Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/859 E. 2023/204 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …,
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 1- …. –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – …,
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (haksız fiilden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde davacıya ait olan 38 … plakalı araç ile 38 … plakalı aracın çarpışması ile trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu davacıya ait olan 38 … plakalı araçta değer kaybının oluştuğunu, sürücüsünün … olduğu davacıya ait 38 … plakalı araç ile Ürgüp İlçesi, 15 Temmuz Mahallesi’nde bulunan Yıldız Bulvarı’nı takiben Kayseri İli istikametine seyrederken Ürgüp Devlet Hastanesi’ni geçtiği sırada aracının arkasından gelip aynı istikamete seyreden sürücüsünün davalı … olduğu 38 … plakalı aracın ön kısımları ile davacıya ait 38 … plakalı aracın arka kısımlarına çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen trafik kazasına yönelik olarak … tarihli kaza tespit tutanağında trafik görevlilerince olayda kasıt şüphesi olduğundan bahisle trafik kazası olarak değerlendirilmediğini ve kusur tespiti yapılmadığını ancak meydana gelen kazada kasıt olmadığından davacı tarafından … tarihli kaza tespit tutanağına itiraz edildiğini, davacı tarafça olayın trafik kazası olduğunu ve kusurlara ilişkin uzman mütalaası alındığını, … tarihli uzman mütalaasında … tarihinde meydana gelen olaya ilişkin yapılan irdelemelerde … tarihli trafik kazası tespit tutanağı tanzim ettiklerini, olayla ilgili Ürgüp Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde mala zarar verme suçunun oluşması için eylemin bilerek ve istenilerek işlenmesi gerektiğini ancak olayın taksirle meydana geldiğinden trafik kazası olarak değerlendirilip 5237 sayılı TCK’nun 86/2. maddesinde düzenlenen kovuşturulması şikayete bağlı basit yaralama suçu kapsamında olduğu, şikayetin gerçekleşmediği ve suçun kasten işlendiğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılarak kovuşturmaya yer olmadığına dair … tarih ve … soruşturma numarası ile karar verildiğini, trafik görevlileri tarafından bahse konu olayda kasıt olduğu yönünde yapmış oldukları tespit ve değerlendirmelerin yerinde olmadığının Ürgüp Cumhuriyet Başsavcılığı kararından anlaşıldığını, yapılan tespit ve değerlendirmelerin hatalı olduğunun görüldüğünü, meydana gelen kazada davalı sürücünün sevk ve idaresindeki 38 … plakalı aracın önünde seyreden davacıya ait araca arkadan çarpmak suretiyle kazaya neden olduğunu, davalının bu kazanın oluşumunda tam ve asli kusurlu olduğunu, davacıya ait aracın sürücüsü olan …’nın ise aracının arkasından seyirle gelip aynı istikamete giden 38 … plakalı araç sürücüsünün tedbirli davranmaması, önünde seyreden araçla arasında güvenli ve yeterli takip mesafesi bırakmaması sebebiyle aracına arkadan çarpacağını öngöremeyeceği ve kazayı önleyemeyeceğinden kazanın oluşmasına etki eden kural ihlali olmayıp meydana gelen kazada tamamen kusursuz olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde davacıya ait olan aracın arka kısmından çarpılmak suretiyle hasar meydana geldiğini, meydana gelen hasara yönelik onarım işlemleri … Boya Otomotiv Yedek Parça Tic. A.Ş. tarafından yapıldığını, araçta meydana gelen hasar onarımının 24.780,00-TL olarak belirlendiğini, davacıya ait arcın Audi-A3 Sedan 1.6 TDI 116 Desing Line S Tronic marka ve tipteki 2017 model aracın değer kaybına uğradığını, aracın kaza tarihli 2. el güncel değerinin *** tarihli ekspertiz raporunda 170.000,00-TL olarak belirlendiğini ancak yapılan emsal araştırma akabinde davacıya ait aracın ikinci el güncel değerinin daha yüksek olduğunu, bu sebeple davacının aracında meydana gelen değer kaybının ekspertiz raporunda 20.000,00-TL olarak tespit edildiğini, ancak değer kaybı bedelinin artma ihtimali olduğundan davacıya ait aracın emsal bedel araştırması yapılması sonucunda 2. el güncel değerinin belirlenmesinin ardından da meydana gelen kaza sonucunda uğramış olduğu değer kaybı bedelinin belirlenebilmesi için dosyanın bilirkişiye tevdii edilmesini, ekspertiz raporunu düzenleyen …’a ödenen 350,00-TL ekspertiz ücretinin de müştereken ve müteselsil sorumlu olan davalılardan karşılanmasını, kaza neticesinde davacının aracında meydana gelen değer kaybı bedelinin sigorta şirketince karşılanması için sigorta şirketine *** tarihli dilekçe ile başvurulduğunu ve davalı …. tarafından hiçbir şekilde davacının zararının karşılanmadığını, ardından arabuluculuğa başvurulduğunu belirterek meydana gelen kaza neticesinde araçta oluşan değer kaybı için şimdilik 150.00-TL ve 350,00-TL ekspertiz fatura bedeli olmak üzere toplamda 500,00-TL’nın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müşterek ve müteselsilen sorumlu olan davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki iddialarının gerçeğe uygun olmadığı gibi ayrıca dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davalı …’ın, eşi … ve … ile birlikte … tarihinde Ürgüp İlçesi’nde bir eğlence mekanı olan Asımın Yeri adlı mekanda eğlenmeleri esnasında, … ile … arasında kavga yaşandığını, kavganın ardından davalı …’ın, eşi … ve … ile birlikte, müvekkili …’ın kullanmış olduğu 38 … plakalı araç ile mekandan ayrılmak zorunda kaldığını, sabaha karşı 02:45 sularında araçla Kayseri’ye dönmek üzere Bahçelievler Mahallesi, TOKİ yolu üzerine geldiği esnada, seyir halinde olan davalının, davacıya ait 38 … plakalı araç ile, davalı …’ın kullanmış olduğu plakası verilen araca arkadan yaklaşmak sureti ile 15 dakika süren selektör yapma eyleminde bulunduğunu, …’ın aracını sağa çekmemesi üzerine, davacıya ait aracı kullanan şahsın kullanmış olduğu aracı sert bir şekilde plakası yukarıda verilen ve davalının kullanmış olduğu aracın önüne kasten direksiyon kırmak sureti ile trafiğin güvenliğini tehlikeye attığını, davacıya ait aracı idare eden şahsın ani bir şekilde, kasten trafik güvenliğini tehlikeye atan eylemi karşısında, davalının 38 … plakalı araca arkadan çarptığını ve başını sert bir şekilde direksiyona vurduğunu, bilinci kısmen kapalı olan davalının, davacının ve araçta bulunan diğer şahısların saldırısına uğradığını, kendisinin ve ailesinin darp edildiğini, *** tarihli adli tıp raporunda da belirtildiği üzere davalının “hayati tehlikesi vardır” şeklinde yaralandığını, Nevşehir Devlet Hastanesi’nde acil müdahalede bulunulan davalıya, acil serviste müdahale edildiğini ve 10 gün iş göremez raporu verildiğini, davacının aracındaki …, … ve …’un eylemleri bilinçli ve de iştirak halinde kast unsurunu içine alacak şekilde sistematik bir şekilde icra edildiğini, olay günü haksız eylemlerin gerçekleştiği esnada olay mahallinde tesadüfen eşi ile birlikte bulunan …’nun tanık olarak kollukta vermiş olduğu ifadesinde davacıya ait Audi marka aracın müvekkiline ait aracı sıkıştırması nedeni ile kaza oldu şeklinde ifade verdiğini, davalının kullandığı araçta bulunan …’nin uzlaştırma raporundaki beyanında, davacıya ait aracın kendisinin içinde bulunduğu aracın önüne kırması nedeni ile kaza olduğu şeklinde ifade verdiğini, davacının sahibi olduğu aracı kullanan kişinin kazaya bilerek ve isteyerek sebep olduğunu, bu nedenle davalının ve kullandığı araçta bulunanların davacının aracında bulunanlar hakkında şikâyetçi olduğunu, bu kapsamda Ürgüp Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldığını, soruşturma neticesinde kamu davası açıldığını, sanıkların yargılamasının Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya ile devam ettiğini, bu nedenle davacının davalı tarafa açtığı davanın haksız olup reddi gerektiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, dava konusu olayda davalının herhangi bir kusuru bulunmadığını belirterek davaın reddinie karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, … tarihinde 38 … plakalı aracı ile 38 … plaka sayılı araçların trafik kazası yaptığından bahisle kaza sebebi ile 38 … plakalı aracında meydana gelen değer kaybını, kazaya sebebiyet verdiğini düşündüğü 38 … plakalı aracın trafik sigortasını yapan davalı şirketten talep ettiğini, davacının dosyaya sunduğu bir kısım ifade tutanakları ve diğer belgeler ile Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nde ceza davası açtığını, bu sebeple kazanın oluşumundaki maddi vakıaları anlamak için ceza dosyasındaki evrakın incelenmesi ve davanın neticesinin beklenmesi gerektiğini, her ne kadar davacı tarafın, kazanın meydana gelmesinde tarafların kasti davranışların olmadığını, Cumhuriyet Savcılığı’nın takipsizlik kararı olduğunu ve sigortalı araç sürücüsünün kendilerine arkadan çarptığını ve kendilerine saldırıldığını iddia etmekte ise de bu iddianın hayatın olağan akışı ile uyumlu olmadığını, zira hayatın hiç bir akışında arkadan çarpılan bir aracın içindekilere ayrıca saldırılmayacağını, ifadelerden kazanın meydana gelmesinde kasten davrandıkları ve arkadan çarpan aracın içindekilerin davacı tarafa saldırdığını, kazaya tamamı ile davacı tarafın sebebiyet verdiğini, bu sebeple ceza davasında kazaya karışan diğer araçtaki sürücü ve yolcuların da ifade tutanaklarının incelenmesi gerektiğini, her ne kadar davacı tarafın aracındaki değer kaybı için 20.000,00-TL değer kaybı olduğunu iddia etmekte ise de sigorta poliçesindeki teminatın sınırlı olduğunu, davacının aracının hasarını karşılayan kasko sigortacısı … A.Ş.’nin de 19.500,00-TL civarında talepleri olduğunu, bu sebeple … A.Ş.’nin de kazaya ilişkin hasar dosyasının talep edilmesi gerektiğini, davacı taraf vekilinin kazanın tutanaktaki gibi olmadığını sıradan bir kaza olduğunu, aracında değer kaybı oluştuğunu, miktarını, kazada kusuru olmadığını ve davalının sorumluluğunu ispat etmek mecburiyetinde olduğunu belirterek açılan ceza davasının bekletici mesele yapılmasını, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Ürgüp Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosyasına, Ürgüp asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasına, bu dosya içindeki uzlaştırma raporuna, Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasına, ZMMS ve İMMS poliçelerine, hasar dosyalarına, trafik kayıtlarına, eksepertiz raporuna, servis kayıtlarına, araç tamir fatura ve fotoğraflarına, tramer kayıtlarına, uzman görüşüne, sigorta şirketine başvuru evraklarına, tanık anlatımlarına, ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 38 … ve 38 … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan … tarihli kaza tarihinden bu güne kadarki tüm kayıtların çıkarılarak mahkememize gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’ne müzekkere yazılarak; davacıya ait 38 … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan … tarihinden öncesine ait başkaca bir trafik kazası olup olmadığı hususunun tespiti ile varsa kaza tarihi itibariyle sigorta şirketi bilgilerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihinde meydana gelen 55 kaza numaralı kaza tespit tutanağına konu olan trafik kazasına ilişkin kamera kaydı olması halinde CD halinde gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davacının aile nüfus kayıt tablosu örneğinin Uyap sisteminden çıkarılarak dosyamız arasına alınmıştır.
…. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 38 … plaka sayılı aracın … tarihinde karıştığı kaza nedeni ile açılan hasar dosyasının, sigorta poliçe örneğinin, alınmış ise ekspertiz raporunun, davacının dava açmadan önce KTK’nun 97. maddesi uyarınca başvuru yapımış olması halinde başvuru dilekçesinin ve dilekçenin evrak kayıt tarihinin, davacıya ödeme yapılmış ise ödeme belgesinin ve varsa ibraname örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
… A.Ş.’ne müzekkere yazılarak 38 … plakalı aracın *** tarihinde karıştığı trafik kazası ile ilgili açılan *** numaralı hasar dosyasının tamamının okunaklı bir örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. *** tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davacı vekilinin davacıya ait aracın onarımını yaptırdığı … Ltd. Şti.’ne müzekkere yazılarak 38 … plakalı aracın servis hasar dosyasının gönderilmesinin istenilmiştir.
Ürgüp Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak … Soruşturma numaralı soruşturmanın akıbetinin sorulmasına, tüm ifade tutanaklarının, alınmış ise kusur raporunun ve kusur raporuna esas olan trafik kazası tespit tutanağının ve kaza yeri krokisinin bir örneğinin gönderilmesi istenilmiş, dava açılmış ise iddianamenin bir örneğinin gönderilmesi ve davanın tevzii olduğu Mahkeme dosya numarasının bildirilmesinin istenilmiş, takipsizlik kararı verilmiş olması halinde kararın kesinleşip kesinleşmediği sorularak bir örneğinin gönderilmesi ve soruşturma dosyasının örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kayseri 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyasının akıbeti sorulmuş ve dosya karara çıkmış ve kesinleşmiş ise bir örneğinin gönderilmesi istenmiştir.
Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına müzekkere yazılarak, tüm ifade tutanakları, duruşma tutanakları, alınmış ise kusur raporu, karar verilmiş ise gerekçeli karardan bir örneğin uyaptan gönderilmesinin istenilmiştir. *** tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Yargılama sırasında taraflarca bildirilen tanıklar usulünce dinlenmişlerdir.
Davacı Tanığı … duruşmada; “Ben davaya konu kaza olduğu sırada araçta yolcu konumunda idim. Davacının aracını … kullanıyordu. Ben arka sol koltukta oturuyordum. Bu kaza Ürgüp’ten Kayseri’ye dönüş yolu üzerinde Ürgüp’e yakın bir yerde oldu. Bu kaza gerçekleştiği sırada benim içinde yolcu olarak bulunduğum araç yolda ön tarafta gidiyordu. Arka taraftan gelen araç durduk yere bize çarptı. Bu kaza gece vakti oldu, hava karanlıktı. Ancak benim içinde yolcu olarak bulunduğum aracın arka lambaları ve farları yanıyordu. Buna rağmen kasıtlı bir şekilde arkadan gelip bize çarptılar. Dava konusu olay fark etmeden kaza şeklinde gerçekleşen bir olay değildir. Tamamen karşı taraf aracın çarpma kastı ile hareket etmesi sonucu oluştu. Bizim aracımızda … bulunmaktaydı. Arkadan çarpan araçta ise …’in daha önceden tanıdığını öğrendiğim *** isimli birisi bulunmaktaydı. Ben bu ikisinin arasında husumet olup olmadığını bilmiyorum. Ancak kaza olduktan sonra bize “kusura bakmayın kaza oldu” gibi bir şey söylemedikleri gibi aksine küfür, hakaret ve tehdit ettiler. Bizim olduğumuz araçta tek alkollü olan bendim. Sürücü Suzan Hanım’ın alkollü olmadığına dair dosyada alkol ölçüm raporu vardır. Hasan Bey ise zaten ameliyatlıydı, alkol almamıştı. Karşı taraf araç sürücüsünün alkollü olup olmadığını bilmiyorum. Diğer araçta ise esasında beş kişi vardı. Fakat bu beş kişiden iki kişisi sanki kaza esnasında araçta yoklarmış ve hiç tanımadıkları kişilerin karıştığı bir kazaymış gibi tanıklık ettiler. Ancak bu iki kişinin ifadeleri birbirleri ile çelişmektedir. Diğer araçtaki kişilerin alkollü olup olmadığını bilmiyorum. Arkamızdan gelen araç bizim içinde bulunduğumuz aracın tam arka orta tarafından çarptı. Benim içinde bulunduğum aracın karşı taraftaki araç bize çarpmak zorunda kalsın diye ani fren yapması söz konusu değildir. Diyelim ki böyle bir şey oldu. Buna rağmen arkadan gelen araç tüm bu durumları ön görerek takip mesafesini korumak zorundadır. Kazadan sonra benim ve araçta bulunan diğer kişilerin, diğer araçtaki kişileri darp etmeleri söz konusu değildir. Zira araç içerisinde bulunan Hasan Bey kazadan kısa bir süre önce büyük bir ameliyat geçirmişti ve karnı komple açılmıştı. Bu nedenle kaza olur olmaz ben Hasan Bey iyi mi diye onunla ilgilendim. Aksine karşı taraf araçtakiler Suzan Hanım’ı yani benim içinde olduğum araç sürücüsünü darp ettiler. Karşı taraf araçta bulunan kişilerde bir yaralanma var ise bu kaza ile ilgilidir. Nitekim karşı taraf sürücüsü bir tarafta darp edildiğini ileri sürerken diğer tarafta trafik kazası nedeniyle yaralanması nedeniyle dava açmıştır. Bir yaralanma var ise bu ikisinden birinden kaynaklanır. Doğal olarak burada karşı taraf kendi beyanlarında çelişmektedir. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … duruşmada; “Ben davacının kardeşi olan …’i tanırım, arkadaşım olur. Olay günü kazaya karışan ve davacı …’e ait olan aracı ben kullanıyordum. Alkollü değildim. Bu kaza Ürgüp’ten Kayseri’ye dönüş yolu üzerinde hemen Ürgüp çıkışında gerçekleşti. Saat gece 03:00 civarı olabilir. Biz …’ı ve yanındaki iki bayanı Ürgüp’te eğlence mekanında görmüştük. Zaten eğlence mekanında bana bir sataşmaları olmuştu. Harun Bey’in yanındaki Şükrüye isimli kişi ile davacı …’in kardeşi … önceden birbirlerini tanıyorlarmış. Önceden aralarında ne olduğunu bilmiyorum, ancak aralarındaki husumet nedeniyle … benim saçıma yapıştı. Orada bir arbede oldu. Oradaki güvenlikler bizi ayırdı. Sonra eğlence mekanından çıktık. Karşı taraf bizden önce çıkmışlardı, ancak araçları otoparktaydı. Biz yola ilk çıktığımızda ben önden gidiyordum. Onlar arkamızdan geliyordu. Daha sonra arkamızdan gelirken bir süre sonra direkt bize arkadan çarptılar. Bize göre tartışma eğlence mekanında kalmıştı, bittiğini düşünmüştük. Ancak gelip arkamızdan çarptılar. Ben olayların bu aşamaya varacağını tahmin edemedim. Arkamızdan gelirken bana sanki dur dercesine sellektör yaptılar, durmadım. Normal bir şekilde seyrime devam ettim. Bunun üzerine gelip çarptılar. Karşı taraf benim kasıtlı bir şekilde yolun ortasında durarak kazaya yapılmasına sebebiyet verdiğimi iddia etmiştir. Ancak bu mantıklı bir şey değildir. Her şeyden önce ben niye kendi canımı riske atayım. Ayrıca benim bulunduğum araçta Hasan Bey vardı. Hasan Bey, yakın bir tarihte ameliyat olmuştu. Bu olay trafik kurallarının sehven ihlali gibi bir kaza değildir. Çarpışma olması için tamamen kasıtlı yapılmış bir harekettir. Nitekim biz olayın ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … duruşmada; “Benim … isimli kişi ile davaya konu kaza olmadan önceki bir dönemde bir süre görüşmüşlüğüm vardır. Ancak arkadaşlığımız daha sonraki bir tarihte son bulmuştur. Çok çok sonraki bir tarihte ise ben yanımda … ve … ile birlikte Ürgüp’te bir eğlence mekanına gitmiştik. Orada … ve onun yanında bir kaç kişi eğlence mekanında bulunuyordu. … ile … arasında eğlence mekanında ufak bir münakaşa oldu, ancak ciddi bir şey değildi. Ben kazadan 25 gün önce büyük bir ameliyat geçirmiştim, hareketlerim kısıtlı bir vaziyetteydi. Bu nedenle ve ayrıca saatte geç bir saat olduğu için biz eğlence mekanından ayrıldık. Benim içinde bulunduğum aracı … kullanıyordu. Ben araçta şoför koltuğunun yan tarafında oturuyordum. Bu kaza Ürgüp’ten Kayseri’ye dönüş yolunda Ürgüp Devlet Hastanesi’ni geçtikten 200-300 metre sonra oldu. Karşı tarafın kullandığı araç bizim arkamızdan geliyordu. En başından beridir biz hep öndeydik, onlar da arkamızdan seyrediyorlardı. Ben yan tarafta oturduğum için yolun arka tarafını kontrol etmiyordum ama bildiğim kadarıyla arka taraftaki araçtan sellektör falan yapılmamıştır. Devlet Hastanesi’nin orada hafif bir viraj vardır, biz viraja girerken yavaşladık. Ancak arkamızdan gelen araç sürücüsü yavaşlamadı. Kaza bundan dolayı gerçekleşti. Tahminime göre karşı taraf araç sürücüsü takip mesafesini korumadığı için ve yavaşlamadığı için bize gelip arkamızdan çarptı. Karşı taraf, benim içinde bulunduğum araç sürücüsünün kasıtlı bir şekilde yolun ortasında duracak kadar yavaşladığını ve bu nedenle kaza olduğunu ileri sürmüş. Ancak bu hayatın olağan akışına uygun değildir. Kimse kendi canını riske atmaz. Zaten ben olay tarihinden kısa bir süre önce ciddi bir ameliyat geçirdiğim için yaralı vaziyetteydim. Eğer karşı tarafın iddia ettiği gibi biz arkadan gelip onların aracının önüne aracımızı kırmış olsaydık bizim aracımız sağ veya sol taraftan hasar alması gerekirdi. Ancak tam arkadan hasar almıştır. Karşı tarafın kaza olduktan sonraki ifadeleri ile şimdiki ifadeleri ve tanıklarının ifadeleri ve şüpheli ifadeleri birbirleri ile çelişmektedir. Karşı taraf araç sürücüsü olayın hemen sonrasında verdiği ifadesinde yaralanmasının darptan olduğunu ileri sürmektedir. Ancak daha sonra yaralanmasının trafik kazasından kaynaklandığını ileri sürerek dava açtığını öğrendik. Bu iki iddia dahi kendi arasında çelişkili ve haksız kazanç elde etmeye yöneliktir. Benim değerlendirmeme göre bu olay kasıtlı bir olay değildir. Arkadan gelen aracın takip mesafesini korumaması ve viraja girerken yavaşlamaması nedeniyle gerçekleşen bir kazadan ibarettir. Karşı taraf araç sürücüsünün bize gelip kasıtlı çarpması için ortada herhangi bir sebep yoktu. Bu nedenle kasıt olduğuna inanmıyorum. Kazadan sonra olayın sıcaklığı ile tartışma olmuştur. Karşı taraf olayı abarttığı için iş mahkemelere kadar gelmiştir. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … Tanığı … duruşmada; “Dava konusu kazanın olduğu gün ben, eşim, arkadaşımız … ile birlikte Ürgüp’te bir eğlence mekanındaydık. Arkadaşımız Şükrüye Hanım ile Suzan Hanım arasında eğlence mekanında bir tartışma gerçekleşti. Bu tartışma hemen bitti, biz de tartışma uzamasın diye hemen mekandan kalktık. Bizim peşimizden hemen onlar da mekandan ayrılmışlar ve Şükrüye Hanım’a “sen bizim arabamızla gel” demişler. Şükrüye Hanım kabul etmedi, bizim arabamıza bindi. Bu kaza Ürgüp’ten Kayseri’ye dönüş yolunda Ürgüp çıkışında gerçekleşti. Ben eşimin kullandığı araçta sağ ön koltukta oturuyordum. Biz trafikte seyir halinde iken Ürgüp’te kavşakta bizim arkamızdan gelip bizi iki kere sıkıştırdılar. Daha sonra Hastane Caddesi’nde bizi tekrar sıkıştırdılar, yani davacıya ait araç en başından beri bizim arkamızdan geliyordu. En son dördüncüde bizi sıkıştırmalarında ise eşim kurtaramadı. Biz sol şeritteydik, davacı araç ise bizim arkamızdalardı. Daha sonra aniden sağımızdan geçip önümüzde çapraz bir şekilde durdu. Bunun üzerine eşim arkadan çarpmak zorunda kaldı. Ben bu olayın kaza olduğunu düşünmüyorum. Zira öncesinde üç kez bizi sıkıştırmışlardı. Dördüncüde de dava konusu olay gerçekleşti. Eşim araçtan indiğinde kafası yarılmış vaziyetteydi, yüzü gözü kan içindeydi. Ben de araçtan indim. O esnada bize saldırmaya başladılar. Şükrüye Hanım ile Suzan Hanım birbirlerine girdiler. İki beyefendi de eşime saldırdı ve sözlü saldırıda da bulundular. Bana da ağıza alınmayacak ve aklınıza gelebilecek her türlü küfürleri ettiler. Eşimin kafası kanadığı ve gözü görmediği için zaten savunmasız vaziyetteydi. Daha sonra arkamızdan gelen bir araç durdu, eşime peçete verdi ve ambulans çağırdılar ve oradan gittiler. Ben ve eşim karşı tarafı ve kaza esnasında araçta bulunan kişileri tanımayız. Ancak bizim yanımızda bulunan arkadaşımız … ile diğer araç içerisinde bulunan … önceden sevgililermiş. Bu nedenle kıskançlık yaşandığını düşünüyorum. Nitekim diğer araç sürücüsü … araçtan indiğinde “Oh iyi yaptım size, daha fazlasını da yapabilirdim” dedi. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … Tanığı … duruşmada; “Dava konusu olay olduğu gün davalı …, eşi … ve ben Ürgüp’te bir eğlence mekanına gitmiştik. Ben oynadığım esnada Suzan Hanım bana bir şeyler söyledi ve hakaret etti. Davacının kardeşi olan … ile aramızda öncesinde uzun bir görüşme dönemi olmuştu, fakat daha sonra ayrıldık. Bu sebepten dolayı Suzan Hanım’ın bana hakaret ettiğini düşünüyorum ve arbede yaşadık. Bu olaydan sonra İrfan Bey bizim masamıza geldi ve biz olay yerinden kalktık. Hasan Bey ile birlikte orada bulunan … bana “bizim aracımızla gel” dedi, ben bunu kabul etmedim. Hasan Bey ayrıldıktan sonra bana karşı takıntılı bir hal geliştirdi. Beni hangi mekanda görse alkol aldıktan sonra bu gibi tekliflerde bulundu. Ben onların aracına binmeyi kabul etmedim. Biz aracımıza bindik. Peşimizden onlar da araçlarına bindiler. Biz yolda ön tarafta seyir halindeydik. Ben arka sol tarafta oturuyordum. Aramızda fazla mesafe yoktu, hemen arkamızdan geliyorlardı. Bir iki sefer arkadan sıkıştırdılar. İlk etapta karşı taraf aracı … kullanıyordu. Daha sonra bir iki dakika boyunca karşı taraf araç arkamızdan gelmedi. Az önce bahsettiğim gibi iki kez arkamızdan sıkıştırdılar. Ancak davalı … kaza yapmaktan kurtardı fakat daha sonra hızlı bir şekilde önümüze kırdılar. Ben araçta arka sol tarafta otururken diğer araç solumuzdan geçmek suretiyle önümüze kırdı. Araba önümüzde dümdüz bir şekilde yolun ortasında durdu. Sanırım davacı aracın sağ taraf çamurluğuna vurduk. Aracın hava yastıkları açıldı. Karşı taraf araçtan indi. Harun Bey’in kafası kanıyordu, telaşlandık. Sonrasında … araçtan indi “Ben yaptım, iyi oldu” dedi. Orada Suzan Hanım ile benim aramda bir arbede gerçekleşti. Karşı taraf aracında bulunan İrfan Bey ile Hasan Bey Songül Hanım’a ve Harun Bey’e küfür ettiler. Kafasına vurduklarını gördüm. O esnada Suzan Hanım beni yere yatırmıştı. Bu olay kaza değildir. Kasıtlı bir şekilde gerçekleşmiştir. Davacının kardeşi … beni takıntı haline getirip çoğu kez evime, kapıma kadar gelmiştir. Bu nedenle bu olayın kıskançlıktan kaynaklandığını düşünüyorum. Yol iki şeritliydi. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
HMK’nun 266. maddesi gereği kusur konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 266-268 maddeleri uyarınca dosyanın re’sen seçilecek bir makina mühendisi bilirkişiye tevdii ile; a-Kaza tespit tutanağı olmayan davaya konu kaza ile ilgili olarak dosya kapsamındaki tüm tanık beyanları, davacının aracının hasarlandığı yer hasarlanma şekli ve tüm hususlar göz önünde bulundurularak dava konusu kazanın kimin kusuru ile meydana geldiği, kusur oranlarının yüzdelik olarak ne olduğu, b-Davacının aracında meydana gelen hasar nedeni ile değer kaybı var ise değer kaybı (Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın hesaplamaya ilişkin kısımlarının Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın *** Karar sayılı iptal edildiği ve davacı tarafın da kusur hususunda rapora itirazlarının bulunduğu göz önünde bulundurularak; değer kaybı hususunda Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın yerleşik içtihatları uyarınca davacıya ait aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, davacı tarafın iddiaları, davalının savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değerleri arasındaki farka göre değer kaybının hesaplanması hususlarında rapor alınmasına karar verilmiştir.
Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisi bilirkişi Dr. Öğrt. Üyesi ***’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Bahse konu trafik kazasında, 38 … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın, 2918 sayılı K.T.K. m.52/1-c kural ihlali, m.56/1-c kural ihlali olduğu ve m.84/d (Kod 04) asli kural ihlalinin olduğu, 38 … plaka sayılı araç sürücüsü *** ***’nın ise, kendi kusuru kaynaklı bir davranışı olduğuna dair bir bilgi ve bulgu mevcut olmadığından atfı kabil bir kural ihlalinin olmadığı, tüm bilgilerin birlikte değerlendirilmesi ile bahse konu 38 … plaka sayılı araçta anılan parçaların, değişim, onarım ve boyanma durumu ile yaşı, geçmiş hasarının olmaması gibi tüm etki faktörleri dikkate alındığında, aracın onarımı tamamlandıktan sonra piyasa rayiç değerinin 183.000,00-TL olabileceği, buna göre değer kaybı hesabı;
Değer kaybı = Hasar öncesi piyasa rayiç değeri-Hasarı onarılmış hali piyasa rayiç değeri
Değer kaybı = 195.000,00-TL – 183.000,00-TL – 12.000,00-TL olabileceği,” belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, trafik kazası nedeni ile meydana gelen araç değer kaybı zararı ve eksper ücreti giderinin tahsili istemi ile açılan tazminat davasıdır.
Dava değeri dikkate alınarak 6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne göre yargılama tek hakim tarafından yürütülmüştür.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları; … tarihinde davalı sevk ve idaresindeki 38 … plakalı araç ile davacıya ait 38 … plakalı aracın çarpışmasının kaza mı olduğu yoksa kasıtlı eylem mi olduğu, çarpışmanın ne şekilde ve kimin kastı veya kusuru ile gerçekleştiği, kazaen gerekleşmiş ise tarafların kusur oranlarının ne olduğu, davacıya ait araçta değer kaybı olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu, neticeten davacının davalılardan talep edebileceği bir değer kaybı alacağı ile ekpertiz ücretinin olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu noktalarında toplanmaktadır.
TBK’nun 74. maddesi çerçevesinde ceza mahkemesi kararının eldeki davaya etkisinin değerlendirmesinde;
Öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 74. maddesinde düzenlenmiş olup, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesinde: “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Bilindiği gibi kesin hüküm, ilişkin olduğu konuda uyuşmazlığı ortadan kaldırır. Bu yüzdendir ki, açılan bir dava hakkında kesin hüküm bulunmaması bir yargılama koşuludur. Özellikle bir ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin hukuk hâkiminden çok daha elverişli bir konumda olmasıdır.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir.
Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, TBK’nun 74. maddesi bir engel oluşturmaz.
Bu noktada, ceza mahkemesi kararının hukuk mahkemesini bağladığı hâllerde, kesin delilin etkisi nedeniyle, ceza mahkemesi kararında dayanılmış olan bilirkişi raporunun hukuk mahkemesini bağlayacağı; buna karşılık, ceza mahkemesi kararının hukuk mahkemesini bağlamadığı hâllerde, ceza mahkemesinde alınmış olan bilirkişi raporunun, hukuk mahkemesini bağlamayacağı, eş söyleşiyle hukuk mahkemesinin yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği, kuşku ve duraksamaya yer olmaksızın kabul edilmektedir (Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, s: 5154-5155).
Özellikle tarafların, iddia ve savunmalarını ispat için, mahkemeden bilirkişi incelemesi yapılmasını istemeleri hâlinde; hukuk hâkiminin, uyuşmazlığı kendi tespit ve takdirine, “Medeni Hukuk” alanı kurallarına göre çözümlemesi gerekir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 27/04/2011 tarih ve 2011/17-50 E., 2011/31 K., 09/04/2014 tarih ve 2013/4-1008 E., 2014/490 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Keza CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.” Ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanan kararı, kesinleşmiş bir mahkumiyet niteliğinde olmadığı gibi, TBK’nun 74. maddesi anlamında hukuk hakimi yönünden bağlayıcılığı yoktur.
Ceza mahkemesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ise, TBK’nun 74. maddesi anlamında hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar değildir. Bu nedenle somut olayın hukuk hakimi tarafından ceza dosyası kapsamındaki deliller de nazara alınarak deliller serbestçe değerlendirilerek takdir edilmesi gerekecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizce, Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının sonuçlanmasının ve kesinleşmesinin bekletici sorun yapılmasına karar verilmiştir.
Davalıların hukuki sorumluluğunun değerlendirmesinde;
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, aynı maddenin 5. fıkrasında işleten veya araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91. maddesinin 1. fıkrasında işletenlerin,bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Kusur ön sorunun değerlendirmesinde;
Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde *** Karar sayılı gerekçeli karar ile “Dosya içerisinde mevcut ve mahkememizde hukuka uygun olduğu belirtilen sanığın aşamalarda yer alan beyanları, adli raporlar, sanığa ait adli sicil ve nüfus kayıtları, diğer tüm bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde; katılan …, … ve … ile sanıklar …, … ve …’un olay günü ilk önce İlçe’mizde bulunan eğlence mekanlarına birbirinden habersiz olarak gittikleri, orada Suzan ve Şükriye’nin tartıştığı, daha sonra tarafların kendi araçlarına binerek ilerledikleri sırada sanıkların bulunduğu aracın katılanların bulunduğu aracın önüne geçtiği anda çarpışma yaşanması sonucunda her iki tarafında aşağı indiği, sanık … ve …’un katılan …’ı el ile vurmak suretiyle yaraladıkları, sanık …’nın katılan …’yi el ile vurmak suretiyle yaraladığı, …’ hakkında düzenlenen 03/12/2019 tarihli adli muayene raporunda gibi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığı belirtildiği, katılan …’nin … tarihli adli muayene raporunda belirtildiği gibi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığı belirtilmesi ile sanıkların üzerine atılı suçu işlediklerine karar verildiği, tarafların aracın önüne geçmesi sonucu kaza oluşması sebebi ile kişilerin kendi eylemleri neticesinde oluşan kazada haksız tahrik hükümleri uygulanmadığı, sanık …’nın üzerine atılı kasten yaralama suçunu mağdur …’ye karşı işlediği toplanan delillerle sabit olduğu” gerekçeleri ile sanığın cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasına karar verildiği, bu hükmün *** tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Mevcut duruma göre Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin ***tarihli, … Esas ve *** Karar sayılı ilamı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı TBK’nun 74. maddesi anlamında hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar değildir. Bu nedenle somut olayın mahkememiz tarafından ceza dosyası kapsamındaki deliller de nazara alınarak deliller serbestçe değerlendirilerek takdir edilmesi gerekmiştir.
Mahkememizce Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisi bilirkişi Dr. Öğrt. Üyesi ***’dan oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan *** tarihli raporda özetle; “… Tüm dosya kapsamına göre, … günü saat 03:00 sularında sürücü *** idaresindeki 38 … plaka sayılı aracı ile Ürgüp İlçesi’nden Kayseri İli’ne, Fahri Yıldız Bulvarı üzerinde seyretmekte iken Ürgüp Devlet Hastanesi’ni 350 metre kadar geçtiğinde aracın arka kısımlarına, aynı süreçte aynı yol üzerinde aynı istikamette seyreden sürücü …’ın sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı aracı ile ön kısımları ile çarpmakla yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmaktadır. 38 … plaka sayılı araç sürücüsü …, önde seyretmekte olan 38 … plaka sayılı araç ile güvenli sürüş mesafesini koruması gerekirken buna riayet etmediği, gerekli dikkat ve özeni sağlayamadığı, dolayısıyla arkadan çarptığı cihetiyle kural ihlalinin olduğu görüş ve kanaati oluşmuştur. 38 … plaka sayılı araç sürücüsü *** ise, seyir halinde iken arkadan gelen aracın çarpmasını öngöremediği cihetiyle kural ihlali yaptığına dair açık ve net bilgi ve bulguya ulaşılamadığından atfı kabil kural ihlalinin olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Davaya konu trafik kazasında, 38 … plaka sayılı araç sürücüsü …, 2918 sayılı K.T.K. m.52/1-c kural ihlali, m.56/1-c kural ihlali olduğu ve m.84/d (Kod 04) asli kural ihlalinin olduğu, 38 … plaka sayılı araç sürücüsü *** ise, kendi kusuru kaynaklı bir davranışı olduğuna dair bir bilgi ve bulgu mevcut olmadığından atfı kabil bir kural ihlalinin olmadığı, yani kusursuz olduğu …” şeklinde kanaat bildirilmiştir.
Oysa yukarıda sözü edilen Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde *** Karar sayılı gerekçeli kararında “…, … ve … ile sanıklar …, … ve …’un olay günü ilk önce Ürgüp’te bulunan eğlence bir mekanına birbirinden habersiz olarak gittikleri, orada Suzan Özarslan (Kaya) ve …’nin tartıştığı, daha sonra tarafların kendi araçlarına binerek ilerledikleri sırada sanıkların bulunduğu aracın katılanların bulunduğu aracın önüne geçtiği anda çarpışma yaşandığı” tespit ve kanaatine varılmıştır. Mahkememizce aldırılan *** tarihli bilirkişi raporu, Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin ***tarihli kararından önce inceleme zamanındaki dosya kapsamına göre ve araçların gidiş yönü ve çarpışma noktaları esas alınarak ilk görüntü ve izlenim esas alınarak düzenlenmiştir. Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin ***tarihli kararındaki “38 … plaka sayılı araç sürücüsü *** ile 38 … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan …’nin bu olay öncesi eğlence mekanında tartıştıkları, daha sonra her iki aracın da Ürgüp İlçesi’nden Kayseri İli’ne seyir halinde iken başta geride olduğu halde daha sonra 38 … plaka sayılı aracın 38 … plaka sayılı aracın önüne geçtiği anda çarpışma yaşandığı” konusundaki davalıların savunmaları ve tanık anlatımları ve ceza dosyasındaki ilgili deliller ise bilirkişi raporunda irdelenmemiştir.
Her ne kadar Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesi’nin ***tarihli, … Esas ve *** Karar sayılı ilamı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı TBK’nun 74. maddesi anlamında mahkememizi bağlayıcı nitelikte bir karar değilse de, uyuşmazlığa konu olan somut olay, mahkememiz tarafından ceza dosyası kapsamındaki deliller de nazara alınarak deliller serbestçe değerlendirilmiş, gerek kendi dosyamız kapsamında gerekse ceza mahkemesi dosyası kapsamında bulunan delillere göre, davacıya ait olan 38 … plaka sayılı aracın olay sırasında ***’nın sevk ve idarisinde olduğu, bu araçta yolcu olarak bulunan … ile davalıya ait ve onun sevk ve iaderisndeki 38 … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan … arasında evveliyatta gönül ilişkisinin bulunduğu ve sonrasında ayrıldıkları, Ürgüp’teki eğlence mekanında *** ile 38 … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan …’nin arasında tartışma yaşandığı, …’in …’nin kendi araçlarına gelmesini istediği, eğlence mekanından çıkıp Kayseri’ye dönüşte davacıya ait olan 38 … plaka sayılı araçla 38 … plaka sayılı aracı takip ettikleri, her iki aracın seyri devam ederken olay mahalline gelindiğinde ceza yargılamasında varılan tespit gibi; davacıya ait 38 … plaka sayılı aracın davalıya ait 38 … plaka sayılı aracın önüne geçtiği, davacıya ait aracın seyir halindeki davalının aracının önüne geçip aniden durması ile çarpışmanın gerçekleştiği ve davalı tarafın aracının davacının aracının arka kısmına çaptığı, bu şekilde gerçekleşen hasarda davalının kusurunun olmadığı, meydana gelen hasardan davacı araç sürücüsünün sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Taraflar arasında hasar öncesinde yaşananların dikkate alınmadan, araçların olay yerindeki konumları ve çarpma noktasından hareketle görünürdeki duruma göre bilirkişiler tarafından tespit edilen kusurun somut gerçekliğe ve adalete uygun olmadığı, bu nedenle hükme esas alınamayacağı değerlendirilmiştir.
Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre;
… tarihinde davalı sevk ve idaresindeki 38 … plakalı araç ile davacıya ait 38 … plakalı aracın çarpışmasının trafik kazası olmadığı, gerek dosyamız kapsamında gerekse ceza mahkemesi dosyası kapsamında bulunan delillere göre, davacıya ait olan 38 … plaka sayılı aracın olay sırasında ***’nın sevk ve idarisinde olduğu, bu araçta yolcu olarak bulunan … ile davalıya ait ve davalının sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunan … arasında geçmişte gönül ilişkisinin yaşandığı ,ancak sonrasında bu şahısların ayrıldıkları, her iki araç içinde bulunan insanların Ürgüp’teki bir eğlence mekanında rastlaştıkları, burada ***ile …’nin arasında tartışma çıktığı, önceden ilişki yaşadığı …’in, …’nin kendi bulunduğu araca gelmesini istediği, eğlence mekanından çıkıp Kayseri’ye dönüşte davacıya ait olan 38 … plaka sayılı araçla davalıya ait 38 … plaka sayılı aracı takip ettikleri, her iki aracın karayolunda aynı yönde seyri sırasında olay mahalline gelindiğinde davacıya ait aracın ani manevra ile seyir halindeki davalının aracının önüne geçip aniden durması ile çarpışmanın gerçekleştiği ve 38 … plaka sayılı davalı aracının 38 … plaka sayılı davacı aracının arka kısmına çaptığı, bu şekilde gerçekleşen hasarda davalının kusurunun olmadığı, meydana gelen hasardan davacı araç sürücüsünün sorumlu olduğu, davacının aracında meydana gelen değer kaybı zararını ve özel olarak yaptırdığı ekspertiz incelemesinin ücretini davalardan talep edemeyeceği, bu nedenle eldeki davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Kararın mahiyeti gereği davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 2 tebligat gideri 38,00-TL, 3 elektronik tebligat gideri 16,50-TL ve 1 posta gideri 9,00-TL olmak üzere toplam 63,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davalı …. tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde ilgili tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
8-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/2. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıkta mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/03/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır