Emsal Mahkeme Kararı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/111 E. 2022/248 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/111 Esas – 2022/248
T.C.
KARŞIYAKA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/111
KARAR NO : 2022/248

DAVA TARİHİ : 02/03/2022
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
YAZIM TARİHİ : 29/04/2022
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesi mahkememiz esas defterine kaydı yapıldıktan sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesinde, müvekkili şirketin ortağı olan……………….. hastalığına yakalandığını, davalı firmaya ait ……… acile kaldırılarak tedavi gördüğünü, tedavi sonrasında ………………………… nolu fatura ile muhtelif hastane masrafları olarak fatura kesildiğini ve müvekkili tarafından ödemenin yapıldığını, yapılan araştırmada pandemi nedeni ile yapılan tedavilerden ücret alınamayacağının öğrenildiğini, ……………… sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile Pandemi süresince pandemi olgularının tanı ve tedavileri ile bu işlemlere ilişkin sunulan sağlık hizmetleri acil hal kapsamına alınmış ve SUT eki EK-2/G Listesinde yer alan ilave ücret alınmayacak sağlık hizmetleri listesinde yer alan işlemler ile bu işlemlere ilişkin sunulan sağlık hizmetlerine eklendiğini, Genel sağlık sigortalısı ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerden pandemi süresince pandemi olgularının tanı ve tedavileri ile bu işlemlere ilişkin sunulan sağlık hizmetlerinden ilave ücret alınamayacağının kesin hükme bağlandığını, 13.04.2020 tarih ve 2399 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ekinde; hastanın uyruğuna, sosyal güvencesi olup olmadığına ve numunenin özel hastaneden veya kamu hastanesinden gönderilmiş olmasına bakılmaksızın test, kit, ilaç ve ekipmandan ücret alınmaması gerektiğinin belirtildiğini, ödemenin müvekkili şirket tarafından yapılması nedeni ile faturanın müvekkili şirkete kesildiğini, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını beyanla haksız olarak tahsil edilen………..TL’nin arabulucu başvuru tarihi olan 05.01.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, davacı şirket ortağının 2021/Nisan ayında covid-18 tedavisi görmek amacıyla müvekkili şirket tarafından işletilen………….i’ne başvurduğunu, İş bu başvurudaki amaç, covid-19 hastalığına dair tedavi olunmasının yanında sağlık hizmet alımında özel hastanelerin kamu hastanelerine oranla kalabalık olmayan bir ortamda, pek çok imkan dahilinde ve ilave hizmet ile birlikte sağlık hizmeti vermesi olduğunu, nitekim ……………..’nun da hastalığın tedavisinin en rahat ve güvenilir ortamda, pek çok imkan ve ilave hizmet dahilinde almak amacıyla müvekkil şirket tarafından işletilen………………. başvurduğunu, SUT 1.9.3 uyarınca “Pandemi süresince pandemi olgularının tanı ve tedavileri ile bu işlemlere ilişkin sunulan sağlık hizmetlerinden” ilave ücret alınmayacağı belirtilmektedir. Bu düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere koronavirüs olgularının tanı ve tedavisinde sağlık hizmetleri için ücret alınamayacağının açıkça düzenlendiğini, Oysa ki ………………. covid 19 tedavisi sırasında hastalığın tanı ve tedavisi haricinde bir takım ilave hizmetler aldığını SGK ücretsiz ödeme listesinde yer almayan Covid -19 tedavisinde kullanılan “Actemra” isimli özel ilaç uygulaması yapıldığını, Söz konusu ilacın SGK ücretsiz ilaç listesinde olmadığı ancak Covid -19 tedavisinde olumlu sonuçlar verdiği hususu hasta ve yakınları ile paylaşılmış ve ilacın ücret karşılığından uygulanmasına dair yazılı onam alındığını, onam sonrasında ilacın kullanıldığını, hastanın yatış sırasında otelcilik hizmetlerinden VİP oda – Kafeteryadan sipariş ve özel yemek- İnternet hizmeti talebi olduğunu, hastanın talebi ve yakınlarının rızası ile ayrıntılı işlem listesinde de belirtildiği üzere sadece VIP oda hizmet bedellerine ilişkin ilave ücret alındığını, Hasta Onam belgesinde Kurum tarafından karşılanmayacak Covid 19 tedavisi kapsamında tanı-tedavi hizmetleri dışındaki özel nitelikli hizmetlerinin bedelinin açık ve anlaşılır bir şekilde Hasta ve/veya yakınları tarafından ödeneceği yönündeki düzenlemeleri kabul ettiğini imzası ile teyit ettiğini Hastanın Covid-19 tedavisi ile doğrudan ilgisi olmayan tedavi haricinde bakım hizmeti olarak nitelendirilen özel oda, internet kullanımı ve kafeterya yemek siparişlerine ilişkin ücret alınması hukuki ve yasal düzenlemelere aykırılık oluşturmadığını, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE VE HÜKÜM :
Dava, davacı tarafça ödenen hastane fatura bedel alacağına ilişkindir.
Davacı delil olarak, fatura, keşif, yemin, isticvap, tanık ve bilirkişi deliline dayanmıştır.
Davalı delil olarak, hastane kayıtları, bilirkişi incelemesi, tanık ve her türlü yasal delile dayanmıştır.
Tarafların anlaşamadıkları ve çözülmesi gerekin hususların davacı tarafından ödenen faturada yer alan bedellerin Covid 19 tedavisi kapsamında ücretsiz verilmesi gereken hizmet, tetkik ve tedavilerden olup olmadığı, davalı tarafından davacıdan alınmaması gerekli herhangi bir ücret alınıp alınmadığı, alınmış ise bedelinin ne olduğu noktasında olduğu tespit edilmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Yine aynı yasa 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yukarıda yapılan açıklama nezdinde somut olaya baktığımızda; davacı şirket ortağının davalıya ait hastanede gördüğü tedaviye ilişkin ödenen bedelin iadesi talep edilmiş olup davacı şirket ortağının tedavisi nedeni ile ödenen ücret davacının ticari işletmesi ile ilgili bir iş söz konusu değildir. Dolayısıyla nisbi ticari dava söz konusu değildir. Yine TTK’nın 4/son maddesinde düzenlenen hususlardan veya diğer kanunlarda yer alan hususlardan kaynaklanan bir davada söz konusu değildir. Dolayısıyla mutlak ticari davadan söz konusu değildir.
Esas itibarı ile, davacı, iş bu uyuşmazlıkta sadece şirket ortağının tedavi ücretini ödeyen taraf olması nedeni ile davayı ikame etmiştir. Yani aslında davacı şirket ile davalı şirket arasında verilen tedavi hizmetine ilişkin bir akit söz konusu değildir. Burada hizmeti alan 3. Kişi konumundaki şirket ortağı olup şirket ortağı ile davalı arasındaki ilişkin ise Tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında kalmaktadır. Sırf davacının ödemeyi şirket ortağının talebi ile açmış olması, bu işi ticari işletmesi ile ilgili hale getirmez ve davayı ticari dava niteliğine sokmaz. Nitekim, benzer bir olayda, davacı şirket tarafından satın alınan ancak doğrudan şirket ortağının evine kurulumu yapılarak evde kullanılan televizyona ilişkin uyuşmazlıkta görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğuna dair İzmir Bölge Adliye mahkemesi kararı da mevcuttur.
Davacı şirket ortağının davalı hastanede gördüğü sağlık hizmeti karşılığında ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile taraflar arasında ticari bir ilişkinin olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlık TTK’da düzenlenen nispi ya da mutlak ticari davaların hiç birisine girmemekte olup, talebe bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olduğu, eldeki işin HMK’nun 4 ve 20.madde hükümleri gereğince mahkememizin görev sahası dışında kaldığı anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve hakimin taktirine göre:
Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın görev dava şartı yokluğundan REDDİNE,
HMK’nun 20/1 maddesi hükmü gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birisinin başvurması halinde dosyanın görevli İzmir Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
HMK.331/2.maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunun dosyanın yasal süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmesi halinde o mahkemece karara bağlanmasına, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemesi halinde ise talep üzerine mahkememizce karar altına alınmasına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/04/2022
Katip…..
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır