Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/474 E. 2023/171 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI :… – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili tarafından doldurulduğunu ve imza edildiğini iddia ettiği ***tanzim ve ***vade tarihli 80.000,00 TL’lik bonoyu haksız ve kötü niyetli olarak *** tarihinde Kayseri 4. İcra Müdürlüğü’nün *** esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, ***tarihinde arabulucuya başvurulduğunu ancak bir sonuç alınamadığını, ödeme emrinin görevliye teslim edilmek suretiyle tebliğ edildiğini, müvekkilinin tebligatı itiraz süresi geçtikten sonra teslim aldığından dolayı müvekkilinin hesabında bulunan 22.902,19 TL parasına haciz konulduğunu ve davalıya reddiyatının yapıldığını, ayrıca müvekkilinin taşınmazlarına da haciz konulduğunu, müvekkilinin 13 sene önce babasınan miras kalan Kayseri ili *** parselde bulunan tarla niteliğindeki taşınmazını tapu memurlarının bu taşınmazı bölmeyelim bir kişi üzerine alsın ve diğer mirasçılara senet versin tavsiyesi üzerine tapuyu aldığını ve diğer mirasçılara arka yüzünde kurşun kalemle hisseler ve ön yüzünde ödeyecek kişi bilgileri yazılı şekilde imzalayarak Bünyan ilçesi Cumhuriyet Mahallesi muhtarı ***’in yanında davalıya teslim ettiğini, senedin davalıya verildiği zaman yalnızca ödeyecek kişi bilgileri ve imza bulunmakta iken müvekkilinin kardeşine olan güveninin davalı tarafından kötüniyetli olarak kullanıldığını ve bedelsiz kalan senedin 13 yıl sonra tarlanın satılması sebebiyle amacı dışında kullanıldığını, miras malı olan müvekkili üzerine kayıtlı olan taşınmazı müvekkilinin 2018 yılında yeğeni …’ya 30.000,00 TL bedel karşılığında sattığını ayrıca …’nın davalı …’a hissesi karşılığı 20.000,00 TL’yi gönderdiğini, ancak davalının dayanaksız şekilde bahse konu taşınmazın 3 hissesine sahip olduğu iddiasında olduğunu ileri sürerek; davanın kabulü ile *** esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan senette dolayı müvekkilinin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, yine icra tehdidi altında haczedilen 22.902,,19 TL paranın ödeme tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile istirdatına, *** ödeme tarihli 80.000,00 TL bedelli senedin sonradan üzerinin doldurulması sebebiyle iptaline, davalı haksız ve kötü niyetli olduğunda müvekkili lehine %20 tazminatın tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava dilekçesinde iddia ettiği hususların hiçbirini kabul etmediklerini, davacının müvekkiline yönelik iddialarının soyut ve mesnetsiz olup kanıta muhtaç söylemler olduğunu, tanık dinletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, boş bırakılan yerlerin sonradan doldurulduğu yolundaki iddiaların ispat edilmesi gerektiğini, tanzim tarihi olan ***tarihinde müvekkilinin Fransa’da bulunduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
***tarihli celsede; Dava dosyasının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’ne gönderilerek ***vade tarihli 80.000,00 TL bedelli senetin arka sayfasına herhangi bir yazı yazılıp yazılmadığı, yazılmış ise de yazıların nelerden ibaret olduğu, bu yazıların ne şekilde bir işlem ile yok edildiği hususlarında açıklamalı rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından mahkememize sunulan *** tarihli raporda özetle; İnceleme konusu senet arka yüzüne evvelce kurşun kalemle yazılı 5 adet satır bulunduğu, söz konusu yazıların fiziksel silinti yöntemiyle bulundukları sayfadan silinmiş oldukları, Söz konusu senet arka yüzde ilk satırda “Meviki…”, ikinci satırda “TaNboğa …….”, üçüncü satırda “….”, dördüncü satırda “Bu… ….”, beşinci ve son satırda ise “lar tarafından satılamaz.” yazılı ibarelerin okunduğu, diğer ibarelerinse fiziksel silintinin derecesinden kaynaklı tarafımızca tam olarak okunamadığı mahkememize bildirilmiştir.
*** tarihli celsede Mahallinde *** tarih ve saat 10:00 itibariyle HMK’nun 290. maddesi gereğince taraflar hazır ise huzurlarında aksi halde yokluklarında keşif icrasına ve Refakate alanında 1 fen 1 gdu 1 ziraat bilirkişi bilirkişi alınmasına, bilirkişilerden taşınmazın devir tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında değerinin tespitinin istenilmesine karar verilmiş bilirkişiler ***’ın düzenlemiş olduğu rapor dosyamız arasına alınmıştır.
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair *** tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişi Prof. Dr. ***mahkememize sunmuş olduğu *** tarihli bilirkişi raporunda alternatifli hesaplamalar yaparak mahkememize rapor sunmuştur.
*** tarihli celsede; Dosya müzekkere cevabı geldikten sonra dosyanın tekrar bilirkişiye tevdi ile, dava tarihi itibariyle icra dosyasındaki vekalet ücreti ve masrafların mahkememiz önceki celsedeki ara kararlar dikkate alınarak hesaplama yapılmasının istenilmesine, 20.000,0 TL’nin ödeme kabulü ihtimalindeki hesabın İcra İflas Hukuk prensiplerine göre tekrar yapılması, yapılan hesaplamalarda hata görüldüğünden, hesapların tekrar gözden geçirilerek düzeltilmesi ve yapılmayan hesapların yapılması amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmiş bilirkişi ek raporunu dosyamıza sunmuştur.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesinde Kayseri Genel İcra Dairesinin …esas sayılı takip dosyasına konu bono sebebi ile borçlu olmadığının tespiti ve istirdat talebinde bulunmuştur.
Kayseri Genel icra dairesinin …esas sayılı dosyasına konu bononun incelenmesinde keşidecesinin davacı olduğu, lehtarının ise davalı olduğu keşide tarihinin 25/06/2018 vade tarihinin ise *** tarihli senet olduğu senette malen kaydının bulunduğu görülmüştür.
Davalı ise senete karşı senette ispat zorunluluğu olduğundan bahisle davanın reddini dilemiştir.
Davacı söz konusu senedin verilmesinin sebebinin 2006 yılında babalarından kalan 872 ada 38 parselin tapu memurlarınca bölünmemesi sebebi ile kendi üzerine alınması tavsiyesi nedeni ile kendi üzerine alındığının babalarından kalan bu mal sebebi ile davalı kardeşinin de alacaklı olduğundan bahisle davalıya açık senet düzenlendiğini, taşımazı ise 2018 yılında 30.000,00 TL ye sattığını alıcının ise davalının hissesine düşen 20.000,00 TL yi gönderdiğini, ilgili senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini dilemiştir. Tarafların kardeş oldukları beyanları uyarınca anlaşılmıştır.
Dosyamız arasındaki savcılık dosyasının içerisindeki …’e ait beyanda senedin boş olarak düzenlendiğini beyan ettiği görülmüştür. 872 ada 38 parselin *** yılında malik davacı … tarafından dava dışı … ya 1.240,00 TL ye sattığı resmi kayıtlarda görülmüştür.
Taşınmazın alıcısı … tarafından *** tarihinde davalıya 20.000,00 TL tarla hisse bedeli açıklaması ile ödeme yaptığı, davalının ise aynı parayı 01/07/2019 tarihinde banka havalesi yolu ile iade ettiği görülmüştür.
Mahkememizce alınan adli tıp raporunda senedin arka yüzünde evvelce kurşun kalem ile yazılı satır olduğu bu satırların fiziksel silinti yöntemi ile silinmiş oldukları söz konusu arka yüzde ilk satırda “meviki”, ikinci satırda “*** …..” üçüncü satırda “***”.. Dördüncü satırda “bu … …” beşinci ve son satırda ” lar tarafından satılamaz” ibarelerinin okunduğu diğer kısımların okunmadığı tespit edilmiştir.
Dava konusu taşınmazına geldi kaydının incelenmesinde taşınmazın kadastro tespiti ile *** adına kadastro tespiti ile tescil edildiği görülmüştür.
Davalı … *** tarihli emniyette vermiş olduğu ifadede, *** tarihinde kendi hissesinin bulunduğu taşınmazı yeğenine 30.000,00 TL ye davacının sattığını kendisinin hissesinin 90.000,00 TL edeceğini bu nedenle senedi icraya koyduğunu açıkça beyan etmiştir. Davacı tanığı … dava konusu senedin miras meselesinden kaynaklı teminat olarak verildiğini beyan etmiştir.
Bonoda şekil şartları 6102 sayılı TTK m. 688 hükmünde sayılmış olup, burada sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında bazı seçimlik şartlar da söz konusudur. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir.
Bonoya konulacak bedel kaydı, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı sebebi gösterir. Bedel kaydı içeren bir bononun lehtarı artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı” olduğu yolundaki soyutluk kuralına dayanamaz. İkrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin ispat edilmesi gerekir (Poroy, Reha / Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 23. Bası, İstanbul 2019, s. 171; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 12/04/1933 tarihli ve 1933/30 E., 1933/6 K. sayılı İBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (6100 sayılı HMK m. 191/1, 4721 sayılı TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Bonoda yazılı bulunan bedel kaydının hem borçlu hem de alacaklı tarafından talil edilmesi hâlinde ispat yükünün hangi tarafta olduğu hususu da üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Bonodaki bedel kaydının her iki tarafça talil edilmesi hâlinde ispat yükü borçlu üzerindedir. Diğer bir ifade ile bu durumda ispat yükü yer değiştirmez. 6100 sayılı HMK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası ve 4721 sayılı TMK’nın 6. maddeleri uyarınca borçlunun bononun bedelsiz olduğunu ispat etmesi gerekir.
Bu aşamada, menfi tespit (borçsuzluğun tespiti) konulu eldeki davada ispat yükünün özellikleri üzerinde de durulmalıdır. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (5721 sayılı TMK m. 6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklı üzerinde olup, alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
Davalı ile davacının kardeş olmaları nedeniyle, HMK’nın senetle ispat zorunluluğunun istinası başlıklı 203. maddesinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.” yasal düzenleme gereğince tanık dinlenebilmektedir.
HMK 188. Madde uyarınca taraflardan birinin ikrarının geçerli olduğu ve o taraf aleyhine delil teşkil edeceği belirtilmiş, ancak ikrarın tanımı yapılmamıştır. Öğretideki tanımlamalara göre ikrar (dar anlamda ikrar), görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir. Yargıtay uygulamasında da, ikrara bu anlam yüklenmektedir. İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gereklidir. Yapıldığı yere göre mahkeme dışı veya mahkeme içi ikrar söz konusu olabilir. Mahkeme dışı ikrar takdiri, mahkeme içi ikrar ise kesin delil niteliğindedir. Davalının kolluktaki beyanı ikrar ve ve talil niteliğindedir. İspat yükünü yer değiştirir.
Dava konusu taşınmazın davacının beyanı ve davalının savcılık beyanı uyarınca …’a ait olduğu bu taşınmazda her ne kadar davacı adına kayıtlı olsa da Kayseri 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/989 esas sayılı veraset ilamı uyarınca 2/10 hissesinin davalıya ait olduğu dava konusu senedin ise bu taşınmazına davalı adına tescil edilmesi sebebi ile teminat olarak davalıya verildiği, davalının ise söz konusu senedi doldurmak sureti ile takibe koyduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce dava konusu taşınmazın satılması nedeni ile satış tarihi itibarı ile değerini hesaplamıştır satış tarihi itibarı ile davalıya düşen hisse değerinin 36.521,03 TL olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememiz daha sonra icra iflas hukuk nitelikli hesap uzmanından alınan ek raporda davalının taşınmazı satın alan kişinin göndermiş olduğu 20.000,00 TL’yi iade etmek sureti ile bu kısımdan davalının sorumlu olmadığı ve icra dosyasında ödenen miktarlarda dikkate alınınca davacının dava tarihi itibari ile 38,23 TL alacaklı olduğu, bakiye kısmından da alacaklı olmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı ise kötü niyeti görülmediğinden tazminat talebi uygun görülmemiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, davacının Kayseri Genel İcra Dairesi’nin …esas sayılı takip dosyasında dava tarihi olan *** tarihi itibariyle davacının davalıya 38,23 TL asıl alacak borcunun bulunduğunun tespiti ile bakiye kısmında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-İstirdat talebinin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 6.182,19 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 1.546,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.635,99 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 1.546,20 TL peşin harç ve 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.590,60 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan keşif harcı, keşif taksi ücreti, posta ve müzekkere gideri, bilirkişi masrafları olmak üzere toplam 5.170,90 TL yargılama giderinin davanın kabul/ret oranına göre hesap edilen 5.168,31 TL’sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, artan kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafça yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda mahkememizce herhangi bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-AAÜT’ye göre hesap edilen 14.480,32 nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-AAÜT’ye göre hesap edilen 38,23 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
10-6100 sayılı HMK 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
11-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca 2 haftalık yasal süre içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/03/2023

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*