Emsal Mahkeme Kararı Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2007/166 E. 2022/1024 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
KAYSERİ
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

… ESAS SAYILI ASIL DAVA DOSYASINDA:
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-…
2-…
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …

BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …

BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
3- …
4- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : …

KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan asıl ve birleşen dava dosyalarındaki itirazın iptali davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
… ESAS SAYILI ASIL DAVA DOSYASINDA:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirket tarafından imzalanan … tarihli ve 750.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi ile müvekkili bankadan kredi kullandığını ve diğer davalıların da kefil olduklarını, görülen lüzum üzerine … tarihinde kredi ilişkisinin kesildiğini ve hesabın kat edildiğini, noter ihtarının keşide jdilmesine rağmen borcun ödenmediğini, davalı kefil şahıslar yönünden Kayseri .. İcra Müdürlüğü’nün …, … ve … Esas sayılı dosyalarında; davalı Şirket yönünden ise Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını; davalıların haksız ve yersiz olarak itirazları üzerine takiplerin durdurulduğunu beyanla, haksız itirazlarının iptali ile alacağın %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle icra müdürlüklerindeki takipler için verdikleri itirazlarını aynen tekrarladıklarını müvekkillerine gönderilen ödeme emirlerinde takibe dayanak hiçbir belgenin eklenmediğini, alacaklının mükerrer takip talebinde bulunduğunu; davalılardan …’ın … doğumlu olduğunu, … sözleşme tarihinde reşit olmadığını, imzaların da ona ait olmadığını, … …’e ait hisseleri … tarihinde devraldığını ve bu tarihten sonra şirketin temsilcisi olduğunu kredi ödeme dekontlarındaki imzaların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı bildirilen …’ın imzasına benzemekte ise de, dekontlardaki parayı alan şayet bu şahıs ise, bu kişinin … Tekstil Ltd. Şti. ile hiç bir bağlantısının olmadığını, bu şahsa yapıldığı bildirilen ödemelerden dolayı davacı bankanın ağır kusurlu olduğunu ve belki de banka personelinin kasıtlı hareketlerinden kaynaklandığını, dolayısıyla müvekkili şirkete yapılan ödemenin olmaması sebebi ile davanın yersiz olduğunun ortada bulunduğunu; … tarihli dilekçelerinde ise; müvekkilleri tarafından hiçbir talimat yokken, … isimli şahsa ödeme yapıldığı iddiasının hukuka aykırı olduğu, …’ın müvekkilleri olan şirketin ortağı, temsilcisi veya yetkilisi olmadığı, yaptığı hiçbir işlemin müvekkili şirketi sorumluluk altına koyamayacağını, asInda davacı bankanırı sorumluluğunu doğuracağını; çünkü davacı bankanın kim olursa olsun yetkisiz birişine ödetne yapmasının usulsüz olduğunu ve bankanın kendisinin yaptığı usulsüz işlemlere dayanarak müvekkillerinden alacak talep etmesinin de hukuka aykırı bulunduğunu; davacı bankanın iddia edildiği gibi müvekkillerinden alacağının olmadığını savunmuştur.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından imzalanan … tarihli ve 750.000,00-YTL bedelli genel kredi sözleşmesi ile müvekkili bankadan kredi kullandığını ve diğer davalıların da kefil olduklarını, görülen lüzum üzerine … tarihinde kredi ilişkisinin kesildiğini ve hesabın kat edildiğini, noter ihtarının keşide edilmesine rağmen borç ödenmediğinden davalı kefil şahıslar yönünden Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davalı şirket yönünden ise Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip yapıldığını, davalıların haksız ve yersiz olarak itirazları üzerine takibin durduğunu beyanla davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle icra müdürlüklerindeki takipler için verdikleri itirazlarını aynen tekrarladıklarını müvekkillerine gönderilen ödeme emirlerinde takibe dayanak hiçbir belgenin eklenmediğini, alacaklının mükerrer takip talebinde bulunduğunu; davalılardan …’ın … doğumlu olduğunu, … sözleşme tarihinde reşit olmadığını, imzaların da ona ait olmadığını, … …’e ait hisseleri … tarihinde devraldığını ve bu tarihten sonra şirketin temsilcisi olduğunu kredi ödeme dekontlarındaki imzaların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı bildirilen …’ın imzasına benzemekte ise de, dekontlardaki parayı alan şayet bu şahıs ise, bu kişinin … Tekstil Ltd. Şti. ile hiç bir bağlantısının olmadığını, bu şahsa yapıldığı bildirilen ödemelerden dolayı davacı bankanın ağır kusurlu olduğunu ve belki de banka personelinin kasıtlı hareketlerinden kaynaklandığını, dolayısıyla müvekkili şirkete yapılan ödemenin olmaması sebebi ile davanın yersiz olduğunun ortada bulunduğunu; … tarihli dilekçelerinde ise; müvekkilleri tarafından hiçbir talimat yokken, … isimli şahsa ödeme yapıldığı iddiasının hukuka aykırı olduğu, …’ın müvekkilleri olan şirketin ortağı, temsilcisi veya yetkilisi olmadığı, yaptığı hiçbir işlemin müvekkili şirketi sorumluluk altına koyamayacağını, asInda davacı bankanırı sorumluluğunu doğuracağını; çünkü davacı bankanın kim olursa olsun yetkisiz birişine ödetne yapmasının usulsüz olduğunu ve bankanın kendisinin yaptığı usulsüz işlemlere dayanarak müvekkillerinden alacak talep etmesinin de hukuka aykırı bulunduğunu; davacı bankanın iddia edildiği gibi müvekkillerinden alacağının olmadığını savunmuştur.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından imzalanan … tarihli ve 750.000,00-YTL bedelli genel kredi sözleşmesi ile müvekkili bankadan kredi kullandığını ve diğer davalıların da kefil olduklarını, görülen lüzum üzerine … tarihinde kredi ilişkisinin kesildiğini ve hesabın kat edildiğini, noter ihtarının keşide edilmesine rağmen borç ödenmediğinden davalı kefil şahıslar yönünden Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davalı şirket yönünden ise Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip yapıldığını, davalıların haksız ve yersiz olarak itirazları üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle icra müdürlüklerindeki takipler için verdikleri itirazlarını aynen tekrarladıklarını müvekkillerine gönderilen ödeme emirlerinde takibe dayanak hiçbir belgenin eklenmediğini, alacaklının mükerrer takip talebinde bulunduğunu; davalılardan …’ın … doğumlu olduğunu, … sözleşme tarihinde reşit olmadığını, imzaların da ona ait olmadığını, … …’e ait hisseleri … tarihinde devraldığını ve bu tarihten sonra şirketin temsilcisi olduğunu kredi ödeme dekontlarındaki imzaların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı bildirilen …’ın imzasına benzemekte ise de, dekontlardaki parayı alan şayet bu şahıs ise, bu kişinin … Tekstil Ltd. Şti. ile hiç bir bağlantısının olmadığını, bu şahsa yapıldığı bildirilen ödemelerden dolayı davacı bankanın ağır kusurlu olduğunu ve belki de banka personelinin kasıtlı hareketlerinden kaynaklandığını, dolayısıyla müvekkili şirkete yapılan ödemenin olmaması sebebi ile davanın yersiz olduğunun ortada bulunduğunu; … tarihli dilekçelerinde ise; müvekkilleri tarafından hiçbir talimat yokken, … isimli şahsa ödeme yapıldığı iddiasının hukuka aykırı olduğu, …’ın müvekkilleri olan şirketin ortağı, temsilcisi veya yetkilisi olmadığı, yaptığı hiçbir işlemin müvekkili şirketi sorumluluk altına koyamayacağını, asInda davacı bankanırı sorumluluğunu doğuracağını; çünkü davacı bankanın kim olursa olsun yetkisiz birişine ödetne yapmasının usulsüz olduğunu ve bankanın kendisinin yaptığı usulsüz işlemlere dayanarak müvekkillerinden alacak talep etmesinin de hukuka aykırı bulunduğunu; davacı bankanın iddia edildiği gibi müvekkillerinden alacağının olmadığını savunmuştur.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DAVA DOSYASINDA;
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından imzalanan … tarihli ve 750.000,00-YTL bedelli genel kredi sözleşmesi ile müvekkili bankadan kredi kullandığını ve diğer davalıların da kefil olduklarını, görülen lüzum üzerine … tarihinde kredi ilişkisinin kesildiğini ve hesabın kat edildiğini, noter ihtarının keşide edilmesine rağmen borç ödenmediğinden davalılar aleyhine Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ve Kayseri … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, … Esas ve … Esas sayılı dosyalarının üzerinden takip yapıldığını, davalıların haksız ve yersiz olarak itirazları üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle icra müdürlüklerindeki takipler için verdikleri itirazlarını aynen tekrarladıklarını müvekkillerine gönderilen ödeme emirlerinde takibe dayanak hiçbir belgenin eklenmediğini, alacaklının mükerrer takip talebinde bulunduğunu; davalılardan …’ın … doğumlu olduğunu, … sözleşme tarihinde reşit olmadığını, imzaların da ona ait olmadığını, … …’e ait hisseleri … tarihinde devraldığını ve bu tarihten sonra şirketin temsilcisi olduğunu kredi ödeme dekontlarındaki imzaların müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığı bildirilen …’ın imzasına benzemekte ise de, dekontlardaki parayı alan şayet bu şahıs ise, bu kişinin … Tekstil Ltd. Şti. ile hiç bir bağlantısının olmadığını, bu şahsa yapıldığı bildirilen ödemelerden dolayı davacı bankanın ağır kusurlu olduğunu ve belki de banka personelinin kasıtlı hareketlerinden kaynaklandığını, dolayısıyla müvekkili şirkete yapılan ödemenin olmaması sebebi ile davanın yersiz olduğunun ortada bulunduğunu; … tarihli dilekçelerinde ise; müvekkilleri tarafından hiçbir talimat yokken, … isimli şahsa ödeme yapıldığı iddiasının hukuka aykırı olduğu, …’ın müvekkilleri olan şirketin ortağı, temsilcisi veya yetkilisi olmadığı, yaptığı hiçbir işlemin müvekkili şirketi sorumluluk altına koyamayacağını, asInda davacı bankanırı sorumluluğunu doğuracağını; çünkü davacı bankanın kim olursa olsun yetkisiz birişine ödetne yapmasının usulsüz olduğunu ve bankanın kendisinin yaptığı usulsüz işlemlere dayanarak müvekkillerinden alacak talep etmesinin de hukuka aykırı bulunduğunu; davacı bankanın iddia edildiği gibi müvekkillerinden alacağının olmadığını savunmuştur.
DELİLLER : Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış davanın taraflarına delillerini ibraz etme olanağı tanınmış uyuşmazlığın çözümü için gereken bütün deliller toplanmıştır.
Davacı tarafça icra takip dosyalarına, kredi sözleşmelerine, ihtarnamelere, banka kayıtlarına, tapu kayıtlarına, ipotek sözleşmesine ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davalılar tarafından icra takip dosyalarına, noter ihtarlarına, ipotek akit tablosuna, banka kayıtlarına, Ankara .. . Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas ve … Karar sayılı dava dosyası ile bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Yargılama sırasında taraflarca bir kısım deliller dava dosyasına sunulmuş, celbi gereken kayıt ve belgeler ilgili yerlere müzekkere yazılarak dosya arasına celp edilmiştir.
Kocasinan Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, Kocasinan İlçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel, Sümer Mahallesi, … pafta, … ada ,… parsel, 1/12 paylı, … kat … nolu ve 144/1010 arsa paylı … kat … ve … nolu bağımsız bölüm, Sümer Mahallesi, … ada, … pafta, … parsel, 90/500 arsa paylı, … kat, … nolu bağımsız bölüm, Şeker Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel, 1/67 arsa paylı zemin kat,… nolu bağımsız bölüm üzerine … lehine tesis edilen ipotek nedeniyle ipotek akit tablolarının asılları ya da taraf imzalarını taşıyan onaylı suretleri getirtilmiştir.
Davalı …’ın maaş aldığı banka şubesinden imza asıllarını taşıyan belge asılları getirtilmiştir.
…’ın imza aslının bulunduğu Kayseri … Noterliği’ne müzekkere yazılarak … tarihli … yevmiye nolu, … tarihli … yevmiye nolu belge aslı ile, …’ın imza aslının bulunduğu … tarihli ve … yevmiye nolu belge asılları getirtilmiştir.
Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’ne müzekkere yazılarak …’a ait imza aslını taşıyan belgesi asılları getirtilmiştir.
Asıl ve birleşen dava dosyalarında davaya konu olan icra takip dosyaları getirtilerek incelenmiştir.
İcra İflas hukuku dalında nitelikli hesap bilirkişisi ve bir bankacı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi kuruluna dava dosyasının tevdi ile, davacı banka kayıtlarının yerinde inceleme yetkisi de verilmek üzere, mahkememizin birleşen …, … ve … e sayılı dosyalar olmak üzere tüm dosyalardaki dava dilekçeleri, davalı savunmaları, takip dosyaları, dekontlardaki imzai itirazlar, bu konuda alınan bilirkişi … ’e ait … tarihli kriminal rapor, … Tekstil Ltd. Şti.’ni temsille yetkili şahısların imza sirküleri, takip dosyalarındaki tek tek talep edilen asıl alacak, faiz kalemleri, ihtarname örnekleri, incelenmek suretiyle davacının asıl dosya ve birleşen dosyalardaki takip dosyalarından dolayı alacaklı olup olmadığı, davalı tarafın ödemesi olup olmadığı, varsa miktarı, davacı bankanın kredi sözleşmesinden dolayı, davalı tarafa ne kadar borç para verdiği, yetkili şahıslara ödeme yapıp yapmadığı, davacı tarafın dekontlardaki imzai itirazları konusunda alınan kriminal rapor ve kredi sözleşmeleri, incelenmek suretiyle her bir dosya yönünden hüküm vermeye ve denetime elverişli rapor düzenlemeleri için yetki ve görev verilmiştir.
Bankacı Bilirkişi … ile ERÜ Hukuk Fakültesi İcra ve İflas Hukuku Öğretim Üyesi …’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “… İmzasıyla Alınan Kredilerin Şirketi Bağlayacağı Varsayımıyla Yapılan Hesaplamalara Göre Şirketin Borcu Aşağıya Çıkarılmıştır: Davacı bankanın davalılardan … Tekstil Mabilya Gıda Tur. Dış Tic. Bilg. Elekt. San. Tic. Ltd. Şti. kullandırdığı ve davalıların kefili ve ipotek borçlusu bulunduğu kredilerin işleyişi ve dönemsel olarak borç durumu, faiz tahakkukları ve barçlulardan yapıları tahsilatlar sonucu belirlenen dönemsel olarak banka alacağının, kullandırılan kredi tutarının 398.500,00-TL, hesap kat tarihindeki alacak miktarının (…) 300.085,48-TL, temerrüt tarihindeki alacak miktarının (… ) 302.774,91-TL, takip tarihindeki alacak miktarının (… ) 317.535,52-TL , icra takibine belirlenen gerek asıl alacak gerekse faiz yönünden taleple bağlılık kuralı gözetilmek suretiyle takip tarihi itibariyle asıl alacak, borç, temerrüt faizi, BSMV ve masraflar ile takipten sonra uygulanacak temerrüt faiz oranının tespit edildiği ve gerekli hesaplamaların yapıldığı, tarafımızdan yapılan hesaplamaların sonuçları 13 nolu tablada özetlenmiş olup davacı banka tarafından davalı şirkete kullandırılan Toplam 398 500 TL’lik kredilerin tamamının şirket zimmetine intikal ettiğinin mahkemece kabulü halinde davalıların sorumlu olacakları borç durumu aşağıda her birisi için ayrı ayrı maddeler halinde özetlenmiştir. Buna göre: taraflar arasında … tarihinde akdedilen 750.000,00-TL’lık genel kredi taahhütnamelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatları ile imzalayarak davacılardan … Tekstil Ltd. Şti.’nin bankadan kullandığı kredilere iştirak eden Davalılardan …, … Ve …’ ın kefalet limiti 750.000,00-TL alarak gözüktüğünden bu davalı borçluların … Esas sayılı icra dosyasından dolayı sorumlu olacakları borç tutarı 300.085,48-TL asıl alacak, 16.619,09-TL temerrüt faizi ve 630,95-TL BSMV olmak üzere toplam 317.535,52-TL olarak; … Esas sayılı icra dasyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davolılardan …, …, …, …, … ve … Tekstil Ltd. Şti.’nin 225.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 225 000,00-TL olacağı; … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’ın 75.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 75.000,00-TL olacağı: … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve … ‘un 45.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 45.000,00-TL olacağı, asıl borçlu şirket lehine 345.000,00-TL limitli ipotek bulunduğundan ve şirketin mevcut borç durumu da toplamda 317,.535.52-TL olduğundan (ipotek borcu karşıladığından) İİK m.45’e göre asıl borçlu şirket hakkında ilamsız icra takibinin yapılamayacağı, davalılardan … Tekstil Ltd. Şti.’ne kullandırılan toplam 398500,00-TL’lık ticari kredi itiraz/ ödeme dekontlarından sadece 2 dekont ile (39.000,00-TL*18.500,00-TL 57,500,00-TL) 45.000,00-TL, şirket müdürü olarak gözüken ve imza sirküleri bulunan …’ın imzası bulunmakta olup, geri kalanı 334.000,00-TL’lık ödeme dekontlarında imzası gözükmemekte ve …’a ait olduğu ifade edilen imza ile işlem yapıldığı tespit edilmiştir. Bu durumda banka tarafından davalı şirkete kullandırılan toplam 398.500,00-TL’lık kredilerin sadece 62.500,00-TL’lık kısmının şirket zimmetine intikal ettiğinin kabulü halinde ise davalıların sorumlu olacakları borç durumunun hesaplandığını, taraflar arasında … tarihinde akdedilen 750.000,00-TL’lık genel kredi taahhütnamelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatları ile imzalayarak davacılardan … Tekstil Ltd. Şti.’nin bankadan kullandığı kredilere iştirak eden davalılardan …, … ve …’ın kefalet limiti 750.900,00-TL olarak gözüktüğünden bu davalı/ borçluların … Esas sayılı icra dosyasından dolayı sorumlu olacakları borç tutarı 51.218,86-TL asıl alacak, 3.115,49-TL temerrüt faizi ve 10849-TL BSMV almak üzere toplamda 5444284-TL olarak; … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan …, …, … , …, … ve … Tekstil Ltd. Şti.’nin 225.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 54.442,84-TL olacağı; … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’ın 75.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 54442,84- TL olacağı, … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’un 45.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 45.000,00-TL olacağı, asıl borçlu şirket lehine 345.000,00-TL limitli ipotek bulunduğundan ve şirketin mevcut borç durumu dikkate alındığında (ipotek borcu karşıladığından) İİK m.45’e göre asıl borçlu şirket hakkında ilamsız icra takibinin yapılamayacağı” belirtilmiştir.
Gevher Nesibe Vergi Dairesi’nin yazı cevabı, daha önce rapor verilen bilirkişiler; … ve …’e tevdi ile, özellikle raporun 7. sayfasında belirtilen eksik hususların giderilmesi nedeniyle söz konusu kredilerin davalı şirketin muhasebe kayıtlarına intikal edip etmediği, bu miktarda borçlarının olup olmadığı, ayrıntılı mizan ve bilançoları incelenmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bankacı Bilirkişi … ile ERÜ Hukuk Fakültesi İcra ve İflas Hukuku Öğretim Üyesi …’den oluşturulan bilirkişi kurulundan alınan … tarihli ek raporda özetle; “… tarihli kök raporumuzun 6 ve 7. sayfalarında “Ancak; banka tarafından kullandırılan 195.000,00-TL’lık ticari işletme kredisinden … tarihine kadar 30.000,00-TL anapara ödemesi ile dönem faiz ve masrafları ödenmesi; 120.000,00-TL’lık taksitli ticari krediden 8. taksitin; 60.000,00-TL’lık taksitli ticari krediden 7 taksitin; 18.500,00-TL’lık taksitli ticari krediden 4 taksitin davalı şirket tarafından alacaklı bankaya geri ödendiği banka kayıtları ile tespit edilmiş ve hesap ekstrelerinin rapor ekinde sunulduğunu, bu verilere göre davalı şirket, kullanmadığını beyan ettiği krediler için bankaya ödeme yapmıştır. Bu halde, davalılar tarafından iddia edildiği üzere … Tekstil Ltd. Şti. tarafından dava konusu edilen, kullanılmadığı iddia edilen kredilere karşılık yapılan ödemelerin alacak/borç kayıtlarının; … Dış Tic. Ltd, Şti.’ne yapılan havalelerin ayrıntılı mizana intikal edip etmediği, etmedi ise belirtilen kredi hesaplarına geri ödenemelerin şirket hesaplarında nasıl muhasebeleştirildiği hususu taktiri mahkemeye ait olmak üzer mahkemece ayrıca araştırılması gerektiğini, zira davalı şirketin … yıl sonu ayrıntılı mizanını hazırlayabilmesi bilanço kar ve zarar hesaplarını yapabilmesi, başka bir ifade ile yıl sonu hesaplarını bağlayıp sonuçlandırabilmesi için ödediği kredi borçlarını da gösterir banka hesap ekstrelerine ihtiyacı olduğu/olacağından ve hesaplarını ancak bu bilgi ve belgelerle yapabileceği hususu yanında, söz konusu ödemelerin gerçekten şirkete yapılıp yapılmadığının tespiti bağlamında 334.000,00-TL’lık ödeme fişlerinde/dekontlarında imzası bulunan …’ın … Tekstil Ltd. Şti.’ne bankaca verilen internet şifresi kullanıcıları arasında olmasının da değerlendirilmesinin mahkemenin taktirinde olduğunu, ayrıca bir kısım dekontları şirket müdürü ve kardeşi … ile birlikte imzaladıkları (39.000,00-TL’lık dekontta ise her ikisinin de imzası bulunmaktadır) hususlarının mahkemenin taktirinde olduğunu, belirtilen kredilerin davalı şirketin muhasebe kayıtlarına intikal edip etmediği, şirketin bu miktarlarda borcunun olup olmadığı … Tekstil Ltd. Şti.’ne ait …-… tarihlerine ait ayrıntılı mizanını mahkeme dosyasına celbi gerektiğini, Kayseri Gevher Nesibe Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen …tarih ve … sayılı yazıda da açıklıkla belirtildiği üzere yazı ekinde gönderilen belgeler … Tekstil Ltd. Şti.’ne ait … -… dönemine ait kurumlar vergisi beyannameleri olup, bu belgelerden araştırma yapılması ve tespit edilmesinin mümkün olmadığını, şirket kayıtları üzerinde detaylı inceleme yapılabilmesi için muhasebe ve finansman konularında uzman bir bilirkişiye yaptırılmasının gerektiği” belirtilmiştir.
Mahkememizce resen seçilecek Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde görevli muhasebe alanında bir öğretim üyesine dosyaya tevdi ile … Tekstil Ltd. Şti.’nin dosyaya vergi dairesinden celp edilen mizan kayıtları ile söz konusu şirketin adresinde bulunan 2005 yılından inceleme tarihine kadar ticari defterleri yerinde incelenmek sureti ile ve bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilerek Akbank A.Ş. tarafından kullanılan kredilerin şirket kasasına girip girmedi bu konudaki kayıt ve belgelerin olup olmadığı, 2005-2006 defterlerinin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığı kapanış tasdiklerinin olup olmadığı konulanda gerekçeli dayanaklı rapor alınmasına karar verilmiştir.
Erciyes Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen … tarihli raporda özetle; “Dosya kapsamımda yer alan bilgi ve belgeler ile davalı tarafa ait incelemiş olduğum 2005 ve 2006 yılı yevmiye defterinden elde ettiğim bulgular şöyledir: I. Davalının tarafıma sunduğu 2005 ve 2006 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiki bulunmakta olup, zamanında yapılmıştır. Ancak söz konusu defterlerin kapanış tasdiki bulunmamaktadır. 2. Dosyaya ilgili vergi dairesinden celp edilen davalı şirket kayıtları ve dosya kapsamına sunulan mizan tablolarında davalı şirketin bankadan kullanmış olduğu herhangi bir kredi veya faiz ödemesi gözükmemektedir. 3. Davalı şırketın ticari defterlerinde bankadan kullanılan herhangi bir kredi kayıtlı olmadığı gibi, para yatırma, para çekme, çek keşide etme, çek ödeme gibi herhangi bir banka işlemi de bulunmamaktadır.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Mahkememizce daha önceden de bankacı ve nitelikli hesap bilirkişisinden alınan rapor ve ek rapor alındığı ancak bilirkişilerin talebi nedeni ile ayrıca muhasebeci bilirkişiden de ayrı bir rapor alındığı anlaşıldığından ve Adalet Komisyonu Başkanlığı’nın bilirkişi listesinde de başkaca bankacı bilirkişi bulunmadığı anlaşıldığından dosyanın tüm ekleri ile birlikte Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yolu ile gönderilerek 1 Bankacı, 1 Muhasebeci, 1 nitelikli hesap bilirkişisinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna dosyanın tevdii ile tarafların dosyaya sundukları, tüm delil, belge ve beyanlar, iddia ve savunmalar, kredi sözleşmesi hükümleri, hesap kat ihtarları, dosyaya celbedilen davacı banka kayıtları, daha önce alınan raporlar ve ek raporlar ile tüm dosya kapsamı birlikte incelenip değerlendirilmek sureti ile mahkememizin …tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı ve … tarihli celsesinin 1 nolu ara kararlarında belirtildiği şekilde ve gerek asıl dosya gerekse birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı olmak üzere ayrıntılı gerekçeli, hesaplamaları da gösterir şekilde mahkememizin, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık ve elverişli olacak şekilde rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememiz dosyası talimat yoluyla Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir. Bankacı bilirkişi …, Ankara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Öğretim Görevlisi bilirkişi …, Ankara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Öğretim Görevlisi …’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen …tarihli raporda özetle; “… imzasıyla alınan kredilerin şirketi bağlayacağı varsayımıyla yapılan hesaplamalara göre, davacı banka tarafından davalı şirkete kullandırılan toplam 398.500,00-TL’lık kredilerinin tamamının şirket zimmetine intikal ettiğinin mahkemece kabulü halinde davalıların sorumlu olacakları borç durumu aşağıda her birisi için ayrı ayrı maddeler halinde özetlendiğini, taraflar arasında … tarihinde akdedilen 750.000,00-TL’lık genel kredi taahhütnamelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatları ile imzalayarak davacılardan … Tekstil Ltd. Şti.’nin bankada kullandığı kredilere iştirak davalılardan …, … ve …’ın kefalet limitli 750.000,00-TL olarak gözültüğünden bu davalının/borçlularının …Esas sayılı icra dosyasından dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 300.085,48-TL asıl alacak +16.619,09-TL temerrüt faizi + 630,95-TL BSMV olmak üzere toplam 317.535,52-TL olarak, … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan …, …, …, …, …, … Tekstil Ltd. Şti.’nin 225.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 225.000,00-TL olacağı, … esas sayılı icra dosyası haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’ın 75.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden sorumlu olacakları borç tutarının 75.000,00-TL olacağı, … Esas sayılı icra dosyası haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve … ‘un 45.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 45.000,00-TL olacağı, asıl borçlu şirket lehine 345.000,00-TL limitli ipotek bulunduğundan ve şirketin mevcut borç durumu da toplamda 317.535,52-TL olduğundan (ipotek borcu karşıladığından) İİK m.45’e göre asıl borçlu şirket hakkında ilamsız icra takibinin yapılamayacağı görüşünde olduklarını, … imzasıyla alınan kredilerin şirketi bağlayamayacağı varsayımıyla yapılan hesaplamalara göre, banka tarafından davalılardan … Tekstil Ltd. Şti.’ne kullandırılan toplam 398.500,00-TL ‘lık ticari kredi ikraz/ ödeme dekontlarından sadece 2 dekont ile (39.000,00-TL + 18.500,00-TL = 57.500,00-TL) + 5.000,00-TL’lık artı para kredisi olmak üzere 62.500,00-TL’nda şirket müdürü olarak gözüken ve imza sirküleri bulunan …’ın bulunmakta olup, geri kalan 334.000,00-TL’lık ödeme dekontlarında imzası gözükmemekte ve …’a ait olduğu ifade edilen imza ile işlem yapıldığı, bu durumda banka tarafından davalı şirkete kullandırılan toplam 398.500,00-TL’lık kredilerin 62.500,00-TL’lık şirket zimmetine intikal ettiğinin kabulü halinde ise davalıların sorumlu olacakları borç durumunun özetlendiğini, taraflar arasında … tarihinde akdedilen 750.000,00-TL’lık genel kredi taahhütnamelerini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatları ile imzalayarak davacılardan … Tekstil Ltd. Şti.’nin bankadan kullandığı kredilere iştirak eden davalılardan …, … ve …’ın kefalet limiti 750.000,00-TL olarak göründüğünü, bu davalı borçluların … Esas sayılı icra dosyasından dolayı sorumlu olacakların borç tutarının 51.218,86-TL asıl alacak 3.115,49-TL temerrüt faizi ve 108,49-TL BSMV olmak üzere toplam 54.442,84-TL olacağı, … Esas sayılı icra dosyası ve haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan …, …, … , …, … ve … Tekstil Ltd. Şti.’nin 225.000,00-TL ‘lik üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 54.442,84-TL olacağı, … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’ın 75.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 54.442,84-TL olacağı, … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takıp yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’un 45.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 45.000,00-TL olacağı, asıl borçlu şirket lehine 345.000,00-TL limitli ipotek bulunduğundan ve şirketin mevcut borç durumu dikkate alınarak (ipotek borcu karşılığından) İİK m.45’e göre asıl borçlu şirket hakkında ilamsız icra takibinin yapılamayacağı, diğer taraftan muhasebe kayıtları ile ilgili olarak da dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler ile davalı tarafa ait incelenmiş olan 2005 ve 2006 yılı yevmiye defterlerinden elde edilen bulgular, davalının dosyaya sunduğu 2005 ve 2006 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiki bulunmakta olup zamanında yapıldığı, ancak söz konusu defterlerinin kapanış tasdiki bulunmadığı, dosyaya ilgili vergi dairesinden celp edilen davalı şirket kayıtları ve dosya kapsamına sunulan mizan tablolarında davalı şirketin bankadan kullanmış olduğu herhangi bir kredi veya faiz ödemesi gözükmediği, davalı şirketin ticari defterlerinde bankadan kullanılan herhangi bir kredi kayıtlı olmadığı gibi para yatırma, para çekme, çek keşide etme, çek ödeme gibi herhangi bir banka işlemi de bulunmadığı” belirtilmiştir.
Mahkememizin … tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı ile gerek asıl dava gerekse birleşen davalar yönünden ayrı ayrı olmak üzere rapor tanzimi istendiği halde sunulan raporda gerek iş bu … Esas sayılı asıl dava gerekse birleşen …, … ve … Esas sayılı davalar yönünden ayrı ayrı olacak şekilde ayrıntılı görüş ve hesaplamalarının denetime elverişli olarak yazılı olmadığı anlaşıldığından Ankara Nöbetçi Ticaret Mahkemesi’ne yeniden talimat yazılarak dosyanın ve tüm eklerini rapor veren bilirkişiler …, … ve …’e yeniden tevdi ile; yukarıda belirtilen hususlar nedeni ile gerek … Esas sayılı asıl dosya gerekse bu dosya ile birleşen …, … ve … Esas sayılı dosyalar yönünden ayrı ayrı olmak üzere takib talepleri ve ödeme emirleri ile talep edilen her bir alacak kalemlerini ve una karşılık bilirkişi heyetlerince hesaplanan netice miktarlarını ( her bir dava dosya numarası ayrı ayrı belirtilerek ve her bir dava dosyası yönünden ayrı ayrı olmak üzere nihai yani sonuç hesaplamalarını da ayrı ayrı gösterir ve denetime elverişli olacak şekilde ) gösterir şekilde ek rapor sunmalarının istenilmesine, karar verilmiştir.
Talimat mahkemesince dosya rapor veren bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bankacı bilirkişi …, Ankara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Öğretim Görevlisi bilirkişi …, Ankara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Programı Öğretim Görevlisi …’den oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen … havale tarihli ek raporda özetle; “Ek rapor düzenlenmesi için yukarıda bilirkişi kuruluna verilen görev kısmında belirtildiği üzere tarafımıza verilen dosya içeriğinden birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı hesaplama yapılması mümkün olmamıştır. bilirkişi kurulumuza … Esas sayılı dava dosya bir adet dosya olmak üzere ek rapor için verilmiştir. bu dosyada birleşen dosyalara ait ayrı hesaplama yapmak üzere her hangi belge olmadığı görülmektedir. bu nedenle bir önceki kök raporumuzdaki sonuçla aynı sonuç üzerinde yoğunlaşılmıştır. şöyleki tekrar etmek gerekirse: … imzasıyla alınan kredilerin şirketi bağlayacağı varsayımıyla yapılan hesaplamalara göre davacı banka tarafından davalı şirkete kullandırılan toplam 398.500.-TL’lık kredilerinin tamamının şirket zimmetine intikal ettiğinin mahkemece kabulu halinde davalıların sorumlu olacakları borç durumu aşağıda her birisi için ayrı avyrı maddeler halinde özetlenmiştir: Taraflar arasında … tarihinde akdedilen 750.000,00-TL’lık genel kredi taahhütnamelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatları ile imzalayarak davacılardan … Tekstil Ltd. Şti.’nin bankada kullandığı kredilere iştirak davalılardan …. … ve …’ın kefalet limitli 750.000,00-TL olarak gözüktüğünden bu davalı borçlularının …Esas sayılı icra dosyasından dolayı sorumlu olacakları borç tutarı 300.085.48-TL asıl alacak, 16.619.09-TL temerrüt faizi ve 630,95-TL BSMV olmak üzere toplam 317,535,52-TL olarak: … Esas sayılı icra dosyası ile haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan …, …, …, …, … ve … Tekstil Ltd. Şti.’nin 225.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 225.000,00-TL olacağı; … Esas sayılı icra dosyası haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’ın 75.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden sorumlu olacakları borç tutarının 75.000,00- TL olacağı; … Esas sayılı icra dosyası haklarında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yürütülen davalılardan … Tekstil Ltd. Şti. ve …’un 45.000,00-TL’lık üst limit ipoteğinden dolayı sorumlu olacakları borç tutarının 45.000,00-TL olacağı; asıl borçlu şirket lehine 345.000,00-TL limitli ipotek bulunduğundan ve şirketin mevcut borç durumu da toplamda 317.535,52-TL olduğundan (ipotek borcu karşıladığından) İİK m.45’e göre asıl borçlu şirket hakkında ilamsız icra takibinin yapılamayacağı görüşünde olduğumuzu, dosya içeriğinde görülmemesi nedeni ile ayrı hesaplamalar birleştirilen dosyalar bazında yapılamasa da 1-2-3 ve 4. maddelerde icra dosyaları yönünden ayrışım yapılarak rakamlar verilmiştir, buna istinaden; 1. maddede adı geçen(ler) …Esas sayılı icra dosyasından dolayı sorumlu olacakları borç tutarı 300.085.48-TL asıl alacak 16.619.09-TL temerrüt faizi + 630,95-TL BSMV olmak üzere toplam 317,535,52-TL olarak belirlendiğini, buna istinaden; 1. maddede adı geçen(ler) … Esas sayılı icra dosyasından dolayı sorumlu olacakların borç tutarı 51.218.86-TL asıl alacak, 3-115,49-TL temerrüt faizi ve 108,49-TL BSMV olmak üzere toplamda 54.442,84-TL olacağı: 2. maddede adı geçen(ler) … Esas sayılı icra dosyasından sorumlu olacakları borç tutarının 54.442,84-TL olacağı; 3. maddede adı geçen(ler) … Esas sayılı iecra dosyasından sorumlu olacakları borç tutarının 54.442,84-TL olacağı; 4. maddede adı geçen(ler) … Esas sayılı icra dosyasından sorumlu olacakları borç tutarının 45.000,00-TL olacağı” belirtilmiştir.
Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasındaki iddianame içeriğine göre davalı banka görevlilerinin de suç örgütü ile iş birliği içerisinde davalılara usulsüz kredi kullandırıldığı kullanılan kredilere suç örgütünün el koyduğu, iddiasına yer verildiğinden ve bu konudaki ceza mahkemesindeki maddi ve tespitlerin hukuk mahkemesini de Borçlar kanununun 53. maddesi gereğince bağlayacağı gözetilerek … Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmiştir. Daha sonra bu ceza dosyası Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş ve bu mahkemenin … Esas numarasını almıştır.
Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dava dosyasının mahkememizce bekletici sorun yapıldığı dolayısıyla yargılama sonucunun mahkememize bildirilmesi istenmiştir. Bu müzekkeremize cevap verilmiştir. Gelen müzekkere cevapları ile yapılan araştırma ve incelemeler sonunda Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı kesinleştiği, bu dosya üzerinden bir kızım sanıklara bir kısım atılı suçlar nedeniyle görülen kamu davasının tefrik edildiği, sonrasında yapılan yasal düzenlemeler gereği tefrik edilen kısmın Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği ve bu mahkemenin … Esas numarasını aldığı anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, YARGILAMA VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava dosyalarında dava; icra dosyalarına yapılan borçlu itirazı nedeniyle itirazın iptali istemine ilişkindir.
6545 sayılı Yasa’nın 45/3. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihe göre dava değeri itibarı ile mahkememiz heyeti yazılı yargılama usulüne göre yargılama tarafından yapılarak dava sonuçlandırılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
Bilindiği üzere, özel hukukta kişilerin irade özgürlüğüne sahip oldukları ve ancak kendi özgür iradeleriyle hak sahibi olup, borç altına girecekleri temel bir ilke olarak benimsemiştir. Bu temel ilkenin doğal sonucu olarak da borçlar hukuku alanında sözleşme özgürlüğü ilkesi esastır. Bu ilke sayesinde kişiler özel borç ilişkilerini, hukuk düzeninin sınırları içerisinde yapacakları sözleşmelerle özgürce düzenleme olanağı bulmaktadır. Bu bağlamda kişilerin işlem (sözleşme) iradelerinin sağlıklı olması ve gerçek iradelerini yansıtması büyük bir önem taşımaktadır.
Hukuki işlem, hukuk düzenince bizzat belirlenen şart ve sınırlar içinde, kişinin arzu ettiği amaçlara uygun hukuki sonuçlar doğuracağını kabul ettiği irade beyanıdır. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere irade açıklaması, bir hukuki işlemin temel kurucu unsurudur. Bu nedenle hukuki işlemin geçerli ve amacına uygun bir hukuki sonuç doğurabilmesi için o hukuki işlemi yapan kişi veya kişilerin sağlıklı bir şekilde oluşmuş iradelerinin bulunması ve yine bu iradelerinin istenilen hukuki sonuca uygun şekilde açıklanması gerekmektedir. Ancak çeşitli nedenlerle kişinin işlem iradesi oluşum ya da açıklama aşamasında sakatlanabilir. Bu sakatlık, iradenin özgür bir biçimde oluşmadığını veya gerçek iradeye uygun şekilde açıklanmadığını gösterir.
Bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklara irade bozukluğu denir (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 22. b., Ankara 2017, s. 392).
İrade bozukluğu hâlleri mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda (BK) “Rızadaki fesat” başlığı altında “Hata”, “Hile” ve “İkrah” olarak 23 ila 31. maddeler arasında hükme bağlanmış iken, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 30 ila 39. maddeleri arasında bu defa “Yanılma”, “Aldatma” ve “Korkutma” başlıkları altında düzenlenmiştir.
Türk hukukunda irade bozukluğuna bağlanan yaptırım ise bir kesin hükümsüzlük (butlan) hâli değildir. Mülga BK’nun 23 ve devamı maddelerinde “…ilzam olunamaz.” (BK.23), “…o akit ile ilzam olunmaz.” (BK.28), “…kendi hakkında lüzum ifade etmez” (BK.29/I), TBK’nda ise “… bağlı olmaz.” (TBK.30), “…sözleşmeyle bağlı değildir.” (TBK.36 ve 37/1) şeklindeki ibareler kullanılmak suretiyle irade bozukluğuyla yapılan sözleşmelerin, iradesi hata, hile veya ikrahla sakatlanan kimseyi bağlamayacağı öngörülmüş ve bu kişiye belli bir süre içerisinde kullanabileceği iptal hakkı tanımıştır. Ancak karşı taraf sözleşme ile bağlı olup, irade bozukluğu hâllerinin yaptırımı tek taraflı bağlamazlıktır. Görüleceği gibi irade bozukluğu hâlleri, tüm hukuki işlemler yönünden oldukça önem taşımakta ve koşulları oluştuğu takdirde yapılan işlemin iptal edilmesi sonucunu doğurmaktadır.
Kanunlarımızda iradeyi bozan sebepler üç durum olarak hüküm altına alınmış olup, yanılma (hata), aldatma (hile) ve korkutma (ikrah) gerçekleşme biçimleri bakımından birbirinden farklıdırlar. Ayrıca irade bozukluğu sadece sözleşmelere özgü bir sakatlık hâli olmayıp, tek taraflı hukuki işlemler için de geçerlidir.
Korkutma (ikrah); bir kişinin yapmak istemediği bir hukuki işlemi, yapmadığı takdirde kendisinin veya yakınlarından birinin zarara uğratılacağı tehdidiyle yapması hâlinde ortaya çıkar. Böyle bir durumda kişinin gerçek iradesi ile korkutma sonucunda açıkladığı iradesi birbiriyle uyumlu değildir. Korkutma hâlinde bozukluk iradenin beyanında değil, iradenin oluşumundadır.
TBK’nun 37/1. (BK m. 29/1.) maddesine göre taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir. Ancak bir sözleşmenin korkutma ile sakatlanabilmesi, diğer bir anlatımla korkutmanın hukuken dikkate alınabilmesi için bazı şartların varlığı aranır.
Bu şartlar, somut olayda iptal istemine konu temlikin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun “İkrahın şartları” başlığını taşıyan 30. maddesinde;
“İkrah olunan taraf, hal ve mevkiine nazaran kendisinin yahut yakın akrabasından birinin hayat veya şahıs veya namus yahut malları ağır ve derhal vukubulacak bir tehlikeye maruz olduğuna kanaat getirdiği takdirde ikrah, muteber addolunur.
Bir hakkın veya kanuni salahiyetin isteneceği ve kullanılacağı tehdidi ile müzayakaya düçar olan kimsenin yaptığı akit, tehdit eden için fahiş menfaatler temin etmiyorsa; bu tehdit, ikrahı muteber addolunmaz. Fakat fahiş menfaatler istihsali için tehdit olunan tarafın müzayaka halinde bulunmasından istifade olunmuş olursa bu korku nazara alınır” şeklinde düzenleme altına alınmıştır.
Bu maddeye göre öncelikle diğer tarafın belirli bir hukuki işlemi yapması için onu korkutmaya yönelik bir eylemin bulunması ve bu eylemin hukuka aykırı olması gerekir. Bu eylem, korkutulan kişinin irade ve kararına etki etme amacıyla gerçekleştirilmelidir. Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı tehdidi ile (dava açılacağı, icra takibi yapılacağı, şikayet hakkının kullanılacağı gibi) sözleşme yapıldığında ise bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir. Bu hükümle kişilerin hak ve yetkilerini kanunun öngördüğü amaç ve sınırın dışına çıkarak, bir sözleşmenin yapılmasında tehdit unsuru olarak kötüye kullanılması engellenmek istenmiştir.
İkinci olarak eylemin karşı tarafta esaslı bir korku uyandırmış olması, yani karşı tarafın kendisine veya yakınlarına yönelmiş ağır bir tehlike söz konusu olmalıdır. Bu tehlike, onların hayat ya da kişilik haklarına yönelik olabileceği gibi namus yahut mal varlığına yönelik de olabilir. Belirtilmelidir ki tehdidin yöneldiği hayat, kişilik hakları, namus gibi olgular Kanun’da sınırlayıcı olarak sayılmamıştır. Yine tehdit karşı tarafın kendisine ya da yakın akrabalarından birine yönelmiş olabilir. Ancak “yakın akraba” deyiminden kişinin sadece kan bağı ile bağlı olduğu akrabaları değil, kendilerine bağlı olduğu yakın çevresini oluşturan kişiler anlaşılmalıdır. Nitekim 6098 sayılı TBK’nun 38. maddesinde “yakın akraba” ibaresi yerine, “yakınlarından biri” ibaresi kullanılmıştır. Tehdidin esaslı olup olmadığı ise korkutulan kişinin hâl ve mevkiine yani tehdide maruz kalan kişinin sübjektif durumuna (kadın veya erkek oluşu, yaşı, kültürü, yetişme tarzı, mesleği, eğitim ve ekonomik durumu vb.) göre belirlenmelidir. Bu belirlemenin her somut olayın kendi özelliklerine göre yapılacağı kuşkusuzdur. Tüm bu açıklamalar karşısında her türlü tehdit eyleminin değil de ancak Kanun’un aradığı ağırlıktaki korkutmanın karşı tarafın karar verme serbestisini ortadan kaldırarak iradeyi sakatlayacağı açıktır. Bunun için de kişinin yapılan korkutma eylemi sonucunda kendisi veya yakınlarından birinin zarara uğrayacağı endişesini ciddi olarak taşıması gerekir.
Üçüncü şart ise tehdidin derhal vuku bulacak bir tehlikeye ilişkin olmasıdır. Diğer bir anlatımla tehlike yakın olmalıdır. Kanun, tehlikenin hem ağır hem de yakın olmasını aramaktadır. Bu hükümden her tehdidin değil de sadece “ağır ve derhal vuku bulacak bir tehlike” oluşturan eylemlerin iptal nedeni oluşturacağı sonucu çıkmaktadır. Yakın tehlike ise tehdit edilen kişiye tehlikeyi önlemek için gerekli tedbirlere başvurma imkânı bırakmayan tehlikedir. Tehlikeyi önleme olanağı mevcut ise yakın bir tehlikenin varlığından bahsedilemez. Korkutmanın açıklanan bu koşulları 6098 sayılı TBK’nun 38/1. maddesinde; “Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleşmiş sayılır” şeklinde ifade edilmiştir.
Son şart ise korkutma eylemi ile yapılan sözleşme arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının bulunması için de korkutmanın, korkutulan kişinin işlem yapma iradesi üzerinde doğrudan etki etmesi ve hukuki işlem ya da sözleşmenin ikrahın etkisiyle yapılmış olması gerekir. Sebep sonuç bağının varlığını kabul için korkutma konusu tehlikenin gerçekleşme ihtimalinin sözleşmenin kurulduğu anda mevcut olup, devam etmesi gerekir.
Korkutma (ikrah) ile beden üzerinde fiziki kuvvet kullanmanın (zorlamanın) farklı şeyler olduğunu da belirtmek gerekir. Zorlama maddi ve manevi olabilir. TBK’nun 37 ile 38. maddelerinde düzenlenen korkutma manevi zorlama durumunda söz konusu olur. Korkutma, korkutulanın zihince istenilen şekilde karar vermeye zorlayıp yönelten bir eylemdir. Kişinin bedeni üzerinde kullanılan kuvvet (maddi zor) hâlinde ise kişinin hiçbir şekilde sözleşme yapma iradesi bulunmadığından sözleşmenin kurulduğundan söz edilemez.
Diğer taraftan hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu; 4721 sayılı TMK’nun 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” şeklinde düzenlendiği gibi usul hukukunun en önemli konularından biri olan ispat yükü kuralı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Bu hükümler uyarınca ispat yükü, korkutma (ikrah) nedeniyle iradesinin sakatlandığını ileri süren davacı tarafa aittir. Davacının ikrahın varlığını yukarıda açıklanan koşullar kapsamında ispat etmesi gerekir.
Ayrıca, hata, hile ve ikrah iddialarının senede bağlanması mümkün olmadığından senetle ispat edilmesinde maddi imkânsızlık vardır. Bu nedenle hukuki işlemlerdeki irade bozukluğu iddiaları, HMK’nın 203/1-ç maddesinde senede karşı senetle ispat zorunluluğunun istisnaları arasında sayılmıştır. Sözleşme resmî senetle yapılmış olsa dahi TMK’nın “Resmî belgelerle ispat” kenar başlıklı 7. maddesi “Resmî sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça, her hangi bir şekle bağlı değildir” hükmünü taşıdığından, korkutma (ikrah) olgusunun tanık dâhil her türlü delille ispatı mümkündür.
Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya gelindiğinde; davalılar tarafından Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı ilamının incelenmesinde silahlı çıkar amaçlı suç örgütü kurup yönetmek, çıkar amaçlı suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, silahlı çıkar amaçlı suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak, çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek suretiyle üyesi olmak, tefecilik, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, yağma, ölümle tehdit, ruhsatsız tabanca taşıma ve bulundurma, ruhsatsız tabanca mermisi bulundurma suçlarından sanıklar …, …, … ve diğer 30 kişi hakkında yargılama yapıldığı görülmüştür. Bu mahkemenin tefrik ederek Kayseri … Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği ve bu mahkemenin … Esas numarasını alan ceza yargılamasının ise davamızı ilgilendiren yönü bulunmadığı anlaşılmakla beklenilmesinden vazgeçilmiştir. Yukarıda anılan Ankara … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarihli, … Esas ve … Karar sayılı ilamınında adı geçen sanıklardan … ile …’nun davacı bankanın Kayseri … Şubesi müdürü ve çalışanı olarak görev yapmıştır. Suç örgütü kurucusu ve yöneticisi …’ın hakkında davalı …, diğer mağdurlar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’a yönelik olup, cebir ev tehdit yöntemlerini kullanarak haksız ekonomik çıkar elde etmek amacıyla nitelikli yağma eyleminin muhtelif hallerini işlemesi nedeniyle, mağdurlara yönelik hürriyeti kısıtlama eylemleri nedeniyle, silahlı suç örgütüne üye olmak, tefecilik yapmak, suçtan doğan malvarlığı değerlerini aklama, eylemleri nedeniyle, sanıklar …, …, …, …’un; haksız ekonomik çıkar elde amacı güden ve bu amaçla cebir tehdit yöntemlerini kullanan örgütün faaliyeti çerçevesinde davalı … ile diğer mağdurlar …, …, …, … ve …’a suç örgütünün oluşturduğu korkutucu güçten yararlanarak nitelikli yağma eylemleri nedeniyle kamu davası açıldığı, davacı bankanın Kayseri … Şubesi’nin o dönemki müdürü olan …, … ve …’ün davalı …’a cebir, şiddet ve korkutarak paravan şirketler kurdurarak, banka çalışanı suç örgütü üyesi sanıkların katılımı ile davacı bankadan usulsüz krediler çektirdiği, ipotekler tesis edildiği, bu kredilerin suç örgütü lideri …, …, … ve … gibi suç örgütü üyeleri tarafından el konulduğunun tespit edilerek cezalandırılmalarına hükmedilmiş ve söz konusu ceza mahkemesi kararı kesinleştiği görülmüştür. Burada hemen belirtmek gerekirse, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. (Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.) maddesi uyarınca hukuk mahkemesi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de, ceza mahkemesince verilecek mahkumiyet kararı ve ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıalar hukuk mahkemesini bağlar.
Yargılama sonunda tüm delillere göre davacı banka nezdinde düzenlenen kredi sözleşmeleri, kefalet sözleşmeleri ve ipotek sözleşmelerinin içinde davacı banka çalışanlarının da bulunduğu suç örgütünün baskı, korkutma ve cebir eylemleri altında gerçekleştiği, çekilen kredilerin de suç örgütü tarafından alındığı, TBK’nun 37/1. (mülga BK m. 29/1.) maddesine göre taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı olmayacağı hükmü dikkate alındığında açılan asıl ve birleşen dosyalardaki davaların reddine karar verilmesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla asıl ve birleşen dosyalarda açılan davaların reddine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen dava dosyalarında davacı taraf, dava dilekçesinde icra inkar tazminatı talebinde, davalı taraf ise kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
İİK’nun 67/1. maddesine göre “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Buna göre davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek için davalının haksız olması, itirazın iptaline karar verilen alacağın likit olması ve davacının talebi gerekir. Davalılar hakkındaki asıl ve birleşen davaların reddi nedeniyle davacı taraf lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiştir. Asıl ve birleşen dava dosyalarında davacının davalara konu icra takibinde kötü niyetli olduğuna ilişkin dosya kapsamında delil bulunmadığı, bu konunun ispatlanmadığı dikkate alınarak asıl ve birleşen dava dosyalarında yasal koşulları bulunmadığından dolayı davalıların kötü niyet tazminatı isteminin ise reddi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-… Esas sayılı asıl dava dosyasında:
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan alınan 31,40-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iadesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 12.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
B- Birleşen … Esas sayılı dava dosyasında:
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan alınan 31,40-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iadesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 34.535,18-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
C- Birleşen … Esas sayılı dava dosyasında:
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan alınan 31,40-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iadesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
D- Birleşen … Esas sayılı dava dosyasında:
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları bulunmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince alınması gerekli 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının dava açılırken davacıdan alınan 31,40-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 49,30-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nun 333/1. maddesi gereğince varsa artan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iadesine,
7-Kararın mahiyeti gereği davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 52.119,42-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, asıl ve birleşen dosyalarda davacı vekili Av. … ve asıl ve birleşen davalılar vekili Av. … ile davalılardan … ve …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …

Başkan … Üye … Üye … Katip …
E-imzalıdır E-imzalıdır E-imzalıdır E-imzalıdır