Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/869 E. 2023/668 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : MÜTEVEFFA DAVALI … MİRASÇILARI:
1-…
2-…
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (kıymetli evraktan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … ile çekeceği krediye teminat olması için ruhsatı davalı …’a ait olan … plakalı numaralı 2015 model … model aracın Kayseri … Noterliği’nin … tarihli araç satış sözleşmesi ile müvekkiline devredildiğini, müvekkilinin bu araç satış sözleşmesi karşılığında davalı …’a keşidecisi … Petrol ve Tarım Ürünleri Gıda Nakliye Oto Sanayi Limited Şirketi’ne ait iki adet 150.000,00-TL bedelli ve kendisine ait olan 18.200,00-TL bedelli çek olmak üzere toplam 318.200,00-TL bedelinde üç çek verdiğini, araç sözleşmesine konu olan araç üzerinde … Bankası’nın haczi bulunmakta olduğunu, Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi Hakimliği’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına kesin olarak karar verildiğini, müvekkilinin araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasından sonra araç devrini vermek için davalı … Yıldırım’a haber vererek çeklerinin iadesini ve aracın devrini vereceğini söylediğinde davalı …’ın önce müvekkilini türlü bahaneler ile uğraştığını, daha sonrasında ise tarafların Kayseri … Noterliği’nde buluştuklarını, müvekkilinin araç devrini vermeden müvekkiline çeklerin iade edilmediğini, müvekkilinin araç devrini verdikten sonra ise çeklerin müvekkiline verildiğini, müvekkilinin işbu çekleri keşideciye götüreceği esnada kendisine verilen çeklerden … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi’ne ait … seri numaralı … tarihli ve keşidecisi … Petrol ve Tarım Ürünleri Gıda Nakliye Oto Sanayi Limited Şirketi olan 150.000,00-TL bedelli çekin sahte olduğunu, çek aslının tarafına verilmediğini renkli fotokopisinin verildiğini tespit ettiğini, müvekkilinin bu durumu anlar anlamaz … tarihinde Melikgazi Polis Merkezi Amirliği’ne giderek şikayetçi olduğunu, iş bu soruşturmanın Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyası ile kayda alındığını belirterek çekin 3. şahıslar tarafından kullanılmaması, çeklerin bankadan tahsil edilmesini engellemek için ihtiyati tedbir olarak ödeme yasağı konulmasına karar verilmesini müvekkiline ait çekin ödenmesini önlemek için ödeme yasağı konulmasını, davanın kabulünü, dava sonunda söz konusu çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafın yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. Davalı taraf yargılama sırasında davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça karakol tutanaklarına, banka kayıtlarına, çek fotokopilerine, Savcılık soruşturması kayıtlarına, Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi Hakimliği’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararına, Kayseri … Noterliği’nin … tarihli araç satış sözleşmesine, arabuluculuk son tutanağına, Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı dosyasına, bilirkişi incelemesine ve yemine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı tarafça yasal süresi içinde delil bildirilmemiştir.
Davacı taraf, dava dilekçesi ekinde bir kısım delillerini dava dosyasına sunmuştur.
… Bankası A.Ş. … Şubesi’ne müzekkere yazılarak keşidecisi … Petrol ve Tarım Ürünleri Gıda Nakliye Oto. San. Ltd. Şti. olan … seri numaralı … tarihli 150.000,00-TL bedelli çekin ibraz edilip edilmediği, edilmiş ise kim tarafından ibraz edildiği, bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmişse kime ne kadar ödeme yapıldığı sorulmuştur.
Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararından kesinleşme şerhli bir örneğinin gönderilmesi istenilmiştir.
Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … plakalı aracın … tarihinden bugüne kadarki trafik tescil kaydının gönderilmesi istenilmiştir.
Davacı vekilinin sunduğu Kayseri … Noterliği’nde satışı yapılan araca ilişkin araç satış sözleşmesinin yevmiye numarasını görünmediğinden, davacı vekilince satış işlemine ilişkin yevmiye numarası bildirilmesi için süre verilmiş, bildirildiğinde ilgili noterliğe müzekkere yazılarak işlem örneği istenilmiştir.
Kayseri C. Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının akıbeti takip edilmiş, bu konuda müzekkereler yazılmıştır. Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan müzekkereye verilen cevapta … Soruşturma sayılı dosyasında tahkikatın tamamlanıp şüpheli … aleyhinde TCK’nun 158/1.f-son ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle ceza davası açıldığı ve davanın Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas numarasını aldığı bildirilmiştir.
Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan müzekkere yazılarak, bekletici sorun yapılan bu mahkemenin … Esas … Karar sayılı dava dosyasının fiziken dosyamız arasına gönderilmesi istenilmiştir. İncelenmesinde, Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarihli … Esas ve … Karar sayılı gerekçeli kararın Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … Esas … Karar sayılı karar ilamı ile bozulmasına ve mahkemesine iadesine karar verildiği, Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iade gelen dava dosyasının … Esas sırasına kaydının yapıldığı, sanık …’ın ölümü nedeni ile davanın düşürülmesine dair … tarihli kararın verildiği bu kararın … tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, çek nedeniyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağını İİK’nun 72. maddesi oluşturmaktadır.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile tek hakim tarafından basit yargılama usulüne göre yargılama yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davacının ihtiyati tedbir istemi mahkememizin … tarihli ara kararı ile reddedilmiş, bu ara kararına ilişkin olarak süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas … Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı …’ın … tarihinde vefat etmesi üzerine yasal mirasçıları adına Av. … ve Av. …vekaletname sunmuşlar ve yasal mirasçılarına karşı davaya devam olunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ana başlıklarıyla keşidecisi … Petrol ve Tarım Ürünleri Gıda Nakliye Oto Sanayi Limited Şirketi olan … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne ait … seri numaralı … tarihli 150.000,00-TL bedelli çekten dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı, çekin dava tarihinden sonra ödenmiş olması nedeni ile davacının davalıdan istirdat davası kapsamında talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2013, s. 346).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Eş söyleyişle; kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, menfi tespit davasını açan davacı (borçlu), davalının (alacaklı) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip, bilakis bu ilişkinin doğduğunu bildirerek başka bir nedenle hukukî ilişkinin geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü TMK’nın 6. maddesi gereğince davacıya düşer. Örneğin; alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
Somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 557. maddesinde kıymetli evrak “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi başkalarına da devredilemez.” şeklinde tanımlanmıştır. Kıymetli evrak olmasının yanında kambiyo senedi olan çek; Kanun’da öngörülen sıkı şekil şartlarına bağlı olarak düzenlenen, para borçlarını ödeme amacına özgülenmiş, yazılı ve soyut bir havaledir.
Çek kanunen emre yazılıdır (nama veya hamiline de yazılabilir). Çek açıkça emre kaydını içermese bile ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilir. Çek düzenleyen muhataba belirli bir bedeli lehtara ödeme, lehtara da tahsil yetkisi veren bir kambiyo senedidir. Çek bir ödeme aracıdır. Ancak poliçe ve bonodaki gibi kredi işlevine haiz değildir. Çek bir ödeme aracı olduğundan çekte vade olmaz, ibraz süreleri kanunda olabildiğince kısa tutulmuştur. Çek muhatap bankaca görüldüğünde ödenir (Poroy, Reha/ Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Ankara 2018, s. 309 vd.).
Ticarî hayatta yaygın olarak ileri tarihli çek düzenlenerek çekin kredi veya teminat aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu kullanım şeklinin dahi çekin ödeme aracı olma özelliğini ortadan kaldıramayacağı unutulmamalıdır. Çek muhatap banka tarafından görüldüğünde meşru hamil olan kişiye nakden ödenir. Çekin muhatap bankaya ibrazı, çekin, ödenmesi için bankaya, dolayısıyla bankanın incelemesine sunulması, zilyetliğin geçici olarak bankaya bırakılmasıdır (Poroy/ Tekinalp, 379, 381).
Her senedin düzenlenmesinin altında yatan bir neden/ilişki vardır. İlletten mücerret olan kambiyo senetleri “ifa amacıyla” ya da “ifa yerine” düzenlenebilir. İfa amacıyla düzenlendiğinde, taraflarca aksi kararlaştırılmadığı sürece asıl borç ilişkisi ortadan kalkmaz. Kambiyo senedinin bu iki nedenden hangisi için düzenlendiğinin açıkça belirtilmediği durumlarda, kambiyo senedinin ifa amacıyla düzenlendiği kabul edilir. Bir başka anlatımla, kambiyo senedinin mevcut asıl borç ilişkisinden doğan alacağın ifasını teminen, bu alacağın ifasının gerçekleştirilmesi uğruna düzenlenmesi esastır (Bozer, Ali/Göle, Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2018, s.68).
Kambiyo senetleri mücerret kıymetli evrak niteliğine sahip olduklarından bu senetlerde yer alan hak, temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak kambiyo taahhüdünde bulunmanın temelinde -şart olmamakla birlikte- genellikle satım, bağışlama, kira, taşıma gibi bir borçlandırıcı işlem vardır. Böyle bir borçlandırıcı işlem yoksa senedin hatır için verildiği varsayılır. Temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur.
Aynı durum, kambiyo senedinin tedavülü hâlinde de karşımıza çıkar. Bir kambiyo senedi ciro edildiği zaman ciranta ile ciro edilen kişi arasında kural olarak bir temel ilişki (asıl borç ilişkisi) bulunmaktadır. Ayrıca, bu iki kişi arasında kambiyo hukukundan doğan bir kambiyo ilişkisi de mevcuttur. Bu sebeple taraflar arasındaki temel borç ilişkisindeki bozukluklar kambiyo ilişkisini etkilemez. Temel borç ilişkisinden doğan def’îler, temel borç ilişkisi ile kambiyo ilişkisinin taraflarının aynı olması ve bile bile borçlu zararına hareket edilmesi hâlleri dışında, kambiyo ilişkisinde ileri sürülemez. Zira temel borç ilişkisi kendi hukukuna, kambiyo ilişkisi de kendi hukukuna tabidir.
Borçlu, kambiyo senedi nedeniyle alacaklıya karşı, genel olarak, ya kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ya da temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunabilir. Başka bir deyişle borçlunun kambiyo senedi borcundan dolayı sorumlu olmaması, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan doğan nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, temel borç ilişkisine yönelik nedenlere de dayanabilir. Bununla birlikte borçlunun takas def’îni kullanması hâlinde ise, ne temel borç ilişkisine, ne de kambiyo senedi borcuna dayanılmakta, borçlu, kambiyo senedinden doğan borcu ile hamildeki alacağını takas etmektedir.
Borçlunun, kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ileri sürerek açtığı menfi tespit davası esasında maddi hukuk anlamında bir itiraz sebebine dayanılarak açılmaktadır. Bu kapsamda hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit davalarında, uyuşmazlık temel ilişkiden değil, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan kaynaklanmaktadır. Bu davalarda, kural olarak, davacının iddiası çoğu kez tüm senet ilgililerine karşı öne sürülebilen mutlak def’îlere dayanmaktadır. Örneğin; kambiyo senedinin zorunlu şekil şartları içermemesi, kambiyo alacağının zamanaşımına uğraması, vadeyi beklemeden istemde bulunulması, ciro zincirindeki kopukluk, başvuru hakkının yitirilmiş olması, senette yazılı kısmî ödeme açıklaması, sorumsuzluk kayıtları ya da bir kambiyo taahhüdünün senet yapma iradesindeki bozukluk nedeniyle sahibini bağlamayacağı yönündeki iddialar hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit talebine konu oluşturur.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır.
Bedelsizlik iddiası, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesi anlamında bir kişisel def’îdir. Bedelsizlik bir kişisel def’î olduğundan düzenleyen tarafından kural olarak ancak senet lehtarına karşı ileri sürülebilir. Ancak borçlu, hamilin senedi bilerek kendi zararına devraldığını kanıtlamak şartıyla hamile karşı da bedelsizlik def’îni ileri sürebilir.
Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77. ve devamı maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’ini dermeyan etme hakkını vermektedir.
Kambiyo senedi düzenlenmesine neden olan hukukî ilişkinin, karşılıklı borç yükleyen sözleşme olması ve bu sözleşmeden doğan borcun ifası için kambiyo senedinin düzenlenmesi hâli ise sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Eldeki davada davacı vekili, müvekkilinin davalı … ile çekeceği krediye teminat olması için ruhsatı davalı …’a ait olan … plakalı numaralı 2015 model … model aracının Kayseri … Noterliği’nin … tarihli araç satış sözleşmesi ile müvekkiline devredildiğini, müvekkilinin bu araç satış sözleşmesi karşılığında davalı …’a keşidecisi … Petrol ve Tarım Ürünleri Gıda Nakliye Oto Sanayi Limited Şirketi’ne ait iki adet 150.000,00-TL bedelli ve kendisine ait olan 18.200,00-TL bedelli çek olmak üzere toplam 318.200,00-TL bedelinde üç çek verdiğini, araç sözleşmesine konu olan araç üzerinde … Bankası’nın haczi bulunmakta olduğunu, Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi Hakimliği’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına kesin olarak karar verildiğini, müvekkilinin araç üzerindeki hacizlerin kaldırılmasından sonra davalı … Yıldırım’a araç devrini verdiğini davalının ise çekleri müvekkiline verildiğini, ancak dava konusu keşidecisi … Petrol ve Tarım Ürünleri Gıda Nakliye Oto Sanayi Limited Şirketi olan … Bankası A.Ş. … Şubesi’ne ait … seri numaralı … tarihli 150.000,00-TL bedelli çekin aslını değil renkli fotokopisini verdiğini, bu çekin diğer çekler ile birlikte davalının aracının devri için teminat olarak verildiğini ve davacıya aracının iadesinden sonra bedelsiz kaldığını, bu çekten dolayı borçlu olmadığını iddia etmektedir.
Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde davalının “… … isimli arkadaşımın araması üzerine …’ün yardıma ihtiyacı olduğu ve kredi çekmek için teminat olarak vereceği bir şeye ihtiyacı olduğunu söyledi, bunun üzerine aracımı müştekiye devrettik, müşteki karşılığında 318.200,00-TL bedelli 3 adet çeki bana verdi. Şahıs aracı teminat göstererek kredi kullandı. Aradan biraz zaman geçtikten sonra trafikte aracımı bağladılar. Aracın üzerinde 6 tane haciz olduğunu söylediler. … ile iletişime geçerek aracın üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını istedim. Bu arada öğrendiğime göre müşteki iflas etmiş. Ekonomik durumu kötüymüş. Haczi kaldırmak için nakde ihtiyacı olduğunu söyledi. Haczi kaldırması için müştekiye elden 75.000,00-TL ve 50.000,00-TL para verdim, ancak haczi kaldıramadı. …’la beraber çiftliğime gelerek 40.000,00-TL’na daha ihtiyacı olduğunu söyledi. Çeklerin fotokopisini istedi, onu da verdim. Sonrasında haczi kaldırmak için çeklere ihtiyacı olduğunu, yakın tarihli olanı almak istedi. Hangisinin yakın tarihli olduğunu görmek için de çeklerin fotokopisini de istedi. 40.000,00-TL ve çeklerin fotokopisini verdikten daha sonra çeklerin aslını müştekiye verdim. Müştekiye devirden önce 40.000,00-TL ve çeklerin aslını vermemin sebebi …’ın kefil olarak aracı olmasıydı. Sonrasında müşteki haczi kaldırdı. Aracı bana devretti. Benim elimde … tarihli olan çek verdiğim nakit paralar karşılığında bende kaldı. Aracın devrinden 1 hafta sonra işyerime … isimli şahıs gelerek müştekiden aldığımız arabayı ve bir miktar parayı benden istediler, beni tehdit ettiler. Bunun üzerine …’ü aradım, neden böyle yaptığını sordum. Telefonu yüzüme kapattı. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem, beraatımı talep ederim. …’nu tanırım, arkadaşımdır, devir esnasında yanımızdaydı. Fotokopileri aynen verdim. Ticari itibarımı düşünmem nedeniyle çek aslındaki ciranta imzamı çizdim. Bankaya ibraz ettiğim çekteki ciranta imzamı çizmedim. Müşteki iade ettiğim çekler üzerindeki ciranta imzamı çizdim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargılama sonunda tüm deliller karşısında yapılan değerlendirmede: Davacı dava konusu çekin teminat amacı ile verildiğini ve teminat olma özelliğinin kalmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitini isterken, davalı savunmasında dava konusu çekin müteveffa davalının davacıya verdiği borç para karşılığında alındığını savunmaktadır. Dava dosyamız arasına alınan Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası içeriğine göre dava konusu çekin davalının aracını davacıya devretmesi nedeniyle teminat olmak üzere davalı tarafa verildiği, aracın tekrar davalıya devredilmesi nedeniyle teminat olma özelliğinin kalmadığı, davacının davalıdan borç para alması karşılığında bu çekin verildiği savunmasına yönelik soyut iddia dışında yasal delil bulunmadığı, bu savunmaya itibar edilemeyeceği, davacının dava açmakta haklı olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile dava konusu … Bankası A.Ş. …/Kayseri Şubesi’nden verilme, keşidecisi … Petrol ve Tarım Ürünleri Gıda Nakliyat Oto. San. Ltd. Şti. Olan, davacı … emrine keşide edilen, … çek numaralı, … tarihli, 150.000,00-TL bedelli çek nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığı, ancak bu çekin yargılama sırasında muhatap bankaya ibrazı sonucu bedelin ödendiği görülmekle 150.000,00-TL’nin ödeme tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan (Müteveffa davalı … mirasçılarından) alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 10.246,50-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın ve 2.417,22-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 7.784,88-TL harcın davalı taraftan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 44,40-TL başvurma harcı, 44,40-TL peşin harç ve 2.417,22-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2.506,02-TL’nın davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 76,00-TL tebligat gideri, 66,00-TL e-tebligat gideri, 56,80-TL posta masrafı olmak üzere toplam 198,80-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerinde bırakılmasına,
6-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde yatıran ilgili tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
7-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 23.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Kararın mahiyeti gereği davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
9-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dava dosyasının tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya mahkememiz arşivine kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin ve müteveffa davalı … mirasçıları vekili Av. …’in yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır