Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/30 E. 2022/563 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
İFLAS İDARE MEMURU : ***
İFLAS İDARE MEMURU : ***
İFLAS İDARE MEMURU : ***
VEKİLİ : Av.

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve kurada isabet eden 4. Blok 12 numaralı dairede ikamet ettiğini, tahsis edilen dairenin kat irtifak tapusu hazır olmasına ve müvekkilinin borçlarını eksiksiz ödemesine rağmen tapunun verilmediğini, *** tarihli genel kurulda aidat borlçarının sabit fiyat ile peşin ödeme imkanının getirildiğini, genel kurulca belirlenen paranın tapu masrafı, çevre temizlik vergisi, emlak vergisi, çevre düzenleme masrafları, elektrik, su ve kanalizasyon masrafları dışında kooperatifin üyesinin kooperatife hiçbir borç ve yükümlülüğünün kalmayacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin bu sistemi kabul ederek belirlenen parayı belirlenen sürede ödendiğini, müvekkilinin kazanılmış hak elde ettiğini, davalı kooperatifin kötü yönetimi nedeniyle borç batağına sürüklendiğini ve müvekkilinden de kötü niyetli olarak 23.875,00-TL haksız ve yersiz talepte bulunulduğunu, müvekkilinin genel kurulca alınan karar üzerine edimlerini yerine getirdiğni, bu nedenle müvekkilinden bir daha şerefiye payı da dahil olmak üzere para istenemeyeceğini, yapılan uygulamaların Kooperatifler Kanunu’na ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu belanla, öncelikle ihraç hükümlerinin uygulanmaması için tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin kooperatife borçlu olmadığının tespitine, müvekkiline isabet eden dairenin mevcut kaydının iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline, koopeartifin teslim edemeyip yapımı devam eden konutların finansmanı için herhangi bir ödeme yükümlülüğünün olmadığının tespitine, %40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça kesin hesap çizelgesine, ihtarnamelere, noterlik belgelerine, kooperatif ana sözleşmesine ve genel kurul kararlarına, tahsilat makbuzlarına, tapu kaydına, noter kur’a çekiliş tutanağına, emlak vergisi kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Taraflarca delil olarak dayanılan tüm deliller sunulmuş; PTT kayıtları, kooperatif kayıtları, ödeme makbuzları, mahkememizin … Esas sayılı dava dosyası fotokopisi, ticaret sicil kayıtları ile tapu kayıtları celbedilmiştir.
Her ne kadar Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası mahkememizin asıl dosyasıyla birleştirilmiş ise de, mahkememizce asıl dava ile ilgili verilen ilk kararın tarihi olan *** ve hatta işbu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi tarafından bozulup mahkememizin yeni esas numarasını alıp yapılan yeni tensip zaptının düzenlendiği tarih olan *** tarihinden sonraki aşamada yani *** tarihinde işbu asıl dosya ile birleştirildiğinden, asıl dava ile ilgili yargılamanın daha fazla sürüncemede kalmaması açısından mahkememizin *** tarihli celsesinde nihai karardan önce ve ara kararla tekrar bu dosyadan tefriki ile mahkememizin ayrı ve yeni esasına kaydına karar verilmiştir.
Dava ile ilgili tüm delil ve belgeler toplandıktan sonra Mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişiler ERÜ İİBF. Muhasebe Bölümü Öğr. Gör. Doç. Dr. … ve Hukuk Fak. Öğr. Gör. Yrd. Doç. Dr. ***düzenlemiş oldukları *** tarihli raporlarında gerekli inceleme ve değerlendirmeleri yaparak sonuç olarak özetle; “Davacının davalı kooperatife 1998 yılında üye olduğu, 2003 yılında kooperatif genel kurulunda peşin ödeme ile üye kabul edilmesine yönelik karar alındığı, davacının da bu uygulamadan yararlanmak istediğini yönetim kuruluna bildirdiği ve yönetim kurulu davacının aidatlarını peşin ödeme ile yapmasına ve kooperatif sonuçlanıncaya kadar aidat ödememesine karar verdiği, alınan genel kurul kararı ve yönetim kurulu kararı peşin ödeme ile üye alınmasına yönelik olmayıp davacı Kooperatifler Kanunu madde 23. kapsamında eşitlik ilkesi gereğince diğer üyelerle aynı tutarda ödeme yapmakla yükümlü olduğu, davalı kooperatifin *** tarihli genel kurulun 8. maddesinde kesi hesap çıkarılarak üyelerin kalan borçlarının belirlenmesi konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği, bu yetkiye dayanılarak oluşturulan komisyon davacının sahip olduğu dairelerin maliyetinin 46.000,00-TL, şerefiyesinin ise 2.000,00-TL olduğunun belirlendiği, davacının yapmış olduğu ödemeler kooperatifin ticari defterlerinde 1.518,50-TL yer aldığı, ancak davalı kooperatifin çıkarmış olduğu kesin hesap tablosunda ve dosya kapsamında mevcut ödeme listesinde bunun 20.872,50-TL olduğu, buna göre davacının davalı kooperatife 27.127,50-TL borçlu olduğu, şayet davacının bu tutarın üzerinde bir ödeme yaptığı iddiasında ise bunu ispatlaması gerektiği, davacı tarafın dava dilekçesinde kesin maliyet hesap tablosunun iptalini talep etmiş ise de kooperatif ana sözleşmesinin 61. maddesinde öngörülen usule göre bir itiraz yapıp yapmadığı dosya kapsamından anlaşılamadığı, davalının ancak ana sözleşmenin 61. maddesindeki usule göre itiraz yapıp, bundan sonuç alamazsa kesin maliyet hesabının iptalini isteyebileceği” sonuç ve kanaatine varmışlardır.
Davacı vekilinin itirazı üzerine bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu *** tarihli ek raporlarında sonuç olarak; “… davacının genel kurulda alınan karardan önce üye olduğu, genel kurulda alınan kararın ise sabit bedelle üye alımına yönelik olduğu, bu kararın var olan üyelere uygulanamayacağı, ancak bireysel olarak genel kurulda karar alınsa idi bunun geçerli olabileceği, bu nedenle Kooperatifler Kanunu m.23 uyarınca davacının normal bir üyenin yapması gereken ödemeleri kooperatife ödemekle yükümlü olduğu, davacının dosyaya sunmuş olduğu makbuzlar ve senetlerdeki tutarların toplamının 21.815,00-TL olduğu, bu tutara ” teminat bedeli” yazılı 3.000,00-TL tutarındaki makbuzun da dahil olduğu, kök raporda davacı ödemesinin 21.872,00-TL olduğunun ve bu tutarın kooperatifin kabulünde olduğunun belirtildiği, tüm ödemelerinin dikkate alınmadığı yönündeki itirazın geçerli olmadığı” sonuç ve kanaatine vardığını bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, kooperatif ortağı tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı tarafça önce mahkememizin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden tapu iptali ve tescil ile menfi tespit davası açıldığı, tapu iptali ve tescil yönünden davalı kooperatifin davayı kabul etmesi, menfi tespit talebi yönünden ise kabul etmemesi nedeniyle davacının menfi tespit talep ve davası … Esas sayılı dava dosyasından tefrikine, mahkememizin ayrı ve yeni bir esas numarasına kaydedilmesine karar verilmiş ve mahkememizin*** Esasına kaydedilerek yargılamasına devam edilmiştir.
Tefrik edilen bu dava ile ilgili usuli işlemler yapılmış taraflara usulüne uygun olarak davetiyeler tebliğ edilmiştir. Taraflarca dayanılan tüm delil ve belgeler toplanmış, dosyaya konulup incelenmiştir. Davalı kooperatiften tüm genel kurul kararları, ana sözleşmesi sureti, davacının üyelik kayıt ve belgeleri celbedilmiş ve incelenmiştir.
Davanın menfi tespit davası olması nedeniyle davacı vekiline menfi tespit talep ettikleri dava değerinin ne kadar olduğu açıklattırılmıştır. Davacı vekili ***havale tarihli dilekçesiyle menfi tespit talep ettikleri miktarın kooperatif tarafından müvekkiline gönderilen kesin hesap çizelgesinde borcu olarak belirtilen ve talep edilen 27.127,50-TL olduğunu bildirmiş ve bunun üzerinden yasal nispi dava harcını yatırmıştır.
Evvelce yapılan yargılama sonucu mahkememizin *** tarihli, *** Esas ve ***Karar sayılı gerekçeli kararı ile; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacı, davalı kooperatifin 27.127,50-TL borçlu olmadığını talep ve dava etmiş olup 26.127,50-TL borçlu olduğu anlaşılmakla bakiye 1.000,00-TL üzerinden borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin menfi tespit talebi ile kötü niyet tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan temyiz incelemesi neticesinde *** tarihli, *** Esas ve *** Karar sayılı ilamı ile “…davacıdan peşin ödeme alındığına ilişkin yönetim kurulunun 29/12/2003 tarihli kararı ile ihtar tarihi olan *** tarihleri arasında davalı kooperatifin davacıdan aidat istemediği anlaşıldığından, davacının peşin bedelli ortaklığının davalı kooperatifçe zımnen benimsendiği sonucuna varılmalıdır. Bu durumda, mahkemece, davacının peşin ödemeli ortak olduğu kabul edilerek, davacının borcunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkememizce önceki kararda direnilmiş, söz konusu*** Karar sayılı gerekçeli direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15/11/2018 tarihli, 2018/23-704 Esas ve 2018/1714 Karar sayılı ilamı ile “Direnme kararı ve davacı tarafa ait temyiz dilekçesi davalı S.S. … Kooperatifi vekili olarak Av. …’e tebliğ edilerek dosya Hukuk Genel Kurulu Başkanlığına gönderilmiş ise de yapılan incelemede davalı vekili Av. …’in vekaletnamesi ya da usulünce düzenlenmiş yetki belgesi bulunamamıştır. Açıklanan nedenle, adı geçen avukatın davalı S.S. … Kooperatifinin vekili olduğuna dair usulüne uygun olarak düzenlenmiş vekaletnamenin temini, olmadığı takdirde ise direnme kararı ile temyiz dilekçesinin dosyada davalı vekili olduğuna dair vekaletnamesi bulunan Av. ***’a tebliğ edilerek, belirtilen bu eksiklikler giderildikten sonra Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanlığı’na gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi” gerekçesiyle mahkememize gönderilmiştir. Belirtilen eksiklikler tamamlandıktan sonra dosya yeniden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca 21/02/2018 tarihli, 2018/23-129 Esas ve 2018/246 Karar sayılı ilamı ile; “…eşitlik ilkesi gereğince ortaklar hak ve yükümlülüklerinde eşit olduklarından, normal statüdeki ortaklardan farklı olarak sabit ve peşin ödeme ile ortak alımına karar verilebilmesi için bu hususun genel kurulun gündemine alınması ve genel kurul tarafından tartışılarak bir karar verilmesi gerektiği açıktır. Nitekim, davacı …’ın 1998 yılından beri üyesi olduğu davalı kooperatif genel kurulunun *** tarihli toplantısında kooperatife peşin ödeme ile üye alınması hususu gündeme alınmış ve belirtilen statüde üye alınmasına gündemin 11. maddesinde karar verilmiştir. Davalı kooperatifin 2003 yılı genel kurulunda oy birliği ile alındığı görülen bu karar, kooperatif yönetim kurulunca uygulamaya konulmuş ve halihazırda kooperatifin mevcut tüm üyelerinin yararlanmasına açılmıştır. Bu kapsamda kendisine zemin ve çatı katından daire isabet edenlerin 8.000.000.000-TL, bunlar dışında kalan daire sahiplerinin ise 9.000.000.000-TL toplu ödeme yaptıkları takdirde aidat ödeme yükümlülüğünden muaf tutulacakları belirtilerek, peşin ödemeyle üyelik uygulamasından yararlanma koşul ve süresinin üyelere bildirildiği görülmektedir. Davacının da tüm üyelerin yararlanmasına açık olan bu uygulamadan yararlanmak üzere başvuruda bulunduğu ve başvurusunun kooperatif yönetim kurulunun Kayseri 7. Noterliğince onaylandığı görülen *** gün ve ***numaralı kararı ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan *** tarihli genel kurulda alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırı olduğu yönünde bir iddia da ileri sürülmemiştir. Bu durumda, kooperatif genel kurulu tarafından mevcut tüm ortakları kapsar şekilde eşitlik ilkesine uygun olarak alınan karar ve belirlenen kurallar çerçevesinde davacının peşin ödemeli ortak olduğu son derece açıktır.
Yerel mahkemece, davacının bu ortaklık sıfatı dikkate alınarak davalı kooperatife bir borcunun bulunup bulunmadığının buna göre belirlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir…” şeklindeki değişik gerekçeyle; Özel Daire bozma kararında maddi hata sonucunda yer verildiği anlaşılan cümleler de bozma kapsamından çıkartılmak suretiyle direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş ve karar düzeltme dilekçesinde davanın devamı sırasında Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davalı kooperatifin iflasına karar verildiğini açıklamıştır.
Böyle olunca, iflas hukukuna ilişkin düzenlemeler kural olarak kamu düzenini ilgilendirdiğinden (HGK’nın 24/01/2018 gün ve 2017/13-771 E.,2017/1428 K.); UYAP üzerinde yapılan araştırma sonucunda gerçekten de Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin *** tarihli ve *** K. sayılı kararı ile davalı S.S. *** Konut Yapı Kooperatifinin iflasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) “hukuk davalarının tatili” kenar başlıklı 194. maddesi “Acele hâller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz.
Dava durduğu müddetçe zaman aşımı ve hakkı düşüren müddetler işlemez.” hükmünü içermektedir.
Görüleceği üzere bu yasal düzenleme uyarınca, iflasın açılmasından sonra müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam olunabilir. Bu hükmün amacı, masanın aktif ve pasifini ilgilendiren davalara devam edilip edilmeyeceği konusunda alacaklılara zaman tanımaktır.
O hâlde, yerel mahkemece İİK’nun 194. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere direnme kararının bozulması gerikir.
Mevcut bu durum karşısında; mahkemenin davanın reddine dair verdiği direnme kararının bozulmasına ilişkin olarak Hukuk Genel Kurulunca verilen kararın kaldırılarak, direnme kararının bu usulü neden ve gerekçelerle bozulması gerekmiştir. …” şeklinde karar verilmiştir.
Bozularak iade edilen dava dosyası mahkememizin *** Esas sırasına kaydedilmiştir.
Yeniden yapılan duruşmada Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamı doğrultusunda mahkememizin 2016/573 Esas ve 2017/888 Karar sayılı ilamı ile davalı kooperatifin iflasının açılmasına karar verildiği ve Kayseri 3. İcra Müdürlüğü’nün *** iflas sayılı dosyasında açıldığı, iflas müdürlüğünden verilen cevaba göre müflis davalı kooperatifin iflas dosyasında ikinci alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı bildirildiğnden İİK’nun 194. maddesi gereğince işbu davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar olmak üzere durdurulmasına, bu nedenle dava dosyasının duruşmalardan çekilmesine, düzenli aralıklarla ilgili iflas müdürlüğüne müzekkere yazılarak 2. alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığıının, yapılmışsa hangi tarihte yapıldığının sorulmasına, 2. alacaklılar toplantısının yapıldığı tarihten 10 gün sonra dosyanın yeniden ele alınarak tensiple yeni duruşma günü belirlenerek taraflara tebliğine ve yargılamasına kaldığı yerden devam edilmesine karar verilmiştir.
Kayseri 3. İcra İflas Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak *** İflas sayılı davalı Müflis S.S. ***Yapı Kooperatifi hakkındaki iflas dosyasında mahkememizin *** Karar sayılı iflas kararı gereğince iflas idaresi oluşturulup oluşturulmadığı, oluşturulmuşsa iflas idaresi memurları/temsilcilerinin isim ve adreslerinin bildirilmesi ayrıca 2. Alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa hangi tarihte yapıldığı, yapılmamışsa hangi tarihte yapılacağının mahkememize bildirilmesi istenmiş, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü’nce *** tarihli yazı ile ikinci alacaklılar toplantısının *** tarihinde yapıldığı bildirilmiştir.
Bunun üzerine davacı vekiline ve davalı müflis kooperatifin iflas idaresi memurlarına usulünce tebligat çıkarılarak yargılamaya kaldığı yerden devam edilmiştir.
Kooperatifler hukukundaki eşitlik ilkesi gereğince kooperatifin ortakları hak ve yükümlülüklerinde eşit olduklarından, normal statüdeki ortaklardan farklı olarak sabit ve peşin ödeme ile ortak alımına karar verilebilmesi için bu hususun genel kurulun gündemine alınması ve genel kurul tarafından tartışılarak bir karar verilmesi gerektedir. Eldeki davada, davacı …’ın 1998 yılından beri üyesi olduğu davalı müflis kooperatif genel kurulunun *** tarihli toplantısında kooperatife peşin ödeme ile üye alınması hususu gündeme alınmış ve belirtilen statüde üye alınmasına gündemin 11. maddesinde karar verilmiştir. Davalı kooperatifin 2003 yılı genel kurulunda oy birliği ile alındığı görülen bu karar, kooperatif yönetim kurulunca uygulamaya konulmuş ve halihazırda kooperatifin mevcut tüm üyelerinin yararlanmasına açılmıştır. Bu kapsamda kendisine zemin ve çatı katından daire isabet edenlerin 8.000.000.000,00-TL, bunlar dışında kalan daire sahiplerinin ise 9.000.000.000,00-TL toplu ödeme yaptıkları takdirde aidat ödeme yükümlülüğünden muaf tutulacakları belirtilerek, peşin ödemeyle üyelik uygulamasından yararlanma koşul ve süresinin üyelere bildirildiği görülmektedir. Davacının da tüm üyelerin yararlanmasına açık olan bu uygulamadan yararlanmak üzere başvuruda bulunduğu ve başvurusunun kooperatif yönetim kurulunun Kayseri 7. Noterliği’nce onaylandığı görülen *** gün ve *** numaralı kararı ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan *** tarihli genel kurulda alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırı olduğu yönünde bir iddia da ileri sürülmemiştir. Bu durumda, kooperatif genel kurulu tarafından mevcut tüm ortakları kapsar şekilde eşitlik ilkesine uygun olarak alınan karar ve belirlenen kurallar çerçevesinde davacının peşin ödemeli ortak olduğu son derece açıktır.
Dosya kapsamına göre müflis kooperatif genel kurulunun*** tarihli toplantısında kooperatife peşin ödeme ile üye alınması hususu gündeme alındığı ve belirtilen statüde üye alınmasına gündemin 11. maddesinde karar verildiği, davacının tüm üyelerin yararlanmasına açık olan bu uygulamadan yararlanmak üzere başvuruda bulunduğu ve başvurusunun kooperatif yönetim kurulunun Kayseri 7. Noterliği’nce onaylandığı görülen*** gün ve 337 numaralı kararı ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Davacının peşin bedelli ortaklık sıfatı dikkate alındığında müflis kooperatifin yönetim kurulunca peşin bedelli üyeler için alınması ön görülen paranın davacıdan tahsil edildiğinin kooperatif yönetim kurulunun Kayseri 7. Noterliği’nce onaylanan *** gün ve***numaralı kararında yazılı olduğu ve davacının kooperatif sonuçlanıncaya kadar aidat ödemesinden muaf tutulmasına karar verildiği görülmektedir. Buna göre davacının müflis kooperatife borcunun bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Davacı taraf dava dilekçesinde kötüniyet tazminatı talep etmiştir.
İİK’nun 72/5. maddesinde “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare: 02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı alacaklının davacı aleyhine icra takibi başlatmadığı, bunun aksinin iddia ve ispat olunmadığı, bu nedenle de icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğundan söz edilemeyeceğinden yasal koşulların bulunmaması nedeniyle davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile davacının müflis kooperatife BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Müflis Kooperatif’çe davacıya gönderilen ve davacının 27.127,50-TL borçlu olduğunu gösterir Kayseri 1. Noterliği’nin Haziran 2008 tarihli ve 14323 yevmiye numarası ile tasdik edilen kesin hesap çizelgesinde davacı için belirlenen borcun iptaline,
3-Davacının müflis Kooperatif’in teslim etmediği konutların finansmanına katılma borcu olmadığının tespitine,
4-Tefrik edilerek yapılan yargılaması sonunda Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/09/2010 tarihli … Esas ve *** Karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verildiğinden bu konuda eldeki dosyada ayrıca karar verilmesine yer olmadığına,
5-Yasal koşulları bulunmadığından davacının %40 oranında kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 1.853,07-TL nispi karar ve ilam harcının 17,15-TL peşin harç ve 402,00-TL tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 1.433,92-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan 21,15-TL başvurma harcı, 17,15-TL peşin dava harcı ve 402,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 440,30-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça bozma öncesinde ve sonrasında yatırılan 86,00-TL tebligat gideri, 15,00-TL müzekkere gideri, 300,00-TL bilirkişi ücreti, 37,00-TL e-tebligat gideri ve 109,00-TL Yargıtay dosya gönderme gideri olmak üzere toplam 547,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan gider ve delil avansında artan avansın olması halinde karar kesinleştiğinde ilgili taraflarına iadesine,
11-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Kararın mahiyeti gereği davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili Av. *** ve davalı iflas idaresi vekili Av. Ferhat Seyhan’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/07/2022

Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır