Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/16 E. 2022/362 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı yana ahşap pervaz sattığını, ancak davalının aradan geçen süreye rağmen borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin davalıdan bulunan alacaklarının tahsili için Kayseri … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip yaptığını ve borçlu şirkete ödeme emri gönderdiğini, ancak davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı bir şekilde icra müdürlüğü’nün yetkisine ve borcunun olmadığına dair itirazda bulunduğunu, davaya konu takip müvekkilinin para alacağından kaynaklandığı için alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğini ve bu yüzden Kayseri icra dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalının itirazında borcunun olmadığını iddia etmiş ise de aradaki ticari ilişkiyi kabul ettiğini, davalı yanın almış olduğu ürünlere rağmen ücretini ödemediğini bu durumun ticari defterlerin incelenmesi ile ortaya çıkacağını ileri sürerek; davanın kabulüne, davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptaline, takibin devamına, davalı tarafından kötü niyetli olarak icra takibine itiraz edilmiş olması nedeni ile alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacının ileri sürdüğü iddiaların mesnetsiz olduğunu, davacı şirketle aralarında sadece ahşap pervaz alışverişi değil yaklaşık 320.000,00 TL’lik çelip kapı ahşap giydirme ticaretinin gerçekleştiğini, davacının kusurlu ürün göndererek taahhüdünde gecikme yaşatarak maddi kaybına neden olduğunu, tarafını maddi manevi zarara uğrattıkları gibi alacaklı sıfatıyla icra takibine başvurulmasının hukuki bir hak olmadığını, davacının kusurlu malların arkasında durmadığını, yaşadığı mağduriyet sonrasında taahhüdünde gecikme yaşadığını ve çok büyük maddi kayıplara uğradığını, … yapı firmasını 2018 yılında kapattığını, ikametgahının İzmir olduğunu, davanın İzmir’e gönderilmesini talep ettiğini savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair … tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi … ‘un mahkememize sunmuş olduğu … tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafından ibraz edilen 2016-2017-2018-2019 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış noter taşdiklerinin mevcut olduğu, davacı tarafından 2020 yılı e-defterleri cd halinde sunulmakla birlikte açılış ve kapanış beratlarının mevcut olduğunu, sahibi lehine delil teşkil ettiğini, dava konusu hesaplar açısından defterlerin usulüne uygun düzenlendiğini, davacı defterlerinde davalı adına açılan hesaba davacı tarafından düzenlenen faturaların borç olarak, davalıdan yapılan tahsilatların alacak olarak yevmiye kaydının işlendiğini, davacı defterlerinde davalı adına açılan hesap üzerinden dava ve takip tarihi itibarıyla davalının 16.001,18 TL. tutarında davacıya borcunun bulunduğunu, davalı defterleri üzerinden takip konusu hesabını incelenmesi için İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilen talimatın gereği olarak davalıya usulüne uygun gönderilen defter ibraz tebligatına, davalınımn süresi içerisinde cevap vermediğini ve herhangi bir defter belge ibrazında bulunmadığını, davacı tarafından davalı hakkında Kayseri … Dairesi’nin … esas nolu icra dosyası üzerinden başlatılan alacak takibine konu 16.001,18 TL’nin, davacı defterlerinde davalı borcu olarak aynı tutarda mevcut olduğunu mahkememize bildirmiştir.
… tarihli celsede İzmir Asiye Ticaret mahkemesi’nce istinabe yolu ile HMK’nun 290. maddesi gereğince taraflar hazır ise huzurlarında aksi halde yokluklarında … Mah. … sokak. No: … … /İzmir adresinde ayıplı olduğu iddia edilen mallar üzerinde keşif icrasının istenilmesine karar verilmiş bilirkişi … ‘un İzmir … Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtası ile mahkememize sunmuş olduğu … tarihli raporda özetle; ürünlerin incelenemediğini, ürünler mevcut olmasından olsa bile ürün evsafını yitirdiği için fatura kapsamında teslim edilen mallar olup olmadığını karşılaştırma imkanı olmadığını, …’in Kayseri 1. ATM’ye vermiş olduğu … tarihli dilekçe ekinde bulunan 6 adet fotoğrafta çekilen resimler üzerinde yaptığı inceleme neticesinde malların açık ayıplı olduğunu ve mevcut hali ile kullanıma uygun olmadığının tespit edildiğini, faturaya konu olan malların ağır hasarlı olduğundan iadesinin mümkün olmadığını, söz konusu malların uygun ortamda muhafaza edilmemiş olduğunun tespit edildiğini mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesiyle, açık hesaptan kaynaklı alacaklı olduğunu, davalının ödeme yapmadığını belirterek yapılan takibe itirazın iptali dilemiştir.
Davalı ise malın ayıplı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Davaya konu, Kayseri … Müdürlüğü’ne ait … esas sayılı icra takip dosyası üzeride yapılan incelemede; alacaklısının mahkememize ait işbu dava dosyası davacısı … … Sanayi Ticaret Ltd. Şti., borçlusunun yine mahkememize ait işbu dava dosyası davalısı … olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplam 16.001,18 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlunun … tarihli dilekçe ile icra takibine itiraz ettiği ve takibin durdurulmasını talep ettiği takibin … tarihli karar tensip tutanağı ile durdurulmasına karar verildiği ve 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.

Davacı ticari defter incelemesinde davacının davalıdan 16.001,18 TL alacaklı olduğu davacının ticari defterini usule uygun tutulduğu tespit edilmiştir.
HMK’nın 222. maddesi uyarınca, tarafların ticari defterlerinin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ise ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Davalı ise kesin süreye rağmen ticari defterlerini sunmamıştır.
Somut olayda davalı taraf ticari defterleri sunmaktan kaçınmış olduğundan, davacının defteri usule uygun tutulduğundan ve HMK 6. Maddesi gereğince ödemeyi davalı ispat etmesi veya ayıplı mal iddiasını ispatla mükelleftir.
Davalının ayıp iddasına dair değerlendirmede;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Türk Borçlar Kanunu’nun 219 ile 231 maddeleri arasında maddelerinde düzenlenen, ayıba karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Satım sözleşmesinde satıcının ayıba karşı tekeffül borcunu düzenleyen Türk Borçlar Kanununun 219. Maddesinde, satıcı alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki yada ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.
TBK 219. maddesinde satıcı bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/1900 E., 2016/7367 K. Sayılı ilamında bu husus ayrıca zikredilmiştir.)
6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi gereğince malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa bu 2 ve 8 günlük süre içinde durumu satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Somut olayımızda ayıp iddiasına konu mallar davalının sunmuş olduğu davalının davacıya göndermiş olduğu … tarihli e-mailde malların … tarihinde doğrudan şantiyeye sevk edildiği, mallar açıldıkça ayıplı olduğunu bildirdiği görülmekle, malların … tarihinde teslim edilmiştir. Davalı vekilinin ayıp ihbarının ise … tarihinde yapıldığı anlaşılmış olup, açıklanan ilkeler uyarınca ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Davalının süresinde ayıp ihbarı var olduğu bir an olduğu kabulünde ise mahkememizce keşif ara kararı verilmiş, keşif sonucunda alınan raporda malların sel nedeniyle başka yere taşındığı ve açık alanda muhafaza edidiği ve mallar keşif mahallinde bulunamadığı, malın ise mevcut haliyle hasarlı olduğu beyan edildiğinden davalı ayıp iddiasını ispatlayamamıştır.
Somut olayda davalı taraf ticari defterleri sunmaktan kaçınmış olduğundan, davacının defteri usule uygun tutulduğundan ve HMK 6. Maddesi gereğince ödemeyi ve ayıbı davalı ispat edemediğinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ticari defter kayıtları dikkate alındığında alacak likid olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının kabulü ile, Kayseri … Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasının davalının vaki itirazının iptali ile takip tarihi itibari ile 16.001,18 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağın tahsil edilene kadar ticari avans faizi uygulanmasına,
2-Haksız itiraz nedeniyle 16.001,18 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 1.093,04 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 193,26 TL harcın mahsubu ile bakiye 899,78 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 193,26 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 247,66 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 625,20 TL, talimat gideri 19,00 TL, 13 elektronik tebligat gideri 73,50 TL, 5 tebligat gideri 95,00 TL ve talimat posta gideri 40,00 TL olmak üzere toplam 852,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-AAÜT’ye göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*