Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/500 E. 2022/72 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2020
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ticari ilişkiden kaynaklı olarak müvekkilinden mallar satın aldığını, aldığı bu malların kendisine teslim edildiğini, davalının devam eden ticari ilişki neticesi olarak müvekkiline bakiye kalan 23.427,86-TL borcunu ödemediğinden dolayı aleyhine, Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını, gönderilen ödeme emrinin borçluya … tarihinde tebliğ edildiğini, borçlunun … tarihinde ödeme emrine, yetkiye, borca ve ferilerine itiraz ederek icra takibinin durmasına sebebiyet verdiğini, davalının yetki itirazının hukuki bir dayanağının olmadığını, davalının ticari faaliyetine Kayseri’de devam etmekte olduğunu, davalının yetkili icra dairesini de itirazında belirtmediğini, yetki itirazının reddinin gerektiğini, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesi müvekkili şirketin, cari hesap ekstresi, fatura ve ticari defter kayıtları ve ilgili belgelerin bilirkişi tarafından incelendiğinde davalından alacaklı olduğunun görüleceğini, müvekkili şirketin davalı ile arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı 23.427,86-TL bakiye alacağı olduğunu, davalının ticari ilişkiden kaynaklı 23.427,86-TL bakiye borcunu müvekkili şirkete ödemediğini, … tarihinde arabuluculuğa başvuru yapıldığını, arabuluculukta … tarihinde anlaşmama tutanağı düzenlenmiş ve taraflarca imza altına alındığını, davalının itirazında tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın likit olduğunu, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep ettikleri, davalının vaki itirazının iptali ile icra takibinin devamı için iş bu davanın ikamesi zarureti hasıl olduğunu beyanla, davanın kabulü ile; davalının itirazının iptali ile takibin devamma, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin müvekkili aleyhine ikame etmiş olduğu işbu dava ile fatura ve cari hesap ekstresinden kaynaklı olarak başlatılan Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, müvekkilleri aleyhine icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ettiklerini, haksız davanın reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde harca esas değeri 23.427,86-TL olarak yalnızca iddia ettiğini, asıl alacağını belirttiğini, sonuç ve istem kısmında itirazın iptali ile takibin devamını isteyerek icra takibinin kapsadığı faiz, masraf ve vekalet ücretini de talep etmiş olduğunu, eksik harç üzerinden açılan davanın reddini talep ettiklerini, davacı şirket, Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibi ile 23.427,86-TL cari hesaptan kaynaklı alacağının tahsilini talep ettiğini, davacının dava dilekçesinde cari hesap kaydından bahsetmekle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlandığını, aynı maddede cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağının belirtildiğini, buna göre taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nun cari hesaba ilişkim hükümleri uygulanamayacağını, davacı şirketin aradaki ticari ilişkiye nazaran çok sayıda fatura ve cari hesap ekstresi dayanak göstererek davanın kabulünü talep ettiğini, itirazın iptali davasında incelemenin takip kanusu faturalar mı yoksa tüm cari hesap ilişkisi değerlendirilmek suretiyle mi yapılması gerektiği konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-903 Esas ve 2018/974 Karar sayılı ilamında “takibe sıkı sıkıya bağlı olan davada taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığından, aradaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olarak değerlendirilebileceği ve özel daire kararında belirtildiği gibi yalnızca takibe konu faturaların ve faturalara ilişkin ödemelerin taraf defterlerinde kayıtlı olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, faturaların tümünün teslim alan kısımlarında imza olduğu hususunun gözeüilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı hususları açık olduğundan, mahkemece önceki kararda direnilmesi doğru değildir…” diyerek yalnızca takibe konu faturalar açısından inceleme yapılacağını belirttiğini, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, aşağıda yer verilen Yargıtay kararı ile de sabit olduğu üzere; faturanın tek taraflı borcu ispat etme özelliğinin bulunmadığını, davacı tarafın, borcun varlığını başkaca yasal delillerle ispat etmesi gerekmekte olduğunu, bu hususa ilişkin olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarihli … Esas ve … Karar sayılı ilamında; “Davacı, faturaya dayanarak araç tamiri ve işçilik bedeli alacağının tahsili amacıyla icra takibinde bulunmuştur. Davalı araç tamiri hususunda anlaşma olmadığını bildirerek temel ilişkiyi inkâr etmiştir. Davacı tacir değildir. Tek taraflı düzenlenmiş bulunan fatura, alacağı ispata yeterli değildir. Alacağın miktarı ve niteliği itibariyle davanın yasal delillerle ispatı gerekir. Muvafakat dışı dinlenen tanık beyanlarına itibar edilemez. Davacı davasını ispat edecek yazılı bir delil getirememiştir. Bu durumda davacının davasını yasal delillerle kanıtladığı kabul edilemez.” ifadelerinin yer aldığını, davacı tarafça icra takibine konu edilen alacağın varlığına ilişkin olarak ispat külfeti borcun varlığını iddia eden davacı tarafta olduğunu, davacının tacir olması hasebi ile işbu ispat külfetini yazılı delillerle yerine getirilmesi gerektiğini, müvekkilinin borçlu olduğunu kabul etmemekle beraber; davacı şirket tarafından alacağa uygulanan faiz miktarının da TBK ve TTK’na aykırı olduğunu, davacı şirketin, takip talebi ile müvekkilinden yüksek oranında temerrüt faizi talep ettiğini, müvekkili açısından işbu faiz miktarına da itiraz ettiklerini, davacı şirket tarafından asıl alacağa bu oranda faiz uygulasa dahi davacının talep etmiş olduğu faiz miktarları ortaya çıkmayacağını, mahkemece resen seçilecek bir hesap bilirkişisinden bu hususla ilgili rapor alırımasını talep ettiklerini, davacının, dava dilekçesi ile müvekkilleri aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verdiğini, davacının bu talebinin kabulünün mümkün olmadığını, mevzuata ve Yargıtay kararlarına göre icra inkar tazminatma hükmedilebilmesi için alacağın likit (belirli) ve itirazın kötü niyetli olarak yapılması gerektiğini, davaya konu olan somut olayda işe müvekkilleri tarafından yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olmadığını, mahkemece yapılacak yargılama neticesiyle de sabit olacağı üzere müvekkilinin davacıya borçların mevcut olmadığının ortaya konacağını, müvekkili tarafından yapılan borca ve faize itirazın haksız ve kötü niyetli olmadığını, davaya konu edilen alacağın da likit olmadığını, mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile sabit olacağı üzere davacının gerekenden fazla faiz talebinde bulunduğunu, müvekkilinin borç ve faize itirazlarının haksız ve kötü niyetli olmadığından ayrıca alacağın da likit olmaması da göz önünde bulundurularak müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini, yukarıda arz ve izah edilen sebepler ve mahkemece re’sen dikkate alınacak sair hususlar dâhilinde; müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı icra takip dosyasına, faturalara, irsaliyelere, cari hesap ekstresine, tarafların ticari defter ve kayıtlarına, BA ve BS formlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri … Dairesi’ne müzekkere yazılarak, … Esas sayılı takip dosyanın gönderilemesi istenmiştir. Takip dosyasının incelenmesinde alacaklı … Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından borçlu … aleyhine muhtelif tarih ve miktarlardaki faturalardan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağı açıklamasıyla 23.427,86-TL asıl alacağın tahsili amacıyla … tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya … tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilince verilen … tarihli dilekçe ile “Alacaklı olduğunu iddia eden şirkete karşı müvekkilin herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Dosya kapsamında başlatılan icra takininde ödeme emrine,yetkiye, borca, ferilerine borçlu adına vekaleten itiraz ederiz.” şeklinde itirazlarda bulunulduğu, … tarihinde icra dairesince borçlunun itirazları üzerine İİK’nun 66. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri Mimar Sinan Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, a-Davalının ticari faaliyetler dolayısı ile vergi mükellefi olup olmadığının, varsa faaliyet alanının, işyeri adresinin, vergi kayıt tarihinin sorulmasına, b-Davalı ticari faaliyetler nedeniyle vergi mükellefi ise bilanço esasına göre mi yoksa işletme hesabı esasına göre mi defter tuttuğunun sorulmasına, c-Davalı ticari faaliyetleri nedeniyle vergi mükellefi ise Vergi Usul Kanun’un 177. maddesi ve ilgili sair mevzuat hükümlerine göre alış-satış ve gayri safi iş hasılatının esnaf işletmesi sınırında kalıp kalmadığının sorulmasına, ikinci sınıf tüccar ise VUK’un 177. maddesi uyarınca alış-satış ve gayri safi iş hasılatının miktarının ne olduğunun sorulmasına, d-Davalının 2018 yılı Ocak ayından bildirdiği BA formları var ise gönderilmesinin istenilmesine, karar verilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri Gevher Nesibe Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … – … tarihleri arasındaki dönemlere ilişkin davacı … Sanayi Ticaret A.Ş.’den yapılan alımlara yönelik form bilanço alım belgelerinin okunaklı birer örneğinin gönderilmesinin istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Ankara Ostim Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … – … tarihleri arasındaki dönemlerde davacının davalı …’ye satışlarına yönelik form bilanço satım belgelerinin okunaklı birer örneğinin gönderilmesinin istenilmiştir. Bu müzekkeremize … tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacı vekilince delil olarak dayanılan faturaların ve irsaliyelerin örnekleri dilekçe ekinde ibraz edilmiştir. Ayrıca davacının ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adres bilgileri … tarihli dilekçe ile bildirilmiştir.
… tarihli celsede davalı …’ye HMK’nun 222. ve TTK’nun 83. maddesi uyarınca 2014-2020 (bu yıllar dahil) tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi veya mümkün değilse bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresi ve bu adreste ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunacak kişinin adı soyadı ve telefon numarasını bildirmesi için kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmekten kaçınmış sayılacağı ve ticari defter ve kayıt deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı duruşmada hazır bulunan davalı vekiline usulünce ihtar edilmiştir. Davalı taraf kesin süreye rağmen ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği gibi bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresini de bildirmemiştir.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267-268. maddesi gereğince resen seçilecek bir muhasebeci – mali müşavir bilirkişiye dava dosyasının tevdine, HMK’nun 268. maddesi gereğince bilirkişiye davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması ve düzenleyeceği rapora esas alacağı olup da dosya içerisinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suret alıp raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince davacı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığı, lehine delil olma özelliğinin mevcut olup olmadığı, davacının ticari defter ve kayıtları, celp edilen ve sayfa sayısı fazla olduğu için kağıda yazdırılmayan BA formlarının Uyap kayıtları, BS formlarının içeriği, icra takip dosyası, diğer bütün deliller incelenmek suretiyle taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi nedeniyle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, varsa icra takip tarihi itibariyle asıl alacak miktarının kaç TL olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar olan sürede davacının davalıdan tahsilatı bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte kaç TL tahsil edildiği, dava tarihi itibariyle varsa davacının davalıdan olan asıl alacak miktarının kaç TL olduğu hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Bütün bu inceleme tespit ve değerlendirmeler ışığında; 1- Davacı tarafa ait ticari defterin açılış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğu, ticari defterlerin şekil açısından usulüne uygun tutulduğu, kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacı ve davalı arasında ticari alım, satımdan kaynaklı borç-alacak ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir. 2- Davacı … Sanayi Ticaret A.Ş.’nin düzenlediği 30 adet satış faturası toplamının 72.269,05-TL olduğu, 2018 yılından 20.056,26-TL alacak bakiyesinin devrettiği tespit edilmiştir. 3- Davalı … Sanayi’nin (…) yaptığı ödemelerin 7 adet ve toplamda 68.897,45-TL olduğu tespit edilmiştir. 4- Davacı … Sanayi Ticaret A.Ş.’nin 2018 yılından 20.056,26-TL alacaklı olduğu, 2019 yılında 72.269,05-TL tutarında satış faturası düzenlediği, davalı … Sanayi’nin (…) yaptığı ödemeler toplamının 68.897,45-TL olduğu, aradaki ödenmeyen fatura tutarının dava konusu alacak olan 23.427,86-TL olduğu tespit edildiği ve davacı … Sanayi Ticaret A.Ş.’nin davalı … Sanayi’den (…) 23.427,86-TL alacaklı olduğu tespit edildiği” bildirilmiştir.
… tarihli celsenin 2 nolu ara kararında davacının ticari defterlerinin yanında celp edilen ve sayfa sayısı fazla olduğu için kağıda yazdırılmayan ancak Uyap kayıtlarında yer alan BA formlarının UYAP kayıtlarının ve BS formlarının içerikleri ile icra takip dosyası ve diğer tüm delillerin incelenmek suretiyle rapor tanzimi istenildiği halde kök raporda davacı defter kayıtlarının incelenmek suretiyle rapor verildiği görülmekle davalıya ait Gevher Nesibe Vergi Dairesi’nden ve davacıya ait Ostim Vergi Dairesi’nden celp olunan BA ve BS formlarının Uyap sisteminden incelenmesi, bunun yapılamaması halinde mahkeme kalemine başvurularak bu kayıtların yazdırılıp yazılı hallerinin incelenmesi, davacının ticari defterlerinde kayıtlı 30 adet satış faturasının davacının BS formlarında özellikle davalının BA formlarında beyan edilip edilmediğinin tespit edilmesi, tarafların … havale tarihli rapora karşı yasal süresi içerisinde beyan ve itirazları olursa bunların da incelenerek itirazları karşılar şekilde ek rapor sunması için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli ek raporda özetle; “Kök raporumu tekrarla; davacı … Sanayi Ticaret A.Ş.’nin davalı … Sanayi (…)’den 23.427,86-TL alacaklı olduğunun tespit edildiği” bildirilmiştir.
Bilirkişi rapor ve ek raporunun kendisine mahkememizce verilen görevlendirme doğrultusunda BA ve BS formları incelenmeden hazırlanmış olduğu ve bu nedenle hükme esas alınamayacağı dikkate alınarak HMK’nun 266. maddesi gereğince yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 266. maddesi gereğince daha önce rapor veren … dışında dava dosyasının resen seçilecek bir mali müşavir-muhasebeci bilirkişiye tevdine, HMK’nun 268. maddesi gereğince bilirkişiye davacı tarafın defterleri üzerinde yerinde inceleme yapmak ve düzenleyeceği rapora esas alınacak olup da dosyada bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretini raporuna ekleme yetkisi verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı lehe veya aleyhe delil durumunun olup olmadığı, davacının ticari defterleri ile Ostim Vergi Dairesi ve Gevher Nesibe Vergi Dairesi’nden celp edilen Uyap sistemi üzerinden gönderildiği için Uyap sisteminde kayıtlı bulunan ancak sayfa sayısı fazla olduğu için yazdırılarak dosya arasına alınmayan davalıya ait BA kayıtlarının ve davacıya ait BS kayıtlarının Uyap sisteminden incelenmesi, bunun yapılamaması halinde bilirkişi tarafından mahkeme kalemine başvurularak Uyap sisteminde bulunan BA ve BS kayıtlarının yazdırılması temini ile BA ve BS kayıtlarının incelenerek davacının ticari defterlerinde kayıtlı 30 adet satış faturasının davalının BA formlarında ve davacının BS formlarında beyan edilmiş olup olmadığı, davacının düzenlediği faturalar ve BS formları ile davalının düzenlediği BA formlarının karşılaştırılarak birbirleri ile uyumlu olup olmadığı, BA formlarında davalı tarafından beyan edilmeyen faturalar olup olmadığı, buna göre neticeden ticari defter kayıtları ile BA ve BS formlarına göre açık hesap ilişkisi nedeniyle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı varsa icra takip tarihi itibariyle kaç TL olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar olan dönemde ve dava tarihinden bilirkişinin inceleme tarihine kadar olan dönemde takip konusu borç nedeniyle yapılan tahsilatlar olup olmadığı, varsa kaçar TL hangi tarihlerde tahsilatlar yapıldığı davacının davalıdan alacağı olup olmadığı varsa miktarı konusunda hüküm vermeye ve denetime elverişli ayrıntılı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; Davacı takip dayanağını “Muhtelif tarih ve miktarlardaki faturalardan kaynaklanan bakiye cari hesap alacağı” olarak belirtmiştir. Dava dosyasına birden fazla fatura sunmuştur. Takibe konu ilk faturanın tarihi … olup son faturanın tarihi ise … ‘dur. Davalıya teslimi yapıldığı ispat edilmiş olan faturalar toplamı 72.269,05-TL’den davalının yapmış olduğu ödemeler toplamı 48.897,45-TL mahsup edilerek; takip tarihi … itibarı ile davacının 23.371,60-TL (72.269,05 – 48.897,45) asıl alacaklı olacağı hesap edilmiştir. Dosya kapsamında, takip tarihinden sonra iş bu rapor tarihine kadar, taraflarca yapılmış bir ödeme veya tahsilata ilişkin yazılı bir belge ibrazı yoktur. Davacının takip öncesi işlemiş faiz talebi yoktur.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Tarafların … tarihli rapora itirazları, dosya kapsamındaki tüm iddia, savunma ve beyanları ile deliller ve ticari defter kayıtları dikkate alınarak HMK’nun 281/2. maddesi uyarınca tarafların itirazlarını karşılar şekilde ek rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine, bu amaçla dava dosyası ve eklerinin bilirkişiye tevdine karar verilmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından düzenlenen … tarihli ek raporda özetle; “Mahkeme açık hesabın sıfırlandığı … tarihinden sonra, davacının düzenlemiş olduğu faturaların hepsinin davalıya teslimini kabul eder ise; faturalar toplamı 29.926,86-TL’den davacı tahsilatı 6.500,00-TL’nin mahsubu ile davacının dava tarihi itibarı ile 23.427,86-TL alacaklı olacağı hesap edilmiştir. Mahkeme, açık hesabın sıfırlandığı … tarihinden sonra, davacının düzenlemiş olduğu faturalardan Form BA / BS’de yer alan faturaların davalıya teslimini kabul eder ise; form BA / BS’de yer alan faturalar toplamı 23.245,44-TL’den davacı tahsilatı 6.500,00-TL’nın mahsubu ile davacının dava tarihi itibarı ile 16.745,44-TL alacaklı olacağı hesap edilmiştir. Davacının takip öncesi işlemiş faiz talebi yoktur.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, muhtelif tarih ve miktarlardaki faturalardan kaynaklanan bakiye açık hesap alacağının tahsiline yönelik icra takibine başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Tarafların uyuşmazlık konularının; takibe konu edilen nedenlerle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, davalının icra takibine vaki icra dairesinin yetkisine ve borca yönelik itirazlarının haklı olup olmadığı, bu itirazların iptalinin gerekip gerekmediği, icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatının yasal koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Vergi dairesinden gelen cevabi yazı ve ekleri incelendiğinde gerçek kişi davalının ticari faaliyetlerinin tacir işletmesi kapsamında olduğu, ticari şirket olan davacının ise yasa gereği tacir olduğu dikkate alındığında eldeki davada mahkememizin görevli olduğu değerlendirilmiştir.
Davalı takip borçlusu tarafından süresi içinde icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. Yetkili icra dairesinde takip yapılması itirazın iptali davasında dava şartlarından biridir. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği durumlarda mahkemece İİK’nun 50. maddesi gözetilerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun “Yetki” başlıklı 50/1. maddesinde aynen “para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe selahiyetlidir” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre 6100 Sayılı HMK’nun 6. maddesindeki genel yetkili borçlunun yerleşim yerinin yanında HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yerdeki icra dairesi ve İİK’nun 50/1. maddesi uyarınca akdin yapıldığı yer icra dairesi de yetkilidir.
Eldeki davada; icra takibi davalının yerleşim yerindeki icra dairesinde başlatılmış olup davalı tarafından icra dairesinin yetkisine süresinde itiraz edilmekle birlikte yetkili icra dairesinin hangisi olduğu da gösterilmemiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2010/8938 Esas ve 2011/3602 Karar sayılı emsal içtihadında, itirazın iptali davasında davalının icra dosyasına yaptığı itirazında yetkili yerin gösterilmemesi nedeniyle bu itirazın reddi gerektiği karar bağlanmıştır. Bu bağlamda davalı borçlu vekilinin icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının haksız ve yersiz olduğu anlaşılmış ve ön inceleme duruşmasında davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının kaldırılmasına (reddine) karar verilmiştir.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.” buna göre eldeki dava yasal süresi içinde açılmıştır.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. ve devamı maddelerinde düzenlenen itirazın iptali davalarının konusu, icra takibi konusu edilen alacaklar olup davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan ispat külfetiyle ilgili kurallar itirazın iptali davasında da geçerlidir. Taraflar iddia ve savunmalarını HMK’nda belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir. İtiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bu dava icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır ve takibe bağlılık alacağın hem miktarı hem de kaynağı yönünden mevcuttur.
HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. maddesi;
“(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” şeklindedir.
7251 sayılı Kanunu’nun 23. maddesi ile yapılan değişiklik ile 6100 sayılı Kanun’un 222. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara uyuşmazlık konusu dönemlere ilişkin tüm ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmeleri, bu mümkün değilse bilirkişi incelemesine hazır edilecek açık adresini bildirmeleri için kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmaması halinde HMK’nun 222. ve devamı maddeleri gereğince ticari defterlerini ve kayıtlarını sunmayan tarafın ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmekten kaçınmış sayılacağı ve ticari defter ve kayıt deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, yani ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağı usulüne uygun biçimde ihtar edilmiştir. Davacı taraf defterlerinin bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresi süresinde bildirmiş, davalı taraf ise kesin süreye rağmen ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği gibi bilirkişi incelemesine hazır edileceği açık adresini de bildirmemiştir. Mahkememizce yaptırılan iki ayrı bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporlarda davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı … Sanayi Ticaret A.Ş.’nin davalıdan 2018 yılından 20.056,26-TL alacaklı olduğu, 2019 yılında 72.269,05-TL tutarında satış faturası düzenlediği, davalı …’nin (… Sanayi) yaptığı ödemeler toplamının 68.897,45-TL olduğu, aradaki ödenmeyen fatura tutarının dava konusu alacak olan 23.427,86-TL olduğu tespit edildiği ve davacı … Sanayi Ticaret A.Ş.’nin davalıdavalı … (… Sanayi)’den icra takip tarihi itibarı ile 23.427,86-TL alacaklı olduğu tespit edildiği, takip tarihinden sonra dava tarihine kadar ve hatta bilirkişinin inceleme tarihine kadar, davalı tarafça yapılmış bir ödeme veya tahsilat olmadığı bildirilmiştir. Bilirkişi raporlarındaki bu tespitler rapor ekindeki ticari defter kayıtları ve dosya kapsamıyla uyumlu, hüküm vermeye ve denetime elverişli görülerek mahkememizce benimsenmiştir.
Yukarıda değinildiği üzere HMK’nun 222. maddesinin 3 . fıkrası “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü çerçevesinde davacının usulüne uygun tutmuş olduğu defterleri kendi lehine delil olduğu kabul edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında; davanın kabulü ile Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki itirazının iptali ile 23.427,86-TL asıl alacak üzerinden icra takibinin devamına, davacının icra takibindeki talebiyle bağlı kalınarak takip tarihinden tahsil tarihine kadar hükmedilen 23.427,86-TL asıl alacağa yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Takibe konu edilen ticari defter kayıtlarından ve faturalardan dolayı davacının davalıdan alacaklı olduğu, alacağın likit ve belirlenebilir olduğu görülmekle itirazın iptaline karar verilen 23.427,86-TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekmiştir. Davanın kabulüne karar verilmiş olması yanında, davacının takipte kötü niyetli olduğunu ispata yönelik delil bulunmadığından dolayı yasal koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi de uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile Kayseri … Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına davalının vaki İTİRAZININ İPTALİ ile 23.427,86-TL asıl alacak üzerinden İCRA TAKİBİNİN DEVAMINA,
2-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar hükmedilen 23.427,86-TL asıl alacağa yıllık %9 oranında yasal faiz işletilmesine,
3-İtirazın iptaline karar verilen 23.427,86-TL’nin takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 1.600,35-TL nispi karar ve ilam harcının davacıdan peşin olarak alınan 282,95-TL peşin harç ile icra dosyasına yatırılan 117,14-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.200,26-TL karar ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL başvurma harcı, 282,95-TL peşin harç ve icra dosyasına yatırılan 117,14-TL peşin harç olmak üzere toplam 454,49-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 61,50-TL e-tebligat gideri, 19,00-TL tebligat gideri ve 1.400,00-TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 1.435,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
11-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabulü nedeniyle hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. …

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır