Emsal Mahkeme Kararı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/61 E. 2021/168 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

ESAS NO: 2020/… Esas
KARAR NO : 2021/…
T.C.
KARŞIYAKA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/… Esas
KARAR NO : 2021/…

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/02/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 06/04/2021

Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
İSTEK :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişki konusunda müvekkili tarafından düzenlenen faturalar karşılığının davalı tarafından ödenmediğini ve girişimlerin sonuçsuz kaldığını, alacağın tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve yersiz itirazı üzerine takibin durdurulduğunu bildirerek, sözü edilen icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir. Ancak icra dosyasına vekili aracılığıyla verdiği itiraz dilekçesinde, karşı tarafa böyle bir borcun bulunmadığını savunmuştur.
GEREKÇE VE HÜKÜM :
Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E.sayılı dosya örneği celbedilmiş, davacıya ait ticari defter kayıtları ve belgeleri incelenmek suretiyle talimat yoluyla … imzalı 28/11/2020 havale tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Davalı taraf kesin süre tanınmasına rağmen ticari defter kayıt ve belgelerini ibraz etmemiştir.
Dava, İİK nun 67 vd., TTK’nun 23. maddesi yollamasıyla TBK’nun 207 vd. maddelerine göre açılmış, menkul mal (tekstil ürünü) satımından doğan bakiye mal bedelinin tahsili konusundaki icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. (yetkisizlik öncesi… İcra Müdürlüğünün 2019/… E.) sayılı dosyası ile davacı-alacaklı vekili tarafından davalı-borçlu aleyhine 10.10.2019 tarihinde, 5.311,07 TL cari hesap alacağı, 422,78 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.733,85 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek yıllık %19,50 ticari değişen oranlarda faizi ile birlikte tahsili yönünde takip açıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu vekiline 18.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı-borçlunun vekili aracılığıyla verdiği 14.12.2019 Uyap tanzim tarihli borca itiraz dilekçesi üzerine takibin durduğu, iş bu davanın 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı;
Dava şartı arabuluculuk son tutanağının davadan önce 22.01.2020 tarihinde düzenlendiği ve aslının dosyaya sunulduğu,
Hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşulmayan noktalar ve çözülmesi gereken sorun; taraflar arasında ticari ilişkinin kurulup kurulmadığı, ticari ilişki kurulmuşsa dosyada bulunan faturalar içeriği mal ve hizmetlerin davacı tarafından davalıya teslim edilip edilmediği, teslim edilmişse icra takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, varsa tutarının ne kadar olduğu, icra takibinden önce davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği, temerrüde düşürülmüşse icra takip tarihi itibari ile işlemiş faiz tutarının ne kadar olduğu noktalarındadır.
TBK’nun 207.maddesi gereğince, satım akdinde satıcının asıl borcu malı alıya teslim ve mülkiyeti ona geçirmektir. Alıcının borcu ise, semeni yani malın bedelini ödemektir.
Esas itibariyle ticari davalarda geçerli olan ticari delil sistemi gereğince, tarafların iddialarını ve savunmalarını “ticari defterler” ile ispat etmeleri mümkündür. Ancak, ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (HMK m.222)
İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (HMK m.190/1)
Maddi ve hukuki olgular ışığında olaya dönüldüğünde:
Taraflar arasında tekstil ürünlerinin satımı konusunda ticari ilişkinin kurulduğu, davacı satıcıya ait ticari defter kayıt ve belgelere göre, muhtelif tarihlerde mal-para mübadelesinin gerçekleştiği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 5.311,07 TL bakiye mal bedeli alacağı gözükmektedir. Ne var ki, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Davacıya ait ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasaya ve usule uygun olduğu, ilgili fatura ve ödemelerin defterinde işli olduğu belirlenmiştir. Ancak, bakiye 5.311,07 TL mal bedeli alacağı da dahil olmak üzere deftere kayıtlı faturalar içeriği ürünlerin davalıya teslimine ilişkin sevk irsaliyesinin sunulamadığı, böylece davacıya ait ticari defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, eş deyişle, ticari defter kaydının müstenidatının bulunmadığı tüm dosya içeriği, özellikle bilirkişi raporu ile anlaşılmıştır.
Dava ve takip konusu ürünlerin davalıya tesliminin tanıkla ispatı mümkün ise de, davacı tarafa iki defa süre tanınmasına rağmen tanık listesi sunmamıştır.
Bu durumda, davacıya dayandığı yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağı hatırlatılmış, davacı taraf yemin teklif etme hakkını kullanmayacağını bildirmiştir.
Davalı taraf ticari defter kayıtlarını ibraz etmemiş ise de, davacı tarafın ispatla yükümlü olduğu malın teslimine ilişkin sevk irsaliyesinin davacı tarafından sunulamamasına ve sevk irsaliyesinin karşı tarafın ticari defterine işlenmesinin muhasebe tekniği açısından ve usulen mümkün olmamasına göre; HMK’nun 220/3.maddesinde yer alan “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve geçerli mazeret göstermez ise, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir” şeklindeki hüküm davacı lehine değerlendirilmemiştir.
Hal böyle olunca, satım konusu ürünlerin karşı tarafa teslimini ispatla yükümlü olan davacı tarafın bu yükümlülüğünü yerine getiremediği, dolayısıyla takip konusu alacağın varlığını ispatlayamadığı, davalı tarafın icra takibine vaki itirazının hukuka uygun olduğu kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve hakimin taktirine göre:
İspat edilemeyen davanın REDDİNE,
97,92 TL peşin alınan ilam harcından 59,30 TL maktu red harcının mahsubu ile arta kalan 38,62 TL ilam harcının kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14.bendinin 2.yarı cümlesi ve ilgili yönetmeliğin 26/2.madde hükmü uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı Kanun’a göre davacıdan tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
Sarfedilmemiş gider avansının bulunması durumunda karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen bağlı karar açıkça okunup, anlatıldı. 25/03/2021

Katip …

Hakim …

Bu döküman 5070 Sayılı Kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.