Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/550 E. 2022/326 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACILAR : 1- ***
2- ***
3- ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.

DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (ölüm sebebiyle açılan maddi tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın 38 … plakalı otomobilin çarpması sonucunda vefat ettiği, davacıların ölen …’ın desteğinden mahrum kaldıklarını, 38 … plakalı otomobilin davalı … A.Ş. nezdinde … nolu ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, kaza sonucu müvekkillerinin uğramış olduğu zararlarla ilgili olarak davalı sigorta şirketine başvurulmasına rağmen maddi tazminat taleplerinin neticesiz kaldığını, bu güne kadar herhangi bir ödeme yapmadıkları, davalı sigorta şirketinin müvekkillerinin zararından sorumlu olduğu, HMK’nun 107. maddesi gereğince fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası açtıklarını belirtilerek, davacı eş … için şimdilik 1.000,00-TL, davacı çocuk … için şimdilik 500,00-TL ve davacı çocuk … için şimdilik 500,00-TL olmak üzere toplam 2000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların … tarihli başvurularının eksik belge ile yaptıklarını, KTK’nun 97. maddesi ve HMK’nun 115. maddesi gereği davanın usulden reddinin gerektiğini, trafik kazasının meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, müteveffanın KTK’nun 68/b-3. maddesini ihlal ederek kazanın meydana gelmesinde kusurlu davrandığı, sigortalı araç sürücüsünün hızını yolun ve aracın şartlarına uygun olarak ayarladığını, sorumluluğa esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için ceza mahkemesi dosyasının celbini ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettikleri belirtilerek davanın reddi ile müvekkil şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasına, Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın, *** büro nolu, *** sayılı arabuluculuk dosyasına, ZMMS poliçesine, nüfus kayıt örneklerine, veraset ilamına, kazaya ilişkin ifade ve sair tutanaklara, ölüm raporuna, trafik kazası tespit tutanağına, 38 … plakalı araca ait trafik kayıtlarına, maaş bordrosu ve emsal ücret araştırmalarına, davalı sigorta şirketi nezdinde açılan hasar dosyasına, eksik evrak yazısına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davacı …’a ait aile nüfüs kayıt örneği uyap sistemi üzerinden çıktı alınarak dosyaya eklenmiştir.
Davacıların sosyal ve ekonomik durumunun ve müteveffa …’ın vefatından önceki ekonomik durumun tespiti amacıyla Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmıştır. Bu müzekkeremize*** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Müteveffa …’ın T.C. kimlik nosu ve açık kimlik bilgilerinin belirtilmesi suretiyle … Anonim Şirketi (*** Melikgazi Kayseri)’ ne müzekkere yazılarak müteveffa …’ın … tarihinde vefat etmesinden önce bu iş yerinde çalışıyor olması nedeniyle ölümünden önceki son 5 aylık maaş bordro örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, 38 … plakalı aracın trafik kaza tarihi olan … tarihinde ve halen kayıt malikinin kim olduğunun sorulmuş ve trafik kayıt örneği iştinilmiştir. ***tarihli yazı ile bu müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davalı … A.Ş.’ne davacıların kimlik bilgileri belirtilerek müzekkere yazılarak, olay tarihi itibariyle … numarası ile zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan 38 … plakalı aracın karıştığı … tarihli trafik kazası nedeniyle …’ın vefatı nedeniyle davadan önce davacılar ve/veya vekili tarafından başvuruda bulunup bulunmadığı, başvuruda bulunulmuş ise hangi tarihte başvuruda bulunduğu, başvuru ile ilgili karar verilip verilmediği, akibetinin ne olduğu sorularak, başvuruya dair tüm kayıt ve belgelerin, sigorta poliçesinin, hasar dosyasının, varsa ödemeye ilişkin kayıt ve belgelerin ve konu ile ilgili diğer tüm belgelerin okunabilir netlikteki onaylı suretlerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davacılar ile müteveffa …’ın T.C. kimlik numaraları ve açık kimlik bilgileri belirtilmek suretiyle Kayseri Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak; davacıların sigortalı olup olmadıklarının, çalışıyorlarsa aylık ücretlerinin ne olduğu, müteveffa …’ın vefat tarihinden önce sigortalı olup olmadığı, çalışıyorsa aylık ücretinin ne olduğu, müteveffa …’ın … tarihinde trafik kazası sonucu ölümü nedeniyle SGK tarafından davacılara rücua tabi maaş veya gelir bağlanıp bağlanmadığı, yahut ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş ve sorulan hususlara ilişkin kayıt, karar ve belge örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize SGK İl Müdürlüğü’nce *** ve *** tarihli yazılar ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Dava dilekçesi ile sunulan … tarihli olay yeri inceleme tutanağının okunaklı bir örneğinin eklenmek suretiyle Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)’ne müzekkere yazılarak ekte gönderilen olay yeri inceleme tutanağında yazılı kaza mahalinde … tarihi itibariyle araçların azami hız sınırının ne kadar olduğu sorulmuştur. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ait … Esas sayılı dava dosyası dosyamız arasına alınmıştır. Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının incelemesinde; sanık İkbal Mutlu’nun … tarihinde sürücüsü olduğu 38 … plakalı araç ile seyir halinde iken trafik ışıklandırması ve yaya geçidi bulunmayan noktadan karşıya geçmeye çalışan …’a çarpması sonucu …’ın vefat etmesi nedeniyle taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, …, … ve …’ın katılan sıfatı ile bu davada taraf olarak yer aldıkları, mahkemece yapılan yargılamalar sonunda *** tarihli ve … Esas, ***Karar sayılı gerekçeli karar ile sanığın üzerine atılı taksirle ölüme neden olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davacıların tanığı … usulünce dinlenmiştir. Tanık … “Ben davacıların murisi olan … ile aynı iş yerinde çalışıyordum, bu nedenle …’ı tanırdım. Olay günü akşam iş yerinde çalıştık. İşimiz biraz uzadı, fazla mesaiye kaldık. Daha sonra işimizi bitirince işçi servisine binip evimize dönmek için yola çıktık. Kaza yerine vardığımızda tahminen saat, 18:30-19:00 saatleri arasındaydı. Üstünden çok zaman geçtiği için kesin saati bilemiyorum. Olay yerine geldiğimizde servisten … ile birlikte indik. Serviste tatlı yemiştik. Ben tatlının çöpünü atayım derken … ile aramız biraz açıldı. Bu arada yolun karşısına geçmeye çalışıyorduk. Servisten indiğimiz yer, işyerinin belirlediği duraktı. İşyeri 2 kişinin servisten inme binme yerlerini birleştirelim diye olay tarihinden yaklaşık 2 hafta kadar önce bu durağı benim ve …’ın servisten inip binmesi için belirlemişti. Şirket yönetimi bizim iniş biniş yerimizi birleştirmek için bize zorla burayı dayattı, bizim seçimimiz değildir. Olay yerinde herkes yolun karşısına kontrollü bir şekilde geçer. Olay yerinde trafik ışığı ve üst geçit de yoktu. Kontrollü bir şekilde yolun ortasına geçtik. Çöp atmaya doğru gittiğim için … ile aramız biraz açıldı. Sola baktığımda onun kontrollü bir şekilde karşıya geçmeye çalıştığını gördüm. En son yolun orta kısmında gördüm. Daha sonra orta refüje geçip sağ tarafıma baktığımda o taraftan gürültü, bir ses geldi. Geriye dönüp baktığımda tüm araçlar akışkan bir şekilde yoldan geçiyordu. … tam hizama gelmiş, araba çarpmış ve uzun süre sürüklenmiş. Trafikten dolayı epey müddet yanına yaklaşamadım. Zaten olay yerinin çevresini insanlar sarmıştı. Beyaz bir araç …’ı ezmesinler diye kendini siper edip onun önüne durdu. Bu araç …’a çarpan araç değildir, yardım etmek maksatlı durmuştur. Ortaya geçtiğimizde bir kadın yanımıza ağlayarak geldi. …’a kendisinin çarptığını söyledi. Arabasını ileriye park etmiş. Ben bu konuda daha önce karakolda ve ceza mahkemesinde ifade vermiştim. Onları da aynen tekrarlarım. Bu kazanın olduğu saatte hava alacakaranlıktı, yol kuruydu. Çok akışkan yoğun bir trafik vardı. İşyerine telefon ettim ve …’ın kaza geçirdiğini de bildirdim. Olay yerinde yakındaki benzinlik çalışanları herkes ambulansı aramasın, ambulansın telefonu kitlenir dediler ve sadece kendileri ambulansı telefonla arayıp ambulansın gelmesini sağladılar. Yolun emniyetini sağladılar. Ben kazaya karışan yani …’a çarpan aracı görmedim. Ancak kaza sırasında o bölgeden geçen araçlar çok süratliydi. Kaza olmasına rağmen ortadaki yaralının yanına dahi yanaşamadık. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İlgili delillerin toplanmasından sonra, dava konusu … tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğunun tespiti, kaza yerinin incelenmesi, trafik kaza tespit tutanağının olay yerinde incelenmesi amacıyla resen seçilen bir trafik-makine mühendisi bilirkişi marifeti ile mahalinde keşif icra edilmiştir. HMK’nun 273. maddesi gereği trafik kaza tespit tutanağı dosyamız arasına alınan Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, bu dosya içinde bulunan kazaya ilişkin fotoğraf ve görüntü kayıtları, CD ve CD çözüm tutanağı, ifade tutanakları, bilirkişi raporu, mahkememizce dinlenen tanık anlatımı, celp edilen tüm kayıt ve belgeler ile dosya kapsamı incelenmek suretiyle … tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğu hususunda hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmiştir. *** tarihinde mahallinde keşif icrasından sonrasında dava dosyası ve ekleri, keşfe katılan bilirkişi ***’a tevdi edilmiştir.
Bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Yaya …’ın %75 oranında kusurlu olduğu, 38 … plakalı araç sürücüsü İkbal Mutlu’nun %25 oranında kusurluğu olduğu” bildirilmiştir.
*** tarihli trafik bilirkişisi ***’ın *** tarihli raporuna karşı tarafların beyan ve itirazları ile davacıların talepleri dikkate alınarak Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’na müzekkere yazılmasına, dava dosyası ve eklerinin müzekkeremiz ile birlikte Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine, iddia, savunma, ZMMS hasar dosyası, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin cevabi yazısındaki UKOME kurulu kararı, tanık anlatımları, Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas, *** Karar sayılı dava dosyası, bu dosya içerisinde bulunan olay yeri inceleme raporu, CD çözüm tutanağı, ifade tutanakları, trafik bilirkişisi raporu, tüm beyan ve deliller, mahkememizde yapılan keşif sonucu alınan *** havale tarihli trafik bilirkişisi raporu ve diğer tüm deliller incelenmek suretiyle … tarihli trafik kazasının oluşumunda kusur durumu hakkında dava dosyamızdan ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma dosyası üzerinden ve ceza mahkemesi dosyası üzerinden alınan mevcut bilirkişi raporlarına tarafların itiraz ettikleri hususlar yönünden de irdeleme yapılmak suretiyle hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nca düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Meydana gelen trafik kazasının oluşumunda sürücü İkbal Mutlu’nun %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu ve yaya …’ın %75 (yüzde yetmişbeş) oranında kusurlu olduğu” bildirilmiştir.
Davacıların ve müteveffa sigortalı …’ın T.C. kimlik numarası ve açık kimlik bilgilerinin belirtilmesi sureti ile SGK Genel Müdürlüğü Emeklilik Daire Başkanlığı’na müzekkere yazılarak sigortalı …’ın *** tarihli trafik kazası nedeni ile vefatı üzerine hak sahiplerinin özellikle davacıların gelir bağlanması için sosyal güvenlik kurumuna başvuruda bulunup bulunmadığı, SGK tarafından anılan kaza dolayısı ile davacılara rücua tabi gelir bağlanıp bağlanmadığı, ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme varsa bunların neler olduğu sorulmuş, rücua tabi gelir bağlanmışsa buna ilişkin kararların, peşin sermaye değerinin hesaplanmasına ilişkin hesap tablolarının, dayanak belgelerin gönderilmesi, yine bağlanan bu gelir nedeni ile SGK tarafından ilgilileri hakkında rücu davası açılmışsa bu davanın hangi mahkemeye açıldığı ve dosya esas numarasının bildirilmesi istenmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacılar vekiline SGK tarafından gelir bağlanması hususunda SGK’na müracaat edip etmediklerini, henüz müracaat etmemişler ise müracaat etmeleri ve buna ilişkin belge örneklerini sunmalarını, sonuçlanmışsa akıbetini bildirmek üzere süre verilmiştir. Davacılar vekili bu konuda *** tarihli beyan dilekçesi sunmuştur. Davacılar vekilinin anılan beyan dilekçesinin ekinde bulunan SGK’nun *** tarihli yazısında davacıların gelir başvurusuna istinaden yaptıkları başvuruları üzerine müdürlüklerince yapılan incelemede*** tarihli trafik kazasının iş kazası olarak değerlendirilmediği bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce son olarak HMK’nun 266. maddesi gereği aktüer bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267 ve 268. maddesi gereğince dosyanın resen seçilecek bir aktüerya uzmanı bilirkişiye tevdine, HMK’nun 283. maddesi gereğince tarafların iddia, savunması, nüfus kayıtları, SGK kayıtları, sigorta poliçesi, kusur raporu, sosyal ve ekonomik durum araştırması ve diğer tüm deliller ile dosya kapsamı incelenerek …’ın … tarihinde trafik kazası neticesi vefatı nedeniyle davacıların destekten yoksun kalma zararları varsa Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin emsal iştihakları çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak %10 arttırma – iskonto formülüne göre aktüer hesabı yapılarak hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Aktüer Bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davaya konu kazada desteğini yitiren; davacı çocuk …’ın destek zararının 19.585,18-TL, davacı çocuk …’ın destek zararının 19.702,33-TL ve davacı eş …’ın destek zararının 105.944,04-TL, olduğu, toplam 145.231,55-TL destek zararının davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 410.000,00-TL) kapsamında kaldığı kanaatinde olduğu” bildirilmiştir.
Davacıların yukarıda sözü edilen rapora karşı beyan ve itirazları üzerine dosyanın rapor veren aktüer bilirkişiye tevdii ile, önceki rapora davacı tarafın beyan ve itirazları önceki raporun tanzim tarihinden sonra asgari ücret miktarındaki değişiklikler dikkate alınarak davacıların itirazlarını karşılar ve güncel asgari ücret rakamlarını esas alır şekilde hesaplamalar içerir ek rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Aktüer Bilirkişi ***tarafından düzenlenen *** tarihli ek raporda özetle; “Davaya konu kazada desteğini yitiren; davacı çocuk …’ın destek zararının 30.703,43-TL, davacı çocuk …’ın destek zararının 30.897,70-TL ve davacı eş …’ın destek zararının 172.200,68-TL olduğu, toplam 233.801,81-TL zararın davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 410.000,00-TL) kapsamında kaldığı kanaatinde olduğu” bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat istemi istemlerine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir. Zira dava ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine karşı açılmıştır.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile yargılama, tek hakim tarafından yapılıp dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizde açılan ve sonuçlanan davada dava değeri 500.000,00-TL’nın altında olması nedeniyle 7251 sayılı kanunla değişik 6102 Türk Ticaret Kanununun 4/2. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanmıştır.
Davacılar vekili müvekkillerinin dava harç ve masraflarını karşılayacak düzenli gelirleri bulunmadığından bahisle adli yardım talebinde bulunmuştur. Mahkememizce *** tarihli ara kararı ile davacılar vekilinin adli yardım talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara kararına karşı yapılan itiraz üzerine Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan inceleme sonucunda *** tarihli, *** D.iş Esas ve *** D.iş Karar sayılı kararla itirazın reddine karar verildiği ve davacılar tarafından herhangi bir harç yatırılmadığı anlaşılmakla, 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 peşin/nispi harcı ikmal etmek üzere davacılar vekiline Harçlar Kanunu’nun 30 ve 32. maddeleri uyarınca iş bu ek tensip tutanağının tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre verilmesine, öngörülen kesin süre içerisinde eksik nispi harç yatırılmadığı taktirde dosyanın Harçlar Kanunu’nun 30.-32. ve HMK’nun 150.maddesi uyarınca geçici olarak işlemden kaldırılmasına, HMK’nun 150. maddesinde belirtilen 3 aylık süre içerisinde harcın ikmal edilmemesi durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususu ihtar edilmiş, davacılar tarafından eksik harç miktarı *** tarihli makbuz ile yatırılmıştır.
Davacılar tarafından dava açılmadan önce arabuluculuk görüşmelerinin yapıldığı ve görüşmeler sonunda anlaşılamadığına ilişkin dava şartı arabuluculuk son tutanağının ıslak imzalı örneği dava dilekçesinin ekinde sunulmuştur.
… tarihli trafik kazası sonucu …’ın vefat etmiş olduğu hususu olduğu tarafların kabulündedir.
Taraflar arasında uyuşmazlık noktaları … tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğu, bu kaza nedeniyle davacıları destekten yoksun kalma zararlarının bulunup bulunmadığı varsa davalının bu zarardan sorumlu olup olmadığı, davacılar tarafından KTK’nun 97. maddesine ilişkin dava şartının yerine getirilip getirilmediği konularında toplanmaktadır.
KTK’nun 97. maddesi yönünden yapılan değerlendirmede;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda davacılar dava tarihinden önce … tarihinde davalı … A.Ş.’ne başvurdukları, sigorta şirketi tarafından hasar dosyası açıldığı, davacıların başvuru sırasında müteveffanın ölmeden önceki gelir durumunu gösterir ücret belgesini ve müteveffanın anne babasını da gösterir şekilde vukuatlı güncel nüfus kayıt örneğini sunmadıkları, davalı sigorta şirketi tarafından *** tarihli yazı ile başvuru sırasında sunulmayan müteveffanın anne babasını da gösterir şekilde vukuatlı güncel nüfus kayıt örneğinin davacılar tarafından ibraz edilmesinin talep ettiği, davacıların bu belgeleri sigorta şirketine sunmadan eldeki davayı açtıkları görülmüştür. Başvuru evrakının ekinde Genel Şartlar uyarınca bir kısım belgelerin eksik olması sigorta şirketinin temerrüt tarihi bakımından önemli olup bir kısım belgelerin eksik sunulduğu gerekçesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca sigortaya başvuru şartının yerine getirilmediğini kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca sigortaya başvuru şartının yerine getirildiği değerlendirilmiştir.
Kusur yönünden yapılan değerlendirmede;
Mahkememizce dava konusu edilen trafik kazasıyla ilgili Kayseri 6. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ait … Esas ve … Karar sayılı dava dosyası celp edilmiş, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME)’ne müzekkere yazılarak kaza mahalinde … tarihi itibariyle araçların azami hız sınırının ne kadar olduğu sorulmuş, davacıların bildirdiği tanık usulünce dinlenmiş, tarafların ilgili tüm delilleri toplandıktan sonra bilirkişi marifetiyle keşif icra edilmiştir. Tarafların alınan kusur bilirkişi raporuna beyan ve itirazları ile ceza mahkemesi dosyası içinde bulunan raporlar ve bunlara karşı beyan ve itirazlar da değerlendirilmek suretiyle son olarak Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’ndan kusur raporu alınmıştır. Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nca düzenlenen ***tarihli raporun, mahkememizce kaza mahallinde keşif icrası üzerine kusur bilirkişisi *** tarafından düzenlenen *** tarihli rapor ile ve dosya kapsamındaki tüm delillerle uyumlu, denetime ve hüküm vermeye elverişli görülmekle mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
Tüm delillere göre sigortalı araç sürücüsü ***’nun, idaresindeki otomobil ile meskun mahal içinde seyri sırasında yola gereken dikkatini vermemesi ve olay mahalline geldiğinde yolun sağından yola girip karşıya geçmeye çalışan yayaya karşı etkin fren ve direksiyon tedbiri alabilmesi gerekirken bu hususlara riayet etmemiş olup tedbirde yetersiz kalarak otomobilin sağ yan kısımları ile yayaya çarptığı anlaşılmakla meydana gelen kazada tali kusurlu olduğu, davacıların murisi yaya …’ın, olay mahalli bölünmüş yoldan karşından karşıya geçmeden evvel yol üzerinde seyir halinde olan araçların hız ve mesafesini dikkate alarak ilk geçiş hakkını bu araçlara bırakması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kendi can güvenliğini tehlikeye atacak vaziyette çapraz bir şekilde karşıya geçtiği esnada sürücü idaresindeki otomobilin sağ yan kısımlarının sadmesine maruz kaldığı anlaşılmakla meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu, dolayısı ile meydana gelen trafik kazasının oluşumunda sürücü İkbal Mutlu’nun %25 oranında kusurlu olduğu ve yaya …’ın %75 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Davalının sorumluluğu yönünden yapılan değerlendirmede;
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, aynı maddenin 5. fıkrasında işleten veya araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91. maddesinin 1. fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Dava dosyası içinde bulunan … sayılı ve *** başlangıç,*** bitiş tarihli 38 … plaka sayılı aracın ZMMS poliçesi ile zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin, trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği tespit edilmiştir.
Destek zararı yönünden yapılan değerlendirmede;
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “Destekten yoksun kalma zararı” ile “Destekten yoksun kalma tazminatı” kavramaları incelenmelidir.
Trafik kazası, bir kişinin ölümü sonucunu doğurabilir. Böyle bir durumda, bazı kişiler onun ekonomik desteğinden, malî yardım ve bakımından yoksun kalabilirler. İşte; ölenin destek ve yardımından yoksun kalanlarının uğradıkları bu zarara, destek kaybından doğan zarar denir.
Destekten yoksun kalma zararı TBK’nun 53. maddesinde yer almaktadır. Madde aynen;
“Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi destek zararları sayılırken “özellikle şunlardır” demekle madde metninde sayılan zararlar ile sınırlandırılmamıştır. Madde de çok dar kapsamlı sayılan zararların ne tanımı ne de şartları yer almıştır. Desteğin ölümünden önce kurulmuş olan veya destek yaşasaydı, kurulması muhtemel olan bir bakım ilişkisinin tespit edilmesi, ardından bu bakım ilişkisinin destek yaşasaydı gelecekte göstereceği değişim neticesinde, destekten yoksun kalanın uğradığı zarar miktarının ve ödenecek tazminat miktarının tespit edilmesi, tahminlere ve varsayımlara dayalıdır.
TBK’nun 53. maddesinin öngörmüş olduğu hâl, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, bir şahıs öldüğünde, ölenin sağlığında destek olduğu veya ileride destek olacağı kimseleri korumayı, desteklerinin ölümünden önceki sosyal ve ekonomik durumlarına uygun hayat sürdürebilmeleri için, ölüm sebebiyle mahrum kaldıkları yardımı, ölüme sebebiyet verenden tazmin edebilmelerini amaçlayan bir tazminat türüdür. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme imkânı tanımaktır.
Destek zararından bahsedebilmek için destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli imkânlardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma şartı gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
“Destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkı ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir haktır. Ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yaratır, Bu nedenledir ki ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmemektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığından desteğin veya mirasçılarının da herhangi bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır.” (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22/06/2018 tarihli ve 2016/5 E., 2018/6 K. sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2011 tarihli ve 2011/17-142 E., 2011/17-411 K.; 20/04/2011 tarihli ve 2011/17-34 E., 2011/216 K.; 14/03/2019 tarihli ve 2017/1089 E., 2019/294 K. sayılı kararları).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/03/1978 tarihli ve 1/3 sayılı kararında destekten yoksun kalma tazminatı; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır.” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/11/2005 tarihli ve 2005/4-648 Esas, 2005/691 Karar sayılı kararında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Burada sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O hâlde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/04/1982 tarihli ve 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/04/1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/11/2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 185. madde hükmü gereğince, anne baba birlikte çocukların bakımından sorumludur. Anılan maddede eşlerin evlilik birliğinin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak, çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlü oldukları, ve eşlerin birbirine yardımcı olmak zorunda bulundukları, aynı Yasa’nın 186. maddesinde eşlerin evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılacakları belirtilmiştir. Yine aynı Yasa’nın 327. maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” denilmektedir. … tarihli trafik kazası sonucu vefat eden …’ın davacı …’ın eşi, davacı küçükler … ve …’ın ise babası olduğu, tüm delillere göre müteveffa …’ın davacıların desteği olduğu, onun ölümü ile davacıların onun desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle destek zararlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nun 90. ve 92. maddelerinde “Genel Şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, destekten yoksun kalma tazminatı hesabında, %1,8 teknik faizin artık uygulanması mümkün değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından ise vazgeçilmemiştir (Yargıtay 17. H.D.’nin 22/12/2020 tarihli, 2019/5206 Esas ve 2020/8874 Karar sayılı ilamı).
Aktüer Bilirkişi İbrahim Toksöz tarafından düzenlenen 31/03/2022 tarihli ek raporda özetle; “Davaya konu kazadaki kusur durumuna göre desteğini yitiren davacı çocuk …’ın destek zararının 30.703,43-TL, davacı çocuk …’ın destek zararının 30.897,70-TL ve davacı eş …’ın destek zararının 172.200,68-TL olduğu hesap edilmiştir. Bu ek rapor; dosya içinde bulunan delillere ve yerleşik Yargıtay uygulamalarına uygun, ayrıca denetime elverişli olduğundan mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır. Davalı sigorta şirketinin tazminat tutarının hesaplanmasında %1,8 teknik faizin uygulanması itirazları, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararı ile yerleşik Yargıtay uygulamaları karşısında mümkün değildir. Bu nedenle de bahsi geçen itiraza itibar edilmemiştir. Mahkememizce SGK nezdinde yapılan araştırmalar ile diğer tüm dosya kapsamı itibarı incelendiğinde bilirkişinin hesapladığı bu zarar tutarlarından tenzili gereken başkaca bir miktar bulunmadığı görülmüştür. Aksi davalı tarafça da iddia ve ispat olunmamıştır. Aktüer bilirkişinin ek raporu ile her üç davacı için hesap ettiği toplam 233.801,81-TL davacıların destekten yoksun kalma zararı, davalı sigorta şirketi tarafından temin edilen zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigorta poliçesi teminat limiti trafik kaza tarihi itibariyle 410.000,00-TL olduğundan poliçe teminat limiti kapsamında kalmaktadır.
Davacılar vekili tarafından 01/04/2022 tarihi dilekçe ile HMK’nun 107. maddesi uyarınca “belirsiz alacak davası” olarak açtıları davada dosyasına sunulan 31/03/2022 tarihli aktüer bilirkişinin ek raporu doğrultusunda talep ettikleri maddi tazminat miktarlarını davacı … için dava dilekçesindeki ilk taleplerini 171.200,68-TL daha artırarak nihai olarak 172.200,68-TL maddi tazminat talep ettiklerini, davacı … için dava dilekçesindeki ilk taleplerini 30.397,70-TL daha artırarak nihai olarak 30.897,70-TL maddi tazminat talep ettiklerini ve davacı … için dava dilekçesindeki ilk taleplerini 30.203,43-TL daha artırarak nihai olarak 30.703,43-TL maddi tazminat talep ettiklerini, buna göre HMK’nun 107/2. maddesi uyarınca artırmış oldukları toplam 233.801,81-TL maddi tazminat bedelinin, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, masraf ve ücreti vekâletle birlikte davalıdan tahsili ile davacı müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir. Talep artırım hakkındaki ilgili harçlar davacılar tarafından yatırılmış, bu dilekçenin bir örneği davalı sigorta şirketi vekiline tebliğ edilmiştir.
Temerrüt tarihi yönünden yapılan değerlendirmede;
Davalı sigorta şirketi kazaya neden olan aracın ZMMS sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B 2/a maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Bu durumda, ilke olarak davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış ise bundan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihi itibarıyla, belirlenen tazminat alacağının tamamı için anılan tarihlere uygun faiz uygulanması gerekir.
Eldeki davada yukarıda KTK’nun 97. maddesi yönünden yapılan açıklamalarda değinildiği üzere davacılar dava açmadan önce … tarihinde davalı … A.Ş.’ne başvurdukları halde, davacıların başvuru sırasında müteveffanın ölmeden önceki gelir durumunu gösterir ücret belgesini ve müteveffanın anne babasını da gösterir şekilde vukuatlı güncel nüfus kayıt örneğini sunmadıkları, davalı sigorta şirketi tarafından *** tarihli yazı ile başvuru sırasında sunulmayan müteveffanın anne babasını da gösterir şekilde vukuatlı güncel nüfus kayıt örneğinin davacılar tarafından ibraz edilmesinin talep edildiği, davacıların yukarıda yazılı bu belgeleri sigorta şirketine sunmadan eldeki davayı açtıkları görülmüştür. Başvuru evrakının ekinde Genel Şartlar uyarınca bir kısım belgelerin eksik olması sigorta şirketinin temerrüt tarihi bakımından önemlidir. Gerekli tüm evraklar başvuru sırasında sigorta şirketine verilmediğinden sigorta şirketinin tazminat hesabı yapması beklenemeyeceği nazara alındığında, davalı sigorta şirketi eldeki bu davanın açıldığı tarih itibarı ile temerrüte düşürülmüştür. Bu nedenle hükmedilen tazminatlara dava tarihi olan *** tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekmiştir.
Yargılama sonunda izah edilen tüm nedenler ve dosya kapsamında bulunan deliller karşısında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07/05/2018 tarihli 2015/10278 Esas ve 2018/4704 Karar sayılı emsal içtihadı da dikkate alınarak davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen maddi tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davacı … için 172.200,68-TL, davacı … için 30.897,70-TL ve davacı … için 30.703,43-TL olmak üzere toplam 233.801,81-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 01/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’nden alınarak davacılara verilmesine,
2-Davacıların hükmedilen tazminata trafik kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi istemlerinin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 15.971,00-TL nispi karar ve ilam harcının davacılardan dava açılırken peşin olarak alınmış 54,40-TL peşin harç ile 791,72-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 15.124,88-TL karar ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalı sigorta şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin dava harcı ile 791,72-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 900,52-TL’nın davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 59,50-TL tebligat gideri, 0,60-TL KEP gideri, 107,50-TL e-tebligat gideri, 100,00-TL keşif araç gideri, 419,90-TL keşif harcı, 45,00-TL posta masrafı, 51,50-TL Adli Tıp Kurumu’na dosya gönderme masrafı, 723,00-TL Adli Tıp Kurumu fatura bedeli ve 1.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.807,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadğına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 20.309,06-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
10-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
11-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
12-Hükmün mahiyeti gereği davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/04/2022

Katip ***
E-imzalıdır

Hakim***
E-imzalıdır