Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/149 E. 2021/991 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: ***Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI :***
VEKİLİ : Av.
Av.

DAVALI :***
VEKİLİ :Av.

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/11/2021
Mahkememize açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının fatura nedeni ile davalıdan alacağının olduğunu, alacağın tahsili için Kayseri 1.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının borca vaki itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının borca vaki itirazının iptaline ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalının davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı ile davalı arasında sözleşme olmadığını, davacının faturaları noter kanalı ile davalıya göndermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini ve davacının tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
DELİLLER:
Kayseri 1.İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, takip alacaklısının … ve takip borçlusunun … İnş. Taah. İth. Mad. Paz. San Tic Ltd Şti. olduğu, iki adet faturaya dayalı genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 10/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının 10/06/2019 tarihinde borca ve yetkiye itiraz ettiği, işbu davanın süresi içinde açıldığı görülmüştür.
Gevher Nesibe Vergi Dairesine müzekkere yazılarak davacının tacir olup olmadığı sorulmuş, gelen yazı cevabı ile davacının bilanço hesabı esasına göre defter tutan tacir olduğu görülmüştür.
Davalının ticari defter ve kayıtlarında inceleme yaptırılması için adresi itibari ile Adana Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Talimat sayılı dosyasında mali müşavir bilirkişi ***, *** tarihli raporunda özetle;
1-Davalının yasal defterleri e-defter kapsamında olduğunu, beratlarının süresinde verildiğini, GİB imzalı berat indirildiği, bu defterlerinin VUK’un 215. Ve müteakip maddelerinde belirtilen kayıt nizamına göre ve genel kabul görmüş muhasebe standartlarını, muhasebe sistemi uygulama genel tebliğ hükümlerine uygun olarak tutulduğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığının tespit edildiğini,
2-İcra takibinin dayanağı olan dava dosyasında bir örneği olan faturaların davalı defterinde kaydına rastlanmadığını, dolayısı ile takip dayanağı faturalardan dolayı davacının davalıdan alacağının bulunmadığını,
3-Faturaların tanzim tarihinden sonra davalının davacıya ödemesine rastlanmadığını, irsaliyeli fatura içeriği emtiaların davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin somut deliller ile ispatlanmamış olduğunu, bu bağlamda dava dosyasına ve davalı şirket kayıtlarına göre davacının davalıdan olan alacağının olmadığı yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora karşı davacı vekilinin itiraz dilekçesi, davalı vekilinin ise beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 29/09/2020 tarihli duruşmasında davalı şirket yetkilisinin isticvabına karar verilmiş ve talimat yolu ile isticvap delili ikmal edilmiştir.
Adana Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı şirketin kurulduğu tarihten günümüze kadar çalışanlarının arasında … ve … ‘nın çalıştıkları dönemleri gösteren hizmet döküm cetvelleri celp edilmiş, belgelerin incelenmesinde bu kişilerin faturaların teslim alındığı 2018 yılı Aralık ayında davalı şirketin SGK’lı çalışanı oldukları görülmüştür.
Tanık *** adresi itibari ile Aksaray 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dinlenilmiş, tanık beyanında *** tarihli faturadaki imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
06/04/2021 tarihli duruşmada Tanık *** dinlenilmiş, tanık beyanında *** tarihli *** sıra numaralı irsaliyeli faturadaki imzanın ve *** yazısının kendisine ait olduğunu, ancak bu mallar hiç bir şekilde davalı … İnş. Şti’ye teslim edilmediğini beyan etmiştir.
Tüm deliller toplandıktan sonra davacı defterlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişi Azzem Özkan 30/08/2021 tarihli raporunda özetle;
1. Davacı tarafın davalı aleyhine 2 adet faturaya dayalı takip başlatmış ve davalıdan 26.140,96 TL anapara ve 1.041,14 TL işlemiş faiz talep ettiğini,
2. Davacının takip ve dava konusu yaptığı faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığının dosyadaki *** tarihli bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, ayrıca Ziyapaşa Vergi Dairesi’nin Mahkemenin müzekkeresine vermiş olduğu cevap yazısı ve ekindeki Ba formundan da bu faturaların davalı tarafça vergi idaresine beyan edilmediğinin anlaşıldığını,
3.Davacının takip ve dava konusu yaptığı faturaların teslim alan kısmında *** ve *** isimleri ve imzaları bulunduğunu, Mahkemece celp edilen SGK hizmet dökümleri incelendiğinde bu kişilerin fatura tarihlerinde davalı şirket çalışanı olduğu anlaşıldığını, ayrıca davalı şirket temsilcisinin Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Talimat sayılı dosyasına vermiş olduğu beyanında adı geçen kişilerin davalı şirket çalışanı olduğunun ifade edildiğini, hal böyle olunca takdiri Mahkemeye ait olmak üzere bahse konu faturalara dayalı malların davalı çalışanına teslim edildiğinin değerlendirildiğini,

4. Davalı tarafça herhangi bir ödeme iddiasında bulunulmadığı gibi takip dosyasına yapılan itiraz başvurusunda taraflar arasındaki akdi ilişkinin de inkar edildiğinin görüldüğünü, hal böyle olunca davacının takip konusu fatura tutarı olan 26.140,96 TL tutarında alacaklı olduğunun değerlendirildiğini,
5. Davacı taraf takip talebinde her ne kadar davalıdan işlemiş faiz talep etmiş ise de dosya kapsamında davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir bilgi bulunmadığını, ayrıca taraflar arasında mal ve hizmet tedariki olduğuna yönelik bir sözleşme de dosyaya sunulmadığını, hal böyle olunca herhangi bir faiz tutarı hesaplanmadığı yönünde görüş ve kanaatini bildirmiştir. Raporun taraflara tebliğ edildiği, davalı vekilinin itiraz dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığından, davalı vekiline, davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış ancak davalı tarafça davacıya yemin teklif edilmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından faturaya dayanarak davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafın süresinde itirazı üzerine İİK 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucu davacının tacir olduğu anlaşılmış, davalının da tacir olması nedeni ile davanın nıspi ticari dava olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
İİK 67/1.maddesine göre “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”
Takibe konu alacak fatura alacağıdır. Faturanın TTK’da tanımına yer verilmemiştir. Vergi Usul Kanunu 229.maddesinde fatura, “Satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesika” olarak tanımlanmıştır. Buna göre fatura, tek taraflı düzenlenmesi her zaman mümkün olan bir belgedir.
TTK 21/1.maddesine göre, “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir”. TTK 21/2.maddesine göre “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır”.
27.06.2003 tarihli 2001/1 E.2003/1 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “fatura sözleşmenin yapılmasıyla ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir…..” denilmiştir.
Fatura akdin kurulumuna değil, ifasına ilişkin belge olduğundan faturaya dayalı alacak talebinde bulunmak için öncelikle akdî ilişkinin kanıtlanması gerekir. Bu nedenle faturaya dayalı alacağın ispatı kural olarak davacıya aittir. Davalı, takip konusu fatura içeriğindeki malların davalıya teslim edilmediğini, faturanın davalı kayıtlarına girmediğini iddia etmiştir. Mahkememizce celp edilen Form BA kaydına göre takip konusu faturalar davalı tarafça beyan edilmemiştir. Davalının ticari defter ve kayıtlarında yaptırılan incelemede takip konusu faturalar davalı tarafın defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. Bu aşamaya kadar izah edilen delil durumuna göre davacı lehine akdî ilişki ispatlanmamıştır. Ancak dava konusu faturaların incelenmesinde *** tarihli 16.833,86 TL faturada teslim alan kısmında *** isimli bir kişinin ve *** tarihli 9.307,10 TL faturada*** isimli bir kişinin imzasının bulunduğu görülmüştür. Mahkememizce, davalı şirketin fatura tarihlerindeki SGK’lı çalışan kayıtları araştırılmış ve ilgili kişilerin davalı şirket çalışanı olduğu tespit edilmiştir.
Dava konusu faturada teslim alan kısmında imza olması nedeni ile Mahkememizce davalı şirket yetkilisinin isticvabına karar verilmiş (bu yönde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/4041 Esas 2019/959 Karar sayılı içtihadı), davalının adresi itibari ile yetkili Adana Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, talimat mahkemesince davalı şirkete isticvap davetiyesi tebliğ edilmiş, davalı şirket yetkilisi ***’a “dava konusu olan *** tarihli 16.833,86 TL bedelli ve *** tarihli 9.307,10 TL bedelli sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmındaki imzanın şirket yetkilisine veya şirket çalışanlarında birine ait olup olmadığı” hususu sorulmuş, davalı şirket yetkilisi “bana gönderilen isticvap davetiyesini okudum. Bana göstermiş olduğunuz 10/12/2018 ve 31/12/2018 tarihli faturalardaki teslim alan kısmındaki imza bana ait değildir. Zaten teslim alanların ismi de görüldüğü üzere farklıdır. *** ve *** o dönemde şirketimizde çalışıyordu. Faturaların teslim alındığı tarih itibariyle şirketimiz çalışını olup olmadıklarını hatırlamıyorum. Bizim Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesine ihale gereği yemek hizmeti yapıyorduk. Davacı taraf ile bu ihale gereği çalışıyorduk. Davacı tarafa yapmış olduğumuz ödemelerin dekontları ve cari hesapları bizde mevcuttur. Bu faturalarla ilgili her hangi bir ilgimiz yoktur. Davacıyla ticari ilişkimiz bittikten sonra davaya konu faturaları icra takibine koymuştur. Biz bu takibe de itiraz ettik. Davacı ve faturaların teslim alan kısmında imzası bulunan … ve …’ın anlaşarak danışıklı iş yaptığını düşünüyoruz. Kaldı ki … ve …’ nın mal teslim alma ve fatura imzalama gibi yetkileri bulunmuyordu, hatırladığım kadarıyla temizlik işlerini yapıyorlardı”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Faturada imzası bulunan …’nın isticvabına karar verilmiş (bu yönde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/1035 Esas 2019/3509 Karar sayılı içtihadı), adresi itibari ile yetkili Aksaray Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmış ve talimat mahkemesinde beyanı alınan … *** tarihli celsede “ben davalı firma yetkilisi olan soy ismini hatırlamadığım İlyas beyi Hastanenin yemek malzemelerini temin etmek üzere ihaleyi almaları nedeniyle benimde davalı şirketin Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesinde mutfak bölümü sorumlusu olmam nedeniyle tanırım. Şirketin kaç ortağı olduğunu ve malzeme temin etmek için kimlerle görüşüp pazarlık yaptıkları hususunda herhangi bir bilgim olmaz, sadece ihaleyi almaları nedeniyle benimde mutfak sorumlusu olmam nedeniyle bu firma aracılığıyla gelen malzemeleri kontrol ederek mutfağa kabulünü sağlardım. Bana göstermiş olduğunuz *** tarihli ***ya ait olan faturadaki imza bana aittir, her zamanki gibi gelen malzemeleri kontrol edip aldığım faturalardan birisidir, benim mutfağa gelen malzemelerin parasının ödenip ödenmediği veya firmanın kiminle anlaşmak istediği, kimlerle pazarlık yaptığı, yapılan malzemeleri veresiye mi peşin mi aldığı gibi hususlar bizi ilgilendirmediği için bu konularda herhangi bir bilgim yoktur, sadece ihaleyi alan firma aracılığıyla birçok şirket bize malzeme verirdi bu faturadaki şirkette onlardan birisidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Faturada imzası bulunan …’ın isticvabına karar verilmiş (bu yönde Yargıtay 19.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2018/1035 Esas 2019/3509 Karar sayılı içtihadı) ve adı geçen kişi Mahkememizin *** tarihli duruşmada “ben davacıyı yakından tanımam, sadece bir kez gördüm, davalı şirkette ise 2018’ın Ocak ayından 2019’un yanlış hatırlamıyorsam 6. ayına kadar depo sorumlusu görevi ile çalıştım, bana gösterdiğiniz *** tarihli … sıra numaralı irsaliyeli faturadaki imza ve … yazısı bana aittir, bunu kabul ediyorum ancak bu mallar hiç bir şekilde davalı … İnş. Şti’ye teslim edilmedi, bu irsaliyeli faturayı imzalamamı bana davalı şirketin yöneticiliğini yapan ,,,,,, söyledi, bu malların Niğde’ye gideceğini söyledi ancak bu mallar ne Niğde’ye gitti, ne de davalı şirketin ihale alıp bir süre Kayseri’de faaliyet gösterdiği süreçte Kayseri’de davalı şirkete teslim edildi, beyanımda bahsi geçen … şirketi adına hareket ediyordu ancak herhangi bir temsilci sıfatı yoktu, ben depo sorumlusu olduğum için tüm mallardan haberim olur, şöyle ki mallar ilk önce Kayseri depoya getirilir, oradan diğer yerlere dağıtılır, davalı şirketin Niğde’de de yeri vardır, oraya teslim edilen bir ürün olsaydı depodan ben sorumlu olduğum için haberim olurdu” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İsticvap konusu yukarıda belirtilen üç beyan bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalı şirket yetkilisinin, faturada imzaları bulunan … ve …’nın davalı şirkette çalıştığını kabul ettiği, faturaları davacı şirket ile danışıklı iş yaparak imzalamış olabileceklerini ileri sürdüğü, söz konusu iddianın herhangi bir delil