Emsal Mahkeme Kararı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/32 E. 2021/140 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

ESAS NO: 2020/…Esas
KARAR NO : 2021/…
T.C.
KARŞIYAKA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/…
KARAR NO : 2021/…

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Şirket Müdürünün Azli
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 17/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 18/03/2021

Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;

İSTEK :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ve davalı …’ün, davalı …Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ortakları olup, davalı …’ün şirket müdürü olduğunu, tarafların işbu ortaklık kapsamında çift kabuklu su ürünleri (akivades) yetiştiriciliği yaptıklarını, midyenin yetiştirildiği çiftliğin …’da bulunduğunu, şirketin tesisi konumundaki taşınmazın ise … İli, … İlçesi, … Köyü, …mevkii, … pafta no, … ada no, .. parsel no, ..,00 m2 ve bahçeli, betonarme iki katlı dükkan niteliğinde …’da bulunduğunu, Türkiye şartlarında bu işin yapılabilmesi için zorlu şartların öngörüldüğünü ve sınırlı sayıda şirket tarafından bu alanda faaliyet göstermeye imkan tanındığını, davalı…’ün, şirketin bu zorlu şartları yerine getirmesine rağmen tesisin yer aldığı …’daki taşınmazı üçüncü kişilere şirketi zarara uğratacak şekilde müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın sattığının müvekkili tarafından 2019 yılında öğrenildiğini, müvekkilin gerçek durumu öğrenmek için tapu kayıtlarını incelediğinde taşınmazın 2017 yılında 250.000,00 TL (KDV dahil) bedele satıldığını gördüğünü, bunun üzerine, davalının müvekkilinin güvenini suistimal edecek şekilde şirket müdürlüğünden doğan yetkilerini şirketi zarara uğratacak şekilde kullandığının anlaşıldığını, davalı …’ın …’da bulunan tesisin kuruluş maliyetinin 2008 yılında 350.000,00 TL olduğu beyanı karşısında, aradan yaklaşık 10 yıl geçtikten sonra 2017 yılında 250.000,00 TL (KDV dahil) bedele üçüncü kişilere satılmış olmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı gibi taşınmazın gerçek değerini de yansıtmadığını, davalının midye yetiştiriciliğinin ne kadar gelir getirici bir iş olduğunu kendisinin beyan ettiğini, tesisin inşa edilmesinden sonra midye işleme makineleri ile teçhizat tesise dahil edildiğini, makine ve teçhizatların yaklaşık 200.000,00 TL gibi piyasa değerinin oldukça altında bir bedele satıldığının öğrenildiğini,
Kaldı ki, taşınmazın satışından önce hem proje şartlarını sağlama hem de işleme tesisine sahip olma nedeni ile başka şirketlere bağımlı olmadan Tarım Müdürlüğü izniyle akivadesi satabilecek tek ruhsat sahibi firma davalı şirket iken, davalının tesisin bulunduğu taşınmazı satışından sonra ürünün satışı konusunda tesisi bulunan başka şirketlere bağımlı hale geldiğini, dolayısıyla, davalının bu eylemi nedeni ile davalı şirketin maddi zarara ve kayba uğradığını ve şirketin ticari itibarının zedelendiğini, davalı şirket tesisin satış tarihine kadar çift kabuklu su ürünleri alanında Türkiye’de yetiştiricilik belgesi ve ürünleri işleme tesisi şartlarını birarada sağlayan tek şirket olduğunu, davalı… hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’na güveni kötüye kullanma nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu ve 2019/… soruşturma numarasını aldığını, soruşturma kapsamında ‘Müracaatta bulunan şikayetçinin, sunduğu deliller ile anlatımından, şikayete konu olay ve fiillerin, hukuki ihtilaf niteliği taşıdığı anlaşılmakla kovuşturma yapılmasına yer olmadığına’ karar verildiğini, işbu kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yasal süresi içerisinde itiraz ettiklerini,
Bununla birlikte, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı … İl Müdürlüğü ile şirket arasında midyelerin yetiştirildiği…’nda bulunan çiftlik için kira sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmenin 10.maddesi ile ‘kiracı, Bakanlığın izni olmadan su ürünleri üretim yerlerini başkasına devredemez, kiraya veremez ve ortak alamaz’ düzenlemesine yer verildiğini, midyeler her ne kadar …’nda bulunan çiftlikte yetiştirilse de, midye işletme makinaları …’da bulunan taşınmazda yer aldığından …’da bulunan taşınmazın satılmasının öğrenilmesi akabinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı … İl Müdürlüğü’ne gerekli önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınması ve ruhsat hakkının üçüncü kişilere devrinin önlemesi amacıyla 09.08.2019 tarihinde başvuru yapıldığını ve … kayıt numarasını aldığını,
Davalı şirketin su ürünleri yetiştiricilik belgesi kapsamında av yasağı dönemi dahil 12 ay boyunca akivades hasat yetkisi bulunduğunu, davalı ..’ün, müvekkilinin bilgi ve rızası dışında anlaştığı dalgıçlar yardımı ile günlerce farklı miktarlarda ürün çıkardığını, akivades satışı konusunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na yasal olarak menşe aldığı yer ve miktarının bildirilmesi gerektiğini, davalı …’ın Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bildirdiği menşe aldığı yer ve miktarı kadarını şirkete fatura ettiğini, ancak bildirdiği kısımdan elinde fazla kalan ürünü dondurulmuş tesis veya tesislere fatura etmeden veya düşük bedel fatura keserek sattığı kanaatine varıldığını, zira davalının …’da bulunan davalı şirkete ait tesisi elden çıkarmasaydı, çıkarılan ürünlerin dondurulmuş olarak yurtdışına satıldığının her durumda gümrükte gerçek değerleri beyan edileceğinden satış sonrası elde edilen bedelin şirket resmi hesaplarına işleneceğini, ancak, somut durumda davalının tesisi piyasa değerinden oldukça fahiş miktarda düşük fark ile satmış olmasının, çıkarılan ürün miktarının yasal olarak Bakanlığa bildirilen kısmından çok daha fazlasını satarak, bu fazla kısımdan elde edilen kazancı şirket hesaplarına kaydetmeyerek haksız ve hukuka aykırı olarak kendine menfaat sağlayacak şekilde hareket ettiği dikkate alındığında şirkete zarara uğrattığı açık olduğunu, davalının şirket müdürü olarak münferit yetkisi bulunmakta olup, müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmiş durumda olduğunu bildirerek, davalı …’ün şirket ve dolayısıyla şirket ortağı müvekkilinin zararına hareket etmesi, TTK kapsamındaki sorumluluklarına aykırı hareket ile şirket müdürü olarak özen yükümlülüğü başta olmak üzere üstlenilen yükümlülüklerine açık ve kasıtlı şekilde aykırı davranışlarda bulunması sebebiyle şirketin dava tarihi itibariyle özvarlık değerinin tespit edilmesini, borçlandırıcı muamelelerin önüne geçmek amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve şirket müdürünün azli ile şirkete kayyım tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, Yargıtay ..Hukuk Dairesinin 2018/… E., 2019/… K.sayılı 03/04/2019 tarihli günlü kararında açık olduğu üzere bu tür davalarda müvekkili şirket bakımından davanın husumetten reddi gerektiğini, tarafların dava şirkette % 50’şer payla ortak olduklarını, şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kişinin müvekkil Ersay Songür olduğunu,
2013/2. Dönemde AB Komisyonu Sağlık ve Tüketiciyi Koruma Genel Müdürlüğü (SANCO) tarafından Türkiye’deki tüm çift kabuklu yumuşakçaların canlı olarak AB’ye ihracının yasaklandığını, akabinde, … İl Müdürlüğünce Canlı Çift Kabuklu Yumuşakça İzleme çalışmaları, Tarım ve Orman Bakanlığının 29.06.2015 tarih ve 22949 sayılı ”Avcılık veya Yetiştiricilik Yoluyla Elde Edilen Çift Kabuklu Yumuşakça Üretim Alanlarının Belirlenmesi, Sınıflandırılması, Ürün Alımına Açılıp Kapatılması ve Numune Alımına İlişkin Uygulama Talimatı” gereğince yerine getirilmeye başladığını, buna göre bu mevzuata uyum için yeni yatırımlar yapılması zorunlu olduğundan şirkete ait taşınmazın, şirketin içinde bulunduğu acil nakit ihtiyacı nedeni ile ancak 9 aylık bir süre sonunda, 2017/Ekim ayında, 240.000-TL bedelle, yatırım yapmak isteyen … isimli kişiye satıldığını, bu kişiden başka da taşınmaza bir talepli çıkmadığını, zira taşınmazın sadece kabuklu deniz ürünü işleme tesisi olarak kullanılabildiğini, AB tarafından 18 Aralık 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2017/2369 sayılı kararla ülkemizden AB’ye çift kabuklu yumuşakçaların canlı ihracatına yönelik uygulanan askı yasağının 31 Aralık 2021 tarihine dek uzatıldığını, sadece her ihracat partisinde analize tabi tutulmak şartıyla; işlenmiş (donuk veya ısıl işlem görmüş) ürüne izin verildiğini, müvekkilinin, taşınmazı satarken tek şartının, “taşınmazda kalıp şirketin faaliyet konusu işi devam ettirmek” olduğunu, bu şartı kabul eden alıcı ile 20/11/2017 tarihli kira sözleşmesi imzalandığını, gelen nakit para ile yatırımların devam ettiğini, mevzuata uygun olarak soğuk hava depoları ve diğer gereksinimlerin karşılandığını, bu dönemde ; tesise alınan ısıl işlem ve soğuk oda kablolarının, davacının sahibi olduğu ….Ticaret Limited Şirketi adına fatura edildiğini, bunun akabinde iç piyasaya uygun, …. Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından tanzim olunan dondurulmuş balıkçılık ürünleri tesisi işletme onay belgesinin alındığını,
Müvekkil şirketin, kendi ürünü olan akivades ürünü dışında, tellina isimli kabuklu ürünün revaçta olması, akivades ürününe göre daha çok satılması ve bu sırada başkaca birçok firmanın da aynı sektörde ruhsat alması, keza kurumlar nezdinde şirketin karşılaşmış olduğu bir çok engel, rekabetin artması, yurt dışı menşeili özellikle piyasaya hakim İtalyan ve İspanyol firmaların da bu firmalara ortak olması gibi nedenlerle, kar edemeyeceği anlaşıldığından, akivades ürününü ihraç etmekten vazgeçerek, bu ürünü diğer lisanslı ihracatçı firmalara üretim ve tedarikçi olmak yönünde faaliyet gösterdiğini, halen de bu alandaki tek akivades tedarikçisi olduğunu, bu nedenlerle; müvekkili şirketin faaliyet alanı sadece “üretim ve tedarik” olunca, taşınmaza ve içerisindeki ekipmanlara ihtiyaç kalmadığından, kiracılık hakkı ….Tic.Ltd.Şti isimli bir kara midye üreticisi bir şirkete devredildiğini, taşınmaz içindeki şirkete ait, envantere kayıtlı ekipmanları da ekte sunulan faturalar ile yine aynı firmaya satıldığını, müvekkili şirketin faaliyet alanında kullandığı bütün ekipmanların bedelinin diğer müvekkili … tarafından karşılandığını, dolayısı ile şirketten alacaklı konumunda olan müvekkilinin herhangi bir şekilde şirketin ticari itibarına zarar verme gayesi olmadığını, müvekkili şirketin zaten diğer müvekkili …. tarafından kurulmuş olup; piyasada şirketten öte …ün isminin bilindiğini, müvekkili …’ın ana sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan temsil yetkisi kapsamında ve Ticaret Sicil Müdürlüğünce verilen yetki belgesine göre taşınmazın satışını gerçekleştirdiğini, davacının ise bu piyasanın gerçekleri hakkında yeterli bilgisi olmadığından, yapılan eylemleri “zarar verme kastı” olarak nitelendirdiğini,
Davacının ibraz ettiği kira sözleşmesinin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı … İl Müdürlüğü ile şirket arasında midyelerin yetiştirildiği “…’nda bulunan çiftlik için kira sözleşmesi akdedildiğini,…’daki tasarruf işleminin bununla ne alakası olduğunun anlaşılamadığını, sözleşmenin kapsamının da …’ndaki su ve su alanları için olduğunu, sözleşmedeki devir yasağı nispi ve sözleşme konusu ile sınırlı olduğunu,
Davacının, taşınmazın satışından 3 yıl sonra ortaya çıkmasının; müvekkilinin şirketi yönetmekte herhangi bir zaafiyetini değil, aksine davacının şirket işleri ile ne denli ilgisiz olduğunu göstermekte olduğunu. davacının; 06/06/2016 tarihli genel kurula katıldığını, genel kurulda faaliyet raporunun okunup müzakere edildiğini, davacının bu genel kurula yönelik bir itirazının olmadığı gibi, her hangi bir dava da açmadığını, şirket hisselerinin satışı için gerekli koşulları oluşturmak üzere için davacı vekillerine yetki verildiğini,
Davacının müvekkili ile ilgili, çıkarılan ürünleri eksik beyan ettiğine ve düşük fiyattan sattığına dair iddialarının dayanağının anlaşılamadığını, toplanan ürünün ağırlığı, çuval adeti, taşıyıcı araç plakası, taşıyanın vatandaşlık numarası ve ürünün gönderildiği lisanslı firmanın belgelendirilmesi gibi, toplanan ürünlerin çok sıkı nakil prosedürleri olduğunu, bu konuda herhangi bir eksik beyan veya kaçak durumu olmasının söz konusu olmadığını, davacının bu iddiasını ispatlaması gerektiğini,
Müvekkilinin olası bir müdürlükten azli halinde, şirketin iflas edeceğini, zira bu işte, işin başında olan kişinin bilgisi, deneyimi, uzmanlığı ve portföyü olmazsa olmaz bir koşul olduğunu, ne kayyumun ne de davacının, bu işi yürütebilecek bir uzmanlıkta olmadığını, davacının bilgi alma ve inceleme hakkının engellenmediğini bildirerek,
Davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddini, davanın da esastan reddini savunmuştur.

GEREKÇE VE HÜKÜM :
Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler, …C.Başsavcılığının 2019/… soruşturma no-… karar nolu koğuşturmaya yer olmadığına dair dosyası, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıt örnekleri, dava ile ilgili taşınmaza ait tapu kaydı celbedilmiş, davalı şirkete ait ticari defter kayıt ve belgeler de incelenmek suretiyle muhasebe uzmanı …, mimar …, su ürünleri yüksek mühendisi … imzalı 06/10/2020 havale tarihli bilirkişiler kök rapor ve 01/02/2021 havale tarihli ek rapor alınmıştır.
Dava, TTK’nun 630/2.madde hükmüne göre açılmış haklı sebeple limited şirket müdürünün temsil ve yönetim görevinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davalı şirketin ikametgahının mahkememiz yargı çevresi içerisinde kaldığı, şirket ortaklarının %50 şer hisseye sahip davacı ile davalı …’ın olduğu, davalı …’ün aynı zamanda şirketin yetkili temsilcisi olduğu, dava konusu edilen taşınmaz satımının ve İnciraltı’nda taşınmaz kiralanması işleminin gerçekleştiği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık ve çözülmesi gereken sorun: İşbu davada davalı şirket tüzel kişiliğine husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği; esas yönden ise, davalı …ün …’daki şirkete ait tesisin bulunduğu taşınmazın satımından davacının ne zaman haberdar olduğu, taşınmazın satımının şirketin menfaatine olup olmadığı, keza İnciraltı’ndaki kiralama işleminin hukuka ve şirket menfaatine uygun olup olmadığı, böylece davalı …ın şirket temsilciliği yetkisini ve görevini hukuka uygun kullanıp kullanmadığı, bu görevden azlinin gerekip gerekmediği ve kayyım atanmasının mümkün olup olmadığı noktalarındadır.
TTK’nun 630/2.madde hükmüne göre, her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.
Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur (m.630/3).
Maddi ve hukuki olgular ışığında olaya dönüldüğünde;
I-Mahkememizin 24/06/2020 tarihli celse 3 nolu ara kararı ile “Yetkisine son verilmesi istenilen müdürün şirketin organı konumunda olması, dolayısıyla ortada bir tüzel kişiliğin bulunması karşısında müdürün azli ve yetkilerinin sınırlandırılması davasının kural olarak şirkete karşı açılması gerektiği, her ne kadar iki kişilik limited şirkette davanın doğrudan müdüre karşı açılabilmesi mümkün ise de, tüzel kişiliğe karşı da bu davanın yöneltilmesinin yanlış olmadığı anlaşıldığından, davalı tarafından ileri sürülen davalı şirketin pasif dava ehliyeti bulunmadığı yönündeki itirazının REDDİNE” karar verilmiş ve bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir.
II-Davanın esası yönünden tüm dosya içeriği, delil ve belgelerin, özellikle bilirkişiler kök raporu ve ek raporunun değerlendirilmesi sonucunda:
Davalı şirkete ait 2017 ila 2020 yılları kebir defterlerinin tasdik ettirilmediği, tasdiksiz sayfalara yazılmış olduğu, tüm envanter defterlerinin tamamının boş olduğu,
Davacının şirket ortaklığını iktisabından sonraki dönem bilançolarında şirket faaliyetlerine ilişkin hesapların bir kısmının hiç çalışmadığı, bir kısmının değişmediği ya da kayıtların az sayıda olduğu, şirketin normal sayılabilecek seviyede ya da ölçüde faaliyet gösterdiğinden söz edilemeyeceği, satışların oldukça düşük miktarda olduğu, kar elde edilmediği, şirketin faaliyetlerinin kabul edilebilir ya da başka bir deyişle normal sayılabilir seviyenin altında olduğu,
Davacının şirket ortaklığını iktisabından önceki 2012-2013-2014 yıllarında davacının şirket ortaklığını iktisabından sonraki döneme kıyasla satışların, faaliyet karının, olağan karın daha yüksek olduğu,
…’daki tesisin aktife kaydının 181.353,22 TL olduğu, bundan 84.721,40 TL amortisman ayrıldıktan sonra net aktif değerinin 96.631,82 TL olduğu, 2017 yılında 240.000,00 TL ye satıldığı ve satıştan 143.363,18 TL kar elde edildiği, davalı şirketin 2016 ve 2017 yıllarında satış yapmadığı ve dolayısıyla bu yıllarda faaliyetin de söz konusu olamayacağı, bu nedenle nakit ihtiyacının olmadığı, şirketin bilanço ve mizanlarına göre önem arz eden borcunun bulunmadığı, aynı yılda 2017 yılı Ağustos ayında 15.500,00 TL ye haşlama kazanı, Aralık ayında 62.711,86 TL ye 15 HP şok odası cihazı satın alındığı, 2017 yılında hiç satış yapılmaması ve müteakip 2018 yılında sadece 1.939,00 TL lik satış yapılmış olması karşısında bu alımların acil ve önemli bir ihtiyaca yönelik olmadığı, davacının katıldığı 04/06/2016 tarihli genel kurul toplantısında 2012 ila 2015 yıllarına ilişkin faaliyet raporu, bilanço ve gelir tablolarının onayının konu edildiği, bunun dışında davacının başkaca bir toplantıya katılmadığı, zaten bundan sonra herhangi bir genel kurul toplantısının yapılmadığı, davacının katıldığı 04/06/2016 tarihli söz konusu genel kurul toplantısında henüz gerçekleşmeyen işlemler hakkında bilgi verilmesi ve davacının buna onay vermesi durumunun söz konusu olamayacağı,
Davalı şirketin Tarım ve Orman Bakanlığından “su ürünleri yetiştiricilik belgesi” ve “işleme belgesi” aldığı, bu belgelerin alınabilmesi için mevzuata uygun tesislerin ve yatırımların yapılması gerektiği, aksi halde Bakanlık belgelerinin düzenlenemeyeceği ya da iptal edileceği, bu belgelere ait tesislerin satışının Bakanlık iznine tabi olduğu, su ürünleri yetiştiricilik belgesinin kira sözleşmesinin 10.maddesinde “kiracı, Bakanlığın izni olmadan su ürünleri üretim yerlerini başkasına devredemez, kiraya veremez ve ortak olamaz” hükmünün bulunduğu, aksi halde, belgenin yenilenmeyeceği ya da iptal edileceği; davalı şirketin işletme tesisinin satışını Ekim 2017 tarihinde yaptığı, Bakanlığın farklı birimleri tarafından verilen belgelerin işletmenin her ne kadar tamamlayıcı tesisler olarak gözükse de kanunen Bakanlıktan izin alınarak birinin satılması ya da ortak alınmasında yasak bulunmadığı, birbirini tamamlayıcı tesislerin birinin satılmasının kanuna aykırı olmadığı, satışın şirketin piyasa değeri açısından olumsuz etkisi olduğu ve ürettiği ya da üreteceği midyeler için rakip firmaların işleme tesislerini kullanmasının zorunlu hale geldiği,
Davalı şirketin aldığı su ürünleri yetiştiricilik belgesinin yıllık 300 tonluk akivades üretim kapasitesini içerdiği, 2014 yılında verilen belge üzerine şirketin mevcutta 100 ton/kapasiteye sahip olduğunun görüldüğü, 2014 yılı için 100 ton ve daha sonraki yıllar için 100 ile 300 ton yıllık ürün satışının gerçekleşmesinin gerektiği, bu ürünlerin satışına ilişkin şirket evraklarında satış kaydının olmadığı, şirketin 12 ay boyunca üretim yapma izni olduğu düşünüldüğünde bu durumun hayatın olağan akışına ve ekonomik dinamiklere uygun düşmediği, akivadesin değerli bir ürün olduğu, çiftlik bölgesinde doğal olarak bulunan bu ürünü yetiştirmek için balık çiftlikleri gibi dışarıdan yem verilmediği, ana gider kaleminin güvenlik ve hasat yapılması (işleme tesisi hariç) olduğu, belli bir sene ürün kalitesi için hasat ve satış yapılmamasının şirket politikası olabileceği, ancak uzun yıllar hasat ve satış yapılmamasının “basiretli bir iş adamı gibi hareket etme” ilkesine uygun düşmediği,
Dava sebebi olarak gösterilen … ilçesi, … köyü, … mevkii … ada … parsel sayılı 345 metrekare alanlı arsa nitelikli ancak üzerinde 2 katlı betonarme yapı bulunan taşınmazın teknik özelliklerinin yanı sıra ulaşım durumu, çevresi vs. özellikleri dikkate alındığında 2020 yılı Eylül ayı itibariyle 650.000,00 TL satış tarihi 19/10/2017 itibariyle 386.167,00 TL olduğu, buna göre taşınmazın 240.000,00 TL sına satılmış olmasının şirketin menfaatine aykırı olduğu,
Böylece, davalı müdürün diğer davalı şirketin menfaatine aykırı olarak rayiç fiyatın çok altında şirkete ait taşınmazı satmasının ve …’ndaki tesisi kiralamasının özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiği ve TTK’nun 630/2.maddesi anlamında müdürün azli için haklı sebep oluşturduğu anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında, davalı müdürün sadakat ve özen yükümlülüğünü ihlal ettiği için haklı sebep şartının ve diğer yasal şartların gerçekleştiği kanaatine varıldığından, davalı …ün “…. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” müdürlük görevinin kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu bağlamda, davacı vekilinin dava dilekçesinde müdürün işlemlerinin tedbiren durdurulması talebi dışında şirkete kayyım tayini talebinin bulunması sebebiyle işbu kararın kapsamı ve sonucu, olayın özellikleri ve şartları, tarafların durumları, şirketin menfaati dikkate alınarak, davacı ortağın şirketi temsil ve idare etmek üzere kararın kesinleşmesine kadar tedbiren kayyım olarak tayin edilmesine karar verilmitir.
Davalılar vekili 16/02/2021 uyap tanzim tarihli dilekçe ile, … İl Tarım Orman Müdürlüğünden davalı şirketin sicil dosyasının celbini istemiş ise de, bu dilekçeye ekli davacı …. vekilinin 08/08/2019 tarihli dilekçesi ve davalı şirket adına …. imzalı tarihsiz dilekçe içeriklerinin bir hakkın kullanılması niteliğinde olması nedeniyle dosya kapsamı da dikkate alınarak esasa etkili olmayacağından ilgili mercilere müzekkere yazılmasına gerek görülmemiştir.
Bu açıklamalar ışığında aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM :
Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve heyetin taktirine göre:
Davacı tarafından açılan dava ile ilgili olarak:
Davalı …’ün, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı “A…Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” müdürlük görevinin KALDIRILMASINA,
Davalı …ün “…. Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” müdürlük görevinin tedbiren kaldırılarak yerine şirketi temsil ve idare etmek üzere kararın kesinleşmesine kadar davacı ….’in tedbiren kayyım olarak TAYİNİNE,
Gereği için kısa kararın bir örneğinin davalı şirkete ve … Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine,
Alınması gerekli 59,30 TL ilam harcının peşin alınan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90 TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafında sarfedilen 116,60 TL peşin harçlar, 165,50 TL tebliğ+yazı gideri ile 3.000,00 TL bilirkişiler ücreti olmak üzere toplam 3.282,10 TL yargılama gideri ve A.A.Ü.T.’ne göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Sarfedilmemiş gider avansının bulunması durumunda karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 17/03/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Bu döküman 5070 Sayılı Kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.