Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/146 E. 2021/850 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/146 Esas
KARAR NO : 2021/850

HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – … …
2- … – … …
3-… – … …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 24/02/2021
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … A.Ş.ile müvekkili … Şubesi arasında 25/05/2015 tarihinde Genel Kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden 2.500.000,00 TL’ye kadar kredi limiti açıldığını, diğer davalıların genel kredi limiti tutarına kadar müteselsil kefil olmayı kabul ve taahhüt ettiklerini, kredi kullandırıldıktan sonra borçlunun ödeme güçlüğüne düştüğünü, 07/10/2019 tarihinde rotatif kredi borcunun %2 faiz oranı ile 12 ay vadede yapılandırılmasını talep ettiğini ve talebi uyarınca kredi borcunun yapılandırıldığını, buna rağmen davalı şirketin ödeme planı uyarınca ödemesi gereken taksitleri zamanında ödemediğini, taksitlerin ödenmemesi üzerine 18/08/2020 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarnamenin 21/08/2020 tarihinde borçlulara tebliğ edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, borçlularının bora ve ferilerine itiraz ettiğini, davalıların tüm itirazlarının haksız, mesnetsiz ve alacağı geciktirmeye yönelik olup tamamen kötü niyetli olduğunu ileri sürerek; davanın kabulü ile, Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında vaki itirazın iptaline, kötü niyetli olarak takibin durmasına sebebiyet verildiğinden takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı taraflara usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalılar davaya herhangi bir cevap vermemişler ve mahkememizce yapılan açık duruşmalara da katılmamıştır. Davalı tarafların HMK’nın 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacakları tespit edilmiştir.

DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair 03/06/2021 tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi …’nun mahkememize sunmuş olduğu 07/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı bankanın icra takip tarihi itibariyle davalı asıl borçlu ….A.Ş. firmasından taksitli ticari krediden kaynaklanan 363.390,02 TL Asıl alacak + 47.240,70 TL işlemiş faiz + 2.362,04 TL BSMV olmak üzere Toplam 412.992,76 TL nakit alacağının bulunduğunu, davacı banka ile davalı asıl borçlu firma arasında imzalanan Genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzalayan Davalılar ….A.Ş. ve …’ın davacı Bankanın davalı asıl borçlu firmadan icra takip tarihi itibariyle taksitli ticari krediden kaynaklanan 363.390,02 TL Asıl alacak + 47.240,70 TL işlemiş faiz + 2.362,04 TL BSMV olmak üzere Toplam 412.992,76 TL nakit alacağına müteselsil kefaletlerinin bulunduğunu mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalılardan … firması ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, diğer davalıların müteselsil kefil olduğunu ve borcun ödenmediğinden bahisle itirazın iptali dilemiştir.
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile davalı … firması ile 2.500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin 25/05/2015 olduğu, diğer davalıların ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 2.500.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Davaya esas kredinin ise 2015 yılında söz konusu genel kredi sözleşmesi kapsamında 08/10/2019 tarihinde verildiği görülmüştür.
TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı bankaca kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davacı taraf kefile yönelmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacı alacaklı banka tarafından davalı borçlulara çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md. gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Somut olayda, davalılara çıkarılan 18/08/2020 tarihli noter kat ihtarında borçlulara 1 günlük süre verilmiştir, davalıya 21/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Anılan gerekçeler uyarınca davalılar 21/08/2020 tarihinde temerrüde düşürülmüştür. Açıklamalar uyarınca davalının borcunun tespiti amacıyla asıl alacağın temerrüd tarihine kadar akdi faiz ve BSMV; temerrüd tarihinden sonra temerrüd faizi ve BSMV tespiti gerekmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın dayanağı 2015 tarihli genel kredi sözleşmesidir.
Kullanılan kredi nedeniyle davalının borcunu hesap edilmesi amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporun sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu, sözleşmenin 2.7 hükmü uayrınca cari kredi faiz oranı en yüksek olanının %50 fazlası kararlaştırıldığından %60 oranında temerrüt faizinin işletilmesi uygun olması karşısımda karşısında bilirkişi raporu ve taleple bağlılık kuralı gereğince uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce kabul kararı verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.
Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1)Davanın kısmen KABULÜ ile; Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …Esas sırasında kayıtlı icra dosyasında davalıların itirazının KISMEN İPTALİ ile takip tarihi itibariyle 363.390,02 TL asıl alacak, 47.240,70 TL işlemiş faiz, 2.362,04 TL BSMV olmak üzere toplam 412.992,76 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %60 oranında temerrüd faizi uygulanmasına, fazlaya ait istemin reddine,
2- Haksız itiraz nedeniyle asıl alacağın (412.992,76 TL) %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 28.211,53 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 7.105,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 21.106,20 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalılardan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 7.105,33 TL peşin harç ile 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 7.164,63 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 4 elektronik tebligat gideri 22,00 TL, 1 müzekkere gideri 9,00 TL, bilirkişi ücreti 550,00 TL ve 12 tebligat gideri 228,00 TL olmak üzere toplam 809,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalılar tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından varsa kullanılmayarak artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
9-AAÜT’ye göre hesap edilen 37.359,49 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/10/2021

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*