Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/545 E. 2021/1028 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

MAHKEMEMİZE AİT *** ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***

BİRLEŞEN KAYSERİ 2. ATM *** ESAS SAYILI DAVADA:
DAVACI :… – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :… (T.C. …)- …
VEKİLİ : Av. ***

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili kooperatifte ilk defa 2010 yılında kesin hesap yapılması ve ortakların borçlarının belirlenerek ferdileşme yoluyla tapu verilmesi konusunun genel kurulun gündemine geldiğini, *** tarihli genel kurulun 6. gündem maddesinde bu konuda yönetim kurulunca yapılan hesabın kabul edilmediği, 2015 yılında oluşturulan teknik heyet marifeti ile kesin hesap maliyetinin çıkartıldığını, bu maliyet raporunun İncesu Noterliği’nin *** tarih ve *** yevmiye sayılı işlemi ile onaylandığını, bu kesin maliyet ve şerefiye hesabının tüm üyelere tebliğ edildiğini ve itiraz hakkının tanındığını, kooperatif üyelerinin bir kısmının bağımsız bölüm tapularını devralmalarını fırsat bilerek borçlarını ödemeye yanaşmadığı için daha önce yapılandırılan banka borçlarının zamanında ödenmediğini ve inşaatlara devam edilmediğini, bu nedenle kooperatifin acze düştüğünü, *** A.Ş.’nin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıp tüm üyelerin ipotekli evlerini satışa çıkarması üzerine kooperatif ile banka arasında uzlaşma tutanağının düzenlendiğini ve kooperatif borcunun 12.600.000,00 TL’ye sabitlendiğini, kooperatifin borcunu ödeyebilmesinin üyelerin ödeme yapmasına bağlı olduğunu, bu nedenle kök maliyete ilave olarak ek maliyet çıkartılmasının genel kurulun gündemine alındığını, kooperatifçe çıkartılan bu ek maliyetin Kooperatifler Kanunu 32. ve 54. maddelerinde düzenlenen ek ödeme niteliğinde olmadığını, *** tarihli genel kurul toplantısının 8. maddesi ile kesin maliyet hesabı sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksitte ödenmesinin kabul edildiğini, aynı toplantının 9. maddesinde *** A.Ş. tarafından kredinin kat edilmesi ve inşaat maliyetlerinin artması ve inşaatların tamamlanması nedeni ile kök maliyete ek olarak ek maliyet çıkartılması, çıkan bu ek maliyetin de kök maliyete ilave edilerek 8. madde şartları dahilinde ödenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, bu kararların herhangi bir itiraza uğramadan ve dava açılmadan kesinleştiğini, alınan bu genel kurul kararlarından sonra Yönetim Kurulunun yetkilendirdiği teknik heyetin çalışması sonucu kooperatifin kesin hesap maliyet borcunu ödememiş her bir ortağa kök maliyete ilave olarak 16.301,89 TL ek maliyet çıkarttığını, Yönetim Kurulunca ek maliyet ile üyelerin toplam borcunu gösteren hesap cetvelinin her bir üyeye tebliğ edildiğini, alınan genel kurul kararı ve gönderilen hesap cetveline göre her üyenin kooperatife olan toplam borcunu *** tarihleri arasından toplam 24 taksitte ödemesi gerektiğini, davalının kooperatife toplam borcunun 57.120,99 TL olduğunu, 01/02/2019 tarihinden başlamak üzere ***tarihine kadar her ay 2.380,04 TL ödemesi gerektiğini, davalının 4 taksidini geciktirmesi üzerine aleyhinde Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’nün *** sayılı icra takibinin başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının borca vaki itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, davalının asıl alacağın %20’si oranında tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her üye için ayrı bir dava açıldığını, usul ekonomisi ilkesi bakımından bu dosyaların birleştirilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin kooperatif üyesi olmadığını, *** tarihinde kat mülkiyeti tapusunu aldığını, yapı kooperatiflerin ana sözleşmesi uyarınca davacının alacak talebinin zaman aşımına uğradığını, kooperatiflerde açık kapı ilkesi olduğu hususunun dikkate alınmadığını, Kayseri 12. Noterliği’nin *** yevmiye nolu ihtarname çıkarılan kesin maliyete göre borcunu ödeyerek tapusunu aldığını kooperatife ihtaren bildirdiğini, anasözleşme 61/e gereği ortaklıktan ayrılma talebinde bulunulduğunu, bunun üzerine de kooperatif tarafından belirlenen kesin maliyet ve şerefiye bedeli çıkarıldığını ve müvekkilinin de ödeyerek kat mülkiyeti tapusunu aldığını, davacı kooperatifin bilanço açığını kapatmak için üyelerden ek ödeme talep ettiğini savunarak davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair *** tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi Prof. Dr. ***’ın mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacının davalıdan kooperatif ana sözleşmesinin m.61-63 hükümleri gereği çıkarılmış bir kesin maliyet talep ettiğini, davalının kooperatifin ortağı olduğunu, genel kurulca ödeme şartları belirlenmiş kesin maliyeti ödemekle yükümlü olduğunu, davacı kooperatifin *** tarihinde kesin maliyet çıkardığını, ancak bu maliyeti anasözleşmenin 61.maddesine göre tebliğ etmediğini, arada geçen dönemde genel kurul yapmadığını, daha sonra 2018 yılında 2014-2018 yılları arasını kapsayan bir genel kurul yaptığı ve bu genel kurulda 2015 yılına ait kesin maliyetin ödeme şartlarını belirlediğini, ancak bu kesin maliyetin geçen zaman içinde artan maliyetler için güncellenmesine de yine genel kurulun 9.maddesine göre karar verildiğini, bu karara istinaden kesinleşmiş ve tebliğ edilmiş kesin maliyetten sonra güncellenen kesin maliyetin, ortaklara tekrar tebliğ edilip kesinleştirildiğini, dolayısıyla yapılan ek güncellemenin kesin maliyetin bir parçası ve her ikisinin birlikte bir kesin maliyet oluşturduğunu, kesinleşmiş maliyetin ödenmemesi nedeniyle kesin maliyet içinde yer alan banka faiz borcu farkı ve inşaat maliyeti artışlarının güncelleme içinde talep edildiğinden bunun davalıdan talep edilebileceğini, ancak üyelere konutların m² büyüklüğü dikkate alınarak dağıtım yapılmayıp tüm üyelere eşit miktarda dağıtım yapıldığından nispi eşitlik ilkesine aykırı düştüğünü, buna göre davalının, davacı kooperatife genel kurulda belirlenen kesin maliyet ödeme şekline göre, kök maliyet tutarı üzerinden takip tarihi itibariyle 6.803,18 TL anapara ve yıllık %9 faiz gereğince 95,62 TL faiz borcu olduğunu mahkememize bildirmiştir.
*** tarihli celsede dava dosyasının rapor veren bilirkişiye tevdii ile, *** tarihli celsedeki bilirkişi ara kararında davacı kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yetkisi verilmesi de dikkate alınarak davalının kooperatif defter ve kayıtlarında kooperatif ortalığından ayrıldığına dair herhangi bir kayıt bulunup bulunmadığı ve bu yönde yönetim kurulu kararı olup olmadığı, yönetim kurulu kararı var ise tarih ve numarası ile bir örneğinin eklenmesi, İncesu Noterliği’nin *** tarih ve *** yevmiye sayılı onaylı maliyet raporu ve *** sayılı ***yevmiye numaralı onaylı ek maliyet raporunun mahkememizce kök rapor sonrası temin edilen kayıtlarda dikkate alınarak davalıya ayrı ayrı veya birlikte tebliğ edilip edilmediği, tebliğ işlemlerinin ayrı ayrı veya birlikte mi yapıldığı, davalıya bu yönde birlikte veya ayrı ayrı usulüne uygun bir tebligin yapılıp yapılmadığı, davalının konut maliyet raporuna kooperatif ana sözleşmesinin 61/c maddesi uyarınca 15 gün içerisinde itiraz edip etmediği, itiraz etmiş ise yeni heyetin oluşturup oluşturulmadığı ve bu konuda bir karar verilip verilmediği, yeni heyet oluşmuş ise ne yönde karar verdiği, davalının konut maliyet raporları öncesi ve sonrasında kesin maliyet, şerefiye veya kıymet takdiri adı altında herhangi bir toplu ödemesinin olup olmadığı, var ise tarihi, konut maliyet bedellerine ilişkin dava konusu alacakların kararlaştırıldığı *** tarihli genel kurulunda toplantı ve karar yeter sayısının bulunup bulunmadığı ile tarafların önceki rapora itirazların incelenip değerlendirilmesi, faiz konusunda davacı vekili itirazlarının dikkate alınarak gerekiyorsa alternetifli hesaplama hakkında HMK’nın 281/2. maddesi uyarınca ek rapor düzelmesinin istenilmesine karar verilmiş bilirkişi Prof. Dr.***ın mahkememize sunmuş olduğu tarihli ek raporda özetle; Mahkemenin ara kararında belirtilen taraf itirazlarına ilişkin değerlendirmelerinin raporu içinde sunulduğunu, davalı ödemesinin endekslenmiş tutarı müteahhitlik karne katsayıları kullanılarak tarafımızda yeniden hesaplandığını, yaptığı hesaplamaya göre kök raporundaki davacı alacağı değiştiğini, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle talep edebileceği kök maliyet tutarı %9 ve %18 faiz oranı alternatifine göre hesaplandığını, mahkemenin farklı kanaatte olabileceği düşünülerek şerefiye dahil/hariç alternatifine göre hesaplama yapıldığını, davacının davalıdan eşitlik ilkesine aykırı olması sebebiyle ek maliyet talep edemeyeceğini, ancak Mahkemece ek maliyetin de davalıdan talep edilebileceği kanaatine varılması durumunda talep edilebilecek tutarlar raporun ekindeki tabloda sunulduğunu, mahkememize bildirmiştir.

DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, davacı kooperatif tarafından kesin ve ek maliyet alacağına ilişkin olarak başlatmış olduğu icra takiplerine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı, asıl davada Kayseri 5. İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı takip dosyasına, birleşen davada Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’ne ait ***,*** esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptalini istemektedir.
Asıl davaya konu; Kayseri 5. İcra Müdürlüğü’ne ait *** esas sayılı icra takip dosyası üzerinde yapılan incelemede; alacaklısının mahkememize ait işbu dava dosyası davacısı S.S *** Yapı Kooperatifi, borçlusunun yine mahkememize ait işbu dava davalısı … olduğu, alacaklı tarafından borçlu aleyhine toplamda 9.783,07 TL üzeriden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçlu tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin süresi içerisinde verdiği itiraz dilekçesi nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Birleşen davaya konu; Genel İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyası celp edilmiş, takip alacaklısının S.S.*** Yapı Kooperatifi ve takip borçlusunun … olduğu, dört aylık kesin maliyet alacağı ile genel haciz yoluna özgü icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve borçlu vekilinin süresi içerisinde verdiği itiraz dilekçesi nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı görülmüştür.
Tüzel kişilik sahibi kooperatifler, ana sözleşmesinde yazılı amaca ulaşma konusunda organları ile organize olmuş ve bu yapılaşması ile ortaklarından bağımsız bir varlığa sahip hak sujesi hukuki varlıklardır. Türk Medeni Hukuku’nun tanıdığı hak ve yükümlülüklerin sahibi olma imkanının tanınmış olması, bizi tüzel kişilik kavramına götürür (Kooperatifler Kanunu’nun m. 7). Tüzel kişilerde, hak ve borçlara sahip olma imkanı amaç (gaye) ile sınırlandırılmıştır. Bu genel prensip, kooperatifler için Kooperatifler Kanunu’nun m. 6/son f. hükmü ile “Kooperatifin faaliyeti kooperatifin amacı ve çalışma konusuyla sınırlıdır” şeklinde tekrar edilmiştir. Ana sözleşmesi ile belirli veya belirtilmese de amacı ve çalışma konusuyla sınırlı olarak belirlenecek faaliyeti, kooperatifin medeni hakları kullanma ehliyetinin sınırını oluşturacaktır. İşte kooperatif bu sınır çerçevesinde, tüzel kişiliğin zorunlu unsuru organları iradesi aracılığıyla alacaklı konuma geçebileceği borç ilişkileri yaratabilecektir. Yani ana sözleşme ile birlik ilişkisi içine giren ortaklardan her biri ortaklık amacı çerçevesinde borç altına girer. Ana sözleşme hükümlerine bağlı ortaklar, doğrudan doğruya ana sözleşmeden doğan veya Kooperatifler Kanunu’na göre ana sözleşmenin yetkili kıldığı organların kararına dayalı olarak doğan borçlarla yükümlü olmayı peşinen kabullenmiş durumdadırlar. Böylece alacaklı kooperatif karşısında borçlu konumda ortaklar (kurucu olarak ana sözleşmeyi imzalayan ve açık kapı ilkesi uyarınca daha sonra ortaklık ilişkisine giren) hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi uyarınca (Kooperatifler Kanunu’nun m. 23) kanun ve ana sözleşmeye dayalı olarak doğan borçlarla yükümlü olacaklardır.
Kooperatiflerin diğer ticaret ortaklıklarından farklılığına dayalı olarak ortaya çıkan özellikleri vardır. Genel hükümlere dayalı olarak bir akit ilişkisinden doğan ortaklık ilişkisinin ana unsurlarından olan sermaye unsuru, yapı kooperatiflerinde ve diğer bazı kooperatiflerde sembolik bir anlam taşır hale gelmiştir. Yapı kooperatiflerinde, tüzel kişilik amacı doğrultusunda kullanılacak sermaye yerini ortaklık payı dışındaki ödemelere bırakmıştır. Başka bir deyişle, bilançonun pasifindeki itibari rakamın karşılığını oluşturan aktifler, kooperatif amacının elde edilmesinde asli fonksiyonunu görmemektedir. Ticaret ortaklıkları, sermayeleriyle amacına ulaşmakta iken kooperatifler, Kooperatifler Kanunu’nun m. 1 hükmü ile ele açıklığa kavuşturulduğu gibi, “belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını sağlayıp korumak” şeklinde genel bir ifade ile belirlenen amaçlarını yine aynı hüküm uyarınca, “karşılıklı vardım, dayanışma ve kefalet” suretiyle elde ederler. Anılan türde ekonomik menfaatleri karşılamak, hiç bir şekilde kazanç paylaşma amacına dönüşemez. İşte bu şekilde, ticaret ortaklıklarından farklı olarak kendi ekonomik yararlarını sağlamak üzere bir kişi topluluğu oluşturan ortaklar, manevi nitelikte kavramlar olan karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet yükümlülüğü ile bir araya gelmiştirler. Ekonomik yararın elde edilebilmesi anılan manevi yükümlülük yanında akçalı bir unsura ihtiyaç gösterir ki, bu da sermayedir. Sermayesiz bir kooperatif düşünülemeyeceği bilinen bir gerçektir (Kooperatifler Kanunu’nun. m. 4). Ancak, diğer ticaret ortaklıklarında olduğu gibi sermaye, kooperatiflerde kazanç elde etme amacı ile kullanılmamaktadır. Bu noktadaki önemli farklılık sermayenin öncelikle yapı ve daha birçok kooperatif türünde öneminin azalmış bulunmasına yol açmıştır. Çünkü daha çok somut olarak düşük gelirli kimselerin ekonomik yararını gözeten kooperatiflerde bu özelliğin doğal uzantısı olarak başta ortaya konan yüksek miktarlı ortaklık payları yerine aylık ödemeler şeklinde ortaya çıkan yükümlülüklerle karşılıklı yardım ve dayanışma sağlanmaktadır.
Kooperatifler Kanunu, ortaklık payı borcunun ödenmesi yanında ek ödeme yüklemi adı altında borç yaratmış bulunmaktadır. Buna göre, “ana sözleşme ortakları ek ödemelerle yükümlendirebilir. Ancak ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılması şarttır. Ek ödeme yükleme sınırsız olabileceği gibi belirli miktarlarda veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabilir” hükmü getirilmiş bulunmaktadır (Kooperatifler Kanunu’nun m. 31). Ana sözleşmede böyle bir hüküm bulunması halinde ek ödeme yüklemi getirilebilmesi Kooperatifler Kanunu’nun m. 52/I. fıkra hükmünce Kooperatifler Kanunu’nun m. 5l’de belirtilen çoğunluktan farklı bir çoğunluğa bağlanmış olup; “ek ödeme yükümleri ihdası hakkında alınacak kararlar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir”. Görüldüğü gibi ancak ana sözleşme ile düzenlenmek ve yalnızca bilanço açıklarını kapatmada kullanılmak üzere ek ödeme yükümleri adı altında ödentiler getirilebilir. Bilanço açığının saptanması muhasebe konusudur. Kanunen tutulması gerekli defterlere bakılarak, Kooperatifler Kanunu’nun m. 38/V fıkra hükmünce, “bir yıllık faaliyet neticeleri menfi olduğu takdirde, ancak yedek akçelerden ve bunların kafi gelmemesi halinde ek ödemelerle veya ortak sermaye paylarıyla karşılanır” hükmünce hareket edilmelidir. Özetle sonuç belirlemek gerekirse, bir yıllık faaliyet sonucunda aktifte oluşan menfi kayıplar, zarar adı altında bilanço açığına yol açarak ek ödeme yüklemlerine ihtiyaç gösterebilir. Bunun dışında, ek ödeme yüklemlerine ihtiyaç yoktur. Tüm bu açıklamalardan sonra; Mahkememizce uyuşmazlığın çözümünde ilk olarak dava konusu genel kurulun 8. maddesinde alınan kararın, Kooperatifler Kanunu’nun 32. ve 54. maddeleri uyarınca ek ödeme yükümlülüğü anlamına gelip gelmediği üzerinde durmak gerekmiştir. Ortaklarından gelişen yeni olaylar veya enflasyonun etkisi ile mevcut aidatların yetişmemesi nedeni ile ek bazı taleplerde bulunan kooperatiflerde sırf bu ek olma özelliği ile anılan yükümlülüklerin ek ödeme yüklemi olarak adlandırılmaması gerekir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın yerleşik kararlarına göre inşaatların tamamlanması, hızlandırılması ve kooperatif borçlarının ödenmesi amacı ile aidat miktarının arttırılması veya ek gider alınmasına karar verilmesi, ek ödeme anlamına gelmemektedir. İnşaatın tamamlanması için toplanan giderler, kooperatifin sermayesine dâhil olan ortaklık borcudur. Yapı kooperatifleri bakımından Kooperatifler Kanunu’nun temel aldığı bakış açısı, ortakların sermayeye katılım borcu işe borçlu olmalarıdır. Ek ödeme yükümlüğü ise ortaklık payı haricindeki ödemelerdir.
Davaya konu ödemenin ek ödeme yükümlülüğü olmadığının tespitinden sonra Mahkememizce öncelikle bu kararın şeklen batıl olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Davacı kooperatif 30/06/2018 tarihli genel kurulun 8 numaralı kararı ile “kesin maliyet sonucu ile belirlenen üye borçlarının, ödeme şekli ve şartlarının (tapusunu alan dairenin teslimi, alan ve almayan üyeler itibariyle ayrı ayrı veya birlikte) belirlenmesi hakkında görüşmelere geçildi. Mustafa Kayalık açıklamalarda bulundu. Kesin maliyet sonucu belirlenen üye borçlarının 24 eşit taksit ile ödemesini teklif edildi. Teklif 6 ret oyuna karşı 96 kabul oyuyla kabul edildi” şeklinde karar almıştır. Kooperatifler Kanunu’nun 45. maddesinde toplantı yeter sayısı, üye sayısının ¼’ü olarak belirlenmiştir. Hazirun cetvellerine göre davacı kooperatifin 383 üyesinin olduğu anlaşılmıştır. 383 üyenin ¼’ü 96 kişiye tekabül etmektedir. Genel kurula ise 102 kişi katılmış; toplantı yeter sayısının oluştuğu görülmüştür. Kooperatifler Kanunu’nun 51. maddesinde karar yeter sayısı, toplantıya katılanların ½’si olarak belirlenmiştir. Davacı kooperatifin toplantısına 102 kişi katılmış olup, 102 /2 + 1 = 52 kişi yapmaktadır ve kararın 96 kişi tarafından alındığı, dolayısı ile karar yeter sayısının oluştuğu görülmüştür.
Somut olayda genel kurul kararının oy çokluğu ile alındığı görülmektedir. Kararların oy birliği şart olmayan hallerde tipik özelliği, geçerli çoğunlukla alınmaları halinde karara katılmayan veya aykırı yönde oy kullanan kişileri de birlik ilişkisi içinde yer almaları sonucu bağlamalarıdır. Bu hukuki sonucun konumuz açısından özelliği genel kurul kararına katılmamış ya da çekimser veya muhalif kalmış kooperatif ortaklarının da ortaklık payı dışındaki ödemelerle yükümlü olacaklarıdır. Yukarıda izah edildiği gibi kooperatif üyelerinin alınan genel kurul kararı ile bağlı olduğu açıktır.
Konut yapı kooperatifleri örnek ana sözleşmesinde isabetli olarak ortaklık payı dışındaki ödemeler düzenleme konusu yapılmıştır. Buna göre, “ortaklar, taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki, arsa, alt yapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorundadırlar” hükmü konmuştur (m. 21). Görüldüğü gibi, çeşitli amaçlarla toplanabilecek bu ödemelerin taksit ile ödeneceği ifade edilmiştir. Genel hükümler açısından kıyasen uygulanacak olursa bir nevi borcunun birden fazla defada ödenmesinin taksit oluşturacağı ifade edilebilir. Somut olayda da inşaat maliyetinin ve ek maliyetinin 24 eşit taksit halinde ödeneceği kararlaştırılmış olup, bu kararın ana sözleşmeye uygun olduğu görülmektedir.
Tıpkı miktar konusunda olduğu gibi ortaklık payı dışındaki ödemelerin ifa zamanı konusunda da genel kurul iradesi sınırlandırılmamıştır. Borçların ifa zamanının saptanması Borçlar Kanunu’nun konusu içindedir. Borçlar Kanunu’nun ifa zamanının düzenleyen 90. ve devamında düzenlenen hükümler çerçevesinde, genel kurul ani edim olarak bir defada veya aralıklı şekilde belirli bir zaman ölçüsüne bağlı olarak ifa zamanını belirleyebilir. Somut olayda da borcun 24 eşit taksitte ödeneceği kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu anlamda alınan kararın ana sözleşmeye, Kooperatifler Kanunu’na, Borçlar Kanunu’na ve iyi niyet kurallarına uygun olduğu anlaşılmıştır.
Davacı kooperatifin önceki genel kurullarında kesin maliyet bedelinin hesaplanmasına karar verilmiştir. Yukarıda yapılan tüm tespitlerden sonra, önceki genel kurul kararına istinaden kesin maliyet hesabı çıkarılmış olmasına rağmen genel kurulda karar alınarak önceden çıkarılan kesin maliyetin iptal edilemeyeceği, yeni kesin hesap maliyeti çıkarılıp çıkarılamayacağı, bu durumun keyfiliğe mahal verip vermeyeceği üzerinde durmak gerekmektedir. Kooperatifin en yetkili organı genel kuruldur. Genel kurulda hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde gerekli kararlar alınabileceği gibi, daha önce alınan ve uygulanan kararların değişen koşullar ve eşitlik ilkesi gerektirdiğinde, değişen koşullarda eşitlik sağlanmak üzere değiştirilmesi mümkün ve geçerli olup, bu durumda kazanılmış hakların ihlalinden söz edilemez (Yargıtay 23 Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/12 Esas 2012/995 Karar sayılı içtihadı). Kooperatif genel kurulunda konutların kesin maliyet hesaplarının yeniden yaptırılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi, bunun üzerine yönetim kurulunca yeniden kesin maliyet hesaplanması konusunda ana sözleşme hükümlerine göre işlemler yapılarak maliyet raporlarının ve kesin hesap cetvelinin düzenlenmesi, kooperatifin genel kurulunca önceden yapılan kesin maliyetin iptal edilerek yeniden kooperatifin ana sözleşmesi hükümlerine göre komisyon oluşturarak şerefiye hesaplarının düzenlenmesine ve bu konuda yönetim kurulana yetki verilmesine ilişkin her hangi bir yasaklayıcı hüküm ve yasaya aykırılığın bulunmamaktadır (Yargıtay 23 Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2011/2634 Esas 2012/724 Karar sayılı içtihadı). Kooperatifin ana sözleşmesinin 61. maddesinde konut maliyetlerinin tespitinde uygulanacak metodun ne olduğunun açık bir şekilde düzenlenmiş olup, bu metoda uygun şekilde davacı kooperatifin ilk kesin maliyet olarak davalının ödemesi gereken bir bedeli belirlemiş ve bunu da davalıya tebliğ etmiş ise sonradan ve yeniden yönetim kurulu tarafından kesin maliyet çıkarılması mümkün değildir. Çıkarır ise de bu işlem yetkisiz kurulun çıkarmış olduğu bir işlemdir ve Medeni Kanunun 2. maddesi kapsamında iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eder. Ancak genel kurul toplantısında yeniden kesin hesap maliyeti çıkarmanın sebepleri açıkça anlatılarak bir gündem maddesi şeklinde ortaklara sunulur ve ortaklar tarafından da kabul edilir ise alınan genel kurul kararı tüm üyeleri hukuken bağlayacağından yapılacak yeni bir kesin hesap maliyeti ile üyelere yasal gerekçelerle borçlu olarak yeni bir kesin hesap maliyeti çıkarılması mümkündür ve bu şekildeki bir genel kurul kararı iptal edilmedikçe de üyeler yönünden bağlayıcı ve hukuki sonuçlar doğurur. Nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/8894 Esas 2020/396 Karar sayılı içtihadı da bu yöndedir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde daha önceden çıkarılan kesin maliyet bedelini ödediğini, borcunun kalmadığını ileri sürmüştür. Davacı kooperatifin inşaatlarının devam ettiği bilinmektedir.
Kooperatiften karşı edimi (tapusunu) alan ortağın, bu edimi iade etmediği sürece ortaklıktan çıkması hüküm ve sonuç doğurmaz. Davalı da tapuyu davacı kooperatife iade ettiği yönünde bir iddia ileri sürmediği gibi taşınmazın davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Kooperatif üyesi, kooperatiften edindiği taşınmazı iade etmeden istifa etmesi halinde, istifadan önce veya sonra olmasına bakılmaksızın inşaat maliyetine ilişkin aidatlardan sorumludur (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/6738 Esas 2019/4723 Karar sayılı içtihadı).
Yapılan tüm açıklamalar ışığında, somut olayda, davacı, davalıdan kooperatif ana sözleşmesinin 61 ve 63.maddeleri gereği çıkarılmış bir kesin maliyet talep etmiştir. Davalı, kooperatifin ortağı olup, genel kurulca ödeme şartları belirlenmiş kesin maliyeti ödemekle yükümlüdür. Alacağın nitelikli inceleme ve hesaplama gerektirmesi nedeniyle bilirkişi raporu alınmış ve yukarıda deliller kısmında ayrıntısı ile özetlenen bilirkişi raporlarında asıl davada davacının Kayseri 5.İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile davalıdan kesin maliyet alacağı için 5.488,19 TL ana para ve 77,14 TL işlemiş faiz alacağının olduğu hesaplanmış, icra takibinde talep edilen ek maliyet yönünden ise üyelere verilen dairelerin m² büyüklükleri farklı olmasına rağmen belirlenen ek maliyetin üye sayısına bölünerek bütün üyelere eşit tutarda belirlenmesinin eşitlik ilkesine aykırı olması nedeniyle talep edilemeyeceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Yapılan tüm açıklamalar, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda; asıl davada davacının asıl davada Kayseri 5.İcra Dairesi’nin *** Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile davalıdan kesin maliyet alacağı için 5.488,19 TL ana para ve 77,14 TL işlemiş faiz alacağının olduğu kanaatine varılmıştır.
Birleşen dava yönünden alacak tutarı bakımından yapılan denetlemede ise; asıl davada, kesin maliyet bedelinin ilk dört aylık taksitleri dava konusu edilmişken, birleşen Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dosyasında bu kez ikinci dört aylık taksitler dava ve takip konusu yapılmıştır. Davalı vekili, müvekkilinin söz konusu tutarı ödediğini iddia etmemiştir. Dava konusu alacağın ödenmediği taraflar arasında sabit olup, davalı vekili ödeme noktasında değil, fakat uyuşmazlığın özü hakkında bilirkişi raporu alınmasını istemiştir. Ancak işbu dava ile aynı mahiyette olan Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** Esas *** Karar sayılı kararında mahkemece kesin maliyet alacağı yönünden icra takibine vaki itirazın iptaline, kesin maliyet alacağından kaynaklanan fazlaya ilişkin talep yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, söz konusu hükme karşı yapılan istinaf başvurusu sonucu Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi Başkanlığı *** Esas *** Karar sayılı ilamı ile tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Söz konusu emsal yargı kararı ile davacının davalıdan kesin maliyet alacağı ve faiz talep edebileceği anlaşılmış olup, uyuşmazlığın özü hakkında bilirkişi raporu alınmasına gerek duyulmamıştır.
Davacı, icra takibinde 5.,6.,7.,ve 8. aylar için kesin maliyet ana para bedeli talep etmiştir. Asıl dosyada alınan bilirkişi raporunda davacının davalıdan talep edebileceği aylık kesin maliyet bedelinin 1.372,05 TL (4 aylık toplam 5.488,19 TL) olduğu tespit edilmiştir. Dava konusu icra takibinde daha fazla talep etmiş ise de bilirkişi tarafından asıl davada davalının ödemesi gereken aylık ana para 1.372,05 TL olarak hesap edildiğinden, davacı, birleşen takip ve dava yönünden de aylık 1.372,05 TL ana para talep edebilir. Buna göre davacının davalıdan talep edebileceği 4 aylık kesin maliyet bedelinin ana parası 1.372,05 TL x 4 = 5.488,19 TL’dir. Davacı, icra takibinde işlemiş faiz talebinde bulunmuş olup, işlemiş faiz hesabı nitelikli hesap gerektirmeyip, basit matematik hesabını gerektirdiğinden, bu hususta mahkememizce bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmemiş ve faiz hesabı mahkememizce re’sen hesaplanmıştır.
Söz konusu tutarların vade tarihinden icra takip tarihine kadar yıllık % 9 oranında yasal faiz işletilmesi sureti ile ve (ana para x yıllık faiz oranı x geciken gün sayısı) / (365 gün x 100) formülü ile yapılan hesaplamaya göre davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 5.488,19 TL asıl alacak ve 274,37 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.762,56 TL alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
Her ne kadar davalı cevap dilekçesinde süresi içinde zaman aşımı def’ini ileri sürmüş ise de üyenin inşaat maliyeti ile ilgili aidat yükümlülüğü zamanaşımına uğramaz (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/391 Esas 2020/1615 Karar, 2016/8913 Esas 2020/237 Karar, 2016/8366 Esas 2019/5332 Karar sayılı içtihatları). İzah edilen nedenle davalının zaman aşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Davacı, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davacı kooperatif alacağı, kesin ve ek maliyet hesabı sonucu çıkarılan ve ödeme tablosu davalıya tebliğ edilen borç tutarından kaynaklanmakta olup, davalı borçlu tarafından kendisine devredilen taşınmazın m² cinsi büyüklüğü, kesin maliyet bedelinin kooperatif genel kurul kararında alınmış olması, dolayısıyla alacağın belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle alacağın likit nitelikte olduğu anlaşılmış, haksız itiraz nedeniyle yasal koşulları oluşan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davanın reddine karar verilen kısmı yönünden ise davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunun davalı tarafça ispatlanamaması nedeniyle kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmayacağı sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
A-Mahkememizin esas *** dosyası için;
1-Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalının Kayseri 5. İcra Dairesi’nin *** esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, asıl alacak 5.488,19 TL, işlemiş faiz 77,14 TL olmak üzere toplam 5.565,33 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
4-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kısmen kabulü ile, takibin devamına karar verilen 5.565,33 TL alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 380,16 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 118,16 TL peşin harç ve 48,91 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 167,07 TL harcın mahsubu ile bakiye 213,09 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 750,81 TL’sinin davalıdan bakiye 569,19 TL’sinin ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
7-Davacı tarafından peşin yatırılan 118,16 TL peşin harç, 48,91 TL tamamlama harcı ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 211,47 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan, bilirkişi ücreti 800,00 TL, 1 müzekkere ücreti 7,50 TL, 1 tebligat gideri 9,00 TL, Kep reddiyat gideri 1,50 TL ve 1 tebligat gideri 16,20 TL olmak üzere toplam 834,20 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 474,49 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan Kep reddiyat gideri 1,10 TL ve 8 elektronik tebligat gideri 44,00 TL olmak üzere toplam 45,10 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 19,44 TL’sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, artan kısmın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
11-AAÜT’ye göre hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
12-AAÜT’ye göre hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
B-Mahkememize birleşen Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin *** esas sayılı dosyası için;
1-Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile,
Davalının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile, asıl alacak 5.488,19 TL,(1.372,05 TL X 4) işlemiş faiz 274,37 (84,24 TL + 73,75 TL + 63,26 TL + 53,12 TL ) TL olmak üzere toplam 5.762,56 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Davalı tarafın ise kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
4-Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin kısmen kabulü ile, takibin devamına karar verilen 5.762,56 TL alacak üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 393,64 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 86,29 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 307,35 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 1.064,97 TL’sinin davalıdan bakiye 255,03 TL’sinin ise davacıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
7-Davacı tarafından peşin yatırılan 86,29 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 145,59 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 1 tebligat gideri 19,00 TL, 1 müzekkere gideri 7,80 TL ve 1 elektronik tebligat gideri 5,50 TL olmak üzere toplam 32,30 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 26,05 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
10-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
11-AAÜT’ye göre hesap edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
12-AAÜT’ye göre hesap edilen 1.380,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,

Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/11/2021

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*