Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/545 E. 2022/389 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : ***
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2018
KARAR TARİHİ : 23/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit (kambiyo senetlerinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip alacaklısı davalı tarafından takip borçlusu … hakkında Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile haksız ve hukuka aykırı olarak kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, ancak bu takip öncesi takip dayanağı bono için Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş Esas ve … D. İş. Karar sayılı ihtiyati haciz kararı verildiğini, davacının Vakıflar Bankası’ndaki mevduatına (670.000,00-TL ve 70.000,00-TL olmak üzere), taşınmazlarına ve aracına ihtiyati haciz konulduğunu ve mevduattaki paranın icra dosyasına aktarıldığını, takip borçlusu hakkında ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmiş olması nedeniyle bu hususta Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile tebligatın usulsüz olması nedeniyle iptali ile öğrenme tarihinin 26/07/2018 olarak düzeltilmesinin talep edildiğini, ayrıca yine aynı mahkemede imzaya ve borca itiraz, senet metninde tahrifat ve bono vasfına sahip olmaması nedeniyle takibin geçici durdurulması istemli itiraz ve şikayet yoluna başvurulduğunu, bu taleplerin Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/592 Esas sayılı dosyasında birleşmiş olduğunu ancak icra mahkemesinin takibin geçici durdurma taleplerini reddettiğini, takip alacaklısı tarafından davacı müvekkili borçlu hakkında Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş Esas ve … D. İş Karar sayılı ihtiyati haciz kararına dayanak yapılan, yine Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo senetlerine özgü takibine esas olan, 111.000,00-Euro bedelli 28/05/2018 düzenleme tarihli 18/06/2018 vade tarihli alacaklısı … olan bonodaki imza müvekkili …’ya ait olmadığını, dayanak kambiyo senedindeki imzanın müvekkile ait olmamasından dolayı takip alacaklısına borçlarının bulunmadığını, senet metninde yapılacak imza incelemesi yanında ayrıca yine senedin üst kısmındaki rakam bölümünde metninde bulunan senet bedelindeki rakamlar (111.000,00-Euro) ile senedin iç kısmındaki metin bölümündeki bedelinin yazı kısmında (Yüzonbirbin Euro) tahrifat ve eklemelerin yapılmış olduğu, müvekkili takip borçlusunun mahkeme huzurunda alınacak imza örnekleri ve daha önceki medarı tatbik imzalarının celbi ile yapılacak grafolojik inceleme sonucunda anlaşılacağını, senet metninde yapılacak imza incelemesi yanında yine senet metninde bulunan senet bedelindeki rakamlar ile senet bedelinin yazı kısmında tahrifat ve eklemelerin yapılmış olduğunu, buna göre, senet metni içersindeki yazıyla “yüz on bir bin” ifadesinin esasan “on bir bin” iken başına “yüz” kelimesinin eklendiğini, böylece yüz on bir bin meblağlı senede dönüştürüldüğünü, yine senedin üst kısmında meblağ belirtilen yerde rakamla “111.000” ifadesinin esasen “11.000” iken üçüncü bir rakam eklenerek “1” rakamı getirildiğini ve böylece 11.000 meblağlı senedin 111.000 şekline getirildiğini, yine para cinsinde de oynama yapılarak “TL” olan para cinsinin “Euro” ifadesi eklenerek yabancı para alacağına dönüştürüldüğünü, bu şekilde senedin bir çok yerinde oynama ve tahrifat yapılarak 71 yaşındaki müvekkili için büyük oranda gerçek dışı sahte senetle borç yaratıldığını, takip alacağının Türk Lirası cinsinden olduğuna ilişkin matbu kısım iptal edilmeden rakam kısımının (-) işareti ile meblağın önden ve arkadan kapatılmasına karşın sonradan ilave edilmek suretiyle “Euro” ibaresinin eklendiğini, bunların takip dayanağı bononun geçerliliğini ortadan kaldırdığını, takip alacaklısının aynı zamanda konusu suç teşkil eden eyleminden dolayı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/38421 sayılı dosyası ile davalı hakkında resmi evrakta sahtecilik suçundan dolayı soruşturma başlatıldığını, diğer 72.000,00-Euro, 25.000,00-Euro ve 20.000,00-Euro bedelli bonoların da yırtıldığını ve iptal edildiğinı takip borçlusunun müvekkiline söylediğini, takip borçlusu 71 yaşında müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi baskı altında yırtılmış olan 11.000,00-TL bedelli senet parçalarını alıp işyerinden şiddete maruz kalmamak adına derhal uzaklaştığını, takip alacaklısı ve babası Mehmet Kepir’e müvekkili davacının hiçbir borcunun bulunmamasına karşın Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasından sahtecilik ile 111.000,00-Euro bedelli kambiyo senetlerine mahsus takibe maruz kaldığını, gerek takip alacaklısına gerekse takip alacaklısının babası Mehmet Kepir’e herhangi bir borcunun bulunmadığını, işbu davanın açıldığı tarih olarak icra veznesindeki takip borcu kadar paranın davalı alacaklıya ödenmediğini, tedbir kararı verilmez ve borç ödenmiş olursa İİK’nun 72. maddesi gereği iş bu davanın istirdat davası olarak görülmesini ettiklerini beyanla; öncelikle İİK’nun 72/3. maddesinin hükmü gereği Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında haczedilmiş icra veznesinde olan paranın dava sonuna kadar alacaklı davalıya ödenmemesi için teminat karşılığında (takip borcu icra veznesinde mevcut olmakta olup ayrıca %15 teminat karşılığında) ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davacı hakkında takip konusu yapıları 111.000,00- Euro bedelli 18/06/2018 vadeli 28/05/2018 keşide tarihli alacaklısı … olan Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına dayanak bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline, takibin durdurulmasına ve iptaline, icra veznesindeki paranın davalıya ödenmiş olması halinde davanın istirdat davası olarak kabulüne ödenen paranın iadesine, davalının haksız ve kötüniyetli takipte bulunmasından dolayı davacı lehine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davalının tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo senetlerine mahsus takipte gönderilen ödeme emrine ilişkin tebligatin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını, zira tebligata ilişkin tebliğ mazbatası incelendiğinde davacı yanın iddialarında haksız olduğu açıkça ortada olduğunu, Tebligat Kanunu’nun “tebliğ imkansızlığı” durumunu düzenleyen 21. maddesine göre: “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmüne göre, yapılan tebligat usule uygun olduğu veçhile davanın reddi gerektiğini, kendilerince davacı yan aleyhine icra takibi başlatılan Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo senetlerine mahsus takipte takibe konu bono üzetindeki imzanın, borçlu davacıya ait olmadığına ilişkin davacı yan tarafından ileri sürülen iddianın gerçeklikten uzak olduğunu, zira takibe konu bono üzerindeki imzanın borçlu davacıya ait olduğunu ve davacının eli ürünü olduğunu, bu hususun davacı yan tarafından dosyaya sunulmuş olan vekaletnameden bile açıkça anlaşıldığını, dosya kapsamında davacı yan tarafından sunulmuş olan vekaletname ile ilgili kurumlardan celp edilecek belgelerden de açıkça anlaşılacağı üzere takibe konu bono üzerindeki imzanın borçlu davacıya ait olduğunu, bu nedenle davacı yanın imza itirazının reddi gerektiğini, davacının iddiaları nazara alındığında kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte takibe konu bononun açık bono olduğunun kabulü halinde bile cevap dilekçesinde belirttiği emsal Yargıtay kararında açıkça ifade edildiği üzere 6102 sayılı TTK’nun 680. maddesine göre; “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası hamile karşı ileri sürülemez; meğer ki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağıı bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.” hükmünün mevcut olduğunu, bu anlamda hukuk sistemimizde açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğunu, açık bono düzenlenmesi durumunda ise açık bononun aradaki anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının kural olarak hamile karşı ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığını, yine 6100 saydı HMK’nun 201. maddesine göre; “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmü gereğince davacının iddialarını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davacı yanın söz konusu iddialarının ayrıca kötüniyetli ve hukuka aykırı olduğunu beyanla müvekkili aleyhine ikame edilen işbu davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına, alacağın ve 10’u oranında para cezasına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca icra takip dosyasına, takibe dayanak yapılan senede, tanık ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının Uyap kayıtları celp olunmuştur. İncelenmesinde … tarafından … hakkında 28/05/2018 keşide tarihli ve 18/06/2018 vadeli tarihli 111.000,00-Euro bedelli senede dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, alacaklı vekili Av. …’in 11/12/2018 tarihinde Uyap sistemi üzerinden gönderdiği dilekçe ile icra takip dosyasından feragat ettiğini bildirdiği görülmüştür.
Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasının incelenmesinde … tarafından … hakkında 28/05/2018 keşide tarihli ve 18/06/2018 vadeli tarihli 111.000,00- Euro bedelli senede dayalı olarak ihtiyati haciz kararı talebinde bulunulduğu, mahkemece 03/07/2018 tarihli karar ile talebin kabulü ile 111.000,00-Euro için borçlunun taşınır veya taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine borca yetecek miktarda İİK’nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği görülmüştür.
Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/592 Esas ve 2018/183 Esas sayılı dava dosyaları incelenmiştir.
Yargılama sırasında taraflarca bildirilen tanıklar usulünce dinlenmişlerdir.
Davacı tanığı … duruşmada; “Davacı benim eniştem olur. Ben dava konusu senetlerin nasıl ne ortamda düzenlendiğini bilmem. Bir gün eniştemin yanına oturmaya gittiğimde kendisini kan ter içerisinde rahatsız bir vaziyette gördüm. Bana dükkan alacaktık, senet imzalattılar, sonra da dükkanı vermediler. Çaycısı ve üç oğlu beni tartakladı, bana küfür ettiler dedi. Benim konuyla ilgili bildiğim budur. Dükkanın tapusu halen arsa gözüküyormuş, eniştem de dükkanı almaktan vazgeçtim dedi. Ben 54 yaşındayım. Davacıyı 44 senedir tanırım. Bu adam borç verir, borç almaz. Daha önce borç aldığını hiç duymadım. Malı mülkü çoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … duruşmada, “Davacı benim ablamın eşi yani eniştem olur. Aşağı yukarı eniştem olalı 50 yıl geçmiştir. Davacı eniştemin evine oturmaya gittiğimizde bize dükkan alacağını ancak bu alma işinin olmadığını, senetlerin kendisine verilmediğini, tartaklandığını anlattı. İtilip kakıldığını anlattı. Kendi gözümle göndüğüm bir durum yoktur. Eniştemin geliri çok iyidir. Her şeyi var, parası da var. Eniştem borç alacak değil, borç verecek durumdadır. Hiç borç almaz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … duruşmada; “Davacı benim eşim olur. Benim eşim davalıdan dükkan alacaktı, ancak tapudan dükkanın yeri arsa çıkmış. Eşim de bunun üzerine almaktan vazgeçti. Sonra davalılar senetleri vermediler. Eşimi davalının bürosunda tartaklamışlar. Ben büroyu görmedim, yerini bilmiyorum. Eşime ağıza alınmayacak kelimeler etmişler. Üç oğlu, bir baba ve bir de orada çalışan bayan eşime olmadık hakaretler etmişler. Eşim kalp hastasıdır, Almanyadan emeklidir. Benim eşim kimseden bir kuruş borç almadı. Borç verdik ama eşim hiç borç almadı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı tanığı … duruşmada; “Ben olayın olduğu gün davalıların dükkanındaydım. Şu an duruşma salonunda davacı vekilinin yanında duran ismini tam bilmediğim, ama simaen bildiğim davacı ve bacanağım olan Mehmet Kepir’in çocukları ile beraber geldiler. Davalı … da içlerinde idi. Tapudan geldiler. Tapudan gelenler arasında dükkanda çalışan ……. da vardı. Davacı 3-5 ay sonra beni darp ettiler diye dava açtı, ama böyle birşey hiç olmadı. Bacanağım ve çocukları bu nedenle tutuklandı. Ben davacı vekilinin yanına gittim. Biz şikayetimizden vazgeçeceğiz, siz de senetlerden vazgeçin, 95.000,00-Euro verin diye talepte bulundu. Sonra oradan çıkıp bacanağımın avukatına gittik. O da senetlerden vazgeçin, ben 15 gün içinde bunları tahliye ettireceğim diye vaatte bulundu. Daha sonra avukatın bürosundan çıktık. Davadan vazgeçilip geçilmediğini bilmiyorum. Ben senetlerin düzenlenmesi sırasında tarafların yanında değildim. O yüzden senetlerin nasıl düzenlendiğini, hangi ortamda düzenlendiğini görmedim. Zannedersem davalı taraf icra takibinden feragat etti ve bu yüzden de tahliye edildi. İcra dosyasından tahliye olmak amacıyla vazgeçtiler. Avukatlarla ben de görüştüm, suya düşen yılana sarılır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı … duruşmada; “Davalının babası benim eniştem olur. Bu olaylar nedeniyle tutuklama yapıldı. Eniştemin dükkanına gittim. Bir avukatla görüşelim, işleriniz kaldı dedim. Sonra avukatla görüştük, icradan vazgeçin, 15 gün içinde tahliye ettiririm dedi. Burakhan’ın kardeşi bana biz icradan vazgeçersek suçlu duruma düşeriz dedi. Ben yeğenime babanızın kardeşinizin çıkması için icradan vazgeçin dediğim halde yeğenim….. olmaz dedi. Ben dava konusu senetlerin düzenlendiği sırada tarafların yanında değildim, düzenlenirken görmedim. Eniştem davacıya dükkan sattık sonra geri vazgeçildi dedi. Ben bu konuyla ilgili başka birşey bilmiyorum . Avukat davadan vazgeçerseniz ben bunların çıkarırım dedi, zararı öderseniz cezadan indirim olur diye birşey söylemedi. Yukarıdaki ifademde davadan vazgeçerseniz şeklindeki kastım icra takibinden vazgeçersenizdir, böyle söyledi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı asil … isticvap duruşmasında; “Bana gösterdiğiniz senet örneğini inceledim, baktım. Bu senet üzerindeki yazılar ve adıma atfen atılı imza benim el ürünüm değildir. bunlar bana ait değildir. Kepir’lerle 419 m2’lik dükkan almak için pazarlık yaptık. Tapuya gittik. Tapu memuru kayıtları okuduğunda sadece 90 m2 yeri belirsiz arsa vasfı çıktı. Bundan dolayı dükkan almaktan vazgeçtim. Senedi tapuya gitmeden önce davalıya vermiştim. 72.000-Euro’yu 10/09/2018 tarihinde ödeyecektim. Kalan 25.000-Euro’yu da 10/10/2018 tarihinde ödeyecektim. Memurun arsa olmasını söylemesinden sonra ben tapu işlemlerini iptal ettirdim. O zaman davalı taraf almazsan alma, gidelim şu sözleşmemizi yırtalım dedi. Ofisimize gidelim dedi. Beraber davalının ofisine gittik. Ofiste bana hakaret ettiler. Davalı taraf sözleşmemizde 20.000,00 lira yazıyor, bunu vermezsen iş kötü olur dediler. Omzuma çöktüler. Üzerimde para yoktu. Ben onlara 9 bin lira para verdim. Üzerimden sadece bu kadar çıktı. 11.000,00-TL için senet ver dediler. Bir senet yazdılar ben de imzaladım, verdim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak 2018/38421 soruşturma sayılı dosya akıbeti, soruşturma tamamlanıp dava açılmışsa mahkeme adının ve esas numarasının sorularak, işi bitmiş ise soruştura dosyası içinde mevcut 28/05/2018 tanzim, 16/08/2018 vade tarihli 111.000-Euro bedelli senet aslının mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmak üzere istenilmiştir.
Davacı …’nun bol sayıda yazı ve imza örneği mahkememiz huzurunda alınmış, ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılarak ıslak imza ve yazılarının bulunduğu tatbike esas belge asılları celp edilmiştir.
Dava dosyasının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’ne gönderilerek keşidecisi …, lehdarı … olan, 28/05/2018 düzenleme ve 18/06/2018 ödeme tarihli 111.000,00-Euro bedelli senet ön sayfasındaki davacı …’ya atfen atılı bulunan imzaların davacının eli ürünü olup olmadığı, senet içeriğindeki yazıların …’nun eli ürünü olup olmadığı, senet ön yüzünde bulunan bedel kısmına sonradan ekleme yapılıp yapılmadığı hususlarında açıklamalı rapor tanzimi istenilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 22/02/2021 tarihli raporda özetle; “İnceleme konusu senette sorulan husus doğrultusunda sağlıklı bir değerlendirme yapılarak sonuç bildirir rapor tanzim edilebilmesi için; …’nun huzurda inceleme konusu senet kendisine gösterilmeden senet içeriğinin aynı tip harflerle büyük küçük harflere dikkat edilerek dikte suretiyle ve normal yazma hızıyla birçok kez yazdırılması ile elde edilecek tutanakların temin edilerek, mevcutlar ile birlikte kurumumuza gönderilmesinin gerektiği” bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 22/02/2021 tarihli yazısında belirtildiği üzere davacı …’nun dava konusu senet üzerinde içeriğinin kendisine gösterilmeden aynı tip harfler ile küçük ve büyük harfler dikkate alınarak bol sayıda küçük ve büyük harfler dikkate alınmak sureti ile dikte ettirilerek ve normal yazma hızıyla yazı yazdırılmasına karar verilmiştir. Davacı asilin istenen hususlarda yazı ve dava konusu senet üzerine senet içeriği kendisine gösterilmeden aynı tip harfler ile küçük ve büyük harflerin dikkate alınmak sureti ile dikte ettirilerek ve normal yazma hızı ile yazdırılarak bol sayıda yazı, rakam ve imza örneğinin oturarak, ayakta, sağ el ve sol el ile örnekleri alınmıştır. Daha sonra dava dosya yeniden Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’ne rapor tanzim etmeleri amacıyla gönderilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenen 05/01/2022 tarihli raporda özetle; “İnceleme konusu senette atılı basit tersimli borçlu imzaları ile …’nun mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel …’nun eli ürünü olduğu, inceleme konusu senette bulunan yazılar ile …’nun mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’nun eli ürünü olmadığı, inceleme konusu senedin bedel bölümlerinde iddia doğrultusunda ilave yapıldığını gösterir yeterlik ve nitelikte bulgu saptanamadığı hususları” bildirilmiştir.
Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak konuyla ilgili bu mahkemeye açılan 2020/56 Esas sayılı dava dosyasının akıbeti sorulmuştur. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22/01/2022 tarihli cevabi yazısında dosyadan hüküm verildiği, sanıklar hakkındaki belli suçlar yönünden verilen kararların kesinleştiği bildirilmiş, gerekçeli karar ve kesinleşme şerhi örnekleri gönderilmiştir. İncelenmesinde 08/01/2021 tarihli, 2020/56 Esas ve 2021/16 Karar sayılı gerekçeli karar ile “… dosya arasında mevcut belgeler katılan …’ya çekilen ihtar -35764 yevmiye numaralı- dikkate alındığında … adına tapuda kayıtlı olan dükkanın 180.000,00-Euro bedel karşılığında satışı konusunda … ve …’in katılanla anlaşmış oldukları görülmüştür. Sözleşmenin yapıldığı sanıklar şirketinde çalışan olan Fatma beyanlarıyla da sabittir. Sanıklar M………. devredilecek yerin gerçek yüzölçümünü katılandan sakladıkları, tapu devri için tapuya gidildiğinde katılanın satılan yerin 90 m2 toprak arsa olduğunu anlaması üzerine satış işleminden vazgeçtiği, bu durumun tapu müdürlüğünde memur olarak görev yapan tanık Barış …..beyanlarıyla da sabit olduğu, bu sebeple sanık …’ın 111.000,00-Euro’luk borcun kendisine ödenmemesi sebebiyle tapudaki satıştan vazgeçtiği yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, sanıkların katılanın iradesini sakatlayarak baştan beri dolandırıcılık kastıyla hareket etmelerine ve katılanın haklı olarak sözleşmeden dönmesine rağmen cezai şart olarak 20.000,00-TL öngördükleri, katılanın 20.000,00-TL’nın 11.000,00-TL için senet düzenlediği, 11.000,00-TL olarak düzenlenen senedin sanıklar …….tarafından 111.000,00-Euro olarak değiştirilerek Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’ne ait … Esas sayılı dosyasında takibe konulduğu, sanık …’ın müşterisi olan katılana 111.000,00-Euro elden borç vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve her ne kadar senedi takibe koyan kişi …..olsa da yukarıda izah edilmeye çalışıldığı üzere sanıklar ……in baştan beri dolandırıcılık kastıyla iştirak halinde hareket ettikleri, 72.000,00-Euro bedelli senedin de katılan ile sanıklar arasında dükkan alış-verişine ilişkin katılan tarafından alınacak dükkanın ödenecek bedeli ile ilgili yazılıp imzalanan senet olduğu, katılanın tapuda dükkan alımından vazgeçtikten sonra senedin iade edilmeyerek sanık … tarafından sanık İsmail’e ciro ettirildiği ve Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’ne ait 2018/10630 Esas sayılı takip dosyası ile takibe konulduğu sanık …’ın katılanla ticari alışverişinin olmadığını senedi kendisine sanık …’in getirdiğini ve haksız olarak takibe konduğunu ikrar ettiği, Kayseri Kriminal Uzmanlık Raporunda, tetkike konu senetlerin ödeyecek bölümünde atılı bulunan borçlu imzalan ile …’nun mukayese imzaları arasında uygunluk görüldüğü, inceleme konusu senetler üzerinde atılı bulunan borçlu imzalarının, …’nun elinden çıktığı kanaatine varıldığı, tetkike konu, borçlusu …, alacaklısı … olan, 10/07/2018 düzenleme ve 10/09/2018 ödeme tarihli, “72.000 (Yetmişikibin)” Euro değerinde senedin arka yüzündeki “…” içerikli ciranta isim yazısı ve altında atılı bulunan ciranta imzası ile …’ın mukayese yazı ve imzaları arasında uygunluk görüldüğü, senedin arka yüzündeki belirtilen ciranta yazı ve imzasının, … elinden çıktığı kanaatine varıldığı, senedi takibe koyan sanık İsmail olsa da haksız menfaatin sanıklar İsmail, ………t lehine sağlanacağı ve senedin ele geçme şekli değerlendirildiğinde sanıkların iştirak halinde hareket ettiklerinin anlaşıldığı, sanık İsmail’in 111.000,00-Euro’luk senette yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık eylemlerine iştirakinin ise tespit edilemediği, sanığın sadece 72.000,00-Euro’luk senette yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık eylemlerine dahlinin olduğu ve resmi belgede sahtecilik, kamu kurumu aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği, sanıklar ………ın ise iki ayrı senette sahtecilik yaptıkları, mahkememizce incelenen senetlerin aldatma kabiliyetine haiz oldukları ve senetlerin farklı zamanlarda takibe konduğu da anlaşıldığından sahtecilik suçu yönünden zincirleme olarak suçu işledikleri, yine dolandırıcılık suçu yönünden aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla eylemde bulundukları -20.000,00-TL’lık tacir sıfatıyla hareket ettikleri cezai şart ödemesi ile sahte düzenlenen iki ayrı senedi kamu kurumu aracı kılınmak suretiyle takibe konulması- sanık Dilek’in ise sanık…..in talimatlarıyla hareket ettiği ve şirkette büro elemanı olarak çalıştığı, sanığın tapuda katılan üzerindeki taşınmazı kendi üzerine alacak olmasının menfaat teminine yönelik tek başına delil oluşturamayacağı ve sanıkların eylemlerine iştirakinin tespit edilemediği bu bağlamda sanığın atılı suçu işlediği sabit olmadığı anlaşıldığından CMK 223/2-e maddesi gereğince atılı suçtan beraatine karar verilmiş, sanık … hakkında kamu kurum ve kuruluşları, vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit olduğundan, TCK’nun 158/1.d maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, failin kastının ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki dikkate alınarak, sanığın takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına, sanık eylemini 4 kişi olarak işlediği anlaşılmakla TCK’nun 158/3. maddesi gereğince cezasından takdiren 1/2 oranında artırım yapılmasına, yasal şartlar oluşmadığından sanık hakkında TCK’nun 168. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığa verilen cezanın sanığın geçmişi, sosyal ilişkisi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışı, sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezasında TCK’nun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına,ayrıca üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçunu işlediği yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemine uyan TCK’nun 204/1. maddesi gereğince, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler, meydana gelen netice, sanığın dosyaya yansıyan kişiliği nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına, sanığa verilen cezanın sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezasında TCK’nun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına, sanıklar … ve …’in üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcık suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemlerine uyan TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle TCK’nun 158/1-d maddesi maddesi gereğince, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler, meydana gelen netice, sanıkların dosyaya yansıyan kişilikleri nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmalarına, sanıklar eylemlerini 4 kişi olarak işlediği anlaşılmakla TCK’nun 158/3. maddesi gereğince cezasından takdiren 1/2 oranında artırım yapılmasına, sanıkların aynı suç işlelemeleri kararının icrası kapsamında birden fazla eylemde bulundukları anlaşılmakla, eylem sayısı da nazara alınarak TCK’nun 43/1. maddesi gereğince sanıkların cezasında 1/4 oranında artırım yapılmasına, sanıklar hakkında yasal şartlar oluşmadığından TCK’nun 168. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanıklara verilen cezaların sanıkların geçmişi, sosyal ilişkisi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, sanıkların gelecekleri üzerindeki olası etkisi lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezalarında TCK’nun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına ayrıca sanıklar … ve …’in üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemine uyan TCK’nun 204/1. maddesi gereğince, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler, meydana gelen netice, sanığın dosyaya yansıyan kişilikleri nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmalarına, sanıkların aynı suç işlelemeleri kararının icrası kapsamında birden fazla eylemde bulundukları anlaşılmakla, eylem sayısı da nazara alınarak TCK’nun 43/1 maddesi gereğince sanıkların cezasında 1/4 oranında artırım yapılmasına, sanıklara verilen cezanın sanıkların geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, sanıkların gelecekleri üzerindeki olası etkileri lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezalarında TCK’nun 62/1 maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına karar verilerek hüküm kurulmuştur. ..” şeklindeki gerekçe ile sanık … hakkında kamu kurum ve kuruluşları, vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit olduğundan cezalandırılmasına, sanıklar … ve …’in üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcık suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemlerine uyan TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle TCK’nun 158/1-d maddesi maddesi gereğince cezalandırılmalarına, sanıklar … ve …’in üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemine uyan TCK’nun 204/1. maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verildiği, sanıklar …, … ve …’in “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen mahkumiyet kararlarının kesinleştiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, kambiyo yolu ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığına yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti yazılı yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davanın icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olup, davanın niteliği, dava dilekçesinin içeriği, dosyaya sunulmuş belgeler ile mevcut dosya kapsamına göre davacı yönünden ileride telafisi güç zararların doğması ihtimalinin ve buna bağlı olarak davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü için yasaca aranan yaklaşık ispata dair gerekli ve yeterli koşulların bulunduğu anlaşıldığından İİK’nun 72/3. maddesi gereğince davacı tarafından dava değerinin taktiren %15’i oranında nakdi teminat veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu vermesi koşulu ile dava konusu Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinden dolayı icra veznesindeki paranın davalı alacaklıya tedbiren ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.

Taraflar arasında uyuşmazlık; davaya ve takibe konu senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlıkların çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramlar ile yasal mevzuatın irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Eldeki dava, sahtecilik, tahrifat ve bedelsizlik iddialarına dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), İstanbul 2006, s. 302).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233).
Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır (Tanrıver, S.: Medenî Usul Hukuku, C.1, Ankara 2016, s. 844-845).
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.322-323).
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz konusuna değinmek gerekirse, bu husus 2004 sayılı İİK’nun 170. maddesinde düzenlenmiş, bu maddenin üçüncü fıkrasında aynen; “İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.” düzenlemesine yer verilmiş olup, bu hükümle icra mahkemesince incelemenin aynı Kanun’un 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılacağı açıklanmıştır.
İİK’nun 68/a maddesinin 4. fıkrasında ise, “…imza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 447. maddesinin 2. fıkrası gereğince Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar 6100 sayılı HMK’ya yapılmış sayılır. Bu hüküm uyarınca HMK’nın yürürlük tarihinden sonra icra mahkemesinde 6100 sayılı HMK’nın 208, 211 ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun;
“Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi;
“(1) Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.
(2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır.
(3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir.
(4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir”;
“Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi;
“(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir”
“Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;
“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir”. şeklinde düzenlemeler içermektedir.
Buna göre, 6100 sayılı HMK’nun 211/a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 sayılı HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanun’un 211/b maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/10/2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 211. maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur ( Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H.T.:Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1795).
Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir.
Tüm açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı alacaklının davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında … tarafından … hakkında 28/05/2018 keşide tarihli ve 18/06/2018 vadeli tarihli 111.000,00-Euro bedelli senede dayalı olarak icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Alacaklı … vekili Av. …’in tarihinde Uyap sistemi üzerinden gönderdiği dilekçe ile icra takip dosyasından feragat ettiğini bildirdiği görülmüştür. İcra takibinden feragat etmek takibe dayanak senetteki alacaktan feragat etmek anlamında olmadığından bu nedenle davanın konusuz kalmayacağı değerlendirilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo senetlerine özgü takibine dayanak yapılan, 111.000,00-Euro bedelli *** düzenleme tarihli *** vade tarihli alacaklısı … olan bonodaki imza müvekkili …’ya ait olmadığını, ayrıca yine senedin üst kısmındaki rakam bölümünde metninde bulunan senet bedelindeki rakamlar (111.000,00-Euro) ile senedin iç kısmındaki metin bölümündeki bedelinin yazı kısmında (Yüzonbirbin Euro) tahrifat ve eklemelerin yapılmış olduğunu senet metninde bulunan senet bedelindeki rakamlar ile senet bedelinin yazı kısmında tahrifat ve eklemelerin yapılmış olduğunu, buna göre, senet metni içersindeki yazıyla “yüz on bir bin” ifadesinin esasan “on bir bin” iken başına “yüz” kelimesinin eklendiğini, böylece yüz on bir bin meblağlı senede dönüştürüldüğünü, yine senedin üst kısmında meblağ belirtilen yerde rakamla “111.000” ifadesinin esasen “11.000” iken üçüncü bir rakam eklenerek “1” rakamı getirildiğini ve böylece 11.000 meblağlı senedin 111.000 şekline getirildiğini, yine para cinsinde de oynama yapılarak “TL” olan para cinsinin “Euro” ifadesi eklenerek yabancı para alacağına dönüştürüldüğünü, bu şekilde senedin bir çok yerinde oynama ve tahrifat yapılarak müvekkili hakkında gerçek dışı sahte senetle borç yaratıldığını, takip alacağının Türk Lirası cinsinden olduğuna ilişkin matbu kısım iptal edilmeden rakam kısımının (-) işareti ile meblağın önden ve arkadan kapatılmasına karşın sonradan ilave edilmek suretiyle “Euro” ibaresinin eklendiğini ileri sürerek tahrifat ve sahtecilik iddiasında bulunulmuştur.
Davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edilmiş olması ileri sürülerek Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile tebligatın usulsüz olması nedeniyle iptali ile öğrenme tarihinin *** olarak düzeltilmesi talep edilmiş, ayrıca yine aynı mahkemede imzaya ve borca itiraz, senet metninde tahrifat ve bono vasfına sahip olmaması nedeniyle takibin geçici durdurulması istemli itiraz ve şikayet yoluna başvurulmuş, bu talepler Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin *** Esas sayılı dosyasında birleştirilmiş, ancak icra mahkemesinin takibin geçici durdurma taleplerini reddetmiştir.
Mahkememizce Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’den alınan *** tarihli raporda özetle; “İnceleme konusu senette atılı basit tersimli borçlu imzaları ile …’nun mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların kuvvetle muhtemel …’nun eli ürünü olduğu, inceleme konusu senette bulunan yazılar ile …’nun mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu yazıların mevcut mukayese yazılarına kıyasla …’nun eli ürünü olmadığı, inceleme konusu senedin bedel bölümlerinde iddia doğrultusunda ilave yapıldığını gösterir yeterlik ve nitelikte bulgu saptanamadığı hususları” bildirilmiştir.
Mahkememizce Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak konuyla ilgili bu mahkemeye açılan 2020/56 Esas sayılı dava dosyasının akıbeti sorulmuştur. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin *** tarihli cevabi yazısında dosyadan hüküm verildiği, sanıklar hakkındaki belli suçlar yönünden verilen kararların kesinleştiği bildirilmiş, gerekçeli karar ve kesinleşme şerhi örnekleri gönderilmiştir. İncelenmesinde *** Karar sayılı gerekçeli karar ile “… dosya arasında mevcut belgeler katılan …’ya çekilen ihtar -*** yevmiye numaralı- dikkate alındığında … adına tapuda kayıtlı olan dükkanın 180.000,00-Euro bedel karşılığında satışı konusunda *** ve …’in katılanla anlaşmış oldukları görülmüştür. Sözleşmenin yapıldığı sanıklar şirketinde çalışan olan Fatma beyanlarıyla da sabittir. Sanıklar ***devredilecek yerin gerçek yüzölçümünü katılandan sakladıkları, tapu devri için tapuya gidildiğinde katılanın satılan yerin 90 m2 toprak arsa olduğunu anlaması üzerine satış işleminden vazgeçtiği, bu durumun tapu müdürlüğünde memur olarak görev yapan tanık *** beyanlarıyla da sabit olduğu, bu sebeple sanık …’ın 111.000,00-Euro’luk borcun kendisine ödenmemesi sebebiyle tapudaki satıştan vazgeçtiği yönündeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, sanıkların katılanın iradesini sakatlayarak baştan beri dolandırıcılık kastıyla hareket etmelerine ve katılanın haklı olarak sözleşmeden dönmesine rağmen cezai şart olarak 20.000,00-TL öngördükleri, katılanın 20.000,00-TL’nın 11.000,00-TL için senet düzenlediği, 11.000,00-TL olarak düzenlenen senedin sanıklar Ahmet, Burakhan ve Mehmet Kepir tarafından 111.000,00-Euro olarak değiştirilerek Kayseri 1. İcra Müdürlüğü’ne ait … Esas sayılı dosyasında takibe konulduğu, sanık …’ın müşterisi olan katılana 111.000,00-Euro elden borç vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve her ne kadar senedi takibe koyan kişi Burakhan olsa da yukarıda izah edilmeye çalışıldığı üzere sanıklar Burakhan, Mehmet ve Ahmet’in baştan beri dolandırıcılık kastıyla iştirak halinde hareket ettikleri, 72.000,00-Euro bedelli senedin de katılan ile sanıklar arasında dükkan alış-verişine ilişkin katılan tarafından alınacak dükkanın ödenecek bedeli ile ilgili yazılıp imzalanan senet olduğu, katılanın tapuda dükkan alımından vazgeçtikten sonra senedin iade edilmeyerek sanık … tarafından sanık İsmail’e ciro ettirildiği ve Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’ne ait *** Esas sayılı takip dosyası ile takibe konulduğu sanık …’ın katılanla ticari alışverişinin olmadığını senedi kendisine sanık …’in getirdiğini ve haksız olarak takibe konduğunu ikrar ettiği, Kayseri Kriminal Uzmanlık Raporunda, tetkike konu senetlerin ödeyecek bölümünde atılı bulunan borçlu imzalan ile …’nun mukayese imzaları arasında uygunluk görüldüğü, inceleme konusu senetler üzerinde atılı bulunan borçlu imzalarının, …’nun elinden çıktığı kanaatine varıldığı, tetkike konu, borçlusu …, alacaklısı *** olan, *** düzenleme ve *** ödeme tarihli, “72.000 (Yetmişikibin)” Euro değerinde senedin arka yüzündeki “…” içerikli ciranta isim yazısı ve altında atılı bulunan ciranta imzası ile …’ın mukayese yazı ve imzaları arasında uygunluk görüldüğü, senedin arka yüzündeki belirtilen ciranta yazı ve imzasının, … elinden çıktığı kanaatine varıldığı, senedi takibe koyan sanık İsmail olsa da haksız menfaatin sanıklar İsmail, … lehine sağlanacağı ve senedin ele geçme şekli değerlendirildiğinde sanıkların iştirak halinde hareket ettiklerinin anlaşıldığı, sanık İsmail’in 111.000,00-Euro’luk senette yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık eylemlerine iştirakinin ise tespit edilemediği, sanığın sadece 72.000,00-Euro’luk senette yapılan sahtecilik ve dolandırıcılık eylemlerine dahlinin olduğu ve resmi belgede sahtecilik, kamu kurumu aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği, sanıklar …..ın ise iki ayrı senette sahtecilik yaptıkları, mahkememizce incelenen senetlerin aldatma kabiliyetine haiz oldukları ve senetlerin farklı zamanlarda takibe konduğu da anlaşıldığından sahtecilik suçu yönünden zincirleme olarak suçu işledikleri, yine dolandırıcılık suçu yönünden aynı suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla eylemde bulundukları -20.000,00-TL’lık tacir sıfatıyla hareket ettikleri cezai şart ödemesi ile sahte düzenlenen iki ayrı senedi kamu kurumu aracı kılınmak suretiyle takibe konulması- sanık ….in ise sanık …in talimatlarıyla hareket ettiği ve şirkette büro elemanı olarak çalıştığı, sanığın tapuda katılan üzerindeki taşınmazı kendi üzerine alacak olmasının menfaat teminine yönelik tek başına delil oluşturamayacağı ve sanıkların eylemlerine iştirakinin tespit edilemediği bu bağlamda sanığın atılı suçu işlediği sabit olmadığı anlaşıldığından CMK 223/2-e maddesi gereğince atılı suçtan beraatine karar verilmiş, sanık … hakkında kamu kurum ve kuruluşları, vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit olduğundan, TCK’nun 158/1.d maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, failin kastının ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saiki dikkate alınarak, sanığın takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına, sanık eylemini 4 kişi olarak işlediği anlaşılmakla TCK’nun 158/3. maddesi gereğince cezasından takdiren 1/2 oranında artırım yapılmasına, yasal şartlar oluşmadığından sanık hakkında TCK’nun 168. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığa verilen cezanın sanığın geçmişi, sosyal ilişkisi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışı, sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezasında TCK’nun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına,ayrıca üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçunu işlediği yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemine uyan TCK’nun 204/1. maddesi gereğince, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler, meydana gelen netice, sanığın dosyaya yansıyan kişiliği nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına, sanığa verilen cezanın sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, sanığın geleceği üzerindeki olası etkisi lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezasında TCK’nun 62/1 maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına, sanıklar … ve …’in üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcık suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemlerine uyan TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle TCK’nun 158/1-d maddesi maddesi gereğince, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler, meydana gelen netice, sanıkların dosyaya yansıyan kişilikleri nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmalarına, sanıklar eylemlerini 4 kişi olarak işlediği anlaşılmakla TCK’nun 158/3. maddesi gereğince cezasından takdiren 1/2 oranında artırım yapılmasına, sanıkların aynı suç işlelemeleri kararının icrası kapsamında birden fazla eylemde bulundukları anlaşılmakla, eylem sayısı da nazara alınarak TCK’nun 43/1. maddesi gereğince sanıkların cezasında 1/4 oranında artırım yapılmasına, sanıklar hakkında yasal şartlar oluşmadığından TCK’nun 168. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, sanıklara verilen cezaların sanıkların geçmişi, sosyal ilişkisi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, sanıkların gelecekleri üzerindeki olası etkisi lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezalarında TCK’nun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına ayrıca sanıklar … ve …’in üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemine uyan TCK’nun 204/1. maddesi gereğince, suç konusunun önem ve değeri, suçun işlenmesindeki özellikler, meydana gelen netice, sanığın dosyaya yansıyan kişilikleri nazara alınarak takdiren ve teşdiden cezalandırılmalarına, sanıkların aynı suç işlelemeleri kararının icrası kapsamında birden fazla eylemde bulundukları anlaşılmakla, eylem sayısı da nazara alınarak TCK’nun 43/1. maddesi gereğince sanıkların cezasında 1/4 oranında artırım yapılmasına, sanıklara verilen cezanın sanıkların geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, sanıkların gelecekleri üzerindeki olası etkileri lehine takdiri indirim nedeni kabul edilmekle cezalarında TCK’nun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmasına karar verilerek hüküm kurulmuştur. ..” şeklindeki gerekçe ile sanık … hakkında kamu kurum ve kuruluşları, vb. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit olduğundan cezalandırılmasına, sanıklar … ve …’in üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcık suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemlerine uyan TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle TCK’nun 158/1-d. maddesi maddesi gereğince cezalandırılmalarına, sanıklar … ve …’in üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemine uyan TCK’nun 204/1. maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verildiği, sanıklar …, … ve …’in “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen mahkumiyet kararlarının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından; ayrıca ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusunu düzenleyen kurallar üzerinde de durulması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesine göre; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” Dolayısıyla ceza mahkemesince verilen beraat karar’ı; kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacaktır. Bu doğrultuda maddi vakıanın tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayıcı olup ceza mahkemesince bir maddi vakıanın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-92 E 2018/1362 K sayılı kararı).
Öte yandan, ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması mümkün bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulu’nun 11/10/1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 1989/472 K.; 27/04/2011 tarihli ve 2011/17-50 E., 2011/231 K.; 09/04/2014 tarihli ve 2013/4-1008 E., 2014/490 K.; 07/07/2021 tarihli ve 2017/4-1332 E., 2021/973 K. sayılı kararları).
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, bononun bedelsiz olduğu, takibe konu bonoda davacıya atfen atılı bulunan imzanın davacı …’ya ait olmadığı, senet metni içersindeki yazıyla “yüz on bir bin” ifadesinin esasan “on bir bin” iken başına “yüz” kelimesinin eklendiğini, böylece yüz on bir bin meblağlı senede dönüştürüldüğü, yine senedin üst kısmında meblağ belirtilen yerde rakamla “111.000” ifadesinin esasen “11.000” iken üçüncü bir rakam eklenerek “1” rakamı getirildiği ve böylece 11.000 meblağlı senedin 111.000 şekline getirildiği ve yine para cinsinde de oynama yapılarak “TL” olan para cinsinin “Euro” ifadesi eklenerek yabancı para alacağına dönüştürüldüğü iddialarında bulunmuştur. Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin *** Karar sayılı gerekçeli karar ile sanık … hakkında kamu kurum ve kuruluşları, v.b. tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri sabit olduğundan cezalandırılmasına, sanıklar … ve …’in üzerilerine atılı nitelikli dolandırıcık suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemlerine uyan TCK’nun 37/1. maddesi delaletiyle TCK’nun 158/1-d. maddesi maddesi gereğince cezalandırılmalarına, sanıklar … ve …’in üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” suçunu işledikleri yapılan yargılama ve toplanan delillerle sabit olmakla eylemine uyan TCK’nun 204/1. maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verildiği, sanıklar … ve …’in “resmi belgede sahtecilik” suçundan verilen mahkumiyet kararlarının kesinleştiği anlaşılmıştır. Buna göre ceza mahkemesinde maddi bir vakıanın varlığına yani takibe dayanak yapılan dava konusu senedin üzerinde tahrifat yapıldığı ve sahtecilik suçunun işlendiğine ilişkin kesinleşmiş kabule göre bu hususların hukuk mahkemesince yeniden tartışılması olanaklı değildir.
Yargılama sonunda tüm dosya kapsamına göre; dava konusu senedin sahte olarak üretilerek icra takibine dayanak yapıldığı, bu senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı görüş ve kanaatine varılmış olmakla davanın kabulü ile Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan keşidecisi …, lehtarı … olan, *** düzenleme tarihli ve *** ödeme tarihli 111.000,00-Euro bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde takibe konu bononun iptaline, yargılama sırasında davalının icra takibinden feragat etmiş olması nedeni ile takibin iptaline konu talebin konusuz kalmasından dolayı bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacı taraf dava dilekçesinde kötüniyet tazminatı da talep etmiştir. Dava konusu senedin bedelsiz olması ve sahtecilik yoluyla bedelinin ve para cinsinin değiştirilerek takibe konu edildiği anlaşılmakla davacının bu talebinin kabulü ile İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca 638.649,44-TL alacağın takdiren %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yine yasal koşulları bulunmadığından dolayı davalının %20 oranında icra inkar tazminatı ve %10 oranında para cezası uygulanması istemlerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile Kayseri Kapatılan 1. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan keşidecisi …, lehtarı … olan, *** düzenleme tarihli ve *** ödeme tarihli 111.000,00-Euro bedelli bonodan dolayı davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca hüküm kesinleştiğinde takibe konu bononun iptaline,
3-Yargılama sırasında davalının icra takibinden feragat etmiş olması nedeni ile takibin iptaline konu talebin konusuz kalmasından dolayı bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca 638.649,44-TL alacağın takdiren %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Koşulları bulunmadığından davalının %20 oranında icra inkar tazminatı ve %10 oranında para cezası uygulanması istemlerinin reddine,
6-Alınması gereken 43.626,14-TL nisbi karar ve ilam harcından davacıdan peşin olarak alınan 10.906,54-TL peşin dava harcının mahsubu ile bakiye 32.719,60-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan 35,90-TL başvurma harcı ve 10.906,54-TL peşin dava harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yapılan 34,00-TL elektronik tebligat gideri, 37,50-TL müzekkere gideri, 0,35-TL KEP gideri, 268,60-TL tebligat gideri, 1.195,00-TL Adli Tıp Kurumu’na dosya gönderme (gidiş ve dönüş posta gideri), torba ve fatura bedeli olmak üzere toplam 1.535,45-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Hükmün mahiyeti gereği, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın kararın kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
10-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 48.982,47-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Hükmün mahiyeti gereği, davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/05/2022

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır