Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/791 E. 2021/741 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
KISMEN KABUL – KISMEN RED
ESAS NO : ***
KARAR NO : ***

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … –

VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2-
VEKİLİ : Av. … –
: 3- … –
DAHİLİ DAVALI : 4- … –
DAHİLİ DAVALIAR (… Mirasçıları )
1- … – … …
2- … – … …
3- … – … …
4- … – … …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : ***
KARAR TARİHİ : ***
KARAR YAZIM TAR : 20/09/2021
Davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davanın yapılan açık duruşmaları sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan *** ile diğer davalı … arasında kooperatife kum temin etme sözleşmesi düzenlendiğini ve karşılığında ***Kayseri adresindeki daire verilmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin de bu daireyi …’ ten Kayseri *** Noterliğinin *** tarihinde 32.500 Alman Markı karşılığında *** yevmiye ile devraldığını ve kooperatif tarafından sözleşmede 6. Kattan bahsedilmiş ise de 6. Katın arsa sahibine ait olduğu ileri sürülerek 4 kattan 19 numaralı dairenin verildiğini, kooperatif yönetim kurulunca da konu ile ilgili karar alındığını, sözleşmede ödemeler tamamlandıktan sonra …’ün dairede hiçbir hakkı kalmadığı, daire tapusunun alıcı … adına çıkacağının kararlaştırıldığını, davalı kooperatifin de tapu verme borcunu üstlendiğini, alıcının sadece tapu masraflarının kendisine düşen kısmı ve elektrik su abonmanını ödeyeceğinin belirlendiğini, müvekkilinin hiçbir borcu kalmadığını ve düzenlenen mukaveleye dayanarak daireye oturduğunu, kooperatif tarafından müvekkilinden hiçbir şekilde üyelik aidatı, daire satış parası gibi taleplerde bulunulmadığını, müvekkilinin hiçbir borcu kalmadığını, buna rağmen tapusunun verilmediğini, müvekkilinin işgalci konumuna sokulduğunu ve 30.000,00 TL ecrimisil talep edildiğini, ayrıca haksız olarak Kayseri ***. Asliye Hukuk Mahkemesinde ***Esas sayılı dosyası ile müdahalenin meni ve ecrimisil talep edildiğini, kooperatifin basiretli bir iş adamı gibi davranmadığını, yapılan işlemin dürüstlük ve iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunu belirterek, öncelikle ***Kocasinan Kayseri adresindeki taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkilinin davalılara borcunun bulunmadığının tespiti ile, dairenin tapusunun müvekkili adına tesciline bu talepleri kabul edilmediği takdirde maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile, ödedikleri 32.500 Alman Markının dava tarihinden itibaren akdin ifasının imkansız olması halinde ise TL karşılığı olan 35.833,00 TL nin 30.04.2009 tarihi itibarı ile oluşacak alım gücünün 18.01.2001 tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … savunmasında; açılan davanın şahsı ile hiçbir ilgisi olmadığını, kooperatif ile kendi arasında yapılan sözleşmelerin, kooperatife yarım olarak verdiği inşaatın bedelinin ödenmemesi nedeniyle kooperatife verilmesi gerekli tapular verilmediğini, davacının kendisine karşı hiçbir hak talep edemeyeceğini, kendisinin kooperatiften alacaklı olduğunu, alacağını alamaması nedeniyle kendisinden tapu devri istenmesinin de hukuka aykırı olduğunu, kooperatif ile … arasındaki sözleşmenin kendisini ilgilendirmediğini, kendi yaptığı sözleşmede belirtilen edimlerin kooperatif tarafından yerine getirilmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili savunmasında; davacı ile kooperatif arasında devir sözleşmesi düzenlenmiş olup, bu sözleşmenin davacı ile kooperatifi ilgilendirdiğini, bu devir sözleşmesinden sonra gelişen olayların tamamen davacı ile yine kooperatifi ilgilendirdiğini, müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını müvekkilinin hiçbir borcu olmadığı halde noterde yapılan devir sözleşmesinin haricen düzenlendiğini, müvekkilinin hiçbir kusurlu davranışının söz konusu olmadığını, davacının talep ettiği alacak miktarının müvekkiline değil kooperatife yapılan ödemeler olduğunu, hukuki dayanak ve mesnetten yoksun davanın reddini istemiştir.
Davalı kooperatif vekili cevap dilekçesinde; davacı …’in üyeliği …’ ten üyelik devir sözleşmesi ile devir aldığı ileri sürülmüş olup, davacının üyeliği üye kayıt defterinde 125 numaralı üyeliğe kaydedilmiş olsa da …’ in üyeliğine dair yönetim kurulu tarafından bir karar alınmadığını, böyle bir karar bulunmadığını, …’ ün 18.01.2010 tarihinde noterde üyeliğini devretmesine karşın hesabında bulunan 760 TL nin de 20.01.2001 tarihinde tediye makbuzu ile geri ödendiğini, kum çekme karşılığı verildiği yönündeki iddialarla ilgili kooperatif kayıtlarında böyle bir taşıma ve sözleşmenin olmadığını, kayıtlarda yer almadığını, …’ e alınan kumun bedeli olan 52.372,00 TL nin peşin olarak ödendiğini, hem bu paranın ödenmesi hem de bir daire verilmesinin yapılan işe göre hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, …’ ün kooperatiften ayrılması sonucu alacağını da alması nedeniyle bir daire verilmesi ve devredilmesi gibi bir hakkının bulunmadığını davacının haksız işgali nedeniyle daire boşaltması ve ecrimisil bedelinin ödenmesi konusunda kendisine ihtar çekildiğini ve akabinde de dava açıldığını davacının kaydedilen üyeliği ile ilgili kooperatife yapmış olduğu bir üyeliğin söz konusu olmadığını, ayrıca kooperatifin eski yönetim kurulunun azlinden sonra göstermelik bir biçimde yapılan sözleşmelerin geçersiz olduğunu, eski yöneticiler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda da bulunulduğunu belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER : Taraf vekilleri delillerini bildirmiş, kooperatif kayıtları, üyelik devir sözleşmesi, ödeme makbuzları, ihtarnameler, cevap ihtarları, tapu kayıtları, ticari defter ve kayıtlar, ticaret sicil kayıtları, Kayseri ***Asliye Hukuk Mahkemesinin ** esas sayılı dosyası, faturalar, Cumhuriyet Başsavcılığının ***, *** numaralı takipsizlik kararı delil olarak bildirilmiş, celbi gereken kayıt ve belgeler celp edilerek incelenmiştir.
GEREKÇE : Dava, devir alınan kooperatif üyeliği nedeniyle tahsis edilen dairenin tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin *** sayılı dava dosyasında, davacı *** tarafından davalı … aleyhine tapu iptali tescil davası açıldığı *** tarihli kararla davanın feragat sebebi ile reddine karar verildiği kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının ***soruşturma ***Karar sayılı soruşturma evrakında, müştekisinin *** , şüphelilerin …, *** , *** olduğu, tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı suçundan soruşturma açıldığı *** tarihli kararla uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Kayseri *** Asliye Hukuk Mahkemesinin *** Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı *** ve … tarafından davalı … aleyhine dava konusu edilen taşınmazla ilgili elatmanın önlenmesi talebi ile dava açıldığı, yargılamasının devam ettiği anlaşılmış olup, bu davanın sonucu mahkememiz dosyasına ve verilecek karara etkisi bulunmadığından sonucunun beklenmesine gerek görülmemiştir.
Delillerin toplanmasından sonra taşınmazın bulunduğu yerde keşif icra edilmiş, tanıklar keşif esnasında dinlenmiş olup, davacı tanığı *** beyanında, kooperatif üyesi olduğunu, davalı …’ ın köylüsü olduklarını, davacının dairesini davalı …’ ten aldığını, 32.500 Alman Markı ödediğini, 18.01.2001 tarihli sözleşmeyi noterde yaptığını,devir sözleşmesinin kooperatif bürosunda düzenlendiğini, düzenleme sırasında kendisinin de olduğunu, Sinan’ ın kooperatiften hisseyi kum karşılığı aldığını, kendisinin de kardeşi ile kooperatifin duvarlarını yaptığını, Sinan’ın kum karşılığı daire aldığını bildiğini, ilk olarak 6. kattan daire verildiğini, bir yanlışlık olduğu söylenerek 4. kattan teslim edildiğini, kooperatifin tapu harcı alıp almadığı konusunda bilgisi olmadığını beyan etmiştir.
Davacı tanığı *** ise beyanında, evi kendisinin satın aldığını, DDY’ dan emekli olduğunu, Sinan’ a parayı kendisinin ödediğini, emekli parası ile çocuğunun birikimini toplayıp oğluna daire almaya kalktıklarını, kooperatifin bürosunun alt katta olduğunu, kendilerine 6. Katı gösterdiklerini, dairenin kum karşılığı …’ e verildiğini, o zamanki kooperatif başkanı olan Faruk beyin söylediğini, …’ ünde orada olduğunu, üç bölüm halinde parayı ödediklerini, arsa sahibi ile müteahhit ardasındaki 6. Katta ihtilaf çıkınca 4. Kattan verdiklerini, borç bittikten sonra kooperatif tarafından herhangi bir para istenmediğini, parayı oğlu ile birlikte teslim ettiklerini, noterde devir sözleşmesi yaptıklarını ve parayı yöneticiler Faruk Bey’e, Sinan’la birlikte iken verdiklerini beyan etmiştir.
Davacı tanığı *** beyanında, kardeşi ile kooperatifin duvarlarını yaptıklarını, davacının eniştesi olduğunu, kardeşinin koop/eratif üyesi olduğunu oradan daire aldığını, kendisinin üyelik gibi bir ilişkisi olmadığını, Sinan’ ı tanıdığını, kuyumculuk yaptığını, kum ile ilgili yapılan pazarlığın üst katın bir altı olduğunu, kapı zilinde davacı eniştelerinin adını görmeyince kooperatif başkanı ***’ ın yanına gittiklerini, ısrarlı talepleri üzerine 4. Kattaki dairenin davacıya verildiğini, bu olayın 2001 yılı 1. Ayı başları olduğunu, sözleşme yapıldığını *** ile …’ e paranın birlikte verildiğini, para teslim edildiğinde kendisinin de olduğunu, daireyi davacı …’ ten aldığını, Sinan gibi kooperatifin işini yaptıkları için Sinan’ ın kum karşılığı daire aldığını ve sattığını bildiklerini, davacıdan bu paralar dışında başka bir para istenmediğini, noterde sözleşme yapıldığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı ***beyanında; davacının şu an oturduğu dairenin kooperatife ait olduğunu 6. Katta ***oturduğunu, dairenin o tarihte kime ait olduğunu bilmediğini, *** sahibi olduğunu, kooperatife tesadüfen gittiğinde, 1976 yılından beri tanıdığı *** kum işini kendisine teklif ettiğini, kendisinin de kabul ettiğini, şu anda dava konusu dairenin bulunduğu blokun kumunu çektiğini, ***’ dan parasını istediğinde, davacının oturduğu daireyi teklif ettiklerini, sözel olarak daireyi kabul ettiğini, üç dört ay sonrada ***daireyi sattığını veremeyeceğini söylediğini, Sinan’ ın ortağı olduğunu, halen ortaklıklarının devam ettiğini, 4 kattaki dairenin Sinan’ a verildiğini, başkanın daha sonra bu daireyi sattığını söylediğini, 3-4 yıl sonra başka bir blokta iki daire verildiğini, kum karşılığı kooperatiften alacakları daire iki adet olduğunu, ayrıca para alacaklarının da olduğunu, mahkeme kanalı ile alacaklarını tahsil ettiklerini, kendilerine bir daire verildiğini, dairede şu anda Sinan’ ın oturduğunu, dava konusu blok dışında başka bir blok 6. Kattaki dairenin kendileri ile ilgisi olmadığını, Faruk’un sıkıştığını söyleyerek Sinan’dan parayı davacıdan aldığına dair belge vermesini istediğini, sıkıntı gelmeyecekse verebileceğini söylediğini, Sinan’ın para almadığını daireyi fatura karşılığı aldıklarını, davacıyı tanımadığını, kooperatiften alacaklarının bir daire ve icra kanalı ile aldıkları para olduğunu, davacının oturduğu 4. Kattaki daire nedeniyle kendilerinin veya davalının aynı zamanda dayısı olan Sinanın davacıdan para almadıklarını beyan etmiştir.
Bilirkişiler *** ile Hukuk Fakültesi öğretim Üyesi ***yaptıkları inceleme ve değerlendirme sonucu düzenledikleri ***tarihli raporlarında; davacının sabit bir fiyat ödemek suretiyle daire sahibi olmasına dair sözleşmenin gerek Kooperatifler Kanunun 23 maddesi gerekse Borçlar Kanunun 213 maddesi gereği şekle aykırılık sebebiyle geçersiz olduğu, geçersizliğin ileri sürmesinin hakkın kötüye kullanımını teşkil ettiği kabul edilse bile taşınmazın başkasına devredilmiş olduğu ve devralanın kötü niyetli olduğuna dair bir bilgi bulunmadığından, dairenin mülkiyetinin devri imkansız hale geldiği için artık tapu iptalinin istenemeyeceğini, davacının 32.500 Alman Markı davalılardan …’ e ödediği sabit olduğu için sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ondan ödediği bedelin iadesini isteyebileceğini, kooperatiften de yöneticileri davacıda güven oluşturarak geçersiz sözleşmeyi ve bu ödemeyi yapmasına sebep oldukları için haksız fiil hükümlerine göre zararının tazminini isteyebileceği görüş ve kanaatine varıldığını belirlemişlerdir.
Dosya kapsamı, bilirkişi kurulunun raporuna yapılan itirazlar nazara alınarak, bilirkişilerden ek rapor alınmış, davalı …’in davacının hisse devrine ilişkin yaptığı sözleşmede taraf olmadığına, sonradan da daireyi yine davacının iktisabını engellemek için iktisap etmediğine göre onun veya onun devrettiği şahıs adına olan kaydın dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunun bu sebeple iptali gerektiğinin ileri sürülemeyeceğini, …’in kooperatiften iktisap eden olmamasının iyi niyet araştırmasını da gereksiz kıldığını, … ile davacı arasındaki sözleşmede ve … tarafından imzalanmış ve paranın tahsil edildiğine dair belgeler karşısında sadece noterdeki devir sözleşmesindeki miktarın dikkate alınmayacağını, davalının imzalarını taşıyan belgelerde parayı kendisinin tahsil ettiği açıkça beyan edildiğinden, paranın yöneticiler tarafından alındığı beyanına bir sonuç bağlanamayacağını, sözü edilen tahsilat belgelerinde parayı aldığına dair sadece davalı …’ün beyanının bulunduğu göz önünde tutulduğunda sebepsiz zenginleşenin davalı … olduğunu, tüzel kişilerin, organlarının iş ve işlemlerinden sorumlu olmasının Türk Medeni Kanununun 50. maddesinin gereği olduğunu, …’e paranın ödenmesine sebep olan devir sözleşmesinin o tarihte yönetimde olan yöneticiler tarafından imzalandığını, bunun sonucu davacının zarara uğratılmasından kooperatifin de sorumlu olması gerektiğini belirlemişlerdir.
Ödendiği ileri sürülen 32.500 DEM’ in ilk ödeme tarihi olan 18.01.2001 tarihindeki alım gücünün dava tarihi olan 21.10.2009 tarihindeki alım gücüne uyarlanmasına ilişkin hesap bilirkişisinden rapor alınmış, bilirkişi 30.10.2012 tarihli raporunda, davacı tarafından ilki 18.01.2001 tarihinde olmak üzere toplamda ödenmiş bulunan 32.500 DEM’in denkleştirici adalet prensiplerine göre dava tarihindeki karşılığının 44.329,54 tL olduğu kanaatinde olduğunu belirlemiştir.
Davacı vekili 07.11.2012 tarihli dilekçe ile taşınmazı satın alan …’ı dahili davalı olarak, davaya dahil etmiş ve … üzerindeki tapu kaydının iptali ile müvekkili adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı …’a usulünce tebligat yapıldığı halde duruşmalara katılmamış ve beyanda bulunmamıştır.
Delil olarak dayanılan “kum karşılığı daire sözleşmesi” başlıklı metinde düzenleme tarihi 15.01.2001 olarak yazsa da bu metin altında davacının el yazısı ile “Bu düzenlenen belgeyi 20.04.2….tarihinde düzenlendi, tarafıma elden verildi. 30.04.2009 …” yazılarının olduğu görülmektedir. Kayseri ***. Asliye Ceza Mahkemesinin ***Esas sayılı dosyasının ***tarihli duruşma tutanağında davalı kooperatifin başkanı olan Faruk Orhan’ın 2009 yılının 1. ayında kooperatif başkanlığından azledildiğini, geriye dönük olarak yukarıda sözü edilen metni düzenlendiğini beyan etmiştir. ***kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın *** soruşturma sayılı, ***tarihli ifade tutanağında belgeyi verdiği tarihte kooperatifle alakasının olmadığını, davacının mağdur olmaması için bu belgeyi sonradan düzenlediğini bildirmiştir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında, kum karşılığı daire sözleşmesi başlıklı ***arasında düzenlendiği yazılan metne mahkememizce itibar edilmemiş ve hükme esas alınmamıştır. Yine davacının ibraz ettiği ***tarihli metinde kooperatifin adı yazılmasına rağmen imza bulunmadığından bu metin de dikkate alınmamıştır.
Dosyadaki sözleşme örneklerine ve bilirkişi raporu ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin ***Esas sayılı dosya içeriğine göre, davalı … ile davalı kooperatif, davalı …’ın kooperatife vereceği kum karşılığında iki daire tahsisi konusunda anlaştıkları, davalı …’ün bu dairelerden dava konusu olanı davacıya sattığı, bunu almasını sağlayacak şekilde kooperatif üyelik devrini de noterden gerçekleştirdiği, karşılığında davacıdan 32.500,00 DEM aldığı ve bu parayı aldığına dair davacıya belge verdiği görülmektedir. Kooperatif ortaklığının devire ilişkin sözleşme geçerlidir. Kooperatif yönetim kurulunun davacının üyeliğe kabulüne ilişkin bir kararı yoksa da, davacı kooperatifin üye defterine kaydedilmiştir. Üye defterine sonradan “çıkış” ibaresi düşülmüşse de buna ilişkin bir karar yoktur ve ibraz edilmemiştir. Davacı, davalı …’e yaptığı ödemeler dışında davalı kooperatife herhangi bir ödeme yapmamıştır. Davacı, sabit fiyat ödeyerek kooperatiften daire sahibi olduğunu iddia etmekteyse de bu konuda kooperatif genel kurulunca alınmış bir karar yoktur. Böyle bir karar olmaksızın bazı üyelere sabit fiyat ödemek suretiyle, daire sahibi olma hakkının tanınması, Kooperatifler Kanunu’nun 23. Maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır. Yine devir sözleşmesi bir satış vaadi olarak düşünülse dahi bu durumda olaya uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanu’nun 213. maddesi gereği resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Tüm delillerden davalı …’ün dava konusu bir adet daireye davacıya sattığı binada kat irtifakına 07.02.2002 tarihinde geçildiği, devir tarihi olan 18.01.2001 tarihinde tapunun devri henüz mümkün olmadığından, bu amacı ileride sağlamak üzere davalı …’ ün davacıya bu dairenin özgülendiği, kooperatif üyeliğini devrederek gerçekleştirdiği görülmektedir. Nitekim dava dilekçesinin ekinde sunulan Devir Sözleşmesi başlıklı, alıcı …, satıcı … ve davalı kooperatif yönetim kurulunun imzası ve kaşesi olan sözleşme örneğinde, “… kum karşılığı olarak sözleşmesini yapmış olduğu D Blok, 6. Kat, Güney – Batı Cephedeki daireyi 32.500,00 DEM karşılığı Levent Alp’ e devretmiştir. ….ödemeler tamamlandıktan sonra, …’ün dairede hiçbir hakkı kalmayacak, daire tapusu alıcı Levent Alp adına çıkarılacaktır. Alıcı sadece tapu masraflarının kendisine düşen kısmı ve elektrik, su abonmanını ödeyecektir.” yazmaktadır. Bu metin amaçlananın daire satımı olduğunu, tapunun hemen devrinin mümkün olmaması nedeniyle bu amacın gerçekleştirilmesi için davacı ile davalı …’ ün noterde kooperatif üyelik hakkı devir sözleşmesi yaptıkları ve davacının üye olarak kooperatif üye defterine isminin yazıldığı, ancak davalı kooperatif tarafından davacıdan üyelik nedeniyle herhangi bir tahsilat yapılmadığı görülmektedir. Yukarıda sözü edilen tarihsiz devir sözleşmesinde kooperatifin kaşesi ve imzası olsa da davalı kooperatifin sözleşmeye taraf olarak katılmadığı, yazı metninde kooperatifi bağlayıcı bir kayıt olmadığı görülmektedir.
Davalı … davalı kooperatif ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenleyen arsa sahibidir. Davacı ile davalı … arasında sözleşmeyle bir ilgisi yoktur. Davalı … dava konusu daireyi 31.12.2010 tarihinde dahili davalı …’ a tapuda devretmiştir. Dava konusu daire dışında da pek çok dairenin mülkiyetini üçüncü kişilere devrettiği tapu kayıtlarından görülmektedir. Dava konusu dairenin davalı … tarafından davacıya devri geçerli şekilde şartlarına göre yapılmamıştır. Ayrıca davacı ile davalı … arasındaki devir sözleşmesi arsa sahibi …’i ve davalı kooperatifi bağlamaz. Dahili davalı …’ın kötü niyetle iktisap ettiğine dair davacının soyut iddiası dışında başkaca bir delil de yoktur.
Kooperatiflerde geçici ve kesin konut maliyet hesaplarının nasıl yapılacağı kooperatif ana sözleşmesinin 61. Maddesinde belirtilmiştir. Ana Sözleşmenin 23/6. Hükmü gereğince, ortaklardan tahsil edilecek bedelleri tespit etmeye genel kurul yetkilidir. Bunun dışında genel kurul kararına dayanmadıkça kooperatif üyelerinin önceden belirlenen sabit fiyat üzerinden ödeme yaparak, daire almasının kabul edilmesi, kooperatif üyelerinin hak ve vecibelerde eşitliğini düzenleyen Kooperatifler Kanunun 23. Maddesine aykırılık teşkil eder. Diğer yandan 25.02.2001 tarihli genel kurul tutanağının 17. Maddesinde malzemecilere ve taşeronlara verilen dairelerin maliyetinin üyelere verilecek dairelerle aynı olacağı ve bunların üyelerle birlikte kuraya katılacakları belirtilmiştir. Bu sebeple kooperatif yönetim kurulu üyelerinin imzası bulunan tarihsiz devir sözleşmesinde “…alıcı sadece tapu masraflarının kendisine düşen kısmı ve elektrik, su abonmanlarını ödeyecektir….” kaydı, dönemin yönetim kurulunun sabit fiyat garantisi vermesi şeklinde algılansa dahi hukuken geçersizdir ve davalı kooperatifi bağlamaz. Davacı, kooperatif üyesi olarak, diğer tüm üyeler gibi aidat borçlarını ve kesin maliyet hesabından payına düşecek tutarı öderse, kooperatiften daire talep edebilir. Böyle bir durum da olayda söz konusu olmadığından, davalı kooperatife, davalı …’e ve dahili davalı …’ a karşı açılan tapu iptali ve tescil ve olmadığı takdirde bedel iadesine yönelik davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı …’ün davacıya daire satışı hukuken geçersiz ve imkansız olması nedeniyle, davacının tapu iptali tescil isteğinde bulunma olanağı yoktur. Bu durumda davacı bu geçersiz sözleşme nedeniyle davalı …’e verdiğini ancak haksız iktisap kurallarına göre geri isteyebilir. Ne var ki, hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip, tasfiye edilebilmesi için öncelikle haksız iktisabın kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında zaruret görülmüştür.
Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllardan beri yüksek oranlarda seyretmekte ve paramızın değeri de buna ters orantılı olarak düşmekteydi. Belli miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler haksız iktisap kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiç bir zaman göz ardı edilmemelidir. Bu husus hem hakkaniyetin hem de gerçek adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve o şekilde iadeye karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme olarak kalacak, iade borçlarının iadede direnmelerine yol açacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, denkleştirici adalet ilkesi gereğince, davacının 18.01.2001 tarihinde davalı …’ e 32.500,00 DEM ödediğinden, dava tarihi itibariyle ulaştığı değerin enflasyon TÜFE, endeksi, altın ve döviz urlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi ekonomik etkenlerden faydalanmak suretiyle, ulaştığı alım gücünün tespiti hususunda 30.10.2012 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bu raporda davalı …’ e ödenen paranın dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı değer 44.329,54 TL olarak hesaplanmıştır. Rapor mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır. Buna göre taleple bağlı kalınarak 35.833,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı …’ ten alınarak davacıya verilmesi uygun bulunmuştur. Satış bedeli olarak verilen paranın verilme tarihindeki alım gücü dava tarihine uyarlandığı için işletilecek faizin paranın verilme günü olan 18.01.2001 tarihinden itibaren işletilmesi hakkaniyete ve adalete aykırı olduğundan ve davacının dava açmakla davalı …’ü temerrüte düşürmüş sayılacağından bu yöndeki talebi reddine mahkememizin *** tarih *** Esas *** Karar sayılı ilamı ile karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 15.01.2015 tarih 2014/6926 Esas 2015/188 Karar sayılı ilamı ile “Davacı vekili, kooperatife iş yaparak kooperatife ortak olarak kaydedilen davalı …’ten hisse devri yoluyla bağımsız bölüm alarak peşin ödemeli ortak olup, buna dayanarak dava konusu taşınmazı kullandığını ve sahip olduğunu iddia ederek eldeki davayı açmış, mahkemece, davacının peşin ödemeli ortak olmadığı ve ona bu hisseyi devredenden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiğini talep edebileceği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, davacının öncelikli talebinin tapu iptal ve tescil olduğu nazara alındığında, öncelikle bu talebin yerinde olup olmadığı hususunda gerekli inceleme yapılıp karar verilmelidir. Dosyadaki deliller ve yapılan yargılama sonunda, kooperatif hissesini devreden davalı …’ün kooperatife iş yapıp yapmadığı ve sonuç olarak iddia edilen dava konusu bağımsız bölümü kazanıp kazanmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle, öncelikle kooperatifler konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden kooperatif defter, kayıt ve belgeleri, genel kurul ve yönetim kurulu kararları üzerinde inceleme yaptırılarak, davalı … tarafından kooperatife yapılan işin niteliği, bu iş karşılığında davalı …’a veya sahibi bulunduğu şirkete herhangi bir bedel ödenip ödenmediği, davalı …’ün kooperatife üye olması sırasında alınan kararların peşin ödemeli ortak statüsü kazandıracak nitelikte olup olmadığı, bu bağlamda olmak üzere 19.07.2009 tarihli genel kurulda davalı …’ten alındığı halde kooperatif kayıtlarında görülmeyen bedelle ilgili olarak yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılması konusunda karar alınmış olmakla, bu karar sonucunda dava açılıp açılmadığı, açılmışsa sonucu üzerinde durularak, tüm bu inceleme sonunda davalı …’ün peşin ödemeli ortak olup olmadığı ve sonuç itibariyle bu davalıdan hisse devir alan davacının statüsü ve kooperatiften bağımsız bölüm talep edip edemeyeceği, peşin ödemeli ortaklık durumu yoksa davacının davalı kooperatife borcunun olup olmadığı hususu belirlenerek sonucuna göre menfi tespit, tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde talep edilen tazminatla ilgili Dairemizin yerleşmiş içtihatları ve oluşan müktesep hak dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca, mahkemece, dava konusu bağımsız bölümü yargılama sırasında tapuda devralan dahili …’ın kötüniyetli olmadığı belirtilmiş ise de, bu konu yeterince incelenmemiş olup, davacının bu konudaki iddiası üzerinde davacının delilleri toplanarak bir sonuca varılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. Gerekçesi ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulmasına” karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılamada; Bozma ilamında belirtilen gerekçeler de nazara alınarak, dosya üzerinde Ankara ***. Asliye Ticaret Mahkemesi aracılığı ile bilirkişiler Mali Müşavir Kooperatifçilik Uzmanı *** ve Mali Müşavir ***’ dan alınan *** tarihi raporda; davalı … davalı kooperatiften iki ortaklık hisse aldığını sahibi olduğu ortaklık hisseleri için kooperatife kısmi ödeme yaptığını, davacı … davalı …’ın sahibi olduğu ortaklık hisselerinden birisini usulüne uygun olarak devir aldığını devir senedi kooperatif yönetimince onaylandığı, davacının ortaklığı yasal hale geldiğini, …’ün davacıya devir ettiği ortaklık hissesi peşin ödeme ve sabit fiyatlı ortalık olmadığını, bu nedenle davacının konut sahibi olabilmesi için eş değer konutu olan ortakların yaptığı ödeme kadar davacıya ait hisse için de ödeme yapılması gerektiğini, dava tarihi itibarı ile davacının kooperatife borcunun miktarının hesaplanabilmesi için kooperatifin tüm genel kurul kararı ile kooperatif muhasebe kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, davalı …’ın devrettiği konut için ödeme yapmadığı halde ödeme yapılmış gibi davacıdan 32.500 DM almış olmasının kesinleşmesi durumunda bu ilişkinin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, davalı kooperatifi davacıya verecek konutu olmadığı takdirde varsa davacı alacağının Yargıtay 11. HD.’nin 09.05.2005 tarih 2004/8070 Esas 2005/4784 Karar sayılı kararına göre hesaplama yapılması gerektiğini, dosya ekinde yer alan ve ceza yargılamasına ilişkin mahkeme kararındaki ortak borç miktarının hesaplanması yönteminin kooperatif uygulamaları açısından doğru bir yöntem olmadığını, bunun için henüz kesinleşmediği anlaşılan ceza yargısı kararında belirlenen ortaklık borcunun eldeki davada esas alınmasının uygun olmayacağını, çünkü ortak borç ve alacağının hesaplanmasında kooperatifçilik uygulamalarında, genel kurulca belirlenen faiz oranının uygulanması, Yargıtay 11. HD. 09.05.2005 tarih, 2004/8070 E. 2005/4784 K. Sayılı kararına göre hesaplama yapılması, ya da denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplamalar yapılması gerektiğini, ceza yargılaması kararındaki hesaplama yönteminde genel kurul kararlarından hiç bahsedilmeyip tüm bedeli döviz cinsinden güncellenerek hesaplanmış olduğunu, bu nedenle yapılan hesaplama yöntemine katılmadıkları sonuç ve kanaatine varıldığını belirlemişlerdir.
Davacı tarafın 13.01.2021 tarihli celsede davaya tazminat davası olarak devam edilmesi talebinde bulunduğu görülmüştür.
Toplanan tüm deliller ve Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar dahilinde yapılan yargılama sonucunda; bilirkişi raporunda açıkça irdelendiği üzere, davalı …’ün davalı kooperatiften iki ortaklık hisse aldığı ve sahibi olduğu ortaklık hisseleri için kooperatife kısmi ödeme yaptığı, davacı …’in davalı …’ın sahibi olduğu ortaklık hisselerinden birisini usulüne uygun olarak devir aldığı devir senedi kooperatif yönetimince onaylandığı, davacının ortaklığının yasal hale geldiği, …’ün davacıya devir ettiği ortaklık hissesinin peşin ödeme ve sabit fiyatlı ortaklık olmadığı, bu nedenle davacının konut sahibi olabilmesi için eş değer konutu olan ortakların yaptığı ödeme kadar davacıya ait hisse için de ödeme yapılması gerektiği, bu hususun ispatlanamadığı, davacının yargılama aşamasındaki beyanından talebinin tazminat olması da dikkate alındığında davalı …’ın devrettiği konut için ödeme yapmadığı halde ödeme yapılmış gibi davacıdan 32.500 DM almış olmasının sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu bakımdan iadeye karar verilmesi gerektiği, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve o şekilde iadeye karar verilmesinin hakkaniyete uygun olacağı, davalı …’e ödenen paranın dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ulaştığı değerin 44.329,54 TL olduğu tespit edilmiş ise de, taleple bağlı kalınarak 35.833,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …’ ten (davaya dahil edilen mirasçılarından) alınarak davacıya verilmesi uygun olduğu, satış bedeli olarak verilen paranın verilme tarihindeki alım gücü dava tarihine uyarlandığı için işletilecek faizin paranın verilme günü olan 18.01.2001 tarihinden itibaren işletilmesi hakkaniyete ve adalete aykırı olduğu ve davacının dava açmakla davalı …’ü temerrüte düşürmüş sayılacağı anlaşılmakla Mahkememizde hasıl olan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacının, davalı … hakkındaki davasının KABULÜ İLE, talebi doğrultusunda 35.833,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan (davaya dahil edilen mirasçılarından) alınarak davacıya verilmesine,
2-İşlemiş faizin 18/01/2001 tarihinden itibaren işletilmesine yönelik talebin REDDİNE,
3- Davacının, tapu iptali ve tescil istemi ile davalı, …, davalı *** ile dahili davalı … hakkındaki sair tüm taleplerinin REDDİNE,
4-Davalılar … aleyhine açılan dava nedeniyle alınması gereken 59,30 TL harcın, davalı ***aleyhine açılan dava nedeniyle alınması gereken 59,30 TL ve dahili davalı … aleyhine açılan dava nedeniyle alınması gereken 59,30 TL harcın peşin alınan 483,80 TL harçtan mahsubuna.
5-Davalı … aleyhine açılan dava nedeniyle alınması gereken 2.447,75 TL karar harcından peşin alınan ve mahsuptan sonra kalan 305,90 TL harcın mahsubuna bakiye 2.141,85 TL harcın davalı …’ ten (mirasçılarından) alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
6-Davacı tarafından davalılar …, ***ve … yönünden yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, bunun dışında davacı tarafça yapılan 15,60 TL başvurma harcı, 305,90 TL mahsuptan sonra kalan peşin harç 3.390,60 TL yargılama giderinin takdiren tamamı davanın kabulü yönünde yapıldığından davalı …’ten (davaya dahil edilen mirasçılarından) alınarak davacıya ödenmesine,
7-Diğer davalılar …, *** ve … tarafından gider olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı … tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-AAÜT uyarınca belirlenen 5.374,95 TL vekalet ücretinin davalı …’ten (davaya dahil edilen mirasçılarından) alınarak davacıya ödenmesine,
10-AAÜT uyarınca belirlenen 5.374,95 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalı S.S.Mavi Kanat Konut Yapı Kooperatifine ödenmesine,
11-6100 sayılı HMK 120 ve 333.maddeleri gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansının kalan kısmının kararın kesinleşmesi halinde davacı tarafça numarası bildirilen veya bildirilecek hesaba, hesap numarası bildirilmediği takdirde adreslerine ödemeli olarak re’sen gönderilmesine,
12- Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 203.maddesi uyarınca dosyanın tarih ve işlem sırasına düzenlenip dizi listesine bağlanmasına, Yazı İşleri Müdürü tarafından kontrolü yapıldıktan sonra İstinafa gönderilmesine veya arşive kaldırılmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunu usulen anlatıldı. 15/09/2021

Katip …

Hakim …