Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/356 E. 2022/965 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
DAVALILAR : 1- …
2- …
3- …
4-…
5- …
6- …
7- …
8-MÜTEVEFFA … MİRASÇILARI:
a) …
b) …
c)…

DAVA : Ticari Şirket Feshi, Alacak, Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : …
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket feshi, alacak ve manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin ortağı olduğunu, diğer davalı olan ortakların ise şirkete yeni sermaye getirsin, kaynak bulsun diye ortak yapıldıklarını, ancak şirketi borçlandırdıklarını, şirketi dar boğaza soktuklarını, sigorta ve işçi ücretlerinin ödenemez hale geldiğini, kendi şahsına ait malvarlıklarını satmak durumunda kaldığını, şirketin borçlarını bizzat kendisinin ödediğini, şirketin kredi borcunun varlık yönetim şirketine devredildiğini, bu borcu bizzat kendisinin kapadığını, ayrıca …adı ortağa mal sattığını, 1.500,00-TL yediemin parası ödediğini, 2.735,00-TL … Bankası’na davalı şirket için ödeme yaptığını, şirketin muhasebecisine genel kurul için 479,86-TL verdiğini, şirket için kredi kartı çektirdiğini bunun 15.000,00-TL olduğunu, ama bunu 40.000,00-TL olarak ödemek zorunda kaldığını, şirketin defter ve kayıtlarının kendisinde olduğunu, ödediği bedellere ilişkin belirsiz dava açtığını beyanla, haklı sebeple davalı şirketin feshine, tasfiye işlemlerini gerçekleştirmek üzere kendisinin tasfiye memuru olarak atanmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalılardan onların adına ödediği bedellerden dolayı şimdilik 1.000,00-TL’nın TCMB avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak kendisine verilmesine ve 20.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının uğradığı zararlarda kendisinin bir kusurunun olmadığını, davacının bilgisi ve rızası dahilinde şirketteki tüm işlerin gerçekleştirildiğini, davalı şirketin fiili olarak faaliyet göstermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kendisinin şirkette küçük bir hisse sahibi olduğunu, şirket ortaklarından…, …, …, …, … ve …’un yönlendirme ve istekleriyle şirket ortağı olduğunu, baştan beri şirkette sigortalı işçi olarak çalıştığını, davacının iddia ettiği gibi şirketin çekilen kredileri ve borçları ile kendisinin bir ilgisinin olmadığını, kendi adına şirketin ortakları olan … ve …’in senet düzenlediklerini, bunlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, bunların mahkum olduğunu, SGK’na kendi hissesine düşen borçları ödediğini, şirketin borçları için kendisinin borçlanarak bono verdiğini, şirket adına borçlandığını, bunları ödemek zorunda kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle, asıl kendisinin mağdur olduğunu, şirket yüzünden borçlara girdiğini, mal varlığını kaybettiğini, sorumlu olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının taleplerine karşı zaman aşımı itirazında bulunduğunu, şirkette hissedar olduğu dönem yönünden hukuken sorumluluğunun bittiğini, herhangi bir borçlandırıcı işlemde bulunmadığını, tek başına böyle bir yetkisinin olmadığını, davacının eğer ki ödemeler yaptıysa bundan sorumluluğunun olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar yasal süresi içinde cevap dilekçesi sunmamışlardır.
DELİLLER: Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
İlgili taraflarca ticaret sicili kayıtlarına, vergi kayıtlarına, banka kayıtlarına, … plakalı ve … plakalı araç kayıtlarına, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına (yenileme sonucu Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına), Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyasına, imza sirkülerine, şirket ana sözleşmesine, şirket defter ve kayıtlarına, tanık anlatımlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davalı … İnşaat Madencilik Petrol Ürünleri Gıda Tekstil Teknoloji Ürünler Taşımacılık Mobilya Taahhüt Tic. Ve San. A.Ş.’nin kuruluşundan bugüne kadarki sicil dosyasının tamamından eksiksiz ve okunaklı bir fotokopsinin gönderilmesi istenilmiştir. … ve … tarihli yazılar ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
Erciyes Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak davalı …’nin kuruluşundan bugüne kadar bütün gelir- gider tablolarının, bilançolarının, beyannamelerinin eksiksiz ve okunaklı birer fotokopilerinin gönderilmesinin, ayrıca en son tarih itibarı ile vergi borcu varsa miktarının ne kadar olduğunun ve faal olarak kaydının devam edip etmediğinin bildirilmesi istenmiş, … tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
… ve … plakalı araçların trafiğe ilk tescilinden itibaren bugüne kadarki tüm satış, devir ve intikallerini ve takyidatlarını gösterir şekilde belgelerinin ve en son tarihli malikini gösteren trafik kaydının gönderilmesi için Kayseri Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’nden istenmiştir.
Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas ve Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı, Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı, ve Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takiplerinin ödeme emirlerinden varsa tahsilatlarını gösteren belgelerden, güncel kapak hesabı raporundan birer fotokopilerinin gönderilmesi için ilgili icra müdürlüklerine ayrı ayrı yazılar yazılmıştır.
Davacı tanığı … duruşmada; “Ben taraflardan bir kısmını tanırım. Ben de bilgisayar işi ile uğraştığım için tarafları tanırım. Benim kendi yaptığım işle ilgili olarak bir ofis tutmam gündeme gelmişti. Bu nedene en çok davacıyla ve az önce isimlerini saydığınız diğer davalı gerçek kişilerin bir kısmı ile görüştüm. Buradan dolayı aramızdaki konuşmalar neticesinde … Tekstil şirketi adına hatır çeki verdim, ancak daha sonra ödenmedi. Ben de maddi sıkıntıya girdim. Davacı o zaman yurt dışında idi. Bu çeklerden dolayı icra takibi yapıp, davalı şirketin araçları üzerine haciz koydurmak istedim. Ancak … Bey’in şahsi araçları vardı, o yüzden araçlar üzerine haciz koydurmadım. Zaten vergi borçları nedeniyle bu araçlar vergi dairesince sattırıldı. Satımında bizzat ben de bulundum. Davalı şirketin bankalarla halen daha sıkıntıları var. Davacı bu konularda bire bir bankalarla muhatap oluyor. Davalı şirketin ortaklarının tamamını tanımıyorum, ama yukarıda anlattığım gibi sıkıntıları ben de çektim. Davacı … Bey de çekti. Halen bu çekler hakkındaki takip devam ediyor. Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden takip devam etmektedir. Benim bildiklerim bunlardan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada; “Ben davalı … İnşaat Madencilik Şirketi’nin 2004-2006 arası dönemde dışarıdan serbest muhasebeci mali müşaviri olarak işlemlerini takip ettim. Hatırladığım sadece çalıştığım dönemde benimle muhatap olan kişi davacı … Atelge idi. Şirket benim çalıştığım dönemde genelde ihracat işleri yapardı. Son döneminde ise … Caddesi’nde bir tekstil yeri vardı. Orada bir genel kurul ve ana sözleşme değişikliği ile ilgili resmi işlemler yapıldığı hatırlıyorum. Bunlar da zaten sicil kayıtlarında vardır. Bunun dışında benim taraflar arasındaki iddia edilen ihtilaflarla ve şirketin diğer işleri ile ilgili somut hiç bir bilgim, görgüm ve şahitliğim yoktur. Çalıştığım dönemdeki şirket borçlarına karşılık şirket senet vermişti. Miktarını yanlış hatırlamıyorsan 2.000,00’er TL’den 4.000,00-TL’lık iki adet senetti. Bu senetleri ben ciro ettim. … Sanayi’de … isimli bir mobilya ustası idi, bu kişiye ciro ettim. Ben ona senedi verdim, ondan sonrasını bilmiyorum. Senedin kim tarafından tahsil edildiğini, ödemenin yapılıp yapılmadığını, yapılmış ise kim tarafından ödendiğini ben bilmiyorum. Çalıştığım dönemdeki ücretime karşılık kayıtlarımızda makbuzlarım varsa bakmam lazım gerekirse bildiririm, şuan hatırlayamıyorum. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … duruşmada; “Ben Avukat …’nın yanında elemanı olarak çalışıyorum. Davacının hukuki ihtilafları konusunda yardımcı oluyorduk. Davacının bir aracı vardı. Davalı şirketin borcundan dolayı bu aracı bağlandı, haciz konuldu. Borç, şirketin maliye borcu idi, bundan dolayı da aracın satışı yapıldı. Başkaca yine davalı şirketin borcundan dolayı alacaklılar davacıyı arıyorlardı, sıkıştırıyorlardı. Zaman zaman bir kısım alacaklılarla pazarlığı ben yaptım, anlaştırmak için uğraştım. Davacı bu yönlerden benden borç istedi, kendisine borç verdim. Davalı şirketin ortakları arasında …, …, …’ın da olduğunu ismen biliyorum, kendilerini tanımıyorum. Aralarındaki iddia edilen ihtilaflar yönünden somut bilgilerim yoktur. Sadece hatırladığım şirketin borçlarından dolayı davacı benim yanımda …’le telefonla görüştü. …’in, davacıya kendisinin evlendiğini ve bu nedenle bu konularda yardımcı olamayacağını söylediğini hatırlıyorum. Diğer ortak … ise bir kısmına ben yardımcı olayım diye söylemişti ama ben yardımcı olmadığını biliyorum. Bunun dışında davacı TSE’de çalışıyordu, bu şirketin borçları nedeniyle davacının çalıştığı kurum rüşvet filan olabilir diye yani borcu olduğu için kurumla ilişkisini kesti diyebiliyorum. Bu borçlardan dolayı düzenli çalışamadı. Düzenli bir ev hayatı da kuramadı. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat yoluyla beyanı alınan davacı tanığı …; “Davacı benim oğlum olmaktadır. Ben yazılı beyanlarımı sunuyorum. Bizim aile şirketimiz vardı, burada eşim ile birlikte yönetim kurulu üyesiydik. Tahmini 2005 yılında davalıları şirkete bedelsiz olarak ortak ettik. Ortaklar da şirketi borca sokarak kaçtılar.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat yoluyla beyanı alınan davacı tanığı … … “Davacı ağabeyim olmaktadır. Ben yazılı beyanlarımı sunuyorum. Annem babam ve ağabeyimin aile şirketi vardı. Davalılar tahmini 2005 yılında bedelsiz olarak şirkete ortak oldular. Ağabeyim işleri büyütmek istedi. İnşaat sektöründen giyim sektörüne geçmeye karar verdi. Şirket sorumlusu olarak ağabeyim ve diğer ortaklar bankalara kredi başvurusu yapmışlardı. Banka müdürü ağabeyime parayı teslim etmiş, ancak ticari borçlarının kapatılması için diğer ortaklar parayı almış. Ağabeyim ortaklarına güvenerek parayı teslim etmiş. Ancak ortaklar şirket ile alakalı olmayan başka borçlarına parayı yatırmışlar. Olaylar bittikten sonra bizim haberimiz oldu. Ablam … ‘ın kredi kartını ağabeyim nakit sıkışıklığını gidermek için kullanıyordu, bu kredi kartını da ortaklarına verdi .ancak 15.000,00-TL kadar bir para çekimi oldu. Yine bu parayı da babam ve ağabeyim ödemek zorunda kaldılar.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Talimat yoluyla beyanı alınan davacı tanığı …; “Bana söylemiş olduğunuz davacıyı arkadaşım olması sebebi ile tanırım, kendisi ile iş ilişkimiz mevcuttur. Bana söylemiş oludğunuz … İnşaat Madencilik A.Ş. ile ortaklığı mevcuttu. Benim davacı ile iş ilişkim de esasen madencilik işinden kaynaklanır. Bizim çalışmamız da bu şirkete dayanır. 2006 yılında davacı beni arayarak ortağı olduğu şirket yetkililerinin bulunmadığını bütün borcun kendisine kaldığını beyan ederek beni çağırdı. Ben davacının ofisine gittiğimde davalı şirkete ait hiçbir yetkilinin olmadığını gördüm. Şu an miktarını hatırlayamadığım bir miktarda çok borcu vardı. Bana söylemiş olduğunuz …ve … plakalı araçlar davacının şahsına ait araçlardır. Söz konusu borçtan dolayı benim başka bir arkadaşımın yed’i emin deposuna çekildi. Yaklaşık 3.000,00-TL olan yediemin depo ücretini pazarlık sonucunda 1.500,00-TL ödeyerek araçları teslim aldım. Araçlar satılarak bir takım borçları kapattı. Bir takım borçları da kendi kız kardeşinin kredi kartlarından çekilerek ödeme yapıldı. Borçlarının ödenmesi hususnda ben de bir kısım ödeme yaptım. Söz konusu borçlardan dolayı davacının diğer kardeşi de kredi çekerek belli bir dönem taksitleri karşıladı. Ayrıca davacı TSE’de çalışmaktaydı. Bir söz konusu borçtan dolayı bir bankanın başlatmış olduğu icra takibi sebebi ile davacı söz konusu işten de çıkarıldı. Ayrıca o dönem söz konusu borçlardan dolayı davacının babası da çok genç yaşta kalp krizi geçirdi. Davacı hala söz konusu borçları ödemeye çalışmaktadır. Borcun ne kadar olduğunu bilmediğimiz için her gün yeni bir borç kalemini öğrenmekteyiz. Ayrıca davalı şirketle alakasının olduğunu düşündüğüm söz konusu kimseler kişiler beni arayarak söz konusu dosyada tanıklık etmemem için tehditlerde de bulundular. Benim bildiklerim bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İlgili delillerin toplanmasından sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Dava dosyası mahkememizce tayin edilen bir mali müşavir bilirkişi, bir ticari konularda uzman nitelikli hesaplama bilirkişi ve bir işletmeci bilirkişiden oluşturulan bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bilirkişilere davacının … tarihli dilekçesinde bildirdiği adreste incelemeye hazır olduğu söylenen davalı şirketin ilgili ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme yapmak ve gerek gördükleri bu kayıtlardan raporlarına eklemek kaydıyla birer fotokopilerini alıp düzenleyecekleri rapora eklemek üzere yetki verilerek söz konusu ticari defter kayıt ve belgeler, dosyaya taraflarca sunulmuş diğer tüm delil belge ve beyanlar, iddia ve cevaplar, gelen tüm yazı cevapları, dinlenen tanıkların beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmek suretiyle neticeten davalı şirketin haklı sebeplerle feshine dair yasaca aranan gerekli ve yeterli koşulların oluşup oluşmadığı, ayrıca davacının diğer iddia ve talebi olan belirsiz alacak istemi yönünden davalılardan bir alacağının olup olmadığı, varsa dayanaktlarının neler ve miktarının ne kadar olduğu, yine varsa bu alacaktan dolayı hangi davalı ya da davalıların ne miktarda borçlu ve sorumlu oldukları konularında hüküm vermeye ve denetimine elverişli ayrıntılı, gerekçeli ve hesaplamaları gösterir biçimde rapor sunmaları için bilirkişilere yetki ve görev verilmiştir.
Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve Dr. Öğrt. Üyesi …’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Davacıın davalı şirkette %40,4 paya sahip olduğu, bu nedenle TTK m.531’deki şirket feshi davasının sadece azınlık pay sahiplerine tanındığı için bu davayı açamayacağı, zaten davalı şirketin de, TTK geçici 7. maddesine göre tasfiye edildiği ve sicilden silindiği, yani tüzel kişiliğinin kalmadığı, davacının davalılardan gerçek kişi ortaklara karşı ancak onlar için bir ödeme yapmışsa talepte bulunabileceği, böyle bir ödemenin ispatlanamadığı, davacının şirket için dosyaya sunduğu belgeler kapsamında 12.833,70-TL ödeme yaptığı, ancak bunu şirketten isteyebileceği, davalı şirketin de tüzel kişiliğini yitirdiği için ancak TTK m.547 uyarınca ihya ile bu alacakları talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi kurulunun … tarihli raporuna karşı beyan ve itirazlar üzerine ek rapor alınmıştır. Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve Dr. Öğrt. Üyesi …’dan oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen … tarihli ek raporda özetle; “Davacının dosyaya sunmuş olduğu … tarihli Güven Yediemin Bürosu’na 1.500,00-TL ödemenin de davacı ödemesi olarak dikkate alınması gerektiği, … plakalı araç bakımından, bu aracın … tarihinde 11.000,00-TL’na açık artırma ile satıldığı, dolayısıyla davalı şirket borcu için satışı yapılın araç sebebiyle davacının zarara uğradığı ve bunu kök raporumuzdaki kanaatlerimiz kapsamında talep edebileceği, davacının ücretinden icra dosyasına kesilen 2.565,44-TL bedelin davalı şirketin borcundan dolayı ödediği, bunu da şirketten talep edebileceği, varlık yönetim şirketine yapılan tutarın 2.160,00-TL olduğu için bu tutarın da davacı tarafça davalı şirketten talep edilebileceği, davacının davalı şirket yönetim kurulu üyeleri bakımından iddialarını ispatlayamadığı, bilançoda kredinin olmasının, bu kişilerin menfaatine harcama yaptığını ortaya koymayacağı, şirket varlıklarının kaçırılması ve yakalanması halinde bir zararın doğmayacağı, bu varlıkların şirket mal varlığı olmasına karşın davalı yönetim kurulu üyeleri zaman aşımı def’inde bulunmamakla birlikte TTK m.560 uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresinin belirtilen sorumluluklar açısından da dolduğu, davacının kendisi ile birlikte, şirkete karşı ödenmemiş sermaye borçlarının olduğu, şirket tüzel kişiliğinin bunu isteyebileceği, davacının da ancak bu alacaklar üzerinden kendi alacağını şirketten isteme hakkının olabileceği, davanın kök ve ek rapordaki şirketten toplam 30.057,14-TL alacağı olduğu, ancak şirket tasfiye ile sicilinden silindiğinden, ihyası gerektiği” belirtilmiştir.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazı ve ekleri ile bilirkişi rapor ve ek rapor içeriğine göre davacıya … tarihi itibariyle TTK’nun Geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edildiği anlaşılan davalı … İnşaat Madencilik Petrol ürünleri Gıda Tekstil A.Ş.’nin ihyası için ilgili mahkemesine dava açmak istiyorsa dava açmak üzere kesin süre verilmiş, kesin süreye uymadığı taktirde adı geçen bu şirket hakkında ihya davası açmak istemediğinin kabul edilmiş sayılacağı ve mevcut dosya kapsamına göre karar verileceği davacıya ihtar edilmiştir.
Davacı tarafından kesin süre içinde mahkememize şirketin ihyası davası açılmıştır. Mahkememizce açılan davalı şirketin ihyası istemiyle açılan bu dava, bekletici sorun yapılmıştır. Mahkememizin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı gerekçeli kararı ile “İddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanca her ne kadar Ticaret Sicil Müdürlüğü yanında ihyası talep edilen şirket ve ortakları da hasım olarak gösterilmişse de şirket 6102 sayılı TTK’nun Geçici 7. maddesine göre ticaret sicilinden resen terkin edildiğinden ve işbu dava eksik tasfiyeye dayalı açılmış bir ihya davası olmadığından bu tür davaların Ticaret Sicil Müdürlüğü hasım gösterilerek açılması gerektiği, bu nedenle şirket ve ortaklarına husumet yöneltilmesinin doğru olmadığı, davacının derdest dava sebebiyle şirketin ihyasını istemekte hukuki yararı olduğu ancak şirketin …tarihinde resen terkin edildiği, işbu davanın ise 6102 sayılı TTK’nun Geçici 7/15. maddesinde belirtilen 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra … tarihinde açıldığı gerekçesiyle davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü hakındaki davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle, diğer davalılar hakkındaki davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Mahkememizden verilen işbu … tarihli hüküm, süresi içinde davacı tarafından istinaf edilmiş, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile “davacının istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiş, istinaf mahkemesi kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin …tarihli, …Esas ve …Karar sayılı ilamı ile “davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın onanmasına” kesin olarak karar verilmiş ve “onama üzerine” hüküm …tarihinde kesinleşmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava, anonim şirketin haklı sebeple feshi, davacının davalı şirket adına ve diğer davalılar adına yaptığını iddia ettiği ödemeler ve harcamalar nedeniyle ile alacak ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davadaki istemlerden şirketin feshi isteminin niteliği ve diğer istemlerin davanın açıldığı tarihe göre dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti yazılı basit yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Uyuşmazlık, davalı şirketin feshi için haklı nedenlerin ve hukuki yararın bulunup bulunmadığı, davacının davalı şirket adına ve diğer davalılar adına yaptığını iddia ettiği ödemeler ve harcamaların bulunup bulunmadığı, varsa davacının bunu tavalılardan talep edip edemeyeceği, bir kısım davalıların zaman aşımı def’inin haklı olup olmadığı, davacının davaya konu edilen nedenlerle manevi zararının bulunup bulunmadığı, varsa davalılardan manevi tazminat talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle dava şartlarına ilişkin 6100 sayılı HMK’nda yer alan düzenlemelerin incelenmesinde yarar vardır.
6100 sayılı HMK’nın “Dava şartları” başlıklı 114/1. maddesi,
“Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” şeklindedir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir.
Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır (Kuru B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, İstanbul 2016, s 190).
Dava, davacının sübjektif hakkını ihlal eden veya tehlikeye sokan veya davacıdan haksız bir talepte bulunan kimseye karşı açılır; bu kimseye de davalı denir.
Bir sübjektif hakkın mahkemeler vasıtasıyla ileri sürülmesi yetkisi ise dava hakkı olarak adlandırılmaktadır.
Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir.
Dava ehliyeti ise HMK’nun 51. maddesinde kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyeti olarak ifade edilmiştir. Dava ehliyeti, TMK’nun 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukundaki görünümü olup buna göre medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişinin dava ehliyeti bulunmaktadır.
Taraf sıfatına bir başka deyişle husumet ehliyetine gelince, bu kavram dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, “aktif husumeti”, davalı sıfatı ise “pasif husumeti” karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’î değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemeye göre husumet ya da bir başka deyişle taraf sıfatı dava şartlarından değildir. Dava şartının özelliği tıpkı taraf sıfatı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır.
Medeni usul hukukunda hukukî yarar, mahkemede bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilke anlamına gelir. Davacının davayı açtığı tarih itibariyle dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin gerekçesinde de “…Maddenin birinci fıkrasının (h) bendinde ise davacının dava açmakta hukukî yararının bulunmasının bir dava şartı olduğu hususu açıkça vurgulanmıştır. Burada sözü edilen hukukî yarardan maksat, davacının sübjektif hakkına hukukî korunma sağlanması hususunda mahkemeye başvurmasında hâli hazırda hukuken korunmaya değer bir yararının bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, davacı hakkına kavuşmak için, hâli hazırda mahkeme kararına muhtaç bir konumda değilse onun hukukî yararının bulunduğundan söz etmek mümkün değildir…” yönünde açıklamalara yer verilmiştir.
Öte yandan bu yararın “hukukî ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması da gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, s.135).
Hukukî yarar dava şartlarından olup HMK’nın 114. maddesine göre, davacının dava açmakta hukuken korunmaya değer bir yararının bulunması gerekir. Bu şart, dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan, olumlu dava şartları arasında sayılmaktadır. Bu nedenle menfaate, davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı da denilmektedir (Hanağası, s.19-21).
Bir davada, menfaat (hukukî yarar) ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle bir davada hukukî menfaatin bulunup bulunmadığı mahkemece, tarafların dava dosyasına sunduğu deliller, olay veya olgular çerçevesinde yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmelidir. Böylelikle kişilerin haksız davalar açmak suretiyle dava hakkını kötüye kullanmasına karşı bir güvence de sağlanmış olmaktadır (Pekcanıtez, Hakan: Medeni Usul Hukuku, C.II, 15. baskı, İstanbul 2017, s.946-949).
Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında öncelikle davacının şirket fesih davası incelendiğinde; davalı Tasfiye Halinde …İnşaat Madencilik Petrol Ürünleri Gıda Tekstil Teknolojik Ürünler Taşımacılık Mobilya Taahhüt Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi’nin davadan önce ticaret sicil kayıtlarından terkin edilmiş olduğu, ticaret sicilinden terkin edilmiş oması nedeniyle bu şirket aleyhine açılan davada anılan şirketin taraf ehliyetinin olmadığı, yine ticaret sicilinden terkin edilmiş olan şirketin feshi istemli dava açmakta açmakta ve mahkemeden hukuksal korunma istemekte davacının bir çıkarının bulunmadığı anlaşılmakla davalı Tasfiye Halinde …İnşaat Madencilik Petrol Ürünleri Gıda Tekstil Teknolojik Ürünler Taşımacılık Mobilya Taahhüt Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi hakkındaki şirket feshi davasının, adı geçen davalı şirketin davadan önce ticaret sicil kayıtlarından terkin edilmiş olması nedeni ile HMK’nun 114/1-(d) ve (h) ile 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Yine davalı Tasfiye Halinde …İnşaat Madencilik Petrol Ürünleri Gıda Tekstil Teknolojik Ürünler Taşımacılık Mobilya Taahhüt Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi hakkında davacının alacak ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olarak açtığı davalarda, davalı Tasfiye Halinde …İnşaat Madencilik Petrol Ürünleri Gıda Tekstil Teknolojik Ürünler Taşımacılık Mobilya Taahhüt Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi’nin davadan önce ticaret sicil kayıtlarından terkin edilmiş olduğu, ticaret sicilinden terkin edilmiş oması nedeniyle bu şirket aleyhine açılan davada anılan şirketin taraf ehliyetinin olmadığından dolayı şirket aleyhinde açılan davaların HMK’nun 114/1-(d) ile 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” hükmünü havidir. Anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir. Fesih davası, azınlık tarafından anonim şirketin kendisine, bir diğer söyleyişle, şirket tüzel kişiliğine karşı açılır. Dolayısıyla, haklı sebebin meydana gelmesine sebebiyet veren bizzat çoğunluk pay sahipleri dahi olsa bu davada onlara karşı husumet yöneltilemez. Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı emsal kararında, şirketin feshi istemiyle açılan davada, şirket ortaklarına husumet düşmeyeceği ve davalı aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Davacının şirket feshi istemli davayı şirketin tüzel kişiliğine karşı açması gerektiğinden ve böyle bir davada şirket ortaklarına husumet yöneltilemeyeceğinden davacının, davalılar …, …, …, …, …, … ile müteveffa … mirasçıları …, … ve … hakkında şirket feshi istemi ile açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde çeşitli sebeplerle ödeme yapıldığını ileri sürerek bunların davalılardan tahsilini talep etmektedir. Davacı, şirket borçları nedeniyle şirket adına ödeme yapıtı ise bunu ancak şirketten talep edebilecek olup, bunun diğer şirket ortaklarından talep edilmesi mümkün değildir. Dosya kapsamındaki deliller ile bilirkişi kurulunun rapor ve ek raporu dikkate alındığında davacının şirket için yaptığı yed’i eminlik ödemesi, şirket borçları nedeniyle davacının aracının satılması ve maaşından cebri icra olu ile yapılan kesintiler ve davacının şirket adına varlık yönetim şirketine yaptığı ödemeleri ancak şirketten talep etmesi mümkün olup diğer davalıların bundan sorumluluğu bulunmamaktadır. Davacı tarafından …tarihinde … Bankası’ndan 15.000,00-TL miktarındaki kredinin şirket kayıtlarına işlenmediğini, kendisinin genel kredi sözleşmesinde kefil olduğunu, bankadan çekilen kredinin şirket ve diğer davalı ortaklar tarafından ödenmeyip kendisinin ödemek zorunda kaldığını ileri sürmektedir. Dosya içindeki delillerden bankadan kredi çekildiği ve anlaşılmaktaysa da, çekilen kredinin davalı ortakların kendi menfaatine harcandığını ispata elverişli delil bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kapsamında somut bir zarar verici durum ispatlanmış değildir. Kaldı ki davalı … ve davalı … cevap dilekçesinde zaman aşımı def’inde bulunmuş olup TTK’nun 560. maddesine göre 5 yıllık zaman aşımı süresi de dolmuştur. Yine davacının manevi zararları olduğu ve bundan davalı ortakların sorumlu olduğu somut biçimde ispatlanamamıştır. Tüm bu hususlar dikkate alındığında davacının davalılar …, …, …, …, …, … ile müteveffa … mirasçıları …, … ve … hakkında sübut bulmayan alacak ve manevi tazminat istemleri ile açılan davaların reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı Tasfiye Halinde …İnşaat Madencilik Petrol Ürünleri Gıda Tekstil Teknolojik Ürünler Taşımacılık Mobilya Taahhüt Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi hakkındaki şirket feshi davasının, adı geçen davalı şirketin davadan önce ticaret sicil kayıtlarından terkin edilmiş olması nedeni ile HMK’nun 114/1-(d) ve (h) ile 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davalı Tasfiye Halinde … İnşaat Madencilik Petrol Ürünleri Gıda Tekstil Teknolojik Ürünler Taşımacılık Mobilya Taahhüt Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi hakkında alacak ve manevi tazminat istemlerine ilişkin davaların HMK’nun 114/1-(d) ile 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
3-Davalılar …, …, …, …, …, … ile müteveffa … mirasçıları …, … ve … hakkında şirket feshi istemi ile açılan davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞUNDAN REDDİNE,
4-Davalılar …, …, …, …, …, … ile müteveffa … mirasçıları …, … ve … hakkında alacak ve manevi tazminat istemleri ile açılan DAVALARIN REDDİNE,
5-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince şirket feshi davası yönünden alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından davacılardan peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80-TL ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alacak davası yönünden alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından yapılan dört posta giderinden oluşan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Davalı … dışındaki diğer davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
11-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
12-Koşulları bulunmadığından davacı lehine ve davalılar lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, … ve davalı …’in yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. …

Başkan …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Üye …
E-imzalıdır
Katip …
E-imzalıdır