Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/954 E. 2021/893 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/954 Esas – 2021/893
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Kayseri Kale Şubesi nezdinde … lehine Genel Kredi Sözleşmesine istinaden ticari hesap, esnek ticari hesap ve business ticari kart hesabı açıldığını ve krediler kullandırıldığını, … ve …’nın sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi taksitlerinin gününde ödenmemesi üzerine genel kredi sözleşmesi uyarınca borcun tamamının muaccel hale geldiğini, genel kredi sözleşmesi uyarınca borcun tamamının muaccel hale geldiğini, kredi hesaplarının …/2019 tarihi itibariyle kat edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, yapılan takip konusu borca …’ın haksız ve mesnetsiz olarak itirazları nedeniyle takibin durdurulduğunu, …’ın borca itirazlarının yerinde olmadığını, …’ın imzalamış olduğu sözleşmeler gereğince takibe konu borçtan sorumlu olduğunu, davalı borçlunun faize, gider vergisin ve masrafa itirazlarının yerinde olmadığını, banka defter ve kayıtlarında inceleme yapıldığında alacağın sabit olacağını, davalının savunmasını ve itirazlarını genişletmesine muvafakat etmediklerini ileri sürerek; davalı yönünden takip talebindeki kayıt ve şartlarla takibin devamına, davalının Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazların iptaline, itiraz edilen kısmın %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere İİK.m.67/2’de anılan tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiğini, zira dava konusu uyuşmazlığın temelinin kefalet sözleşmesi olduğunu, uyuşmazlık konusunun asıl borcun var olup olmadığı değil, müvekkilinin bu borçtan sorumlu olup olmadığı hususu olduğunu, kefalet sözleşmesi TBK’da düzenlenmiş olup TTK’da bulunmadığını, müvekkilinin asıl borcun ne şekilde doğduğunu, gerçekte var olup olmadığını bilmediğini, müvekkilinin icra takibine itirazının asıl alacağın var olup olmadığına yönelik olmadığını, kefilliğin bulunmadığı yönünde olduğunu, davacı tarafça işbu davada …/2019 tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmuş ise de takip tarihinin ***2019 olduğunu, bu bakımdan davacının takip tarihine kadar talep etmiş olduğu alacağa harca esas değerde bildirmesi ve bu talebe yönelik harç yatırması gerektiğini, icra takibine konu alacak yönünden müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin kefil olduğu kredinin ödendiğini ve kefilliğin sona erdiğini, müvekkilinin icra takibine konu diğer alacaklardan haberi dahi olmadığını, müvekkilinin icra takibine konu edilen alacaklar yönünden davacıyla herhangi bir sözleşme imzalamadığını, dava dışı borçluya kullandırılan krediler için müvekkiline herhangi bir bilgi verilmediğini, rızası ve onayı alınmadığını, müvekkili aleyhine açılan bu davanın haksız, mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair ***/2020 tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi ***’ın mahkememize sunmuş olduğu ***2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Kayseri Banka Alacakları İcra Dairesi … E sayılı takip dosyasma konu krediler için rapor kapsamında yapılan hesaplamalarda; 85135994 No.lu Ticari Kredili Mevduat Hesabı için yapılan hesaplamada; 27.358,45 TL asıl alacak 2.166,79 TL işleyen temerrüt faizi 108,33 TL %5 Bsmv olmak üzere toplam 29.633,57 TL alacaklı olduğunu, 27.358,45 TL asıl alacak tutarına tahsil tarihine kadar olan sürede uygulanacak temerrüt faizi oranının TCMB tarafından ilan edilen yıllık %28,80 olduğunu, 4553 5991 0146 8910 No.lu Ticari Kart için yapılan hesaplamada; 10.940,54 TL asıl alacak 857,74 TL işleyen temerrüt faizi 42,88 TL %5 Bsmv olmak üzere toplam 11.841,16 TL alacaklı olduğunu, 10.940,54 TL asıl alacak tutarına tahsil tarihine kadar olan dönemde uygulanacak temerrüt faizi oranının TCMB tarafından ilan edilen yıllık %28,80 olduğunu, 5867W030206 No.lu Taksitli Ticari Kredi için yapılan hesaplamada; 11.203,68 TL asıl alacak 1.441,91 TL işleyen temerrüt faizi 72,09 TL %5 Bsmv olmak üzere toplam 12.717,68 TL alacaklı olduğunu, 11.203,68 TL asıl alacak tutarı için tahsil tarihine kadar olan sürede uygulanacak temerrüt faizi oranının sözleşme maddesi kapsamında yıllık %46,80 olduğunu, 14.11.2019 tarihli ödeme emrinde davalı …” dan talep edilen 27.358,45 TL asıl alacak tutarının takibe konu kredilerden 85135994 no.lu Ticari Kredili Mevduat hesabından kaynaklandığı ve kredinin 25.12.2009 tarihinde tahsis edildiğin, Davalı …” ın Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. ve kredili müşteri … arasında imzalanan 25.12.2009 tarihli 50.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine 50.000,00 TL limitle müteselsilen kefil olduğu, kefaletin sözleşme kapsamında açılmış ve açılacak her türlü krediyi kapsadığını, mahkememize bildirmiştir.
08/04/2021 tarihli celse 1 nolu ara kararı ile; Dava dosyasının rapor veren bilirkişiye tevdii ile, 08/02/2021 tarihli raporda 85135994 numaralı kredili mevduat hesabının açılış tarihinin 25/12/2009 tarihi olarak bildirilerek raporun 5. Sayfasında 01/04/2019 tarihindeki 24.956,60 TL kredi kullanımınından başlayarak hesaplama yapıldığı anlaşılmakla, 85135994 numaralı kredili mevduat hesabı kapsamında dava dışı asıl kredi borçlusunun tam olarak hangi tarihlerde kredi kullandığının tespit edilerek, 01/04/2019 tarihinden önce kredili mevduat hesabından kredi kullanılıp kullanılmadığının ve icra takibinde iş bu dava davalısından talep edilen 27.358,45 TL asıl alacağın tam olarak hangi tarihteki krediden kaynaklandığı ve bu kredinin de 25/12/2009 ve 04/04/2017 tarihli sözleşmelerinin hangisinden kaynaklandığı hususlarında ***/2017 tarihli sözleşmesinin tüm sayfalarının bir sureti de eklenmek suretiyle açıklamalı HMK’nun 281/2. Maddesi uyarınca ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi *** tarafından mahkememize sunulan 21/05/ 2021 tarihli ek raporda özetle; Dava dışı asıl borçlu …’ ya ait 85135994 no.lu Kredili mevduat hesabının 25.12.2009 tarihinde tahsis edilerek kullanıma açıldığını, tahsis edilen limit kapsamında ilk kredi kullanımının ***.2010 tarihinde yapıldığı, 26.03.2010- 07.08.2019 tarihleri arasına süreklilik arz eden kullanımlar yapıldığı belirlendiğini, (26.03.2010- 07.08.2019 tarih aralığına ait 147 sayfadan oluşan kredili mevduat hesap hareketi dosyaya eklendiğini, 85135994 numaralı Kredili Mevduat Hesap hareketlerinin incelenmesi neticesinde, 26.03.2010-07.08.2019 tarih aralığında süreklilik arz eden kredi kullanımlarının olduğu, kredi anapara bakiyesinin en son 06.04.2017 tarihinde sıfırlandığı, 10.04.2017 tarihinde kullanımların tekrar başladığı belirlenmiş olup, 01.04.2019 tarihli 24,956,60 TL kredi bakiyesinin 10.04.2017 tarihinden 01.04.2019 tarihine kadar olan dönemde kullanılan kredilerden oluştuğu belirlendiğini, 85135994 no.lu kredili mevduat hesabından yapılan kredi kullanımlarına ait dönem 30.03.2019 dönemi dahil ödendiğini, 30.06.2019 dönemine ait dönem faizinin ödenmediğini 07.08.2019 tarihinde kredi hesabının kat edildiğini, belirlenmiş olup, kök raporun 5. Sayfasında KMH kredisine ilişkin yapılan faiz hesaplaması kullanılan kredilerden kaynaklı dönem faizlerinin ödenmediğini, 01.04.2019- 14.11.2019 tarih aralığını kapsadığın, 27.358,45 TL asıl alacak tutarını oluşturan kredi kullanımlarının 10.04.2017-08.05.2019 tarih aralığı kullanılan kredilerden kaynaklandığı, kredi anapara tutarının 08.05.2019 tarihi itibariyle 25.000,00 TL’ ye ulaştığı, 27.358,45 TL asıl alacak tutarı 25.000,00 TL anapara tutarı ile 01.04.2019- 07.08.2019 kat tarihi arası dönem için hesaplanan faiz ve Bsmv toplamından oluştuğu belirlendiğini mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, dava dışı … ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, davalının müteselsil kefil olduğunu ve borcun ödenmediğinden bahisle itirazın iptali dilemiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile görev itirazında bulunmuş, kefilliği bulunmadığından bahisle davanın reddini dilemiştir.
Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile dava dışı … ile 50.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin 25/12/2009 olduğu, davalının ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 50.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu esnek hesap kredisinin ise sözleşme kapsamında 25.12.2009 tarihinde kullanıldığı ve kefalet sözleşmesi içinde kaldığı görülmüştür. Sözleşme genel sözleşmesi olduğundan kefil için de ticari vasıfta olacağından görev itirazı yerinde görülmemiştir.
TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı bankaca kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davacı taraf kefile yönelmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacı alacaklı banka tarafından davalı borçlulara çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md. gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Somut olayda, davalıya ve asıl borçluya çıkarılan ***2019 tarihli noter kat ihtarında borçlulara 1 günlük süre verilmiştir, davalıya 19/08/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Anılan gerekçeler uyarınca davalı 20/08/2019 tarihinde temerrüde düşürülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın dayanağı 2009 tarihli genel kredi sözleşmesidir.
Kullanılan kredi nedeniyle davalının borcunu hesap edilmesi amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporun kat tarihine kadar hesaplama sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu, TCMB verileri oyarınca %28,80 oranında temerrüt faizinin işletilmesi uygun olması karşısımda karşısında bilirkişi raporundan belirlenen 27.358,45 TL’lik kısım yönünden ve taleple bağlılık kuralı gereğince uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce kabul kararı verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.
Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1)Davacının davasının kabulü ile, Kayseri Genel İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle 38.298,99 TL’lik asıl alacağın 27.358,45 TL’lik kısmına yönelik davalının itirazının kısmen iptali ile, takip tarihi itibariyle 27.358,45 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, takip tarihinden tahsil edilene kadar asıl alacağa %28,80 oranında temerrüt faizi ve faizin %5’i oranında BSMV uygulanmasına, tahsilde tekerrüre düşülmemesine,
2)Haksız itiraz nedeniyle asıl alacak 27.358,45 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 1.868,85 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 191,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.677,08 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
4)6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5)Davacı tarafından peşin yatırılan 191,77 TL peşin harç ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 236,17 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6)Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 550,00 TL, elektronik tebligat gideri 33,00 TL ve 2 tebligat gideri 38,00 TL olmak üzere toplam 621,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7)Davalı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
8)HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9)AAÜT’ye göre hesap edilen 4.103,76 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/10/2021

Katip ***
¸e-imzalı

Hakim ***
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*