Emsal Mahkeme Kararı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/53 E. 2022/157 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/53 Esas – 2022/157
T.C.
KARŞIYAKA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/53
KARAR NO : 2022/157

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 31/01/2020
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
YAZIM TARİHİ : 31/03/2022
Davacı vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesi mahkememiz esas defterine kaydı yapıldıktan sonra yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde; …………. Tic. A.Ş.’nin 2018 yılı ortalarında, …………… adresindeki evinin tadilat işini üstlendiğini, işin alüminyum doğrama kısmını müvekkili şirkete verdiğini, müvekkili şirketin, üstlenmiş olduğu işi aralarındaki sözleşmeye uygun biçimde, eksiksiz bitirerek teslim ettiğini ancak yaptığı işin karşılığının kendisine ödenmediğini, davalı şirket yetkilileri ile yaptığı görüşmelerden de sonuç çıkmayınca ……….-TL tutarlı faturayı kestiğini ve ….. Noterliği’nin………… ihtarnamesi ekinde davalı şirkete gönderdiğini, ….. tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirketin,……nin ……..Y.s. ihtarnamesi ile fatura içeriğini kabul etmediğini bildirerek, haksız ve hukuka aykırı olarak faturaya itiraz ettiğini, tarafların arabuluculuk aşamasında da anlaşamadıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydı ile …………. fatura tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi davalı şirkete 17.02.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili ……tarihli cevap dilekçesi ile; müvekkilinin yerleşim yeri adresi Menemen olduğundan davaya bakmakta yetkili ve görevli mahkemenin Menemen Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu ileri sürerek mahkememizin yetkisine itirazda bulunmuş, davanın doğrama işi yapılan evin sahibi ……… bulunmuş,, müvekkili ve davacı arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, evin sahibinin müvekkili olmadığını savunarak pasif husumet yokluğu itirazında bulunmuş, davacının çıkar sağlama amacı ile faturaları müvekkiline kestiğini, müvekkili ve ev sahibi ………’ nın ……..’ da bulunan evinde bazı dekorasyon ve mimarlık işleri yapmak için aralarında …………tarihinde sözleşme yaptıklarını, müvekkili şirketin bu sözleşmede yapılacak işlerden bahsederek, işlemler arasında doğrama, alüminyum ve PVC işleri hariç tutulduğunu, müvekkilinin ev sahibi …… oğlu……….tarihinde yapmış olduğu fiyat teklifinde dış cephe doğrama işinin fiyata dahil olmadığının açık olduğunu, müvekkili şirketin iş sahibi olan……ile davacı firmayı tanıştırdığını, bu iki tarafın belirli bir fiyat üzerinden kendi aralarında anlaştığını, ödemenin kesinlikle müvekkili şirket tarafından yapılmayacağı ve ortada bir borç, alacak-verecek ilişkisi var ise davacı ile iş sahibi arasında olduğunu, müvekkilinin süresi içerisinde fatura itiraz ettiğini, davacının ……….-TL tutarında faturayı delil göstererek davayı fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL üzerinden açtığını, davacının likit bir alacağa dayalı davasını belirsiz alacak davası şeklinde açamayacağını, davanın süresinde açılmadığını, işin 2018 yılı ortalarında yapıldığını, davacının kesmiş olduğu faturanın ise 01.04.2019 tarihli olduğunu, işten 1 yıl sonra kesilen faturanın Vergi Usul Kanunu çerçevesinde kesilip kesilmediğinin araştırılması gerektiğini savunarak haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddi ile davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalının ihbar dilekçesinin ihbar olunan ………… tarihinde tebliğ edildiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, faturalardan kaynaklanan alacağın yöneliktir.
Davacı vekili delil olarak; arabuluculuk tutanağı, fatura, ihtarname, yapılan tadilata ilişkin fotoğraflar, keşif tanık, ticari defter ve kayıtlar ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; ticari defter ve kayıtlar, dava dışı ev sahibi ile yapılan sözleşme, fiyat teklifi, tanık, yemin ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
Mahkememizin 27.10.2020 tarihli ara kararı ile, taraf defter ve kayıtları ile taşınmaz üzerinde yerinde inceleme yapılarak bilirkişi raporu alınmış, bilirkişiler tarafından hazırlanan raporunda özetle; Davalının dava konusu alüminyum imalatlarla bir ilgisinin olmadığını, davalının dava dışı iş sahibi ile ayrı bir anlaşma yaparak, alüminyum doğrama imalatlarını ikmal ettiğini söylemenin mümkün olmadığını, dava konusu işte davalı tarafın yüklenici, davacının ise bu yüklenici ile işin alüminyum doğrama işlerinin yapmak için anlaşma yapan taşeron olarak kabul edilmesi gerektiğini, yapılan imalat bedelinin ödenmesinde davalının da sorumluluğunun bulunduğunu, mevzuat gereği her iki tarafın da 2019 yılı Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir ve Envanter defterlerinin kanuni süresi içinde açılış tasdiklerinin ve yevmiye defterlerinin kapanış tasdiklerinin yapıldığını, taraf defter kayıtları arasında 28.613,38-TL tutarında bakiye farkı olduğu tespit edildiğini, bakiye farkı sebebinin ise davaya konu davacının davalıya düzenlediği………TL toplam tutarındaki faturanın davacı defterlerinde davalı hesabına borç kaydedilirken, davalı defterlerine hiç kaydedilmediğinden kaynaklandığı anılan davaya konu faturanın davalı tarafından davacıya noter ihtarnamesi ekinde kabul etmeyerek iade ettiğini, her ne kadar taraf defterleri arasında 28.613,38-TL tutarında bakiye farkı olduğu tespit edilmişse de; davalı ödemesinden sonra davalının davacıya kalan 22.613,38 -TL borcu olduğu tespit edildiğini, bildirilmiştir.
Davacı vekili, 15.12.2021tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesi ile talep ettikleri 10.000,00-TL alacağın 12.613,38-TL arttırarak dava değeri 22.613,38-TL’ye ıslah ettiklerini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile 22.613,38-TL alacağın 01.04.2019 fatura tarihinden itibaren hesaplanacak ticari (avans)faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi bir alacak davası olduğundan; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir.
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesi ise; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir. Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 23. (6102 sayılı TTK m. 21) maddesine göre; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağın mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir. Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır. Tek başına fatura düzenlenmesi, akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, davalının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, davacı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davaya konu fatura, davacı tarafından kabul edilmemiş, noter ihtarnamesi ile iade edilmiş ve ticari defterlerine de kayıt edilmemiştir. Hal böyle olunca taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının ispat yükü davacı taraftadır. Mahkememizce yapılan incelemelerde faturaya konu işlerin yapıldığına dair herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi bilirkişi raporu ile de bu husus tespit edilmiştir. Çözülmesi gereken uyuşmazlık, davacının yerine getirdiği edimi, davalı ile aralarında var olduğunu iddia ettiği anlaşma gereği mi yoksa dava dışı 3. Kişi olan taşınmaz sahibi ile yaptığı anlaşma gereği mi yerinde getirdiğine yöneliktir. Davalının dava dışı 3. Kişi ile yapmış olduğu anlaşma bilirkişiler tarafından incelenmiş ve düzenlenen raporda, davacı tarafından ifa edilen işlerin davalı ile dava dışı 3. Şahıs arasında yapılan anlaşma kapsamında kaldığı yönünde tespitlerde bulunmuşlardır. Keza, davalı tarafından davacının hesabına gönderilen 6.000,00-TL havale bulunmakta olup bu havale de davalının ticari defterlerinde işlenmemiştir. Ancak gönderilen havalenin açıklamasında “…….ı” açıklaması davalı tarafından yazılmıştır. Davaya konu imalatların yapıldığı taşınmaz ………..ilçesinde bulunmakta olup taşınmazın malikinin soy ismi de “hasırcı”‘dır. Söz konusu dekonta ilişkin davalı tarafça herhangi bir açıklamada bulunulmamıştır. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, davalı tarafından davacıya ödeme yapılmasını gerektirecek herhangi bir başkaca ticari ilişkiye de rastlanılmamıştır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davalı ile dava dışı 3. Şahıs arasında bir takım imalat ve montajları içeren anlaşmanın yapıldığı, yapılan anlaşma kapsamında bir kısım imalat ve montajların yapılması için davacı ile davalı arasında anlaşma yapıldığı, davacı tarafından edimin ifa edildiği ancak davalının edim karşılığı faturada yer alan tutardan kısmi ödeme yaptığı ve fakat bakiyesini ödemediği görüş ve kanaatine varılarak davacının davasının kabulüne, davalıya göndermiş olduğu ihtarnamenin tebliğinden itibaren verilen sürenin dolduğu tarih olan 06/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve hakimin taktirine göre:
Davacının davasının Kabulü ile 22.613,38-TL alacağın 06/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 1.544,49-TL harçtan daha önceden ödenen 170,48-TL peşin harç ile 215,40-TL ıslah harcından mahsubu ile eksik kalan toplam 1.158,61- TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T.ye göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı tarafından yapılan, 170,48-TL peşin harç, 215,40-TL ıslah harcı, 54,40-TL başvurma harcı, 1.300,00-TL Bilirkişi ücreti, 99,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.839,28-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin ödenmiş olması nedeniyle, bu ücretin davalıdan tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına,
– Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/03/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır