Emsal Mahkeme Kararı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/455 E. 2021/523 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KARŞIYAKA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 20……………………….
KARAR NO : 20……………………….

HAKİM : ……………………….
KATİP : ……………………….

DAVACI :……………………….
VEKİLLERİ : Av. ……………………….
Av.
DAVALI : –
VEKİLLERİ : Av. ……………………….
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 24/05/2017
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/07/2021
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesi mahkememiz esas defterine kaydı yapıldıktan sonra yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesi ile; müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla karşı taraf borçlu hakkında ……………………….. İcra Müdürlüğünün ………………………. E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, oysa itiraz sırasında sunulan………………………. tarihli tediye makbuzunda yer alan ……………………….Çiğli Şubesine ait ………………………. çek nolu ………………………. hesap nolu ve……………………….TL bedelli çekin,……………………….tarihli ve ………………………. tarihli çekleri iddianın aksine müvekkiline verilmediğini, bu hususun banka kayıtlarıyla aydınlığa kavuşacağını bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi ile; ………………………. Şubesinin ………………………. ödeme tarihli ………………………. TL bedelli çekin müvekkili tarafından davacı şirket lehine keşide edildiğini ve müdürü ……………………….’a aynı tarihte teslim edildiğini, davacı şirketin çeki kendi müdürü……………………….’a ciro ettiğini, onun da müvekkili şirket ortağı……………………….a ciro ettiğini ve bu şahıs tarafından bu çekin müvekkili şirkete iade edildiğini, müvekkili şirketin de çeki bankaya ibraz edilmek üzere iade ettiğini, müvekkilinin borçlarını ödediğini bildirerek, davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Harçlandırılan dava değeri ……………………….TL ‘dir.
Mahkememizce yargılama neticesinde;
“… Taraflar arasındaki ticari ilişkinin ………………………. tarihinde başladığı, ………………………. yılında davalı tarafından teslim edilen mal bedellerine karşılık olarak davacıya muhtelif tarihli ve tutarlı toplam ………………………. bedelli………………………. adet fatura düzenlendiği, bu faturaların tamamının her iki tarafın ticari defter kayıtlarında lehe ve aleyhe işli olduğu ve uyumsuzluk bulunmadığı; ………………………. yılında davacı tarafından borcuna karşılık davalıya……………………….tarihinde ………………………. keşide tarihli ……………………….TL tutarlı ………………………. adet çek verildiği, bu çekin davalı kayıtlarında davacı lehine alacak kaydı yapılarak toplam borcundan düşüldüğü; davacı kayıtlarında ise bu çekin işli olmadığı, ancak davalının yevmiye defterinde………………………. tarihli ve ………………………. sıra nolu yevmiye maddesinde fatura bedelleri toplamı olan ………………………. TL’nin tamamının ………………………. – ortaklar alt hesabından ödenmiş gibi kayıtlandığı, ancak bu kayda ilişkin herhangi bir dayanak belgenin bulunmadığı, öte yandan davacı şirketin tutulan ön muhasebe kayıtlarında sözü edilen çek bedelinin davalı aleyhine alacak kaydı yapılarak işlendiği, sonuçta ………………………. yılında davalı lehine devir olunan borç bakiyesinin……………………….TL olduğu,
………………………. yılında gerçekleşen ticari ilişki sonucunda davalı lehine devir olunan borç bakiyesinin ………………………. TL olduğu,
………………………. yılında davalı tarafından teslim edilen mal bedellerine ilişkin olarak davacıya ………………………. tarihli olmak üzere muhtelif tutarlı 4 adet fatura düzenlendiği, fatura bedelleri toplamının ………………………. TL olduğu, bu faturaların tamamının her iki tarafın ticari defter kayıtlarında lehe ve aleyhe işli olduğu ve uyumsuzluk bulunmadığı;
………………………. yılında davacı tarafından teslim edilen mal bedellerine ilişkin olarak davalıya Ş………………………. tarihli olmak üzere muhtelif tutarlı 5 adet fatura düzenlendiği, fatura bedelleri toplamının ………………………. TL olduğu, bu faturaların tamamının her iki tarafın ticari defter kayıtlarında lehe ve aleyhe işli olduğu ve uyumsuzluk bulunmadığı;
………………………. yılında davacı tarafından davalıya ………………………. tarihinde makbuz karşılığında 5.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin her iki tarafın ticari defter kayıtlarında lehe ve aleyhe işli olduğu ve davacının borcundan düşüldüğü;
……………………….yılında davalı kayıtlarında davacı aleyhine………………………. tarih ………………………. TL ………………………. çeki, ………………………. tarih ………………………. nolu makbuz ile ……………………….TL, ………………………. tarih ve ………………………. nolu makbuz ile ……………………….TL olmak üzere gerçekleşen ……………………….adet toplam ödeme tutarı ………………………. TL’nin kayıtlı olduğu, bu ödemeler içinde yer alan………………………. tarih ……………………….sıra nolu ……………………….TL bedelli çekin davacı şirket kayıtlarında işli olmadığı, diğer iki adet tahsilat makbuzları ile yapılan ödeme yönünden taraf defterleri arasında herhangi bir uyumsuzluk bulunmadığı,
………………………. tarih ………………………. TL Akbank çekin davalı şirket tarafından davalı şirket lehine düzenlendiği, daha sonra davacı şirketi temsilen v tarafından çekin kendisine ……………………….ciro edildiği, ………………………. tarafından da çekin davacı şirketin yetkilisi ……………………….a teslim edildiği, davacı şirketin defter kayıtlarında bu çekin işli olmadığı, davalı kayıtlarında ise çek bedelinin nakit olarak ödendiği şeklinde kayıtlandığı, ancak çek bedelinin davalı tarafından ödendiğine dair herhangi bir tahsil ve tediye makbuzu sunulmadığı anlaşılmaktadır. Çek bedeli davalı şirketin banka ya da kasa hesabından ödenmemiş, “……………………….hesabından ödenmiş gibi işlem yapılarak kayıtlanmıştır. Eşdeyişle “……………………….” hesabında ödenecek çekler içerisinde yer alan ………………………. tarihli ve………………………. TL tutarlı………………………. çeki “……………………….- ortaklar hesabı”ndan ödenmiş gibi kayıtla işlem yapılmıştır. Buna göre, tacir olan taraflar arasındaki ticari ilişkide karşı tarafın lehine düzenlediği çekin önce kendi yetkili temsilcisine, onun da karşı taraf şirketin yetkili temsilcisine ciro etmesi ve bu şahsın da çeki tekrar lehtara teslim etmesi hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir; bu nedenle taraflar arasındaki ticari ilişkinin özelliği ve kapsamı, çekin tedavül şekli, hak ve adalet ilkeleri de gözetildiğinde sırf anılan çekin davalı tarafından davacıya teslimi başlıbaşına ödeme niteliğinde olduğunu göstermez.
Bu durum karşısında, icra takip tarihi itibari ile davacının davalı şirketten ………………………. TL mal bedeli + ……………………….000,00 TL ödeme tutarı) – (……………………. yılından devir + ………………………. TL mal bedeli + ………………………. TL ödeme tutarı)] alacağının bulunduğu, fazlaya ilişkin istemin yersiz olduğu…. ” karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesesinin ………………………. Hukuk Dairesinin ………………………. E. 201………………………. K. Sayılı ilamı ile” … Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasa’nın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, takip talepnamesi esastır. Takip talepnamesinden ayrılarak karar vermek mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, takip faturalara dayalı olarak başlatılmış, davalı taraf dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde takibin tamamına itirazda bulunmuştur. Bu durumda ispat yükü genel karine gereğince davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf takipte dayandığı hesap ekstresine konu edilen malları davalıya satmış ve teslim etmiş olduğunu dava değeri de değerlendirilerek HMK’nın 200/1 maddesi gereğince yazılı delillerle ispat etmelidir. Ancak davalı taraf ikrar dilekçesinde açıkça faturalara konu malların teslim alınmadığı konusunda herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Aksine takibe konu fatura bedellerinin……………………….TL, ………………………. TL ve ……………………….TL bedelli tahsilat makbuzları ile ödendiğini savunmuştur. Davalı tarafça malın teslim edilmediğine karşılık ödendiği iddia edildiğine göre ispat külfeti yer değiştirmiştir. Zira davalı tarafça ödeme defiinde bulunulmuştur. Ödeme, borcu sona erdiren sebeplerden olup her aşamada ileri sürülebilir. Bu durumda davalı akdi ilişkiyi kabul etmiş olduğundan ispat külfeti davalıya geçmiştir. Davalı, borcu ödediğini HMK’nun 200/1 maddesi gereği yazılı delille ispatla yükümlüdür.
İlk derece mahkemesince davalının ödeme delili olarak ileri sürdüğü……………………….TL bedelli çek bedelinin davacıya ödenmediği sonuç ve kanaatine varılarak davanın bu çek bedeli yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı taraf istinaf başvurmuş olup bu aşamadan itibaren bu çek bedelinin gerçekte davacıya davalı tarafça ödenip ödenmediği konusu ihtilafın konusunu oluşturmaktadır.
İlk derece mahkemesince ödeme defii olarak ileri sürülen çekin tanzim edildiği bankaya yazılan yazı cevabında bu çeke ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığı, buna karşılık çekin iptal edilmek üzere bankaya teslim edildiği ve iptal edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Müzekkere cevabı ekinde çek sureti de gönderilmiş olup çekin lehtar davacı tarafından ……………’a ciro edildiği, bu kişi tarafından da davalının da kabulünde olduğu üzere davalı şirket ortağ……………’a ciro edildiği görülmüştür. Buradan anlaşılacağı üzere davalının ödeme savında bulunduğu çek bedelinin muhatap banka tarafından ödenmediği açıktır. Bu aşamaya kadar davalının ödeme defiinde ileri sürdüğü çek bedelinin davacıya ödenmediği anlaşılmaktadır. Ancak çekin cirolar silsilesinden sonra davacı şirketin temsilcisine, bu temsilcisinin cirosu ile davalı şirket ortağına geçtiği de bir gerçektir. Bu durumda çekin bu ciro sistemi yoluyla banka kayıtlarında herhangi bir ödeme de olmamasına göre tekrar davalıya geçmesi ve davalı tarafından da iptal işlemine tabi tutularak bankaya ibraz edilmiş olması karine gereğince borcu sona erdiren bir sebep olarak görülüp görülmeyeceği ihtilafın konusunu oluşturmaktadır. Tarafların delil olarak ileri sürdüğü ticari defterlerinin yapılan incelemede, davacının çeke ilişkin defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, aynı şekilde davalının da çeke ilişkin ödeme konusunda defterinde herhangi bir kaydın bulunmadığı açıkça belirlenmiştir. Davalının kendi düzenlediği defterlerinde çeke ilişkin olarak davacıya ödeme yapıldığına ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığı gibi bilakis bu çek bedeli kadar nakit ödeme yapıldığı hususunda bir kayda rastlanılmıştır. Bu durumda davalı kendi defterlerinde ödemenin çek ile değil nakit olarak yapıldığını bizzat kendi defterlerine işlediğine göre, nakit olarak davacıya ödeme yaptığını, ayrıca ve açıkça ispat etmelidir. Yargılama aşamasında bu yönde mahkemenin kabul etmiş olduğu diğer bakiye alacak dışında davacıya nakit ödeme yapıldığını gösterir dava miktarı da gözetildiğinden HMK 200. Maddesi gereğince yazılı herhangi bir delil ya da makbuz sunulamamıştır. Ayrıca yemin deliline de dayanılmamış olup davalı tarafın kendi defter ve kayıtlarına göre ileri sürdüğü ödemeye ilişkin defiisinin ve özellikle defterlerindeki kayıtlı bulunan nakit ödeme olgusunun ve ödemenin yapıldığı hususunun yazılı belgelerle ispatlanamadığı anlaşıldığından usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararına karşı davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine…” karar verildiği,
İlamın davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay ………………Hukuk Dairesinin…………… gün …………… E., …………… K.sayılı sayılı ilamı ile;
“…İlk derece mahkemesince yapılan yargılamada, davalı tarafın takip konusu faturaların bedelinin ödendiğini beyan ettiği, ödeme savunmasına konu…………… TL bedelli çekin bankaya iptal edilmek üzere iade edildiği, davacı defterinde çeke dair kayıt bulunmadığı, davalı kayıtlarında çek bedelinin nakit olarak ödendiği şeklinde kayıt bulunduğu, bedelin davalı tarafından ödendiğine dair herhangi bir belge bulunmadığı, sadece şirket ortağı…………… hesabından ödeme yapıldığı şeklinde kayıt bulunduğu, sırf çekin davalıya tesliminin ödeme sayılamayacağı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın kabul edilen kısım yönünden iptaline, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, dava konusu fatura bedellerini ödediğini iddia eden davalının bu iddiasını ispatlaması gerektiği, davalının kendi defterlerinde dahi çek bedelinin ödendiğine dair herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacıya nakit ödeme yapıldığını gösteren başkaca kayıt bulunmadığından, ödeme savunmasının kesin delillerle ispatlanamadığı, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, faturaya dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, uyuşmazlık konusu borcu …………… keşide tarihli çek ve tahsilat makbuzları ile ödediğini savunmuştur. Dosya içerisinde sureti bulunan çek incelendiğinde, davalı şirket tarafından keşide edilip davacıya verildiği, daha sonra davacı tarafından da ciro edilmek suretiyle dava dışı kişilere temlik edildiği, çekin en son bankaya iptal kaydı düşülmek suretiyle teslim edildiği görülmektedir. Çekin iptal edilmek suretiyle bankaya teslim edilmiş olması ödemeye karine teşkil edeceğinden, ispat yükü aksini iddia eden davacı üzerinde olduğu gözetilerek, varsa buna ilişkin kanuni delilleri sorulup varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir…” şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya içerisine alınan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtay bozma ilamına uygun olarak, dava faturaya dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olması, davalının, uyuşmazlık konusu borcu 05.02.2016 keşide tarihli çek ve tahsilat makbuzları ile ödediğini savunması karşısında, dosya içerisinde sureti bulunan çekin incelendiğinde, davalı şirket tarafından keşide edilip davacıya verilen, daha sonra davacı tarafından da ciro edilmek suretiyle dava dışı kişilere temlik edilen, çekin en son bankaya iptal kaydı düşülmek suretiyle teslim edildiğinin tespiti nedeniyle, çekin iptal edilmek suretiyle bankaya teslim edilmiş olması ödemeye karine teşkil edeceğinden, ispat yükü aksini iddia eden davacı üzerinde olduğu gözetilerek, davacı tarafça sunulan belgeler içerisinde buna ilişkin bir delil sunulmaması karşısında davalının icra takibine konu olan miktarı çek ve tediye makbuzlarıyla ödediği, aksinin davacı tarafça ispatlanamadığı çekin iptal edilmek suretiyle bankaya teslim edildiği, aksinin ispatının davacı tarafın yükümlülüğünde olduğu buna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı, tespit edilmiştir, davanın reddine , takibin haksız olduğu ancak kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalınında kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve hakimin taktirine göre:
Davanın REDDİNE.
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL karar harcının 1.189,94-TL peşin harçtan tahsili arta kalan 1.130,64TL harcın karar kesinleştiği istem halinde davacıya iadesi
Davalı vekilinin hizmet ve mesaisine karşılık hesap edilen taktiren 13.309,86-TL TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
Sarf edilmemiş gider avansının bulunması durumunda kararın kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara iade edilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı ……………
Katip……………

Hakim ……………