalıdan 1.021.414,00 TL tutarında tahsilat gözükmekte olduğunu, davalının raporu içinde yer alan ödemeleri inceleyerek bu ödemenin dışında baka ödemesi varsa belgeleri sunması gerektiğini, davalı tarafına ayrıca davacı ile olan ticari ilişkilerini gösteren muavin defter kaydını flash bellek içinde excel ortamında sunması ve ticari defterlerini de teslim etmesi gerektiğini mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
Davacı dava dilekçesiyle, faturadan dolayı alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını belirterek yapılan takibe itirazın iptali dilemiş daha sonra ise tam ıslah ile açık hesap ilişkinden kaynaklı alacağa çevirmiştir.
Davacı ticari defter incelemesinde davacının davalıdan 103.382,96 TL alacaklı olduğu davacının ticari defterini usule uygun tutulduğu tespit edilmiştir.
HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.
Somut olayda davalı tarafa iki defa süre verilmiş ancak ticari defterlerin sehven sunulmadığından bahisle tekrar süre istemiştir, ancak verilen kesin süre olması dikkate alınarak kabul edilmemiş ve nihai olarak ticari defterleri sunmaktan kaçınmış olduğundan, davacının defteri usule uygun tutulduğundan ve HMK 6. Maddesi gereğince ödemeyi ispat edemediğinden davanın taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, 103.382,96 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağa … tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 7.062,08 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 2.428,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.633,15 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 999,63 TL’sinin davalıdan bakiye 320,37 TL’sinin ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 2.428,93 TL peşin harç e 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere 2.488,23 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 750,00 TL, 1 tebligat gideri 19,00 TL, 20 elektronik tebligat gideri 115,00 TL, ve 13 kep reddiyat gideri 7,80 TL olmak üzere toplam 891,80 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 675,36 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
8-AAÜT’ye göre hesap edilen 13.771,38 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-AAÜT’ye göre hesap edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*