Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/110 E. 2021/1136 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACILAR : 1- ***
2- ***
3- ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI : 1- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 2- ***
3- ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.

DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (cismani zarar sebebiyle açılan tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacılar vekili *** havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin çocukları …’a *** tarihinde Talas İlçesi, *** Mahallesi, … Bulvarı üzerinde yaya olarak karşıdan karşıya geçtiği sırada davalılardan …’in mülkiyetinde ve … idaresindeki 38 … plakalı aracın çok süratli bir şekilde kontrolsüzce çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkillerinin çocuğu Umutcan’ın ağır şekilde yaralandığını, Umutcan’ın 22 gün süre ile Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahi bölümünde yoğun bakımda kaldığını, kaza nedeniyle sosyal hayattan mahrum kaldığının ve temel ihtiyaçlarının yerine getiremediğini, davalı tarafın kazadan sonra müvekkilleri ile ilgilenmediğini, küçük Umutcan’ın iş gücü kaybına maruz kalacak şekilde sakat kaldığını belirterek; iş gücü kaybı nedeniyle 5.000,00-TL manevi tazminat, sürekli bakıma muhtaç olması nedeni ile 5.000,00-TL manevi tazminat, müvekkillerinin yaşadıkları acı ve elem nedeniyle küçük Umutcan için 50.000,00-TL, anne Semra için 100.000,00-TL ve baba Ersin için 100.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan (sigorta şirketleri yönünden poliçe kapsamı ve limiti ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar … ve … vekili *** havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda aniden yola fırlayan Umutcan’ın ışıklı işaret ve yetkili kişilerin bulunmadığı geçitlerde ve kavşaklarda, yaklaşan aracın uzaklık ve hızını göz önüne almadan veya göz önüne aldığı halde uygun zamanda geçmemek maddesini ihlal ettiğinden, kusurlu olduğunu trafik kazası tespit raporunda yer aldığını, raporda müvekkile verilen kusura itiraz ettiklerini, Müvekkil bütün tedbirleri almış iken görüşü engeller şekilde kamyonetin arkasından yola aniden fırlayan davalıya, vurmamak için elinden gelen çabayi sarfettiğini, dileksiyonu sağa çevirip kaldırıma çıktığını, fakat aracın sol sinyal lambasına çarpan Umutcan’ın maalesef yaralandığını, müvekkilin hızı daha fazla olsa idi Umutcan’ın vücudunda kırık olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı *** A.Ş. vekili *** havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan 38 … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olup, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirkete dava öncesinde başvuru yapılmadığını, bu nedenle dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama sırasında davalı … A.Ş. ticari unvanını *** A.Ş. olarak değiştirmiştir.
DELİLLER :Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Dava öncelikle Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılmış, ***Esas ve *** Karar sayılı ilamla mahkemenin görevsizliğine karar verilerek dava dosyası mahkememize tevzi edilmiştir.
Dava konusu trafik kazasına karışan 38 … plakalı aracın kaza tarihi olan … tarihindeki tescil bilgilerinin, malikinin kim olduğunun araştırılması için İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış, ilgili tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları yaptırılmış, davacıların aile nüfus kayıt tablosu UYAP sistemi üzerinden temin edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne müzekkere yazılarak … tarihli trafik kazası nedeniyle yaralanması dolayısı ile …’un bu hastanede gördüğü muayene ve tedavilerine ilişkin tüm tedavi evrak ve grafileri ile adı geçene ait *** nolu hasta dosyası ve raporların mahkememize gönderilmesinin istenilmiştir.
Erciyes Üniversitesi Sağlık Uygulama Merkezi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihinde meydana gelen ve …’un yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasına ilişkin hastanede bulunan tüm evrak, kayıt, bilgi, rapor ve belgelerin eksiksiz olarak gönderilmesi istenilmiştir.
Davalı *** A.Ş.’ne müzekkere yazılarak 38 … plaka sayılı araca ait ZMMS poliçesinin varsa dava konusu kaza nedeniyle oluşturulan hasar dosyasının örneğinin gönderilmesi istenilmiştir.
SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihli trafik kazası nedeniyle davacılara rücua tabi her hangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı, maaş veya gelir bağlanıp bağlanmadığı sorulmuştur.
Kayseri 5. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak *** Esas sayılı dosyasının mahkememize gönderilmesi istenilmiştir.
Davalı tarafça bildirilen tanıklar yargılama sırasında usulünce dinlenmişlerdir.
