Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/116 E. 2021/763 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2***
KARAR NO : 2***

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : ***
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … –
DAVALI : 1- … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
Av. … –
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ***

Mahkememizde görülmekte olan alacak (hizmet sözleşmesinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı kurum tarafından 2008 yılından itibaren vekalet akdi ile serbest avukatlardan hizmet satın alınması cihetine gidilerek, davalı … ile 2008 yılında avukatlık sözleşmesi imzalanarak *** tarih ve ***yevmiye nolu umumi vekâletname çıkarıldığını, davalı kuruma ait dava ve icra dosyalarının takip ve tahsili yapılmak üzere 19/11/2008 tarihinde davalı Av. …’ya ilk etapta 85. adet icra dosyası teslim edildiğini, sonrasında da davalı avukat …’ya, takip ve tahsili yapılmak için dava ve icra dosyalarının teslimine devam edildiğini, 2013 yılının ocak ayından itibaren, davacıya ait tüm icra ve dava dosyalarının, kısa adi HUYAP olan (Hukuk Uygulamaları Yazılım Projesi) programa aktarılmasına başlanıldığını, bu bağlamda sözleşmeli avukatların takip ettiği tüm dosyalar ile birlikte davalı …’nın zimmetinde bulunan bütün dosyaların HUYAP sistemine aktarılmak üzere kendisinden istenildiği ve dosyaların HUYAP sistemine aktarıldığını, dava ve icra dosyalarının sisteme aktarılması esnasında, davalı …’ya ***tarihinde ilk etapta teslim edilen icra dosyalarının davalı tarafından takipsiz bırakıldığını, 2008 yılından 2013 yılına kadar yaklaşık beş yıl boyunca bu dosyalara yönelik herhangi bir işlem yapılmayarak dosyaların icra dairelerinde düşürüldüğü ve hatta bazı dosyaların da ***. İcra Müdürlüğü tarafından imha edildiğinin tespit edildiğini, yine davalının zimmetinde bulunan dosyalar arasında sulh hukuk mahkemelerinde, davacı aleyhine açılan ve davalıya takip etmesi için verilen itirazın iptali davalarında, davalı tarafından yeterli savunmanın yapılmadığıdını, kurum aleyhine sonuçlanan bazı dosyaların temyiz edilmeyerek kesinleştiği ve kurum zararına sebebiyel verildiği hususlarının tespit edilmesi üzerine durumun *** tarih. ***yazı ile hukuk müşavirliklerine intikal ettirildiğini, yapılacak işlemlerin talimatlandırılmasının istenildiğini, hukuk müşavirliklerinin ***tarih ve ***sayılı yazıları ile davalı avukatın sözleşmesinin feshedilmesi ve il müdürlüğü hukuk servisinin hukukçu bir müfettiş tarafından teftiş edilerek kurum zararlarının çıkartılması gerektiği hususlarını talimatlandırıldığını, hukuk müşavirliği talimatları doğrultusunda davalı avukatın sözleşmesinin ***tarih ve ***sayılı yazı ile ***tarihi itibarı ile feshedildiğini ve akabinde de kurum zararının tespit edilmesi amacı ile, rehberlik ve teftiş başkanlığından hukukçu bir müfettiş görevlendirildiğini, Başmüfettiş ***tarafından düzenlenen soruşturma raporunun kurumları başkanlık makamının ***tarihli olurunu taşıyan Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’nın ***tarih ve ***sayılı yazısına istinaden Rehberlik ve Teftiş Ankara Grup Başkanlığının ***tarih ***sayılı yazısı ile görev tevdi edilen Başmüfettiş ***tarafından; Kayseri SGK İl Müdürlüğü’nde sözleşmeli avukat olarak çalışan …’nın kendisine teslim edilen icra dosyalarından bir kısmını yenilemeyerek takipsiz bıraktığını, bir hizmet tespit davasını, dava kısmen kurum aleyhine sonuçlanmasına rağmen temyiz etmediğini, yedi adet itirazın iptal davasında ise 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde açık hüküm bulunmasına rağmen bu hususu açılan davalara karşı mahkemeye vermiş olduğu cevap layihasında ve yargılama esnasında belirtmeyerek 7 dosyada kurum aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine neden olmak suretiyle kurum zararına sebebiyet verdiği yönündeki hususların incelenmesi neticesinde, *** tarih *** sayılı soruşturma raporu düzenlendiğini, söz konusu soruşturma raporunda özetle; “Hukuk Müşavirliği tarafından Kayseri SGK İl Müdürlüğü’ne Avukat …’ya kurum adına davaları takip etmesi için genel vekaletname gönderildiği ve Avukat …’ya ilk olarak *** tarihinde Kayseri SGK İl Müdürlüğü’nce icra ve dava dosyalarının teslim edilmeye başlandığını, Kayseri SGK İl Müdürlüğü’nce görevlendirilen kurum avukatı …’ndan sözleşmeli Avukat …’ya takip edilmek üzere teslim edilen tüm dosyaların incelenerek, varsa eksiklik ve kurum zararı olup olmadığının araştırılmasının istendiğini, Kurum Avukatı … tarafından yapılan inceleme neticesinde düzenlenen raporda; Develi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan ***|Esas sayılı hizmet tespit davası, kısmen kurum aleyhine sonuçlanmasına rağmen sözleşmeli avukat tarafından temyiz edilmediğini, Kayseri ***. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan ***. ***. ***. ***, ***. ***, ***Esas sayılı itirazın iptali davalarında ise 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde açık hüküm bulunmasına rağmen, bu hususu, acılan davalara karşı mahkemeye vermiş olduğu cevap layihasında ve yargılama esnasında belirtmeyerek 7 dava dosyasında kurum aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine neden olduğunun tespiti üzerine, sözleşmeli avukat hakkında Hukuk Müşavirliği’nce verilecek talimata göre işlem yapılmasının uygun olacağının belirtildiğini, Hukuk Müşavirliği’nin talimatı üzerine Kayseri SGK İl Müdürlüğü’nce avukat sözleşmesinin ***tarihi itibarıyla feshedildiğini, Kurumda Sözleşmeli Avukat olarak çalışan … hakkında yürütülen inceleme soruşturmasının kapsamlı olması nedeniyle, Müfettişlikçe Kayseri SGK İl Müdürlüğü’ne söz konusu avukata teslim edilen icra ve dava dosyaları İle ilgili olarak, soruşturma sonucu beklenmeden yapılması gerekli hukuki işlemelere kurum avukatlarınca devam edilmesi ve hukuki açıdan yapılacak işlem olmayanlar ile ilgili olarak hukuki gerekçeleri belirtilerek kurum zararının tespitinin istendiğini, değerlendirme bölümünün 4.4. maddesinde yer alan listede belirtilen dava ve icra dosyaları ile ilgili olarak oluşan; asıl alacak, icra inkar tazminatı, mahkeme vekalet ücreti, yargılama giderleri ve oluşabilecek diğer kurum zararının ilgili il müdürlüğünce yeniden hesaplanarak yasal faizi ile birlikte Avukata …’dan tahsil edilmesini, raporun değerlendirme bölümünün 4.4 maddesindeki listelenen dava ve icra dosyalarından; Kayseri ***. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ***, ***, ***. ***, ***, ***, ***, ***, ***, *** Esas sayılı ve Kayseri ***. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ***Esas sayılı dava dosyalarında kurum zararı olarak tespiti yapılan tutarlar henüz alacaklılar tarafından kurumdan talep edilmemiş olduğundan, söz konusu tutarların alacaklılarca talep edilmesi durumunda oluşacak olan kurum zararının ilgili il müdürlüğünce yeniden hesaplanarak yasal faizi ile birlikte Avukata …’dan tahsil edilmesini, sözleşmeli Avukat …’nın usulüne uygun olarak takip etmediği, ancak kurum avukatları tarafından yenilenen veya ihyası yapılan, raporun değerlendirme bölümünün 4.5. maddesindeki listede belirtilen icra dosyalarının sonuçlarının takip edilerek, sonucunda hukuki açıdan yapılacak bir işlem kalmaması halinde dava ve icra dosyaları ile ilgili oluşan asıl alacak, icra inkar tazminatı, vekalet ücreti, yargılama giderleri ve olunabilecek diğer kurum zararının yasal faizi ile sözleşmeli Avukat …’dan tahsil edilmesi gerektiğinin belirlenerek, kurum zararının tahsili cihetine gidilmesinin talimatlandığını, rehberlik ve teftiş başkanlığı müfettişlerinden Başmüfettiş ***’ın bu raporuna istinaden hukuki olarak yapılacak bir işlem kalmayan dosyalarda oluşan kurum zararının tespit edildiğini, kurumla davalı arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından vekâlet akdi ile serbest avukatlardan hizmet satın alınması sözleşmesinin 4/1 maddesine göre “Avukatlar kendilerine teslim edilen işleri, kurumun tabi olduğu mevzuat ve sözleşme hükümlerine, Avukatlık Kanunu’na, meslek kurallarına ve yürürlükteki diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak takip etmekle yükümlü olup takibine verilen işlerle ilgili işlemleri süresinde ve gereği gibi yapmadığı takdirde Kurum aleyhine doğacak her türlü zarardan sorumludurlar.” düzenlemesi içerdiğini, aynı sözleşmenin 4/4. maddesine göre de “Avukat kısmen veya tamamen Kurum aleyhine olan kararlar için itiraz ve kanun yollarına başvurmak zorundadır.” Hükmünün yer aldığını, Yine Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Vekalet Akdi ile Serbest Avukatlardan Hizmet Satın Alınmasına İlişkin Usul Ve Esaslardan 11/2. maddesinde “Herhangi bir Kurum alacağının zamanaşımına uğramasına veya alacak takibinin semeresiz kalmasına yahut bir alacak davasının Kurum aleyhine sonuçlanmasına kusurlu davranışı ile sebebiyet veren sözleşmeli avukat, o dava veya takip dosyasındaki asıl alacak ve islemiş faizden, yapılan dava veya icra masraflarından, Kurum aleyhine hüküm altına alınan tazminat ve bunların ferilerinden sorumludur” hükmü bulunduğunu, avukatın kendisine tevdi edilen işi avukatlık kanunu ve meslek kuralarına göre özenle yürütüp sonuçlandırmak zorundadır. avukatlık kanunu 34. maddesinde “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği’nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlü olduğunu ve buradaki sorumluluğun sonucun elde edilmemesinden değil bu sonuca ulaşmak için yaptığı çalışmaların özenle yerine getirilmemesinden kaynaklanan sorumluluk olduğunu, ayrıca davalı …’nın, diğer davalı olan ***A.Ş’ne ***poliçe numarası ile ***2013-***/2014 tarihleri arasında avukatlık mesleki sigorta poliçesi yaptırdığını ve poliçe limitinin 100.000,00-TL olduğunu, bu miktardan (poliçe limitinden) diğer davalı … ile davalı …’nın ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya, ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla toplam 563.225,97-TL davacı kurum zararının (119.153,83-TL asıl alacak, 442.707,06-TL dava tarihine kadar işlemiş yasal faiz ve 1.365,08-TL icra masrafı) dava tarihinden itibaren asıl alacağımız olan 119.153,83-TL’na işleyecek yasal faizi ile beraber davalılardan (davalı … şirketinin sorumluluğu poliçe limiti dahilinde ve dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karsı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve etmiştir.

CEVAP : Davalı … ***tarihli cevap dilekçesinde özetle, 2008 yılından itibaren davacı kurumun avukatlığını yapmaya başladığını, bu tarihten sözleşmenin fesih edildiği 2013 yılına kadar tarafıma yüzlerce (1000 adete yakın) icra takip dosyası ve yüzlerce dava dosyasının takip edilmesi için tevdii edildiğini, adı geçen dosyaların bir tamamının avukatlık yasasının öngördüğü şekli ile titizlikle takip edilerek davalı kurum lehine binlerce liralık tahsilat veya menfaat temin edildiğini, davacı kurumun yaklaşık 5 yıllık avukatlığını yaptığı dönemde hiçbir problem yaşanmadığını, ufak tefek sıkıntılardan kaynaklanan zararların zaten davacı kurumca tarafından tahsil edildiğini, dava konusu icra dosyalarının tahsili mümkün olmayan dosyalar olduğunu, davacı kurumun dava dilekçesinde bahsettiği ve ilk etapta 85 adet olarak teslim edilen icra takip dosyalarının, ilk esasları 1999 ila 2002 yıllarına ait olan, takip tarihleri üzerinden hali hazırda 8 – 9 yıl zaman geçmiş olan, hattı zatında davacı kurumca da aslında yapılması gereken her işlem yapılmış olmasına rağmen takipleri sonuçsuz olan takip dosyaları olduğunu, tahsilatlarının mümkün olmadığını, bu dosyaların sonradan gelişen olaylar nedeni ile anlaşıldığı üzere ilgili icra müdürlüğünce usulsüz olarak imha edilen ve dosyaların tevdii edildiği tarih itibari ile çoktan arşive kaldırılan dosyalar olduğunu, takip dosyalarının tahsili mümkün olsaydı davacı kurum takiplerini başlattığı zamandan kendilerine tevdii edilen tarihe kadar geçen 8-9 yıllık zaman zarfında bu tahsilâtları yaparak, dosyaların icra müdürlüğünce arşive kaldırılmasına müsaade etmemesi gerektiğini, bu bağlamda kurumun kendi müfettişlerince kusur kabul etmez bir şekilde ve tek yanlı oluşturulan müfettiş raporlarının hukuken kabul edilebilir bir delil niteliği olmadığını, davalı kurumun avukatlığını yapmaya başladığı tarihten itibaren, sırf kurum dosyalarını takip etmesi için, avukatlık bürosunun bünyesinde bu işe münhasır olarak bir avukat ve bir icra katibi tahsis ettiğini, bu arkadaşlarının ilk etapta taraflarına teslim edilmiş bulunan 85 adet dosyanın icra müdürlüğünün arşivlerinden çıkartılmasını talep ettiğini, icra müdürlüğünün her defasında işlerinin yoğunluğunu bahane ederek bir türlü bizim taleplerimizi karşılamadığını, bir müddet böyle devam ede gelen sürecin neticesinde İcra Müdürlüğünün kontrolünde arşivden dosya aramasına kadar gidildiğini ve günlerce yapılan aramalar neticesinde 36 tanesine ulaşılarak geriye kalan 49 tanesini bulmanın mümkün olamadığını, o dönemde Kayseri Adliyesi yeni yapılan binaya taşınacağından icra müdürlüğünün geri kalan dosyaların yeni binaya taşındığından, bu taşıma ile birlikte arşivinde bir düzene gireceğinden bahisle, o zamana ertelemelerinin istediğini, o an için yapacak bir şey olmadığından, taraflarınca adliyenin taşınmasının beklenildiğini, taşınmadan sonra da bir netice almak mümkün olmayınca, sırf hukuki sorumluluğundan kurtulmak maksadıyla icra müdürlüğü tarafından “… takip dosyalarının 10 yıllık zaman aşımına uğramış olduğu gerekçesi ile… taleplerini reddettiğini, ancak, icra müdürlüğüne karşı, ellerinde bulunan gömlek dosyalardaki son işlem tarihlerini gösteren belgeleri de eklemek suretiyle Kayseri ***. Noterliği’nin *** tarih ve ***yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek özetle “İİK’nun 39. maddesinin birinci fıkrasına göre ilama müstenit takibin, son muamele üzerine 10 sene geçmekle zaman aşımına başlayacağını dolayısıyla yenileme taleplerini reddetmelerinin hukuksuz olduğunun, talepleri doğrultusunda işlem yapmadıkları takdirde haklarında kanuni yollara başvuracaklarının ihtaren bildirildiğini böylece, aslında adı geçen icra dosyalarını icra müdürlüğünün ya zamanından önce imha ettiği ya da tamamen kaybettiğinin ortaya çıkmış olduğunu, akabinde yapılan şikayet üzerine dönemin icra müdürünün vermiş olduğu savunmada da bütün bu anlattıklarının adeta itiraf edildiğini,özen yükümlülüğünü yerine getirdiği dosyaların ana para alacaklarının 5 katı faizi ile talep ediliyor olmasının hukuka hakkaniyete ve adalet anlayışla aykırı olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili ***tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı …’nın müvekkili şirket nezdinde ***numaralı ve ***vadeli avukatlık mesleki sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçe teminatının “mesleki sorumluluk” zararları için 100.000,00-TL olduğunu, beher hasar için 1.000,00-TL muafiyeti bulunduğunu, dava konusu zarara ilişki ihbarın, müvekkili şirkete ***tarihinde işbu dava ile gerçekleştiğini, daha öncesinde söz konusu olay nedeni ile ulaşmış bir ihbar bulunmadığını, söz konusu hasara konu ve müvekkili şirket tarafından tanzim edilen poliçenin vade bitiminin ***olduğunu, bu tarih sonrasında ilgili poliçenin müvekkili şirketten yenilenmediğini, dolayısıyla davaya konu taleplerin, işbu ihbarın dayanağını oluşturan “Avukatlık Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi” teminat kapsamı dışında kaldığından, haksız davanın tarafımız yönünden reddi gerektiğini, Müvekkili Şirket tarafından tanzim edilen poliçenin, Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları A.1/b maddesi uyarınca, poliçe üzerinde açıkça belirtildiği üzere “clalms made (talebe dayalı)” sigorta poliçesi olduğunu, poliçenin ancak bir üçüncü şahıs tarafından sigortalı aleyhine sözleşme döneminde ilk kez talepte bulunulması ve aynı sözleşme döneminde sigortacıya ihbar edilmesi halinde geçerli olacağını,poliçenin geriye yürürlük tarihi esas alınarak tanzim edildiğini, Sigorta sözleşmesi kapsamında tazminat talebinin kabul edilebilmesi için hasar oluşum esasına göre düzenlenmiş olan sorumluluk sigorta poliçelerinde hasarın ihbarı konusunda zaman itibari ile genel şartların ilgili maddesinde belirtilen süre ile sınırlılık söz konusu olduğunu, müvekkili şirket nezdinde tanzim edilen poliçe hasar oluşum esasına göre teminat sağlamadığını, hasar bildirim tarihi esasına göre teminat verildiğini ve Genel Şartlar’ın A.l.a. maddesinin söz konusu hasar için geçerli olamayacağını, genel şartlar gereği sadece (yıldan az olmamak üzere geriye yürürlük tarihi olması kaydı ile sadece sözleşme süresi içerisinde sigortalıya doğacak tazminat taleplerine karşı teminat sağlandığını, poliçedeki talebin, hatalı eylemler nedeniyle talep edilen tazminat için yapılan herhangi bir yazılı talep veya hukuki veya idari dava açılması olarak tanımlandığından talep & hasar ihbarının yürürlükteki poliçe süresi içinde yapılmış olması gerektiğin, aksi halde vade bitimi sonrasında yapılacak bildirimlerin ilgili poliçe teminatı kapsamında kabul edilmediğini, hasara konu talebin, davacı tarafından davalıya müvekkili sigorta şirketine huzurdaki ***tarihli dava ile iletildiği ve tarih itibari ile de müvekkili şirket nezdinde geçerli bir poliçe bulunmadığını, müvekkil şirket aleyhine “***poliçe numaralı ve ***vadeli, Avukatlık Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesi” kapsamında yöneltilen “teminat dışı zarara ilişkin” işbu haksız davanın reddi gerektiğini, davaya dayanak poliçe kapsamına girmeyen talepler yönünden, faiz ve yargılama gideri sorumluluklarının da bulunmadığını ve bu yöndeki taleplerin de müvekkil şirket yönünden kabul edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Dosyada tarafların bildirdiği belgeler, ***tarihli ***sayılı soruşturma raporu ve ekleri, vekalet akdi ile serbest avukatlardan hizmet satın alınması sözleşmesi, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından vekalet akdi ile serbest avukatlardan hizmet satın alınmasına ilişkin usul ve esaslar, fesih yazısı, ticaret sicil müdürlüğü yazıları, sigorta poliçeleri ve hasar dosyası, mahkeme kararları, icra talepleri, yenileme talepleri, icra dairelerinin yazıları, tanık anlatımları, idari soruşturma ve savcılık soruşturma evrakları ve bilirkişi incelemesi delil olarak değerlendirilmiştir.
Taraflarca delil olarak dayanılan belgeler sunulmuş, sunulmayan belge ve deliller ile dava dosyaları ve takip dosyaları müzekkere yazılarak istenmiştir.
Kayseri Genel İcra Dairesi’nin *** (Kayseri Kapatılan *** İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ****), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin ***(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***), Kayseri Genel İcra Dairesi’nin **(Kayseri Kapatılan ***. İcra Müdürlüğü’nün ***) Esas sayılı takip dosyaları celbedilmiştir.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ***Soruşturma sayılı dosya sureti ile ***Soruşturma sayılı dosyası getirtilmiştir.
Kayseri ***. İcra Ceza Mahkemesi’nin ***Muh. sayılı disiplin soruşturması evrakları celbedilmiştir.

Yargılama sırasında bildirilen tanıklar usulünce dinlenmiştir.
Davalı … tanığı …’in beyanlarının alınması için Kırşehir ***. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır. Davalı tanığı … özetle “Davalı … ‘yı tanırım. Ben 2013 yılı Kasım ayı itibariyle Kayseri …. . İcra Müdürlüğü’nde icra müdürü olarak çalışmaya başladım. Davalı Avukat … iş sebebiyle tanıyorum. Kendisi SGK ‘nın dosyaları için yanında ayrıca avukat ve katip çalıştırıyordu. İşlerini aksattıgını görmedim. Bundan önce de 2007 yılından 2013 yılına kadar Kayseri … İcra Müdürü olarak görev yaptım. Orada da davalının SGK ‘ya ait dosyaları vardı, orada da aynı şekilde avukat ve katip çalıştırarak işlerini takip ediyordu. Kayseri …. İcra Müdürlüğü 2007 yılında kurulmuştu. Bu nedenle eski dosyalar bakımından herhangi bir sıkıntı yaşanmadı. Fakat … . İcra Müdürlüğü’nde göreve başlamamdan hemen sonra 2013 Kasım ayından hemen sonra SGK’nın avukatları gelerek bana 49 adet kayıp dosyaların olduğunu, daha önceden de şifaen ve resmi olarak bu sebeple müracaat ettiklerini ancak dosyalarının bulunamadığını, bu nedenle işlem yapamadıklarını söylediler. Resmi olarak noterden ihtar da gönderdiklerini söylediler ve bunu bana gösterdiler. Ben de personel görevlendirerek arşive baktırdım. Arşiv çok karışıktı. Bir hafta boyunca görevli arkadaş aramasına rağmen ancak bir iki tanesini bulabildi. Görevli arkadaşın bana söylediğine göre 2012 yılında adliyemiz yeni binasına taşınmadan önce …. İcra Dairesi’nin muhtelif yerlerde 4 adet arşivi varmış. Bunlardan bir tanesi Valilik otoparkında bulunan bir yermiş ve orayı su basmış. Buralarda da arama yapılmış fakat bulunamamış. Hatta SGK’nın icra takip elemanları da bizzat arama yapmalarına rağmen dosyaları bulamamışlar. Yeni adliyeye taşınıldığında da tek bir arşiv binası oldugundan kolay bulunabileceği tahmin edilmiş, fakat yine de buna rağmen bulunamadığını bana söyledi. Dosyaların bulunamaması sebebiyle SGK’nın zarara uğramaması için onların ellerinde olan belgeler ile gölge dosya oluşturarak dosyaları yeniledik ve işleme koyduk. Hatırladığım kadarıyla 49 dosyanın hepsini bu şekilde yaptık. Ben bu sebepten dolayı SGK’nın bir hak kaybı yaşamadığını düşünüyorum. Zaten dosyalar da genellikle tahsil kabiliyeti bulunmayan dosyalardı. Bu dosyalardan iki tanesi için borçlular tarafından zamanaşımı nedeniyle itiraz oldu. Bunun üzerine ilgili dosyaların bulunamaması sebebiyle soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma sebebiyle yine iki personel görevlendirdik. 2015 yılının başında bu iki personel üç hafta süre ile araştırma yaptı. İtirazlı dosyalardan bir tanesi bulundu. Bu araştırma sırasında hatırladığım kadarıyla bir tane de itiraz edilmeyen dosyalardan biri bulundu. Fakat dosyaların çoğunun aslı bulunamadı. Gölge dosya üzerinden yenilenerek işlem yapılan dosyalar halen devam etmektedir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı … tanığı … özetle “Davalı …’nın davacı …’nın vekili olarak hizmet verdiği dönemlerde ben de davalı …’nın yanında çalışıyordum. Sonra ayrıldım. SGK’nın avukat olarak takip etmesi için verdiği yaklaşık 1200 adet dosyası vardı. Bunlar icra dosyalarıydı. Ben de davalı … adına bu icra dosyalarına bakıyordum, ilgileniyordum. Bu dosyaların çoğu daha önceki avukatlardan gelen dosyalardı. En son 200 adet civarında bir icra dosyası daha geldi. Ancak bunların içinde 42 tanesinin dosyasını icra arşivinde aradık, bulamadık. İcra memurları da bu dosyaları aradılar. Ancak bulamadılar. Eski adliyenin arşivinde olabilir dediler. Oradan da aradılar. Çok karışık olduğu için bulamadılar. En son görüştüğümüzde acele etmeyin yeni adliyeye taşınma sırasında ortaya çıkar, bulunur dediler. Taşınırken en son 20-22 tanesini bulamadılar. Bizim o zaman başka bir elemanımız daha vardı. ….. Mit isimli kişiydi. Bu dosyalarla en çok o ilgileniyordu. Elde olan dosyalar yönünden de normal gündelik işlemler yapılıyordu. Zaman zaman takipsiz bırakılanlarda oluyordu. Ancak sebebini bilmiyorum. Bunların içinden tahsil ettiklerimizde oluyordu. Dava dosyaları hakkında benim bir bilgim yoktur. Ben en son geçen yıl 2. ayı civarına kadar çalıştım. Ondan sonra davalının yanından ayrıldım. Davacı kurumun diğer avukatı … ile ben hiç görüşmedim. Davalı … ise bu kaybolan icra dosyaları hakkında kendisi ile görüşüyordu. Bu dosyaları yenileyelim mi evraklarını bulalım mı diye davalı soruyordu. Bir şekilde bir çözüm yoluna kavuşturalım deniliyordu. En son kaybolan 22 dosyanın 20 tanesinin evraklarını buldum. Onların zamanaşımına uğramadığını düşmediğini gördüm ve yenileme işlemlerini yaptık. Sadece iki tanesi kaldı. Biz en son tahsil ettiğimiz dosyaların masraflarını ve vekalet ücretlerini dahi kurumdan alamadık. Bu kaybolan dosyalarla ilgili davacı kurumdan herhangi bir resmi yazı gelmedi. Hatta en son icra müdürlüklerine bu 22 dosya bulunsun diye biz kendimiz ihtar gönderdik. Bu dosyaların ne zaman teslim edildiğini ve bu işlemlerin ne zaman yapıldığını tarih olarak bilemiyorum. Çünkü bunlara …. bakıyor ve ilgileniyordu. Benim bildiklerim bunlardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Delillerin toplanmasından sonra Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak mahkemelerince seçilecek sigorta alanında uzman bir bilirkişi, hesap uzmanı bir bilirkişi ve vekalet sözleşmeleri ile işlemleri konusunda uzman bir bilirkişi olmak üzere 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile dosyaya sunulmuş tüm delil, belge ve beyanlar, iddia ve cevaplar ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmek suretiyle neticeten davacının dava dilekçesi ve diğer beyanlarında dayandığı ve iddia ettiği her bir husus yönünden davacı kurumun zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise hangi olay ve işlemler nedeniyle ve somut olarak ne miktarda bir zararının oluştuğu, zarar oluşmuşsa bu zararların oluşmasında davalı …’nın bir kusuru ve eylemleri ile zarar arasında bir illiyet bağının bulunup bulunmadığı, varsa bu zararın diğer davalı … şirketinin sigorta poliçesi teminatı kapsamında ve limiti dahilinde de olup olmadığı, zarar oluşmuşsa bu zararlardan davalıların her ikisinin de borç ve sorumluluklarının bulunup bulunmadığı yönlerinden ayrıntılı, gerekçeli, mahkememizin, tarafların ve BAM’ın denetimine açık ve elverişli ve hesaplamaları da gösterir şekilde rapor alınıp mahkememize gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Ankara …. . Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığı ile nitelikli hesap bilirkişisi …. , nitelikli hesap bilirkişisi … ve sigortacı bilirkişi …. oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 01/10/2018 tarihli raporda özetle; “Davacı vekilince dava dilekçesinde belirttiği ve davalı avukatın sorumlu tutulduğu icra ve dava dosyalarındaki sorumluk nedenlerine göre heyetimizce yapılan değerlendirmelerin raporda belirlendiği, müfettiş raporunun 2.3.6. maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılarak icra dosyalarına konu alacakların zamanaşımına uğraması nedeniyle yenilenemeyen veya borçluları tarafından zamanaşımı itirazı nedeniyle şikayet yoluna gidilen takiplerden doğan kurum zararının tahsili talebine ilişkin değerlendirmelerinin; davalı avukatın dosyaları teslim almasından sonraki 5 yıl içinde dosyalarda icra işlemlerinin yapmadığı, her ne kadar davalı avukatın 02/12/2014 tarihli savunmasında, adliyenin taşınma işlemleri nedeniyle dosyaların bulunmasındaki güçlükten bahsedilmekte ise de; dosyaların teslim alınmasından sonra, adliyenin taşınması süreci nedeniyle dosyaların arşivden aranması için makul sayılabilecek süreçlerin aşıldığı, bu süre içinde davalı avukatın tahsilata yönelik talepleri (haciz, satış v.s) bulunmadığından dosyaların işlem görmemesi ve yenileme işlemlerini yapmak için 5 yıl gibi bir süre sonra icra müdürlüğü nezdinde ihtarname keşide edilmesinde, davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu olup olmadığının takdirinin mahkemede olduğu, belirtilen 9 adet icra dosyasına ilişkin olarak dosya kapsamındaki belgelere göre hesaplanan davacı kurum zararının dava tarihi itibarıyla faizli bakiyesinin olduğu, mahkemece avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu bulunduğunun belirlenmesi halinde söz konusu 9 adet icra takibinden doğan alacağın zamanaşımına uğratılması nedeniyle yenilenememesi ve yenilemesi yapılan diğer 4 adet dosyada ise takip borçluları tarafından zamanaşımı itirazı nedeniyle şikâyet yoluna gidilen ve davacı kurum aleyhine zamanaşımı yönünde hüküm tesis edilen mahkeme kararları karsısında davacı kurumun takiplerden doğan alacağı tahsil ve davaları kazanabilme ihtimalinin olmadığı ve sorumlulara karşı başkaca hukuki sebeplerle talepte bulunma hakkı bulunmadığı dosya kapsamı itibarıyla anlaşıldığından zararın somutlaştığı, müfettiş raporunun 4.4 maddesinde belirtilen dava dosyalarına kayden açılan itirazın iptali davalarında, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinde yer alan hükmün yargılamalarda beyan edilmeyerek kurum aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesi ve hükmolunan icra-inkar tazminatlarının davacı kurumca ödenmek zorunda kalınması nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili talebine ilişkin değerlendirmelerinin: müfettiş raporunda ve müfettiş raporuna ekli dosya içerisinde yer alan 16/09/2013 tarihli davacı kurum vekili Av. … imzalı yazıda, “…bu davalara karşı verilen cevap layihaları incelendiğinde; 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi gereği kurum aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilemeyeceğine dair mahkemeye herhangi bir savunmada bulunulmamış, ayrıca yargılama aşamasında da mahkemeye bu hususta gerek sözlü gerekse yazılı bir bayanda bulunulmamıştır.” denilmekte ise de; bu davalara ilişkin cevap dilekçeleri ya da duruşma tutanakları iş bu dava dosyasında yer almadığından, davalı avukatın yargılamalar sırasında kurum aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilemeyeceğine ilişkin beyanda bulunmadığı hususunun ispat edilemediği, ancak bu hususun takdirinin mahkemede olduğu, mahkemece davalı avukatın yargılamalar sırasında kurum aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğine ilişkin beyanda bulunmadığı hususunun ispat edildiğinin belirlenmesi halinde, dosya kapsamındaki belgelere göre hesaplanan davacı kurum zararının dava tarihi itibarıyla faizli bakiyesinin olduğu, davacı kurumun ödemek zorunda kaldığı icra inkar tazminatlarına ilişkin ilamların kesin hüküm olması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmadığından aleyhe hükmedilen icra inkar tazminatlarını tahsil ihtimalinin olmadığı ve sorumlulara karşı başkaca hukuki sebeplerle talepte bulunma hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, zararın somutlaştığı, müfettiş raporunun 4.2.3.2 maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılması nedeniyle davacı vekilleri tarafından yenilenmek zorunda kalınan icra takiplerinden bir kısmının borçlusu olan şirketlerin tasfiyeye girmesi nedeniyle yenileme dilekçelerinin borçlu şirketlere tebliğ edilememesi sonucunda mezkur icra takipleri hakkında yapılacak işlem kalmaması nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili talebine ilişkin değerlendirmelerinin: her ne kadar davalı avukatın 02/12/2014 tarihli savunmasında, adliyenin taşınma işlemleri nedeniyle dosyaların bulunmasındaki güçlükten bahsedilmekte ise de; dosyaların teslim alınmasından sonra, adliyenin taşınması süreci nedeniyle dosyaların arşivden aranması için makul sayılabilecek süreçlerin aşıldığı, bu süre içinde davalı avukatın tahsilata yönelik talepleri (haciz, satış v.s) bulunmadığından dosyaların işlem görmemesi ve yenileme işlemlerini yapmak için 5 yıl gibi bir süre sonra icra müdürlüğü nezdinde ihtarname keşide edilmesinde, davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu olup olmadığının takdirinin mahkemede olduğu, mahkemece avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu bulunduğunun belirlenmesi halinde, dosya kapsamındaki belgelere göre hesaplanan davacı kurum zararının dava tarihi itibarıyla faizli bakiyesinin olduğu, belirtilen 7 adet icra takibi bakımından, dosyaya sunulan ticaret sicil gazetelerinden tasfiye sürecine giren şirketler nedeniyle yenileme dilekçelerinin tebliğ edilemediği belirtildiği ve bu durumun dosya kapsamındaki belgelerle ispat edildiği görülmekle, tasfiye sürecine giren şirketler nedeniyle alacağın hukuken tahsil kahiliyetinin kalmadığı ve sorumlulara karşı başkaca hukuki sebeplerle talepte bulunma hakkı bulunmadığı anlaşıldığından zararın somutlaştığı, müfettiş raporunun 4.5. maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılması nedeniyle davacı vekilleri tarafından yenilenmek istenirken borçlularına ulaşılamayan icra takiplerinin yenilenememesi nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili talebine ilişkin değerlendirmelerinin: her ne kadar davalı avukatın 02/12/2014 tarihli savunmasında, adliyenin taşınma işlemleri nedeniyle dosyaların bulunmasındaki güçlükten bahsedilmekte ise de; dosyaların teslim alınmasından sonra, adliyenin taşınması süreci nedeniyle dosyaların arşivden aranması için makul sayılabilecek süreçlerin aşıldığı, bu süre içinde davalı avukatın tahsilata yönelik talepleri (haciz, satış v.s.) bulunmadığından dosyaların işlem görmemesi ve yenileme işlemlerini yapmak için 5 yıl gibi bir süre sonra icra müdürlüğü nezdinde ihtarname keşide edilmesinde, davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu olup olmadığının takdirinin mahkemede olduğu, mahkemece avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu bulunduğunun belirlenmesi halinde, dosya kapsamındaki belgelere göre hesaplanan davacı kurum zararının dava tarihi itibarıyla faizli bakiyesinin olduğu, dava dilekçesinde söz konusu 8 adet icra takibine ilişkin açıklamalarda, şirket kayıtlarının açık olduğunun ticaret sicil müdürlükleri tarafından bildirildiğinin belirtilmesi karşısında, şirketler hakkında yasal tebligat işlemlerinin Tebligat Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince usulüne uygun bir biçimde ikmal edilerek, tebligat yapılmış sayılması durumunda, şirketlerin malvarlıkları hakkında icra işlemleri ikmal edilmeden, dosyaların hukuken tahsil kabiliyetinin kalmadığının anlaşılamayacağından kurum zararının somutlaşmış sayılamayacağı, (davacı talebinin toplam 563.225,97-TL olduğu) davalı …’nın sorumluluğuna yol açan mesleki hizmet sonucu oluşan zararla ilgili tazminat talebini, davalı … şirketine, iş bu dava tarihinde, diğer bir deyişle poliçe süresinden sonra bildirdiği, dolayısıyla, Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1.b. bendi ve poliçede yer alan özel şart uyarınca tazminatın sigortacı tarafından karşılanabilmesi için gerekli bulunan “tazminat talebinin sigortalıya poliçe süresi içinde (veya varsa uzatılmış bildirim süresi içinde) bildirilmiş olması” şartının olayda gerçekleşmediği ve poliçenin yenilenmediğinin belirlendiği, sorumluluğa ilişkin takdirin mahkemede olduğu” bildirilmiştir.
Bu rapora karşı beyan ve itirazlar üzerine Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak rapor vermiş olan bilirkişiler … , … ve …. önceki rapora karşı sunulmuş tarafların beyan ve itiraz dilekçelerindeki her bir itiraz sebebi yönünden tekrar bir inceleme, değerlendirme ve gerekirse hesaplamalarda yapılmak suretiyle bu konularda ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Ankara …. . Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığı ile … , …. ve …’den oluşan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 08/05/2019 tarihli Ek raporda özetle; “Hukuki durumun değerlendirilmesi ve nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere, davacı vekili ve davalı avukatın bilirkişi raporuna yapmış olduğu itirazlar üzerine dosya kapsamına göre yapılan yeni den incelemede, ilk bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelerinin değişmediği” belirtilmiştir.
Davacının ve davalı …’nın önceki bilirkişi kurulunun rapor ve ek raporlarına itirazları ve yeniden rapor aldırılması yönündeki talepleri dikkate alınarak İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmasına, HMK’nun 267 ve 268. maddeleri gereğince resen seçilecek bir sigortacı bilirkişi, bir hesap uzmanı bilirkişi ve bir vekalet sözleşmeleri uyuşmazlıkları ile borçlar hukuku mevzuatı alanında nitelikli hesap bilirkişinden oluşacak kurula dosyanın tevdi ile tarafların iddia ve savunmaları, celp edilen ve dosyaya sunulan tüm deliller tanık anlatımları, önceki bilirkişi rapor ve ek raporları ile bunlara karşı beyan ve itirazlar ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenmek suretiyle davacının dava dilekçesinde dayandığı ve iddia ettiği, davacı kurumun zarara uğrayıp uğramadığı, varsa hangi olay ve hang iişlemler nedeniyle ve somut olarak kaç TL zararının bulunduğu, zararın oluşmasında davalının kusuru olup olmadığı, zarar ile davacı vekili eylemleri arasında uygun illiyet bağ olup olmadığı varsa zararın diğre davalı siorta şirketi nezdinde düzenlenen sigorta poliçesi teminatı dahilinde olup olmadığı, davacının varsa davalılardan zarar nedeniyle talep edebileceği tazminat miktarının kaç TL olduğu hususlarında hüküm vermeye ve denetime elverişli açıklamalı rapor tanzimi için bilirkişilere yetki ve görev vermesinin bilirkişilerin düzenleyeceği raporun mahkememize gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimatla dosya borçlar hukuku alanında nitelikli hesap uzmanı Dr. … , sigorta tahkim hakemi …. ve SMMM … oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 02/08/2020 tarihli raporda özetle; “Tüm delillerin değerlendirilmesi, her türlü hukuki tavsif ve nihai karar tamamıyla mahkemeye ait olmak üzere, kendilerine verilen görev doğrultusunda, dava dosyasına intikal eden bilgi ve belgeler üzerinden yapılan inceleme, tespit ve değerlendirmeler neticesinde; 1-A 03/12/2008 tarihinde teslim edildiği belirtilen icra dosyalarının dosya kapsamına göre bir kısmının düşmüş olduğu, bir kısmının yenilenmesine rağmen, işbu kere borçlu/davacıları tarafından zamanaşımı def’i kapsamında mahkeme önüne taşınan dosyalar olduğu, bu dosyalara 2008-2013 aralığında işlem yapılmadığının anlaşılmaktadır. İşbu rapor içerisinde ilgili dosyaların ayrıntılarına ve zamanaşımına bağlı dava ayrıntılarına yer verilmiştir. Bu kapsamda (takipsiz bırakılan dosyalar, alacakların zamanaşımına uğraması kapsamında icra hukuk mahkemesi kararı ile icranın geri bırakılmasına karar verilen dosyalardaki miktarlar yönünden) davacının (tam kabul halinde ) zararı 196.364,03-TL olacağı, somut olarak tahsili olanağı kalmadığı veya davacı kurum aleyhine maddi zarar olarak bir sonuç doğurduğu, yukarıda belirtildiği üzere; Kayseri …. . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 2.547,13-TL asıl alacak 15/07/2013 tarihli, Kayseri …. . Sulh HukukMahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 2.462,24 TL asıl alacak 15/07/2013 tarihli, Kayseri …. . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 2.912,32 TL asıl alacak 15/07/2013 tarihli , Kayseri …. . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında 2.251,34 TL asıl alacak 15/07/2013tarihli, Kayseri … . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında 2.469,51-TL asıl alacak 15/07/2013 tarihli karar verildiği, söz konusu kararlarda asıl alacak yönünden de kararlar verildiğinden, muhtemelen SGK aleyhine sonuçlanma ihtimali daha fazla olmakla birlikte, %40 icra inkar tazminatları yönünden de kararlar verildiğinden, kurumun bu yönüyle zarara uğratıldığının değerlendirilebileceği, bu kapsamda hesap edilebilir zararın, ilk rapor ile benzer şekilde 3.714,36-TL olacağı sonucuna varılabileceği, somut olarak davacı kurum aleyhine maddi zarar sonucu doğurduğu, bazı icra dosyalarının ise kurum tarafından yenilendiği ve fakat bazı şirketlerin (ki bunlardan bir tane icra dosyasında şirketin tasfiyesinin daha önceden gerçekleştiği anlaşılmaktadır) tasfiyeye girdiği ve bu şirketlere tebligat yapılamadığı, aktif hacizlerin sürdürülemediği, bu nedenle, bu dosyaların tamamının tahsilatının mümkün olması halinde, kurum zararının 146.191,67-TL seviyesinde olacağı, dosyadaki önceki heyet raporundaki hesaba iştirak edilmiştir. Somut olarak tahsili olanağı kalmadığı veya davacı kurum aleyhine maddi zarar olarak bir sonuç doğurmuştur. Yine, takipsiz kalan veya ulaşılamayan icra dosyalarının bulunması ve tamamen tahsilatının gerçekleştirilmesi halinde davacının ana para ve faizi olarak (dava tarihine kadar) 218.673,13-TL gelir elde edebileceği sonucuna varılacağı, somut olarak tahsili olanağı kalmadığının söz konusu dosyaların bulunması ve tüm işlemlerin yapılması sonucunda şekilleneceği, icra dairesinin kusuru olup olmadığı ile davalı avukatın kusur oranlarının mahkemece değerlendirilebilecektir. Davalı avukatın özen yükümlülüğünü ihlal edip etmediğinin münhasıran mahkemenin takdirinde olduğu, bununla birlikte davalı avukatın ve ayrıca dosyaya taraflarca sunulan (belgesine ulaşılabilen) icra dosyalarındaki eksikliklere yönelik ayrı ayrı tespitlerimize rapor içerisinde yer verilmeye çalışıldığı, özetlemek ve bir bütün olarak izah etmek gerekirse; davalı avukatın bir takım icra dosyalarının bulunmamasına rağmen uzunca bir süre etkili bir bilgilendirmeyi davacı müvekkiline gerçekleştirmediği, yazılı onayına başvurmadığının dosya kapsamındaki belgeler ışığında söylenebileceği, ayrıca davacı …’nın, etkili savunma yapılmaması nedeniyle mevzuat ile uyumsuz şekilde icra inkar tazminatları ödediği, fakat icra, mahkeme ve bulunmayan icra dosyaları açısından ayrı başlıklar ve her bir dosya bazlı davalının sorumluluğunun miktarının net olarak tespitinin bilirkişi heyetince yapılmasının (eksik belgeler nedeniyle) mümkün olamayacağı, çünkü birçok icra dosyası evrakının bulunamadığı, işbu dosyaya tarafların elindeki bir kısım sarf yazısı ve takip talebi örneklerinin sunulduğu, örneğin; bir mahkeme kararında da (zamanaşımı yönünden) icra dosyasından sunulan belgenin etkili bir icra işlemi olduğuna kanaat getirilecek yeterlilikte görülmediğinin belirtildiği, zira birçok icra dosyasının ortada olmadığı, evraklarına da ulaşılamadığı, bir kısmının gölge dosya olarak yenilenmek istendiği, bununla birlikte teftiş raporundan ve dosyadaki sınırlı belgenin (hiçbir icra dosyasında tahsilatın olmadığının kabulü halinde) yine SGK’nın itirazın iptali davalarında da asıl alacak borcu olmadığının ve doğru savunma olması halinde aleyhine karar çıkmayacağının kabulü halinde (aleyhine alacak kararı verilmesi farklı, mevzuat ile uyumsuz şekilde %40 icra inkar tazminat hükmedilmesi (savunulmadığının kabulü halinde (Sulh Hukuk Mahkemesi dosyaları tam takım celp edilmemiştir) de, dava dışı mahkemenin de mevzuat ile uyumlu olacak şekilde değerlendirme yapmak ve doğru kararı vermesi gerekip gerekmeyeceği konusundaki nihai taktir mahkemenindir); eş söyleyişle iki kalem farklı hukuki sonuçları davalı avukat aleyhine doğurur) ve davalı avukatın ancak tam sorumluluğuna karar verilmesi halinde davacı kurumun dava tarihi itibariyle talep edebileceği azami ana para+ faiz 218.673,13-TL alacak kalemine ulaşılabileceği, fakat özellikle davalı avukattan öncesinde de; birçok icra dosyasına 7-8 yıl boyunca yapılan işlemlerden sonuç elde edilemediği, (Yargıtay içtihatları gereği bu dosyaların tahsil kabiliyetinin de davalı avukatın sorumluluğu kapsamından dikkate alınması gerekeceği) bazı icra dosyalarının davacı aleyhine itirazın iptali şeklinde ikame edildiği, icra inkar tazminatından ari olarak asıl alacak yönünden de davacı …’nın bir kısım alacaklardan sorumlu olacağına karar verilmesinin olağan olacağı ve beklenebileceği, bu husustan ise davalı avukatın sorumlu olamayacağı, bazı dosyalarda kararların 3 avukat aleyhine verildiği içlerinde davalı avukatın adının yer almadığı, diğer avukatların davalının SGK’lı çalışanı olup olmadığının dosyada görülemediği, davalı avukatın isminin bazı kararlarda yer almadığı, tebligatlarının kime yapıldığının dosyadaki belgeler arasında yer almadığı, diğer avukatların temyiz yoluna başvurup başvurmadığının tüm dosyaların celp edilmemiş olması nedeniyle net olarak söylenemeyeceği, bir kısım icra dosyaları açısından ise, dosyamızda da eksik belgeleri olduğu ve özellikle işlem silsilesinde (yıllar ve aylara göre) içerik net bilgilerinin bilinmediği, bazı mahkeme kararlarına da bunun yansıdığı, bazılarında sarf masraflarının olmasına rağmen tahsilatın 3-4 yıl önceki işlemlere rağmen 3-4 yıl süre içerisinde de gerçekleştirilmemiş olduğu, birçok icra dosyasının eski esaslı olduğu, avukata devirli olduğu sonucuna varılacağı, tanık anlatımlarına göre bazı dosyaların icra müdürlüğü tarafından da avukatın sözlü taleplerine rağmen hiç bulunamadığı, ayrıca davalı avukata geliş aşamasına kadar bazılarında aktif haciz işlemleri sonucunda da uzunca bir süre tahsilatın gerçekleştirilemediği, bununla birlikte dosyadaki bilgilere göre, davalı avukatın etkili bir şekilde dosyaların bulunmamasını müvekkiline bildirmediği, fakat bulunması halinde bu dosyaların kesin olarak tahsilatının gerçekleştirileceğinin net olarak söylenemeyecei, bunu yanı sıra bir kısım şirket ve şahıslar yönünden tahsil kabiliyetinin vekalet ilişkisine girildiği 2008 öncesinde olamayabileceğinin sarf yazılarındaki aktif haciz işlemleri sonucunda (davacı kurum adına dava dışı vekiller tarafından tahsilat yapılmadığının kabulü halinde) sonuç alınmaması nedeniyle söylenebileceği, en azından bu dosyalardaki tahsil kabiliyetinin düşük olduğunun belirtilebileceği, bir kısım mahkeme kararlarının SGK aleyhine itirazın iptali şeklinde ikame edildiği, 3 kalemde özetlenebilecek (1-SGK aleyhine itirazın iptal davaları; %40 icra inkar tazminatı, 2-bulunamayan icra dosyaları; bunlara bağlı bir kısım davalar, 3-bulunup borçlusunun tasfiyeye girdiği; etkili haciz olanaklarının ortadan kalktığı dosyalar) dosyaların alt başlıklarında onlarca icra dosyası olduğu ve fakat bunların evraklarının işbu dosyada da eksik olduğu, bazı icra dosyaların bulunmaması ve içeriğinin bilirkişi heyetimizce, mahkeme tarafından da (nihai takdir ve değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere) tam denetlenmesinin olanaksız olduğuna karar verilmesi ve bununla birlikte yine de bazı özen yükümlülüklerindeki durumlardan ötürü davalı avukatın özen yükümlülüğünün ihlal ettiğinin kabulü halinde, bir kısım somut ve bir kısım soyut ve eksik veriler nedeniyle davalının sorumluluğunun hakkaniyet kapsamındaki asli-eşit, tali,müterafik kusur, kusursuz v.b. oranlama veya belirli bir miktar olarak değerlendirme yetkisinin mevzuat ve Yargıtay kararları ışığında nihai takdirinin mahkemenin yetkisinde olacağı, 2.Sigortacının sorumluluğunun 04/04/2016 tarihine kadar sigortalıya gelen talebin sigortacıya ihbarı ile veya sigortacı aleyhine bu tarihe kadar davanın açılmış olması halinde başlayacağı, bu tarih öncesine ait sigortacıya sigortalı veya davacı tarafından herhangi bir talebin bildirildiğine dair dosya yığını arasında bir bilgiye rastlanamadığı, bu nedenle işbu davanın 22/12/2016 tarihinde açıldığının kabulü halinde, talebe dayalı” sigorta poliçesinden ötürü (uzamış bildirim sonrasından da sonraki bildirim tarihi nedeniyle) sigorta şirketi teminatının devreye giremeyeceği, (poliçedeki özel şartlara öncelik sağlanmaması veya tanımların yeterli olmadığının değerlendirilmesi halinde ise, talebin sigortacıya derhal haber verilmemesinin yaptırımı TTK’nun madde 1475/3’te, TTK’nun madde 1446/2’ye atıf yapılarak hükme bağlanmıştır.) sigorta şirketinin muafiyet sonrası 99.000,00-TL azami teminatının bulunduğu, sigorta tekniği açısından aksini ispat eder bir belge dosyada bulunmadığından sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren faiz bedelinden sorumlu olacağı) bununla birlikte nihai takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olacağı” bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davacı kurum ile davalı avukat … arasındaki avukatlık sözleşmesine aykırı davranıldığı idiasıyla uğranılan kurum zararının tazmini istemine ilişkindir. Davacı, avukat olan davalı ile kuruma ait icra ve dava dosyalarının takip edilmesi amacıyla sözleşme imzalandığını, davalı avukatın görevini özenle ve gereği gibi ifa etmeyerek kurum zararının doğmasına yol açtığını, diğer davalı … şirketinin de bu zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, zararın davalılardan müteselsilen tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle kısaca vekâlet sözleşmeleri ve avukatın vekâlet ilişkisi çerçevesindeki yükümlülüklerine değinmekte fayda vardır.
Vekâlet sözleşmesi mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 386/1. fıkrasında “Vekalet, bir akittirki onunla vekil, mukavele dairesinde kendisine tahmil olunan işin idaresini veya takabbül eylediği hizmetin ifasını iltizam eyler.” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun 505 maddesinde de benzer düzenleme söz konusudur.
Vekâlet sözleşmesi ile vekil, müvekkiline karşı iş görme borcu altına girer. Hukuki fiillere ilişkin vekâlette vekil, müvekkilinin menfaatine olarak hukuki işlemler gerçekleştirmek, özellikle subjektif haklar iktisap etmek, kullanmak ve devretmeyi yükümlenir (Yalçınduran T., Vekalet Sözleşmesinde Ücret, Ankara 2007, s. 35).
Avukatlık sözleşmesi ise, her iki tarafa borç yükleyen, ücret karşılığında ivazlı nitelikte olan, belli bir hukuki yardımın yapılmasını öngören ve sözleşmenin bir tarafını mutlaka avukatın oluşturduğu sözleşme türüdür.
Avukat ile müvekkil arasında imzalanan sözleşme vekâlet sözleşmesi niteliğindedir. Ancak genel bir vekâlet sözleşmesinden farklı olarak 1136 sayılı Avukatlık Kanunu gereğince “ücret”, sözleşmenin zorunlu unsurudur. Avukat bu sözleşme ile hukuki yardımda bulunmayı müvekkil ise yapılan hukuki yardım karşılığında bir ücret ödemeyi üstlenmektedir (Kurtoğlu T., Akdi Vekalet Ücreti ve Avukatın Hukuki Sorumluluğu, Ankara 2016, s. 24).
Vekâlet sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen sözleşme türü olup, vekilin borçlarından biri de özen borcudur. BK’nın 390 maddesi;
“Vekilin mesuliyeti, umumi surette işçinin mesuliyetine ait hükümlere tabidir.
Vekil, müvekkile karşı vekaleti iyi bir suretle ifa ile mükelleftir.
Vekil, başkasını tevkile mezun veya hal icabına göre mecbur olmadıkça veya adet başkasını kendi yerine ikameye müsait bulunmadıkça müvekkilünbihi kendisi yapmağa mecburdur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Avukatlık sözleşmesinde ise avukatın özen borcu, genel bir vekâlet sözleşmesi için BK’nın 390. (TBK’nın 506.) maddesinden öngörülen özen borcuna göre daha ağır ve kapsamlıdır.
Gerçekten de 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde yer alan “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.” şeklindeki düzenleme avukatın özen borcuna ilişkin öngörülmüş özel bir hükümdür.
Vekâlet sözleşmelerinde vekilin bir diğer yükümlülüğü hesap verme borcudur. BK’nın 392. maddesinin 1. fıkrası (TBK’nın 508.) hükmü uyarınca, müvekkilin istemi hâlinde vekil, vekâlet sözleşmesi konusu olan ve yapmış bulunduğu işin hesabını ona vermek durumundadır. Bu borç, sözleşmenin kurulması ile doğar ve mutlak surette sözleşmenin ifasına bağlı olmaksızın hâlin icabına göre sözleşmenin sona ermesinden sonra da devam edebilir.
Dar anlamda hesap verme borcundan vekilin, müvekkilden veya üçüncü kişilerden aldığı değerler ve kendi ücret, masraf, tazminat alacakları hakkında bilgi ve hesap vermesi anlaşılırken, bu kavram geniş anlamıyla vekilin müvekkile bilgi verme zorunluluğunu da kapsar. Bir anlamıyla sadakat borcunun gereği olarak bilgi vermek yükümünün de bir türü olan bu borç vekilin başkasına ait bir iş görmesinin doğal sonucudur; gerçekten, işi görülen kimsenin (müvekkilin) işe başlanıp başlanmadığını, işin nasıl yürütüldüğünü ve sonuçlandırıldığını bilmeye ihtiyacı vardır.
İş sahibi vekâlet sözleşmesinin kurulması sırasında veya sonrasında vekiline kendisine tevdi edilen işi nasıl göreceğini belirten talimatlar verebilir. Vekil görevini yerine getirirken, müvekkilinin talimatlarına haksız, hukuka veya dürüstlüğe aykırı olmadıkça uymak zorundadır.
Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ve ilkeler ortaya konulduktan sonra, somut olayda davalı avukatın edimini gereği gibi ifa etmediğini bu nedenle davacının zararının doğup doğmadığı ve davacının zararı varsa bunun tazminini davalılardan talep edip edemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekir.
Davacı kurum tarafından yapılan soruşturma sonucu düzenlenen müfettiş raporunun 2.3.6. maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılarak icra dosyalarına konu alacakların zamanaşımına uğraması nedeniyle yenilenemeyen veya borçluları tarafından zamanaşımı itirazı nedeniyle şikayet yoluna gidilen takiplerden doğan kurum zararının tahsili talebine ilişkin olarak yapılan değerlendirmelerde; davalı avukatın dosyaları teslim almasından sonraki 5 yıl içinde dosyalarda icra işlemlerinin yapmadığı, her ne kadar davalı avukatın savunmasında, adliyenin taşınma işlemleri nedeniyle dosyaların bulunmasındaki güçlükten bahsedilmekte ise de, dosyaların teslim alınmasından sonra, adliyenin taşınması süreci nedeniyle dosyaların arşivden aranması için makul sayılabilecek süreçlerin aşıldığı, bu süre içinde davalı avukatın tahsilata yönelik talepleri (haciz, satış v.s) bulunmadığından dosyaların işlem görmemesi ve yenileme işlemlerini yapmak için 5 yıl gibi bir süre sonra icra müdürlüğü nezdinde ihtarname keşide edilmesinde, davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve bu nedenle kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu bulunduğu, söz konusu 9 adet icra takibinden doğan alacağın zamanaşımına uğratılması nedeniyle yenilenememesi ve yenilemesi yapılan diğer 4 adet dosyada ise takip borçluları tarafından zamanaşımı itirazı nedeniyle şikâyet yoluna gidilen ve davacı kurum aleyhine zamanaşımı yönünde hüküm tesis edilen mahkeme kararları karsısında davacı kurumun takiplerden doğan alacağı tahsil ve davaları kazanabilme ihtimalinin olmadığı ve sorumlulara karşı başkaca hukuki sebeplerle talepte bulunma hakkı bulunmadığı dosya kapsamı itibarıyla anlaşıldığından bu zararın somutlaştığı görülmektedir. Söz konusu 9 adet icra dosyasına ilişkin olarak bilirkişiler tarafından davacı kurum zararının dava tarihi itibarıyla faizli bakiyesi hesaplanmıştır.
Müfettiş raporunun 4.4 maddesinde belirtilen dava dosyalarına kayden açılan itirazın iptali davalarında, 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesinde yer alan hükmün yargılamalarda beyan edilmeyerek kurum aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilmesi ve hükmolunan icra-inkar tazminatlarının davacı kurumca ödenmek zorunda kalınması nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili talebine ilişkin değerlendirmelerde; müfettiş raporunda ve müfettiş raporuna ekli dosya içerisinde yer alan 16/09/2013 tarihli davacı kurum vekili Av. … imzalı yazıda, “…bu davalara karşı verilen cevap layihaları incelendiğinde; 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi gereği kurum aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilemeyeceğine dair mahkemeye herhangi bir savunmada bulunulmamış, ayrıca yargılama aşamasında da mahkemeye bu hususta gerek sözlü gerekse yazılı bir bayanda bulunulmamıştır.” denilmektedir. Kayseri …. . Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, …. Esas, … Esas, … Esas, …. Esas ve … Esas sayılı dava dosyalarının mahkemesince imha edildiği bildirildiğinden dosya asıllarına ulaşmak mümkün olmamıştır. Kayseri …. . Sulh Hukuk Mahkemesi’nce bu dava dosyalarının gerekçeli karar örnekleri gönderilmiştir. Bunlar üzerinde yapılan incelemelerde söz konusu davaların yargılaması sırasında davalı avukatın cevap dilekçelirende “… davacı tarafın % 40 icra inkar tazminatı talebine ilişkin olarak ise 506 sayılı yasa gereğince müvekkili kurumun her türlü resim harç ve giderlerden muaf olduğunu bu durumun mahkemece dikkate alındığını, sonuç olarak açılan davanın reddine, müvekkili kurum aleyhine ücreti vekalete ve icra inkar tazminatına hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmişmiştir.” yazdığı görülmektedir. Kayseri …. . Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülen bu davalara ilişkin cevap dilekçeleri ya da duruşma tutanaklarına ulaşma imkanı bulunmamakla birlikte gerekçeli kararda yazılı cevap dilekçelerinin özetlerinden davalı avukatın yargılamalar sırasında kurum aleyhine icra-inkar tazminatına hükmedilemeyeceğine ilişkin savunmalarda bulunmadığı hususunun ispat edilemediği sonucuna varılmıştır.
Müfettiş raporunun 4.2.3.2 maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılması nedeniyle davacı vekilleri tarafından yenilenmek zorunda kalınan icra takiplerinden bir kısmının borçlusu olan şirketlerin tasfiyeye girmesi nedeniyle yenileme dilekçelerinin borçlu şirketlere tebliğ edilememesi sonucunda mezkur icra takipleri hakkında yapılacak işlem kalmaması nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili talebine ilişkin değerlendirmelerde; her ne kadar davalı avukatın 02/12/2014 tarihli savunmasında, adliyenin taşınma işlemleri nedeniyle dosyaların bulunmasındaki güçlükten bahsedilmekte ise de; dosyaların teslim alınmasından sonra, adliyenin taşınması süreci nedeniyle dosyaların arşivden aranması için makul sayılabilecek süreçlerin aşıldığı, bu süre içinde davalı avukatın tahsilata yönelik talepleri (haciz, satış v.s.) bulunmadığından dosyaların işlem görmemesi ve yenileme işlemlerini yapmak için 5 yıl gibi bir süre sonra icra müdürlüğü nezdinde ihtarname keşide ettiği, dosyaların bulunamadığını müvekkili davacıya bildirmediği görülmekle, davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen 7 adet icra takibi bakımından, dosyaya sunulan ticaret sicil gazetelerinden tasfiye sürecine giren şirketler nedeniyle yenileme dilekçelerinin tebliğ edilemediği belirtildiği ve bu durumun dosya kapsamındaki belgelerle ispat edildiği görülmekle, tasfiye sürecine giren şirketler nedeniyle alacağın hukuken tahsil kahiliyetinin kalmadığı ve sorumlulara karşı başkaca hukuki sebeplerle talepte bulunma hakkı bulunmadığı anlaşıldığından zararın somutlaşmıştır. Bilirkişiler tarafından davacı kurum zararının dava tarihi itibarıyla faizli bakiyesi hesaplanmıştır.
Müfettiş raporunun 4.5 maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılması nedeniyle davacı vekilleri tarafından yenilenmek istenirken borçlularına ulaşılamayan icra takiplerinin yenilenememesi nedeniyle oluşan kurum zararının tahsili talebine ilişkin değerlendirmelerde; her ne kadar davalı avukatın 02/12/2014 tarihli savunmasında, adliyenin taşınma işlemleri nedeniyle dosyaların bulunmasındaki güçlükten bahsedilmekte ise de; dosyaların teslim alınmasından sonra, adliyenin taşınması süreci nedeniyle dosyaların arşivden aranması için makul sayılabilecek süreçlerin aşıldığı, bu süre içinde davalı avukatın tahsilata yönelik talepleri (haciz, satış v.s) bulunmadığından dosyaların işlem görmemesi ve yenileme işlemlerini yapmak için 5 yıl gibi bir süre sonra icra müdürlüğü nezdinde ihtarname keşide edilmesinde, davalı avukatın özen yükümlülüğüne aykırı davranarak kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Dava dilekçesinde söz konusu 8 adet icra takibine ilişkin açıklamalarda, şirket kayıtlarının açık olduğunun ticaret sicil müdürlükleri tarafından bildirildiğinin belirtilmesi karşısında, şirketler hakkında yasal tebligat işlemlerinin Tebligat Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince usulüne uygun bir biçimde ikmal edilerek, tebligat yapılmış sayılması durumunda, şirketlerin malvarlıkları hakkında icra işlemleri ikmal edilmeden, dosyaların hukuken tahsil kabiliyetinin kalmadığının anlaşılamayacağından kurum zararının somutlaşmış sayılamayacaktır. Bilirkişiler tarafından davacı kurum zararının dava tarihi itibarıyla faizli bakiyesi hesaplanmıştır.
*** tarihli bilirkişi kurulunun dosya kapsamı ile uyumlu ve denetlemeye elverişli görülerek mahkememizce benimsenen açıklamalı raporuna göre müfettiş raporunun 2.3.6. maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılarak icra dosyalarına konu alacakların zamanaşımına uğraması nedeniyle yenilenemeyen veya borçluları tarafından zamanaşımı itirazı nedeniyle şikayet yoluna gidilen takiplerden doğan kurum zararının 196.364,03-TL, müfettiş raporunun 4.2.3.2 maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılması nedeniyle davacı vekilleri tarafından yenilenmek zorunda kalınan icra takiplerinden bir kısmının borçlusu olan şirketlerin tasfiyeye girmesi nedeniyle yenileme dilekçelerinin borçlu şirketlere tebliğ edilememesi sonucunda mezkur icra takipleri hakkında yapılacak işlem kalmaması nedeniyle oluşan kurum zararının 146.191,67-TL ve müfettiş raporunun 4.5. maddesinde belirtilen ve davalı avukat tarafından takipsiz bırakılması nedeniyle davacı vekilleri tarafından yenilenmek istenirken borçlularına ulaşılamayan icra takiplerinin yenilenememesi nedeniyle oluşan kurum zararının 218.673,13-TL olmak üzere toplam kurum zararının asıl alacak, icra masrafı ve işlemiş faiz dahil toplamının 561.228,83-TL olduğu görülmektedir. Söz konusu davacı zararı ile davalı avukatın eylemleri arasında nedensellik bağı mevcuttur.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51/1. maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” düzenlemesi mevcuttur. Dosya kapsamına göre davalı avukatın söz konusu icra dosyaları bakımından görevini gereği gibi yerine getirmesi halinde dahi bu dosyaların tahsil kabiliyeti olup olmadığının bilinemeyeceği, dosyalar usulünce takip edilseydi dahi tahsilatın gerçekleştirileceğini net olarak söyleme imkanın olmadığı, söz konusu takip dosyalarının uzun süredir devam eden takip dosyaları olduğu, takip dosyalarının icra dairesinin arşivinden bulunamamasının sorumluluğunun sadece davalı avukata yüklenemeyeceği hususları bir arada değerlendirildiğinde TBK’nun 51/1. maddesi uyarınca mahkememizce söz konusu zarardan taktiren %50 oranında indirim yapılmasının hakkaniyete ve somut olaya uygun olduğu kanaatine varılmış ve bu oranda indirim yapılarak davalı avukatın asıl alacak, icra masrafı ve işlemiş faiz dahil toplam zarının 280.614,41-TL tutarındaki kısmından sorumlu olduğu kabul edilerek bu asıl alacak, icra masrafı ve işlemiş faiz dahil toplam 280.614,41-TL kurum zararının ise 55.188,02-TL miktarlı asıl alacağına dava tarihi olan *** tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Davalı Avukat … ile davalı …. (…. ) arasındaki Avukatlık Mesleki Sorumluluk Sigorta Poliçesinin *** tarihleri için düzenlendiği, poliçenin 2. sayfasında, “Bu bir ‘claims made’ (talebe dayalı) sigorta poliçesidir. Bu poliçe ancak bir Üçüncü Şahıs tarafından Sigortalı aleyhine Sözleşme Dönemi’nde ilk kez talepte bulunulması ve aynı Sözleşme Dönemi’nde Sigortacı’ya ihbar edilmesi halinde geçerli olacaktır.” açıklaması, “teminatlar” başlıklı bölümünde ise, “Bu poliçe ile verilen teminatın kapsamı yalnızca Sözleşme Dönemi içinde Sigortalı aleyhine ilk kez Talep’te bulunulması ve bu poliçede belirlenen usulle Sigortacı’ya ihbar edilmesi halinde geçerli olacaktır.” düzenlemesi, “ek teminatlar” başlıklı bölümünde ise, “Sigortacı’nın yenilememesi durumunda Sigorta Ettiren bu yenilememenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk 24 ay içinde ilk kez bu dönemde Sigortalı’ya talepte bulunmuş olmak şartı ile herhangi bir Talep’i Sigortacı’ya ihbar etmek hakkına sahiptir. Sigortalı tarafından prim ödenmemesi veya bu poliçe koşullarına aykırılık da bulunması halinde uzatılan bildirim süresi uygulanmayacaktır.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda sigorta poliçesi özel şartları dikkate alındığında **** vadeli sigorta poliçesinin ***tarihinde sona erdiği ve poliçenin yenilenmediği, davalı avukat …’nın sorumluluğuna yol açan mesleki hizmet sonucu oluşan zararla ilgili tazminat talebini, davalı … şirketine, iş bu dava tarihinde, diğer bir deyişle poliçe süresinden sonra bildirdiği, dolayısıyla, Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1.b. bendi ve poliçede yer alan özel şart uyarınca tazminatın sigortacı tarafından karşılanabilmesi için gerekli bulunan “tazminat talebinin sigortalıya poliçe süresi içinde (veya varsa uzatılmış bildirim süresi içinde) bildirilmiş olması” şartının olayda gerçekleşmediği ve poliçenin yenilenmediğinin belirlendiği dikkate alınarak davalı davalı … . (…. .) hakkındaki davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalı … hakkındaki davasının KISMEN KABULÜ ile toplam 280.614,41-TL kurum zararının 55.188,02-TL miktarlı asıl alacağına dava tarihi olan 22/12/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının davalı … hakkındaki fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE,
3-Davacının davalı …. . (… .) hakkındaki davasının REDDİNE,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gereken 19.168,77-TL nisbi karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yapılan 232,50-TL tebligat gideri, 27,50-TL e-tebligat gideri, 33,80-TL Yargıtay’a dosya gönderme, 4.942,70-TL talimat dosya gönderme ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.236,50-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre belirlenen 2.608,96-TL’nın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından yapılan 41,60-TL Bam dosya gönderme masrafı, 158,40-TL tebligat gideri, talimat evrakı ve tanık masrafı olmak üzere toplam 200,00-TL’ndan davanın kabul/red oranına göre belirlenen 100,35-TL’nın davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
7-Davalı …. . (… .) tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 28.093,01-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın ret olunan kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 28.232,81-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan davalı …’ya verilmesine,
11-Davalı …. . (…. .) kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince davanın ret olunan kısmı üzerinden hesap ve taktir olunan 45.211,30-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan davalı …. . (…. .)’ne verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı …’nın yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/09/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır