Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/328 E. 2022/223 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- ***
2- ***
3- ***
4- … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 2- … – …
3- … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi Ve Manevi Tazminat)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan tazminat (ölüm sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 38 … plakalı otomobil sürücüsü davalı … Karakuşoğlu’nun Erkilet Bulvarı üzerinde aşırı hızla ve alkollü olarak 17 yaşındaki 3 yayaya çarpması sonucunda müvekkillerinin murisi …’ın ölümüne sebebiyet verdiğini, 38 … plakalı otomobilin davalı ….’na ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğu, 1,28 promil oranında alkollü olan sürücünün 3 yayaya çarptığını, yayalardan ikisinin vefat ettiğini, birinin de ağır yaralandığını, yayalardan birini orta refüj üzerine, diğerini karşı yola fırlatıp davacıların murisini de 100 metre kadar ön kaputu üzerinde taşıdığı, onu düşürdükten sonra 32 metre ileride durduğunu, yayaların karşıya geçişlerini tamamlamak üzere iken kazanın meydana geldiğini, sürücünün ifadesinde “ara sokaktan çıkmakta olan aracın hızla geldiğini sandığı, aracını sol şeride kırdığı zaman önceden fark etmediği 3 şahsa istemeyerek çarptığı, yola çıkan şahısları fark etmediği için fren yapmadığı, zaten sol şeritte gitmediğini, aniden sol şeride kırmak zorunda olduğu için şahıslara çarpmak zorunda kaldığı” şeklinde beyanda bulunduğu, savcılık soruşturması aşamasında alınan bilirkişi raporunda davalı sürücünün sağ şeritten sol şeride ani manevra yaptığı, kazanın asıl sebebinin 38 … plakalı araç sürücüsünün ani şerit değiştirmesi ve hızlı araç kullanması olduğundan asli kusurlu bulunduğunu, davalı sürücünün sola ani manevra yapıp sol şeride geçmemesi halinde yayaların arkasından seyrine devam edeceğini, davalının aşırı hızı ve aniden yayaların bulunduğu sol şeride geçmesinin kazanın ana sebebi olduğunu beyanla, davacı anne Fatma için 1.000,00-TL ve davacı baba Ramazan için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı anne Fatma için 200.000,00-TL, davacı baba Ramazan için 200.000,00-TL, davacı kardeş Hira Nur için 100.000,00-TL ve davacı kardeş Zümra Nur için 100.000,00-TL olmak üzere toplam 600.000.00-TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …. vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; 38 … plakalı aracın *** numaralı ZMSS poliçesi ile müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, yaya …’ın KTK.’nun 68. maddesi ile Yönetmeliğin 138. maddesini ihlal ederek kazanın meydana gelmesinde kusurlu davrandığını, sorumluluğa esas kusur oranlarının tespit edilebilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettiklerini belirtilerek davanın reddi ile müvekkili şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesini talep edilmiştir.
Davalılar … ve … vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun idaresindeki araçla Erkilet Bulvarı üzerinde ilerlerken Seyyid Burhanettin Caddesi kavşağına geldiğinde sağ taraftan gelen özel halk otobüsünü görmesi üzerine aniden sol şeride geçtiğini, yaya geçidi ve uyarı tabelasının bulunmaması nedeniyle yoluna devam ettiğini ancak, 32 metre ilerideki yaya geçidini kullanmayarak taşıt yoluna inen yayaların kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, sürücünün alkollü ve hız limitini aşacak şekilde araç kullanmasının kazanın salt bu sebepten kaynaklanmadığını, yayaların yaya geçidi olmamasına rağmen taşıt yoluna girmeleriyle asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilinin eyleminin yalnızca dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıktan dolayı tali kusurlu sayılabileceğini belirtilerek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/607 Esas ve 2020/255 Karar sayılı dava dosyasına, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına, 38 … plakalı aracın … kaza tarihi itibariyle malik durumunu gösterir trafik kayıtlarına, davalı … şirketi nezdinde düzenlenen 17528298 numaralı ZMMS poliçesine ve açılan hasar dosyasına, trafik kazası tespit tutanağına, ceza dosyası içindeki kusur raporlarına, mirasçılık belgesine, davacı tarafça davalı … şirketine gönderilen başvuru dilekçesine, başvuru dilekçesinin tebliğine dair PTT evraklarına, nüfus kaydına, okul kayıtlarına, SGK kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/607 Esas ve 2020/255 Karar sayılı dava dosyasının Uyap kayıtlarının örneği dosyamız arasına alınmıştır.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, 38 … plakalı aracın trafik kaza tarihi olan … tarihinde ve halen malikinin kim olduğunun sorulmuş ve ilgili trafik kayıt örneklerinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 16/06/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacıların ve davalılar … ve …’nun T.C. kimlik numarası ve açık kimlik bilgilerinin belirtilmesi suretiyle, davalı Etica Sigorta A.Ş.’ne müzekkere yazılarak, 26/08/2019 başlangıç ve 26/08/2020 bitiş tarihli, acente no: 116037, poliçe no: 17527872 sayılı ZMMS poliçesi ile sigortalı olan, davalı sigortalı …’na ait, davalı …’nun sevk ve idaresindeki 38 … plakalı aracın … tarihinde Kayseri İli, Kocasinan İlçesi, Erkilet Bulvarı üzerinde karşıdan karşıya geçmekte olan üç yayaya çarpması ve bunlardan …’ın vefatı nedeniyle, destekten yoksun kalma zararı nedeniyle Etica Sigorta A.Ş.’ne hangi tarihte başvuruda bulundukları ve akıbetinin ne olduğu sorularak, başvuru tarihini gösterir kayıt ve belgelerin, sigorta poliçesinin, hasar dosyasının, davacılara ve/veya bu poliçe ve kaza ile ilgili sair kişilere yapılan ödemeler varsa ödemelere ilişkin kayıt ve belgeler ile ilgili diğer tüm kayıt ve belgelerin okunaklı birer suretinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 24/02/2021 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacıların ve müteveffa …’ın T.C. kimlik numarası ve açık kimlik bilgileri belirtilmek ve dava dosyası içinde bulunan trafik kaza tespit tutanağının okunaklı örneğinin eklenmesi suretiyle SGK Kayseri İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak müteveffa …’ın … tarihli trafik kazası neticesinde vefat etmesinden dolayı SGK tarafından her bir davacıya rücua tabi maaş, veya gelir bağlanıp bağlanmadığı, yahut ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, varsa maaş veya gelir bağlama yahut ödeme yapma kararlarının, peşin sermaye değerlerinin hesaplanmasına dair hesap cetvellerinin ve bunlara dayanak yapılan kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi, ayrıca davacılardan … ve …’ın SGK hizmet döküm cetvelinin birer örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Bu müzekkeremize 17/06/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak 2019/1376 Esas ve 2019/1520 Karar sayılı dosyasının kesinleşmiş karar örneği istenmiştir.
Davacılara ait aile nüfus kayıt örneği uyap sistemi üzerinden çıkartılarak dosyamız arasına alınmıştır.
Davacılar …, …, …, …’ın T.C. numaraları, açık kimlik ve adres bilgileri belirtilmek suretiyle Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacıların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması ve müteveffa …’ın T.C. numarası, açık kimlik ve adres bilgileri belirtilmek suretiyle Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak müteveffa …’ın vefatından önceki sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması istenilmiştir. Bu müzekkeremize 18/06/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davalılar … ve …’nun T.C. numaraları, açık kimlik ve adres bilgileri belirtilmek suretiyle Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak adı geçen davalıların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması istenilmiştir. Bu müzekkeremize 18/06/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacıların desteği olduğu bildirilen müteveffa …’ın T.C. numarası, açık kimlik ve adres bilgileri belirtilmek suretiyle Kayseri Arif Molu Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak müteveffa …’ın vefatından önce bu okulun öğrencisi olup olmadığı, hangi bölümde ve kaçıncı sınıfta öğrenci olduğu, okula başladığı tarihten itibaren her yıla ilişkin başarı durumunun ne olduğu, vefat etmeseydi tahmini mezuniyet tarihinin ne olabileceği, bu bölümle ilgili üniversitede okuma ihtimali ve bölümünün ne olabileceği, okuduğu bölümden (biyokimya laboratuvar bölümünden) mezun olan öğrencilerin hangi mesleği icra edebileceği, iş bulma imkan ve sürelerinin ortalama ne olduğu sorularak, adı geçenin okul kaydı ve başarı durumu ile ilgili olarak sorulan hususlara ilişkin (başarı durumunu ve kayıt durumunu gösterir) kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenmiştir. Bu müzekkeremize 17/06/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacıların desteği olduğu bildirilen müteveffa …’ın T.C. numarası, açık kimlik ve adres bilgileri belirtilmek suretiyle Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğünü’ne müzekkere yazılarak müteveffa …’ın vefatından önce Arif Molu Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenci olup olmadığı, hangi bölümde ve kaçıncı sınıfta öğrenci olduğu, okula başladığı tarihten itibaren her yıla ilişkin başarı durumunun ne olduğu, bu bölümle ilgili üniversitede okuma ihtimali ve bölümünün ne olabileceği, vefat etmeseydi tahmini mezuniyet tarihinin ne olabileceği, okuduğu bölümden (biyokimya laboratuvar bölümünden) mezun olan öğrencilerin hangi mesleği icra edeceği, hangi alanda iş bulabileceği, mezun olacağı bölüme ilişkin mesleği icra edecek olması halinde iş bulma imkan ve sürelerinin ortalama ne olduğu, o meslekteki benzer durumda olan emsallerinin ortalama aylık gelirlerinin ne olabileceği sorularak, varsa sorulan hususlara ilişkin kayıt ve belge örneklerinin gönderilmesi istenmiştir. Bu müzekkeremize 19/06/2020 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Davacıların desteği olduğu bildirilen müteveffa …’ın T.C. numarası, açık kimlik ve adres bilgileri belirtilmek suretiyle Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kaymek Üniversiteye Hazırlık Kursları Merkezi’ne müzekkere yazılarak müteveffa …’ın vefatından önce üniversiteye hazırlık kurslarına kaydının olup olmadığı, varsa hangi tarihte, hangi alanla ilgili kaydının olduğu, ölümünden önce ve ölümünden başka bir nedenle kaydının silinip silinmediğinin sorularak, varsa sorulan hususlara ilişkin kayıt ve belge örnekleri istenilmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Kayseri İl Sağlık Müdürlüğünü’ne, Kayseri Ticaret Odası’na ve Kayseri Sanayi Odası’na ayrı ayrı müzekkere yazılarak Arif Molu Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi biyokimya laboratuvar bölümünden mezun olan 2002 doğumlu bir erkek öğrencinin eğitim gördüğü ve mezun olduğu bölümle ilgili hangi mesleği icra edeceği, hangi alanda iş bulabileceği, mezun olacağı bölüme ilişkin mesleği icra edecek olması halinde iş bulma imkan ve sürelerinin ortalama ne olduğu, o meslekteki benzer durumda olan emsallerinin ortalama aylık gelirlerinin ne olduğu sorularak, varsa sorulan hususlara ilişkin kayıt ve belge örnekleri ve emsal durumda olan (veya emsale yakın) çalışanların aylık gelirlerini gösterir ücret bordrosu örneği istenmiştir. Bu müzekkeremize *** tarihli yazılar ile cevap verilmiştir.
Mahkememizin eldeki davaya konu edilen trafik kazasına ilişkin olarak görülmekte olan*** Esas sayılı başka bir dava dosyasından alınan Adli Tıp Kurumu’nun kusur raporu ile ceza dosyasından alınan kusur raporları arasında çelişki olması ve bu konudaki beyan ve talepler dikkate alınarak mahallinde keşif icrasına, refakata ceza dosyasında daha önce rapor vermiş olanlar dışında re’sen bir trafik-makine mühendisi bilirkişinin alınmasına, HMK’nun 273. maddesi gereğince bilirkişiye kazaya konu yolun genişliği, çarpma noktası, davalı … Karakuşlu’nun idaresindeki aracın hızı, yol üzerindeki seyri, konumu gibi müteveffanın yolun karşısına geçmek için çıktığında ortalama olarak aracın kaç metre geride kaldığı, çarpma noktasına kaç saniyede ulaştığı, kim veya kimlerin hangi kuralları ihlal ettiği, kusur durumu konularında ceza dosyasında alınan 3 adet kusur raporu ve mahkememizce alınan adli tıp kurumu kusur raporunun incelenip bu raporlardaki tespit ve kanaatlerin hangi nedenlerle benimsenip benimsenmediği hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Mahallinde 14/07/2021 günü refakata alınan trafik-makine mühendisi bilirkişi eşliğinde keşif icra edilmiştir.
Trafik Mühendisi Bilirkişi ***n tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “38 … plakalı otomobil sürücüsü …’nun, KTK’nun 52/1 a-b maddelerinde belirtilen “araçların hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar” kuralını ihlal ettiği, kaza anında sürücünün 1,34 promil oranında alkollü olduğunun hesaplandığı anlaşıldığından KTK’nun 48/5. maddesinde belirtilen “uyuşturucu veya keyif veriçi maddeleri almış olanlar ile alkollü İçki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır” kuralını ihlal ettiği sağ şeritte seyrederken sola kontrolsüz manevra yaparak sol şeritteki yayaya çarpmak suretiyle KTK’nun 84/7. maddesinde sürücü asli kusurlu hallerinden “Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma” kuralını ihlal ettiği; yaya …’ın KTK’nun 68/b maddesinde belirtilen “karşıya geçiş” kurallarını ihlal ettiği; 38 BZ 409 plakalı araç sürücüsü Bilal Tunç’un kazaya etken kural ihlalinde bulunmadığı” belirtilmiştir.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nun 266. maddesi gereğince aktüer bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, HMK’nun 267. ve 268. maddesi gereğince dava dosyasının re’sen seçilecek bir aktüerya alanında uzman bilirkişiye tevdine, HMK’nun 273. maddesi gereğince iddia, savunma, nüfus kayıtları, sosyal ve ekonomik durum ile gelir araştırması, kusur raporları, ZMMS ve kasko sigorta poliçeleri, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler ve tüm dosya kapsamı incelenmek sureti ile varsa davacıların zararının aktüer hesabının yapılarak davalı … şirketinin ödemelerinin … tarihinde olduğu dikkate alınarak hesaplanacak miktardan mahsubu ile hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davacı …’ın destek zararının 99,411,44-TL (talep 1.000,00-TL), davacı …’ın destek zararının 119.829,20-TL (talep 1.000,00-TL) olduğu, toplam zararın (219.240,64-TL) davalı … şirkeli tarafından temin edilen, Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık/ölüm bakiye teminat limiti (kaza tarihi itibariyle 221.095,12-TL) kapsamında kaldığı” bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli raporuna karşı tarafları beyan ve itirazları nedeniyle dosyanın rapor veren aktüer bilirkişiye tevdine, 05/01/2022 havale tarihli önceki rapora davacılar vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin vaki itirazlarının incelenerek bu itirazları karşılar şekilde ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine ve düzenlenecek raporda zarar ve tazminat hesabının kusur indirimi yapılmaksızın toplam zarar üzerinden yapılmasının istenilmesine karar verilmiştir.
Aktüer bilirkişi *** tarafından düzenlenen*** tarihli ek raporda; “1-Davacı …’ın destek zararının 387.656,59-TL olduğu (Mahkeme desteğin kusur oranını belirledikten sonra sırasıyla davacının tasarruf ettiği yetiştirme gideri olan 1.244.60-TL’nın ve sonrasında sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme olan 73.789,42-TL’nın davacının destek zararından mahsup edilmesi, bu halde davacıların toplam destek zararlarının davalı … şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık ölüm teminat limitini (kaza tarihi itibariyle 221.095.00-TL) aşması halinde, davalı … şirketi yönünden proporsiyon hesabı yapılması gerektiği) 2-Davacı …’ın destek zararının 581.082,61-TL olduğu (Mahkeme desteğin kusur oranını belirledikten sonra sırasıyla sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme olan 95.115,46-TL’nın davacının destek zararından mahsup edilmesi, bu halde davacıların toplam destek zararlarının davalı sigortu şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik Sigorta Poliçesi sakatlık ölüm teminat limitini (kaza tarihi itibariyle 221.095,00-TL) aşması halinde davalı … şirketi yönünden proporsiyon hesabı yapılması gerektiği) kanaatinde olduğu” bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat istemi ile manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir. Zira dava ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketine karşı açılmıştır.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile dava, mahkememiz heyeti tarafından sonuçlandırılmıştır.
… tarihli trafik kazası sonucu …’ın vefat etmiş olduğu hususu olduğu tarafların kabulündedir. Taraflar arasında uyuşmazlık noktaları … tarihli trafik kazasının oluşumunda kim veya kimlerin ne oranda kusurlu olduğu, bu kaza nedeni ile davacılardan Fatma ve …’ın destek zararı ve tüm davacıların manevi zararlarının olup olmadığı, varsa manevi tazminat talep edilen davalıların bu zararlardan sorumlu olup olmadığı konularında toplanmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı” başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda davacılar dava tarihinden önce 18/11/2019 tarihinde davalı ….’ne başvurmuş, sigorta şirketi tarafından hasar dosyası açılarak … tarihinde davacı … için 95.115,46-TL ve davacı … için 73.789,42-TL ödeme yapmıştır. Buna göre 6704 sayılı yasa gereğince davacılar için davalı … şirketine dava açılmadan önce başvuruda bulunulması şartının mevcut olduğu görülmüştür.
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, aynı maddenin 5. fıkrasında işleten veya araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91. maddesinin 1. fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin 1. fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden hukuki sorumluluğu poliçe teminat limiti ile sınırlı olarak üstlendiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “Destekten yoksun kalma zararı” ile “Destekten yoksun kalma tazminatı” kavramaları incelenmelidir.
Trafik kazası, bir kişinin ölümü sonucunu doğurabilir. Böyle bir durumda, bazı kişiler onun ekonomik desteğinden, malî yardım ve bakımından yoksun kalabilirler. İşte; ölenin destek ve yardımından yoksun kalanlarının uğradıkları bu zarara, destek kaybından doğan zarar denir.
Destekten yoksun kalma zararı TBK’nun 53. maddesinde yer almaktadır. Madde aynen;
“Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.”
şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi destek zararları sayılırken “özellikle şunlardır” demekle madde metninde sayılan zararlar ile sınırlandırılmamıştır. Madde de çok dar kapsamlı sayılan zararların ne tanımı ne de şartları yer almıştır. Desteğin ölümünden önce kurulmuş olan veya destek yaşasaydı, kurulması muhtemel olan bir bakım ilişkisinin tespit edilmesi, ardından bu bakım ilişkisinin destek yaşasaydı gelecekte göstereceği değişim neticesinde, destekten yoksun kalanın uğradığı zarar miktarının ve ödenecek tazminat miktarının tespit edilmesi, tahminlere ve varsayımlara dayalıdır.
TBK’nun 53. maddesinin öngörmüş olduğu hâl, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, bir şahıs öldüğünde, ölenin sağlığında destek olduğu veya ileride destek olacağı kimseleri korumayı, desteklerinin ölümünden önceki sosyal ve ekonomik durumlarına uygun hayat sürdürebilmeleri için, ölüm sebebiyle mahrum kaldıkları yardımı, ölüme sebebiyet verenden tazmin edebilmelerini amaçlayan bir tazminat türüdür. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi giderme olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi hâlde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme imkânı tanımaktır.
Destek zararından bahsedebilmek için destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli imkânlardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma şartı gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, davacının ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir.
“Destekten yoksun kalanların meydana gelen zararlarını tazmin hakkı ölenden intikal eden bir hak olmayıp doğrudan doğruya desteğini yitiren kişinin kendisinde doğan, asli ve bağımsız nitelikte bir haktır. Ölenle ya da mal varlığı ile bir bağıntısı bulunmadığı için bağımsız bir talep hakkı yaratır, Bu nedenledir ki ölen kimse ile destekten yoksun kalan arasında kanuni veya akdi bir bakım yükümlülüğü, mirasçılık ya da akrabalık ilişkisi bulunması gerekmemektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı talebi miras yoluyla kazanılan, mirasçılık sıfatına bağlı bir hak olmadığından desteğin veya mirasçılarının da herhangi bir tasarruf hakkı bulunmamaktadır.” (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22/06/2018 tarihli ve 2016/5 E., 2018/6 K. sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/06/2011 tarihli ve 2011/17-142 E., 2011/17-411 K.; 20/04/2011 tarihli ve 2011/17-34 E., 2011/216 K.; 14/03/2019 tarihli ve 2017/1089 E., 2019/294 K. sayılı kararları).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/03/1978 tarihli ve 1/3 sayılı kararında destekten yoksun kalma tazminatı; “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır.” şeklinde tanımlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/11/2005 tarihli ve 2005/4-648 E., 2005/691 K. sayılı kararında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Burada sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O hâlde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/04/1982 tarihli ve 1979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21/04/1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06/03/1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten Yoksun Kalma Tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30/11/2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Eldeki davada, … günü saat 22:39 sıralarında davalı sürücü Kemal Karakuşoğlu sevk ve idaresindeki 38 … plaka sayılı otomobili ile Erkilet Bulvarı üzerinde, Erkilet İtfaiye Grup Amirliği yönüne seyir halinde iken kaza mahalli olan yol bölümüne gelip sol şeride geçtiği ve seyrini sürdürdüğü esnada seyir istikametine göre sağ tarafından kaplamaya girerek karşıdan karşıya geçiş yapan yaya …, yaya ***’e çarpması sonucu yaya …’ın ölümü ile gerçekleşen dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir. Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dava dosyası, adli tıp raporu, mahkememizce icra kılınan keşif ve alınan uzman bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre; 38 … plakalı otomobil sürücüsü olan davalı … ***’nun, sevk ve idaresindeki otomobili ile mahal şartlarını dikkate alıp hızını azaltarak müteyakkız bir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği mahal şartlarına göre süratli bir şekilde seyredip sol şeride geçtiği ve seyrini sürdürdüğü esnada yolun sağ tarafından sol tarafına geçiş yapan yayalara karşı hızı nedeniyle almış olduğu tedbirde yetersiz kaldığı, yola gereken dikkatini vermeyip tedbirsiz bir şekilde araç kullandığı, böylelikle KTK’nun 52/1 a-b maddelerinde belirtilen “araçların hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.” kuralını ihlal ettiği, kaza anında sürücünün 1.34 promil oranında alkollü olduğunun hesaplandığı anlaşıldığından KTK’nun 48/5. maddesinde belirtilen “uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.” kuralını ihtal ettiği, yine sağ şeritte seyrederken sola kontrolsüz manevra yaparak sol şeritteki yayaya çarpmak suretiyle KTK’nun 84/7. maddesinde sürücü asli kusurlu hallerinden “doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma” kuralını ihlal ettiği; müteveffa yaya …’ın hareket halindeki araçların hız ve yakınlığını dikkate alıp gerekli ve yeterli kontrollerinin akabinde tedbirli bir şekilde geçişini gerçekleştirmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği kontrolsüz bir şekilde geçiş yaparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, ilk geçiş hakkını gelen araca vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde geçiş yaparak KTK’nun 68/b. maddesinde belirtilen “karşıya geçiş” kurallarını ihlal ettiği anlaşılmakla bu tespitlere göre mahkememizce trafik kazasının oluşumunda davalı … Karakuşoğlu’nun %70 oranında ve müteveffa yaya … ‘in %30 oranda kusurunun bulunduğu değerlendirilmiştir.
Kazaya karışan 38 … plakalı otomobil tarihi itibarı ile davalı …. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olup, bu araç trafikte davalı … adına kayıtlı olup, kaza sırasında aracın sürücü davalı …’dur.
*** tarihli trafik kazası sonucu vefat eden***doğumlu …, davacı … ile davacı …’ın müşterek çocuğudur. Buna göre trafik kazası sonucu vefat eden …’ın, davacılar … ile …’ın müstakbel desteği olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Aktüer bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli ek raporda; “Davacı …’ın destek zararının 387.656,59-TL olduğu (Mahkeme desteğin kusur oranını belirledikten sonra sırasıyla davacının tasarruf ettiği yetiştirme gideri olan 1.244.60-TL’nın ve sonrasında sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme olan 73.789,42-TL’nın davacının destek zararından mahsup edilmesi, bu halde davacıların toplam destek zararlarının davalı … şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık ölüm teminat limitini (kaza tarihi itibariyle 221.095.00-TL) aşması halinde, davalı … şirketi yönünden proporsiyon hesabı yapılması gerektiği), davacı …’ın destek zararının 581.082,61-TL olduğu (Mahkeme desteğin kusur oranını belirledikten sonra sırasıyla sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme olan 95.115,46-TL’nın davacının destek zararından mahsup edilmesi, bu halde davacıların toplam destek zararlarının davalı … şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik Sigorta Poliçesi sakatlık ölüm teminat limitini (kaza tarihi itibariyle 221.095,00-TL) aşması halinde davalı … şirketi yönünden proporsiyon hesabı yapılması gerektiği) kanaatinde olduğu” bildirilmiştir.
Davacılar vekili *** tarihli dilekçe ile davayı ıslah ettiğini, davacı anne Fatma için dava dilekçesinde 1.000,00-TL olan taleplerini 405.757,82-TL.daha artırarak davanın maddi tazminat kısmını 406.757,82-TL’na yükseltmek amacına matuf olarak ıslah ettiklerini, yine davacı baba Ramazan için dava dilekçesinde 1.000,00-TL olan taleplerini 269.488,39-TL daha artırarak davanın maddi tazminat kısmını 270.488,39-TL’na yükseltmek amacına matuf olarak ıslah ettiklerini beyan etmiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin uygulamalarına göre 18 yaşında gelir elde etmeye başlayan desteğin askere gideceği, askerlik görevini tamamladıktan sonra 2 yıl içinde evleneceği ve bir yıl sonra bir çocuğu daha sonra ikinci çocuğunun olacağı varsayılarak hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem için de anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesi gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/5445 Esas, 2019/1064 Karar sayılı ilamı). Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselmektedir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay eşe 2 pay esasına göre %50 desteğe %50 eşe pay verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/4608 Esas, 2021/8353 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, desteğin kaza tarihinde 17 yaşında olduğu görülmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur, aynı Yasa’nın 327. maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” denilmektedir. Her babanın ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin ilkelerine göre; anne çalışmıyorsa sadece babadan yetiştirme gideri düşülmesi gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/5268 Esas, 2020/3840 Karar sayılı ilamı). Eldeki davada, dosya kapsamından davacı annenin çalışmadığı anlaşılmaktadır. Aktüer bilirkişisi tarafından annenin çalışmadığı gözetilerek anneye yönelik hesaplanan tazminat miktarından yetiştirme giderinin düşürülmediği görülmektedir. Tazminat hesabında küçüğün gelir elde etmeye başlayacağı yaşın 18 yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması, desteğin 18 yaşına kadar davacı babanın desteğe ayıracağı pay oranına göre belirlenen miktarın yetiştirme gideri olarak belirlenmesi doğru görülmüştür. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2018/2229 Esas, 2019/12253 Karar sayılı ilamı).
Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı kararıyla 2918 sayılı KTK’nun 90. ve 92. maddelerinde “Genel Şartlara” atıf yapan cümlelerin iptaline karar verilmiş ve bu karar 09/10/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasıyla birlikte, Yargıtay 17. Hukuk Dairesince zarar görenlerin cismani zarar ve destekten yoksun kalma tazminatı alacağının hesaplanmasında TRH 2010 ve %10 artırım %10 iskonto yöntemi benimsenmiş olup TRH 2010 yaşam tablosunun uygulamasından vazgeçilmemiştir (Yargıtay 17. H.D.’nin 22/12/2020 tarihli, 2019/5206 Esas ve 2020/8874 Karar sayılı ilamı).
Yukarıda sözü edilen tüm nedenlerden ötürü aktüer bilirkişinin kök ve ek raporundaki hesaplama yönteminin Yargıtay’ın istikrar kazanmış yerleşik uygulamaları doğrultusunda olduğu, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu dikkate alınarak ek rapor mahkememizce benimsenmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 16/04/2019 tarihli, 2017/10811 Esas ve 2019/4876 Karar sayılı emsal kararında hesaplanan destek zararından önce yetiştirme giderleri indirimi, sonra kusur indirimi yapılacağı açıkça belirtilmiş olup mahkememizce de bu sıraya uyulmuştur.
Aktüer bilirkişi İbrahim Toksöz tarafından düzenlenen 04/02/2022 tarihli ek raporda; davacı anne …’ın destek zararının 581.082,61-TL olarak hesaplanmıştır. Meydana gelen kazada davalı … Karakuşoğlu’nun %70 oranında ve desteğin %30 kusuru bulunması nedeniyle davacının toplam zararından desteğin kusuru oranda kusur indirimi yapılması gerekeceğinden, bu miktardan destek …’ın %30 oranındaki kusuru indirildiğinde 581.082,61-TL x %70 = 406.757,82-TL bulunmuş olup bundan da davalı … şirketinin ZMMS poliçesi kapsamında … tarihinde ödediği 95.115,46-TL mahsup edildiğinde davacı anne …’ın bakiye destek zararı 311.642,36-TL olarak bulunmuştur.
Aktüer bilirkişi *** tarafından düzenlenen *** tarihli ek raporda; davacı baba …’ın destek zararının 387.656,59-TL olarak hesaplanmıştır. Bu miktardan önce aktüer bilirkişi raporunda tespit edilen yetiştirme gideri olan 1.244,60-TL indirilmiş, meydana gelen kazada davalı … Karakuşoğlu’nun %70 oranında ve desteğin %30 kusuru bulunması nedeniyle davacının toplam zararından desteğin kusuru oranda kusur indirimi yapılması gerekeceğinden, bulunan 386.411,99-TL’den destek …’ın %30 oranındaki kusuru indirildiğinde 386.411,99-TL x %70 = 270.488,39-TL hesaplanmış olup bundan da davalı … şirketinin ZMMS poliçesi kapsamında … tarihinde ödediği 73.789,42-TL mahsup edildiğinde davacı baba …’ın bakiye destek zararı 196.698,97-TL olarak bulunmuştur.
Davalı … şirketinin *** tarihinde ödediği miktarlar hariç davacıların toplam bakiye destek zararı 311.642,36-TL+73.789,42-TL = 508.341,33-TL olup, bu halde davacıların toplam bakiye destek zararlarının davalı … şirketi tarafından temin edilen Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi sakatlık ölüm teminat limitini (kaza tarihi itibariyle 221.095.00-TL) aşması nedeniyle, davalı … şirketi yönünden proporsiyon hesabı yapılması gerekmektedir. Garameten hesaplanan destek zararı “Poliçe Limiti x Gerçek Destek Zararı / Toplam Destek Zararı” formülü üzerinden hesaplanmıştır.
Davacı anne …, davalı … şirketinden yukarıda bulunan destek zararının 311.642,36-TL x 221.095.00-TL / 508.341,33-TL = 135.543,90-TL olarak hesaplanan kısmını talep edebilecektir. Aynı nedenle davacı baba …, davalı … şirketinden yukarıda bulunan destek zararının 196.698,97-TL x 221.095.00-TL / 508.341,33-TL = 85.551,10-TL olarak hesaplanan kısmını talep edebilecektir. Araç işleteni olan davalı … ve araç sürücüsü olan davalı … ise davacı anne …’ın bakiye destek zararı olan 311.642,36-TL ile davacı baba …’ın bakiye destek zararı olan 196.698,97-TL’nın tamamından haksız fiil hükümleri gereği sorumludurlar.
Dava trafik kazası sonucunda meydana gelen haksız fiil hukuksal sebebine dayanmaktadır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü başka bir ihtara ve ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, yani olay tarihi itibarıyla muaccel hale gelir. Zarar gören, kısmi davaya, ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma haksız fiilin, zararın gerçekleştiği tarihten itibaren faiz talep edebilecektir. Trafik kazası … tarihinde gerçekleşmiş ve bu kaza sonucu aynı tarihte destek … vefat etmiştir. Davalı … şirketi kazaya neden olan aracın ZMMS sigortacısı olup, 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın B 2/a maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Bu durumda, ilke olarak davadan önce usulüne uygun başvuru yapılmış ise bundan 8 iş günü sonrasında, başvuru yapılmamış ise dava tarihi itibarıyla, belirlenen tazminat alacağının tamamı için anılan tarihlere uygun faiz uygulanması gerekir. Eldeki davada davacılar … ve …’ın destek zararına yönelik olarak davadan önce, 18/11/2019 tarihinde davalı ….’ne ihbar ve başvuruda bulunduğu, 8 iş günlük sürenin geçmesi ile sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi 29/***olacaktır. Bu doğrultuda davacı anne ve babanın zararından davalılar … ve … zararın, yani ölüm olayının gerçekleştiği tarih olan *** tarihinden, davalı … şirketi ise *** temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olacaktır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331. maddesinin birinci fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemenin yargılamaya devam ederek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Yine AAÜT’nin 6. maddesinde “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yargılamanın devamı sırasında davalı …. tarafından davacı …’ın destek zararına yönelik olarak 73.789,42-TL ve davacı …’ın destek zararına yönelik olarak 95.115,46-TL’lık ödemeyi bu davalılara *** tarihinde yapmıştır. Yargılama sırasında yapılan bu kısmi ödemeler nedeniyle yapılan ödeme miktarları kadar maddi tazminat davası konusuz kalmıştır. Ancak yargılama sonucu tüm dosya kapsamına göre, konusuz kalan bu kısım hakkında da HMK’nun 331. maddesi ile AAÜT’nin 6. maddesi kapsamında davalılar yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumludurlar.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davalı … şirketi tarafından yargılama sırasında ZMMS poliçesi kapsamında davacılara bir miktar destek zararı ödemesi yaptığı göz önüne alındığında; davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacının bakiye 196.698,97-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 85.551,10-TL’lık kısmından temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise 196.698,97-TL’na vefat tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’ın destek zararının 73.789,42-TL’lık kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’lık bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan *** tarihinden ödeme tarihi olan *** tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan … tarihinden ödeme tarihi olan *** tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’nın yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacının bakiye 311.642,36-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 135.543,90-TL’lık kısmından temerrüt tarihi olan ***tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise 311.642,36-TL’na vefat tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine, davacı …’ın destek zararının 95.115,46-TL’lık kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’lık bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan ***arihinden ödeme tarihi olan ***tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan *** tarihinden ödeme tarihi olan *** tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’nın yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 56. hükümlerine göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda, meydana gelen trafik kazasının oluş şekli, olay tarihi, kazanın oluşumundaki kusur durumu, bu kaza neticesi davacılardan … ve …’ın müşterek çocukları, diğer davacıların ise kardeşleri olan …’ın vefat etmesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile yukarıda ilkeler birlikte değerlendirildiğinde davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 50.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın vefat tarihi olan ***tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine, davacıların davalılar … ve … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaati oluşmuştur.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07/05/2018 tarihli 2015/10278 Esas ve 2018/4704 Karar sayılı emsal içtihadı da dikkate alınarak davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2. maddesinde “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” hükmü yer almaktadır. Bu husus dikkate alınmak suretiyle ret edilen talep yönünden vekalet ücretine hükmedilmiş, ayrıca davacılar … ve …’ın destekten yoksun kalma tazminatı talepleri yönünden yargılama sırasında davalı …. tarafından bu davacılara bir miktar ödeme yapıldığı ve bu ödeme nedeni ile ödenen miktarlar yönünden dava konusuz kaldığı, davacıların davadan önce davalı … şirketine başvurularına rağmen ödemenin yargılama sırasında yapılmasında davacılara atfedilecek bir kusurun bulunmadığı ve HMK’nun 331. maddesi ile AAÜT’nin 6. maddesi dikkate alınarak ödenen miktarlara yönelik yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalıların sorumlu olduğu anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacının bakiye 196.698,97-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 85.551,10-TL’lık kısmından temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise 196.698,97-TL’na vefat tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
2-Davacı …’ın destek zararının 73.789,42-TL’lık kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’lık bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan *** tarihinden ödeme tarihi olan*** tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan *** tarihinden ödeme tarihi olan *** tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 73.789,42-TL’nın yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
4-Davacı …’ın destekten yoksun kalma zararına yönelik maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacının bakiye 311.642,36-TL destek zararından davalı ….’nin ZMMS bakiye poliçe limiti kapsamında proporsiyon hesabı yapılarak belirlenen 135.543,90-TL’lık kısmından temerrüt tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise 311.642,36-TL’na vefat tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sorumlu olmaları koşulu ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
5-Davacı …’ın destek zararının 95.115,46-TL’lık kısmının yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenmesi nedeni ile bu miktar yönünden dava konusuz kaldığından ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6-Davacı …’ın ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’lık bakiye destek zararına davalı ….’nin temerrüt tarihi olan … tarihinden ödeme tarihi olan … tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte sınırlı sorumlu olması, davalılar … ve …’nun ise vefat tarihi olan … tarihinden ödeme tarihi olan … tarihine kadar işlemiş yasal faizinden sorumlu olmaları koşulu ile ödeme nedeni ile konusuz kalan 95.115,46-TL’nın yukarıda anılan tarihler arasındaki işlemiş yasal faizinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
7-Davacıların davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 125.000,00-TL, davacı … için 50.000,00-TL ve davacı … için 50.000,00-TL manevi tazminatın vefat tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacılara verilmesine,
8-Davacıların davalılar … ve … hakkındaki fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,
9-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen maddi tazminat yönünden alınması gereken 34.724,79-TL harçtan dava açılırken peşin harç olarak alınan 2.056,14-TL ile ıslah edildiğinde alınan 2.306,30-TL harcının mahsubu ile bakiye 30.362,35-TL nispi karar ve ilam harcının (davalı ….’nin poliçe teminat limiti nedeniyle 15.102,99-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
10- Davacılar … ve …’ın maddi tazminat davasının (destek zararının) yargılama sırasında davalı …. tarafından ödenen kısmı yönünden konusuz kalması nedeniyle 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
11-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince hükmedilen manevi tazminat yönünden alınması gereken 23.908,50-TL nispi karar ve ilam harcının davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
12-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.400,00-TL arabuluculuk ücretinden (yargılama gideri) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
13-Davacılar tarafından peşin yatırılan 54,40-TL başvurma harcı, 2.056,14-TL peşin harç ve 2.306,30-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 4.416,84-TL harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
14-Davacılar tarafından maddi tazminat davası yönünden yapılan 112,00-TL e-tebligat gideri, 38,00-TL tebligat gideri, 46,00-TL posta masrafı ile 60,00-TL keşif araç ücreti, 2,00-TL KEP ücreti ve 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.458,00-TL yargılama giderinin (davalı ….’nin 839,60-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
15-Davacılar tarafından manevi tazminat davası yönünden ayrıca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
16-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
17-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
18-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 27.384,18-TL nispi vekalet ücretinin (davalı ….’nin 18.747,57-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
19-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 36.923,05-TL nispi vekalet ücretinin (davalı ….’nin poliçe teminat limiti nedeniyle 24.846,53-TL’lık kısmı ile sınırlı sorumlu olması koşuluyla) tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
20-Davacılar … ve …’ın maddi tazminat davaları yönünden (bu davacılar tarafından davalı …. yönünden sigorta poliçesi teminat limiti ile sorumlu olması koşulu ile maddi tazminat talep edildiği ve mahkememizce de bu doğrultuda hüküm tesis edildiği, dolayısı ile bu davalı hakkında açılan davada ret kararı verilen kısım olmadığı dikkate alınarak) davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
21-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 15.825,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
22-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 15.825,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
23-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
24-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat davasının kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
25-Davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın manevi tazminat davasının ret olunan kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 10.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak bu davalılara verilmesine,
26-Davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın manevi tazminat davasının ret olunan kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 10.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak bu davalılara verilmesine,
27-Davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın manevi tazminat davasının ret olunan kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak bu davalılara verilmesine,
28-Davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı …’ın manevi tazminat davasının ret olunan kısmı yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 7.300,00-TL nispi vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak bu davalılara verilmesine,
Dair, davacılar vekili Av. … ve davalılar … ve … vekili Av. Nuran Şebap’ın yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/03/2022

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır