Emsal Mahkeme Kararı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/7 E. 2022/2 K. 04.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
K……….
T.C.
KARŞIYAKA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 202..
KARAR NO : 20…

HAKİM : .
KATİP :..
DAVACI : .
VEKİLİ : Av. .
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH :

Mahkememizin ………….. kararı, İ…….. Mahkemesi, ..Hukuk Dairesi’nin ……………..tarih ve 201…. Esas, 20….. Karar sayılı kararı ile bozularak mahkememize gelerek, mahkememizin 202….. Esasına kaydı yapılmakla;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile; müvekkilinin davalı şirket adına………………. nolu bağımsız bölümü satın almak için davalı ile anlaştığını, satış işlemleri esnasında taşınmaz üzerinde……………..lehine tesis edilmiş ipotek bulunmasının anlaşılması üzerine davalı tarafın müvekkiline ………….. tarihinde bu ipoteğin fekkinin sağlanacağına dair yazılı taahhüt verdiğini, bu güvene binaen müvekkilinin ………….. tarihinde taşınmaza ilişkin …………… TL bedelli …………..Bankası aracılığıyla davalıya ödediğini, ancak davalının ipoteğin fekkine dair taahhüdünü yerine getirmediğini, ihtarname tebliğinden sonra taraflar arasında düzenlenen ………….. tarihli protokol gereğince ipoteğin en geç……………… tarihine kadar kaldırılacağının kararlaştırıldığını ve protokol ekinde düzenlenen …………….. adet teminat senedinin müvekkiline verildiğini, buna rağmen yine ipoteğin fek edilmediğini, bunun üzerine …………….. E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile; işbu davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, esas yönden ise senette tahrifat bulunduğunu, “………..” yazan borç kısmına sonradan ..” kelimesinin eklendiğini, davacının bu kadar bekleme sonunda bu davayı açmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davacı tarafın .. nolu bağımsız bölümü satın alırken ipoteğin varlığını bildiğini, ihtarname ile …………. tarihli taahhüt mevcut ise de elde olmayan nedenlerle müvekkili şirketin ipoteği kaldıramadığını, icra takibinden önce müvekkilini temerrüde düşmediğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler, … İcra Müdürlüğünün …………… E.sayılı dosyası ve ilgili tapu kayıtları celbedilmiş, dava ve takip konusu bono ile ilgili olarak …………..imzalı …………havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Dava, taşınmaz satımına bağlı olarak düzenlenmiş protokol ve bonodan kaynaklanan alacağın tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
………. İcra Müdürlüğünün ……….. E.sayılı dosyası ile davacı-alacaklı vekili tarafından davalı-borçlu şirket ve dava dışı …………. aleyhine senede dayalı olarak ………. TL işlemiş faiz olmak üzere toplam ……….. TL alacağın tahsili konusunda genel haciz yoluna mahsus takip açıldığı, ödeme emrini tebellüğ eden borçluların süresinde yaptığı itirazlarla icra takibinin durduğu, işbu davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı,
“Dava” bölümünde belirtilen yazılı taahhüdün davalı şirket tarafından verildiği ve dava dilekçesinde belirtilen taşınmazın ipotekle yüklü olarak davalı şirket tarafından davacıya devredildiği, halen taşınmaz üzerinde ………. A.Ş.lehine tesis edilmiş ipotek şerhinin bulunduğu,
Dava ve takip konusu senedin davalı şirket tarafından keşideci sıfatıyla imzalandığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşulmayan noktalar ve çözülmesi gereken sorun; dava ve takip konusu senedin yazı ile yazılmış miktarında “……” kelimesinin eklenmesi suretiyle tahribat yapılıp yapılmadığı, bu savunmaya ve dosya kapsamına göre davacının davalıdan dava ve takip konusu senet bedelini isteyip isteyemeyeceği, icra takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, varsa tutarının ne kadar olduğu noktalarındadır.
Tüm dosya içeriği ve delillerin, özellikle tapu kayıtlarının, taraflarca imzalanan ……… tarihli protokol başlıklı belge ve davalı şirket tarafından düzenlenen ……………..tarihli taahhütnamenin değerlendirilmesi sonucunda:
Sözleşme ve protokol konusu taşınmazın -üzerindeki ipotek şerhi ile birlikte- davalı eski malik tarafından davacıya tapudan devir ve teslim edildiği, satış bedelinin davacı tarafından davalıya ödendiği, bu satım ilişkisi çerçevesinde davalı şirketin taşınmazın tapu kaydı üzerindeki ipotek şerhinin………… tarihine kadar kaldırılmasının teminini taahhüt ettiği, buna rağmen halen bu edimini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Taşınmaz satım sözleşmesinden beklenen fayda, sözleşme ile hedeflenen amaç, tarafların menfaat dengesi, davacının edimini yerine getirmesine rağmen davalının tüm edimlerini yerine getirmemesi, ipotek şerhi nedeniyle davacının sürekli olarak icra takibi tehdidi altında bulunması, dava dayanağı icra takibinin kambiyo senedine mahsus değil genel haciz yoluna mahsus olarak başlatılması, hayatın olağan akışı ve genel hayat tecrübeleri, yaşamın gerekçeleri, akıl ve adalet ilkeleri, hukukun bu ilkelerin dışında kalan anlamsız bir kalıptan ibaret olmaması dikkate alındığında, takip dayanağı ve dava dayanaklarından biri olan bonoda “yüzellidokuzbin” ifadesinin “bin” bölümünün sonradan eklenmesinin sonuca etkili olamayacağı, bu durumda bu senedin dosyadaki diğer delil ve belgeler ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği ve böylece icra takip tarihi itibari ile davacının davalıdan ……0 TL asıl alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır.
TBK.’nun 117.madde hükmü uyarınca borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmişse bugünün geçmesiyle temerrüd gerçekleşeceğinden ve ……..tarihli protokol ile davalının edimini yerine getirme vadesinin ……..tarihi olarak belirlenmesi nedeniyle ……… itibari ile davalının temerrüde düştüğü ve bu tarihten icra takip tarihi…….. tarihine kadar ……….. günlük yasal faiz işletilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda, işlemiş faiz tutarı…………….. TL olarak hesaplanmıştır.
Dosya içerisindeki diğer deliller ve maddi gerçeklikler karşısında tanık dinlenmesine gerek görülmemiştir.
Bu açıklamalar ışığında, alacağın likit oluşu da dikkate alınarak; davanın kabulüne, davalının…………İcra Müdürlüğünün……… E.sayılı dosyası ile yapılan …………. TL’lik takibe yönelik haksız itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve asıl alacak tutarı…………….TL sına takip tarihinden itibaren yıllık %9 u aşmamak koşulu ile yasal faiz yürütülerek devamına, İİK’nun 67/2 maddesi gereğince, % 20 icra-inkar tazminatı ……….. TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş,
Davalı vekilinin …….. tarihli istinaf dilekçesi üzerine mahkememiz kararı ………………………. Karar sayılı kararı ile kaldırılarak mahkememize gelmiştir. Bölge adliye mahkemesince mahkememizce verilen karar “Dava, taşınmaz satımına bağlı ipotek borcunun ödenmesinden kaynaklanan alacağın tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra 01.11.2018 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4). maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması kararın kaldırılmasını gerektirecek bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır. Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. Mevcut davada davacı hakkında tacir araştırması yapılmamış ise de her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Takibin dayanağı olan senet 6102 Sayılı TTK’ nun 776/1-b.maddesinde belirtilen kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini içermediğinden kambiyo senedi vasfında değildir. Bu durumda davanın genel mahkemelerde ve asliye hukuk mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesi dairemizce usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.” gerekçesi ile kaldırılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 115. Maddesine göre “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. (2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. ” 6100 sayılı HMK’nun 320/1, 322 ve 137. Maddesi kapsamında dosya üzerinden dava şartları hakkında mahkemece karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır. İzmir Bölge Adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararında dava konusu uyuşmazlık ile ilgili görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemeleri olduğu açık bir biçimde belirtilmiştir. Bölge adliye mahkemesince verilen bu karar kesin olup mahkememizce direnme hakkı da bulunmamaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkememizin görevsizliğine dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve hakimin taktirine göre:
Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden REDDİNE,
Görevli mahkemenin Karşıyaka Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
HMK’nun 20/1 maddesi hükmü gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde başvurulduğunda dosyanın görevli Karşıyaka Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
HMK.331/2.maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunun dosyanın yasal süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmesi halinde o mahkemece karara bağlanmasına, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi halinde ise talep üzerine mahkememizce karar altına alınmasına,
Tarafların yokluğunda tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. …
Katip ..
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu döküman 5070 Sayılı Kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.