Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/777 E. 2021/1138 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACILAR : 1- ***
2- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 3- ***
VEKİLİ : Av.

DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (ölüm sebebiyle açılan tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … günü saat 20:00 sıralarında ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, sürücü … sevk ve idaresindeki 38 … plakalı aracı ile Karayolları istikametinden Osman Kavuncu Bulvarı’nı takiben Devlet Su İşleri istikametinde sol şeritte seyir halindeyken Anatamir Nizamiye girişinde kırmızı ışık ihlali yaparak Anatamir istikametinden Opet istikametine yaya geçidinde geçmekte olan yaya …’a çarpmak suretiyle yayaya çarpma, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazsı meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda 38 … plakalı araç sürücüsü …’un mobese kayıtlarında kırmızı ışık ihlali yaptığının tespit edildiğini, …’ın kaza dolayısıyla Kayseri Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alındığını ancak hastanede vefat ettiğini, kazaya sebebiyet veren 38 … plaka sayılı aracın davalı … Sigorta A.Ş.’ne ZMMS poliçesi ile ve diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ne kasko sigortası ile sigortalı olduğunu, destekten yoksun kalma zararının karşılanması için davalı … Sigorta A.Ş.’ne … tarihinde başvurulduğunu ancak ödeme yapılmadığını, ara buluculuk sürecinde ise davalı … Sigorta A.Ş.’nin davacıların tazminat alacağına yönelik 276.830,70-TL ödeme yaptığını, davacıların murisi …’ın 18/06/1983 doğumlu olup kaza tarihi itibariyle 31 yaşında olduğunu ve askeri fabrikalara bağlı Kayseri 2. Anatamir Müdürlüğü’nde usta olarak çalıştığını beyanla şimdilik 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş. ile davalı …’tan müştereken ve müteselsilen tazmini ile ödenmesi, meydana gelen kaza sonucunda eşini ve babasını kaybeden müvekkillerimin her birisi için 100.000,00’er TL olmak üzere toplamda 200.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Sigorta A.Ş. ve …’tan müştereken ve müteselsilen tazmini ile ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …’un cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın bahsetmiş olduğu kaza tutanağında belirtildiğinin aksine davacının yeşil ışıkta geçtiğini, olay sırasında davacının kullandığı araçta iki şahıs bulunduğunu, olay sırasında ön koltukta …’ın ve arka koltukta ise Sinan Emre Delikan isimli şahısların bulunduğunu, emniyette ifadesi alınmış olan dosyanın o anda tek tanığı olan … isimli tanığa müvekkilin kırmızı ışıkta mı yeşil ışıkta mı geçtiğinin dahi sorulmadığını, bu yöne ilişkin tanığın doğrudan bilgisi ve görgüsü olmasına rağmen ifadesinin eksik alındığını, dosyada o anda tek tanık olan … dışında başka tanık olmamasına, davalının kırmızı ışıkta geçtiğine dair görgüye dayalı tanık ifadesi olmamasına, bir kamera kaydı, fotoğraf ve sair hiçbir delil olmamasına rağmen trafik kaza tutanağında davalının kırmızı ışıkta geçtiğinin yazılmış olmasının tamamen hukuka ve somut gerçekliğe aykırı olduğunu, trafik kaza tutanağını düzenleyen polis memurlarının olay anında orada olmadıkları halde olaydan sonra gelmiş oldukları halde davalı hakkında düzenlemiş oldukları kaza tutanağında davalının kırmızı ışıkta geçtiği tespitlerini neye göre, dosyadaki hangi delile göre yaptıklarının belli olmadığını, dayanağı olmayan trafik kaza tutanağındaki kırmızı ışıkta geçtiği yönündeki tespitin hukuken hiçbir önemi ve bağlayıcılığı olmayıp doğru dolmadığını, olay anında davalının kullanmış olduğu araçta bulunan tanık … ve tanık Sinan Emre Delikan Savcılık makamında alınan ifadelerinde; davalının yeşil ışıkta geçtiğini beyan ettiklerini, dolayısıyla bu durumda kendisine kırmışı ışık yanan ve geçmemesi gereken müteveffanın kendisine kırmızı ışık yandığı halde aniden, koşarak karşıdan karşıya geçmeye çalışarak kazanın meydana gelmesine neden olduğunu, meydana gelen kazada müteveffanın %100 kusurlu olduğunu, davalının kendisine yeşil ışık yanması nedeniyle seyrine devam ettiğini, müteveffanın aniden, koşarak yola çıkması üzerine davalının fren tedbirine başvurduğunu ancak mesafe kısa olduğu için kazanın meydana geldiğini, iddia edildiği gibi kazanın yaya geçidi üzerinde meydana gelmediğini, olay yerinde yaya geçidinin trafik ışıklarından ışıktan yaklaşık 5 m sonra olduğunu, olayın yaya geçidinden 10 – 15 metre sonra olduğunu, ceza dosyası kapsamında tanık olarak dinlenen şahısların da bu hususu beyan ettiğini, ceza dosyasında kusur incelemesi yapılması bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini ve raporun henüz dönmediğini belirterek ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını talep ettiğini, davacılara dava tarihinden önce sigorta şirketi tarafından 276.830,70-TL ödendiğini, ZMMS poliçesi ile güvence altına alınmış olan maddi zararların tamamının giderilmiş olduğunu, davacı …’ın kaza tarihi itibariyle 30 yaşında genç bir kadın olup, yerleşik Yargıtay kararları gereğince maddi tazminat hesaplanması halinde evlenme ihtimalinin de nazara alınması gerektiğini, müşterek çocuk yönünden de müşterek çocuğun ileride belirli bir yaşa geldikten sonra müteveffanın desteğine ihtiyacı olmayacağı nazara alınması gerektiğini, manevi tazminata ilişkin olarak davacının kullanmış oluğu aracın davalı … Sigorta A.Ş.’nin genişletilmiş artı kasko sigorta poliçesi ile güvence altına alındığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacılardan Elif Duru’nun 22/10/2019 doğumlu olup, kaza tarihi olan … tarihinde henüz 9 aylık olup, meydana gelen kazanın ve sonuçlarının farkında olamayacağı, manevi olarak üzüntü duyacak yaşta olmadığı nazara alındığında Elif Duru için talep edilen manevi tazminatın reddine karar verilmesini, davalının emekli olup, SGK müzekkere yazılarak aldığı maaşın sorulmasını, davacıların SGK’dan rücuya tabi ödeme alıp almadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesinde mezkur kazaya karışan aracın trafik sigortacısı sıfatıyla yapmış olduğu başvuru neticesi, davacılar … ve … için 10/11/2020 tarihinde toplam 276.830,70-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödeme sonrası davacıların alacağının kalmadığını, davacıların bakiye zarar için KTK’nun 97. maddesi uyarınca yeniden başvuru yapmadığını, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ispata muhtaç olduğunu, müteveffanın davacılara destek olduğunun davacılar tarafından ispatlanması gerektiğini, davacıların SGK’dan rücuya tabi bir tazminat alıp almadıklarının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; 38 ADC2 33 plakalı aracın kaza tarihinde 333000005792470 numaralı bireysel genişletilmiş kasko poliçesi ile teminat altına alınmış olup, davayı kabul manasında olmamak üzere İMMS poliçesi ile manevi tazminat teminatı verildiğini ve teminat limitinin 100.00,00-TL olduğunu, poliçe teminatının işlerlik kazanabilmesi için, kazanın oluş şeklinin incelenmesi, kusurun kime ait olduğunun ve illiyet bağının ispata muhtaç olduğunu, davacının manevi tazminata ilişkin taleplerinin fahiş olduğunu, kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca trafik kaza tespit tutanağına, Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2020/395 Esas sayılı dava dosyasına, sigorta poliçesi ve hasar dosyasına, sigorta şirketlerine başvuru evraklarına, nüfus ve trafik kayıtlarına, SGK kayıtlarına, hastane kayıt ve evraklarına, maaş bordrosuna, sosyal ve ekonomik durum araştırmasına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş.’ne müzekkere yazılarak 38 … plaka sayılı aracın … tarihinde karıştığı kaza nedeni ile açılan hasar dosyasının, sigorta poliçe örneğinin, alınmış ise ekspertiz raporunun, davacının dava açmadan önce KTK’nın 97. maddesi uyarınca başvuru yapımış olması halinde başvuru dilekçesinin ve dilekçenin evrak kayıt tarihinin, davacıya ödeme yapılmış ise ödeme belgesinin ve varsa ibraname örneği istenilmiştir. Bu müzekkeremize 03/12/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davalı … A.Ş.’ne müzekkere yazılarak38 … plaka sayılı aracın … tarihinde karıştığı kaza nedeni ile … ve … tarafından manevi tazminat talebi ile bir başvuru yapılıp yapılmadığı, başvuru yapılmış ise açılan hasar dosyasının, sigorta poliçe örneğinin, alınmış ise ekspertiz raporunun, başvuru dilekçesinin ve dilekçenin evrak kayıt tarihinin, davacıya ödeme yapılmış ise ödeme belgesinin ve varsa ibraname örneği istenilmiştir. Bu 07/12/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
38 … plaka sayılı aracın kaza tarihi olan … tarihli kaza tarihinden bu güne kadarki tüm kayıtları celbedilmiştir.
Kayseri Şehir Hastanesi’ne müzekkere yazılarak 25484154766 TC kimlik numaralı …’ın … tarihinde trafik kazası nedeniyle yaralanmasından dolayı bu hastanede tedavi görüp görmediği, bu hastanede vefat etmiş ise buna ilişkin tüm belgeleri getirtilmiştir.
SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacıların desteği olan …’ın … tarihinde trafik kazası nedeniyle yaralanıp vefat etmesinden dolayı SGK tarafından davacılara rücua tabi maaş veya gelir bağlanıp bağlanmadığı, ödeme yapılıp yapılmadığı sorularak, varsa maaş veya gelir bağlama ya da ödeme yapma kararının, peşin sermaye değerinin hesaplanmasına ilişkin hesap çizelgelerinin, bunlara dayanak kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenmiştir.
Yine SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı Nurettin Uygun’un dava tarihi olan 21/11/2020 tarihinden günümüze dek aldığı emekli aylığının ne olduğunun sorulmuştur.
Kayseri Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … tarihinde meydana gelen 839 kaza numaralı kaza tespit tutanağına konu olan trafik kazasına ilişkin polis memuru Yasin Akyol ve Eyüp Alİ Yılmaz tarafından çözümü yapılan güvenlik kamera görüntüsünün cd halinde mahkememize gönderilmesi istenmiştir.
Kayseri 2. Ana Bakım Fabrika Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 25484154766 TC kimlik numaralı …’ın … tarihinden önceki son 6 aylık maaş bordroları getirtilmiştir.
Yenişehir Şehit Nuri Yazanel Polis Merkezi Amirliği’ne müzekkere yazılarak … tarihinde meydana gelen 839 kaza numaralı kaza tespit tutanağına konu olan trafik kazasına ilişkin polis memuru .. ve … tarafından çözümü yapılan güvenlik kamera görüntüsünün CD halinde gönderilmesi istenmiştir.
Kayseri 14. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak 2020/395 Esas sayılı dava dosyasında gerek hazırlık soruşturması sırasında kolluk ile savcılık tarafından ve gerekse yargılama aşamasında mahkeme tarafından alınmış tüm ifade tutanakları ile yargılama aşamasında kusur hususunda alınmış bir rapor var ise raporun ve dava dosyasının Uyap kayıt örneklerinin gönderilmesi, ayrıca kaza anını gösteren kamera kaydının bulunduğu CD’den bir örneğinin gönderilmesi istenmiştir.
Davacılar ile davalılardan …’un ekonomik, sosyal ve gelir durumlarının tespiti için adresleri itibariyle yetkili Emniyet birimine ayrı ayrı müzekkere yazılmıştır.
Davacıların aile nüfus kayıt tablosu Uyap sisteminden çıkarılarak dosyamız içine alınmıştır.
Taraflarca bildirilen tanıklar yargılama sırasında mahkememizde usulünce dinlenmişlerdir.
Davacı tanığı *** beyanında; “Dava konusu kaza olduğunda ben olay yerinde vardım. Müteveffa bizzat benim kucağımda vefat etti. Bu kaza … günü gerçekleşti. Akşam saat 19:45-19:50 civarıydı. Bu kaza ana tamir diye tabir edilen yerde gerçekleşti. Olay günü damadım Osman arabasını muayeneye götüreceğini söyleyerek beni çağırmıştı. Bu anlamda kaza olduğu esnada biz yan yanaydık. Ben yolun karşı tarafındaydım. Bu nedenle çarpışma anını net görmedim. Bu nedenle kime yeşil ışığın yandığını bilmiyorum. Olay yerinde bir metre bile fren izi yoktu. Olay yerine koşturan insanları görünce ben de koştum ve damadımın olduğunu gördüm. Damadım hemen olay yerinde vefat etti. Kızım bu olay nedeniyle üzüntüsünü hala atlatamadı, şuuru yerinde değil. Torunum da aynı şekildedir. Kaza öncesinde mutlu bir aile yaşantıları varken kazadan sonra perişan oldular. Davalı Nurettin tarafından gelip de baş sağlığı dilenmedi, ilgi gösteren olmadı. Damadım ana tamirde çalışıyordu. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı *** beyanında; “Ben kazanın olduğu yerde yoktum, kazayı görmedim. Eşim arayarak haber verdi. Ben damadımın olay yerinde mi yoksa hastanede mi vefat ettiğini bilmiyorum. Ambulans gelmiş, ambulansın içinde götürülürken vefat ettiğini duydum. Ben hastanedeyken öğrendim ve sinir krizi geçirdim. Kaza öncesinde ailece mutlu ve iyi bir yaşantıları vardı. Kazadan sonra kızımın ruh sağlığı çöktü. Çocuğuna bakamıyor, çocuğuna karşı agresifleşti. Aradan geçen zamana rağmen psikolojik olarak toparlanma gerçekleşmedi. Artık konuştuklarımı bile duyup anlamıyor, dalıp gidiyor. Bazen çocuğuna karşı bile agresif davranıyor. Bu kaza nedeniyle davalı tarafından bizi veya kızımı arayıp baş sağlığı dileyen ilgi gösteren kimse olmadı. Bu kaza öncesinde kızımın eşinin maddi durumu iyiydi. Doğal olarak kızıma da iyi bakıyordu. Bu kazadan sonra her anlamda kötüye gitti. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı ***beyanında; “Ben kazanın olduğu anda yoktum, nasıl olduğunu görmedim. Babam eşimi arayarak haberdar ettiği için kazadan haberdar oldum. Annemi de alarak hastaneye gittik. Gittiğimizde eniştem vefat etmişti. Bu kaza öncesinde benim kız kardeşimin aile yaşantısı çok güzeldi. Eniştemin maddi durumu yerindeydi, evine iyi bakıyordu. Ailece maddi manevi geçimleri çok iyiydi. Bu kazadan sonra kardeşim hem maddi hem manevi yönden çöktü. Eniştemin maddi durumu iyi olduğu ve kardeşim şu anda bu gelirden mahrum kaldığı için maddi olarak zora düştü. Ayrıca psikolojik olarak da iyi değil. Konuştuğumuz zaman boş boş bakmaktadır. Çocuğuna karşı bile agresif tavırlar sergilemektedir. Manevi olarak çöküntü yaşadılar. Bu kazadan sonra davalı tarafından bizi ve kardeşimi arayıp baş sağlığı dileyen ilgi gösteren kimse olmadı. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … tanığı … beyanında; “Dava konusu kaza olduğu esnada aracın sağ ön koltuğunda ben oturuyordum. O esnada yola bakıyordum. Kazanın ne şekilde gerçekleştiğini gördüm. Biz köprüden aşağı doğru inerken trafik lambası bize kırmızı yanıyordu. Köprü ile ışığın arası yaklaşık 200 metre mesafededir. Işıklara yaklaşırken davalı Nurettin hızını biraz düşürdü. Işıklara son 15-20 metre kala da yayalara kırmızı, bizim yönümüzden gelen araçlara da yeşil ışık yandı. Bizim önümüzde araç yoktu. Yani en öndeki ve en soldaki araç bizdik. Yeşil yandığı için durmadık ve kontrollü bir şekilde seyre devam ettik. Işıkları geçer geçmez ölen şahıs koşmakla yürüme arasında bir hızla yolu kontrol etmeden aniden yola fırladı ve mecburen bu kişiye çarptık. Bu kişi olay yerinde hemen ölmedi. Nitekim trafikte bulunan araçlardan birinde doktor varmış, gelip müdahale etti. Daha sonra ambulans geldi. Akşam 21:00 civarında ise bu kişinin vefat haberi geldi. Trafik lambaları kırmızı, sarı yeşil olacak şekilde bize yandı. Yeşil ışıkta geçtiğimizden eminim. Ben Nurettin ile yakın arkadaşım. Kaza sonrasında bir süre tutuklu kaldı. Ben cezaevine ziyarete gittiğimde davacılar tarafına baş sağlığına gidilmesi konusu konuşuldu. Biz aracı ile davacılara ulaştık ancak bize “gelmesinler, iş çok kötü yerlere gider” denildiği bildirildi. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’na müzekkere yazılmasına, müzekkere ile birlikte dava dosyasının ve eklerinin Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine, davacının iddiaları, trafik kaza tespit tutanağı, kaza anını gösteren iki ayrı CD’deki görüntüler izlenerek tüm dava dosyamızın içeriği incelenmek suretiyle … tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğu hususunda açıklamalı oransal rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’nca düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davalı sürücü …’un %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu ve müteveffa yaya …’ın kusursuz olduğu” bildirilmiştir.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267/1. maddesi gereği bilirkişinin HMK’nun 268/1. maddesi uyarınca resen seçilecekn aktüerya konusunda nitelikli hesaplama uzmanı olarak belirlenmesine, HMK’nun 273/1. maddesi gereği mahkememizce toplanan tüm deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle; (2) numaralı ara karara göre temin edilecek nüfus kaydına göre destek görenler tespit edilerek, TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak ve Yargıtay’ın % 10 arttırma-eksiltme hesap yöntemine göre, davacılardan …’ın evlenme ihtimali düşülerek, davacılara dava tarihinden önce yapılan ödeme dikkate alınarak, dosya kapsamına göre davacıların dava tarihi itibari ile bakiye aktüer zararı olması halinde aktüer hesabının yapılması hususlarında açıklamalı rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiştir.
Aktüer Bilirkişi Av *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; ” *** ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplanıa neticesinde:
Davacı eş …’ın 418.247,91-TL, davacı çocuk …’ın 159.627,28-TL, dava dışı anne …’ın 236.441,33-TL ve dava dışı baba …’ın 121.316,87-TL olmak üzere 935.633,39 TL. toplam zarar olduğu, garameten paylaştırma neticesinde her bir hak sahibinin ZMMS poliçesinden talep edebileceği tutarın aşağıda hesaplandığı,
Davacı eş … : 418.247,91 x 410.000,00 / 935.633,39 : 183.278,67-TL,
Davacı çocuk … : 159,627,28 x 410.000,00 / 935.633,39 -: 69.949,60-TL,
Dava dışı anne … : 236.441,33 x 410.000,00 / 935.633,39*: 103.609,97 TL,
Dava dışı baba … : 121.316,87 x 410.000,00 / 935.633,39*: 53.161.776 TL. olmak üzere toplam 410.000,00-TL olduğu, yukarıda yapılar hesaplamalar sonucunda, davacı eş ve çocuk için dava öncesi yapılan ödemenin yetersiz olduğu, davacıların karşılanmayan bakiye zararmın bulunduğu anlaşılmakla birlikte, garameten paylaştırma hesabı neticesinde, davacı eşin davalı … sigortadan talep edebileceği tutar 183.278,67-TL iken davalı … Sigorta A.Ş. tarafından 198.270,28-TL. ödeme yapıldığı, davacı çocuğun davalı … Sigorta A.Ş.’den talep edebileceği tutar 69.949.60-TL iken davalı … Sigorta A.Ş. sigorta tarafından 78.560,42-TL ödeme yapıldığı, davacı eş ve çocuğun destek zararlarından ZMMS sigortacısı davalı … Sigorta AŞ.’nin poliçeden kaynaklı sorumluluğunun kalmadığının hesaplandığı, işbu rapor tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama neticesinde:
Davacı eş …’ın bakiye destek zararının;
İşlemiş Aktif Dönem : 28.416,19-TL
İşleyecek Aktif Dönem : 405.770,91-TL
İşleyecek Pasif Dönem : 218.881,63-TL
653.068,73-TL
%l2 evlenme ihtimali indirimi (653,068,73 x 88) 1574.700,48-TL
Güncellenmiş ödemenin mahsubu (574.700,48 – 214.305,72) 360.394,76-TL olduğu,
Davacı çocuk …’ın bakiye destek zararının;
İşlemiş Aktif Dönem : 14.199,36-TL
İşleyecek Aktif Dönem : 178.953,53-TL
193.152,89-TL
Güncellenmiş ödemenin mahsubu (193.152,89 – 84.914,12) : 108.238,77-TL olduğu,
Kasko İMM poliçesi manevi tazminat teminat limiti: Davacıların davalı … A.Ş.’den de manevi tazminat talep ettiği, davalı … A.Ş.’nin sigortacı olduğu 3330 0000 5792 470 numaralı Kasko/İMM poliçesinin incelenmesinde, İMM kombine limitinin 100.000,00-TL olduğu, manevi tazminatın 100.000,00-TL limitle teminata dahil olduğu” bildirilmiştir.
Davacı vekilince talep ettiği tazminat miktarları … tarihli ıslah dilekçesiyle arttırılmış ve ıslah harcı yatırılmıştır. Islah dilekçesi davalılara usulünce tebliğ edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle, 6098 sayılı TBK’nun 53. maddesi gereğince kalıcı iş göremezlik zararı nedeniyle oluşan maddi tazminat ile 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir. Zira dava ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine karşı açılmıştır.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile dava, mahkememiz heyeti tarafından sonuçlandırılmıştır.
Tarafların uyuşmazlık noktalarının; … tarihinde meydana gelen trafik kazası sırasında 38 … plakalı aracın sürücüsünün kim olduğu, bu kazanın oluşumunda kimin ne oranda kusurlu olduğu, bu kazada yaralanması nedeniyle davacının maluliyet, bakıcı gideri ve manevi zararı olup olmadığı varsa davalıların bu zararlardan sorumlu olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 74. maddesinde düzenlenmiş olup, hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesinde: “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Bilindiği gibi kesin hüküm, ilişkin olduğu konuda uyuşmazlığı ortadan kaldırır. Bu yüzdendir ki, açılan bir dava hakkında kesin hüküm bulunmaması bir yargılama koşuludur. Özellikle bir ceza mahkemesinin, uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle, olayın varlığına ve sanık tarafından işlendiğine ilişkin maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptaması, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin hüküm oluşturur. Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hâkiminin hukuk hâkiminden çok daha elverişli bir konumda olmasıdır.
Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir.
Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, TBK’nun 74. maddesi bir engel oluşturmaz.
Bu noktada, ceza mahkemesi kararının hukuk mahkemesini bağladığı hâllerde, kesin delilin etkisi nedeniyle, ceza mahkemesi kararında dayanılmış olan bilirkişi raporunun hukuk mahkemesini bağlayacağı; buna karşılık, ceza mahkemesi kararının hukuk mahkemesini bağlamadığı hâllerde, ceza mahkemesinde alınmış olan bilirkişi raporunun, hukuk mahkemesini bağlamayacağı, eş söyleşiyle hukuk mahkemesinin yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği, kuşku ve duraksamaya yer olmaksızın kabul edilmektedir (Kuru B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, s: 5154-5155).
Özellikle tarafların, iddia ve savunmalarını ispat için, mahkemeden bilirkişi incelemesi yapılmasını istemeleri hâlinde; hukuk hâkiminin, uyuşmazlığı kendi tespit ve takdirine, “Medeni Hukuk” alanı kurallarına göre çözümlemesi gerekir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 27/04/2011 tarih ve 2011/17-50 E., 2011/31 K., 09/04/2014 tarih ve 2013/4-1008 E., 2014/490 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut birşeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, aynı maddenin 5. fıkrasında işleten veya araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91. maddesinin 1. fıkrasında işletenlerin,bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “Destekten yoksun kalma zararı” ile “Destekten yoksun kalma tazminatı” kavramaları incelenmelidir.
Trafik kazası, bir kişinin ölümü sonucunu doğurabilir. Böyle bir durumda, bazı kişiler onun ekonomik desteğinden, malî yardım ve bakımından yoksun kalabilirler. İşte; ölenin destek ve yardımından yoksun kalanlarının uğradıkları bu zarara, destek kaybından doğan zarar denir.
Destekten yoksun kalma zararı TBK’nun 53. maddesinde yer almaktadır. Madde aynen;
“Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi destek zararları sayılırken “özellikle şunlardır” demekle madde metninde sayılan zararlar ile sınırlandırılmamıştır. Madde de çok dar kapsamlı sayılan zararların ne tanımı ne de şartları yer almıştır. Desteğin ölümünden önce kurulmuş olan veya destek yaşasaydı, kurulması muhtemel olan bir bakım ilişkisinin tespit edilmesi, ardından bu bakım ilişkisinin destek yaşasaydı gelecekte göstereceği değişim neticesinde, destekten yoksun kalanın uğradığı zarar miktarının ve ödenecek tazminat miktarının tespit edilmesi, tahminlere ve varsayımlara dayalıdır.
TBK’nun 53. maddesinin öngörmüş olduğu hâl, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, bir şahıs öldüğünde, ölenin sağlığında destek olduğu veya ileride destek olacağı kimseleri korumayı, desteklerinin ölümünden önceki sosyal ve ekonomik durumlarına uygun hayat sürdürebilmeleri için, ölüm sebebiyle mahrum kaldıkları yardımı, ölüme sebebiyet verenden tazmin edebilmelerini amaçlayan bir tazminat türüdür. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme imkânı tanımaktır.
Destek zararından bahsedebilmek için destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli imkânlardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma şartı gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
“Destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkı ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir haktır. Ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yaratır, Bu nedenledir ki ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmemektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığından desteğin veya mirasçılarının da herhangi bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır” (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22/06/2018 tarihli ve 2016/5 E., 2018/6 K. sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2011 tarihli ve 2011/17-142 E., 2011/17-411 K.; 20/04/2011 tarihli ve 2011/17-34 E., 2011/216 K.; 14/03/2019 tarihli ve 2017/1089 E., 2019/294 K. sayılı kararları).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/03/1978 tarihli ve 1/3 sayılı kararında destekten yoksun kalma tazminatı; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır.” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/11/2005 tarihli ve 2005/4-648 E., 2005/691 K. sayılı kararında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Burada sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O hâlde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/04/1982 tarihli ve 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/04/1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/11/2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Eldeki davada, … günü saat 20.00 sıralarında davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı ve davalı … A.Ş. nezdinde İMMS poliçesi ile sigortalı olan, olan, işleteni davalı … olan, ve yine bu davalının sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı kamyoneti ile Karayolları istikametinden DSİ istikametine Osman Kavuncu Bulvarı’nı sol şeridi takiben seyir halinde iken kaza mahalli kavşağa kırmızı ışıkta giriş yaptığı esnada kamyonetinin sağ ön kısımlarıyla, gidiş istikametine göre yolun sağından yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçmekte olan müteveffa yaya …’a çarpması neticesi davaya konu trafik kazası meydana geldiği, tüm dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokisi, CD’lerde mevcut görüntüler, evraklar, tüm beyanlar ve Adli Tıp Kurumu raporuna göre, olay mahallinde bulunan araçların hareketleri, trafik ışıklarının dönüşüm periyotları, kavşak kolunda bulunan ışıklarda bekleyen araçların durma ve geçme süreleri incelendiğinde davalı sürücü …’un kırmızı ışıkta olay mahalli kavşağa giriş yaptığı, mevcut verilere göre; davalı sürücü …’un sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı kamyoneti ile gündüz vakti, meskun mahalde bulunan olay yeri ışık kontrollü kavşakta kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen seyrini sürdürdüğü, seyir istikametine göre yolun sağından karşıdan karşıya yaya geçidi üzerinden geçiş yapan yayaya karşı etkin fren ve direksiyon tedbiri almadığı kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli (tam) kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’ın, olay yerinde yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçmek istediği esnada seyir istikametine göre yolun solundan, araçlara kırmızı ışık yanmasına rağmen durmayarak seyrini sürdürerek kendisine çarpan kamyonet nedeni ile meydana gelen kazada atfı kabil kusuru bulunmadığı anlaşılmıştır. Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı’ndan alınan *** tarihli rapor, dosya kapsamındaki deliler ile ceza mahkemesi dosyası ile mahkememiz dava dosyası kapsamındaki delillerle uyumlu ve denetime elverişli olup mahkememizce benimsenmiştir.
Mahkememizce aktüerya bilirkişisinin *** havale tarihli raporuna denetime açık olması nedeniyle itibar edilmiş, rapora göre müteveffanın eşi davacı …’ın bakiye destekten yoksun kalma zararının 360.394,76-TL ve müteveffanın çocuğu davacı ***ın bakiye destekten yoksun kalma zararının 108.238,77-TL olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında tüm delilere göre müteveffa yaya …’ın davacıların desteği olduğu anlaşılmakla, davacıların ıslah talepleri de gözetilerek, davacıların davalı … hakkındaki maddi tazminat davasının kabulü ile davacı … için 360.394,76-TL ve davacı … için 108.238,77-TL olmak üzere toplam 468.633,53-TL destekten yoksun kalma zararına ilişkin maddi tazminatın kaza ve vefat tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ZMMS poliçesi teminat limiti kadar davacılara ödeme yapmış olması ve bu nedenle sorumluluk limitinin tüketilmiş olması ve sigorta poliçesinden kaynaklanan sorumluluğunun kalmaması nedeniyle davacıların davalı … Sigorta A.Ş. hakkındaki maddi tazminat davasının reddine verilmesi gerekmiştir. Davalı …’un sorumluluğu haksız fiilden kaynaklandığından dolayı hükmedilen tazminata zarar tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir.
Zaman itibarı ile somut uyuşmazlığa uygulanması gereken TBK’nun 56. maddesinde “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünü zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedelsel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarında da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca 22/06/1966 tarih ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda manevi tazminat, bir ceza ya da gerçek anlamda bir tazminat olmayıp, zarara uğrayan kişinin manevi ıstırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araç olabileceğini belirtmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan bütün delilere göre … günü saat 20.00 sıralarında davalı … A.Ş. nezdinde İMMS poliçesi ile sigortalı olan, olan, işleteni davalı … olan, ve yine bu davalının sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı kamyoneti ile Karayolları istikametinden DSİ istikametine Osman Kavuncu Bulvarı’nı sol şeridi takiben seyir halinde iken kaza mahalli kavşağa kırmızı ışıkta giriş yaptığı esnada kamyonetinin sağ ön kısımlarıyla,gidiş istikametine göre yolun sağından yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçmekte olan müteveffa yaya …’a çarpması neticesi davaya konu trafik kazası meydana geldiği, tüm dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı, kaza yeri krokisi, CD’lerde mevcut görüntüler, evraklar, tüm beyanlar ve Adli Tıp Kurumu raporuna göre, olay mahallinde bulunan araçların hareketleri, trafik ışıklarının dönüşüm periyotları, kavşak kolunda bulunan ışıklarda bekleyen araçların durma ve geçme süreleri incelendiğinde davalı sürücü …’un kırmızı ışıkta olay mahalli kavşağa giriş yaptığı, mevcut verilere göre; davalı sürücü …’un, sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı kamyoneti ile gündüz vakti, meskun mahalde bulunan olay yeri ışık kontrollü kavşakta kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen seyrini sürdürdüğü, seyir istikametine göre yolun sağından karşıdan karşıya yaya geçidi üzerinden geçiş yapan yayaya karşı etkin fren ve direksiyon tedbiri almadığı kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli (tam) kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’ın, olay yerinde yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçmek istediği esnada seyir istikametine göre yolun solundan, araçlara kırmızı ışık yanmasına rağmen durmayarak seyrini sürdürerek kendisine çarpan kamyonet nedeni ile meydana gelen kazada atfı kabil kusuru bulunmadığı, müteveffa yaya …’ın davacı …’ın eşi ve davacı …’ın babası oluşu, kazanın oluş şekli, kusur durumu, zararın ağırlığı, davacıların kaza sonrası duyduğu elem ve üzüntüler, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihine göre paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkeleri, TBK’nun 56. maddesi hükmü ve yukarıda sözü edilen İçtihadı Birleştirme Kararı bir arada değerlendirildiğinde davacıların manevi tazminat talebinde haklı olduğu değerlendirilmiş ve davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı … için 80.000,00-TL, ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın, davalı … A.Ş.’nin İMMS (kasko) poliçesi teminat limiti (100.000,00-TL) ile sınırlı ve dava tarihi olan 21/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalı …’un ise trafik kaza ve vefat tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması koşulu ile bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara verilmesine, sübut bulmadığından dolayı davacıların davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar vermek gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır. Davalı … Sigorta A.Ş.’nin İMMS poliçesi teminat limitinin 100.000,00-TL ile sınırlı olması nedeniyle mahkememizce yapılan gareme hesabında davacı … için hükmedilen manevi tazminatın 61.538,46-TL’lık kısımdan ve davacı … için hükmedilen manevi tazminatın 38.461,54-TL’lik kısmından sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Başka deyişle davalı … Sigorta A.Ş.’nin İMMS poliçesi teminat limiti olan 100.000,00-TL miktarındaki tutar davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarına göre garame hesabı yapıldığında davalı … Sigorta A.Ş.’nin davacı … için hükmedilen manevi tazminatın 61.538,46-TL’lık kısımdan ve davacı … için hükmedilen manevi tazminatın 38.461,54-TL’lik kısmından sorumlu olduğu belirlenerek poliçe teminat limiti davacılar arasında bu şekilde ayrıştırılmış, vekalet ücreti hesabında bu rakamlar dikkate alınmıştır. Davalı …’un sorumluluğu haksız fiilden kaynaklandığından dolayı hükmedilen manevi tazminata zarar tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş’nin sorumluluğu ise İMMS poliçesinden kaynaklandığından, bu davalıya davacıların 02/11/2020 tarihinde başvuruda bulundukları, adı geçen davalının başvuruyu değerlendirmesi için yasal süresinin dolması beklenmeden hakkında dava açıldığı dikkate alınarak bu davalı yönünden temerrüt tarihinin dava tarihi olduğunun kabulü ile bu davalı hakkında hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07/05/2018 tarihli, 2015/10278 Esas ve 2018/4704 Karar sayılı emsal içtihadı da dikkate alınarak davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2. maddesinde “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü yer almaktadır. Manevi tazminat talepleri yönünden ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesi hükümleri göz önünde bulundurulmuştur. Bu hususlar dikkate alınmak suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacıların davalı … hakkındaki maddi tazminat davasının KABULÜ ile davacı … için 360.394,76-TL ve davacı … için 108.238,77-TL olmak üzere toplam 468.633,53-TL destekten yoksun kalma zararına ilişkin maddi tazminatın kaza ve vefat tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine,
2-Davacıların davalı … Sigorta A.Ş. hakkındaki maddi tazminat davasının REDDİNE,
3-Davacıların manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ ile davacı … için 80.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın, davalı … A.Ş.’nin İMMS (kasko) poliçesi teminat limiti (100.000,00-TL) ile sınırlı ve dava tarihi olan 21/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması, davalı …’un ise trafik kaza ve vefat tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olması koşulu ile bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara verilmesine,
4-Davacıların davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince davalı … Sigorta A.Ş. hakkındaki maddi tazminat davasının reddi nedeniyle alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin harç olarak alınan 686,52-TL ve 1.597,21-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.283,73-TL harçtan mahsubuna,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen maddi tazminat yönünden alınması gereken 32.012,35-TL harçtan dava açılırken peşin harç olarak alınan 686,52-TL ve 1.597,21-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.283,73-TL harçtan davalı … Sigorta A.Ş. hakkındaki davanın reddi nedeniyle 59,30-TL karar ve ilam harcının mahsubu sonucu kalan 2.224,43-TL’den mahsubu ile bakiye 29.787,92-TL nispi karar ve ilam harcının davalı …’tan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen manevi tazminat yönünden alınması gereken 8.880,30-TL harcın davalı *** Sigorta A.Ş. ve davalı …’tan (davalı … Sigorta A.Ş.’nin 6.831,00-TL ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin), davalılardan yalnız … A.Ş. yönünden davanın ara buluculuğa tabi olması nedeni ile davanın kabul ve red oranına göre 606,00- TL’nın davalı … A.Ş.’nden ve bakiye alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 606,00- TL’nın davacılar … ve …’dan müşterek mütselsil alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
9-Davacılar tarafından maddi tazminat davası yönünden peşin yatırılan 54,40-TL başvurma harcı, 686,52-TL peşin harç ile 1.597,21-TL ıslah harcından davalı … Sigorta A.Ş. hakkındaki davanın reddi nedeniyle 59,30-TL karar ve ilam harcının mahsubundan sonra kalan toplam 2.278,83-TL harcın davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine,
10-Davacılar tarafından maddi tazminat davası yönünden yapılan 158,50-TL tebligat gideri, 71,50-TL e-tebligat gideri, 125,50-TL Adli Tıp Kurumu dosya gönderme masrafı, 723,00-TL Adli Tıp Kurumu rapor fatura bedeli, 650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.728,50-TL yargılama giderinin davalı …’tan alınarak davacılara verilmesine,
11-Davacıların davalı … Sigorta A.Ş. hakkında yaptığı yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
12-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
13-Davalılar … Sigorta A.Ş. ve … A.Ş. tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
14-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
15-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 33.677,63-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
16-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 14.232,68-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’tan alınarak bu davacıya verilmesine,
17-Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ret olunan maddi tazminat talepleri yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak ve 500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak bu davalıya verilmesine,
18-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 11.200,00-TL nispi vekalet ücretinin (davalı … Sigorta A.Ş.’nin 8.800,00-TL ile nispi vekalet ücreti ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
19-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin (davalı … Sigorta A.Ş.’nin 5.769,23-TL ile nispi vekalet ücreti ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
20-Davalılar … A.Ş. ile … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın reddedilen manevi tazminat istemi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 5.769,23-TL nispi vekalet ücretinin (davacı …’ın davalı … yönünden 4.080,00-TL ile maktu vekalet ücreti ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) davacı … ‘dan alınarak bu davalılara verilmesine,
21-Davalılar … A.Ş. ile … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın reddedilen manevi tazminat istemi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10/2. maddesi gereğince hesap ve taktir olunan 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin (davacı …’ın davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 5.769,23-TL ile nispi vekalet ücreti ile sınırlı sorumlu olması koşulu ile) davacı Elif Duru Mutlu’dan alınarak bu davalılara verilmesine,

Dair, davacılar vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2021

Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır