Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/716 E. 2022/298 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACILAR : 1- ***
2- ***
3- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 2- ***
3- ***
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; *** tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki 38 … plakalı aracı ile Kayseri Merkez istikametinden Osman Kavuncu Caddesi terminal alt geçidinden sol şeritte seyrederken seyrine göre sağ tarafından yani batı terminal girişi istikametinden yolun karşısına karşıdan karşıya geçiş yapan yaya ***’a çarptığını ve yaya ***’ın olay yerinde hayatını kaybettiğini, geriye eşi *** ve oğulları … ve …’ın mirasçı kaldıklarını, gerçekleşen kazada sürücü …’in almış olduğu alkolün etkisinde 2.40 promil alkollü olduğunu, hız limitinin çok üzerinde seyir halinde olduğunu, meydana gelen neticeyi öngörmesine rağmen gerekli tedbirleri almadığını ve yaya …’ın ölümüne neden olduğunu, aracın ruhsat sahibinin davalı … olduğunu ayrıca kaza tarihinde aracın … A.Ş.tarafından Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalanmış olduğunu, poliçe numarasının … olduğunu müvekkillerinin murisin vefatı nedeniyle hem maddi hem de manevi olarak yıkıma uğradıklarını, davalı tarafın kaza süresinde ve sonrasında müvekkillerinin özel durumlarıyla hiçbir şekilde ilgilenmediklerini, müvekkillerinin … tarihinde Kayseri Arabuluculuk Bürosu’na başvurduklarını ancak … tarihinde anlaşamama tutanağının düzenlendiğini ölüm neticesinde meydana gelen maddi manevi zararlar ile cenaze giderlerinin tazmini amacıyla işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için 50.000,00 TL, … için 25.000,00 TL ve … için 25.000,00 TL olmak üzere toplamda 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100,00 TL cenaze ve defin giderinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, yeni düzenlemeye göre zarar görenlerin doğrudan dava açma haklarının ortadan kalktığını, dava öncesinde sigorta şirketine başvuru zorunluluğunun getirildiğini, başvurunun tam yapılması gerektiğini, davacıların resmi bir başvurularının bulunmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacılar için müvekkili şirket tarafından … tarihinde yapılan 33.368,31 TL tutarındaki destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi ile davacıların maddi zararlarının karşılandığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olacağını, doğru ve geçerli bir kusur oranı tespiti için hem Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nden hem de Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, işbu dava ispat külfetinin davacıda olduğunu, bu kapsamda müteveffanın davacılara destek olduğu hususunun ispat edilmesinin zaruri olduğunu, tazminat hesabının uzman bilirkişilere yaptırılması gerektiğini, müvekkilinin faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … müşterek olarak sunmuş oldukları cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasının yerinde olmadığını, davayı kabul etmediklerini, olayda bir kusurlarının bulunmadığını, araçlarının sigortalı olduğunu, ölen kişinin tam kusurlu olduğunu, 8/2 kusur verilmesinin yerinde olmadığını, davacıların zararlarını sigorta şirketinden tahsil etmeleri gerektiğini, bir kişinin alkollü olmasının kusurlu olmasını göstermeyeceğini, alkollü araç kullanmanın cezasının ayrı olduğunu, yolun ana yol olduğunu geçiş şeridinin bulunmadığını, yayanın aracın önüne çıkmadığını, frene bastığını ancak duramadığını, istenen tazminatın fahiş olduğunu, hak ve hukuka aykırı olduğunu, zenginlik sebebi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair 29/04/2021 tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi Dr. Öğr. ***’nun mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli bilirkişi raporunda özetle; bahse konu trafik kazasında yaya … kaplama üzerinen karşıdan karşıya geçiş davranışı ile kaza riskinin oluşumunda m. 138-b kural ihlali tam kusurlu olduğunu, 38 … plaka sayılı araç sürücüsü …’in ise seyrinde aracının hızını yol ve hava şartlarına göre ayarlamadığını, müteyakkız şekilde dikkatli ve özenli davranmadığını, klakson ve etkin frenleme tedbirlerine müracaat etmediği cihetiyle 2918 sayılı KTK.m.52/1-b kural ihlali ile tam kusurlu olduğunu, belirtilen kusur şartlarında yaya …’ın trafik kazasındaki etki derecesine göre kusur oranının %70 olması gerektiğini, 38 … plaka sayıl araç sürücüsü …’in kusur oranının %30 olması gerektiğini mahkememize bildirmiştir.
*** tarihli celsede HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişinin HMK’nun 267/1. maddesi gereği resen seçilecek bir nitelikli hesaplama/ aktüerya uzmanı bilirkişi olarak belirlenmesine, HMK’nun 273/1. maddesi gereği mahkememizce toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı incelenmek suretiyle talebe konu alacaklar noktasında bilirkişiden HMK’nun 279/2. maddesine uygun olarak açıklamalı rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi*** ‘ün *** tarihli raporunda özetle; davaya konu kaza desteğini yitiren davcı eş ***’e davalı sigorta şirketi tarafından … tarihinde 33.368,31 TL destek tazminatı ödendiğini, öteme tarihi itibarile davacının destek zararının 52.450,23 TL olduğunu, davacıya sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncel değerinin mahsubundan sonra destek zararının 25.960,27 TL olduğunu, bakiye destek zararının davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen poliçe teminat limitinde olduğunu mahkememize bildirmiştir.
***tarihli celsede HMK’nın 266/1. Maddesi uyarınca güncel asgari ücret dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesi amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi ***ün mahkememize sunmuş olduğu ***tarihli ek raporda özetle; davaya konu kaza desteğini yitiren davcı eş ***’e davalı sigorta şirketi tarafından … tarihinde 33.368,31 TL destek tazminatı ödendiğini, öteme tarihi itibarile davacının destek zararının 52.450,23 TL olduğunu, davacıya sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncel değerinin mahsubundan sonra destek zararının 62.018,26 TL olduğunu, bakiye destek zararının davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen poliçe teminat limitinde olduğunu mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacılar dava dilekçesiyle, *** tarihinde 38 … plakalı aracın yaya konumda olan davacılardan ***’in eşi ve diğer davacıların oğlu olan …’a çarptığı ve …’ın vefat ettiğinden ve 38 … araç sürücüsünün kusurlu olduğundan bahisle cenaze ve defin gideri, manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği görülmüştür.
Davalı sigorta şirketi ise zamanaşımı itirazında bulunuş, ödeme yaptıklarını belirtmiş, kusuru kabul etmemiştir.
Zamanaşımı itirazının değerlendirilmesinde takdirle öldürme suçundan kaynaklı uzamış ceza zamanaşımı 15 yıl olduğundan itiraz uygun görülmemiştir.
Davalı gerçek kişiler kusuru kabul etmemiş ve davanın reddini dilemiştir.
Ceza dosyasının incelenmesinde davalı … hakkında takdirle taksirle öldürme suçundan mahkumiyetine karar verildiği ve kararın kesinleşmediği görülmüştür.
Ceza dosyası ve trafik kayıtları uyarınca kaza tarihinde sürücünün davalı … olduğu, davalı …’in ise araç maliki olduğu görülmüştür.
Sigorta poliçesi incelenmesinde, 38 … plakalı aracın davalı bünyesinde ZMSS poliçe ile sigortalandığı bulunduğu görülmüştür.
-Mahkememizce kusur ön sorun değerlendirmesinde,
Ceza dosyasının mahiyeti ve ilgili dosyada alınan kusur raporu, mahkememizce alınan birbiri ile uyumlu kusur raporu uyarınca muris karşıdan karşıya geçme kuralını ihlal ettiğinden %70 oranında, davalı …’in ise aracın hızını trafik şartlarına uygun ayarlamadığından %30 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
-Destekten yoksun kalma tazminatına ve cenaze ve defin giderine dair değerlendirmede;
Destekten yoksun kalma tazminatı, B.K’nun 45/II. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
Borçlar Kanunu’nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, Borçlar Kanunu’nun 45/III. maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (HGK.nun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. -411 K. sayılı ilamı).
Aynı Kanunun 53. maddesinde ölüm halinde uğranılan zararlar arasında cenaze giderleri sayılmış olup, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre cenaze giderleri arasında defin gideri, yıkama gideri, cenazenin taşınması ve baş sağlığı için gelenlere ikram edilen yiyecek içecek kabul edilmektedir.
– Sigorta şirketinin sorumluluğunda dair değerlendirmede;
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A-1.maddesindeki, “Sigortacı, bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda davalı sigorta şirketi destekten yoksun kalma tazminatında ve cenaze ve defin giderinden sorumludur.
-Davalı Okan ve Osman sorumluluğuna dair değerlendirmede;
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/6031, K. 2015/13494)
Somut olayda, aracın maliki ve yaralanan davalı Okan zarardan sorumludur. Davalı *** ise trafik kazası bir haksız fiil olduğundan (TBK 49 vd. maddeleri) zarardan sorumludur.
– Aktüerya hesabına dair değerlendirmede;
Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında davacı Ahmet’in ve desteğin bakiye ömür süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılması gerekmektedir. Mahkememizce bu doğrultuda bilirkişiden öncelikle sigorta şirketince yapılan ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenerek (ödeme tarihindeki asgari ücret vs. dikkate alınarak) hesap yapılması, ödemenin yetersiz olduğu kanaatine varılması halinde rapor tarihindeki güncel veriler dikkate alınarak hesaplama yapılması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, sigorta şirketince ödenen miktar yetersiz olduğu anlaşılmakla davacı Ahmet için belirlenen 62.018,26 TL destekten yoksun kalma tazminatının uygun olduğu ve belediye yazı cevabında 750,00 TL cenaze ve defin gideri bulunduğu belirlendiğinden anılan miktar uygun kabul edilmiş ve davalıların sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
– Manevi tazminata dair değerlendirmede;
Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Hakim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda hakimin, hukuk ve adalete uygun karar vereceği TMK’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda, ekonomik ve sosyal durum araştırması, kazanın oluş şekli, kusur durumu çekilen ızdırap yukarıda açıklanan kıstaslar çerçevesinde davacı eş *** için 30.000,00’er TL ve davacı oğullar *** için 20.000’er TL manevi tazminatın uygun olduğu değerlendirilmiştir.
-Faize ait değerlendirmede;
2918 Sayılı Kanun’un 99. maddesinde, sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel sartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluslarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı 2918 Sayılı KTK’nun 98/1, 99/1, ZMMS Genel Şartlarının B.2-c maddesi uyarınca hak sahibine kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağının ve bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya başvurmasından itibaren 8 iş günü sonunda tazminat miktarını ödememesi halinde, bu tarihte, böyle bir başvurunun yapılmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşeceğinden, temerrüt faizine bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekir. Sigortacının kısmi ödeme yapması halinde ise, söz konusu ödeme tarihi temerrüt tarihi olarak esas alınacaktır.
Davalı gerçek kişiler yönünden ise 6098 sayılı TBKnun 117/2 maddesinde göre haksız fiilin işlendiği tarihte temerrüde düşeceğinden olay tarihi itibariyle faize hükmedilmesi gerekir.
Anılan açıklamalar uyarınca kısmı ödeme olması dikkate alınarak davalı sigorta şirketi yönünden ödeme tarihi 25.08.2020 temerrüt tarihi belirlenmiş, davalı gerçek kişiler aleyhinde temerrüt tarihi olay tarihi olan 01.12.2019 belirlenmiştir.
Anılan gerekçeler uyarınca davaların kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile,
1-Davacı … tarafından ikame edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin davasının kabulü ile 62.018,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden … tarihinden davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Davacılar tarafından ikame edilen cenaze defin gideri tazminatına ilişkin davasının kabulü ile 750,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden … tarihinden davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
3-Sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına,
4-Davacı …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
5-Davacı …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
6-Davacı …’ın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, alacağa kaza tarihi olan 01/12/2019 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
7-Davacı … tarafından ikame edilen destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 4.236,46 TL harçtan davacılar tarafından peşin yatırılan 345,31 peşin harç ve 210,63 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 555,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.680,52 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
8-Davacılar tarafından ikame edilen cenaze defin gideri tazminatına ilişkin dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 80,70 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
9-Davacı …’ın manevi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 2.049,30 TL harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
10-Davacı …’ın manevi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 1.366,20 TL harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
11-Davacı …’ın manevi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 1.366,20 TL harcın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.400,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
13-Davacılar tarafından peşin yatırılan 345,31 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 210,63 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 610,34 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
14-Davacılar tarafından yapılan kep reddiyat gideri 0,50 TL, 14 elektronik tebligat gideri 80,50 TL, 2 müzekkere gideri 18,00 TL, 15 tebligat gideri 337,00 TL, talimat gideri 167,00 TL ve bilirkişi ücreti 1.150,00 TL olmak üzere toplam 1.753,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 1227,10 TL’sini davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
15-Davalılarca yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
16-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
17-Davacı … tarafından ikame edilen destekten yoksun kalma tazminatı yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 8,862,37 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
18-Davacılar tarafından ikame edilen cenaze defin gideri tazminatı davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 750,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
19-Davacı …’ın manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
20-Davacı …’ın manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
21-Davacı …’ın manevi tazminat davası yönünden AAÜT’ye göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin yüzüne karşı, diğer davalılar … ve …’in yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/04/2022

Katip ***
¸e-imzalı

Hakim ***
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*