Davalı tanığı *** beyanında; “Olay tarihinde davaya konu kazada araç içerisindeydim. Yolda devam ederken önümüzde transit bir araç vardı, bu araç bizim solumuzda idi. Çocuk bu transit aracın arkasından birden bizim aracımızın önüne çıktı, babam aracın kornasına bastı, ayrıca babam fren yaptı, dreksiyonu sağa kırdı. Ben aracın arka sağ kısmında oturuyordum. Benim görebildiklerim bu kadardı, başka kaza anına ilişkin hiç bir şey hatırlamıyorum, ancak çarpma neticesinde çocuğun düştüğünü de gördüm. Kazadan sonra babam aracı durdurdu, daha sonra babam araçtan inerek çocuğun yanına gitti, çocuğu kucuğına alıp hastaneye gitti. Kazanın olduğu tarihte ben hamile idim, ancak her hangi bir yaralanmam olmadı. Bu olay nedeniyle annem ve babam bir kaç kez davacı tarafı ziyarete gittiğini biliyorum. Ayrıca kazadan hemen sonra bir kısım kişiler bizim araca çok yüklendiler, sopa ile aracın üzerine vurdular. Köyde bulunan tanımadığım bir kişi beni ve bizim araçtakileri araçtan alarak bizim eve götürdüler. Ayrıca benim bildiğim kadarıyla annemler ziyarete gittiğinde karşı taraftan bir kaç kişi tepki göstermiş. Bunu ben ailemden duydum. Çocuğun önümüzdeki transit aracın arkasından yola çıktığı anda bizim araç ile çocuğun arasında ne kadar mesafe olduğunu ben bilemiyorum, ancak babam fren yaptı, sağa kırdı direksiyonu ancak çarpma oldu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı *** beyanında “Ben davalıların damadı olurum. Olay tarihinde Kayseri’den köyümüz olan Örencik’e gidiyorduk. Ben aracın ön sağ kısmında oturuyordum. Olayın meydana geldiği Kepez köyüne gelmeden yaklaşık 200-250 metre kala bims taşıyan kamyonlar yola araçları park etmişler, muhabbet ediyorlardı. Sonradan bizi farkedince bize yol verdiler, köye girdik. Orada bakkal vardı. Birden önümüzde park halinde bulunan beyaz transit aracın arkasından bir çocuk yola çıktı. Çocuğu farkeder farketmez, kayınbabam aracı sağa kırdı, fren de yaptı. Korna çalıp çalmadığını hatırlamıyorum. Ancak aracın sol far kısmı ile çocuğa çarptı ve çocuk yere düştü. Daha sonra kayınbabam yoldan geçen bir aracı durdurarak yanında hatırlayabildiğim kadarıyla iki kişi ile birlikte çocuğu hastaneye götürdü. Kazadan sonra olay yerine gelen kişiler bizim araçta bulunan eşime, kayınvalideme, baldızımı darp etmeye çalıştılar, ancak orada bulunan sağ duyulu kişiler buna engel oldu. Ben de jandarma gelene kadar oradaki bakkala girerek bekledim. Saldıranlar arasında şu anda hazır bulunan davacılar yoktu. Diğer kişiler yani dava ile taraf olmayan orada bulunan kişiler tarafından bu yönde bir eylem gerçekleştirilmeye çalışıldı. Vatandaşların neden saldırmaya çalıştığını bilmiyorum, bizim tarafımzdan her hangi bir karşı tarafa kışkırtıcı tavrımız olmadı. Kaza anından önce yaklaşık 200-250 metre geride biz durakladığımız için aracın hızı kaza anında fazla değildi. Tahminime göre aracın hızı 40-50 km civarındadır. Çarpma anında ben kaza yerinde sağda ve solda başka kişiler olup olmadığına dikkat etmedim. Benim dikkatime gelen beyaz transit araçtı ve çocuk bunun arkasından çıktı. Ben yoldan geçen kişiler olup olmadığına dikkat etmedim. Sadece kazadan sonra gelen ve çocuğun hastaneye götürüldüğü aracı hatırlıyorum. Bu olaydan sonra kayınvalidem, kayınbabam, benim kendi anne ve babam davacı tarafa ziyarete gittiler. İlk gittiklerinde ben de vardım. Bu ziyaretimiz iyi geçmişti. İkincisinde ben yoktum, ancak ikinci ziyaret iyi geçmemiş, kayınvalidem Erciyes Üniversitesi’nde çalışmaktadır. Kendisi ile kazadan sonra ilgilenmiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı *** beyanında; “Olay tarihinde ben de ailem ile birlikte Kayseri’den köyümüze gidiyorduk. Babamın arkasında yani şoför koltuğunun arka kısmında oturuyordum. Kazanın olduğu köye gelmeden 200 metre geride iki adet kamyon yolda karşılıklı olarak duruyorlardı. Biz gelince yol verdiler. Sonra biz hareketimize devam ettik. Bizim önümüzde transit bir araç vardı. Bu aracın arkasından birden bir çocuk çıktı. Babam önce hatırlayabildiğim kadarıyla kornaya bastı, daha sonra frene basması ile aracı sağ tarafa kırması bir oldu. Ancak buna rağmen çocuğa çarptı. Benim gördüğüm kadarıyla mesafe çok yakındı (tanık eliyle yaklaşık 20 – 25 cm. Lik mesafe gösterdi). Mesafe yakındı ancak tam olarak ne kadar olduğunu bilemiyorum. Ben sadece gördüğüm an itibariyle mesafenin yakın olduğunu biliyorum. Babamın çocuğu ne zaman gördüğünü ben bilemem. Araç kaza anında tahminime göre saatte 40-50 km civarında bir hızda idi. Kaza olur olmaz araçtan ilk ben indim. Babam kazanın şoku ile önce hemen inememişti, onu ben indirdim. Babam iner inmez çocuğu kucağına alarak oradan gelen başka bir araca çocuğu bindirdi. Olay sırasında bizim aracın kapısını açtılar aracın üzerine çıkıp zıpladılar. Hamile olan ablama saldırdılar. Ayrıca eniştemi korumak için markete girdirmişler. Bana bir şey yapan olmadı. Orada sağ duyulu insanlarda vardı, onlar olaya müdahale ettiler. Bildiğim kadarıyla babamlar 2-3 kez karşı tarafa ziyarete gittiler. Kötü muameleye uğradıklarını kendilerinden duydum. Bu sebepten dolayı bir daha ziyaretlerine gidemediler. Orda bulanan insanlar arasında şu anda huzurda bulunan davacılar yoktu. Orada bize saldıran kötü muamele eden insanların neden böyle birşey yaptığını bilmiyorum, ziraa orada yaralı bir çocuk vardı, babam bu yaralı çocuğu alarak hastaneye götürdü. Ayrıca kaza anından önce yolun ortasında bilye oynayan çocuklarda vardı. Bu çocuklar kazadan önce yani geldiğimiz yol üzerinde oynayan çocuklardı, biz bu çocukları geçtikten sonra kaza oldu.” şeklinde anlatımlarda bulunmuştur.
*** tarihli trafik kazası nedeniyle yaralanması dolayısı ile davacı …’un geçici ve sürekli iş gücü kaybı olup olmadığı hususunda Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’ndann rapor alınmıştır. *** tarihli adli tıp raporunda özetle, ” *** …’un … tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı son durum arızasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak: Gr1 I(12c……….65)A %100; E cetveline göre %100 (yüzde yüz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, mevcut tıbbi belgelere göre kişinin kaza öncesi dandy walker sendromu ve hidrosefali durumu nedeniyle kaza öncesi durumundan; Gr1 I(12a……….30)A %34; E cetveline göre %28,0 (yüzde yirmi sekiz virgül sıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, kaza öncesi maluliyet oranının kaza sonrası maluliyetinden çıkarıldığında 100-28,0=%72,0: Olay nedeniyle oluşan maluliyetinin %72,0 (yüzde yetmiş iki virgül sıfır) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 12 (oniki) aya kadar uzayabileceği” belirtilmiştir.
Tarafların yukarıda sözü edilen rapora itirazları ve eksik hususlar üzerine dosya Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’na gönderilerek kusur durumunun tespiti yönünden ek rapor alınmış, *** tarihli ek raporda “Ersin oğlu, 2008 doğumlu …’un … tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı arızası nedeniyle 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği 4. bölüm, 15/a maddesi kapsamında başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumnda olduğu” bildirilmiştir.
Dava konusu *** tarihli trafik kazasısının oluşumunda kimin veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğunun tespiti amacıyla ilkin Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan kusur raporu alınmıştır. *** tarihli raporda “38 … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in % 25 davacı yaya …’un %75 kusurlu olduğunun tespit edildiği” bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan alınan kusur raporuna tarafların itirazları nedeniyle dava dosyası ve ekleri Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yolu ile gönderilerek buradan kusur raporu alınmıştır. Karayolları fen heyeti üyeleri arasından seçilen kusur bilirkişileri İsmail Binici, Suzan Küçükkılavuz ve İbrahim Karakoç’tan oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle, “Davalı sürücü …’in %15 oranında tali kusurlu, davacı çocuk yaya …’un %55 oranında asli kusurlu olduğu ” bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan alınan kusur raporuna alınan kusur raporu ile Karayolları fen heyeti üyeleri arasından seçilen kusur bilirkişileri ***’tan oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli rapor arasında çelişki bulunması ve tarafların itirazları nedeniyle bu kez dava dosyası ve ekleri İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yolu ile gönderilerek buradan kusur raporu alınmıştır. İTÜ Trafik Kürsüsü öğretim üyeleri arasından seçilen kusur bilirkişileri ***’dan oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda özetle, “Davalı sürücü …’in % 25 oranında tali kusurlu, davacı çocuk yaya …’un %75 oranında asli kusurlu olduğu ” bildirilmiştir.
Delillerin toplanmasından sonra aktüer bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Aktüer bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “davaya konu kazada davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı 38 … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in % 25 davacı yaya …’un %75 kusurlu olduğu tespit edilmiş, davacının davaya konu kaza sonrasında 12 ay süreyle mutat iş ve gücünden kaldığı, vücut genel çalışma gücünden %72 oranında kaybettiği ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunun tespit edildiği, davacının dava konusu kaza sonrasında bakıcı gideri nedeniyle uğramış olduğu maddi zararının 428.155,39-TL (sigorta şirketinin sorumluluğu 268.000,00-TL ile sınırlı olmak üzere) geçici ve sürekli iş görmezlik (maluliyet) nedeniyle uğramış olduğu maddi zararının 238.496,25-TL (geçici ve sürekli iş göremezlik zararının poliçe limiti 268.000,00-TL kapsamında kaldığı) ” bildirilmiştir.
Davacılar vekilince verilen *** tarihli talep arttırım dilekçesi ile maddi tazminat talepleri arttırılmış ve harçları yatırılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, trafik kazası nedeniyle, 6098 sayılı TBK’nun 54. maddesi gereğince maddi tazminat ile 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların uyuşmazlık noktalarının; … tarihli trafik kazasının oluşumunda kimin ne oranda kusurlu olduğu, kaza sırasında yaralanan davacı …’un sürekli iş gücü kaybı ve bakıcı gideri zararları olup olmadığı, varsa davacı …’un davalılardan bakcı gideri ve sürekliiş göremezlik nedeniyle maddi tazminat talep edip edemeyeceği edebilecek ise miktarlarının ne olduğu, yine tüm davacıların bu kaza nedeniyle manevi zararlarının olup olmadığı, varsa davacıların davalılardan manevi tazminat talep edip edemeyecekleri hususlarına ilişkindir.
Mahkememizde evvelce yapılan yargılama sonunda *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı gerekçeli karar ile “1-) Davacı …’un maddi tazminat davasının kabulü ile, 228.425,43-TL sürekli iş göremezlik (maluliyet) zararı ve 428.155,39-TL bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 656.580,82-TL maddi tazminatın davalı … A.Ş.’nin ZMMS poliçesi teminat limiti ile (228.425,43-TL maluliyet + 268.000,00-TL bakıcı gideri = 496.425,43-TL) sınırlı ve işbu dava tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
2-) Davacıların davalı … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … için 30.000,00-TL, davacı … için 25.000,00-TL ve davacı … için 25.000,00-TL manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine,
3-) Davacıların davalı … ve … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,
4-) Davacıların davalı … A.Ş. hakkındaki manevi tazminat isteminin reddine” dair karar verilmiştir.
Mahkememizin *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı gerekçeli kararı davalı … A.Ş. vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nce icra kılınan istinaf incelemesi sonunda 01/02/2021 tarihli, 2021/84 Esas ve 2021/100 Karar sayılı ilam ile “Cismani Zarar Halinde Lazım Gelen Zarar ve Ziyan başlığı altında düzenlenen TBK’nun 54. maddesinde, bedensel zarara uğranılması nedeni ile talep edilebilecek zarar türleri belirtilmekte olup çalışma gücü kaybı da bu zarar türleri arasında yer almaktadır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra da Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.” nedeni ile mahkememizin 23/12/2019 tarihli, 2014/1879 Esas ve 2019/1060 Karar sayılı gerekçeli kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İade edilen dava dosyası mahkememizin 2021/110 Esas sırasına kaydedilmiştir.
Yeniden yapılan yargılama sırasında Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/84 Esas ve 2021/100 Karar sayılı ilamı doğrultusunda dava dosyasının ve dosya içerisinde davacı …’un celbedilen tüm tedavi evrak ve grafileri ile daha önceki raporlar eklenmek sureti ile Adli Tıp Kurulu 3. İhtisas Kurulu’na müzekkere yazılmasına, tedavi evrak film ve grafileri, önceki iş göremezlik raporları ve dosya kapsamı incelenmek, daha önceki adli tıp raporunda …’un maluliyetinin %28’lik kısmının dava konusu kazadan öncesi adı geçenin doğuştan mevcut olan “Dandy Walker sendromu ve Hiprosefali” durumu ile oluştuğuna ilişkin tespitin göz önünde bulundurularak …’un … tarihli trafik kazasında yaralanması nedeni ile kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet derecesi ve oranını bildirir açıklamalı rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca düzenlenen ***tarihli raporda özetle; “1-Ersin oğlu, 2008 doğumlu …’ın … tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kullanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: Gr1 I(12c……….65)A %100, E cetveline göre %100 (yüzde yüz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, ancak mevcut tıbbi belgelere göre kişinin kaza öncesi Dandy Walker sendromu ve hidrosefali durumu nedeniyle kaza öncesi durumundan; Gr1 I(12a……….30)A %34, E cetveline göre %28,0 (yüzde yirmi sekiz virgül sıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, Kaza öncesi maluliyet oranının kaza sonrası maluliyetinden çıkarıldığında 100-28,0=%72,0: Olay nedeniyle oluşan maluliyetinin %72,0 (yüzde yetmiş iki virgül sıfır) olduğu, 2-İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 12 (on iki) aya kadar uzayabileceği, 3-Aynı yönetmeliğin 4. bölüm, 15/a maddesi kapsamında başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumunda olduğu” bildirilmiştir.
11 Ekim 2018 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği özellikle trafik kazalarına bağlı olmak üzere tazminat davalarında mahkemelerce bilhassa istenilen ve bu konu ile ilgili değerlendirmelerde tüm bilirkişi kurumlarca kullanılan bir cetveldir. Bu cetvelde vücuttaki her bir sisteme ait hastalık veya arızalar için puanlar yer almakta olup, bu sayede çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybına bağlı bir oran verilebilmektedir.
01/09/2013 tarihinde ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiş, yönetmelik ile Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nde de düzenlenen, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 25. maddesi (malul sayılma), 28. maddesi (yaşlılık aylığı bağlanması), 47. maddesi (vazife malullüğü) çerçevesindeki uygulamanın ne şekilde yapılacağına ilişkin düzenlemeler getirilmiştir. Bu yönetmelik ile Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği tümüyle yürürlükten kaldırılmamış, sadece “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” ile düzenlenen konulardaki düzenlemeler yürürlükten kaldırılmıştır.
Cismani Zarar nedeniyle maluliyet raporu, Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin 2. maddesinde “(1) Bu Yönetmelik; a) 5510 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağına,ilişkin usul ve esasları kapsar.” düzenlemesi ve ilgili yönetmeliğin 22. maddesinde yer alan “(1) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meydana gelen arızalar sonucunda, sigortalının meslekte kazanma gücünün ne oranda azalacağına ilişkin hesaplama, Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit Cetvellerinde (Ek-3) yer alan A, B, C, D ve E cetvellerine göre yapılır.” düzenlemesi gereğince, “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerinde düzenlenmekte olup bu düzenlemeler Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılmamış olduğundan halen yürürlüktedir. Nitekim Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin 23. maddesinde “(1) Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.” denilmiş, ancak iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle maluliyet oranın belirlenmesine yönelik hüküm ve cetvellerin yürürlükten kaldırıldığı belirtilmemiştir.
Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin olarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü tarafından çıkartılan 2013/34 Sayılı Genelgede de “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na dayalı olarak yürürlükte olan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” 03/08/2013 tarihli ve 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olup, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik ile birlikte; 2011/49 sayılı Genelge çerçevesinde iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin hususlar devam etmekte olup, çalışma gücü kaybı tespitine ilişkin hususlar yeniden düzenlenmiştir.” denilerek maluliyet oranının tespitinde uygulana gelen iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin olarak yönetmelik hükümlerinin yürürlükte olduğu belirtilerek, bu çerçevede uygulamanın “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne” göre yapılmasının gerekliliği açıklanmıştır. Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü de 17/09/2015 tarihli 2015/23 Sayılı Genelgesinde, iş kazası ve meslek hastalığının rapor düzenlemeye yetkili sağlık kuruluşları tarafından “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne” göre düzenleneceği belirtilmiştir. Bu nedenlerle 01/09/2013 tarihinden sonrası içinde “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin” iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı 17 ve devamı maddelerinin hali hazırda yürürlükte bulunmaktadır (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi, 25/022021 tarihli, 2018/2763 Esas ve 2021/361 Karar sayılı karar ilamı).
Malulen emekli olma işlemleri ile ilgili olan 3 Ağustos 2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği yönetmelikteki tanımıyla kişinin “çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğinin” değerlendirilmesi için düzenlenmiştir. Yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalık veya arızaların bu kapsamda sayılabileceği listelenmiş, kapsama girmeyenler için ise herhangi bir oran belirtilmemiştir. Bu bağlamda belli bir tarihteki bir olaya bağlı çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının değerlendirilmesinde Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin bütünüyle iş göremezlik raporlarında kullanılması teknik olarak mümkün değildir. Zira 2013 tarihli yönetmelik malulen emeklilik ile ilgili baremleri içermekte olup maluliyet oranının tespitine yönelik belgeleri ve cetvelleri içermemektedir. Bu nedenle, Adli Tıp Kurumu tarafından Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kullanılarak hazırlanan rapor dosya kapsamına uygun, hüküm vermeye ve denetime elverişli bulunarak mahkememizce benimsenmiştir.

Dosyanın rapor veren aktüer bilirkişiye tevdine tarafların kazanılmış hakları da göz önünde bulundurulmak sureti ile aktüer hesabının güncellenmesi hususunda ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli ek raporda özetle; “1-Durum: Bakiye ömrün tespitinde PMF 1931 İşaretli Yaşam Tablosunun kullanılması gerektiği kanaatinde olunur ise davacının, geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, bakıcı gideri nedeniyle uğramış olduğu maddi zararın 428.155,39-TL (ıslah ile talep 428.155,39) TL söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sağlık/tedavi giderleri teminat limitini aştığı (kaza tarihi itibariyle 268.000,00-TL) kapsamında kaldığı, sürekli iş görmezlik (maluliyet) nedeniyle uğramış olduğu maddi zararının 235.978,54-TL (ıslah ile talep 228.425,43-TL) söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık/ölüm teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 268.000,00-TL) kapsamında kaldığı, 2-Durum: Bakiye ömrün tespitinde TRH2010 işaretli Yaşam Tablosunun kullanılması gerektiği kanaatinde olur ise davacının, geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, Bakıcı gideri nedeniyle uğramış olduğu maddi zararının 506.193,57-TL (ıslah ile talep 428.155,39-TL) söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sağlık/tedavi giderleri teminat limitini aştığı (kaza tarihi itibariyle 268.000,00-TL) kapsamında kaldığı, Sürekli iş görmezlik (maluliyet) nedeniyle uğramış olduğu maddi zararının 277.111,94-TL (ıslah ile talep 228.425,43-TL) söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık/ölüm teminat limiti aştığı (kaza tarihi itibariyle 268.000,00-TL) olduğu” bildirilmiştir.
Davacı ***vekili *** tarihli ıslah dilekçesi ile “Islah dilekçemizin kabulü ile, dava dilekçemiz ve miktar artırım dilekçesi ile talep etmiş olduğumuz;
a. Küçük Umutcan’ın sürekli işgöremezliği nedeniyle sürekli işgücü kaybı tazminatına yönelik 228.425,43-TL maddi tazminat talebimizi ıslahla 277.111,94-TL olarak talep ediyoruz.
b. Sürekli bir başkasının bakımına muhtaç olması nedeni ile 428.155,39-TL bakıcı gideri tazminatına dair talebimizi ıslahla 506.193,57 TL olarak talep ediyoruz.
Bu miktarların herbirinin, davalılardan (Sigorta şirketi yönünden poliçe kapsamı ve poliçe limitleri ile ile sınırlı olarak sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen olay tarihinden itibaren (sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren) yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılara yüklenmesine karar verilmesini vekaleten talep ederiz.” şeklinde talepte bulunup ıslah harcını yatırmıştır. Islah dilekçesi davalıların vekillerine *** tarihinde tebliğ edilmiştir.
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut birşeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, aynı maddenin 5. fıkrasında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91. maddesinin 1. fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, trafik kazasına karışan aracın işleteni veya araç işleticisi teşebbüs sahibi olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği anlaşılmaktadır.
Eldeki davada kaza tarihi *** tarihi olup dava *** tarihinde açılmıştır. Trafik kazası 6704 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan *** tarihinden önce meydana gelmiş olup, trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olduğundan (2918 s.K.m.90) ve haksız fiiller gerçekleştikleri anda hüküm ve sonuç doğurduklarından, olayda kaza tarihindeki yasal mevzuat uygulanacağından, 6704 sayılı yasa gereğince davacılar için davalı sigortaya dava açmadan önce tazminatın ödenmesi başvuruda bulunma mecburi olmadığından, davacının sigortaya başvurmamış olmasından kaynaklı dava şartı yokluğu söz konusu değildir.
Mahkememizce Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’ndan alınmış olan *** tarihli raporda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in %25 oranında, davacı …’un %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmiş olduğu, itiraz üzerine Karayolları Genel Müdürlüğü Trafik Kürsüsü’nden seçilen heyetten alınmış olan raporda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in %15 oranında, davacı …’un ise %85 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmiş olduğu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ Trafik Kürsüsü’nden seçilmiş olan heyetten alınmış olan raporda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in %25 oranında, davacı …’un ise %75 oranında kusurlu olduğunun belirlenmiş olduğu, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmiş olduğu, davalının kusursuz olmadığı, raporların aynı yönde olup, olayın oluş şeklini doğruladığı kanaatine varılmış olunduğundan, davalı vekilinin kusur oranının hatalı olduğu yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı görülmüş ve dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı …’in %25 oranında, davacı …’un ise %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre, geçici işgöremezlik tazminatı belirlenirken kişinin gelir elde eder ya da edebilecek olması gerekir. Yani fiilen çalışan, ya da çalışarak gelir elde edebilecek olması gerekir. Bu kapsamda, kişiler 18 yaşını doldurması, yani reşit olması ile gelir elde edebileceği kabul edilmiştir. 18 yaşından küçükler için bir gelir elde etmediği için geçici işgöremezlik tazminatı alamazlar. Ancak 16 yaş ve sonrası için fiilen herhangi bir yerde çırak olarak çalıştığı ispatlanması durumunda geçici işgöremediği süre içinde çıraklık ücretinden yoksun kalmış ise geçici işgöremezlik tazminatı alabilecektir. Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar aktüerya bilirkişisi tarafından davacı … için geçici işgöremezlik tazminatı talep edilmemiş ve mahkememizce de bu davacı lehine geçici işgöremezlik tazminatı ödenmesine karar verilmemiştir. Kaldı ki davacının geçici işgöremezlik tazminatı talebi de bulunmamaktadır.
Yargıtay yerleşik uygulamalarına göre, bakıcı gideri talebi yönünden kaza tarihinde yürürlükte olan brüt ücret tutarı (tamamı) üzerinden hesaplama yapılır. Bakıcı gideri kaza tarihindeki net asgari ücreti üzerinden yapılamayacağından, davalı Neova (Katılım) Sigorta Anonim Şirketi’nin ve davalılar Pınar ve …’in bakıcı giderlerinin net asgari ücret üzerinden yapılması gerektiği yönündeki itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. (Yargıtay 17. H.D.’nin 22/10/2020 tarihli ve 2020/1566 E. 2020/6103 K. sayılı ilamı)
Trafik kazası neticesinde maluliyete uğrayan kişinin, maluliyet oranının derecesi ve niteliğine göre, askerliğe engel teşkil edip etmeyeceğinin (maluliyet raporu eklenerek yazılacak yazı ile) ilgili askerlik şubesinden sorulması, alınacak cevaba göre askerlikte geçireceği sürede de efor tazminatı verilip verilmeyeceği tartışılarak davacının talep edebileceği tazminat miktarının bilirkişiden alınacak rapora göre belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir (Yargıtay 17. H.D.’nin 11/12/2019 tarihli 2019/723 E. 2019/11801 K. sayılı ilamı). Eldeki uyuşmazlıkta davacı …’un sürekli işgöremezlik oranı %100 olduğundan, askerlik yapamayacağı bir durum söz konusu olduğundan, askerlik şubesinden yazı ile sorulmasına gerek olmayıp, sürekli işgöremezlik tazminatının askerlik süresinin dışlanarak hesaplanması gerektiği yönündeki davalıların itirazlarının yerinde olmadığı görülmüştür.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında *** tarihli ve *** sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 Esas ve 202/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme ve sigorta teminatı dışında kalan hallerin poliçe genel şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının henüz kesinleşmemiş dosyalara etkisi yönünden yapılan değerlendirmede; Anayasa’nın 152. maddesinde “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Mahkeme, Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesi’nin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” düzenlemesi yapılmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı gibi somut norm denetimi amacıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılan hallerde mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkemenin buna uymak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Anayasa’nın 153/5-6. maddesinde “…İptal kararları geriye yürümez. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre iptal kararının bağlayıcılığı ve ne zaman hukukî sonuç doğuracağı sorununa ilişkin olarak T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. (Danıştay 4. Dairesi. 09/05/2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı). Bu konudaki Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. 09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesi’nin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesi’nde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13/07/2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05/09/1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/03/2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21/01/2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03/02/2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nun ve 6098 sayılı TBK’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2020 tarihli, 2020/7772 Esas ve 2020/7746 Karar sayılı emsal kararı).
Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre, *** tarihli trafik kazasısının oluşumunda davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan, davalı … adına trafikte kayıtlı ve davalı …’in sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı araç ile kaza yerinde yolun solunda banket üzerinde park halindeki kamyonetin arkasından yaya olarak yola giren 2008 doğumlu davacı …’un çarpışması ile meydene gelen trafik kazasının oluşumuda araç sürücüsü davalı …’in %25 oranda ve davacı yaya …’un %75 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu kazada davacı …’un yaralanması nedeniyle vücut genel çalışma gücünden %72 oranında kaybettiği, sürekli iş göremezlik zararının olduğu ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunun Adli Tıp İkinci Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun *** tarihli raporu ile tespit belirlenmiştir. Aktüer bilirkişinin 17/11/2021 tarihli raporu ile davacı …’un dava konusu kazada yaralanması dolayısı ile bakiye ömrün tespitinde TRH 2010 işaretli Yaşam Tablosuna göre yaptığı aktüer hesapta davacının, geçici iş göremezlik zararının bulunmadığı, bakıcı gideri nedeniyle uğramış olduğu maddi zararının 506.193,57-TL olduğu, söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sağlık/tedavi giderleri teminat limitini aştığı (kaza tarihi itibariyle 268.000,00-TL) kapsamında kaldığı, sürekli iş görmezlik (maluliyet) nedeniyle uğramış olduğu maddi zararının 277.111,94-TL olduğu, söz konusu zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık/ölüm teminat limiti aştığı (kaza tarihi itibariyle 268.000,00-TL) olduğu” bildirilmiştir. Bilirkişi raporun bu kısmı dosya kapsamına, yukarıda yapılan açıklamalara ve emsal içtihatlara uygun bulunarak mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır. Buna göre davacı …’un maddi tazminat davasının kabulü ile 277.111,94-TL sürekli iş göremezlik (maluliyet) zararı ve 506.193,57-TL bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 783.305,51-TL maddi tazminatın davalı *** A.Ş.’nin ZMMS poliçesi teminat limiti olan 536.000,00-TL ile sınırlı ve işbu dava tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının tazminat alacağından hakkaniyet düşüncesi ile indirim yapılamayacağı için, aile içi bakım düşüncesi ile bakıcı giderinden hakkaniyet indirimi yapılması, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamaları ile makul kabul edilmemektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2019 tarihli, 2016/18222 Esas, 2019/9513 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 10/06/2019 tarihli, 2016/4273 Esas 2019/7158 Karar sayılı emsal kararı). Eldeki davada davalılar Pınar ve … vekili tarafından bakıcı gideri zararından hakkaniyet indirimi yapılması talep edilmişse de bu talep yerleşik Yargıtay uygulamalarına aykırı olduğundan mahkememizce dikkate alınmamıştır. Yine davacı …’un trafik kazasından kaynaklı olarak %72 oranında, trafik kazası öncesi dandy walker sendromu ve hidrosefali sendromundan kaynaklı olarak %28 oranında maluliyetinin olduğu adli tıp raporu ile belirlenmiş olmakla birlikte, davacının trafik kazası öncesi hidrosefali rahatsızlığı sebebiyle normal yaşamını devam ettiremediği, bakıcıya ihtiyaç duyduğu yönünde dosya içerisinde herhangi bir bulguya rastlanmadığından, %72 sürekli maluliyet oranı, maluliyetin niteliği ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun raporu dikkate alındığında davacının sürekli bakıcı ihtiyacı olacağı bir durum söz konusu olacağından, bakıcı giderlerinin %72 maluliyet oranı gözetilerek hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yönündeki davalı itirazlarına itibar edilmemiştir.
Zaman itibarı ile somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünü zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedelsel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarında da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca 22/06/1966 tarih ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda manevi tazminat, bir ceza ya da gerçek anlamda bir tazminat olmayıp, zarara uğrayan kişinin manevi ıstırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araç olabileceğini belirtmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan bütün delilere göre kazanın oluş şekli, kazada yaralanan davacı Umutcan Kurtulun kazanın meydana gelmesinde %75 oranında ve davalı …’in %25 oranındakusurlu olduğu, bu davacının geçirdiği trafik kazasındayaralanması sonucu 12 ay süreyle mutat iş ve gücünden kaldığı, vücut genel çalışma gücünden % 72 oranında kaybettiği ve başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunun Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edildiği, diğer davacı …’un davacı Umutcan Kurtulun annesi davacı Ersin Kurtulun ise davacı Umutcan Kurtulun babası olduğu, birlikte yaşadıkları, davacı davacı Umutcan Kurtulun bu kazada ağır bedensel zarar gördüğü, bu nedenle davacılar Semra ve Ersin Kurtulun’un da 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinin 2. fıkrası anlamında manevi tazminat talep edebilecekleri, davacıların kaza sonrası duyduğu elem ve üzüntüler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, meydana gelen zararlar ve kusur durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkeleri, TBK’nun 56. maddesinin hükmü ve yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı bir arada değerlendirildiğinde davacılarıın manevi tazminat talebinde haklı olduğu değerlendirilmiş ve davacıların davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … için 30.000,00-TL, davacı … için 25.000,00-TL ve davacı … için 25.000,00-TL manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, davacıların davalı … ve … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinin (f) bendi ile Zorunlu Trafik Genel Şartları’nın 3. maddesinin (e) bendi uyarınca manevi zararlar trafik sigortası teminatının dışındadır. Davalı sigorta şirketi, poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olup teminat limiti dışında olan ve teminat limiti üstünde kalan kısım yönünden her hangi bir sorumluluğu bulunmadığı gibi limit üzerinde kalan miktarın ferilerinden ve manevi tazminata düşen yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçlardan da sorumluluğu bulunmamaktadır. Davacılar tarafından davalı sigorta şirketi hakkında da manevi tazminat talep edilmişse de davalı sigora şirketinin manevi tazminattan dolayı sorumluluğu bulunmadığından dolayı davacıların davalı Neova (Katılım) Sigorta A.Ş. hakkındaki manevi tazminat isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Trafik kazaları haksız fiil niteliğinde olup somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Haksız fiilin faili ihtara veya ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylemin işlendiği tarihten itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Haksız fiil faili olan borçlu temerrüde düştüğünden artık faiz haksız fiil tarihinden itibaren ve yasal faiz istenebilir. Bu nedenle davalı … ve … hakkında hükmedilen tazminatlara trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faiz işletilmiştir.
2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B 2/a maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Bu durumda, ilke olarak davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış ise bundan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihi itibarıyla, belirlenen tazminat alacağının tamamı için anılan tarihlere uygun faiz uygulanması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacılar davadan önce ***.’ne ihbar ve başvuruda bulunmamış olmalarından dolayı adı geçen davalı hakkında dava açılması ile temerrüte düşmüş olacağından davalı Neova (Katılım) Sigorta A.Ş.’nin ZMMS poliçesi teminat limiti olan toplam 536.000,00-TL ile (236.000,00-TL maluliyet + 236.000,00-TL bakıcı gideri = 536.000,00-TL) sınırlı ve işbu dava tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte sorumlu olmasına hükmedilmiştir.
Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine; her bir davacının davası hakkında tazminat taleplerinin reddedilen kısmı yönünden kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2. maddesinde “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü yer almaktadır. Bu husus dikkate alınmak suretiyle her bir davacının tazminat talebi ile ilgili kabul ve red edilen talepler yönünden vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …’un maddi tazminat davasının KABULÜ ile 277.111,94-TL sürekli iş göremezlik (maluliyet) zararı ve 506.193,57-TL bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 783.305,51-TL maddi tazminatın davalı *** A.Ş.’nin ZMMS poliçesi teminat limiti olan 536.000,00-TL ile sınırlı ve işbu dava tarihi olan 12/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalılar … ve …’in ise trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmaları koşulu ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
2-Davacıların davalı … ve davalı … hakkındaki manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacı … için 30.000,00-TL davacı … için 25.000,00-TL ve davacı … için 25.000,00-TL manevi tazminatın trafik kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine,
3-Davacıların davalı … ve davalı … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,
4-Davacıların davalı *** hakkındaki manevi tazminat davasının REDDİNE,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen maddi tazminat yönünden alınması gereken 53.507,59-TL nispi karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 888,05-TL, tamamlama harcı olarak yatırılan 2.210,00-TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 435,00-TL olmak üzere toplam 3.533,05-TL harcın mahsubu ile bakiye 49.974,54-TL harcın (davalı ***A.Ş.’nin bunun 33.081,11-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen manevi tazminat yönünden alınması gereken 5.464,80-TL harcın davalı … ve davalı …’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yapılan 25,20-TL başvurma harcı, 888,05-TL peşin harç, 2.210,00-TL tamamlama harcı ile 435,00-TL ıslah harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı … tarafından maddi tazminat talebi yönünden bozma öncesinde yapılan 125,50-TL müzekkere gideri, 206,50-TL tebligat gideri, 100,00-TL keşif araç masrafı, 4.300,00-TL bilirkişi ve talimat gideri olmak üzere toplam 4.732,00-TL yargılama gideri ile bozma sonrasında yapılan 55,00-TL e-tebligat gideri, 73,63-TL A.T.K. dosya gönderme masrafı, 1514,90-TL A.T.K. fatura bedeli, 300,00-TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.943,53-TL olmak üzere genel toplamda 6.675,53-TL’nın davalı ***A.Ş.’nin bunun 4.567,92-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
9-Davacıların davalı ***A.Ş. hakkındaki manevi tazminat davası yönünden yaptıkları yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
10-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
11-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
12-Davacı … kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden bu davacı lehine hükmedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesap ve taktir olunan 56.215,27-TL nispi vekalet ücretinin (davalı *** A.Ş.’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olup teminat limiti dışında olan ve teminat limiti üstünde kalan kısım yönünden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı gibi limit üzerinde kalan miktarın ferilerinden vekalet ücretinden sorumluluğu bulunmadığından aleyhine hükmedilen 536.000,00-TL tazminat üzerinden A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 43.850,00-TL miktarlık kısmından sorumlu olması koşulu ile) davalılardan alınarak davacı …’a verilmesine,
13-Davacı … adına açılan maddi tazminat davasında verilen kararın mahiyeti gereği davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
14-Davacı …, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden lehine takdir olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin asıl dosyada davalı … ve davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine,

15-Davacı …, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden lehine takdir olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … ve davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine,
16-Davacı …, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden lehine takdir olunan manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalı … ve davalı …’den alınarak davacı …’a verilmesine,
17-Davalı *** A.Ş. kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’un ret olunan manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/3. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı *** A.Ş.’ne verilmesine,
18-Davalı *** A.Ş. kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’un ret olunan manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/3. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı *** A.Ş.’ne verilmesine,
19-Davalı *** A.Ş. kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’un ret olunan manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’nin 10/3. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı *** A.Ş.’ne verilmesine,
20-Davalılar … ve … kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’un manevi tazminat davasında ret olunan kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/2. gereğince hesap ve taktir olunan 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı … ve davalı …’e verilmesine,
21-Davalılar … ve … kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’un manevi tazminat davasında ret olunan kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/2. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı … ve davalı …’e verilmesine,
22-Davalılar … ve … kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’un manevi tazminat davasında ret olunan kısım üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/2. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalı … ve davalı …’e verilmesine,
Dair, davacılar vekili Av. ***ve davalılar … ve … vekili Av. *** ile davalı …’in yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/12/2021

Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır