Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/639 E. 2022/842 K. 31.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bina, ev, işyeri, okul, hastane gibi yerlerde yangın ve güvenlik ekipmanları, acil durulmalarda kullanılacak araç-gereç satışı yaptığını, davalı ile 2017-2018 yılları arasında gerçekleşen ticari alışveriş olduğunu, bu ticari alışveriş çerçevesinde davalı şirkete … tarihinde cari hesap açıldığını, cari hesap dönemi içinde 4 adet fatura düzenlendiğini, faturalara dayalı yapılan ödemelerin hesaba kaydedildiğini, davalının kalan borcunu ödemediğini, alacak için Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosya ile takip başlatıldığını, davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı ticari defter ve belgelerinde de alacağın hukuken bulunduğunu belirterek davanın kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazının iptaline, icra takibinin devamına, davalı şirketin haksız itirazı nedeniyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine dair karar verilmesini iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe itiraz edildiğini, davacı tarafın tek yanlı olarak tutmuş olduğu kayıtlara onaylarının olmadığını, davacının cari hesap döneminde düzenlenen faturaları usulüne uygun olarak düzenleyip tebliğ etmediğini, davalının davacıdan hizmet almadığını, tek yanlı tutulan kayıtları ve faturaları kabul etmediklerini, davacının fatura konusu hizmetin verilip verilmediğine ilişkin bir açıklama yapmadığını, davacının davalıya hizmet sunumu yapmadığını, faturalara 8 gün içinde itiraz edilmemiş olsa dahi bunun tek başına alacağı ispatlamayacağını, davacının borcun varlığını ve hizmetin verildiğini ispatlamak durumunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, cari hesap özetine, ticari defter ve belgelere, satışa esas faturalara, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası incelenmek üzere yazı ile istenerek dosyamız arasına alınmıştır. Tetkikinde, alacaklı davacı … tarafından davalı borçlu … aleyhine 40.223,86-TL cari hesaptan kaynaklanan alacak, 7.833,00-TL takibe kadar işlemiş faiz alacağı ve toplam 48.056,86-TL alacağın tahsili istemli ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip talebinde asıl alacağa işletilmesini istedikleri temerrüt faizi oranı kısmında “asıl alacağın tahsiline kadar %… faizi…” şeklinde yazılı olduğu, ödeme emrinde ise bu kısmın “%9 faizi…” şeklinde olduğu, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete*** tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun itirazı üzerine icra müdürlüğünce *** tarihinde İİK’nun 66. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekilince sunulan faturaların örneği eklenerek davalının bağlı olduğu vergi dairesine müzekkere yazılmış ve ilgili faturaların Form BA ile beyan edilip edilmediği sorulmuştur. Gevher Nesibe Vergi Dairesi’ne yazılan yazıya ***tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından sunulan *** tarihli dilekçede davalının ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adres bildirilmiştir.
Davacı vekiline müvekkilline ait *** yıllarına ait ticari defter, kayıt ve belgelerini mahkememize sunmaları, çok hacimli ise incelemeye hazır olacak şekilde bulunduğu açık adresi ve bu adreste incelemeye sunacak kişinin isim ve telefon numarasını bildirmeleri için 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde HMK’nun 140/5. ve *** tarih ve *** sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 23. maddesi ile değiştirilen HMK’nun değişik 222. maddesi ile TTK’nın 83. maddesi gereği ticari defter, kayıt ve belgelerin ibrazından kaçınmış sayılacaklarının ve bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları ihtar edilmiş, davacı vekilince *** tarihli dilekçesi ile davalı vekilince *** tarihli dilekçesi ile müvekkiline ait ticari defterlerin bulunduğu adres bildirilmiştir.
Tarafların ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği adreslerinin ayrı şehirlerde olmasından dolayı öncelikle HMK’nun 222 ve TTK’nun 80. maddesi gereği davalının ticari defter ve kayıtlarında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişinin re’sen seçilecek bir mali müşavir olarak belirlenmesine, bilirkişiden davalı vekilinin *** tarihli dilekçesinde bildirdiği adreste yerinde inceleme yapılarak; 6102 sayılı TTK’nun 64. maddesinde sayılan ve tacir tarafından tutulmak zorunda olan tüm ticari defterlerinin, ticari defterlerdeki karşı taraf ile ilgili kayıtların yevmiye madde numaralarını da içerir muavin defter dökümü ve muavin defterdeki dayanak belge fotokopileri ile birlikte, ayrıca elektronik deftere tabi ise vergi dairesinden ilgili döneme ilişkin aldıkları beratlar incelenerek davacı iddiası, davalının savunması ve icra takibindeki itirazları, dosyaya gelen Form BA kayıtları, davalının ticari defter ve kayıtları incelenerek, elektronik defter ibraz edilmesi halinde ibraz edilen e-defterlerin GİB sisteminden doğruluğu da sorgulanarak, defterlerin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, takip dayanağı cari hesap alacağından dolayı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, var ise asıl alacak ve işlemiş faiz tutarının ne olduğu, davacının icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürüp düşürmediği, temerrüde düşürmüş ise temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar yasal faiz üzerinden işlemesi gereken faiz tutarının ne olduğu, davacının bir alacağı var ise ödeme kaydı olup olmadığı, ödeme kayıtlarının dava dosyasında veya ticari defter dayanaklarında belgesinin bulunup bulunmadığı, ödeme var ise ödemelerin tarihinin ne olduğu ve bilhassa ödeme tarihinin takip dayanağı faturaların tarihinden önce mi sonra mı olduğu, icra takip tarihinden sonra fakat dava tarihinden önce ödeme olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu ve dava tarihindeki alacak miktarının ne olduğu konularında gerekçeli dayanaklı bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Mahkememiz ara kararı doğrultusunda görevlendirilen mali müşavir/ muhasebeci bilirkişi Prof. Dr. *** tarafından düzenlenen *** havale tarihli raporda özetle; “Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerle davalıya ait ticari defterlerin incelenmesinden ulaştığımız bulgular şöyledir: 1.Davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan takipte cari hesap bakiyesine dayanılmıştır. Taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi olduğuna ilişkin belge dosyaya sunulmamıştır. Ancak taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. 2.Davacının takip talebine dayanak gösterdiği hesap ekstresindeki tüm faturalar davalının ticari defterlerinde kayıtlıdır. Söz konusu faturalar toplamı 103.143,85-TL’dır. 3.Davalının ticari defterlerinde davacıya 62.920,00-TL ödeme kaydı bulunmaktadır. Davacının dosyaya sunduğu hesap ekstresinde de davalıdan 62.920,00-TL tahsil edildiğine ilişkin kayıt bulunmaktadır. Netice itibariyle ödemeler yönünden de taraf kayıtları birbirini teyit etmektedir. 4.Tarafların birbirini eden mali kayıtlarına göre davacının davalıdan takip konusu 103.143,85-TL faturalar – 62.920,00-TL ödemeler = 40.223,85-TL tutarında alacaklı olduğu sonucuna varılmaktadır. 5.Davacı taraf davalıdan her ne kadar takip öncesi dönem için işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne yönelik bir bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca taraflar arasında mal ve hizmet tedarikine yönelik bir sözleşme de dosyaya sunulmamıştır. Bu bakımdan davacının takip öncesi dönem için işlemiş faiz talep edemeyeceği değerlendirilmektedir. 6. Davacının dosyaya sunulan hesap ekstresinde ve davalının ticari defter kayıtlarında takipten sonra ve davadan önce ve davadan sonra herhangi bir ödeme kaydı gözükmemektedir. Bu konuda taraflarca bir iddia da ileri sürülmemiştir. Hal böyle olunca takip tarihi ve dava tarihi itibariyle alacak tutarında bir değişiklik söz konusu olmamaktadır.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra HMK’nun 222 ve TTK’nun 80. maddesi gereği davacının ticari defter ve kayıtlarında re’sen seçilecek bir mali müşavir tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılması için İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına, bilirkişiden davacı vekilinin bildirdiği İçerenköy Mahallesi, Prof. Dr. *** Caddesi, No:4/4, Ataşehir/İstanbul adresinde yerinde inceleme yapılarak; 6102 sayılı TTK’nun 64. maddesinde sayılan ve tacir tarafından tutulmak zorunda olan tüm ticari defterlerinin, ticari defterlerdeki karşı taraf ile ilgili kayıtların yevmiye madde numaralarını da içerir muavin defter dökümü ve muavin defterdeki dayanak belge fotokopileri ile birlikte, ayrıca elektronik deftere tabi ise vergi dairesinden ilgili döneme ilişkin aldıkları beratlar incelenerek davacı iddiası, davalının savunması ve icra takibindeki itirazları, davalı defter ve kayıtları yönünden alınan *** tarihli bilirkişi raporu, dosyaya gelen Form BA kayıtları, davacının ticari defter ve kayıtları incelenerek, elektronik defter ibraz edilmesi halinde ibraz edilen e-defterlerin GİB sisteminden doğruluğu da sorgulanarak, defterlerin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin olup olmadığı, sahibi lehine delil teşkil edip etmediği, takip dayanağı cari hesap alacağından dolayı davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, var ise asıl alacak ve işlemiş faiz tutarının ne olduğu, davacının icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürüp düşürmediği, temerrüde düşürmüş ise temerrüt tarihinden icra takip tarihine kadar yasal faiz üzerinden işlemesi gereken faiz tutarının ne olduğu, davacının bir alacağı var ise ödeme kaydı olup olmadığı, ödeme kayıtlarının dava dosyasında veya ticari defter dayanaklarında belgesinin bulunup bulunmadığı, ödeme var ise ödemelerin tarihinin ne olduğu ve bilhassa ödeme tarihinin takip dayanağı faturaların tarihinden önce mi sonra mı olduğu, icra takip tarihinden sonra fakat dava tarihinden önce ödeme olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu ve dava tarihindeki alacak miktarının ne olduğu konularında gerekçeli dayanaklı bilirkişi raporu düzenlenmesinin istenilmesine, bilirkişiye rapor ekine eklemek kaydı ile takip dayanağı fatura ve dayanak belgeler ile gerekli gördüğü tüm belgelerden örnek alma görev ve yetkisinin verilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda sözü edilen karar doğrultusunda dava dosyası ve eklerinin görevlendirilen mali müşavir bilirkişi ***’e verilmesi amacıyla İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
Görevlendirilen mali müşavir bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihinde düzenlenen raporda özetle; “Bilirkişi görev tanımı doğrultusunda, dava dosyası ile davacı tarafından ibraz edilen ticari defter kayıtları ve uzmanlık alanımıızla sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; 1.Davacı tarafın dava dosyasında bulunan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içinde yaptırıldığı, defter kayıtlarının dayanağı belgelerle uyumlu olduğundan 5102 sayılı TTK’nun 64, 65 ve 66. maddelerine göre sahibi lehine kesin delil olma özelliğine haiz olduğu, 2.Davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen ticari teklif mektup sözleşmenin mevcut olduğu, 3. Takibe konu olan faturaların muhteviyatı hizmetin davalıya teslim edildiği ve fatura muhteviyatına veya bedeline davalı tarafından herhangi bir itiraz yapılmadığından dolayı, 6102 sayılı TTK’nun 21/2. maddesine göre 8 gün içinde itiraz edilmeyen fatura muhteviyatının kabul edilmiş olduğu, 4. Davalı şirketin *** tarihi itibariyle davacı şirket’e 40.223,85-TL’lık ana para tutarında borçlu durumda olduğu, bu tarihten sonra davalı tarafından davacıya yapılmış herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, 5.Davalı şirket tarafından davacı tarafa 6102 sayılı TTK’nun 23/c ve 6098 sayılı TBK’nun 223. maddelerine uygun olarak yapılmış olan herhangi bir ayıplı hizmet ihbarının bulunmadığı, ayıplı ve sözleşmeye aykırı olduğu iddia edilen işlerle ilgili TBK’nun 474. maddesine göre de uygun bir tespitin de olmadığı, 6.Davalı şirketin takip konusu faturalar muhteviyeti hizmeti alamadıkları veya bahsi geçen faturaların kendilerine tebliğ edilmediği şeklinde bir itirazin bulunmadığı,bu sebeple bahse geçen fatura bedellerinin davacı tarafa ne şekilde ödendiğinin ispat külfetinin davalı tarafa ait olduğu, 7.Davacı şirketin davalı şirket’e toplam 40.223,85-TL tutarlı alacağı için, taraflar tacir olduğundan ticari işlerde işlemiş faiz için öngörülen avans faiz oranı yıllık üzerinden ve icra takip tarihi olan *** tarihinden dava tarihi olan *** tarihine kadar hesap edilen yasal faiz hesabıyla, (dava tarihinden sonraki faiz hakları saklı kalmak üzere) 40.223,85-TL asıl alacak, 8.428,09-TL ise faiz olmak üzere toplamda 48.651,94-TL’lık borçlu olacağı” belirtilmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından, davalı vekiline, davacıya yemin teklif edip etmeyeceğini bildirmek, yemin teklif edecek ise hangi konuda yemin teklif edeceğini bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde istenilen hususların yerine getirilmemesi halinde davalının yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. Davalı tarafın davacıya yemin teklif etmesi ve hangi konuda yemin teklif ettiğini bildirmesi durumunda, davacı şirketin adresi itibari ile yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına, talimat evrakına yalnız davalı tarafın yemin metninin eklenmesine, talimat mahkemesinden davacı şirketin (davacı asılın) İçerenköy Mahallesi Prof. ***, *** Apartmanı, No:4/4, ***/ İstanbul adresine, HMK’nun 228. maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye çıkarılmasının istenilmesine, tebligata “Yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrünüz olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte Mahkemeye bizzat gelmediğiniz veya gelip de yemini iade etmediğiniz yahut yemini eda etmekten kaçındığınız takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağınız, ayrıca duruşmaya şirketi temsile yetkili olduğunuz belge ve nüfus cüzdanı ile gelmeniz tebliğ ve ihtar olunur.” şeklinde meşruhat düşülmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimat ile, davacı şirket yetkilisi Melahat Yılmaz’ın talimat mahkemesince usulünce yemini yaptırılmıştır. Davacı şirket yetkilisi talimat mahkemesinde “Ben davacı şirket yetkilisiyim. Biz davalı şirkete ürün sattık, aynı zamanda ürünlerin devreye alma işlemlerini de yaptık. Yani davalı şirketten hem satış, hem de hizmetten kaynaklı alacağımız vardır. Biz … – *** tarihli satış faturalarında yer alan hizmetlerin tamamını eksiksiz olarak yerine getirdik. Faturaları davalı şirkete tebliğ ettik. Davalı tarafla zaman zaman mutabakatta yaparız. Bu faturalardan kaynaklı alacağın bir kısmı ödendi. Ancak bakiye kısmı ödenmedi. Davalı taraf bakiye kısmı bazen ödeyeceğini söylüyordu, bazen de benim böyle bir borcum yoktur diyorlardı. Davalı taraf işlerin eksik yapıldığı veya ayıplı yapıldığına yönelik herhangi bir itirazda veya bildirimde bulunmamıştır. Zira biz bütün işleri eksiksiz yaptık, malları da eksiksiz olarak teslim ettik. Ancak belirttiğim gibi davalı taraf ödemesini yerine getirmemişti. Bizim bakiye alacağımız mevcuttur.” şeklinde beyan beyanında bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, bakiye açık hesap alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile tek hakim tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık; davacının icra takibine konu edilen nedenlerle davalıdan alacaklı olup olmadığı, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalının borca vaki itirazının iptal edilip edilmeyeceği, edilecekse takip ve dava tarihi itibari ile ayrı ayrı davacının davalıdan talep edebileceği asıl alacak ve işlemiş faiz tutarının ne olduğu, davacının icra takibi öncesinde davalıyı temerrüde düşürüp düşürmediği noktalarında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir. (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219, 223). İcra dosyasında itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığı gibi, eldeki davanın bir yıllık yasal süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. ve devamı maddelerinde düzenlenen itirazın iptali davalarının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan ispat külfetiyle ilgili kurallar itirazın iptali davasında da geçerlidir. Taraflar iddia ve savunmalarını HMK’nda belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. İtiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bu dava icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır ve takibe bağlılık alacağın hem miktarı hem de kaynağı yönünden mevcuttur.
HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklindedir.
7251 sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6100 sayılı Kanun’un 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nun 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK’nun 222/1). Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanununa göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK’nun 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK’nun 222/4). Ticari defterler usulüne uygun tutulsun tutulmasın aleyhe olan kayıtlar delil olur (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin, 28/05/2009 gün ve 2008/10995 Esas, 2009/5037 Karar sayılı ilamı).
Tüm bu açıklamalar ışığında; icra takip dosyası, form BA belgeleri, tarafların birbiri ile uyumlu olan ticari defter ve kayıtları ve denetime ve hüküm vermeye elverişli bulunan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu, davacının takip talebine dayanak gösterdiği hesap ekstresindeki tüm faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, söz konusu faturaların toplam 103.143,85-TL tutarlı olduğu, davalının ticari defterlerinde davacıya 62.920,00-TL ödeme kaydı bulunduğu, yine davacının dosyaya sunduğu hesap ekstresinde de davalıdan 62.920,00-TL tahsil edildiğine ilişkin kayıt olduğu, tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği, tarafların birbirini eden mali kayıtlarına göre davacının davalıdan takip konusu 103.143,85-TL faturalar – 62.920,00-TL ödemeler = 40.223,85-TL tutarında alacaklı olduğu sonucuna varılmaktadır. Davanın davalıdan icra takip tarihi ve dava tarihi itibarı ile açık hesap ilişkisine dayalı olarak bakiye 40.223,85-TL miktarında alacağı olduğu görülmüştür.
Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif eder. Yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap lahiyasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Kendisine yemin teklif edilen taraf, yemin teklifinin kabulünden sonra, usulüne uygun biçimde (HMK’nun 233. maddesi) yemin eder ise, yemin teklif eden tarafın iddia ettiği vakıanın mevcut olmadığı kesin delil ile ispat edilmiş olur. Yemin teklif eden taraf, bundan sonra iddiasını ispat için başkaca delil gösteremez.
Açıklanan bu nedenlerle mahkememizce; davalının yemin deliline de dayandığı dikkate alınarak davalı şirkete borcu olmadığı savunmasına yönelik davacı tarafa yemin teklif edip etmeyeceğini, yemin teklif edecekse yemin metnini sunması için kesin süre verilerek, kesin süreye uyulmadığı takdirde yemin deliline dayanmaktan ve yemin teklif etmekten vazgeçmiş sayılacakları davalı vekiline ihtar edilmiştir. Davalının süresinde yemin teklif edeceğini bildirmesi üzerine talimat yolu ile davacı şirket yetkilisine usulünce yemin eda ettirilmiştir.
Dosya kapsamına göre; icra takip tarihi ve dava tarihi itibarı ile açık hesap ilişkisine dayalı olarak davanın davalıdan bakiye 40.223,85-TL miktarında alacağı olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
Kural olarak, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Temerrüt ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez (TBK’nun l17/1. maddesi).
Faturaya veya açık hesap ilişkisine dayalı takiplerde takip öncesi borçludan faiz talep edilebilmesi için fatura borçlusunun bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. Ödeme talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez. Somut uyuşmazlıkta takip tarihinden önce davacı tarafından davalıya gönderilen bir temerrüt ihtarı olmadığı görülmekle davacının takip öncesi faiz talebinin reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.
Yargılama sonunda yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davanın kısmen kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının kısmen iptali ile 40.223,86-TL asıl alacak üzerinden ödeme emrinde yazılı koşullarla icra takibinin devamına karar vermek gerekmiştir. Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası incelenmesinde, alacaklı davacı … tarafından davalı borçlu … aleyhine 40.223,86-TL cari hesaptan kaynaklanan alacak, 7.833,00-TL takibe kadar işlemiş faiz alacağı ve toplam 48.056,86-TL alacağın tahsili istemli ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip talebinde asıl alacağa işletilmesini istedikleri temerrüt faizi oranı kısmında “asıl alacağın tahsiline kadar %… faizi…” şeklinde yazılı olduğu, ödeme emrinde ise bu kısmın “%9 faizi…” şeklinde olduğu görülmüştür. Davacının icra takip talebinde faiz oran ve cinsini belirtmemiş olması nedeniyle icra takip tarihinden itibaren uygulanması gereken faiz oranı yasal faiz olup, mahkemece bu hususun gözetilmiştir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, ***tarihli,*** Esas ve *** Karar sayılı emsal kararı). Bu nedenle takip tarihinden tahsil tarihine kadar 40.223,86-TL asıl alacağa takipteki talep dikkate alınarak %9 oranında yasal faiz işletilmesi gerekmiştir. Eldeki davada takip tarihinden önce davacı tarafından davalıya gönderilen bir temerrüt ihtarı olmadığı görülmekle davacının takip öncesi faiz talebinin, bir başka deyimle fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin reddine karar verilmesi kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf dava dilekçesinde icra inkar tazminatı, davalı taraf ise cevap dilekçesinde kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Takibe konu edilen faturalardan dolayı davacının davalıdan kısmen alacaklı olduğu, alacağın faturaya dayalı ve likit olduğu göz önüne alındığında itirazın iptaline karar verilen 40.223,86-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davanın kısmen de olsa kabulüne karar verildiği, davacının takipte kötü niyetli olduğunu ispata yönelik delil bulunmadığı dikkate alındığında yasal koşulları bulunmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
1-Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile 40.223,86-TL asıl alacak üzerinden ödeme emrinde yazılı koşullarla İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA,
2-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar 40.223,86-TL asıl alacağa takipteki talep dikkate alınarak %9 oranında yasal faiz işletilmesine,
3-Davacının fazlaya ilişkin itirazın iptali isteminin REDDİNE,
4-İtirazın iptaline karar verilen 40.223,86-TL’nın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Koşulları bulunmadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 2.747,69-TL nispi karar ve ilam harcından dava açılırken davacıdan peşin olarak alınan 580,42-TL ve icra dosyasına yatırılan 240,28-TL peşin har olmak üzere toplam 820,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.926,59-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) kabul ve ret oranına göre 1.104,84-TL’nın davalıdan, bakiye 215,16-TL’nın davacı taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 580,42-TL peşin dava harcı ve 240,28-TL icra dosyasına yatan peşin harç olmak üzere toplam 875,10-TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Davacı tarafça yapılan 81,00-TL e-tebligat, 30,20-TL posta masrafı, 69,00-TL tebligat gideri, 60,00-TL talimat posta gideri ve 2.150,00-TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.390,20-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 2.000,61-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan 127,00-TL talimat posta giderinden davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 20,70-TL’nın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
12-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/2. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13/2. maddesi gereğince davanın ret olunan kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 7.833,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/10/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır