Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/482 E. 2021/904 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket (genel kurul kararının iptali istemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; … Kurucu ve İşleticisi A.Ş.’nin hissedarlarından olduğunu, şirketin … tarihinde gerçekleştirilen mali genel kurul toplantısına katıldığını, toplantıya katılan kişi sayısının 431 payın vekaleten ve temsilen hazır bulunduğu listenin dava dilekçesi ekinde ibraz edildiğini, ancak burada imzası bulunan üyelerin bir kısmının vekaletnamelerinin ve temsil yetki belgelerinin Kanun’un aradığı şartlarda düzenlenmediği, sürelerinin geçtiği, bunların geçersiz belgeler sıfatına haiz oldukları apaçık bilinmesine rağmen belgelerin incelenmeksizin toplantıya devam edildiğini ve gündem maddelerinin oylandığını, … Bölgesi Kurcu ve İşleticisi A.Ş.’nin ana sözleşmesinin 11. maddesinde “… Yönetim kurulu üye sayısının yarıdan bir fazlası ile toplanır ve çoğunlukla karar” şeklinde maddelendirildiğini, oysa ki, bazır bulunanlar listesinde bu kurala uyulmadığını, çünkü geçersiz ve süresi geçmiş belgelerle toplantıya katılım sağlandığını ve imzaların atıldığını, hukuksuz ve kanunsuz şekilde atılan imzaların hazır bulunanlar cetvelinden çıkartılması halinde yönetim kurulunun toplantı koşulunun sağlanmadığı ve toplantının geçersiz olduğunun açıkça ortaya çıkacağını, bu nedenle bu yetki belgelerinin şirketten istenerek uzman bilirkişi heyetine incelettirilmesini talep ettiğini, hisse çoğunluğu açısından bakılsa bile tüm katılanların hisse değerlerinin toplamının, şirketin toplam sermayesinin yarısı bile etmediğini, bu toplantının her durumda toplantı şartları oluşmadan toplandığını, dolayısıyla alınan kararların yok hükmünde olduğunu, toplantı oylamalarının usulüne uygun şekilde yapılmadığı gibi, başkan tarafından tarafsız davranılmayıp doğrudan önünde bulunan kağıttan okuma şeklinde oylama yapıldığını, toplantının ilk başladığında ekte sunduğu toplantı CD kaydından da anlaşılacağı üzere görüntünün 03:10-03:25’inci saniyelerinde de görüldüğü üzere divan başkanlığı seçimi için oylama yapıldığını burada bir hissedarın tekrar sorar mısınız demesine rağmen şirket genci müdürü tarafından kağıttan okuma yapılarak oybirliğiyle kabul edilmiştir diyerek geçiştirildiğini, toplantı esnasında bazı hissedarların söz alıp konuşmasına rağmen tutanaklara geçmediğinin görüldüğünü, …’un eleştirel konuşmaları divan başkanını rahatsız ettiğinden “yeter, kes” diyerek müdahalede bulunduğunu ve sert bir üslupla artık konuşmalara 5 dakika süreyle keyfi bir sınırlama getirdiğini, bunu oylamaya sunmasına rağmen kimsenin kabul etmediğini, 2019 yılı kâr dağıtımının belirlenmesinde ise %25’ine tekabül eden kısmın dağıtılacağı ve kâr dağıtımı konusunda yönetim kurulunun teklifi olan 2.807.280,00-TL nominal bedelin her bir hisseye brüt 2.785,00-TL kâr dağıtılmasına karar verildiğinin görüldüğünü, ancak Yılmaz Büyüknalbant tarafından CD kaydından da 48:31’dakikada inceleneceği üzere kişi başına 11.140.000-TL her bir hisse için kar alacaksınız, denildiğini, burada da söylenen ile tutanağa geçirilenler birbirini tutmadığını, gündem maddelerinin 5. sırasında bulunan bilanço ve gelir tablosu hesaplarının oylamasında oybirliği ile tasdik edilmiştir şeklinde tutanağa bilgi geçirildiğini, oysa CD kaydı incelendiğinde 46:54’üncü saniyesinde oy çokluğu ile kabul edildiği şeklinde söylemde bulunduğunu, gerçek durum ile tutanağa yazılanlar uyuşmadığını, genel kurulun gündem toplantısı bitmeden söz istemesine rağmen kendisine söz hakkı verilmeyerek konuşmalarına engel olunduğunu beyanla geçersiz ve yetkisiz temsil sonucu toplanan ve oylanan … tarihli 2019 yılı mali genel kurul toplantı tutanağının iptali ile, uygun zamanda kanuna uygun olarak teşekkül edecek yeni bir toplantının yapılmasına, geçersiz oylarla alınmış kararların yok hükmünde sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirkette iş akdi ile çalışmaktayken, iş akdinin müvekkili şirket tarafından feshedildiğini, davacının bir şirket ortağından binde üç (940,3) oranında pay satın alarak müvekkili şirkete ortak olduğunu, davacının müvekkili şirkette işçi olarak çalıştığı bir süreçte, iş akdine bazı nedenlerden dolayı son verilmesi hadisesinden sonra iş akdinin sonlandırılması olgusunu hazmedemeyen davacının, şirket ortaklarından birinden binde üç hisse alarak şirkete ortak olduğunu, böylece şirket ve yöneticileri hakkında öç almak amacı ile devamlı olumsuz davranışlar ifa ettiğini, bu cümleden olmak üzere bazı makam ve mevkilere devamlı şikayette bulunduğunu, yani davalının müvekkili şirkete ve yönetim kurulu üyelerine zarar yermek kastı ile hareket ettiği gerçeğinin ortada olduğunu, davacının amacının şikayet ve davalar ile şirketi ve yönetimini yıpratmak olduğunu, iyi niyetli olmayan davanın öncelikle reddi gerektiğini, davalının yönetim kurulu genel kurul ayırımını yapamadığını, şirket organlarından olan yönetim kurulu ve genel kurulun farklı kavramlar olduğunu, bilindiği gibi anonim şirketlerde yönetim kurulu toplantıları ve kararları, TTK’nun 390. maddesinde ifade edildiğini, bunun yanında genel kurul toplantı ve kararları ise TTK’nun 418. maddesi ve devamında yer aldığını, davacının hayret edilecek bir şekilde dava dilekçesinde şirket ana sözleşmesine atıf yapmakta “yönetim kurulu, üye sayısının yarıdan bir fazlası ile toplanır ve çoğunlukla karar alır” hükmünden hareketle, bu hükme uyulmadan karar alındığı şeklindeki beyanlar ile istediğini, şirketin ana sözleşmesinde genel kurulun toplantısı için daha ağır bir nisabın öngörülmediğini, TTK’nun 418. maddesine göre sermayenin 1/4’ünü karşılayan sermaye sahiplerinin toplantıya katılmasının kafi olduğunu, toplantının hükümet komiseri huzurunda yapıldığını, divan başkanının kağıttan okuma yaparak gündem maddelerini geçiştirdiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, toplantıda hissedarların söz alıp konuştuğu ancak tutanağa geçirilmediği iddialarının yersiz olduğunu, …’un konuşmalarının eleştiriden öte hakaret içerdiğinden divan başkanı tarafından ikaz edildiğini, oy çokluğu ile alınan kararların oy birliği ile geçtiğine dair beyanların da asılsız olduğunu, kaldı ki oy çokluğu ile veya oy birliği ile karar alınmasının yasal önemi olmadığını, davacının Yılmaz Büyüknalbant ve İbrahim Yılmaz tarafından verilen kar dağıtım önergesinin içeriğinden haberinin olmadığını, önergede yasa gereği karın 1/4’ünün dağıtılmasının, kalan kısmının ise kanunda öngörülen kısıtlama kalktıktan sonra dağıtılması için yönetim kuruluna yetki verilmesinin önerildiğini, davacının genel kurul kararının iptaline karar verilmesine ilişkin davasının haksız ve yersiz ve yasal hiç bir gerekçesi ve yasal dayanağının bulunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekil ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca … tarihli genel kurul toplantı tutanağına, hazirun cetveline, CD kaydına, davalı şirket ana sözleşmesine, Cimer’e yapılan şikayetlere, Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayetlere, savcılık soruşturma dosyasına, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasına, iş yeri şahsi dosyasına delil olarak dayanılmıştır. Taraflar ellerinde bulunan delillerini sunmuş; mahkememizce celbi gereken kayıt ve belgeler celp edilerek incelenmiştir.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, …/Merkez sicil numarasında kayıtlı davalı …’nin ana sözleşmesinin, dava konusu edilen … tarihli genel kurul toplantı tutanağı ve eklerinin, bu toplantıya ait hazirun cetvelinin, en son tarih itibarı ile bu şirketin tüm ortaklarının kimlerden oluştuğu, her bir ortağın pay oranının, hisse miktarının ne kadar olduğunu gösteren karar, kayıt ve belgelerin, şirketin en son tarihli yönetim kurulunun kimlerden oluştuğunu, temsil ve ilzama yetkililerinin kimlerden oluştuğunu ve temsil şeklinin nasıl olduğunu gösteren karar, kayıt, belge ve imza sirküsünün, şirketin güncel merkezinin ve adresinin neresi olduğunu gösteren kayıt ve belgelerin eksiksiz ve okunaklı birer fotokopilerinin gönderilmesi ve ayrıca dava edilen … tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların müdürlüklerince tescil ve ilan edilip edilmediği, edilmişse hangi tarihte tescil ve ilan edildiğinin bildirilmesi istenmiştir. Bu müzekkeremize 18/08/2020 ve 14/09/2020 tarihli yazılar ile cevap verilmiştir.
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının Uyap kayıt örneği celbedilmiştir.
Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 24/08/2020 tarihli yazısı örneği eklenmek sureti ile Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılarak müzekkeremize ekli Ticaret Bakanlığı’nın yazısında belirtilen bakanlık müfettişinin 16/04/2020 tarihli ve 328-c/03 sayılı soruşturma raporları üzerine davalı … Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş. veya yöneticileri hakkında soruşturma açılıp açılmadığı, varsa soruşturma akıbetinin ne olduğu, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip verilmediği, verilmişse bu kararın kesinleşip kesinleşmediği sorulmuştur. Bu müzekkeremize 20/11/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri Valiliği İl İdare Kurulu’na müzekkere yazılarak davacı …’ın davalı şirket yönünden Cimer başvurusu veya şikayet dilekçesi olup olmadığı, var ise mahiyeti ve ne gibi işlemler yapıldığının sorulmuştur. Bu müzekkeremize Kayseri Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünün 23/12/2020 tarihli yazısı ile cevap verilmiştir.
Davacı tarafından delil olarak dayanılan … tarihli genel kurul toplantısına ilişkin olduğu bildirilen CD’nin çözümü için HMK’nun 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarından re’sen seçilecek bir uzman bilirkişiye tevdine, HMK’nun 273. maddesi uyarınca davacı tarafça delil olarak dayanılan ve dava konusu edilen … tarihli genel kurul toplantısına ilişkin olduğu bildirilen CD’deki görüntü ve ses kayıtlarının çözümünün yapılarak rapor halinde mahkememize sunması için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda; “Bahse konu “Ticari Şirket-Genel Kurul Kararının İptali İstemli” olayı ile ilgili olarak dava dosyası ekinde bulunan DVD-R üzerinde yapılan ses/görüntülerin incelemesi sonucu; DVD-R içerisinde yer alan videoların (toplam 3 ayrı video dosyası) yapılan ses çözümlemesi rapor içeriğinde ayrıntılı olarak raporlandığı” belirtilmiştir.
Mahkememizce 16/03/2021 havale tarihli bilirkişi CD çözüm raporuna karşı davacı vekilinin*** tarihli dilekçesinde CD de olduğu halde raporda yer almadığını iddia ettiği hususlar yönünden aynı bilirkişiden bu iddiaları karşılar şekilde ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi ***tarafından düzenlenen 04/05/2021 havale tarihli raporda; “dava dosyası ekinde bulunan DVD-R üzerinde yapılan ses/görüntülerin incelemesi sonucu; Davacı vekilinin *** tarihli dilekçesinde CD’de olduğu halde raporda yer almadığını iddia ettiği bususların (konuşmaların) kayıtlarda yer aldığı” bildirilmiştir.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266. maddesi gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir mali müşavir-muhasebeci bilirkişiye ve bir şirketler mevzuatı alanında nitelikli hesap bilirkişisine tevdine, bilirkişilere HMK’nun 268. maddesi gereği davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapması, raporuna esas alacak olup da dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa birer suretinin raporuna eklemesi için yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince şirket esas sözleşmesi, dava konusu genel kurul tutanağı, hazirun cetveli, ticaret sicil kayıtları, CD çözümüne ilişkin alınan rapor ve ek rapor, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları, Kayseri Serbest Bölge Müdürlüğünden ve Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ve Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden celbedilen kayıt ve belgeler tarafların iddia ve savunmaları ile beyanları, taraflarca sunulan ve mahkemece celbedilen diğer tüm deliller ile dosya kapsamı incelenmek sureti ile … tarihinde gerçekleştirilen 2019 yılı olağan genel kurul toplantısında toplantı ve karar yeter sayısının esas sözleşmeye ve kanuna uygun olup olmadığı, toplantının görüntü kayıtları, buna ilişkin CD çözüm raporu, genel kurul toplantısının ve oylamasının yapılış şekli, iddia savunma ve beyanlar dikkate alındığında esas sözleşmeye ve kanuna ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık olup olmadığı, genel kurulun iptali ve yeni bir genel kurul toplantısı yapılmasını gerektirir koşulların bulunup bulunmadığı, dava konusu genel kurulda geçersiz oylarla alınmış kararlar olup olmadığı, davacı tarafın iptal davası ve yeni genel kurul toplantısının yapılması için dava açma koşullarına sahip olup olmadığı konusunda hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Prof. Dr. *** ile Doç. Dr. ***’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davalı şirketin genel kurulunun TTK’nun 418. maddesindeki nisaba uygun olarak toplanıp karar aldığı, davacının vekalet usulsüzlüğünü ve tüm vekaleten katılanların vekaleti olmadan katıldığını ve oy kullandığını ispatlamadıkça genel kurulda toplanma nisabı eksikliğinden bahsedilemeyeceği ve genel kurulun yokluk yaptırımına tabi olmayacağı, genel kurulda alınan kararların karar nisabının yokluğuna ilişkin bir delilin söz konusu olmadığı, genel kurulda alınan kararlar oy çokluğu ile bile alınmış olsa bunların geçerli kararlar olduğu, davacının toplantıda muhalefetini tutanağa geçirmekle birlikte, kararların oy çokluğu ile alındığı, tutanağın delil değerini değiştiren bir belgenin olmadığı, bir an için davacının bazı kararlara muhatif oy kullandığı ispatlansa dahi, genel kurulda alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygun olduğu” bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davalı …’nin … tarihli genel kurulda alınan kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacının davalı şirketin ortağı olduğu tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık, … tarihli genel kurul toplantısında toplantı ve karar nisaplarının sağlanıp sağlanmadığı, bu genel kurul toplantısın iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun 448/3. maddesi uyarınca davalı şirketin teminat alınması talebi bulunduğundan, yargılama sırasında mahkememizce davalı şirketin sermayesi olan 15.000.120,00-TL’nın takdiren %1’i olan 151.200,00-TL nakdi teminatı veya aynı miktarlı süresiz banka teminat mektubunu mahkememize sunması için davacı tarafa kesin süre verilmiş, kesin süreye uyulmadığı takdirde HMK’nun 114/1-ğ, 88/1 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verileceği davacı asil ve davacı vekiline ihtar edilmiştir. Davacı tarafça bu ara kararına istinaden 151.200,00-TL nakdi teminat 01/02/2021tarihinde mahkememiz veznesine yatırılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, davanın konusu teşkil eden genel kurul kararlarının iptali davasının hukuksal niteliğini irdelemekte yarar vardır.
Genel kurul; anonim şirkette pay sahiplerinin veya temsilcilerinin belirli bir gündemi görüşmek ve karara bağlamak için toplandığı, aynı zamanda pay sahiplerinin şirket işlerine ilişkin haklarını kullandıkları bir irade ve karar organıdır. Genel kurul, anonim şirketin bir iç organı niteliğindedir ancak niteliği sebebiyle sürekli çalışan bir organ değildir. Genel kurullar, olağan veya olağanüstü hallerde toplanırlar.
Anonim şirketlerin en geniş yetkili, en yüksek irade ve karar organı olan genel kurula, TTK’nun 408. maddesi ile devredilemez görev ve yetkiler verilmiştir. Esas sözleşmenin değiştirilmesi, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile kâr payının dağıtımı gibi kararlar bunlara örnektir. Genel kurul kararları, anonim şirketin iradesini yansıtmakta olup kimi zaman iç ilişkide kimi zaman anonim şirketin dışarı temsilinde bir hukuki sonuç doğurmaktadır. Bu sebeple genel kurul kararları hukuki işlem niteliğindedir. Anonim şirketler için çok önemli nitelik arz eden bu kararlara karşı çeşitli dava yolları kanunda öngörülmüş olup bunlardan bir tanesi de iptal davalarıdır.
Genel kurul kararlarının iptali davasına ilişkin usul TTK’nun 445. ve 446. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun tarafından bu şekilde bir iptal davasına imkân tanınmasının en önemli amacı özellikle; çoğunluktaki pay sahiplerinin genel kurul kararlarını alırken haklarını kötüye kullanmalarını engellemek, azınlıkta kalan pay sahiplerine kararları denetleme ve iptal ettirme imkânı verebilmektir. Çünkü TTK’nun 418/2. maddesine göre genel kurul kararları, toplantıda bulunanların oy çoğunluğu ile alınmaktadır.
Genel kurul kararlarının iptali sebepleri ve iptal davasını açabilecek kişiler kanunda açık ve sınırlı şekilde sayılmıştır. TTK’nun 445. maddesine göre bir genel kurulu kararının iptali için kararın kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırı olması gerekmektedir. Ancak 445. maddede ayrıca düzenlenmese de, 446. madde ile; iptal için aykırılık ile karar arasında bir nedensellik bağının da olması gerektiği görülmektedir. Bununla birlikte Yargıtay kararları ışığında, bir genel kurul kararının iptali için öncelikle ortada geçerli bir genel kurul kararının olması gerektiği de unutulmamalıdır. Bu kapsamda bir genel kurul kararının iptali için gerekli olan ve aşağıda sözü edilen şartlarına bakmak gerekir.
Geçerli bir genel kurul kararının varlığı: Ortada geçerli bir genel kurul kararının olması; kararda hükümsüzlük hallerinin bulunmaması anlamına gelmektedir. Hükümsüzlük hallerini butlan ve yokluk olarak iki kategoride inceleyebiliriz. Kavram olarak yokluk; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen ve kurucu nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir. Butlan ise bir işlemin kurucu unsurlarında bir eksiklik olmamasına rağmen işlemin konusunun kanuna, ahlaka, adaba, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı ya da, imkânsız olması halidir. Böyle durumlarda söz konusu işlem batıldır. Genel kurul kararlarının butlan ile geçersiz olduğu haller TTK’nun 447. maddesinde ayrıca düzenlenmiştir. Ancak bu haller, maddedekilerle sınırlı değildir. Her iki durumda da kesin bir geçersizlik hali söz konusu olduğu için ortada iptali istenebilecek bir genel kurul kararının varlığından söz edilemez. Bu hallerde kararın yokluk veya butlan sebebiyle geçersizliği hakim tarafından resen dikkate alınabileceği gibi menfaati olan herkes tarafından herhangi bir süreye tabi olmaksızın itiraz veya dava yoluyla her zaman ileri sürülebilmektedir.
Kararın kanuna aykırı olması hali: Kanuni düzenlemelere aykırı kararlar iptal yaptırımına tabidir. Kanuna aykırılık ile kastedilen salt Türk Ticaret kanununa aykırılık değildir, özel hukuk ve kamu hukuku alanına giren tüm kanunlardır.
Esas sözleşmeye aykırı olması hali: Esas sözleşme, şirketin kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetlerini gerçekleştirirken şirket tüzel kişiliği ile pay sahipleri arasındaki ilişkileri düzenler. Şirket esas sözleşmesi ile emredici olmamak kaydıyla kanun hükümlerinden farklı düzenlemeler ya da kanunun izin verdiği doğrultuda emredici nitelikteki hükümleri daha da ağırlaştıran düzenlemeler yapılabilmektedir. Dolayısı ile kanuna aykırılık teşkil etmeyen bir karar, şirket esas sözleşmesine aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu halde söz konusu kararın iptali istenebilmektedir.
Dürüstlük kuralına aykırılık hali: İptal davası imkânının esaslı amacının; genel kurul kararını almaya yetkili çoğunluk pay sahiplerinin bu haklarını kötüye kullanmalarını engellemek olduğunu belirtmiştik. Dolayısıyla genel kurul kararının dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini iddia eden dava açmaya yetkili kişiler bu şekilde kararın iptalini sağlayabilmektedirler.
Aykırılık hali ile karar arasında nedensellik bağı: TTK’nun 446. maddesi ile iptal davası açabilecek kişiler düzenlenirken, maddenin b fıkrası ile “yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,….” denilmek suretiyle varlığı iddia edilen aykırılığın kararın alınmasında etkili olduğunun da ispatının gerektiği vurgulanmıştır. Nitekim Yargıtay 11. HD, 2017/ 2496 E. , 2019/1314 K. , 19/02/2019 Tarihli Kararı ile; “davacıya genel kurul toplantı gününün tebliğ edilmemesi ya da toplantı gündeminin ve üye listesinin tebligat evrakında bulunmaması durumu sonuca etkili görünmediğinden iptal nedeni olarak değerlendirilmediği, davacı tarafça başkaca genel kurul kararının iptalini gerektirir bir sebep de ileri sürmediğine göre, toplantıya çağrıdaki usulsüzlük sebebiyle toplantının iptaline karar verilmesinin mümkün görülmediği” gerekçesiyle, davanın reddine karar veren ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır.
İptal davasında davacı taraf ancak TTK’nun 446. maddesinde sayılan organ ve kişiler olabilir. Bunun dışında başka kişi veya organlarca dava açılması mümkün değildir. TTK’nun 446. maddesinde iptal davası açma hakkı olan pay sahipleri 2 grup şeklinde sayılmıştır; Toplantıda hazır bulunan, karara muhalif olan ve bu durumu tutanağa geçiren pay sahipleri, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın olumsuz oy kullanmış olsun veya olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıda oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve bu aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu iddia eden pay sahipleri dava açabileceklerdir.
Genel Kurul kararının alınma tarihinden itibaren 3 ay içerisinde iptal davası açılabilmektedir. TTK’nun 445. maddesine göre anonim şirketin merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi iptal davasında görevli ve yetkili mahkemedir.
Bu ilke ve olgular doğrultusunda dosyanın değerlendirilmesi sonucunda; davacının davalı şirket ortağı olduğu, davacının toplantıda muhalefetini tutanağa geçirtiği ve davanın yasal üç aylık süresinde açıldığı görülmektedir.
Dosya kapsamına göre; davalı şirketin 15.120.000,00-TL sermayesi olduğu, bunun karşılığı ise 1008 payın bulunduğu, davalı şirketin … tarihli genel kuruluna 3.630,00-TL sermaye paylı 242 payın asaleten, 2.835.000,00-TL sermaye paylı 189 payın vekaleten olmak üzere toplam 431 payın toplantıya katıldığı, genel kurul hazirun cetvelinin incelenmesinde davalı şirketin 223 ortağının olduğu ve ortakların bazılarının birden fazla paya sahip oldukları, toplam pay adetinin 1008 olduğu görülmektedir. TTK’nun 418. maddesi uyarınca genel kurula toplam payların ilk toplantıda 1/4’ünün katılması gerekmekte olup, ikinci toplantıda bu nisap dahi aranmaz. Bu yasa hükmüne göre dava konusu genel kurula 15.120.000,00-TL sermayenin 1/4’ü olan 3.780.000,00-TL sermayeyi karşılayan payın katılması yeterli iken bu genel kurul toplantısına 6.456.000,00-TL sermayeyi karşılayan 431 payın katıldığı tutanakta yazmaktadır. Yasa gereği genel kurula 1008 payın 1/4’ü olan 252 payın katılması yeterli iken, zaten toplantıya 242 pay asaleten katıldığından vekaleten katılan 10 pay karşılığı 150.000,00-TL sermayenin temsil edilmiş olması nisap için yeterlidir. Dava dilekçesinde davacı da vekaleten katılanların tamamının değil bir kısmında vekalette usulsüzlük olduğunu iddia etmektedir. Bu iddia yönünden ispat edici delil bulunmamaktadır. Buna göre … tarihli genel kurulda TTK’nun 418. maddesinde öngörülen nisaba uygun olarak toplanıp karar aldığı, davacı tarafından vekaleten ve temsil edilen payların bir kısmının vekaletnamelerinin ve temsil yetki belgelerinin kanunun aradığı şartlarda düzenlenmediği, sürelerinin geçtiği şeklinde iddialar ileri sürülmüşse de, vekalet usulsüzlüğünü ve vekaleten katılanların aslında vekaleti olmadan genel kurula katıldığını ve oy kullandığını ispata elverişli somut delillerin bulunmadığı, bu durumda genel kurulda toplanma nisabı eksikliğinden bahsedilemeyeceği ve genel kurulun yokluk yaptırımına da tabi olmayacağı, genel kurulda alınan kararların karar nisabının yokluğuna ilişkin bir delilin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından delil olarak dayanılan genel kurul toplantısına ilişkin CD kayıtlarında genel kurul kararlarının yok hükmünde olmasını veya iptalini gerektirici bir delil bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Davacının genel kurulda oy çokluğu ile alınan kararların oy birliği ile kabul edildiğinin tutanağa yazıldığı iddiaları yönünden gündem maddelerinin oy çokluğu ile veya oy birliği ile kabul edilip karar alınmasının yasal açıdan farkı olmadığı, çünkü TTK’nun 421. maddesindeki özel nisaplara tabi olan kararların dışındaki diğer kararlar yönünden toplantıya katılan payların yarı sermaye değerinden fazlasının olumlu oy vermesi durumunda kabul edilmiş ve karar alınmış sayılacağı, bu yönüyle genel kurulda alınan kararlar oy çokluğu ile bile alınmış olsa bunların geçerli kararlar olduğu görülmektedir.
Davacının genel kurulda muhalefetini tutanağa geçirtmiştir, ancak genel kurulda davacının sadece kar dağıtımı konusunda beyanı bulunmaktadır. TTK’nun 408/II-d maddesi uyarınca kârın kullanım şekli ve kâr payı dağıtımı konusunda karar alma görev ve yetkisi, anonim şirket genel kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasındadır. Buna göre finansal tablolar uyarınca şirketin kârda olması ve kanuni ihtiyari yedek akçeler ayrıldıktan sonra dağıtılacak bir kâr bulunması halinde anonim şirketin kâr dağıtımı yapması, bu konuda genel kurulun bir karar alması halinde söz konusu olacaktır. Başka bir deyişle anonim şirket, yönetim kurulu kararıyla veya bu konuda herhangi bir karar almaksızın kâr dağıtımı yapamaz; bu konuyla ilgili tek yetkili organ genel kuruldur. Covid-19 pandemisinin ekonomik hayattaki etkilerini azaltmak amacıyla bazı kanunlarda değişiklik öngören ve 16/04/2020 tarihinde kabul edilen 7244 sayılı bir torba Kanun ile 6102 sayılı TTK’ye geçici 13. madde eklenmiştir.7244 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle TTK’na eklenen geçici 13. maddede, sermaye şirketlerinde 30/09/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının sadece %25’ine kadar olan kısmın dağıtılabileceği; geçmiş yıl kârları ile serbest yedek akçelerin dağıtılamayacağı ve yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtım yetkisinin verilemeyeceği belirtilmiştir. Hükümde, Devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu şirketler hariç bırakılarak hükmün uygulanmayacağı sermaye şirketleri hakkında makul sayılabilecek bir çerçeve oluşturulmuştur. Buna ilave olarak hükmün kapsamına giren sermaye şirketlerine ilişkin istisnaları belirlemeye Ticaret Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Ticaret Bakanlığı, Uygulama Tebliği’nin 5. maddesinde, ödenek veya ücret desteği alan kişileri istihdam edenler ile hazine destekli kredi kefaleti kullanan ve kredi borcunu tamamen ödememiş olanlar hariç, belirli bir meblağın altında kâr dağıtım kararı alan şirketleri; pay sahiplerinin belirli hukuki ilişkilerden doğan ifa yükümlülüklerini karşılamak amacıyla kâr dağıtım kararı alan şirketleri, hükmün uygulanmasından muaf tutmuştur. Bununla birlikte bu şirketlerin kâr dağıtımını genel kurulda görüşebilmesi, Bakanlığın uygun görüş vermesi şartına bağlanmıştır (m.6/1). Kanun hükmünde ayrıca, genel kurulun 2019 yılına ilişkin kâr payı dağıtımı kararı aldığı; fakat henüz pay sahiplerine ödeme yapmadığı ya da kısmi ödeme yaptığı durumlarda, 2019 yılı net dönem kârının %25’ini aşan kısma ilişkin ödemelerin şimdilik 30/09/2020 tarihine kadar erteleneceği belirtilmiştir. Bu hüküm Covid-19 pandemisi nedeniyle alınan tedbirler kapsamında esas itibarıyla şirketleri pandemiden sonraki ekonomik duruma hazırlamak amacıyla sermaye şirketlerinin öz kaynak ve nakit dengesinin korunması sağlamak amaçlıdır. Davalı şirketin … tarihli genel kurulun 6 numaralı gündem maddesinde 6102 sayılı TTK’ye geçici 13. maddesine istinaden karın %25’ne tekabül eden kısmının dağıtılacağı oylanmıştır. Sözü edilen karar kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygundur.
Yargılama sonunda mevcut dosya kapsamına ve yukarıda yapılan izahatlara göre, davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL’nın harçtan mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan delil/gider avansından artan olması halinde hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Davacı tarafça 01/02/2021 tarihinde yatırılan 151.200,00-TL nakdi teminatın, HMK’nun 392/2. maddesi uyarınca hüküm kesinleşmesinden itibaren bir ay içinde tazminat davası açıldığının dosyamıza bildirilmemesi halinde davacı tarafa iadesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı asil ile davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır