Emsal Mahkeme Kararı İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2023/38 E. 2023/53 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/38 Esas
KARAR NO : 2023/53
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2015
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan dava, mahkememizin esas defterine kaydedilmiş olup, yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin çok uzun yıllardan bu yana “…” ve “…” isimleri ile ilgili olarak markaların tescilli olduğu alanlarda etkin faaliyet gösteren ve bölgesel anlamda tanınmış olan bir firma olduğunu, müvekkili TPE nezdinde tescilli … tescil numaralı “… “, … tescil numaralı “…” , … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “… 3 in 1 ” ve … tescil numaralı ” … …” markalarına sahip olduğunu, müvekkilinin markalarında esas unsurun ” …” ibaresi olduğunu, müvekkili şirkete ait … nolu “… ” 30. sınıftaki kahveler… alt grubunda yer aldığından, davalı …kahve Ltd. Şti’nin dava konusu markaları ile benzer nitelikte olduğunu, davacı adına tescilli olan markaların “…” esas unsurlu marka kaynaklı olarak seri markalar şeklinde üretilmiş ve seri markalar oluşturulduğunu, bu sebeple davalı markası da davacıya ait markaların bir serisi gibi algılanmakta olduğunu ve her iki firma arasında idari ve ekonomik bir bağ kurulmasına yol açtığını, bunun sonucu olarak da müşteriler nezdinde ciddi karışıklık meydana geldiğini, müvekkilinin markalarında ayırtedici en büyük esas unsur “…” ve “…” ibareleri olduğunu, orta düzeydeki tüketicilerin aynı sınıftaki bu iki markaya baktığında ilk dikkat çeken “…” ibaresi olacağını, bu nedenle de davalıya ait “… Kahve Evi+ Şekil markasıyla iltibas tehlikesi yaratacağını, somut olayda müvekkilinin “…” esas unsurundan oluşan seri markaları 2000 yılından bu yana TPE’de tescil ettirilerek koruma altına alındığını, özellikle 30. sınıfta yer alan emtialar için koruma altına alındığı düşünüldüğünde davalının bu tarihten çok sonra başka bir marka kullanmak yerine yine aynı sınıftaki emtialar içinde “…” ibaresi geçen markaların tescil ettirmesinin kötü niyete dayandığını, açıklanan tüm nedenlerle davalıya ait … numaralı “… Kahve Evi+Şekil” markasının davacıya ait olması nedeniyle yukarıda bildirilen markalar ile TTK ve 556 Sayılı KHK anlamında iltibas, haksız rekabet, benzerlik ve karışıklık oluşturması nedeniyle tüm sınflar yönünden tümüyle hükümsüzlüğüne, sicilinden terkinine, davaya konusu markanın 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunmuş, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Esas bakımından ise, “…” sözcüğünün ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, nitekim müvekkilinin bu sözcüğü logo ile birleştirerek yoğun biçimde kullandığını savunmuştur. Sözcüğün “katışıksız, en iyi” anlamında yaygın bir kullanımının bulunduğunu, bu sözcüğü kullanan pek çok ticaret erbabı bulunduğunu, kaldı ki müvekkilinin marka tescillerinden daha önce, 1999’da başlayan ticaret unvan kullanımının söz konusu olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER
TPMK kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır “…” ve “…” isimleriyle ilgili olarak tescilli markalarının bulunduğunu, davacı adına tescilli … sayılı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “… …” ibareli markaların bulunduğunu, davacı adına tescilli markalarda esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, davalı tarafça tescil ettirilen “… KAHVE EVİ +ŞEKİL” şeklindeki markanın kendi markaları ile iltibas tehlikesi oluşturduğunu, kendi markalarının devamı veya serisi gibi algılanmasına sebep olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu iddia ederek davalı adına tescilli … ve … numaralı “… KAHVE EVİ +ŞEKİL” ibareli markaların hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davalı kullanımlarının davacı kullanımlarından daha eskiye dayandığını, markalar arasında iltibas ve benzerlik bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava, tescilli markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Mahkememizce … Esas … Karar sayılı karar ile davalının marka kullanımlarının davacının tescil başvurusundan daha önceki dönemlere dayandığı, davalının kesintisiz kullanım şeklinde işletme adı olarak kullandığı ibareyi markalaştırdığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine temyiz incelemesini yapan Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından … Esas … karar sayılı ilam ile taraf markaları arasında iltibas ve benzerlik bulunduğu, tescilsiz marka kullanım süresine ilişkin mahkemenin ret gerekçesinin yerinde olmadığı, tescilden itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığı gerekçeleriyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiş, dosya mahkememize gönderilerek, yargılamaya devam olunmuştur. Bozmadan sonra Mahkememizin … Esas sırasına kaydedilen davada mahkememizce önceki kararda direnilmesine ve davanın reddine kararı verilmiş, söz konusu kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından … Esas, … karar sayılı ilam ile mahkememizce verilen direnme kararının usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, kararın yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu gerekçesi ile kararın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için dosya Yargıtay … Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay … Hukuk Dairesi tarafından … Esas, … karar sayılı ilamı ile hükümsüzlük davasında sonradan tescil edilen markanın daha önce tescilsiz kullanım nedeniyle marka sahibi lehine hükümsüzlük davasının reddine gerekçe oluşturmayacağı tescilsiz kullanımın ancak kullanan aleyhine açılacak tecavüz davasında etki ve sonuç doğuracağı, hükümsüzlük davasının markaların tekliği ilkesini koruyan bir dava türü olduğu ve bu sebeplerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçeleriyle kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiş ve dosya mahkememize gönderilerek mahkememizin … Esas sırasına kaydedilerek yargılamaya devamla hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay … Hukuk Dairesinin … Esas, … karar sayılı bozma ilamına uyulmuştur.
Dosya kapsamından davacı taraf markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı tarafça tescil edilen markaların da “…” ibaresini içerdiği, bu anlamda taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nun 8/1-b maddesi anlamında ilişkilendirme ihtimalini de içerecek şekilde benzerlik bulunduğu, dava konusu markalarda şekil unsurunun değil “…” ibareli unsurun ön planda olduğu anlaşılmaktadır. Tescilsiz kullanılan markanın daha sonra tescil edilmiş olması halinde de 556 sayılı KHK’nın 8/1-b ve 42.maddesinde ön görülen koşulların bulunması halinde hükümsüzlük kararı verilmesi gerekmektedir. Tescilsiz kullanım ancak kullanan aleyhine açılabilecek marka hakkına tecavüz davasında etki ve sonuç doğurabilecek mahiyettedir. Hükümsüzlük davası bu anlamda markaların tekliği ilkesini de korumaktadır. Mezkur nedenlerle davanın kabulüne, davalı adına tescilli … numaralı ve … numaralı markaların hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar vermek gerektiği takdir ve sonucuna ulaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın Kabulüne,
Davalı adına tescilli … numaralı ve … numaralı markaların hükümsüzlüğüne,
Sicilden Terkinlerine,
Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT.’ne göre hesap ve takdir edilen 15.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gereken 179,90 TL karar harçtan davacı tarafından yatırılan 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile eksik 154,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 25,20 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
Davacı tarafça yapılan 1501,85 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kalan ve kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talep beklenmeksizin ilgili taraflara iadesine, Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda Gerekçeli hükmün tebliğinden itibaren 2 hafta süre içinde, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar usulen okunup anlatıldı. 14/06/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı