Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/150 E. 2021/815 K. 04.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/150
KARAR NO : 2021/815

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 04/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; büro mobilyaları üretimi yapan ve bunları yurt dışına satan davalının 2010 yılı 5. ayındaki sözleşme ile yurt içindeki tek satıcısı olduğunu, bu tek satıcılığın 10 yıl süreli olduğunu, bu hususun tüm bu ürünleri satın alanlarca bilindiği, çalışma sistemi olarak ürünleri bedeli ile alıp kendi belirlediği fiyatlar üzerinden satış yaptığını, davalının bu sözleşmeden bir süre sonra yurt içindeki bazı ihalelere girdiğini, bazı bulduğu müşterilere satış yaptığını, tek satıcılık sözleşmesine bu aykırı hareketi nedeniyle kendisine komisyon ödemeyi kabul ettiğini, bunun için haksız yere kendisinden fatura talep ettiğini, ancak bu bedeli ödememeyi kafaya koyduğunu, bunun yanında tedarik etmeyi yapmadığını ve yurt içindeki satışlara devam ettiğini, davalının tek satıcılık sözleşmesi ihlal ettiğini, başka bir şirkete ürünleri pazarlama yetkisi verdiklerini, kendisinin sözleşmeden kaynaklanan gelir elde etmesinin engellendiğini, ürün vermeyi durdurduğunu, önceki ödemeleri haksız fatura talebine uyulmayınca durdurduğunu, 2015 yılında… Pazarlama adlı başka bir şirketle anlaştığını, bu nedenle diğer firma kanalıyla satış yapması nedeniyle normalde kendisinin olacak komisyon gelirinden olduğunu, bu nedenle kalan bakiye 5 yıllık süre için hesaplamadan ortaya çıkacak gelirin tazmini anlamında şimdilik 450.000,00-TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tek elden alma yükümlülüğünü aksattığını, kendi ürünlerinin dışındaki ürünleri kendi ürünüymüş gibi pazarladığını, aralarındaki ilişkinin borçların ödenmemesi üzerine davalının kendisine ait bir gayrimenkulü devretmesi ile ortadan kalktığını, iddialarının ihtar etmediğini, etse bile TTK’nun 18/3. maddesi hükmüne uygun bir ihtarın olmadığını, davacının denkleştirme tazminatı istemesinin mümkün olmadığını, sözleşmenin örtülü bir şekilde sonlandırıldığını ve davacının hiç şekilde bir tazminat istemediği, zaten sözleşme sona erdikten sona 1 yıl içinde talepte bulunması gerektiğini bunu da yapmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Taraflarca ticari defter ve kayıtlara, cari hareket föylerine, davalı tarafından imzalanan tek yetkili satıcı olduğuna dair belgeye, davalı tarafın yaptığı satışlara, girdiği ihalelere ilişkin kayıtlara, fatura ve irsaliye örneklerine, tanık anlatımlarına ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Niğde Açık Ceza İnfaz Kurumundan … ihale numarası ile yapılan ve bu ihalenin iptal edilmesinden sonra davalı şirket tarafından alınan ihale kayıtları ve tespit edilecek diğer ihale kayıtları istenmiştir.
… firmasına, … A.Ş.’ne, …’e, … A.Ş.’ne, …’a ve …a müzekkereler yazılarak davalı …Ş. (Eski ünvanı …Ltd. Şti.)’nin bu firmalara doğrudan satış yapıp yapmadığı sorulara, satış yapmışsa bu satışlarını gösteren fatura, kayıt ve belgelerinden okunaklı birer suretleri istenmiştir.
… Şirketi yetkilisi…tarafından 17/09/2018 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
… A.Ş. vekilince 19/07/2018 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
… Şti. tarafından 26/06/2018 tarihli yazı ile müzekkeremize cevap verilmiştir.
… A.Ş. vekilince 19/12/2018 tarihli dilekçe ekinde sunulan belgelerle müzekkeremize cevap verilmiştir.
Talas Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … İlçesi, …Mahallesi, … Ada, … nolu parselin varsa satış, intikal ve devirlerini de gösterir şekilde ve satış akit tablolarını da içerir biçimde tapu kaydı istenmiştir. Bu müzekkeremize …sayılı yazı ile cevap verilmiştir.
Yargılama sırasında taraflarca bildirilen tanıklar usulünce dinlenmiştir.
Davacı Tanığı … duruşmada; “Ben tam tarihini hatırlamıyorum ama o dönemde …inşaat isimli firmada satın alma müdürü olarak görev yapıyordum. …şantiyesinin mobilya ihtiyacı için teklif araştırmasına çıktık. Bu teklif sürecinden önce de … Mobilyaları adına davacı şirket yetkilisi … bizi ziyarete geldi. … Mobilyaları şirketi mobilya büroları dışında da mobilya işleri yapmaya başladığını, bize mutfak dolapları ve benzeri grup mobilyaları yapabileceğini söyledi. Biz de teklif aşamasında teklifimizi davacı yetkilisi …’in kartında yazılı mail adresine bildirdik. Yanlış hatırlamıyorsam …Mobilyaları şirketinin pazarlama müdürü olarak söyledi. Aynı mail adresinden bize gelen teklif bize uygun gelince kendisine telefon açtık, uygun olduğunu söyledik. Sonrasında ürünler nereden çıkacak nasıl ürünler olacak diye düşündüğümüzde … Büro şirketine gittik. Organize sanayi bölgesindeki fabrikalarına gittik. Aynı fabrikanın içinde …’in odası vardı, bizi orda ağırladılar. Fabrikanın içini, makine ve ekipmanlarını gezdik. Yani sizin istediğiniz ürünler bu fabrikadan bu makinalardan bu şekilde üretilip çıkacak diye sunum yaptılar. Sonra sözleşme aşamasına geldik. Biz bu işi para karşılığında değil de daire karşılığında yapabileceğimizi söyledik. Bu arada … Mobilyaları şirketinin sahibi olan … daire karşılığı ödeme konusunun sözleşmelerde geçmesini istemediğini, diğer müteahhit firmaların da aynı şekilde kendisine gelip talepte bulunabileceğinden çekindiğini, bu sebeplerle sözleşmede …Mobilyaları şirketinin değil de, kendi pazarlama şirketi olduğunu söyledikleri …Mobilya şirketinin isminin geçmesini istedi. Bu dediklerimi …’in bizzat kendisi ağzıyla bize söylemedi. …’in bu şekilde istediğini bize … söyledi. Daha sonra … Mobilya şirketi ile sözleşme imzalandı. Biz eğer … Mobilya şirketinin içine girip gezmeseydik, …’i orada görmeseydik, bize bunları orada anlatmasalardı, biz bu işi … Mobilya şirketine vermezdik. Biz … Şirketine veriyoruz şeklinde bildiğimiz için imzaladık. Daha sonra ise sebebini bilmediğimiz şekilde sıkıntılar çıktı. Ürünler geç gelmeye başladı. Biz o süreçte …le görüştüğümüzde … firmasının yurtdışından yüklü bir iş aldığını bu sebeple o fabrikada bu imalatın yapılamadığını, yine işi sözleşmeye uygun şekilde yerine getirebilmek adına yine organize sanayideki farklı fabrikalarda imalatını yaptırıp işi teslim edeceklerini söyledi. Taşeron firma gibi farklı yerler, firmalar, kullanılarak bu işin tamamlanacağını … söyledi. Yanlış hatırlamıyorsam … isimli bir firmadan malzemeler gelmeye devam etti. Geç de olsa, sıkıntılı da olsa bir şekilde teslim gerçekleşti. Başka firmadan mal alınmasının sebebi … firmasından mal gelmemesiydi. Bu işin gecikmesiyle alakalı olarak … firması ile … firması arasında bir dava çıktığını hatırlıyorum. Telefonla ya da yüzyüze … ‘le hiç görüşmedik. …fabrikasına gittiğimizde fabrikada bizi …’le … isimli fabrikada müdür pozisyonunda olduğu söylenen kişi karşılamıştı. Biz sıkıntı her çıktığında … ‘le muhatap oluyorduk. Sebebi de zaten ..’in … adına ve temsilcisi olduğunu ve onun adına hareket ettiğini bildiğimiz ve düşündüğümüz için bu şekilde muhatap oluyorduk. Zaten …de o dönemde benim şirketimin patronlarıyla da görüşmemiş olabilir. İşin rakamı 3-4 milyon TL olduğu için bu şekilde olmuş olabilir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … duruşmada; “Yanlış hatırlamıyorsam 2011 yılı ile 2012 Kasım arasında … Mobilyaları şirketinde işletme müdürü olarak görev yaptım, sonradan ayrıldım. Halen orada çalışmamaktayım. Hatırladığım kadarıyla davacı … Mobilya şirketi bizim … Mobilyaları şirketinin yurt içi satış dağıtıcısıydı. Dolayısıyla yurt içi bütün satış ve tekliflerinde bu şirketin yetkisi vardı. Bizim fabrikanın içinde yani … şirketi içinde de bir büroları vardı. Bu büroda … isimli kişi duruyordu. … Bey diye biri de vardı. Bunların ikisi de … Mobilya’nın ortaklarıydı. … Mobilya, … şirketinin 364 diye sayısını hatırladığım dairelerin bütün mutfak, vestiyer gibi bütün mobilya işlerinin yapımı için … şirketine bir teklif verdi. … şirketi olarak da bunu yapabileceğimiz biz taahhüt ettik. …’la … Mobilya arasındaki görüşmeleri … yaptı diye biliyorum. …’tan başlangıçta gelen olmadı, sonradan gelenler oldu. Gelmelerinin sebebi de şuydu: Biz almayı taahhüt ettik ama …’nın sahibi … birkaç gün sonra 364 dairenin sahibi ile uğraşmak beni sıkıntıya sokabilir o yüzden bu işi yapmayalım, vazgeçtim diye …’e söylemiş. Bana da …’den emir geldi, yapmayacaksınız diye. Bu aşamada henüz işe hiç başlamamıştık ama bildiğim kadarıyla …şirketi ile … şirketi arasında sözleşme imzalanmıştı. Sözleşmeden sonra vazgeçme oldu. Bundan dolayı da hiç mal üretmedik, teslim etmedik. Bu nedenle bildiğim kadarıyla … şirketi bu işi üretilmek üzer …’nin içindeki … A.Ş. isimli başka bir firmaya üretilmek üzere verdi. Ondan sonrası bizim dışımızda, ama işi teslim ettiler diye biliyorum. …’tan … fabrikasına kimlerin geldiğini şuan hatırlayamıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam …’ın satın alma müdürü … vardı diye biliyorum. Karşı tarafta da … Şirketi’nin temsicileri … ve … ilgilendiler. Ben, …’in bizim .. Mobilyaları içerisindeki bürosu dışında başka bir yerde bürosu olup olmadığını bilmiyorum. Bizim şirketin içindeki büro için ayrı bir kira bedeli ödemiyor diye biliyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı … duruşmada; “Davacı ile davalı arasındaki anlaşmalarına şahitliğim vardır, çünkü anlaşma metnini de ben hazırladım. Türkiye için tek satıcılığı konusunda taraflar anlaşmıştı, ancak detaylarının ne olduğunu şu an hatırlamıyorum. Davacı … Mobilya’nın bazı ödemelerini geciktirdiğini ben finans işleriyle uğraştığımda davalı … şirketinin finans müdürü ile yaptığımız konuşmalarda öğrendim. Davacı … Mobilya’nın sahibinin …’nün bir evini teminat olarak alındığını biliyorum. Bunların dışında da aralarında bir anlaşmazlık olduğunu bilmiyorum. Ben davalı …’nde fabrika müdürlüğü yaptım. 1998 ile 2014 yılları arasında çalıştım. Ben şirketten ayrıldıktan sonrada tek temsilcilik durumu devam ediyordu. Kurumlara isteyenler olursa bu hususlar için yazılar veriyorduk. …’e de bu konuda yazılar verdik. Standart ürünlerimiz vardı, fiyat listesi de vermiştik, ona göre satışlarını yapıyordu. Ancak özel ürünler de sipariş alıyordu. Bu özel ürünleri de ben fiyatlandırıyordum. …’nın sahibi …’e de sözlü olarak sorup onaylatıyorduk. Ondan sonra fiyat veriyorduk ve ona göre de satışını yapıyorlardı. Davacının tek satıcılık sözleşmesinden sonra önce şehir içinde bir ofisi ve çalışan elemanları vardı. Daha sonra …’nın içinde bünyesinde onlara bir ofis ve bölüm verildi. Showroom ve ofis olarak kullanıyorlardı. Davacı şirket için maddi yatırım yaptı mı yapmadı mı bilyiorum. Çalışanları ve satıcıları vardı, onlar da Türkiye içinde geziyorlardı. …’nın ürünü dışında satış yapıldığına ilişkin bana herhangi bir çalıştığım dönemde şikayet gelmedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı … duruşmada; “Ben davalı … şirketinin davacı … Şirketi’nden sonraki Türkiye için pazarlama şirketiyim. … şirketinin yanında çalışan iki arkadaş … ve … tecrübeli eleman diye ben de şirketime çalışmak için aldım. … olayları daha sonradan patlak vermeye başladı. Çalıştığımız firmalara daha önceden verilmiş olan malların eksiklikleri, yerine getirilmeyen taahhütleri ortaya çıktı. Ben de bunları karşılamak zorunda kaldım. Bunun dışında tarafların arasında yapıldığı söylenen sözleşmenin içerikleri, taahhütleri, diğer gelişmelerin ne olduğu hakkında bilgi sahibi değilim. Ben … şirketi ile anlaştıktan sonra şirketin dışında başka bir yerde bürom vardı orada hizmet veriyordum. … şirketinden alacaklı olduğunu söyleyen bazı kimseler para istemeye benim oraya geldiler. Öncesinde bunlarla yapılan işlerden dolayı alacaklı olduklarını söyleyerek para istiyorlardı. Sebebi de daha öncesinde … şirketinde çalışan ve ortağı olduğunu sonradan öğrendiğim … ile aralarındaki ihtilaf nedeniyle bana geliyorlarmış. Benim …’la ilgili iş konusunda duyum olarak bilgim vardır. … olsun … olsun … için dışarıdan iş yaptırdıklarını, bundan dolayı sorunlar çıktığını duydum. Sözlü şartnameler ile bir ihale işi almıştık. … Lisesi ile ilgili, içerisinde ahşap kaplamalı dolaplar vardı. Bunları da bizim fabrika yani … firması üretmiyordu. Benim de bunlardan haberim yoktu. İşte yeniydim. Kaser diye bir firmadan …tedarik etmiş ve liseye göndermiş. Bir süre sonra benden alacaklarını tahsil etmeye geldiklerinde bu nedir diye sordum, böyle böyle bunları bizden yaptırdılar aldılar, bunun üzerine ben de …’e bence …’nın distribitörüyüm bunu … fabrikası duysa aleyhimize dava filan açmaz mı diye sordum. O da, hiç birşey olmaz, biz daha evvel de zaten böyle işleri yapıyorduk. … olsun, Kaser olsun oralardan alıp satıyorduk dedi. …’nın şu anda da Türkiye çapında benden başka distribitörü yoktur. 2015 yılının 1. ayından bu yana distribütörlüğüm devam etmektedir. … firması adına Bilkent Üniversitesi’ne dolap yapma işi olmuş, ancak dolapta bükülmeler olduğu için karşı taraf firmayla görüştüm. Mağduriyetimizi giderirseniz çalışmalarımız devam eder dediler. 523 tane yeni dolap götürdüm, eski dolapları da çıkartıp hurdaya attık. Bunlar … şirketi zamanında yapılan işler olup benimle alakalı işler değildir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı … duruşmada; “Ben davacı … mobilya şirketinin ortağıyım, halen ortaklığım devam ettiği halde beni şahit gösteren davalı şirket olmuştur. 2010 yılında ben davacı … şirketinde satış sorumlusu olarak çalışmaya başladım. İlerleyen bir sene içinde …’nin sahibi … ortağından ayrıldı, limited şirketinde tek ortaklı olmayacağı için şirketin % 2 hissesini bana verdi, bu şekilde ortak oldum. İlk 3-4 sene işlerimizin peşinden koşuyorduk herhangi bir sıkıntı çıkmadı. Ancak ilerleyen dönemlerde …’nin sahibi …, …. Mobilyaları’nın sahibi olan …’le ters düştüler. Onun sözlerini dinlemedi, yapma dediği işleri de yapmaya kalkıştı. Resmi olarak bu iki firma arasında bir anlaşma yoktu. Sadece sözlü olarak alt yüklenicisi biz yani … şirketiydik. Üretimini ise … Büro mobilyaları yapıyordu. … 2 diye bilinen mobilya fabrikasının içinde … şirketinin ofisi vardı. Ofiste özellikle muhasebe elemanımız … isimli kişi duruyordu. Bizlerin de oranın içinde ofisi vardı. Satışçı olduğumuz için genelde sahada yani dışarıda oluyorduk. …, …’nın sahibinin dediklerini yapmayınca işlerde sıkıntılar başladı. Bir çok müşteriden şikayetler gelmeye başladı. … de ticari ilişkisini bizimle yani … şirketiyle bitirdi. O dönemde … şirketinin …’ya borcu da vardı, ödemelerde sıkıntılar oldu. Bizim şirketin personeli ve zaman zaman kendimiz dahi … şirketinin tesislerinden, yemeklerinden yararlanıyorduk. O dönemdeyken bizim şirketin yani … şirketinin başka bir yerde bürosu ve yeri yoktu, adresimiz …nın içindeki adresti. Bu büro için bir kira veriliyor muydu verilmiyor muydu konusunda ilk etapta kira istenmiyordu, ama sonradan aralarında uzlaşmazlıklar başlayınca kira istemeye ilişkin konular geçmeye başladı. Ancak kira verildi mi verilmedi mi bilmiyorum. Bunlarla …ilgileniyordu. Çünkü ödeme talimatları onun insiyatifindeydi. …’nın … şirketinden sonraki yeni distribitörü … isimli …’dır. 2016 yılının ocak ayında … mevcuttaki tüm müşterilere … bu tarih itibariyle … şirketi ile bütün ilişkilerini kesmiştir diye mail yoluyla bildirdi, gönderdi. Mahkeme isterse bunu da bildirebilirim. Bu nedenle ben geçimimi sağlamak için ve maaşta bu saatten sonra alamadığım için …şirketinin sahibi …’e gittim. O da Türkiye distribütörlüğünü …’e verdiğini, benim onun yanında çalışabileceğimi söyledi. Ben de 2016 yılının 9 ayın 28’ne kadar …’in yanına çalıştım. Sonradan oradan ayrıldım. Benim şahsım olarak … şirketi ile ve … ile aramdaki ihtilaflar nedeniyle davalar olmuştur, davalar devam etmektedir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Tanığı … duruşmada; “Ben davacı … şirketinde sigortalı olarak çalışan elemandım, pazarlama işi ile görevliydim. Şu anda orada çalışmıyorum, 3 sene oldu ayrılalı. Ben çalıştığım dönemde davacı şirket davalı … şirketinin Türkiye distribütörüydü. Aralarındaki anlaşmanın detaylarını ben bilmiyorum. Aralarındaki ödeme konularında da ben bir çalışan olduğum için bilgim yoktur. … şirketi olarak … Mobilyaları’nın ürettiği malların pazarlamasını ve satışını yapıyordu. Ancak … şirketi bir pazarlama şirketi olduğu için zaman zaman başka firmaların da mallarının satışını yapıyorduk. Mesela Okul Gereçleri isimli firmanın sadece bir sezonluk okul dönemindeki malzemelerinin satışını yapmıştık. Bunun sebebi …’nın üretim kapasitesi büyük olduğu için ve bahsi geçen siparişin hacmi küçük olduğundan bu ürünleri başka firmaya yaptırıp tedarik edilerek satışı yapılmıştır. Son dönemlerde … ile … arasında ödemeler konusunda sorunlar çıkmıştır. Bundan dolayı da mal vermeme işleri başlamıştır. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosyanın mahkememizce tayin edilecek bir mali müşavir, bir işletmeci ve bir de nitelikli hesaplamalar konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, kendilerine tarafların adreslerini bildirdikleri yerlerde incelemeye hazır olan ihtilafa konu dönemlere ait ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde yerinde inceleme yapmak ve raporlarına eklemek kaydıyla bu kayıtlarınn ilgili olanlarının birer fotokopilerini de almak üzere yetki verilmesine, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tastiklerinin olup olmadığı, tarafların incelenecek olan ticari defter kayıt ve belgeleri, taraflarca dosyaya sunulmuş diğer delil belge ve beyanlar, iddia ve cevaplar, gelen tüm yazı cevapları tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmek suretiyle neticeten davacının dayandığı iddia ve sebeplere istinaden davalıdan bir alacağının olup olmadığı, alacağı varsa dayanaklarının neler ve miktarının da ne kadar olduğu hakkında ayrıntılı, gerekçeli, mahkememizin, tarafların ve BAM’ın denetimine elverişli ve açık olacak şekilde ve hesaplamaları gösterir biçimde rapor sunmalarının istenilmesine, karar verilmiştir.
Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve Dr. Öğr. Üyesi …’dan oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 10/07/2019 tarihli raporda özetle; “Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerle davacı tarafça vergi idaresine beyan edilmiş kurumlar vergisi beyannamesi ve ekindeki finansal tabloların incelenmesinden ulaştığımız bulgulara göre aynı bölgede yeni bir sözleşme yapılması için makul sürenin sektörden bir bilirkişi tarafından tespitinin gerektiği; 1. Davalının dosyada yer alan imzalı kabulüne göre 2010 yılında davacı ile tek satıcılık sözleşmesi yaptığı ve süresinin 10 yıl olduğu, 2. Davacı şirketin kuruluşunun 28/04/2010 olması sebebiyle sözleşme süresinin de 28/04/2020 olacağı, 3. Davacının dava tarihinden önceki bir tarihle sözleşmeyi feshettiğine yönelik belgenin dosyada bulunmadığı, hal böyle olunca sözleşmenin dava tarihi olan 28/02/2018 tarihinde feshedildiğinin kabulü gerektiği, buna göre sözleşmenin sona ereceği tarih olan 28/04/2020 tarihine kadar geçen sürenin 796 gün olduğu, ancak Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, sözleşmeyi haklı nedenle fesheden tek satıcının bu sürede yeni bir sözleşme yapıp yapmadığı, yapamamış ise aynı bölgede bunların yapılması için gerekli makul sürenin ne olacağı saptanarak kâr mahrumiyetinin bu süreye göre talep edilebileceği, bunun tespitinin ise sektörde uzman bilirkişi tarafından yapılması gerektiği, 4. Davacının kazanç kaybının vergi idaresine beyan edilen kurumlar vergisi ekinde bulunan finansal tablolardan raporumuz içinde alternatifli olarak hesaplandığı; buna göre; a. Taraflar arasındaki faaliyetin yoğun olarak devam ettiği 2010-2014 yıllarından hareket edilmesi durumunda günlük kazanç kaybının 508,10-TL olacağı, b. Sözleşmenin kurulmasından bitimine kadar olan dönemin faaliyet karından hareket edilmesi durumunda davacının günlük kazanç kaybının 300,53-TL olacağı, c. Son 5 yıllık faaliyet karından hareket edilmesi durumunda günlük kazanç kaybının 427,99- TL olacağı kanaatinde oldukları, ” bildirilmiştir.
10/07/2019 tarihli bilirkişi kurulunun raporu ve dosya kapsamı dikkate alınarak Kayseri Ticaret Odası Başkanlığı’na ve Kayseri Sanayi Odası Başkanlığı’na ayrı ayrı müzekkere yazılarak büro mobilyaları imalat ve ticaret sektöründe faaliyet gösteren taraflarla yakınlığı ve husumeti bulunmayan büro mobilyaları ticareti ile ilgili hususlarda bilirkişilik yapabilecek tüm bilirkişi adaylarının (kişilerin) açık kimlik ve adres bilgilerinin istenmesi istenmiştir. Buralardan gelen yazı cevapları uyarınca seçilen sektör bilirkişisinin bilirkişilik listesine kaydı yaptırılmıştır. Bundan sonra bilirkişilere tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme ve düzenleyecekleri rapora esas alacak olupta dosya arasında bulunmayan kayıt ve belgeler olursa bunların birer suretini raporlarına eklemeleri konusunda yetki verilmesine, HMK’nun 273. maddesi gereği iddia, savunma, ticari defter ve kayıtlar, sunulan ve celbedilen tüm belgeler ve beyanlar, 10/07/2019 tarihli rapora karşı tarafların beyan ve itirazları ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak tek satıcılık sözleşmesinin feshinin haklı olup olmadığı, tek satıcının aynı bölgede yeni bir sözleşme yapması için gereken makul sürenin kaç gün olduğu, bu süre nedeniyle kar mahrumiyeti olup olmadığı varsa kaç TL olduğu, davacının kar kaybı nedeniyle uğradığı bir zararı varsa miktarının ne kadar olduğu hususlarında tarafların tüm iddia, savunma ve talepleri ile önceki rapora itirazlarını karşılar şekilde hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev verilmesine karar verilmiştir.
Prof. Dr. …, Doç. Dr. …, Dr. Öğr. Üyesi …ve sektör bilirkişisi …’tan oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 25/06/2020 tarihli ek raporda özetle; “Bilirkişi heyetimizde yer alan sektör bilirkişisi … tarafın kök raporumuzda belirttiğimiz makul sürenin 30 gün olduğuna ilişkin görüş belirtildiği, makul süre için davacının davalıdan talep edebileceği kar mahrumiyetinin yukarıda belirttiğimiz üzere üçlü alternatif içinde hesaplanabileceği; a)Davacının 2010-2014 faaliyet karından hareketle talep edilebilecek kar mahrumiyetinin 15.243,00-TL; b) Sözleşmenin başlama ve bitimine kadar dönem performansının dikkate alınması durumunda talep edilebilecek kar mahrumiyetinin 9.015,90-TL; c) Sözleşmenin devam ettiği son yılın ortalamasından hareket edilmesi durumunda talep edilebilecek kar mahrumiyetinin 12.840-TL olacağı, davacı ve davalının diğer itirazlarına yönelik kök raporda kanaatlerinde bir değişme olmadığı” bildirilmiştir.
Dosya da son rapor veren bilirkişi heyetine tevdii ile, 18/03/2019 tarihli celse (1) nolu ara kararında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yetkisi verildiği de dikkate alınarak davacının ve davalının ticari defter ve kayıtlarının ayrı ayrı incelenerek, usulüne uygun tutulup tutulmadıkları, tarafların ticari defter ve kayıtlarında 2010 yılı Mayıs ayından itibaren dava tarihine kadar davacı için davalıdan başka bir ticari işletme ile mal alışının yapılıp yapılmadığına, davalı için ülke içinde başka bir ticari işletmeye mal satışının yapılıp yapılmadığı, tarafların defterlerinde birbirlerine yönelik düzenlenen alım-satım kayıtlarının örtüşüp örtüşmediği ve yıllar itibariyle miktarları, faturaların bedellerin zamanında ödenip ödenmediği, 25/06/2020 tarihli ek raporda belirtilen makul sürenin denetime elverişli olarak açıklanması hakkında HMK’nın 281/2. maddesi uyarınca ek rapor düzelmesinin istenilmesine, karar verilmiştir.
Bilirkişilerce düzenlenen 20/01/2021 tarihli ek raporda; “Mahkemenin ara kararında belirtilen hususlara yönelik olarak yaptığıkları tespitler raporun içinde sunulmuşlur. Yapmış olduğumuz inceleme ve tespitler sonucunda 25/06/2020 havale tarihli rapordaki görüş ve kanaatlerinde değişiklik olmadığı” bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulunun raporundaki ticari kayıt verilerinin incelenmesi üzerine davacı şirketin 2015 yılı dahil davanın açıldığı tarih olan 2018 yılı da dahil olmak üzere aradaki tüm yıllara ilişkin vergi beyannameleri, yoklama fişleri, BA ve BS kayıtları celbedilmiştir.
Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı şirketin ticaret sicil dosyasının tamamının örneği istenmiştir.
SGK İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak 2015-2018 (bu yıllar dahil) yılları arasında davacının çalışanlarını gösterir liste celbedilmiştir.
Melikgazi Sosyal Güvenlik Merkezi’ne 31/03/2021 tarihli cevabi yazıları ilgi tutularak yeniden müzekkere yazılmasına ve …Ltd. Şti.’nin 31/03/2015 tarihi itibari ile hangi sebeple kanun kapsamından çıktığının sorularak bununla ilgili beyan ve talep yazılarının, kararların kayıt ve evrakların okunaklı örnekleri celbedilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Dava tek satıcılık sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle uğranılan kâr mahrumiyeti zararının (denkleştirme tazminatının) tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında sözlü olarak yapılmış tek satıcılık sözleşmesinin bulunduğu tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık noktaları tek satıcılık sözleşmesinin tarafların ortak iradeleri ile mi sonlandırıldığı, davalı tarafından haksız olarak mı sonlandırıldığı, öyle ise sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle davacının uğradığı kâr mahrumiyeti zararı olup olmadığı ve bunu davalıdan talep edip edemeyeceği konularında toplanmaktadır.
Doktrinde ve Yargıtay kararları incelendiğinde; “Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı (üretici/ithalatçı) ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekliliği olan öyle bir sözleşmedir ki; bununla yapımcı mamullerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisari olarak satmak üzere sadece tek satıcıya göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmak yükümlülüğünü üstlenir.” (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 28/09/2016 tarihli 2016/5707 E., 2016/12723 K. sayılı emsal kararı)
Yapılan bu tanım neticesinde tek satıcılık sözleşmesinin unsurları;
a- ) Belirli bir bölgede satış tekeli sağlanması,
b- ) Sürekli borç doğuran bir sözleşme olması,
c- )Tek satıcının bir yandan kendi adına ve hesabına sözleşme konusu malları satması diğer yandan üreticinin dağıtım ağıyla bütünleşmesi,
d -)Tek satıcının dağıtım ve sürümü arttırıcı faaliyette bulunma yükümlülüğü şeklinde sıralamak mümkündür.
Bu unsurlar çerçevesinde hukuki niteliğine değindiğimizde; tek satıcılık sözleşmesini ne bir satış sözleşmesi ne bir ön sözleşme ne de bir acenta sözleşmesi olduğunu söyleyebiliriz. Tam tersine tek satıcılık sözleşmesi tarafların tüm ticari ilişkilerini düzenleyen bir çerçeve sözleşme niteliğine haizdir. Böylelikle tek satıcıya sözleşme bölgesinde sözleşme konusu malları bizzat satma hakkının tanınması yanında; üreticiye de, bu bölgede doğrudan satış yapmayı ve rekabet hukukuna aykırılık oluşturacak şekilde malları üçüncü kişilere sattırmasını engelleyen yükümlülükler koydurmaktadır. Bunun karşılığında tek satıcı da sözleşme bölgesinde malların sürümünü arttırıp geliştirmeyi ve hızlandırma yükümlülüğü altına girmektedir. Bu yükümlülükler ve haklar tek satıcılık sözleşmesinin taraflar arasındaki çerçeve sözleşme konusunu oluşturmaktadır. Diğer taraftan üreticinin malları tek satıcıya teslim etme hak ve borcu ile tek satıcının malları teslim alıp bedelini ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu safhadaki hak ve yükümlülükler ise; sözleşmenin uygulama aşamasını oluşturmaktadır.
Bununla birlikte 6098 sayılı TBK 97. maddesinde ;”…Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Hakkı tehlikeye düşen taraf, ayrıca uygun bir sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.”
6098 sayılı TBK 98. maddesinde ise “…Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede, taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonuçsuz kalması sebebiyle diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse bu taraf, karşı edimin ifası güvence altına alınıncaya kadar kendi ediminin ifasından kaçınabilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
Bir davada çekişmeli olguların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği konusuna, ispat yükü denir.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse davayı kaybeder. O taraf davacı ise davası reddedilir, davalı ise mahkûm edilir.
Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (kendisine ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini (hilafını) ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş (yani dava bakımından yok) sayılır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, taraflar arasında ayrıntılı hükümler içeren yazılı bir tek satıcılık sözleşmesi bulunmamaktadır. 25/11/2012 tarihli davalı şirketin antetini taşıyan belgede … Şti.’nin 2010 yılından itibaren 10 yıl süre ile …Ltd. Şti.’nin Türkiye’de tek yetkili satıcısı olduğu görülmektedir. Yine 21/09/2012 tarihli ve 11/11/2011 tarihli antetli belgelerde de aynı husus yer almaktadır. Davalı tarafça da tek satıcılık sözleşmesi olduğu inkar edilmemektedir. Davacı, sözleşmenin temel unsurlarını ve sözleşmede kendisine tanınan hakların davalı tarafından ihlal edildiği nedeniyle sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini bildirmektedir. Fesih sebebi olarak davalının yurt içinde bazı ihalelere girmesini, bulduğu bazı müşterilerine doğrudan satış yapmasını göstermektedir. Davacı dava tarihinden daha önce sözleşmeyi feshettiği yönünde bir beyanda bulunmamış, dava tarihine kadar sözleşmeyi ayakta tutmuştur. Buna göre davacının dava tarihi itibarı ile sözleşmeyi feshettiğinin kabulü gerekir. Davalı ise savunmalarında davacının tek elden alma yükümlülüğünü aksattığını, müşterilere başka firmaların ürünlerini teslim ettiğini, davalının ürettiği malların sürümünü arttırma edimini yerine getiremediğini, davacının borçlarını ödeyememesi nedeniyle tarafların karşılıklı olarak ilişkilerini örtülü olarak sonlandırdığını, denkleştirme tazminatının koşullarının oluşmadığını, taraflar arasındaki ilişkilerin 26/12/2104 tarihinde kesildiğini savunmuştur. Bilirkişi raporuna göre 28/04/2010 ve 31/12/2014 tarihleri arasındaki davacının toplam karının 867.837,79-TL olduğu, 2015 yılında ve 2017 yılında davacının zarar ettiği, 2015 yılından itibaren davacının satışlarının olmadığı görülmektedir. Melikgazi Sosyal Güvenlik Müdürlüğü’nün 28/06/2021 tarihli cevabi yazısında davacı şirketin 31/05/2015 tarihinde son iki yıldır gayri faal olduğu için kurum tarafından otomatik olarak kanun kapsamından çıkartıldığı bildirilmektedir. Buna göre 31/05/2015 tarihinden geriye doğru son iki yıl içinde gayri faal olan davacı şirketin tek satıcılık sözleşmesi ile sözleşme bölgesinde malların sürümünü arttırıp geliştirmeyi ve hızlandırma taahhüdünü yerine getiremediği, sözleşmeyle üstlendiği edimlerini de yerine getirmesinin mümkün olmadığı görülmektedir. Davacı bu süre içinde davalıdan mal almaya yönelik sipariş verdiğini iddia ve ispat etmiş değildir. Bu hususlar davalının savunmalarını destekler mahiyette olup taraflar arasındaki şifai tek satıcılık sözleşmesinin 2015 yılında eylemli olarak sona erdirildiği değerlendirilmektedir. Davalının 2015 yılından itibaren başka bir firma ile disbiritörlük anlaşması yapması, doğrudan veya dolaylı olarak mal satması karşısında, tek satıcılık sözleşmesinin sonlandırılmamış olması halinde davalının buna karşı tepkisiz kalması gerekirdi. Bunun aksi genel hayat tecrübelerine ve ticari hayatın olağan akışına aykırı aykırıdır.
Yargılama sonunda dosya kapsamına göre; davacının 31/05/2015 tarihinden geriye doğru son iki yıldır gayri faal olduğu, bu durumda tek satıcılık sözleşmesi ile üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesinin mümkün olmadığı, tarafların bu sözleşmeyi zımnen sonlandırdıkları, sözleşme sonlanmamış olsaydı bile gayri faal olan, sözleşmedeki edimlerini yerine getirmeyen davacının, davalı şirketin ticari faaliyetlerini devam etmesi nedeniyle denkleştirme tazminatı talep edemeyeceği, bunun TMK’nun 2. maddesinde yer alan iyiniyet kuralları ile de başdaşmayacağı sonuç ve kanaatine varılmış ve davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan alınan 7.684,88-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatan 7.625,58-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 51,00-TL e-tebligat, 1,60-TL KEP gideri olmak üzere toplam 52,60-TL’nın davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran davacıya iadesine,
8-Davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 39.550,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2021

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununa göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.