Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1099 E. 2022/186 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: … Esas – …
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
İFLAS İDARE MEMURU : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 14/06/2016
KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili, … tarihli dava dilekçesinde, özetle, davalının müvekkili hakkında Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı doyasıyla 1.569,61 TL’lik asıl alacak ve ferileri için ilamsız takip yaptıklarını, yapılan tebligatın usule aykırı olup bu yolda yaptıkları şikayetin Kayseri … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasıyla reddedildiğini, red kararı da miktar itibariyle kesin olup takip şeklen kesinleşmiş göründüğü için işbu menfi tespit davasının açılmasının zaruret olduğunu, müvekkillerinin davalı tarafa takip konusu öyle bir borçlarının olmadığını, müvekkillerinin ev sahibi olmak amacı ile S.S. … Konut Yapı Kooperatifi’nin yüklenicisine iş yapan bir inşaatçıdan ev satın aldığını, bu inşaatçının da bir şekilde kooperatife üye yapıldığını ve ev satışının da üyelik ve hisse devri şeklinde yapılması zaruretinden bahisle sonuçta müvekkilin de hile ile kooperatife üye yapıldığını, müvekkilin, üyeliğine tahsis edilmiş görünen bağımsız bölümün tapusunu … yılında aldığını, kooperatifin … tarihinde yapmış olduğu genel kurulda konut inşaatlarının kesin hesaplarının çıkarılması yönünde karar alındığını, maliyet hesapları yapılıp tebliğ edilip usulünce kesinleştirildiğini, bakiye maliyet borçlarının da ödenip müvekkil ve müvekkil durumundakilerin üyeliğinin sonlandırıldığını, bu nedenle de … yılları genel kurullarına da çağrılmadıklarını, müvekkilin davalı kooperatifçe çıkarılan maliyet bedelinin tamamını kooperatife ödeyerek tapusunu aldığını ve kooperatifle ilişkisini kestiğini, bu durumun S.S. … Konut Yapı Kooperatif Yönetim Kurulu’nca imzalanan … tarihli belge ile de sabit olduğunu, müvekkilinin kooperatifle ilişkisinin tamamen kesildiğini, … ve … ‘te yapılan genel kurul toplantılarının hazirun cetvellerinde müvekkilin adının geçmediğini ve müvekkil adına davetiye çıkarılmadığını, kooperatifin genel kuruluna sunulan faaliyet raporlarında da tapusunu alan müvekkilin ve müvekkil durumundakilerin kooperatifle ilişkilerinin kesildiğini rapora yazmak suretiyle ikrar edildiğini, kooperatifin bir kısım parasını yiyen yöneticinin yurtdışına kaçması, kendisine fazla ödeme yapılan yüklenicinin iflası gibi nedenlerle kooperatifin durumunun kötüleştiğini, ilerleyen tarihlerde kooperatif tarafından, müvekkilinin … tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurula katılımını sağlamak amacı ile toplantıya çağrı ilanı gönderildiğini, oysa tapusunu alıp kooperatifle ilişkisini kestikten sonra müvekkilinin yeniden kooperatife üyelik konusunda bir talep veya istek göndermediğini, kooperatifin … tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurulunun 5. maddesi gereğince alınan karar doğrultusunda müvekkillerinden 3.729,66 TL ek ödeme talep edildiğini, bu bedelin de 2.166,95 TL 2012 yönetim giderine katılım payı ve 1.562,71 TL’nin de … yönetim giderine katılım payı olarak belirlendiğini, buna itiraz edilmesi üzerine açılan davanın Mahkemenizin … E. Sayılı dosyasında görüldüğünü, işbu davanın ise müteakip yıl için istenen yönetim giderleri katkı payı için yapılmış ve şeklen kesinleşmiş görünen icra takibindeki borcun olmadığının tespiti için açıldığını ve diğer dosya ile birleştirilmesinin taraflarınca talep edildiğini, müvekkillerinin … yılı itibariyle kooperatifle ilişkisini kestiğini, bu tarihten sonra yeniden üye olmadığından, esasen müvekkili ve arkadaşlarından talep edilen maliyet rakamlarının 20.000 TL’den fazlasının da ileriki yıllardaki genel gider katkı paylarına mahsuben tahsil edildiğinin anlaşıldığından şimdi her yıl için ayrıca yönetim gideri katkı payı istenmesinin de bir dayanağı olmadığından işbu davanın açılmasının zaruret olduğunu, ihtiyari tedbir talep ettiklerini, söz konusu davanın kabulünü ve yukarıda bahsi geçen dava ile birleştirilmesini, borçlu olmadıklarının tespiti ile kötüniyetli davranan davalı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı müvekkili … tarihli cevap dilekçesinde özetle, huzurdaki davanın menfi tespit davası olduğunu, davacının işbu dava ile Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası nedeniyle müvekkil kooperatifin davacı aleyhine başlatmış olduğu icra dosyası nedeniyle herhangi bir borcu bulunmadığının tespitini istediklerini, gerçekten de Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının alacaklısının müvekkili kooperatif olduğunu, borçlusunun … olduğunu, müvekkil kooperatifin söz konusu icra dosyasında “… Bilanço Dönemine Ait 1.569,61 TL Genel Yönetim Giderinin Tahsiline Yönelik İşlem Yapılmasına Dair … Tarihli Kayyım Onaylı Yönetim Kurulu Kararı” dayanak gösterilerek davacıdan … bilanço dönemine ait ortakların payına düşen 1.569,61 TL genel yönetim giderinin tahsilinin talep edildiğini, kooperatif üyelerinin üyelikleri devam ettiği müddetçe kooperatifin yönetim giderlerine katılmalarının zorunlu olduğunun izahtan vareste olduğu, öncelikle davacı tarafın kooperatife hile ile kayıt olduğunun iddia edilmektedir ki böyle bir durumun olmasının imkansız olduğu gibi bu zamana kadar neden cezai ve hukuki yollara başvurmadığının izaha muhtaç olduğunu, davacı tarafın … yılında üyeliğine isabet eden daireyi aldığını, aynı yıl çıkarılan kesin hesabı ödediğini ve kooperatifle ilişkisini kestiğini, oysa kooperatif kayıtları üzerinde yapılacak inceleme neticesinde anlaşılacağı üzere davacının halen kooperatif üyesi olduğunu, kooperatif ana sözleşmesinin 61 vd. maddelerinde üyelik ile ilişkinin kesilmesine yönelik hükümlerden faydalanılmadığını, yani kanuna ve ana sözleşmeye uygun bir ilişik kesme durumunun mevcut olmadığını, öte taraftan davacının adının bazı yıllarda yapılan genel kurul hazirun listesinde yer almamasının onun üye olmadığı anlamına gelmediğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu savunarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
HMK’nun 266/1. maddesi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair … tarihli celsede karar verilmiş, bilirkişiler … ve … ‘ın mahkememize sunmuş olduğu … tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının icra takip tarihi ve dava takip tarihi itibariyle davalı kooperatifin normal üyesi olduğunu ve bu sıfatının devam ettiğini, davacının kesin maliyet ve … yılı yönetim gideri katılım payları toplamı 123,299,27 TL borcunun olduğunu buna karşılık davalı kooperatife yapılan 126.939,00 TL ödeme yaptığını, davcının davalı kooperatife takip tarihi ve dava tarihi itibari ile takibe konu alacak yönünden borcunun olmadığını bilakis takip ve dava tarihi itibari ile davacının davalı kooperatiften … yılı ve öncesi yönetim gideri katılım payı da dahil olmak üzere 3.639,73 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini mahkememize bildirmişlerdir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Davacı dava dilekçesiyle davalı kooperatife üye olduğunu ve üyeliğinin sonlandığında bahisel Kayseri … İcra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya kapsamında borcu olmadığından bahisle menfi tespit dilemiştir.
Davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Davalı kooperatif hakkında mahkememizin … esas, … karar sayılı dosyası ile … tarihinde iflas kararı verildiği anlaşılmakla İİK’nun 194. maddesi gereğince zorunlu olarak iflas dosyasında yapılacak olan İKİNCİ ALACAKLILAR TOPLANTI TARİHİNDEN 10 GÜN SONRASINA KADAR İŞ BU DAVANIN DURDURULMASINA karar verilmiştir. İkinci alacaklılar toplantısının yapılması sonrası taraf teşkili sağlanmış ve yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce dosyanın incelenmesinde, Kayseri … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında kooperatif genel yönetim giderlerinin ödenmesi amacıyla takip yapıldığı görülmüştür. Mahkememizce alınan raporda ise takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davacının borçlu olmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
İcra İflas Kanunun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2018/6546 E., 2019/7768 K. Sayılı ilamı)
Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir.
Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.
Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1980 tarihli ve 1979/9-82 E., 1980/2073 K.; 10.04.2002 tarihli ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 tarihli ve 2005/19-286 E., 2005/268 K., 21.10.2015 tarihli ve 2013/19-2415 E., 2015/2335 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Başka bir ifadeyle; İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı(borçlu)’nun üzerindedir.
Somut olayda davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinin süresinde olmadığı ve anılan dilekçede kötüniyet tazminatının iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olup olmadığı değerlendirilmesidir.
Öğreti ve uygulamada “savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı” olarak adlandırılan bu yasak, davalının savunmasında ileri sürdüğü olgular, istemler ve itirazlarını sonradan genişletmesi ya da değiştirmesinin mümkün olmaması demektir. Kanunda gösterilen istisnalar dışında davacı davasını genişletip değiştiremeyeceği gibi davalı da savunmasını genişletip değiştiremez.
Kötüniyet tazmınatının açıklanan niteliği gözönüne alındığında, iddianın genişletilmesi kuralının takip hukukuna ilişkin bu tazminat yönünden uygulama yeri bulunmamaktadır. İİK 67. madde uyarınca icra inkar tazminatı yargılamada karar verilinceye kadar, ıslah olmaksızın talep edilebileceğini Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/5222 E., 2017/4378 K. Sayılı ilamı belirtildiğinden aynı şekilde kötüniyet tazminatı için de geçerli olduğu mahkememizce kabulü gerekeceğinden yasal şartları oluşması halinde yargılama sırasında talep edilen kötüniyet tazminatı değerlendirilmesi gerekir.
Somut olayda, davalı dosya kapsamı uyarınca alacağın olmadığı bir bilirkişi raporu ile hesaplandığından davalı kötü niyetli görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle:
1-Davacının davasının kabulü ile, Kayseri … İcra Dairesi’nin … dosyasına konu alacak nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-İİK 72/5. Maddesi uyarınca takibin davacı yönünden derhal durdurulmasına,
3-Kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gereken 107,22 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 78,02 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNE’YE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 29,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 58,40 TL harcın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan bilirkişi ücreti 700,00 TL, 4 elektronik tebligat gideri 22,00 TL, 7 tebligat gideri 85,00 TL ve 4 müzekkere gideri 40,80 TL olmak üzere toplam 847,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kararın mahiyeti gereği davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran ilgili tarafa iadesine,
9-AAÜT’ye göre hesap edilen 1.569,61 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

*5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*