Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/666 E. 2021/978 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/666 Esas – 2021/978
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/666 Esas
KARAR NO : 2021/978
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
3- …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/10/2019
KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14.12.2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan … Şti. tarafından imzalanan Genel Kredi Taahütmesi gereği davalı şirkete … A.Ş. Teminatlı kredi kullandırıldığını, davalılardan … ve …’ın ise taahhütnameleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredilinin ödemede bulunmaması ve müvekkili bankaca görülen lüzuma binaen Beyoğlu …. Noterliği’nin 09/01/2019 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, borçlu şirket ve kefillerince ihtarnameye uyulmaması nedeniyle Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 182.265,54 TL toplam müvekkili banka alacağı için ilamsız icra takibi yapıldığını, takip tarihinden sonra 6.514,91 TL tahsilat sağlandığını, dava değerinin bu tahsilat düşülerek bildirildiğini, davalıların icra dosyasına konu borcun tamamına itirazı nedeni ile takibin durdurulduğunu, arabuluculuk sürecine de başvurulduğunu ancak bir sonuç alınamadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalıların Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın iptaline, takibin kaldığını yerden devamına, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı…. Şti ile davalı …’ın müşterek sundukları 31/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu taahhütnameye istinaden tüm edimlerini yerine getirdiğini, 13/06/2019 tarihinde davacı bankaya 147.296,63 TL ödemede bulunmasına rağmen söz konusu ödemenin davacıya olan borcundan mahsup edilmeden davanın açıldığını, kalan bakiyeyi de ödediğini ancak bu ödemeden de bahsedilmediğini, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davacını haksız ve sebepsiz zenginleşme niyeti ile başlatmış olduğu icra takibi nedeni ile mağdur edildiğini, davacının açmış olduğu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ‘a usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalı … davaya herhangi bir cevap vermemiş ve mahkememizce yapılan açık duruşmalara da katılmamıştır. Davalı …’ın HMK’nın 128/1. maddesi gereği dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı tespit edilmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair 01/10/2020 tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi …’nun mahkememize sunmuş olduğu 07/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı banka ile davalı asıl borçlu … Şti. arasında 08.05.2017 tarihinde imzalanan 1.000.000,00 TL tutarındaki Genel kredi sözleşmesinin davalılar … ve … tarafından 1.000.000,00 TL limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı görüldüğünden, davacı bankanın davalı asıl borçlu firmadan icra takip tarihi itibariyle taksitli ticari kredisinden kaynaklanan 173.811,22 TL asıl alacak + 5.422,91 TL işlemiş faiz + 271,15 TL BSMV + 527,39 TL masraf olmak üzere Toplam 180.032,66 TL nakit alacağı ve çek yapraklarından 4.060,00 TL gayrınakdi riskten kaynaklanan gayrınakdi alacağı olmak üzere Toplam 184.092,66 TL alacağı olduğunu, davalı / kefiller … ve …’ın müteselsil kefil olduklarını mahkememize bildirmiştir.
21/05/2021 tarihli celsede; Dava dosyasının rapor veren bilirkişiye tevdii ile, hesap kat ihtarnamesinin tebliğ evrakının bir günlük atıfet süresinin de eklenmek suretiyle 13/01/2019 tarihinde sonra ermesi, bu tarihinde pazar gününe denk gelmesi nedeniyle TBK’nun 93. Maddesi uyarınca temerrüt tarihinin 15/01/2019 olması dikkate alınarak bu tarihten takip tarihi olan 07/02/2019 tarihine kadar temerrüt faizi hesaplamasının tekrar yapılması ile davacı vekilinin dava dilekçesinde bildirdiği takipten sonra yapılan ödeme ve 09/07/2020 tarihli talep açıklama dilekçesinde talep edilen miktarlar ile bağlı kalınarak tekrar asıl alacak, faiz ve bsmv tutarlarının hesaplanması hususlarında açıklamalı HMK’nun 281/2. Maddesi uyarınca ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 09/07/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; davacı bankanın davalı asıl borçlu firmadan dava tarihi itibariyle taksitli ticari kredisinden kaynaklanan 173.433,75 TL asıl alacak + 53.660,40 TL işlemiş faiz + 2.683,02 TL BSMV olmak üzere Toplam 229.777,17 TL nakit alacağı, icra takip tarihinden sonra 1 adet çek yaprğının iade edilmesi sonrasında kalan 1 adet çek yaprağından 2.030,00 TL gayrınakdi riskten kaynaklanan gayrınakdi alacağı olmak üzere Toplam 231.807,17 TL Toplam alacağına davalı/kefiller Serhat Duymaz ve Murat Duymaz’ın müteselsil kefil olduklarını mahkememize bildirmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı taraf dava dilekçesiyle, davalı … firması ile genel kredi sözleşmesi imzaladıklarını, davalı … ve …’ın müteselsil kefil olduğunu ve borcun ödenmediğinden bahisle itirazın iptali dilemiştir.
Davalılar cevap dilekçesi ile ödeme yaptıklarından bahisle davanın reddini dilemiştir.
Dosya kapsamında temin edilen belgelerde davacı ile davalı …firması ile 1.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzaladıkları, sözleşme tarihinin 08/07/2012 olduğu, davalı … ve …’ın ise sözleşmeye müteselsil kefil olduğu ve kafalet limitinin 1.000.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
TBK’nun 586/1 maddesinde; ”Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.” Hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı bankaca kat ihtarına rağmen ödeme yapılmadığı anlaşıldığından davacı taraf kefile yönelmesinde herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır.
İİK’nun 68/b maddesi “Borçlu cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.” hükmünü içermektedir.
Davacı alacaklı banka tarafından davalı borçlulara çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil 6098 sayılı TBK’nun 589/1.md. gereği kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.
Somut olayda, davalılara çıkarılan 09/01/2019 tarihli noter kat ihtarında borçlulara 1 günlük süre verilmiştir, davalıya 12/01/2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Anılan gerekçeler uyarınca davalıların 15/08/2019 tarihinde temerrüde düşürülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu alacağın dayanağı 2017 tarihli genel kredi sözleşmesidir.
Kullanılan kredi nedeniyle davalının borcunu hesap edilmesi amacıyla bankacı bilirkişiden rapor alınmış, alınan rapordaki hesaplama sözleşmeye ve kanuna uygun olduğu, sözleşmenin 11. Maddesi gereği %46,80 oranında temerrüt faizinin işletilmesi uygun olması karşısımda karşısında bilirkişi raporundan belirlenen rapor uyarınca ve davacı tarafça 09/07/2020 tarihli davacının dava tarihindeki alacağının belirtmesine ait açıklama beyanı uyarınca taleple bağlılık kuralı gereğince uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce kabul kararı verilen miktar banka kayıtlarında ve yapılan sözleşmeler uyarınca bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan gerekçelerle icra inkar tazminatı uygundur.
Depo talep edilen gayri nakdi kredi için Genel Kredi Sözleşmesi ön Bilgi formunda çek kredisindne kefillerin de sorumlu olması karşısında depo kararı verilmiştir.
Mahkememizce yukarıda tüm yönleriyle açıklanan gerekçelerle YÜCE TÜRK MİLLETİ ADINA hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davanın kısmen kabulü ile,
2-Davalılar tarafından Kayseri Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile dava tarihi itibariyle 173.433,75 TL asıl alacak, 511,80 TL işlemiş temerrüt faizi, 351,33 TL BSMV olmak üzere toplam 174.296,88 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa tahsil edilene kadar yıllık %46,80 oranında temerrüt faizi uygulanmasına, takip sonrası işleyecek tüm faizlere %5 oranında BSMV yürütülmesine,
3-Davacı bankaya iade edilmemiş bir adet çek yaprağından dolayı davacının yasal sorumluluk riski nedeniyle 2.030,00 TLnin davalılar tarafından davacı banka tarafından açılacak bir hesapta depo edilmesine,
4-Haksız itiraz nedeniyle 124.296,88 TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Depo bedeli yönünden icra inkar tazminatı bedelinin reddine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 11.906,21 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 2.090,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.816,15 TL harcın davalılardan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.309,04 TL’sinin davalılardan bakiye 10,96 TL’sinin ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
8-Davacı tarafından peşin yatırılan 2.090,06 TL peşin harç ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 2.134,06 TL harcın harcın davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 28 tebligat gideri 520,80 TL, bilirkişi ücreti 550,00 TL, 6 elektronik tebligat gideri 32,00 TL, 1 müzekkere gideri 8,40 TL ve talimat gideri 17,40 TL olmak üzere toplam 1.128,60 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.119,23 TL’sinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
10-Davalılar tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
11-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından varsa kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine,
12-AAÜT’ye göre hesap edilen 20.508,20 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 04/11/2021
Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı