Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/249 E. 2023/809 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: *** Esas – ***
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACI/KARŞI DAVALI: ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVALI/KARŞI DAVACI: ***
VEKİLLERİ : Av.
Av.

DAVA : Alacak (GES Tesisi Yapım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan alacak (GES tesisi yapım sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının babası … ile davalı … Müh. İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin … tarihli sözleşme ile Sivas İli, Yıldızeli İlçesi, Fevzi Çakmak Mahallesi, 317 ada, 75 parselde bulunan taşınmaz üzerinde güneş enerjisi santralı kurulumu konusunda anlaştıklarını, …’un 09/07/2018 tarihinde vefat etmesinden sonra davacının diğer mirasçıların hak ve hisselerinden feragat etmeleri üzerine tek mirasçı olarak sözleşmeyi devam ettirdiğini, davalı tarafın … tarihli sözleşmenin 4. maddesinde, işbu sözleşme eklerinden olan iş programını gösterir listeyi davacıya vereceğini, sözleşmeye konu işi, iş bitim tarihinde veya daha önce sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, davacı ile davalı arasında bir eser sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, davacının üzerine düşen ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşmenin 12. maddesinde davalı tarafın 15/04/2018 tarihinde işe başlayacağını ve … tarihine kadar ön kabulü yaptıracağını taahhüt ettiğini, ancak davalı tarafın … tarihinde işi bitirmediği gibi ön kabulü de yaptırmadığını, Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş Karar numaralı dosyasında yapılan keşif ve hazırlanan … tarihli bilirkişi raporu ile tespite konu güneş enerjisi santralinde davalı tarafın … tarihli sözleşme ile yüklenmiş olduğu imalatları tamamlamadığı, sistemin devreye alınıp enerji üretmeye başlamadığının gözlemlendiğinin belirtildiğini, davacının davalı tarafça işin zamanında yapılmamasından dolayı 2018 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında elektrik üretimi yapamadığını ve maddi olarak zarara uğradığını, sözleşmenin 27/3. maddesinin “Yüklenicinin belirtilen tarihe kadar işi teslim edememesi durumunda işverene 100.000,00-USD ceza ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder.” şeklinde olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafın sözleşme ile yüklendiği işi zamanında teslim etmemesi nedeniyle müvekkilin uğradığı zararlar karşılığında şimdilik 5.000,00-TL’nın ve taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartın şimdilik 1.000,00,USD’lik kısmının işin teslim tarihi olan … tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsili ile taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gerek dava konusu … tarihli GES Tesis Yapım Sözleşmesi gerekse de dava dilekçesinin ekinde sunulan bir kısım ödeme belgelerinden anlaşılacağı üzere davacı tarafın sözleşme gereği üzerine düşen ücret ödeme yükümlülüğünü süresinde ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, bu nedenle davacının kendilerinden dava konusu sözde bir kısım taleplerde bulunmasının hukuken kabul edilebilir nitelikte olmadığını, sözleşmenin 5/5. maddesinde “İşverenin yerli ve ithal yatırım teşvik belgesi almış olduğu” belirtilmiş ise de sözleşmenin imzalanmasını müteakip davacı tarafın sözleşmede aldığını belirtmiş olduğu işbu yatırım teşvik belgesinin alınmadığının anlaşıldığını, söz konusu yatırım teşvik belgesini alma ve almış olma yükümlülüğü davacı tarafa ait olmakla bundan kaynaklı gecikmelerin kendilerine izafesinin mümkün olmadığını, sözleşme kapsamında hazırlanan tesis yapımına ilişkin projenin onaya sunulmasının akabinde TEDAŞ tarafından söz konusu projenin onaylanamadığını ve projenin revize edilmek sureti ile yeniden onaya sunulması gerektiğini, sözleşmenin 6. maddesinde de belirtildiği üzere bu hususun tamamı ile davacı tarafı ilgilendiren bir husus olduğunu, proje revize işlemi ve devamında yapılacak onay işlemleri nedeni ile yaşanan gecikmelerin kendilerine atfedilebilir nitelikte olmadığını, güneş enerji santralı yapım işinde proje onayı yapılmadan yatırım teşvik belgesi başvurusunun yapılamadığını, proje onayının 21/05/2018 tarihinde alınmasının ardından 01/06/2018 tarihinde yatırım teşvik belgesi için başvuru yapıldığını ve 04/07/2018 tarihinde yatırım teşvik belgesinin alındığını, sözleşme gereğince yatırım teşvik belgesinin alınmasının davacı tarafın sorumluluğunda olmakla gelinen süreç içerisinde davacı tarafından bu işlemin yapımı için kendilerinin yetkilendirildiğini ve işlerin aksamaması adına sorumlulukları dahilinde olmayan bu işlem için de gerekli başvuruları yaptıklarını, yine sözleşme gereğince davacı tarafından temin edilmesi gereken ve işe başlayabilmeleri için gerekli olan KDV muafiyet belgesini davacı tarafın Yıldızeli Kaymakamlığı İlçe Mal Müdürlüğü’nden 30/07/2018 tarihinde alabildiğini, bu esnada davacı taraf ile ÇEDAŞ arasında akdedilen 20/04/2016 tarihli bağlantı anlaşmasının 2 yıllık yasal geçerlilik süresinin bittiğini, 13/07/2018 tarihinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Elektrik Piyasası Daire Başkanlığı’na süre uzatımı için başvuru yapıldığını ve EPDK tarafından gerçekleştirilen … tarihli toplantıda süre uzatım kararı verildiğini ve 03/09/2018 tarihinde bu süre uzatım kararının ilgililere bildirildiğini, cümle hususların davacı yanın sorumluluk alanında olduğunu ve kendilerine en ufak bir kusur izafesinin dahi kabul edilemeyeceğini, davacının babası olan ve sözleşmenin ilk tarafı olan …’un vefat etmesi üzerine ilk alınan yatırım teşvik belgesinin … adına olması nedeni ile söz konusu belgenin davacı … adına yeniden düzenlenmesi için davacı tarafa defaten uyarı yaptıkları halde davacının 05/11/2018 tarihinde yatırım teşvik belgesinin kendi adına düzenlenmesi için başvuruda bulunduğunu, 20/10/2018 tarihinde sözleşme konusu iş tamamen bitirilmesine rağmen davacı tarafça yatırım teşvik belgesinin revizesi için başvurunun geç yapılmış olması nedeni ile geçici kabul işlemlerinin yapılamadığını, davacı tarafça cümle eksikliklerin giderilmesinin ardından 21/11/2018 tarihinde geçici kabule hazır tutanağının düzenlendiğini ve akabinde TEDAŞ Genel Müdürlüğü’nün 14/12/2018 tarihli yazısı ile geçici kabul belgesinin verildiğini, gecikmenin kendilerinden kaynaklanmadığını, cümle edimlerini zamanında ve eksiksiz olarak ifa ettiklerini, tam aksine gecikmenin davacı tarafın sözleşme gereği üzerine düşen edimlerini zamanında ve eksiksiz olarak yerine geçirmemesinden kaynaklandığını, davacının müvekkil şirketten teminat niteliğinde bir senet istemesi üzerine şirket yetkilisi … ile davacıyı temsilen … arasında düzenlenen tutanakta aynen; “… tarih 425.000,00-USD tutarlı … ödemeli teminat senedi, … GES santralinin kurulum işlemleri tamamlandıktan sonra bedelsiz olarak iade edilecektir. İşbu teminat senedi ciro edilemez. İşin bitiş tarihi …’dir.” denildiğini ve taraflarca imza altına alındığını, dava konusu işin teslim tarihi olarak davacının iddia ettiği gibi … tarihinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, tarafların imzalarını taşıyan tutanak ile sabit olduğu üzere … tarihinin teslim tarihi olarak esas alınması gerektiğini, 20/10/2018 tarihinde yani taraflar arasında kararlaştırılan … teslim tarihinden önce sözleşme konusu işin bitirildiğini, diğer ifade ile herhangi bir gecikmeye mahal verilmediğini, davacının taleplerine itibar edilmesinin mümkün görülmediğini, dava dilekçesinde ihtarname ile ihtarda bulunulduğu iddia edilmiş ise de dava dosyasında bulunan Sivas 3. Noterliği’nden gelen müzekkere cevabı ekindeki tebliğ belgesinden de anlaşılacağı üzere söz konu ihtarnamenin kendilerine tebliğ edilmediğini, sözleşmeden farklı adrese tebliğ çıkarıldığını, davacı tarafından Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş numaralı dosyasından ve bu dosyada yapılan bir kısım tespitlerden bahsedilmekle birlikte söz konusu dosyada yapılan keşfe ve alınan bilirkişi raporuna karşı yasal süresi içerisinde ayrıntılı ve gerekçeli olarak itirazda bulunduklarını, cezai şart talebine ilişkin; dava dilekçesinde “… tarihli sözleşmenin 27/3. maddesinde; yüklenicinin belirtilen tarihe kadar işi teslim edememesi durumunda işverene 100.000,00-USD ceza ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiği” belirtilmiş ise de; söz konusu cezai şartın talep edilebilmesi için müvekkili şirketin sözleşme gereği ifa yükümlülüğünü belirtilen tarihte (… tarihinde) yerine getirmemiş olmasına bağlı olduğunu, halbuki 20/10/2018 tarihinde sözleşme konusu işin bitirildiğini, müvekkilinin sözleşme gereği edimini zamanında ve eksiksiz olarak ifa etmiş olmakla sözde geç ifaya dayalı cezai şart talebinin kabulünün mümkün olmadığını, yine taraflarınca geç ifa iddiasının kesinlikle kabul edilmemekle birlikte taraflar arasında akdedilen işbu sözleşmede kararlaştırılan cezai şarta bakıldığı vakit niteliği itibari ile ifaya eklenen cezai şart niteliğinde olduğunu, davacı tarafın sözleşme konusu eseri herhangi bir ihtiraz-i kayıt öne sürmeksizin teslim aldığını ve söz konusu sözleşmede de ihtiraz-i kayda gerek olmaksızın cezai şart istenebileceğine dair bir hüküm bulunmayışı da nazara alındığı vakit davacı yanın cezai şart talebinin bu açıdan da kabulünün mümkün olmadığını, bir an için söz konusu cezai şartı ödeme ihtimali düşünüldüğünde, kendilerinin ekonomik olarak mahvına yol açacağı, ticari hayatlarının çok büyük oranda sekteye uğrayacağı tartışmadan vareste olmakla, Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile de kabul gördüğü üzere sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartın sayın mahkemece indirilmesini talep ettiklerini beyan ettikleri,
KARŞI DAVA: Karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; … adına 11/06/2018 tarihli 12.980,00-USD (58.546,29-TL) miktarlı, 31/07/2018 tarihli 165.427,08-USD (808.111,29-TL) miktarlı, 31/07/2018 tarihli 63.074,09-USD (308.116,94-TL) miktarlı, 31/07/2018 tarihli 236.500,00-USD (1.155.302,50-TL) miktarlı ve 22/10/2018 tarihli 28.500,00-USD (159.981,90-TL) miktarlı faturalar kesildiğini, faturalara yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığından TTK’nun 21. maddesi gereğince söz konusu faturaların kesinleştiğini, taraflarınca tutulan cari hesap kayıtlarına göre davalı tarafın toplamda 86.312,48-USD bakiye borcu bulunduğunu, sözleşmenin 27. maddesinde; “İşveren, madde 15’de belirtilen hakediş şartlarına uymaz ve ödemeleri geciktirmesi durumunda işin tamamı için yükleniciye 100.000,00-USD ceza ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiği”nin belirtildiğini, davalı tarafça sözleşme gereği üzerine düşen ücret ödeme yükümlülüğünü süresinde ve eksiksiz olarak ifa etmediğini ve bakiye borcunun bulunduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-USD cezai şartın (karşı dava tarihi itibari ile döviz kuru 5,71 TL’den 1.000,00-USD = 5.710,00-TL olarak hesaplandığını) faizi ile birlikte kendilerine ödenmesini talep ettikleri, mahkemece karşı davalının davasının kısmen veyahut tamamen kabulüne karar verilecek olması durumunda; gerek bakiye borç taleplerinin gerekse de cezai şart talepleri yönünden mahsup talebinde bulunduklarını beyan ettikleri talep ve dava etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; karşı davacının bir kısım alacakları olduğundan bahisle dava açtığını, ancak kendilerinden herhangi bir alacağı bulunmamakla birlikte haksız ve hukuki mesnetten yoksun işbu karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen … tarihli GES yapım sözleşmesi gereğince yapılan işlere istinaden kendilerine 5 adet fatura düzenlendiğini, süresi içerisinde bir itirazın bulunmadığını, dolayısıyla faturaların kesinleştiğini iddia etmiş ise de söz konusu fatura içeriklerinin taraflarınca kabul edilmemiş olup, faturaların karşı tarafa iade edildiğini, … tarihli sözleşme kapsamında üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiklerini, karşı davacı tarafın sözleşme ile yüklenmiş olduğu işleri süresinde yapmadığını, dolayısıyla davalı/karşı davacı tarafın kendilerinden cezai şart alacağı bulunmadığını belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı-karşı davalı tarafça … tarihli sözleşmeye, 19/09/2018 tarihli mirasçılık belgesine, 16/07/2018 tarihli feragatnameye, banka ödeme dekontları ve belgelerine, Sivas 3. Noterliği’nin ***yevmiye numaralı ihtarnamesine, Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş Karar numaralı delil tespiti dosyasına, 20/02/2019 tarihli arabulucuk ilk ve son oturum tutanağına, tanık beyanlarına, keşif ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalı-karşı davacı tarafça cari hesap özeti örneğine, *** sayılı Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne ait yatırım teşvik belgesine ait yazı örneğine, 30/07/2018 tarih ve *** sayılı Yıldızeli Kaymakamlığı İlçe Mal Müdürlüğü’ne Ait KDV muafiyet yazı örneğine, … tarihli ve 8008-31 karar sıra nolu EPDK karar örneğine, *** sayılı EPDK Elektrik Piyasası Dairesi Başkanlığı’na ait süre uzatım kararının bildirimine, Ticaret Bakanlığı Sistemi’nden yapılan başvuruya ait ekran görüntüsü çıktısına, 21/11/2018 tarihli geçici kabul hazır tutanağı örneğine, 14/12/2018 tarihli ve E.99302 sayılı TEDAŞ Genel Müdürlüğü Yatırım İzleme Daire Başkanlığı Proje ve Kabul Müdürlüğü’ne ait geçici kabul yazısı örneği, tutanak örneğine, teminat senedi örneğine, tutanakta imzası bulunan …’a ait SGK kayıtlarına,Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş Karar numaralı delil tespiti dosyasına, 14/06/2019 tarihli ve 2019/1228 başvuru numaralı arabuluculuk başvuru formu örneğine, davalı/karşı davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar ile cari hesap kayıtlarına ve sözleşme konusu tesisin yapım aşamalarını gösterir resimlere delil olarak dayanılmıştır.
Sivas 3.Noterliği’ne müzekkere yazılarak 13/08/2018 tarihli ve 21075 yevmiye numaralı ihtarnamenin tebliğ şerhli bir örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. 21/05/2019 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … D. İş sayılı delil tespiti dosyası aslı celbedilmiştir. incelemesinde; tespit isteyen davacı … tarafından aleyhine tespit istenen karşı taraf … Müh. İnş. San. Ve Tic. A.Ş. aleyhine tespit istemli talepte bulunulduğu mahkemece talebin kabulü ile yapılan keşif sonrası düzenlenen tespit bilirkişisi raporunda; “Tespite konu güneş enerji santralinde karşı tarafın … tarihli sözleşme ile yüklenmiş olduğu imalatları tamamlamadığı, sistemin devreye alınıp enerji üretmeye başlamadığının gözlenlendiği” belirtilmiştir.
Yıldızeli Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak; *** T.C. kimlik numaralı …’un ve *** T.C. kimlik numaralı …’un ayrı ayrı; ticari faaliyetler dolayısı ile vergi mükellefi olup olmadığının, varsa faaliyet alanının, işyeri adresinin, vergi kayıt tarihi ile ticari faaliyetler nedeniyle vergi mükellefi ise bilanço esasına göre mi yoksa işletme hesabı esasına göre mi defter tuttuğu sorulmuş, ticari faaliyetleri nedeniyle vergi mükellefi ise Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesi ve ilgili sair mevzuat hükümlerine göre alış-satış ve gayri safi iş hasılatının esnaf işletmesi sınırında kalıp kalmadığının bildirilmesi istenilmiştir. 17/05/2019 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere müzekkere yazılarak, …’a ait TR ***54 iban numaralı hesaptan TR *** 19 iban numaralı hesaba yapılan *** referans numaralı ***numaralı 125.000,00-USD bedelli muhasebe fişi, 02/04/2018 tarihli *** referans numaralı 25.000,00-USD bedelli *** numaralı muhasebe fişi, … tarihli ***referans numaralı 50.000,00-USD bedelli *** numaralı muhasebe fişi, 02/07/2018 tarihli *** referans numaralı 70.000,00-USD bedelli *** numaralı muhasebe fişi ve 30/07/2018 tarihli ***referans numaralı 70.000,00-USD bedelli numarası okunamayan muhasebe fişine konu olan ödeme belgelerinden okunaklı birer örneğin gönderilmesi istenilmiştir. 01/11/2019 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
SGK Sivas İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … T.C. kimlik numaralı …’ın 02/10/2018 tarihinde SGK kaydının olması halinde işverenin ünvanı açık bir şekilde görünecek şekilde hizmet döküm cetvelinin gönderilmesi istenilmiştir. 11/10/2019 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Yıldızeli Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak *** vergi numaralı …’un 31/07/2018 tarihli 808.111,29-TL bedelli, 31/07/2018 tarihli 308.116,94-TL bedelli, 31/07/2018 tarihli 1.555.302,50-TL bedelli, 11/06/2018 tarihli 58.546,29-TL bedelli faturaları Form BA ile beyan edip etmediği sorulmuştur. 17/10/2019 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Davacı/karşı davada davalı tanıkları … ve …’ın dinlenilmesi için Sivas Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
Sivas 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dinlenen tanık …; “Ben davacı …’un babasının yanında çalıştım. …’un babası … davalı şirket ile anahtar teslim olarak … tarihinde teslim edilmek üzere güneş enerjisi panelleri yapım işini üstlendi. 28/12/2018 tarihi gibi teslim etti. Bu işin yapımında işçi olarak çalışıyordum. … 6. ayda vefat etti. Gecikmenin sebebi davalı şirketin oyalamasıydı. Mesela panel istedik. Getirmeyince biz kendimiz almaya gittik. Fakat bir kutuda 30 panel olması gerekirken 5 panel konmuş, gerisi strafor ile doldurulmuştu. Bunun gibi işi tamamlamamıza engel oldular. GES’e konu taşınmazla alakalı davacı ile ilgili hiçbir sorun yoktu. Davalı şirketten istediğimiz paneller tam olarak 12. ayda bize geldi. Ayın 28’inde de teslim edildi. Davalı şirketin maddi sorunları vardı. Haricen duyduğumuz kadarı ile bizim gibi iş alan diğer şirketlerde mal bekliyorlardı, şirket tamamına yetişemiyordu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı/karşı davada davalı tanığı …; “Ben davacıların yanlarında çalışıyordum. Dava konusu iş yapılırken oraya sürekli gidip geliyordum. 2018 yılının 5. ayında teslim etmesi gerekiyordu. Fakat gecikmeler yaşandı. Davacı açısından kesinlikle bir eksiklik yoktu. Davalı tarafın işi uzatması nedeni ile iş bitirilemedi. … 2018 yılının 7. ayında vefat etti. Yerine oğlu … işe devam etti. Fakat bu durum gecikmesine neden değildir. Davalı panel talep ettiğimizde kutudan strafor çıktı. 2018 yılının 12. ayında istediğimiz panelleri tam olarak teslim etti. Hatta biz gidip fabrikadan kendimiz teslim etmelerini istedik ve kendimiz getirdik. Davacının taşınmazı ile ilgili hiçbir problem eksiklik yoktu. Biz panelleri teslim almak üzere şirkete gittiğimizde başka bir firmaya panel yapıyordu bize vermiyordu. Fabrika çalışır vaziyette idi. …’un vefatından sonra … işi hemen devraldı. Sürüncemede bırakmadı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı/karşı davada davacı tanığı *** duruşmada; “Ben önceden 3A Solar şirketinde elektrik elektronik mühendisi olarak 30 Eylül 2018 tarihine kadar çalıştım. Tarafların sözleşme yapmak üzere görüştükleri dönemde ben bizzat işin içinde vardım. İlk görüşmeleri biz yaptık, daha sonra şirket yetkilisi görüşmeye devam etti. Biz güneş enerjisi sistemi (GES) kurulacak sahayı teslim aldık. Ancak o dönemde bu arsanın imar durumunun GES kurmaya uygun olmadığı bize söylenmedi. O dönemde arsanın imar durumu bizim çalışmaya başlamamıza engel değildi, sahaya girip çalışabilirdik. Bu süreçte taraflar ilk ödemeler konusunda anlaştılar. Arsanın durumu GES kurmaya engel değildi, ancak Tedaş tarafından onay yapılmasına engeldi. 2018 yılının altıncı ayına kadar hiç bir problem yaşanmadı, ancak 2018 yılının altıncı ayında davacı Mustafa Bey’in babası Adnan Bey vefat etti. GES yatırımlarında yatırım teşvik belgesi alınır. Alınan yatırım teşvik belgesi vefat eden … adına olduğu için … adına intikal işlemlerinin yapılması gerekti. Bu yatırım teşvik belgesinin intikal işleminin bizzat davacı tarafından yapılması gerekir. Biz de davacıya bu işlemi yaptırmasını söyledik. Gerek intikal işleminin yapılmasının gecikmesi, gerekse bazı ödemelerin gecikmesi nedeniyle bizim yapmamız gereken işler gecikti. Bu gecikme süresi içinde davacı …’a defalarca kez intikal işlemini yapması söylendi. Yanlış hatırlamıyorsam 05/09/2018 tarihinde yatırım teşvik belgesi davacı adına intikal edildi. 15/09/2018 tarihinde intikal belgesinin onaylandığı taraflara yazılı olarak bildirildi. Daha sonra işlemler başladı. O tarihte taraflar … tarihinde santralin bitirileceği şeklinde anlaştılar. Ben 30/09/2018 tarihinde işten ayrıldığım için işin bitirilip bitirilemediğini göremedim. Fakat ben kendi çalıştığım iş yerinden ayrılıp Mustafa Bey’in santralinde invertör olarak kullanılan cihazı üreten şirkete geçtim. Bu cihazların kurulumlarının devreye alınması benim sonradan geçtiğim şirkete bağlıdır. Onun için yine bu GES projesinin aşamalarından haberdar oldum. Yatırım teşvik belgesinin geç tarihte gelmesi invertör ürünlerinin gümrükten geç gelmesine sebebiyet verdi. 20/10/2018 gibi GES tamamlanarak davacıya çalışır vaziyette teslim edildi. Benim çalıştığım iş itibariyle projelerin tarihleri çok önemlidir. Başka hangi şirketin işi olursa olsun tarih bazında tüm işleri bilirim. Bu nedenle bu tarihleri çok net hatırlıyorum. Davalı şirket ile davacının babası 2018’in altıncı ayında proje teslim edilecek şekilde anlaşmışlardı. İnvertörler 2018’in onuncu ayı civarında sahaya teslim edildi. Güneş panellerini ise bilemiyorum. Normal şartlar altında herşey yolunda gittiği takdirde bütün izinlerin alınması işlemlerin yapılması ve onayların yapılması halinde bir GES’in kurulması ortalama üç ay vakit alır. İlk etapta başvuru yapılır, örneğin ayın 15’inde başvuru yapılırsa diğer ayın 15’inde izin çıkmış olur ve izin çıktığında ve GES’in kurulacağı yerel idari birimdeki elektrik dağıtım şirketinin sitesinde bu husus ilan edilir. Örneğin Kayseri’de bir GES kurulacaksa KCETAŞ’ın sitesinde ilan edilir, daha sonrasında ürün tedarikleri ve tedarik edilen ürünlerin sahaya getirilmesi ve bir megawatlık santralin kurulması bir ay alır. Ancak yurt dışından gelecek ürün varsa bu süre uzar. Şu anda yurtdışından bir sipariş verilirse 11 haftada gelmektedir. Daha sonra sahada kurulum yapılır ve onay aşamasına geçilir. Onay aşaması yaklaşık olarak 1-1,5 haftalık bir zamanı alır. Onay yapılırsa GES yatırımcıya teslim edilir. Sahada izin alınmazsa veya imara aykırı bir durum varsa GES teslim edilse bile faturası kesilemez. Üretilen elektrik satılamaz. Daha doğrusu satış sistemi ile kurulan bir yerde elektrik depolanabilen bir şey olmadığı için elektrik üretimi yapılamaz, yapılırsa da ceza kesilir. Daha sonrasından Kaymakamlık’tan yazı alınarak Çedaş’a verilir. Çedaş dediğim yer Sivas’taki elektrik dağıtım şirketidir. Daha sonrasında Çedaş ile üretici firma arasında önceden yapılan sözleşmeye göre birim fiyat üzerinden anlaşma yapılır ve elektrik üretilmeye başlanır ve hat üzerinden elektrik satılır. Yani her şey yolunda giderse ve yurt dışından getirtilecek ürün olmazsa süreç izinlerden sonra ortalama iki ayı bulur. 2018’in dördüncü ayında sahaya girip çalışmaya başladık ancak altıncı ayda sahada sıkıntı yaşandı. Bu sıkıntı dediğim şey şudur: Bağlı bulunan elektrik dağıtım şirketi yani Sivas’taki Çedaş’ın verdiği izin sürelidir. Çedaş’ın verdiği iznin süresi yedinci ayda doluyordu. Yedinci ayda süre uzatım yapılması için tekrardan EPDK’ya başvuru yapıldı. EPDK’ya başvuru yapılırken invertörlerin, panellerin, kabloların parasının ödendiğine ilişkin belgelerin sunulması gerekiyor. Tüm belgeler sunuldu. EPDK’dan süre uzatım istendi. Bu izin çıkmazsa sahada hiç bir işlem yapılamaz. Bu izin çıkar çıkmaz sahadaki işlemler hızlandırıldı. EPDK’nın hangi tarihte izin verdiğini hatırlayamıyorum. Daha sonra ödemeler geciktiği için ürünlerin sahaya gönderilmesi biraz gecikti. Gecikmelerden sonra ödemeler yapıldı, ancak muhasebe kısmında bulunmadığım için konuya tam anlamında vakıf değilim. Biz sadece ödeme geldi işlemlere devam edin şeklinde bilgi verildiği için konuya vakıf oluruz. Ancak miktar itibariyle ne kadar ödeme geldiğini bilemeyiz. 3A Solar Şirketi’nin ekonomik anlamda bir sıkıntısının olup olmadığını bilmiyorum, ancak bizim maaşlarımız düzenli olarak ödenirdi. Şu anda da başka bir işten dolayı bize yüklü bir sipariş geçtikleri için ekonomik sıkıntılarının olduğunu düşünmüyorum. Ancak ben detayları bilemem. Benim olayla ilgili bilgim ve görgüm burlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı/karşı davacı tanığı Ömer Aydın durşumada; “Ben önceden 3A Solar şirketinde genel müdür olarak çalışırdım. 31/10/2019 tarihinde bu şirketten ayrıldım. Şirkette çalıştığım dönemde şirketi temsil ve ilzama yetkim vardı. Taraflar arasındaki sözleşme ilk etapta davacının babası olan … ile şirket arasında yapıldı. …’tan bir kısım nakit (banka havalesi) ve çek ödeme avans olarak alındı. Yanlış hatırlamıyorsam son çek tarihinde ödenmedi. Bu arada üretici Solon şirketi panelleri üretmekte geciktiği için biz de onlardan temin etmekte gecikip davacıya teslimatımızda geciktik. Bu gecikmede bedeli ödenemeyen son çekin ödenmemiş olmasının etkisi yoktu. Biz Solon’dan panelleri aldıktan sonra davacı tarafa bunu teslim ettik. Kurulumunu yaptık, geçici kabul yapıldı, iş teslim edildi. Yıl sonunda da onlar çeklerini ödediler. Geçici kabulün ve iş tesliminin hangi tarihte yapıldığını bilemiyorum. …’un babası … vefat ettikten sonra alınması gereken bazı izinler ve yapılması gereken bazı başvurular zamanında yapılmadı. Bu gecikme nedeniyle 3A Solar şirketi de kendi işlerini yapmakta gecikti. Bu işin bitirilmesi için yurt dışından getirilen inverter diye bir cihaz vardır. Bu cihaz güneş enerjisinden alınan ışını elektriğe dönüştüren bir cihazdır. Bu cihazın yurt dışından ithal edilmesi için mirasçı davacı … tarafından izinlerin alınması gerekir. Bu izinler geç alındığı için davalı 3A Solar Şirketi de gecikmeli bir şekilde işleri yaptı. …, …’un çalışanıdır. Bana şu an göstermiş olduğunuz … tarihli tutanak başlıklı belgedeki yazının tamamı bana aittir. Teslim eden kısmındaki imza Muhittin Salih’e aittir. Teslim alan ise imzası görünen …’tır. Göstermiş olduğunuz bu belgenin içeriği aynen doğrudur. Ben inverterlerin ne zaman yurt dışından ithal edildiğini, buna bağlı olarak izinlerin ne zaman alındığını, santralin ne zaman teslim edildiğini, geçici kabulün ne zaman yapıldığını tarih olarak tam olarak hatırlayamıyorum. Taraflar arasında yaşanan gecikmelerden dolayı gerilim olmuştu. Ben 3A Şirketi adına …’un yanına giderek bu işin … tarihinde eksiksiz teslim edileceğini taahhüt ettim, kendisi de bunu kabul etti. Tutanak da bu yüzden düzenlendi. … tarihinde de iş teslim edildi ve bitti. Normal şartlar altında sözleşmede hiç bir sıkıntı olmazsa izinlerde v.s. gecikme olmazsa malzemeler de hazır olursa 500KW’lık bir GES’in kurulumu bir ay içinde bitirilebilir. Ancak bu bütün malzemelerin hazır olmasına bağlıdır. Bu sözleşmenin yapısı gereği GES siparişi veren yalnız sahayı hazır edip gerekli izini almakla yükümlüdür. Diğer bütün yükümlülükler ise GES’i kuracak olan şirkete ait olur. Ben 3A Şirketi’ne malzemeleri teslim edecek şirketlerin gecikme yaşayıp yaşamadıklarını hatırlamıyorum. Davacı bir kısım ödemelerini zamanında yapmadığı için 3A Şirketi de malzeme aldığı şirketlere ödeme yapmakta sıkıntı yaşadı. Zira çeklerin miktarları yüksekti. Sözleşme de her ne kadar çeklerin dolar olarak ödeneceği belirtilmiş ise de verilen çekler TL üzerindendi ve yazıldığı tarihteki kur üzerinden TL’na çevrilerek yazılmıştı. Ancak çekin tahsil tarihinde kur farkı nedeniyle bu çekler esasında sözleşmedeki bedeli karşılamıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam bu işin 2018’in 5. ayında teslim edilmesi gerekiyordu. İlk sözleşme öyleydi ancak yukarıda bahsettiğim üzere gerekli izinlerin alınamaması nedeniyle … tarihinde teslim yapıldı. Ben çok net bir şekilde ifade edebilirim ki davacının süresinde bazı izinleri alamaması ile tedarikçi Solon Şirketi’nin ürünleri teslim edememesi bu sözleşmenin gecikmesine aynı seviyede etki etmiştir. Biri diğerinden üstün bir gecikme sebebi değildir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı/karşı davalı tanığı Mustafa Yağmur duruşmada; “…’un babası ile … Şirketi arasında bir GES kurulumu hakkında sözleşme yapıldı. GES’i kuracak olan 3A ***’ydi, parayı ödeyecek olan da …’un babasıydı. Daha sona …’un babası vefat etti ve sözleşmeye … devam etti. … süresi içinde işin bedelini ödedi. Ancak 3A Solar Şirketi o dönemde geçmekte olan ekonomik sıkıntıları nedeniyle kurulumu yapamadı. Ben 3A Şirketi’nin sahibinin aynı kişi olduğu yani grup şirketler olan Solon Şirketi’nde satış kısmında çalışıyordum. Ancak panel üretim işi Solon Şirketi’nde, kurulum işi ise … Şirketi’ndedir. Yani bu şirketler hemen hemen aynı alanda faaliyet göstermektedir. Benim çalıştığım şirketler o dönemde piyasada yalnız davacı taraf ile değil birden fazla şirket ile bu tarz sözleşme yapıp ön ödemeyi almışlardı. Ancak ön ödeme alındıktan sonra döviz kurlarındaki hareketlilik nedeniyle ekonomik sıkıntılar başladı ve üstlendikleri işi yapamadılar. Bu işin doğası gereği bir GES’in tam anlamıyla faal olması yani elektrik üretebilmesi için %100 seviyesinde teslim ve kurulum gerekir. %90 seviyesinde iş yapılsa bile elektrik üretilemez ve para kazanılamaz. Çok sonraki bir tarihte kurulum tamamlandı, ancak kurulum yapılan panellerinin bir kısmının etiket değerlerinde hile olduğu anlaşıldı. Yani başka bir yerden panel söküldü, 3A Solar tarafından etiketi değiştirilerek davacının tesisine bu panel takıldı. Sözleşmedeki panel şartnamesine uyulmadı. Ben bunu bizzat kendim gözlemledim. Şöyle ki, ikinci el panel piyasasından panel temin edildi. Etiketi değiştirildi ve davacıya ait GES’e monte edildi. Bu hileli panelden sonra Tedaş’ın davacıya geçici kabul yapıp yapmadığını ben bilmiyorum ama normalde Tedaş’ın mühendislerinin gidip teknik şartnameye uygun bir şekilde kurulum yapılıp yapılmadığını kontrol edip sorun görmezlerse geçici kabul yapmaları gerekir. Davacı tarafın sözleşmenin ekindeki teknik şartnameye göre beş busbar takılması gerekiyordu. Busbar akım şeridinin sayısı ne kadar fazla olursa bu paneldeki teknolojinin o kadar yüksek olduğu anlamına gelir. Davacı tarafın tesisine monte edilen busbar ise dört busbardı, watpick olarak paneller olması gerektiğinden düşük olduğu için fiyatlandırma da sözleşmedeki watpicke değer edildiği için panellerin teknolojisi de düşük olduğu için watpick değerleri de düşük oldu. Sözleşmedeki esas alınan kurulu gücün altında bir kurulu güç verilmiş oldu. Yani en anlaşılır tabiriyle malzemeden çalınmış oldu. 3A Şirketi sözleşme ile üstlendiği şekliyle malzemenin tamamını sahaya kurmadı. Bu anlamda davacının babasının vefatı nedeniyle alınması gereken yeni izin belgelerinin alınmamış ise veya geç alınmış ise bunun 3A Şirketi’nin edimine herhangi bir etkisi yoktur. Eğer 3A Şirketi bütün malzemeleri eksiksiz temin edip sahaya kurulum yapmış olsaydı ve buna rağmen Tedaş geçici kabul yapmasaydı davacı …’tan kaynaklı gerekli izinlerin alınmadığı gerekçesi ile bir kusur olduğu düşünülebilirdi. Fakat 3A Şirketi kurulumu eksiksiz yapmadığı için geçici kabul aşamasına gelinemedi. Davacı taraf adına davacı veya eniştesi üç dört güne bir bu iş için Sivas’tan Kayseri’ye geliyordu. Ben satış bölümünde çalışıyordum. Sattığımız malların parasını ben takip ediyordum. Zira proforma fatura düzenlenirken bu husus önem kazanır. … tarafından ödenmemiş para yoktu. O tarihte … aleyhine para ile ilgili olarak herhangi bir ihtarname v.s. gönderilmedi. GES kurulum işi anahtar teslim bir iştir, yani iş veren yalnızca GES’in kurulacağı sahayı gösterir ve parasını verir. Bunun haricinde tüm makamlara başvuru yapmak dahil olmak üzere tüm işlemler yüklenici şirket tarafından yapılır. Davalı 3A *** Şirketi ile dava dışı *** Şirketi aynı adreste faaliyet göstermektedir. Benim her iki şirkette de proforma faturalarda, vekaletnamelerde adım görünüyordu, ancak SGK primlerim Solon Şirketi tarafından yatırılıyordu. Bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı/karşı davacı tanığı Okan Kaya duruşmada; “Ben 2016 yılında 3A Solar Şirketi’nde elektrik /elektronik mühendisi ve ayrılmamdan önce son iki yılda da teknik müdür sıfatıyla çalıştım. 2019 yılının Temmuz ayının sonunda şirketten ayrıldım. Davacı …’un babası olan … ve yanında …., 3A Solar Şirketi’ne gelip GES kurulumu hakkında bilgi aldılar ve iki sahada GES kurulumu yapılması için sözleşme yapıldı. Sözleşme neticesinde önceki projelerini revize ettik. Yanılmıyorsam Ocak veya Şubat ayında revize gerçekleşti. İşin bitirilme tarihi 2018 yılının Temmuz ayının sonuydu. O tarihte iş bitirilemedi. Bu projede proje sorumlusu bendim. Projeleri ben çizdim ve baştan sona ben bulundum. Proje onayı yapıldıktan sonra malzeme siparişi verildi. Daha sonra Adnan Bey vefat etti. Adnan Bey vefat edince oğlu Mustafa Bey ile iletişim kurmaya başladık. Ancak bu süreçte 3A Şirketi ekonomik anlamda sıkıntı yaşamaya başlayınca malzeme temin edemedik ve gerekli onayları yaptıramadık. Bu nedenle EPDK’dan süre uzatımı istedik. Süre uzatımı işleri ile de tamamen ben ilgilendim. Adnan Bey’in vefatı ve sahaya indirdiğimiz bir kısım malzemeleri delil olarak gösterdiğimiz için EPDK süre uzatımı verdi. Süre uzatım alındıktan sonra 3A Firması rehavete kapıldı, işin süresinde bitirilmesi için çaba göstermedi. Ayrıca panelleri davalı 3A Şirketi’nin sahibinin diğer şirkete olan Solon Şirketi’nden alıyorduk. Ancak Solon Şirketi, 3A Şirketi yerine daha acil olan başka yerlere panelleri gönderdiği için davacıya ait GES ‘te panel tedarikinde sıkıntı ve gecikme yaşandı. Bunları Mustafa Bey’den gizliyorduk. Mustafa Bey sürekli işin akıbetini sorduğunda Mustafa Bey’in babası Adnan Bey vefat ettiği için işlerin yapılamadığın söylüyorduk. ….’in vefat etmiş olması yapılan işin gecikmesine etki etmemiştir. EPDK’ya yazılan yazı da Mustafa Bey’in adı geçmektedir. Onun imzası ve vekaleti vardır. Mustafa Bey işin bitirilmesi için sürekli 3A Şirketi’ni sıkıştırınca 3A’nın sahibi …. Bey başka yerlerden paneller bularak davacının GES’ine bu panelleri monte etti ancak panellerin seri numarası ve bazı özellikleri sözleşmeye uygun değildi. Şöyle ki sözleşmeye göre paneller beş buspar olması gerekirken sahaya monte edilen paneller dört buspardır, buspardaki bu farklılık üretilen elektriğin verimine etki ettiği gibi üretilen elektriğin miktarına da etki etmektedir. Beş buspar panelin ürettiği elektrik miktar olarak daha fazla olduğu gibi verim olarak da daha verimlidir. Ben gözlerimle görmesem de o tarihte çalıştığım şirketin fabrikasında duyduğum kadarıyla davacının GES’ine gönderilen paneller gerçekte panel olmayıp strafor imiş. Davacı ….. Bey bundan haberdar olmuş. Polise ihbarda bulunarak yolda aracı durdurmuş ve video kaydı almış. Bu olaydan sonra iş hızlandı. On ikinci aya doğru işi bitirip teslim ettik. Bunun üzerine eksiklikleri giderdik. Örneğin yukarıda bahsettiğim dört buspar panelleri beş buspar panel ile değiştirdik. İşin kabulü sırasında ben vardım. Teknik uzman sıfatı ile geçici kabul tutanağına imza attım. Sonrasında davacının verimden dolayı şikayetçi olduğunu biliyorum. İşin tesliminden sonra ufak tefek arızalar çıktı. …. Bey direkt beni aradı. Ben de üç dört kez arızaları gidermek için gittim, arızalar giderildi. Bunlar için bize ücret ödemedi ama Sivas’tan usta çağırdığını ve onlara ödeme yaptığını gördüm. …’un vefat etmesi üzerine yatırım teşvik belgesinin … adına yeniden düzenlenmesi gerekiyordu, bu başvuruyu biz yapıyorduk. Bizim Ankara’da bu işleri takip eden elemanımız/danışmanımız vardı. Biz ….. Bey’in tüm evraklarını tamamlayıp kargo ile danışmanıza gönderdik. O da Ankara’da takip ediyordu. Ancak kamu kurumlarında yaşanan bazı gecikmeler nedeniyle Mustafa Bey Ankara’ya giderek süreci hızlandırdı. Bu süreçte …’in Ankara’ya gidip imza atması gereken kurumlar oldu. Biz haber verdik ve Mustafa Bey de süresinde gidip imzasını tamamladı. Bu süreç bizim malzemeyi teslim edip GES’i kurmamaza teknik olarak engel değildi ancak faturalandırma konusunda mali engel varsa onu bilemiyorum. Benim şirket genel müdürü ,,,,,’den duyduğum kadarıyla davacı ödemelerini olması gereken şekilde yaptığı gibi hatta bir kısım fazla ödeme yapmış. Davacının bu ödemesini davalı şirket kendisinin başkaca borçlarına ödemiş. Taraflar arasındaki sözleşme anahtar teslim bir iştir. Yani sözleşmenin kurulmasından elektrik üretimi başlayıncaya kadar bütün işlerin davalı şirket tarafından yapılması gerekir. Bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu A.Ş.’ne müzekkere yazılarak … T.C. numaralı … ile … A.Ş. arasında yapılan ancak …’un vefatı nedeni ile … T.C. kimlik numaralı … bakımından devam eden … tarihli Güneş Enerjisi Santrali Tesis Yapım Sözleşmesi nedeni ile kurum nezdindeki tüm evrakların gönderilmesi istenilmiştir. 12/12/2019 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne müzekkere yazılarak … T.C. numaralı … ile … A.Ş. arasında yapılan ancak …’un vefatı nedeni ile … T.C. kimlik numaralı … bakımından devam eden … tarihli Güneş Enerjisi Santrali Tesis Yapım Sözleşmesi nedeni ile kurum nezdindeki tüm evrakların gönderilmesi istenilmiştir. 11/12/2019 tarihli yazı ile cevap verilmiştir.
Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne müzekkere yazılarak … T.C. numaralı … ile … A.Ş. arasında yapılan ancak …’un vefatı nedeni ile … T.C. kimlik numaralı … bakımından devam eden … tarihli Güneş Enerjisi Santrali Tesis Yapım Sözleşmesi nedeni ile kurum nezdindeki tüm evrakların gönderilmesi istenilmiştir. 24/09/2020 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne müzekkere yazılarak … T.C. numaralı … ile … A.Ş. arasında yapılan ancak …’un vefatı nedeni ile … T.C. kimlik numaralı … bakımından devam eden … tarihli Güneş Enerjisi Santrali Tesis Yapım Sözleşmesi nedeni ile kurum nezdindeki tüm evrakların gönderilmesi istenilmiştir. 11/12/2019 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
TEDAŞ Sivas Bölge Müdürlüğü olan Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.’ne müzekkere yazılarak 19076169436 T.C. kimlik numaralı … adına kayıtlı Sivas İli, Yıldızeli İlçesi, Fevzi Çakmak Mahallesi, 317 ada, 75 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan Güneş Enerji Santrali’nde elektrik üretimi yapılıp yapılmadığı, yapılıyor ise hangi tarihten itibaren elektrik üretilmeye başlandığı, elektrik üretimine başlandığı tarihten dava tarihi olan 07/05/2019 tarihine kadar ne kadar elektrik üretimi yapıldığı, 2018 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında elektrik üretimi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bu aylar içinde ne kadar elektrik üretildiğinin sorulmuştur. 16/10/2020 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, güneş enerjisi sistemi kurulması için yapılacak olan bir yatırım teşvik başvurusunda, yatırım teşvik belgesinin düzenlenebilmesi için başvurunun bizzat yatırımcı tarafından yapılmasının zorunlu olup olmadığı, Genel Müdürlük tarafından …’a hitaben düzenlenen *** sayılı yazıya konu edilen yatırım teşvik belgesi ile ilgili olarak başvurunun bizzat … tarafından yapılıp yapılmadığı, bir başkası tarafından yapılmış ise başvurunun kim tarafından yapıldığının sorulmasına ve sorulan hususlara ilişkin tüm belgelerin gönderilmesinin istenilmesine, aynı tesis ile ilgili olarak yatırımcı …’un vefat etmesi nedeni ile bu kez …’un projeye devam etmesi nedeni ile yatırım teşvik belgesi ile ilgili olarak başvurunun bizzat … tarafından yapılıp yapılmadığı, bir başkası tarafından yapılmış ise başvurunun kim tarafından yapıldığının sorulmuş ve sorulan hususlara ilişkin tüm belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. 07/12/2020 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Yıldızeli Kaymakamlığı İlçe Mal Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, Genel Müdürlük tarafından …’a hitaben düzenlenen 30/07/2018 tarihli *** sayılı yazıya konu edilen yatırım teşvik belgesi ile ilgili olarak bu başvurunun bizzat yatırımcı tarafından yapılmasının zorunlu olup olmadığı, başvurunun bizzat … tarafından yapılıp yapılmadığı, bir başkası tarafından yapılmış ise başvurunun kim tarafından yapıldığı, yine aynı tesis ile ilgili olarak yatırımcı …’un vefat etmesi nedeni ile bu kez …’un projeye devam etmesi nedeni ile yatırım teşvik belgesi ile ilgili olarak başvurunun bizzat … tarafından yapılıp yapılmadığı, bir başkası tarafından yapılmış ise başvurunun kim tarafından yapıldığının sorularak, sorulan hususlara ilişkin tüm belgelerin gönderilmesinin istenilmiştir. 30/11/2020 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Elektrik Piyasası Daire Başkanlığı’na müzekkere yazılarak EPDK’nın … tarihli toplantısında alınan 8008-31 karar sıra numaralı kararı ile … ile Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. arasında imzalanan bağlantı anlaşmasına *** tarihine kadar süre verildiği anlaşılmış olup, söz konusu süre uzatımına …’un vefat edip yerine oğlu …’un geçmesinin etkili olup olmadığı, bir GES’in kurulması, yatırım teşvik belgesi alınması, ilgili tüm izinlerin alınması noktasında yatırımcının bizzat başvurusunun gerekip gerekmediği, yatırımcı yerine bir vekilin başvuru yapıp yapamayacağı hususlarının sorulmuş ve sorulan hususlara ilişkin tüm belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. 07/12/2020 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye müzekkere yazılarak ve yazılacak yazıya 3 A *** Şti. adına vekaleten ***tarafından verilen 06/07/2018 tarihli dilekçeden bir örnek eklenerek, bu dilekçe içeriğinde geçici kabulün yetişmemesine gerekçe olarak gösterilen “gecikmeleri açıklayan süreç dosyası”ndan bir örneğin gönderilmesi istenilmiştir. 14/12/2020 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak ve bu yazıya 16/10/2020 tarihli cevabından bir örnek eklenerek, ilgili elekrtik üretini nedeni ile davacının Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne fatura düzenleyip düzenlemediğinin ve Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün faturalara karşılık ödeme yapıp yapmadığı sorulmuş ve buna ilişkin tüm belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. 10/12/2020 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü’ne müzekkere müzekkere yazılarak ve yazılacak yazıya 05/11/2019 tarihli yazımızdan bir örnek ile Halk Bankası tarafından verilen 01/11/2019 tarihli yazı cevabından bir örnek eklenerek, ilgili cevabi yazıda gönderilen CD açılamadığı için belgelerin mahkememizce temin edilemediği bildirilerek, …’a ait TR 1*** 54 iban numaralı hesaptan TR *** 19 iban numaralı hesaba yapılan 02/03/2018 tarihli *** referans numaralı 70.000,00-USD bedelli numarası okunamayan muhasebe fişine konu olan ödeme belgelerinin okunaklı birer örneği istenilmiştir. 27/01/2021 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
İlgili delillerin toplanmasından sonra HMK’nın 266/1. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, bilirkişi heyetinin bir elektrik mühendisi, bir eser sözleşmelerinde nitelikli hesap uzmanı ve bir mali müşavirden oluşturulmasına, bilirkişilerden tarafların iddia ve savunmaları, dosyadaki tanık beyanları, dosya arasında bulunan Yıldızeli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası ve tespit raporuna karşı yapılan itiraz ve mahkememizce toplanan tüm deliller incelenerek; geçici kabulün sözleşmede belirtilen … tarihinde değil de 28/12/2018 tarihinde yapılmasının kimin kusurundan kaynaklandığı, iş sahibinin yükleniciye yapması gereken ödemelerin ne olduğu, ödemelerin süresinde yapılıp yapılmadığı, bu bağlamda; a) Asıl davada davacının elektrik üretimine geç başlamasından dolayı davalıdan talep edebileceği müspet zararının olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu, böyle bir zarar var ise miktarı belirlenirken Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğü’nden gelen 16/10/2020 tarihli cevabına göre üretilen elektriğin aylık ortalamasının alınması ve davacının defterlerine göre ve bu celse iki numaralı ara karara göre asıl davada davacı tarafça sunulacak faturalara göre bu elektrik satışından dolayı … Elektrik Perakende ve Dağıtım Şirketlerine düzenlenen faturalar denetlenerek ve dayanakları var ise birer örnek alınarak davacının davalıdan talep edebileceği müspet zarar tutarının belirlenmesi, sözleşmede iş sahibi lehine kararlaştırılan cezai şartın niteliği ve davacının davalıdan cezai şart talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarının ne olduğu ve bu cezai şartın asıl davanın davalısının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı, b) Karşı davada davacı yüklenicinin davalı/iş sahibinden alacağının olup olmadığı, var ise miktarının ne olduğu, sözleşmede yüklenici lehine kararlaştırılan cezai şartın niteliği ve davacının davalıdan cezai şart talep edip edemeyeceği, edebilecekse miktarının ne olduğu ve bu cezai şartın asıl davanın davalısının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı hususlarında rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi ***, Elektrik Yüksek Mühendisi *** ve ERÜ Hukuk Fak. Doç. Dr. ***’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen *** tarihli raporda özetle; “Davacı ile davalı arasında yapılan eser sözleşmesi gereği teslim tarihinin*** olduğu, davalının bu tarihte projenin yapımını bitirmediği, ancak sözleşmenin ekinde yer alan Solonn marka panellerin kullanılması için iş sahibinin muvafakatinin olduğu kanaati oluşmuş olup, buna göre iş tesliminin Haziran 2018 tarihi olması gerektiği fakat davalının işi bu tarihte de teslim edemeyip, santralin zamanında kurulamaması nedeniyle, iş sahibinin zararına neden olduğu, davacının işin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle, Temmuz-Aralık dönemindeki zararının 56.732,21-USD olacağı, davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmede işin zamanında bitirilmemesi haline ilişkin olarak 100.000,00-USD cezai şart konulduğu, bu cezai şartın seçimlik bir cezai şart niteliğinde olup, davacının ya zararını yahut da cezai şartı talep edebileceği, davalının cezaj şartın kendisi için ekonomik mahva yol açacağı iddiasının yerinde olmadığı, şirketin öz sermeyesin oranla bu miktarın mahva yol açacak nitelikte kabul edilemeyeceği, davalının davacıdan karşı dava olarak alacağını istediği, davacının ticari defterlerinde davalının alacağının 44.544,02-TL olduğu, bu alacak miktarımın ispatlandığı, davalının kendi defterlerinde ise alacağın 644,046,41-TL (86.312,48-USD) gözüktüğü, davacının defterlerinde ispatlanan miktardan fazla olan alacağın davalı tarafından belge ile ispatlanması gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı” belirtilmiştir.
Mali Müşavir bilirkişi ***’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 08/11/2021 tarihli ek raporda özetle; “Kök rapordaki temel kanaatlerimizde bir değişme olmadığı, Davacı açısından sözleşmede belirlenen son taksiti geciktirmesinin TBK’nun 97. maddesi kapsamında ümkün olacağı, davalının ileri sürdüğü … tarihli tutanak mahkemece işin bitiminin uzatılması olarak kabul edilirse, davacının isteyebileceği tazminat miktarının bu tarihten yapılan hesaplama ile 11.824,61-USD olacağı, aksi takdirde kök rapordaki belirlenen 56.732,21-USD tazminatı isteyebileceği, takdirin mahkemede olduğu, diğer hususlarla ilgili olarak her bir itirazın madde madde yukarıda cevaplandığı, sonuç ve kanaatine varıldığı” belirtilmiştir.
Gerek davanın her iki tarafının bilirkişi heyeti raporuna vaki ayrıntılı ve ısrarlı itirazlarının olması gerekse önceki heyette yer alan bilirkişilerden ***’in bilirkişilik listesindeki görevini pasif duruma aldırmış olması nedeni ile önceki heyetten ek rapor alınmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, asıl ve karşı davada tarafların iddia ve savunmaları, dosyada mevcut bilirkişi kök ve ek raporunda varılan tespitler ve bu tespitlere karşı yapılan itirazlar değerlendirilerek asıl ve karşı davada tarafların birbirinden alacağı var ise miktarının ne olduğu hususlarında bilirkişi heyeti raporu alınması için dava dosyasının Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, bilirkişi heyetinin mahkememizce re’sen seçilecek bir Güneş Enerjisi-Elektrik Enerjisi konusunda uzman elektrik mühendisi, bir borçlar hukuku alanında uzman nitelikli hesap uzmanı ve bir mali müşavirden oluşturulmasına karar verilmiştir.
Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimat sonucu Mali Müşavir *** ve Elektrik Mühendisi ***’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 10/06/2022 tarihli raporda özetle; “Dava dosyası ve eklerinin incelenmesi neticesinde, “III-İnceleme, Tespit Ve Değerlendirme” bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelere göre; 1)Tarafların Borç-alacak İlişkisi Yönünden; davacı …’un ticari defter kayıtlarına göre, davalı … Müh. İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin cari hesap alacak bakiyesinin (16.890,85-USD + 920,46-USD =) 17.811,31-USD olması gerektiği, davalının ticari defter kayıtlarına göre ise davalının cari hesap borç bakiyesinin 46.311,31-USD olması gerektiği, Arada (46.311,31-17.811,31 USD=) 28.500,00-USD tutarında fark bulunduğu, aradaki bu farkın 22/10/2018 tarihli ve 228741 nolu, muhteviyatı “FWK50K-MT Solar İnverter” olan 28.500,00-USD tutarlı faturadan kaynaklandığı, bahse konu 28.500,00-USD tutarındaki faturanın elektronik ortamda düzenlenmesi gerekirken kâğıt ortamında düzenlendiği ve sözleşme kapsamında bulunan invertöre ait olduğu, faturanın davalının ticari defter kayıtlarında bulunduğu ancak davacının ticari defter kayıtlarında bahse konu faturaya rastlanmadığı gibi davacı tarafından BA formu ile vergi dairesine beyanda da bulunulmadığı tespit edildiğinden davacının ticari defter kayıtlarına göre yapılan hesaplamada bahse konu faturaya yer verilmemiştir. Davacının Davalı Tarafça İşin Zamanında Yapılmamasından Dolayı Uğradığı Zarar Yönünden: … ile … (… adına) arasında düzenlenen bila tarihli tutanakta aynen; “… tarih 425.000,00-USD tutarlı … ödemeli teminat senedi, … GES Santralinin kurulum işlemleri tamamlandıktan sonra bedelsiz olarak iade edilecektir. İşbu teminat senedi ciro edilemez. İşin bitiş tarihi …’dir.” denildiği, tutanağın ekinde yer alan teminat senedinin incelenmesinde; düzenleme tarihinin 02/10/2018, ödeme gününün …, 425.000,00-USD bedelli olduğu, … veyahut emrühavelesine düzenlendiği, SGK Sivas Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nün *** sayılı yazısı ekinde gönderilen hizmet cetvelinin incelenmesinde; …’ın 2018 yılında, işyeri no 1004900, ünite 5801, iş kolu 4532 olan …’a ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığı, ancak …’ın …’u temsile yetkisinin bulunduğuna dair vekaletname v.b. belgeye dava dosyası içerisinde rastlanamadığı, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan itiraz dilekçelerinde; davalı tarafın sunmuş olduğu belgede imzası bulunan …’ın, …’un temsilcisi sıfatına haiz olmadığının beyan edildiği, bu durumda davacının davalı tarafça işin zamanında yapılmamasından dolayı uğradığı zararın hesaplanmasında bahse konu tutanağın geçerli olup olmadığının tespitinin gerektiği, bahse konu tutanağın hukuki yönden geçerli olabilmesi için … adına bahse konu tutanağı imzalayan …’ın, …’u temsil etme yetkisinin bulunduğunu gösterir vekaletname v.b. belgenin dosyaya sunulması gerektiği, …’ın …’u temsil etme yetkisine haiz olduğuna dair belgenin dosyaya sunulması ve mahkemece bahse konu tutanağın işin bitiminin uzatılması olarak kabul edilmesi durumunda; işin bitim tarihinin … olarak kabul edilmesi gerektiği, EPDK Lisanssız Yönetmeliği’nde, kurulacak tesislerin 10 yıl süre ile YEK kanunu Ek-1 sayılı cetvele göre 0,133-USD’den ödeme yapacağı belirtildiği, buna göre …’un 2018 yılı Kasım, Aralık aylarında toplam (88.906,84 kWh x 0,133-USD =) 11.824,61-USD zarara uğradığının kabul edilmesi gerektiği, …’ın …’u temsil etme yetkisine haiz olduğuna dair belgenin dosyaya sunulmaması halinde veya sunulsa bile mahkemece bahse konu tutanağın işin bitiminin uzatılması olarak kabul edilmemesi durumunda; işin bitim tarihinin Haziran 2018 olarak kabul edilmesi gerektiği, buna göre …’un 2018 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık aylarında toplam (426557,99 kWh x 0,133-USD =) 56.732,21-USD zarara uğradığının kabul edilmesi gerektiği, 100.000,00-USD Cezai Şart Yönünden: Cezai şartın geçerli olup olmadığı, geçerli ise fahiş olması nedeniyle indirilmesi gerektiği hususu hukuki tespit niteliğinde olduğundan sayın mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaatine varıldığı” belirtilmiştir.
Tarafların 10/06/2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan, itiraz ve talepleri dikkate alınarak bilirkişi kurulundan HMK’nun 281/2. maddesi uyarınca tarafların itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor aldırılmasına, bu hususta bilirkişilere yetki ve görev verilmesine, dosyanın bilirkişilere tevdi için Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına karar verilmiştir.
Mali Müşavir ***’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 16/01/2023 tarihli raporda özetle; “Tarafların 10/06/2022 tarihli kök rapora itirazlarının, taraflarca sunulan dilekçe ve eklerinin kök rapor öncesi dosya kapsamında bulunan belge ve bilgilerden farklılık içermediği” belirtilmiştir.
Davalı karşı davacı tarafça dosya içine *** tarihli uzman görüşü sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, güneş enerjisi santrali tesisi yapım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart ve TBK’nun 180/2. maddesine istinaden davalının ifada gecikmesinden kaynaklanan aşkın (munzam) zararın tazmini istemine, karşı dava ise cezai şart ve açık hesap ilişkisinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesine göre davaya bakmaya mahkememiz görevlidir.
6545 sayılı yasanın 45/3. maddesi uyarınca tek hakim tarafından davanın yargılamasına başlanılan davada, ıslah ile arttırılan dava değeri itibarı ile dava dosyası mahkememiz heyetine tevdii edilmiş ve dava, mahkememiz heyeti tarafından sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık konuları; davacının miras bırakanı ile davalı arasında imzalanan eser sözleşmesindeki edimlerin taraflarca karşılıklı süresi içinde yerine getirilip getirilmediği, işin davalı tarafça süresi içinde davacıya teslim edilip edilmediği, edilmemiş ise geç teslimden dolayı davacının davalıdan gecikme zarar ve cezai şart bedeli talep edip edemeyeceği, davacının dava açmadan önce dava şartı niteliğinde yapmış olduğu arabuluculuk başvurusunun yasaya uygun olup olmadığı noktalarında, karşı davada ise taraflar arasındaki GES tesis yapım sözleşmesi gereğince karşı davalının faturadan kaynaklı bakiye alacağının ve cezai şart alacağının olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Dava dosyasına arabuluculuk anlaşamazlık son tutanağı sunulmuş olmakla asıl davada davalının arabuluculuk dava şartına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 01/03/2028 tarihli, güneş enerjisi santrali tesisi yapım sözleşmesi incelendiğinde sadece bedeli karşılığında bir güneş enerjisi santrali tesisinin kurulması ve tesliminin değil, aynı zamanda Tedaş nezdinde GES geçici kabulünün yaptırılmasının da ayrı bir edim yükümlülüğü olarak kararlaştırıldığı, hatta sözleşmede Tedaş kabulünü yaptırma ediminin, güneş enerjisi santrali tesisini kurma ve işletmeye alma borçlarının ifa edilmiş sayılmasının zorunlu unsuru olarak düzenlendiği görülmektedir. Bu haliyle sözleşmenin birinci edim taahhüdü nedeniyle eser sözleşmesi özelliklerini ve ikinci edim taahhüdü nedeniyle vekalet sözleşmesi özelliklerini gösterdiği, bu haliyle sözleşmenin eser ve vekalet unsurlarını barındıran karma bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için “cezai şart (ceza koşulu)” kavramı üzerinde de durulmasında fayda vardır.
Kanun koyucu mülga 818 sayılı BK’nun 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış iken, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179-182. maddelerinde ise bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir.
Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan fer’î bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Akman, Sermet/Burcuoğlu, Halûk/Altop, Atillâ/ Tekinay, Selahâttin Sulhi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 358-359).
Cezai şartın, Kanun’daki ifadesi ile ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede buna ilişkin bir hüküm bulunması gerekir. Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi temerrüt hâlinde TBK’nun 125/I. maddesi hükmünce alacaklı gecikme tazminatı talep edebilir ise de, ceza koşulunun istenebilmesi için sözleşmede bununla ilgili açık hüküm bulunması şarttır.
Cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı (işlevi) bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri ise, borcun ihlali hâlinde borçlu tarafından ödenecek tazminatı önceden ve götürü olarak belirlemektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın (ceza koşulunun) diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme/fesih cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır (Kocaağa, Köksal: Ceza Koşulu (Sözleşme Cezası), Ankara 2018, s. 31-33).
Cezai şart, somut olayda uygulanması gereken ve uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nun 179–182. maddelerinde düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi: “…Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir.
Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır…” düzenlemesini içermektedir.
Maddenin birinci bendinde seçimlik cezai şart düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde ödenmek üzere cezai şart vaad edilmiş ve aksi de sözleşmede öngörülmemiş ise alacaklı ya sözleşmenin ifasını ya da cezai şartın ödenmesini isteyebilir. Seçimlik cezai şartta alacaklı seçimlik bir yetkiye sahiptir. Buna göre o şartın gerçekleşmesi yani borçlunun asıl edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi durumunda ya asıl edimin ifasını ister ya da bundan vazgeçerek cezai şartın ödenmesini talep eder. Seçimlik cezai şartta alacaklı hem asıl edimin ifasını hem de cezai şartın ödenmesini isteyemeyecektir. Örneğin, satıcının sattığı malı teslim etmemesi hâlinde alıcının mal yerine 100.000,00-TL ceza koşulu isteyebileceği kararlaştırılmışsa, alıcı ister malın teslimini, isterse ceza koşulunu isteyebilir. Görüldüğü üzere burada seçimlik bir hak söz konusu olup, alacaklı ancak ya asıl borcun ifasını ya da ceza koşulunun ödenmesini isteyebilir; alacaklı aynı anda hem asıl borcun ifasını hem de ceza koşulunun ödenmesini kural olarak isteyemez. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, asıl borcun sonraki imkânsızlık nedeniyle ifâ imkânının ortadan kalkması hâlinde, alacaklıya tanınmış olan bu seçim hakkı bir anlam ifade etmez. Asıl borcun ifası imkânsız olduğunda, alacaklı koşulları varsa yalnızca tazminat isteme hakkına sahip olur. Buna göre alacaklı, ya zararının tazmin edilmesini ya da ceza koşulunun ödenmesini ister.
Buradaki “seçimlik” ifadesinden, ceza koşulu ile asıl borç arasındaki ilişkinin, seçimlik borçlarda yer alan birden çok edim arasındaki ilişkiye benzediği sanılmamalıdır. Asıl borç ile ceza koşulu arasında gerçek anlamda bir seçimlik borç (alacak) ilişkisi söz konusu olmayıp, yalnızca alacaklıya tanınmış bir seçim hakkı söz konusudur. Bunun önemi şu noktada ortaya çıkar: Borçlu asıl borcun ifasıyla yükümlü olmakla birlikte, alacaklı asıl borcun ifasından vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini istediğini borçluya bildirebilir. Borçlu ceza koşulu kendisinden istenmedikçe yalnız asıl borcu ifa edebilir. Bu seçim hakkı, teknik anlamdaki seçimlik borçtan (alacaktan) farklıdır (Kocaağa, s. 133-136).
İkinci bentte düzenlenen ifaya ekli cezai şartta ise alacaklı, açıkça feragat etmiş veya ifayı kayıtsız şartsız kabul etmiş olmadıkça, hem sözleşmenin ifasını hem de kararlaştırılan cezanın ödenmesini talep edebilir.
Dönme (fesih) cezası olarak da adlandırılan ifayı engelleyen cezai şart ise maddenin üçüncü bendinde hükme bağlanmıştır. Burada borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle tek taraflı olarak sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu ispat yetkisi saklı tutulmuştur. Böylece borçlu alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece cezai şart ödemeyi kararlaştırabilir. Bu tür cezai şartta borçlu cezayı ödemek suretiyle sözleşmeden dönebileceği gibi, alacaklı da sadece cezai şartın ödenmesini talep edebilir. Bu durumda artık alacaklı borçludan asıl edimin ifasını isteyemeyecektir.
Seçimlik ve ifaya eklenen ceza koşulu, borçlunun borcunu ihlâl etmesine karşı alacaklıya bir talep hakkı sağlarken, dönme cezası borcun ihlali koşulu aranmaksızın, belirli bir meblağı ödemek suretiyle borçluya sözleşmeyi sona erdirme imkânı verir. Borçlu, borca aykırı davranışı bulunmasa bile, ceza koşulunu ödeyerek sözleşmeyi ortadan kaldırabilir. Burada asıl borcun ifasının yerini dönme (fesih) cezası almaktadır. Bundan dolayı dönme cezasının, asıl borcun alacaklı lehine ifasını teminat altına almak gibi bir işlevinin bulunmadığı, aksine onu zayıflatıcı rol oynadığı söylenebilir. Gerçekten, “borcumu ifa etmekten vazgeçersem 1.000,00-TL ödeyeceğim” ifadesinde yerini bulan dönme cezasında asıl borcun ifasının teminat altına alınması suretiyle alacaklının hukukî durumunun güçlendirilmesi değil, aksine dönme cezasını ödemek ve sözleşmeden dönmek (veya sözleşmeyi feshetmek) suretiyle borçlunun durumunun iyileştirilmesi söz konusudur (Kocaağa, s. 145-154).
Cezai şarta ilişkin hükümler emredici nitelikte değildir. Taraflar bunların aksini kararlaştırabilirler. Borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi dışında kalan diğer borca aykırılık hâlleri için ifaya eklenen ceza koşulu kararlaştırabilecekleri gibi; bu iki ihlal durumu için seçimlik ceza koşulu da kararlaştırabilirler. Örneğin satıcının ayıplı mal teslim etmesi hâlinde, alacaklıya hem ayıpsız bir mal teslim edileceği hem de ceza koşulu ödeneceği kararlaştırılabilir. Ayrıca tarafların, ceza koşulu anlaşmasında, seçimlik ceza koşulu ile ifaya eklenen ceza koşuluna birlikte yer vermeleri de mümkündür (Kocaağa, K.: s.138-139). İstisnası cezanın tenkisiyle (indirilmesiyle) ilgili TBK’nun 182. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin birinci bendinde ceza miktarını tarafların serbestçe belirleyebilecekleri belirtildikten sonra, üçüncü bendinde bu ceza miktarının hâkim kararı ile azaltılabileceği öngörülmüştür. Nitekim aynı hususlara Hukuk Genel Kurulu’nun *** sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Somut olayda; davaya konu sözleşmenin 27/3. maddesinde “Yüklenicinin belirtilen tarihe kadar işi teslim edememesi durumunda işverene 100.000,00-USD ceza ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt eder.” hükmünün ifaya eklenen cezai şart mahiyetinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Buna göre sözleşmede taahhüt edilen asıl edim ile birlikte cezai şart alacağı da talep edilebilir. Ancak davacının (alacaklının) bu cezai şartı talep edebilmesi, ifayı çekincesiz (ihtirazi kayıt) olarak kabul etmemiş olması şartına bağlıdır.
Cezayı isteme hakkının saklı tutulması (çekince, ihtirazı kayıt), yenilik doğuran bir irade beyanı olup, ifa anında açıkça yapılmalıdır. Saklı tutma, teslim-kabul tutanağına düşülecek bir kayıtla veya ifayı kabulden önce yapılacak yazılı bildirimle yahut iş bedelinin ceza alacağı kesilerek ödenmesi gibi buna delalet eden bir eylem veya işlem ile gerçekleştirilebilir.
Açık feragat ise, borçluya yöneltilen ve varması gereken bir irade beyanıyla veya sözleşmeye önceden ifanın çekincesiz kabul edileceğine ilişkin bir hükmün konulmasıyla olur. Bazen de, çekincenin varlığı bazı koşulların gerçekleşmesine bağlanabilir (Selimoğlu, Y. E.; Eser Sözleşmesi, 4. Baskı, Ankara 2017, s. 350-353).
Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; asıl dava yönünden TBK’nun 179/2. maddesi gereği davacı – karşı davalının ifayı ihtirazi kayıt olmaksızın, yani çekincesiz olarak kabul ettiği için cezai şart bedeli istemi hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Aynı şekilde davalı – karşı davacının da diğer tarafın yaptığı ödemeleri çekince (ihtirazi kayıt) koymadan tahsil ettiği belirlendiğine göre, TBK’nun 179/2. maddesinin koşullarının somut olayda gerçekleşmemesi nedeni ile karşı davacının cezai şart bedeli istemi hakkının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Eldeki davada davacı, cezai şartın yanında TBK’nun 180/2. maddesine istinaden davalının ifada gecikmesinden kaynaklanan aşkın (munzam) zararın tazminini de talep etmektedir.
Bazı hallerde alacaklının, borçlunun borca aykırı davranışı nedeniyle uğramış olduğu zarar, kararlaştırılan ceza koşulundan fazla olabilir. Bu ihtimali göz önünde bulunduran kanun koyucu, alacaklının aşkın zararını borçludan isteyebileceğini hüküm altına almıştır. Buna ilişkin TBK’nun 180/2. maddesi hükmü şu şekildedir: “Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.”. Burada alacaklı, borçludan uğramış olduğu zararın tamamını değil; sadece kararlaştırılan ceza koşulunun miktarını aşan kısmın tazminini isteyebilir. Bu anlamda kanun koyucu, alacaklının hem tazminat hem de ceza koşulu yoluyla tatmin edilmesinin, başka bir anlatımla bu iki kurumun birleşmesinin, önüne geçmiştir. Kanun koyucu, alacaklının ceza koşulunu aşan zararının tazmini hususunda TBK’nun 112. maddesinde yer alan karineden ayrılmış ve TBK’nun 180/2. maddesi ile borçlunun kusurlu olduğunu alacaklının ispat etmesi gerektiği koşulunu getirmiştir. Ancak bu kural, borçlunun ifa yardımcısı kullandığı ve zararın bu kimsenin fiilleri neticesinde meydana geldiği durumdaki gibi kusursuz sorumluluk hallerinde uygulanmaz. Doktrinde, alacaklının ifaya eklenen ceza koşulundan açıkça vazgeçtiği ya da asıl borcun ifasını bir çekince koymaksızın kabul ettiği durumlarda ifaya eklenen ceza koşulu kesin olarak son bulacağından, ceza koşulunu aşan zararların tazmini talebinin de buna bağlı olarak son bulacağı ileri sürülmektedir (Korkmaz (n 37) 76.
).
Dosya kapsamına bakıldığında taraflar arasında düzenlenen sözleşmede cezai şart dışında ayrıca cezai şartı aşan zararın istenebileceğine dair açık hüküm bulunmamakta olup, mevcut delillere göre davacının tazminini talep ettiği zarar da taraflarca sözleşmede kararlaştırılan cezai şart tutarının altında kalmaktadır. Bu durumda TBK’nun 180/2. maddesi hükmü karşısında davacının cezai şartı aşan zararın tazminine ilişkin isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemeleri neticesinde karşı taraflar arasında kararlaştırılan sözleşme hükümlerine göre karşı davacının karşı davalıdan 17.811,31-USD bakiye alacağının kaldığı, bu nedenle karşı davacının bakiye alacağını talep etmekte haklı olduğu, ancak karşı davalıyı karşı dava tarihinden önce temerrüte düşürdüğünü ispatlar delil bulunmadığı görülmüştür. Karşı davacı, karşı davasını ıslah etmediğinden taleple bağlılık kuralı gereği hüküm tesis etmek gerekmiştir.
Yargılama sonunda dosya kapsamına göre, özellikle taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri, toplanan tüm deliller ve bilirkişi kurullarının raporları içeriğine göre asıl davada davacının davasının reddine, karşı davanın ise kısmen kabulü ile taleple bağlılık kuralı gereği 1.000,00-USD alacağın karşı dava tarihi olan 09/09/2019 tarihinden itibaren ticari reeskont faizini geçmemek koşuluyla 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD üzerinden açılmış 1 yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranında işleyecek faiziyle birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine, karşı davacının cezai şart isteminin reddine karar vermek gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-KARŞI DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; 1.000,00-USD alacağın karşı dava tarihi olan 09/09/2019 tarihinden itibaren ticari reeskont faizini geçmemek koşuluyla 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca USD üzerinden açılmış 1 yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranında işleyecek faiziyle birlikte karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine,
3-Karşı davacının cezai şart isteminin REDDİNE,
4-Asıl dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunun ekli (1) sayılı tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından davacıdan peşin alınan 189,57-TL ile ıslah harcı olarak alınan 38.635,62-TL olmak üzere toplam 38.825,19-TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 38.555,34-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
5-Karşı dava yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunun ekli (1) sayılı tarifesi uyarınca alınması gereken 1.850,17-TL nispi karar ve ilam harcından davacıdan peşin alınan 195,02-TL’ndan mahsubu ile bakiye 1.655,15-TL harcın karşı davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
6-Asıl dava yönünden 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin (yargılama gideri) davacı – karşı davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Karşı dava yönünden 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-14. maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinden (yargılama gideri) 660,00-TL arabuluculuk ücretinin davacı- karşı davalıdan ve bakiye 660,00-TL arabuluculuk ücretinin davalı- karşı davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
8-Asıl dava yönünden davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Karşı dava yönünden karşı davacı tarafça yapılan 195,02-TL karşı dava harcı ödemesinin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine,
10-Karşı davalı tarafından yapılan 5.207,45-TL talimat-posta ve bilirkişi ücretleri, 11,00-TL e-tebligat gideri, 1,55-TL posta masrafı olmak üzere toplam 5.220,00-TL yargılama giderinden davanın kabul oranı nazara alınarak 2.610,00-TL’lık kısmının davacı – karşı davalıdan alınarak davalı – karşı davacıya ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davalı – karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
11-6100 sayılı HMK’nun 120 ve 333. maddeleri gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
12-Asıl dava yönünden kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
13-Asıl dava yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince asıl davanın reddi nedeniyle hesap ve taktir olunan 250.917,52-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Karşı dava yönünden karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince karşı davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin karşı davalıdan alınarak karşı davacıya verilmesine,
15-Karşı dava yönünden karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince karşı davanın reddedilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 17.900,00-TL maktu vekalet ücretinin karşı davacıdan alınarak karşı davalıya verilmesine,
16-Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203. maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra istinaf incelemesine gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı karşı davalı vekili Av. *** ve davalı karşı davacı vekili Av. ***’ün yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/09/2023

Başkan ***
E-imzalıdır
Üye ***
E-imzalıdır
Üye***
E-imzalıdır
Katip ***
E-imzalıdır