Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/421 E. 2021/817 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2*** Esas – ***

T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

BAŞKAN : ***
ÜYE : ***
ÜYE : ***
KATİP : ***

DAVACI : ***
VEKİLİ : Av.
DAVALI : ***
VEKİLİ : Av.

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılıp bitirilen açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı aleyhine 24/12/2015 tarihinde Kayseri 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 1.164.986,65-TL fatura ve 570.741,78-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.735.728,43-TL bedelle takip başlattığını, davacının alacağının 58 adet faturaya dayandığını, bahse konu takibin kesinleştiğini ve davacı malları üzerine hacizler konduğunu, davalı tarafça davacının yaptığı ödemelerin ticari defterlere kaydetmediğini, sadece lehe işlemleri kaydettiğini, davacının davalıya hem anapara hem de faiz borcu olmadığını, davalının ticari defterlerinin lehine delil olamayacağını, çünkü davacı tarafça yapılan bir kısım ödemelerin kaydedilmediğini, davalının ticari defterlerine işlemediği ödemelerin dilekçe ekinde 15 madde halinde sunduklarını, söz konusu ödemelerin davalı şirket tarafından resmi muhasebe kayıtlarına kasıtlı olarak işlenmediğini, bu ödemeler resmi kayıtlara işlendiğinde davacının davalıya borçlu değil, alacaklı olduğunun görüleceğini, davalı tarafından kayıtlara yansıtılmayan davacı ödemelerine ilişkin faks ve imzalı fotokopi belgelerin delil başlangıcı olarak dosyaya sunduklarını, davacı şirket ortaklarının babası …’in hisse devrinden kaynaklanan 1.200.000,00-TL alacağının davacı şirket hesaplarına mahsubunun yapılmadığını, icra takibinde borcun sebebi olarak 58 adet fatura gösterildiğini ve 10,50 oranında faiz talep edildiğini, davacının takip öncesi dönem için temerrüde düşürülmediğini ileri sürerek davacının davalı tarafça Kayseri *** İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile talep edilen faturalardan borçlu olmadığının tespitine; temerrüt ihtarı çekilmeksizin davacının faiz kaynaklı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin; davalının eski ortağı …’in çocuklarının şirketi olduğunu, …’in ortaklığı zamanında davalı şirketin İstanbul bölgesi distribütörlüğünü aldığını ve buna göre de davalı şirket ile davacı şirket arasında ticaret gerçekleştiğini, davacı şirketin davalı şirketten bol miktarda mal temini sağladığını, edimini yerine getirmemesi nedeniyle …’in ortaklık ilişkisi bozulduğunu ve hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını, birikmiş borçların tahsili amacıyla takip başlatıldığını ve hacizler yapıldığını, açılan ishtihkak davalarının reddedildiğini, … tarafından Kayseri *** Asliye Ticaret Mahkemesi’nde *** Esas sayılı dava dosyası ile hisse devir bedelinin ödenmediğinden bahisle dava açıldığını, söz konusu davanın derdest olduğunu, adı geçen …’in bahse konu davada önce hisse devir sözleşmesinde belirtilen 1.200.000,00-TL’nın …’nın borcundan düşüleceğinin kararlaştırılmasına rağmen bunun yapılmadığını belirttiğini, daha sonra … ile ilgilisinin olmadığını ileri sürdüğünü, bu davanın derdest olduğunu, davalının malların bedelsiz olduğunu ileri sürdüğünü, takip konusu faturalara ilişkin malların davalıya teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyesi, müşteri sipariş teyit formu, sevkiyat ve mal teslim formu ile nakliye belgelerinin mevcut olduğunu, davacının ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğüne yönelik hukuki temeli olmadığını, ödeme emrinin iptali için dava açmadığını, davacının ticari defterlerini ibrazdan kaçındığını, 2012 yılı ve öncesinden 1.501.637,57-TL alacaklı olduğunu ileri sürdüğünü 6 yıl öncesinden böyle yüksek tutarlı alacağı talep etmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının …’in hisse bedeli olan 1.200.000,00-TL’lık kısmının ***’nın borcuna mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını beyan ettiğini, bunun borcu ikrar anlamına geldiğini, 06/02/2012 tarihi itibariyle davalıya en az 1.200.000,00-TL borçlu olduğunu, davacının bu belgenin aksine olan beyanları ve bu belgeden önceki tarihlerde düzenlendiğini beyan ettiği belgeler, ödeme dekontları ve diğer tüm belgelerin hukuken bir hükmü olmadığını, davacının 1.200.000,00-TL’nin mahsup edilmediğine ilişkin beyanının gerçeği yansıtmadığını, icra takibinde 06/02/2012 tarihinden sonraki borçların talep edildiğini, davacının dayandığı faks belgelerinin orijinallerinin dosyaya ibrazı gerektiğini, bu faksların …’in ortaklığı döneminde çekilen fakslar olduğunu, sunulan hesap kartının tüm hesapları kapsamadığını, hiçbir satış faturasının kayıtlı olmadığını, davacının borcunun sıfırlandığı iddiasının hukuki bir değeri olmadığını, davacının davalıya 1.057.052,75-TL borcu bulunduğunu, 06/02/2012 tarihi sözleşmede …’in davalı şirketten olan 1.200.000,00-TL hisse bedeli alacağının davacı …’nın borcuna mahsup edileceğinin kararlaştırıldığının davacının kabulünde olduğunu, buna göre 06/02/2012 tarihi öncesine ait ödeme ya da borçtan kurtulmaya yönelik iddia edilen belgelerin hukuken hükmünün olmadığını, davacının sunduğu örnek muavin defter kayıtlarının geçerliliği olmadığını, eksik ve tutarsız olduğunu, davacının takipten önceki dönem için faize itiraz ettiğini, distribütörlük sözleşmesinin …6. maddesinde sipariş tarihinin ödeme günü olarak taraflarca kararlaştırıldığını, davacının faize itirazının haksız olduğunu, davacının dürüstlük kuralına aykırı davrandığını açtığı davaların sayısının 5 olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca Kayseri 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, takip dayanağı faturalara, cari hesap ekstrelerine, vergi dairesi kayıtlarına, ticari defter ve kayıtlarına, tanık beyanlarına, ödeme belgelerine, noter ihtarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Taraflarca dayandıkları deliller dava dosyasına ibraz edilmiştir.
Kayseri 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir. Takip dosyasının incelemesinde; … İnşaat Yapı Elemanları San. Tic. A.Ş. tarafından borçlu … Kompozit Yatırım İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Dış Ticaret Ltd. Şti. aleyhine 24/12/2015 tarihinde 58 adet muhtelif faturaya dayalı olarak 1.164.986,65-TL asıl alacak ve 570.741,78-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.735.741,78-TL alacağın tahsili istemiyle ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, borçlu davalı tarafından itiraz edilmediğinden davalı borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği görülmüştür.
HMK’nun 222. ve TTK’nun 83. maddesi gereğince taraflara uyuşmazlık konusu dönemlere ilişkin tüm ticari defterleri ibraz etmesi veya ibraz etmesi mümkün değilse bilirkişi incelemesine hazır edecek defter ve kayıtları bilirkişiye sunacak kişinin adını soyadını ve telefon numarasını bildirmesi için kesin süre verilmiş, taraflarca kesin süre içinde beyanda bulunmuşlardır.
Tüm delil ve belgeler toplandıktan sonra dosyanın mali müşavir bir bilirkişiye tevdi ile, dosyaya sunulmuş davalının ticari defter kayıt ve belgeleri ile mali müşavir bilirkişiye davacı vekilince müvekkili şirketin dava dilekçesinde yazılı merkezi ve adresinde incelemeye hazır olduğunu bildirdiği ilgili ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme yapmak üzere yetki de verilerek gerek davacı tarafın gerekse davalı tarafın uyuşmazlık konusu dönemlere ait ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmak üzere öncelikle ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadıkları, açılış ve kapanış tastiklerinin olup olmadığı, tarafların ticari defter kayıt ve belgelerine göre davacı ile davalı arasındaki ticari ilişki, faturalar, varsa ödemelerin kayıt durumunun ne olduğu, tespit edilerek dosyaya sunulan diğer delil belgel ve beyanlar, iddia ve cevaplarda birlikte incelenip değerlendirilmek suretiyle neticeten tarafların ticari defter kayıt ve belgelerine göre gerek davaya konu Kayseri 6 İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasındaki dayanak faturalara ilişkin takip dosyası ve icra takip tarihi itibariyle gerekse işbu davanın açıldığı tarih itibariyle davalının davacıdan bir alacağının olup olmadığı, alacağı varsa dayanaklarının neler ve miktarının da ne kadar olduğu, (icra takip dosyasına istenen asıl alacak ve işlemiş faiz ile ferilerine ilişkin her bir alacak kaleminin türü ve miktarı ile de karşılaştırılarak) hakkında ayrıntılı, gerekçeli, mahkememizin, tarafların ve BAM’ın denetimine elverişli ve açık olacak şekilde ve hesaplamaları gösterir biçimde rapor sunmalarının istenilmesine karar verilmiştir.
Muhasebeci bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen ***2019 tarihli raporda özetle; “Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerle taraflara ait ticari defterlerin incelenmesinden ulaştığımız bulgulara göre; 1. Davalının davacı aleyhine başlatmış olduğu takip talebinde 58 adet fatura ile 1.164.986,65-TL alacak talebinde bulunduğu; söz konusu faturaların tamamının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı tarafça sunulan muavin defter kaydı ile de bu faturaların kabul edildiği, derdest davada davacının takip konusu faturalardan borçlu olmadığını ileri sürdüğüne göre ödemeyi ispatlaması gerektiği, 2. Davalının aleyhine delil teşkil eden ticari defter kayıtlarında davacının davalıya birçok ödemesinin gözüktüğü, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için bu ödemelerden hangilerinin takip konusu faturalara sayılacağının önem kazandığı, bu husustaki yasal düzenlemenin TBK’nun 101 ve 102. maddelerinde yer aldığı, söz konusu madde hükmü ve Yargıtay 19. H.D’nin 2013/3137 Esas ve 2013/5405 Karar sayılı içtihadına göre takip konusu faturalardan sonra yapılan ödemelerin takip konusu faturalara sayılması gerektiği, yapılan ödeme tutarının takip konusu fatura tutarından fazla olması sebebiyle davalının davacıdan takip konusu faturalardan alacaklı olmadığı” anlaşılmıştır.
Bu rapora vaki itirazlar üzerine dosyanın rapor veren bilirkişiye tevdiine, tarafların iddia ve savunmaları, sunulan deliller önceki rapora karşı beyan ve itirazları ile gerekli görüldüğünde ticari defter ve kayıtlarının yerinde incelenmesi ve düzenlenecek rapor dayanak yapılacak olupta dosya içinde bulunmayan kayıt ve belge olursa bunların birer suretini de eklemek koşuluyla davalı tarafın itirazları yönünden inceleme ve değerlendirilmesi yapılarak ek rapor tanzim etmesi için bilirkişiye yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Muhasebeci bilirkişi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen *** tarihli ek raporda özetle; “Davalının davacıdan olan cari hesap alacağını takip konusu yapmadığı, sadece 58 adet faturaya dayalı takip yaptığı, hal böyle olunca davalının takip konusu faturalardan alacaklı olup olmadığının tespiti gerektiği, takip konusu ilk faturadan sonra yapılan ödemelerin takip konusu faturalara sayılacağı, yapılan ödemelerin takip konusu faturalardan yüksek olması sebebiyle davacının bahse konu takipte belirtilen faturalardan borçlu olmadığının anlaşıldığı, netice itibariyle kök raporumuzda belirtmiş olduğumuz görüş ve kanaatlerimizde bir değişiklik bulunmadığı” bildirilmiştir.
Bilirkişi rapor ve ek raporuna davalı tarafın ayrıntılı beyan ve itirazları ile talebi dikkate alınarak yeniden bilirkişi incelenmesi yaptırılmasına, HMK’nun 267 ve 268. maddeleri gereğince bilirkişi heyetinin resen seçilecek bir muhasebeci bilirkişi ile bir borçlar mevzuatı alanında uzman bilirkişiden oluşturulmasına, HMK’nun 268. maddesi gereğince bilirkişilere tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapma ve düzenleyecekleri rapora esas alacakları olupta dosya içinde bulunmayan kayıt ve belgeler olursa bunların birer suretini alıp raporlarına ekleme yetkisi verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereğince taraf defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin bulunup bulunmadığı, davacının iddia ettiği ödemelerin icra takibinden önce yapılmış olması nedeniyle bu ödemelerin tarafların özellikle davalının defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, takibe dayanak faturalar ile takip dışı diğer faturalar ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tümü değerlendirilip davalının açıklamasız olarak yaptığı ödemelerin ilk muaccel olan alacaktan itibaren takibe dayanak fatura alacaklarına ilişkin borcu söndürmeye başlayacağı ihtimaline göre tüm fatura, sunulan deliller, kayıtlar, beyan ve belgeler dikkate alınarak takip konusu faturalar nedeniyle davacının davalıya dava tarihi itibariyle ve takip tarihi itibariyle borcu olup olmadığı varsa miktarının ne kadar olduğu, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, beyan ve deliller karşısında takip tarihinden önce davacının temerrüde düşürülüp düşürülmediği, temerrüdü söz konusu ise temerrüt tarihinden itibaren takip tarihine kadar işleyen faiz miktarının kaç TL olduğu hususlarında daha önce alınan bilirkişi raporu ve ek raporu ile bunlara karşı tarafların beyan ve itirazları da incelenmek suretiyle önceki raporların benimsenen ve benimsenmeyen yönleri tartışılıp irdelenmek suretiyle hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine, karar verilmiştir.
Nitelikli hesap bilirkişisi … ile mali müşavir bilirkişi …’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 28/02/2020 tarihinde düzenlenen raporda özetle; “1-Davacı/borçlunun, icra takip tarihi itibariyle ana para borcunun 249.529,51-TL olduğuna(Talep edilen alacak 1.164.986,65-TL), 2-Davacı/borçlunun, icra takip tarihi itibariyle ana paraya işlemiş faiz borcu toplamının 104.621,22-TL olduğu (Talep edilen 570.741,78-TL), 3-Davacı/borçlunun icra takip tarihi itibariyle ana para ve işlemiş faiz ile birlikte toplam borcunun 354.150,73-TL olduğu (Talep edilen toplam alacak 1.735.728,43-TL), 4-Taraflar arasındaki ticari ilişkinin geneli, tarafların mali kayıtları ve davacı/borçlu tarafından yapılan ödemeler İle borçtan mahsubu gereken tutarlar dikkate alındığında, davacı/borçlunun icra takip tarihi itibariyle 1.381.577,70-TL borçlu olmadığı” bildirilmiştir.
Tarafların talep ve itirazları dikkate alınarak dosyanın ***/2020 tarihli raporu düzenleyen bilirkişilere tevdine, taraf vekillerinin ***/2020 tarihli rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda inceleme, araştırma ve gerekiyorsa hesaplama yapılarak itirazları karşılar nitelikte değerlendirmeler yapılması, ayrıca işlemiş faiz talebi yönünden Yargıtay 19. H.D.’nin 2018/108 Esas ve 2018/6569 Karar sayılı, 2017/3266 Esas ve 2018/4228 Karar sayılı emsal kararlarında görüleceği üzere takipte talep edilen temerrüt faizi hesabında TTK’nun 1530. madde hükmünün uygulanamayacağı, takipten önce alacaklının borçluyu temerrüde düşürmesi gerektiği ve önceki raporda dava tarihi itibari ile hesaplama ve değerleme yapılmadığı ve icra takip tarihi dikkate alındığı görülmekle tüm bu hususlar göz önünde bulundurularak tarafların itirazlarını karşılar mahiyette takip ve dava tarihini kapsar nitelikte davalının davacıya borçlu olup olmadığını, borçlu ise gerekçeli açıklamalı denetime elverişli ek rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Nitelikli hesap bilirkişisi … ile mali müşavir bilirkişi …’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen ***/2021 tarihinde düzenlenen ek raporda özetle; “Kök raporda belirtildiği gibi, davacı/borçlunun icra takip tarihi itibariyle ana para borcunun 249.529,51-TL olduğu, temerrüt oluşmadığından ana para borcuna işlemiş faiz hesaplaması yapılmasına yer olmadığına, kök rapordaki kanaatlerinde bir değişiklik olmadığına, davalı borçlunun icra takip tarihi itibariyle 1.486.198,92-TL borçlu olmadığının tespitine,(alacak talep edilen ana para+faiz toplamı 1.735.728,43 – 249.529,51-TL ana para borcu = 1.486.198,92-TL) mahkemece 1.200.000,00-TL ödeme (alacak/borç mahsuplaşması) ile alacak/borç ilişkisinin sıfırlandığının kabul edilmesi halinde tarafların ticari defter ve kayıtları doğrultusunda davacı/borçlunun icra takip tarihi itibariyle 1.164.031,56-TL borçlu olacağı, davacı vekilinin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu beyan ettiği 19/06/2012 ve 28/03/2013 tarihli yazışmalar itibariyle karşılıklı alacak/borçlu ilişkisinin sıfırlandığının mahkemece kabul edilmesi halinde, davalı/borçlunun icra takip tarihi itibariyle bakiye borcunun bulunmayacağı, bu husustaki hukuki değerlendirme ve taktir yetkisinin mahkemeye ait olduğu” bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle İİK’nun 72. maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Tarafların uyuşmazlık noktalarının ana başlıklarıyla; davacının davalı şirkete Kayseri 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle borçlu olmadığı, bu takibin iptalinin gerekip gerekmediği ve kötü niyet tazminatı ile İİK’nun 72/4. maddesi gereğince tazminat isteminin ve HMK’nun 329/2. maddesine göre disiplin para cezası uygulanması isteminin yasal koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
TMK’nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” HMK’nun 190. maddesi gereğince de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Menfi tespit davalarında da, HMK’nun ispata ilişkin genel kuralları geçerlidir. Bu davalarda davacı taraf, borçlu olmadığını iddia ettiğine göre, olumsuz bir durumun ispatı mümkün olmadığından, kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Başka bir ifade ile, menfi tespit davasında hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü alacaklıdadır. Bununla beraber, davacının iddiasına göre ispat yükünün yer değiştirmesi de mümkündür. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkiden doğan talep hakkına ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. (HGK’nun 2011/19-473 Esas 2011/607 Karar 2003/19-781 Esas 2003/768 Karar sayılı ilamları)
Kural olarak menfi tespit davasında davacı, dava konusu borcun hiç doğmadığını davalı ile arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını ileri sürerse ispat yükü davalıya aittir. Zira hukuki ilişkinin varlığını ileri süren davalıdır. Ancak davacı hukuki ilişkinin varlığını kabul edip başka bir nedenle geçersiz olduğunu (ya da sona erdiğini) ileri sürerse, bu duurmda ise ispat yükü davacıdadır. Davacı bu durumda, varlığını kabul ettiği hukuki ilişkinin sona erdiğini ileri sürmekle ispat yükünü de üzerine almış olur. (HGK’nun 05/11/2013 tarihli, 2013/695 Esas ve 2013/630 Karar sayılı ilamı)
Tüm bu genel açıklamalar dikkate alınarak dosya üzerinde yapılan incelemede; Kayseri 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Davanın tarafları ticari defterlere ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanmış, mahkememizce tayin edilen bilirkişiler tarafından her iki tarafın ticari defter ve kayıtları inceletilmiştir. Buna göre icra takibine dayanak yapılan 58 adet faturaların her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, fatura tutarlarının toplamının 1.164.986,65-TL olduğu tespit edilmiştir. Ticari defter kayıtlarına göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin eskiye dayandığı, taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin takip dayanağı olan 58 adet faturadan ibaret olmadığı, taraflar arasında mutabakat sağlanmış bir cari hesabın bulunmadığı, tarafların birbirine gönderdiği faks yazılarının imzasız olduğu ve bir mutabakat içermediği görülmüştür. Davacı vekili davalı tarafından gönderilen faks ve e-mail yazışmalarının yazılı delil başlangıcı olduğunu, bu yazışmalara istinaden taraflar arasında karşılıklı alacak borç ilişkisinin bulunmadığını iddia etmişse de bu yazıların tarafların ticari defter ve mali kayıtlarıyla örtüşmediği, karşılıklı alacak ve borç ilişkisinin sıfırlandığına dair mali kayıtlarda bir veri bulunmadığı, davalı tarafından da kabul edilmediği, davacının yazılı delil başlangıcı olduğunu ileri sürdüğü bu yazılara ilişkin bir mutabakatın bulunmadığı, imzasız ve hangi dönemlere ilişkin olduğu belli olmayan bu yazıların hesaplamalarda dikkate alınması mümkün değildir. Davacının kayıtlara girmediğini iddia ettiği ve dosyaya sunduğu belgeler incelendiğinde cari kayıtlara alınması gereken işlemler kayıtlara alındığında, davalı tarafın kabul beyanı bulunduğundan 06/02/2012 …’in hisse devrinden kaynaklanan 1.200.000,00-TL’nin davacının borcundan mahsup edildiğinde davacının davalıdan 350.032,11-TL alacaklı olduğu ve daha sonraki ödemeleri nedeni ile 15/05/2012 tarihinli *** nolu 51.743,83-TL tutarlı faturanın 4.729,32-TL’nı ödemiş olduğu, 15/05/2012 tarihinli *** nolu 51.743,83-TL tutarlı faturadan 47.014,51-TL borçlu olduğu, 15/05/2012 tarihinden sonra davalının davacıya düzenlemiş olduğu faturaların takibe dayanak yapılanlarından dolayı davalının davacıdan 249.529,51-TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Buna göre TBK’nun 101 ve 102. maddesi kapsamında icra takibi nedeniyle davacının davalıya 249.529,51-TL asıl alacak yönünden borçlu olduğu, 915.457,14-TL asıl alacak yönünden ise borçlu olmadığı görülmüştür.
Kural olarak, muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Temerrüt ya bir ihtar ile ya da dava açılması suretiyle gerçekleşir. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez (TBK’nun l17/1. maddesi).
Faturaya dayalı takiplerde takip öncesi borçludan faiz talep edilebilmesi için fatura borçlusunun bir ihtar ile ya da aleyhine bir takip ya da dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. Ödeme talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez. Somut olayda takip tarihinden önce davalı tarafından davacıya gönderilen bir temerrüt ihtarı olmadığı görülmekle davalının takip öncesi faiz talebinin yasal dayanağının bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Her ne kadar 28/02/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda takip dayanağı 58 adet fatura nedeniyle işlemiş faiz alacağı 104.621,22-TL olarak bildirilmiş ise de, anılan bu miktar TTK’nun 1530. maddesi hükmü uyarınca hesaplanmıştır. Somut olayda faiz hesabında TTK’nun 1530. maddesi hükmü uygulanamaz. Çünkü TTK’nun 1530. maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nun 117. maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Taraflar arasında da sözleşme ile ödeme günü kararlaştırılmadığı için davalı alacaklı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamaz.
Yargılama sonunda toplanan tüm delillere, özellikle benimsenen 28/02/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve 15/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu ek raporuna göre Kayseri 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası nedeni ile 915.457,14-TL asıl alacak ve 570.741,78-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.486.198,92-TL tutarında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, hüküm kesinleştiğinde 1.486.198,92-TL tutarlı kısım yönünden takibin iptaline, davacının takip nedeniyle davalıya 249.529,51-TL ana para alacağı borcunun bulunduğu anlaşılmakla davacının fazlaya ilişkin menfi tespit davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
İİK’nun 72/3-4. maddesinde icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği tazminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararının kalkacağı, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmaktan dolayı doğan zararını gösterilen teminattan alacağı, alacaklının uğradığı zararın aynı davada takdir olunarak karara bağlanacağı, bu zararın herhalde yüzde %40’tan aşağı tayin edilemeyeceği hüküm altına alınmış, 6352 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle 05/07/2012 tarihinden itibaren %40 oranı %20 olarak değiştirilmiştir.
Davacı taraf her ne kadar kötüniyet tazminatı istemiş ve davasının da kabulüne karar verilmişse de, davacıya karşı işbu icra takibini başlatırken davalının kötüniyetli olduğunu gösterir somut delil bulunmadığı ve ayrıca davalının kötüniyetli olduğu iddiasının davacı tarafça kesin ve yeterli kanıtlarla ispatlanamadığı dikkate alınarak yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Az yukarıda sözü edilen yasal düzenleme doğrultusunda davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için alacaklı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekir. Mahkememizce ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden dolayı yasal koşulları mevcut olmadığından davalının İİK’nun 72/4. maddesi gereğince tazminat isteminin reddi gerekmiştir. Yine HMK’nun 329/2. maddesinde ” Kötüniyet sahibi davalı veya hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf, bundan başka beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezası ile mahkûm edilebilir. Bu hâllere vekil sebebiyet vermiş ise disiplin para cezası vekil hakkında uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Mahkememizce davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğinden davacı tarafın kötü niyetli şekilde hareket ettiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı dikkate alınarak HMK’nun 329/2. maddesine göre davacı hakkında disiplin para cezası uygulanmasına yönelik davalı isteminin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
1-Kayseri 6. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası nedeni ile 915.457,14-TL asıl alacak ve 570.741,78-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.486.198,92-TL tutarında davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, hüküm kesinleştiğinde 1.486.198,92-TL tutarlı kısım yönünden takibin İPTALİNE,
2-Davacının fazlaya (249.529,51-TL ana para alacağına) ilişkin menfi tespit davasının REDDİNE,
3-Koşulları bulunmadığından davacının kötüniyet tazminatı isteminin, davalının ise İİK’nun 72/4. maddesi gereğince tazminat isteminin ve HMK’nun 329/2. maddesine göre disiplin para cezası uygulanması isteminin ayrı ayrı reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 101.522,24-TL nispi karar ve ilam harcının dava açılırken peşin harç olarak alınan 29.641,91-TL harçtan mahsubu ile bakiye 71.880,33-TL karar ve ilam harcının bu davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafça yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 29.641,91-TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 21,00-TL e-tebligat gideri, 126,00-TL tebligat gideri, 1,00-TL KEP gideri, 19,00-TL müzekkere gideri ve 800,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 967,00-TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre belirlenen 827,98-TL’nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 50,00-TL e-tebligat gideri, 2.300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.350,00-TL sından davanın kabul ret oranına göre belirlenen 337,83-TL sının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 84.816,96-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın ret olunan kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 25.917,07-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2021

Başkan ***
¸e-imzalı
Üye ***

¸e-imzalı
Üye ***
¸e-imzalı
Katip ***
¸e-imzalı

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.