Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/385 E. 2021/889 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında yapılan sözlü anlaşma ile iki taraf arasında ticari ilişki kurulduğunu, buna göre müvekkili şirketin üretimini yaptığı yatak, baza ve başlıkların teslimi karşılığında davalının da bunların bedelini ödeyeceği hususunda mutabık kalındığını, davalının bu anlaşmadan doğan edim ve yükümlülüğünü ifa etmediği için aralarındaki ticari ilişkinin sona ve erdiğini taraflarınca davalı aleyhine Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davadan önce arabuluculuk başvurusu yapıldığını, ***2019 tarihinde gerçekleştirilen sonu oturumda görüşmenin anlaşamama ile sonuçlandığını, icra dosyası borçlusunun yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında yer alan faturalardan davalı borçlunun ***/2018 tarihli faturadan kaynaklı 3.646,44 TL müvekkili şirkete borçlu olduğunu ve bakiye cari hesap borcunu ödemesi gerektiğinin davalı borçluya bildirildiğini ancak davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı tarafın müvekkili tarafından düzenlenen faturalara hiçbir şekilde itirazının da bulunmadığını, davalının yetki itirazında da bir hukuki isabet bulunmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalı borçlunun haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun hükmolunan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görev ve yetki itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin Çorum’da ikamet ettiğini, bu nedenle de yetkili mahkemenin Çorum Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davasını açtığını, davacının ticari defterlerinin kendi lehine delil olabilmesi için karşı tarafın ticari defterlerince de doğrulanması gerektiğini, müvekkilinin tacir olmadığı için ticari defterinin bulunmadığını, bu nedenle de davacının kendi ticari defterlerine dayanmasının bu durumda olanaksız olduğunu, dayanak olarak ***2018 tarihli faturayı gösterdiğini, sırf bu faturanın kesilip karşı tarafa gönderilmesinin Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre tek başına tarafların arasında sözleşmenin olduğunu ve faturayı gönderen tarafça gereğince ifa edildiğini göstermeyeceğini, davacı tarafın iddia ettiği faturada bahsi geçen malların iadeli fatura olarak müvekkili tarafından iade edildiğini, nakliye taşıyıcıları ve müvekkili tarafından kesilen iade faturasının açıkça bu durumun delili olduğunu, dolayısıyla herhangi bir borç bulunmadığını, davacı tarafın haksız olarak eski bir faturayı dayanak göstererek kötü niyetli şekilde icra takibinde bulunduğunu savunarak davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair ***/2020 tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi ***’ın mahkememize sunmuş olduğu ***/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının incelenen 2017/ ve 2018 yılları resmi muhasebe defterlerinin açılış ve kapanış noter onaylarının bulunduğunu, denetime elverişli olduğunu, davalıya ilişkin cari hesap özetine birebir uyumlu olduğunu, davacının icra takibinde ve dava dilekçesinde borcun sebebi olarak gösterilen davacı tarafından davalı tarafa düzenlenen ***2018 tarihli ***nolu KDV dahil 3.646,44 TL tutarındaki faturanın muhasebe kayıtlarında yer aldığını, dava ve icra takibine konu faturaya ilişkin sevk irsaliyesinin bulunduğunu, davacının resmi muhasebe kayıtlarına göre ***/2018 tarihi itibariyle davacının davalıdan devam eden hesap ilişkisi nedeniyle 3.279,31 TL alacaklı gözüktüğünü, dosyada yer alan bilirkişi raporuna göre ve davalının muhasebe kayıtlarında ***2018 tarihi itibariyle davacıya 2.606,72 TL borçlu gözüktüğünü, tarafların muhasebe kayıtları arasındaki mutabakatsızlığın nedeninin davalı tarafın davacıya düzenlemiş olduğu, ***2018 tarihli *** nolu 672,60 TL tutarındaki fiyat farkı (nakliye) faturası olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı için iade edilen mallara ilişkin nakliyenin kim tarafından karşılanacağının belirsiz olduğunu ancak davacının davalının iade ettiği malları ve iadeye ilişkin faturayı kabul ettiğine göre iadeye ilişkin nakliye faturasını da kabul etmesi gerektiğini dolayısıyla davacının davalıdan 2,606,72 TL alacaklı olduğunu mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesiyle, 09/03/2018 tarihli faturadan ve cari hesaptan kaynaklı alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını belirterek yapılan takibe itirazın iptali dilemiştir.
Davalı ise tacir olmadığını, yetkili mahkemenin Çorum mahkemeleri olduğunu, itirazın iptali süresinde açılmadığını, malların iade edildiğinden bahisle davanın reddini dilemiştir.
Davaya konu Kayseri Genel İcra Dairesi’ne ait … esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede; alacaklısının mahkememize ait işbu dava davacısı, borçlusunun ise yine mahkememize ait işbu dava davalısı olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine 3.506,41 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya 19/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 19/12/2018 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dava, fatura dayanak yapılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67/1. Maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Çorum Vergi Dairesi kayıtlarına göre davalı bilanço esasına göre defter tuttuğundan görev itirazı yerinde değildir. Taraflar beyanları ile ticari ilişkiyi inkar etmediğinden ve kabul ettiğinden para borçları alacaklının ikametgahında ödeneceğinden yetki itirazı da yerinde değildir. Süresinde itirazın iptali açılıp açılmadığına ilişkin itiraz incelemesinde de ise İİK 67/1 uyarınca davalının itirazı davacıya tebliğ edilmesi ile süre başlayacağından ve icra dosyasında itiraz tebliğ olmadığından süre başlamamıştır. Bu nedenle itiraz yerinde değildir.
HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.
Davalı ticari defter incelemesinde davalının cari hesaptan kaynaklı davacıya 2606,72 TL borçlu olduğu görülmüştür.
Davacı ticari defter incelemesinde ise davacının ticari defterlerine göre davacının davalıdan 3.279,31 TL alacaklı bulunduğu, taraf defterleri arasındaki çelişkinin ise davalı tarafça düzenlenen 672,60 TL’lik nakliye faturasının davacı defterlerinde olmamasından kaynaklı olduğu görülmüştür.
Davalı taraf iade edilen malların nakliye bedellerinin karşı tarafa ait olduğunu ispat edemediğinden davacının usule uygun tutulmuş her iki taraf defterleri uyarınca davacının 3.279,32 TL alacaklı olduğu kanaatine varlmıştır.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Faize ait değerlendirmede;
Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan 818 sayılı BKn un 101.maddesinde; “Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı TBKnun 117.maddesinde bu hüküm ”Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması ile gerçekleşir.
Anılan yasal düzenleme çerçevesinde takip öncesi temerrüd bulunmadığından davalı takip ile temerrüde düşeceğinden işlemiş faiz talebi uygun görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1)Davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile, 3.279,32 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, işlemiş faize ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden tahsil edilene kadar yasal faiz uygulanmasına,
2)Haksız itiraz nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 224,01 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 169,63 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.234,46 TL’sinin davalıdan kalan 85,54 TL’sinin ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5)Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 440,00 TL, talimat gideri 459,00 TL, talimat posta gideri 40,00 TL, 1 müzekkere gideri 9,00 TL, 1 tebligat gideri 19,00 TL, 4 KEP reddiyat gideri 2,00 TL 11 elektronik tebligat gideri 60,50 TL olmak üzere toplam 1.029,50 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 962,78 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6)Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
7)HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
8)AAÜT’ye göre hesap edilen 3.279,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9)AAÜT’ye göre hesap edilen 227,09 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*