ile desteklenmediği gibi savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu, HMK’nun emredici hükümlerine göre davacı açıkça muvafakat etmediği sürece savunmanın genişletilmesine yönelik beyanların dikkate alınamayacağı, …’nın faturaya konu malları kontrol edip teslim aldığını açıkça beyan ettiği, söz konusu fatura yönünden çekişme kalmadığı, …’ın ise faturadaki imzayı açıkça kabul etmesine rağmen fatura içeriğindeki malları teslim almadığını ileri sürmesinin hukuken dinlenemeyeceği zira imza atmanın teslim alma anlamına geldiği, şayet faturaya imza atmasına rağmen malları teslim almadı ise bu hususun Halit Bölükbaşı ile davalı şirket arasında ayrı bir davanın konusu olduğu, bu nedenle Halit Bölükbaşı’nın fatura konusu malları teslim almadığı yönündeki beyanına itibar edilemeyeceği anlaşılmış, faturalardaki imzaların inkar edilmemesi, imza atan kişilerin davalı şirket çalışanı olması nedeni ile faturaya konu malların davalıya teslim edildiği sonucuna varılmış, tarafların ticari defter ve kayıtlarında yaptırılan bilirkişi incelemeleri ile davalının ödeme yaptığına dair bir delile ulaşılmadığından, davacının icra takip tarihi itibari ile davalıdan iki adet faturadan kaynaklı (16.833,86 TL + 9.307,10 TL =) 26.140,96 TL alacağının olduğu sonucuna varılmış; asıl alacak için davalının icra takibine itiraz etmekte haksız olduğu anlaşılmış ve itirazın iptaline karar verilmiştir.
Davacı, icra takibi başlatırken fatura alacağına toplam 1.041,14 TL faiz işletmiş ve işlemiş faizi de dava konusu yapmış; icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir delil sunmamıştır. Fatura tanzimi tek başına muhatabı temerrüde düşürmeye yeterli değildir. 6098 sayılı TBK’nun 117. maddesinin 1. bendine göre sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Davacının davalıyı icra takibinden önce temerrüde düşürdüğü ispatlanmadığından, davacının işlemiş faiz alacağına yönelik itirazın iptali talebi mahkememizce haklı görülmemiş ve reddine karar verilmiştir.
Taraflar tacir olup, ticari işlerde asıl alacağa avans veya reeskont faizi işletilmesi mümkün olmasına rağmen davacının takip talebinde takip sonrası yasal faiz işletilmesini talep ettiği görülmüş, asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
Davacı, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. İİK 67/2.maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için İİK 67.maddesindeki itirazın iptaline özgü dava şartlarının yanında, davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Somut olayda alacağın faturadan kaynaklı likit bir alacak olması ve davacının talebi gözetilerek, itirazın iptaline karar verilen 26.140,96 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmek için red edilen kısım bakımından davacının takip yapmakta haksız olması yeterli olmayıp, davacının kötü niyetli olduğunun ispatı gerekir. Mevcut delil durumu itibari ile davanın reddine karar verilen kısmı için davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İzah edilen nedenlerle mahkememizce aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ile;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile Kapatılan Kayseri 1. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 26.140,96 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa taleple bağlı kalınarak takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık % 9 ve değişen oranlarda faiz yürütülmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin kısımla ilgili itirazın iptali talebinin reddine,
3-İtirazın iptaline karar verilen 26.140,96 TL’nin takdiren % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davanın reddine karar verilen kısmı için davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
5-Alınması gerekli 1.785,68 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 328,30 TL’nin mahsubu ile eksik 1.457,38 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama giderinin) davanın kabul ve red oranına göre 1.269,44 TL’sinin davalıdan ve 50,56 TL’sinin davacıdan ayrı ayrı alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yapılan başvurma harcı 54,40 TL, peşin harç 328,30 TL, tebligat, müzekkere ve posta gideri 244,25 TL, bilirkişi ücreti 1.150,00 TL olmak üzere toplam 1.776,95 TL yargılama harç ve giderinin kabul ve red oranına göre 1.708,88 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yatırılan herhangi bir harç ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen kısım üzerinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca red edilen kısım üzerinden 1.041,14 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
11-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, kabulüne karar verilen kısım için gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere, reddine karar verilen kısım için miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/11/2021

Katip *** Hakim ***
e-imzalıdır e-imzalıdır

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.